Yeni Üyelik
82.
Bölüm

🔥D.82 Tuzak 2

@azamet_29_2

"Neden bakıyorsunuz." Dedim Durgun.

"Şey...
Sakin bir Alev beklemiyorduk."

Dedi Kerem.

"Mecburum. "

Dedim elimi karnıma koyarak.

Gülce yine ağlamaya başladı bana bakarak.

"Aslı için. Mecburum.
Bebeği için mecburum.
Onlara zarar gelmemeli."

Biz konuşurken kapı açıldı.

Kağan girdi içeri.
Beni oturur şekilde görünce şaşırdı haliyle. Yüzüme gözlerime baktı. Anladı kim olduğumu.

Bir bana bir Kerem'e bakıyordu.
Ne diyeceğini bilemez gibiydi.
Bu güne kadar benimle hiç konuşmamıştı.

Kağan Kerem'i kolundan tuttuğu gibi dışarıya çıkardı.
Kapı açıktı ne konuştuklarını duyuyordum.

"Abi ne oluyor."

"Oğlum o... İçerdeki Alev mi?"

"Evet abi.
Belli değilmi?"

"Şimdi ben ona nasıl yat dinlen bebeği riske atma diye nasıl diyecem.
Alev ile konuşamam ben."

"Abi Alev durumun farkında.
Zorluk çıkaracağını sanmıyorum.
Yapması gerekeni söyle yapacaktır."

Kağan ve Kerem konuşması bitip içeriye girdiklerinde
sesizce yattım.
Kağan'ı duymuştum zaten.

Kağan yanıma geldiğinde kolumu uzattım bakışlarımı başka yöne çevirerek.
Kağan serumu yeniden koluma taktı.

"Fazla hareket etme.
Aslı ve bebek için." Dedi.

Sessizce yatmaya devam ettim.
Cevap vermeye gerek yoktu.

Sonra da gözlerimi kapattım.
Uyumak istedim ama olmuyordu.
Bu ilaçlar hiç bir zaman bende etkili olmamıştı.

Yarım saat kadar sessiz odada gözlerim kapalı uyumaya çalıştım.

Kerem ve Gülce aralarında kısık sesle konuşmaya başladıklarında onları dinlemeye başladım.

" Abla Alev'in dediği doğrumudur.
Alperen mi yapmıştır gerçekten."

Dedi Kerem.
Sesinde korku ve endişe hakimdi.
Abileri için korkuyorlardı.
Ya Aslı. Aslı ne yapsın.

"Ablana soracağına Zafer'e sorsana Jerry."

"Alev?
Sen uyumuyormuydun?"

"Bu ilaçlar beni etkilemiyor dedimya.
Sadece yatıyorum o kadar."

Gülce ayağa kalkarak yanıma geldi.
Elimi sıkıca tuttu.
Yaş dolu gözlerine baktım.

"Alev...
Aslı. Nasıl."

" Kendinde değil.
Bebeğinden bile haberi yok.
Ferman'ın öldüğünü sanıyor. Atlatabilirmi bilmiyorum. "

Dedim gözlerimi kaçırarak.
Ben böyle durumlara alışık değildim.

Kerem'in telefonunun çalmasıyla Kerem'e baktık.
Yavaşça yerimde doğrulurken Gülce eliyle destek oldu.

"Alo.
Zafer abi."

Dedi yerinden heyecanla kalkarak.

"Kerem doğruymuş.
Alperen'in telefonunu bu şehirde sinyal veriyor."

"Buldunuz mu peki abimi ? "

"Sadece bölgeyi belirledik.
Biraz daha zaman lazım tam yeri için."

"Şükürler olsun."

Dedi Gülce ağlamaklı.

"Sen nasıl halasın ya." Dedim.
Tekrar yatarken.

"Sulu gözün tekiymişsin.
Alev'e yazık olacak.
Sana çekerse hapı yuttu çocuk. " Dedim.

Alık alık yüzüme bakıyordu Gülce.
Bebeğin kız olacağından adının Alev olacağından habersizdi tabi.

Kerem hala telefondaydı.

"Abi bizi habersiz bırakma."

*****

Hâlâ sandalyede kollarım arkadan kelepçeli oturuyordum.
Saatler ilerlemiş geceyi geçmişti.
Hava dahada soğumuştu.

Şuan bu karanlık depoda karşımda Alperen dallaması, aramızda teneke içinde yanan ateş yerde yakmak için getirttiği tahtalar, birbirimize bakıyorduk.

Etrafıma baktım

Etrafıma baktım.
İki tane adam sağımızda ve solumuzda ama 10-15 metre mesafede bekliyorlardı.
Alperen'in sadık köpekleri.

Aklıma gelen şeyi denemeye karar verdim.
Askerlik yaparken kelepçeden kurtulma yönteminide öğrenmiştik.. Ben kelepçeyle uğraşırken, Alperen elinde sigarası bacak bacak üstünde bana bakıyor, arada yerden aldığı tahtaları dizine bastırarak kırıp ateşe atıyordu.
Kamp yapıyor sanki piç.

"Neyi bekliyorsun." Dedim.

"Seni böyle aciz, çaresiz izlemek keyifli oluyor."

"Keşke aynı şeyi söyleyebilseydim.
Seni görmekde benim midemi bulandırıyor."

"Çok komiksin Demirdağ.
Aslında düşünüyorum.
Senin için nasıl bir ölüm ayarlasam diye..
Nasıl azar azar ölmeni sağlarım diye düşünüyorum."

"Bulamadın galiba bayadır düşündüğüne göre."

Biz konuşurken dışardan adamlarından biri geldi.
Yanına yaklaşarak kulağına birşey söyledi.
O an gözleri bana baktı piçin.

"Tamam.
Gözünüzü dört açın."
Dediğini duydum.

Yüzüme baktı bir süre sessiz.

"Kötü haber galiba."

Dedim pis bir gülümsemeyle.

"Adamların...
Yerimizi bulamasada, izimizi bulmuşlar."

Dediğinde ister istemez gülümsedim.

"Sen kurtulurum mu sandıydın."

"Karın söylemiş hemde.
Demek ki beni hatırlamış.
Çok şaşırdım doğrusu.
Hem güzel hem akıllı bir kadın."

Duyduğum şeyle bütün damarlarımın gerildiğini hissettim.

"Senin o dilini keserim lan. "

Dedim. Tıslayarak.

"Karımı mı takip ediyorsun şerefsiz. "

Pis pis gülerek baktı yüzüme.
O sinirle ellerimi kelepçeden kurtarıp boğazını sıkmak için çabalasamda başaramadım.

"Ailemden uzak dur piç herif."

"Ailenle işim yok Ferman.
Onlar sadece benim sigortam.
Ordaki adamımı saat başı aramazsam kadınını öldürecek.
Yani.. Kıskıvrak elimdesin Demirdağ."

Dedi sesli şekilde gülerken.

"Seni..Adi şerefsiz.
Elindeyim işte uzak dur onlardan.
Çek adamını. "

"Sakin ol Demirdağ. Hemen sinirlen me " Dedi.

Sonra ayağa kalkarak ellerini cebine sokarak yanıma geldi.
Bir süre üstten üstten izledi.

Sonra cebinden çıkarttığı küçük bir çakıyı açarak boynuma dayadı.

Tam olarak şah damarımdaydı.
Kendimi geriye çeksemde şuan ucu damarıma batıyordu.

"Acaba diyorum şuraya küçük bir delik açsam nasıl bir şekilde ölürsün."

Sonra elindeki çakıyı boynumun etrafında gezdirerek etrafımda dolaştı.
Tekrar önümde durdugu anda elindeki çakıyı hızla koluma sürttü.

Hissettiğim keskin acıyla dişlerimi sıktım.
Koluma baktığımda kanıyordu.

"Yoksa seni bu şekilde azar azar kessem mi?

Şuan yüzünde piç bir sırıtış vardı.

"Azar ,azar kan kaybederek ölmek sana uyar mı? " Derken,

tekrar karşıma geçerek yüzüme baktı,
elindeki çakıyla oynayarak.

"Vaktin varken eğlen, sıra bana geldiğinde sana acımayacam. "

Derken elimi kelepçeden çıkardım.

O sırada elindeki çakıyı bacağıma saplayınca acıyla dişlerimi sıkarak inledim.

"Bana acımanı isteyenmi var lan."

Dedi ayağa kalkarak.
Çakı hala baldırımın üzerinde saplıydı.
Acısına aldırmadan sabırla beklemeye devam ettim.

Sonra yerdeki tahtalardan en kalınını seçerek eline aldı.

Yanıma gelip durdu.

"Yoksa kafatasını kırıp beyninin akışını mı izlesem."

Elindeki tahtayı kaldırıp bana savurduğu anda kurtardığın elimle.
En hızlı şekilde. Tahtayı tutup aynı anda arkasına geçerek belindeki silahı alıp kafasına dayadım.

Üzerinden avlanmanın şaşkınlığını atamadan dışardan gelen silah seslerini duyduk.

"Bu kadar çabuk beklemiyormuydun?" Dedim.

Adamları silah çekip üzerime yürümeye kalkınca.
" Kıpırdamayın lan." Diye kükredim.

"Silahları bana doğru atın.
Atın lan!"

Elimdeki adamın kafasına daha da bastırdım silahı.

"Söyle atsınlar."

"Atın "

"Kaldırın, ellerinizi görecem."

Adamları yerinden kıpırdamadan attılar silahları.
Sonrada ellerini kaldırdılar.

Dışardan arka arkaya gelen kurşun sesleri Zafer ve adamlarımın geldiğinin haberiydi. Alperen şaşkın kalakalmıştı.

"Senin gibi bir orospu çocuğunun elinde ölecek biri değilim.
Ateş olsan cürmüm kadar yer yakarsın. " Dedim.

O sırada kapı aniden açılınca hızla o yöne baktım.

Dikkatinin dağılmasından faydalanan Alperen bacağımda olan bıçağa vurdu.

Acıyla gerileyince elimden kurtulup kaçmaya başladı.

Ama demiştim acımam diye.
Arkasından ateş ettim.
Diğer adamlar çoktan kaçmıştı.
Omuzuna yediği kurşunla yere serildi.

Yanına gittim.
Sırt üstü döndü yerde.
Pis pis gülerek bana baktı.

" Beni öldürürsen karında bebeğinde ölür.
Adamım benden telefon bekliyor Demirdağ "

Saatime baktım. 1 saat dolmak üzereydi.
Yanına diğer bacağımın üzerine çöktüm.

O sırada Zafer ve adamlarda içeriye daldı.

"Abi! Abi iyimisin?"

Zafer'i dinlemedim bile.

"Ara.
Ara lan!
Adamını geri çek yoksa beynini dağıtırım."

Dedim silahı kafasına dayayarak.

"Olmaz!
Önce beni bırakacağına söz ver."

"Ulan karı kılıklı pazarlık mı yapıyorsun bide." Dedim.

Üst üste yumruklayarak.
Ağzı burnu kan içinde devam etti.

"Söz vermezsen aramam. " Dedi dişlerini sıkarak.

"Abi ne oluyor?"

"Hastanede adamı var.
Bizden kim var orda."

"Sefer ve çocuklardan 2 kişi."

"Hemen uyar."

Zafer telefonuna sarılırken,

"Sende adamını ara geriçek." Dedim.

"Önce arabama binecem sonra arayacam.
Ulan Seni gebertirim." Dedim boğazına sarılırken.

"O zaman karında ölür.
Pazarlık edecek durumda değilsin."

Zor çıkan sesiyle hâlâ bana kafa tutuyordu.
Küfürler ederek depodaki arabaya binmesine izin verdim.

"Kaçsanda sana etek sözüm var unutma. " Dedim.

Direksiyona geçerek motoru çalıştırdı.

Telefonu çıkarıp adamını aradı.
Aynı anda gaza basarken.

" Öldür. " Dedi.

Öldür?

" Hayııırr! " Diye bağırdım arkasından arka arkaya ateş ederek.

Arabanın bütün camları dağıldı, ama kaçmıştı.

"Allah kahretsin. " Diye haykırdım.
Bütün şarjörü arkasından boşaltırken.

Hızla Zafer'e dönüp yakasından tuttum.

"Zafer aradın mı Sefer'i."

"Aradım abi.
Kapının önünde nöbette."

"Hemen gidelim. "

Dedim hızlı yürümeye çalışarak.
Ama yürümekte zorlanıyordum.
Belimden kemerimi çıkarıp bacağıma bağlayıp turnike yaptım. Sonrada bıçağı çıkardım.

Zafer bana baktı. Kolumun altına girerken,
"Gidelim." Dedim.

Adamlara toplanın emri verdikten sonra birlikte arabalara binerek depodan ayrıldık.

" Zafer. Aslı?
Aslı nasıl. O. Oo.."

"Abi gözün aydın." Dedi.
Bir yandan yola bakıyordu.

Zafer,söylemeye çalıştığım şeyi anlamıştı.

" Doğruymuş.
Baba olacağım demek gerçekten."

Dedim karışık duyularla.

"İyimi peki?"

"Şey abi kendinde değil.
Kaza yaptığını duyunca ve arabayı öyle görünce fenalaştı.
Kağan'a götürdük.
Bizde orda öğrendik durumunu.
Kağan uyutuyoruz dinlensin Dedi."

" Ne?
O piç, adını Aslı vermiş dedi. "

"Aslı değildi abi Alev'di."

"Alev mi?"

"Aslı uyurken Alev çıktı ortaya.
Alev otelde Alperen'i görmüş.
Telefonunu takip edin bakın.
Bu şehirde çıkacak." Dedi.

"Doğruymuş.
Bizim aklımıza gelmezdi, bulamazdık seni.
Zaten her yeri aradık ama izini bulamamıştık."

Yarım saat sonra hasteneye geldiğimizde hemen Aslı'nın olduğu kata çıktık.

Duyduğumuz gürültüye baktığımda kapının önünde bir hengâme vardı.
Sefer ve yanındaki adamım yere yatırdıkları adamları üzerlerine çökmüş yumrukluyorlardı.

Sefer hem küfür ediyor hem kimin adamısın diye soruyordu.

Gülce ve Kerem de korkuyla izliyordu.

Yanlarına gelip ne olduğunu sordum.
Beni gören Gülce ağlayarak abi diyerek boynuma sarıldı.

"Abi silah çekip içeri girmek istediler."

"Aslı nerde." Dedim.

"Abi iyimisin çok kötü yaralanmışsın."

Dedi Gülce ama aldırmadım.

" Gülce Aslı nerde. " Dedim tekrar.

Arkadaki odayı gösterdi Gülce.
Kapıya yöneldim. Açmak istedim.
Ama kapı kilitliydi.
Kapıyı kim kilitledi lan.
Kim var içerde."

Dedim arkamdaki adamlara dönerek.

" Kimse yoktu." Dedi Kerem.

"Aslı. ASLI!"

Kapıya vurarak bağırdım.
Kolundan tutup zorladım ama açılmadı.
Herkes panik olmuştu.
Kapıya omuz attım.
Sonra bir daha o anda içerden silah sesi duydum.

Duydugum sesle dünya başına yıkıldı.
Başka bir adamı daha vardı ve içlerdeydi.

Ya. Ya...Aslı'ma zarar verdiyse. Ya bebegimize... Düşüncesine bile dayanamazdım.

"Aslı." Diye haykırdım.
Kapıyı daha hızlı yumruklamaya başladım.
Gelen Zafer le kapıya aynı anda omuz atarak kırdık.

İçeriye girdiğimde Alev duvarın dibinde yerde oturmuş elinde tuttuğu silahı bize çevirmişti.
Nefes nefese bana bakıyordu.
Ağlıyordu.
Ben Alev'in ağladığına hiç şahit olmamıştım.

" Alev."
Dedim ellerimi kaldırarak.
Alev yerden kalkarak karşısındaki adama çevirdi bakışlarını.

Adam yerde öylece yatıyordu.
Doktor kıyafeti vardı üzerinde.

Yanına yaklaştım.
Sımsıkı sarıldım.
Elindeki silah yere düştü.
Aynı anda Alev'in ağırlığını hissettim. Kendini kollarıma bıraktı.
Boynunda gördüğüm parmak izleriyle bütün hücrelerim ateş aldı sanki.
Odaya sızan adam Aslı'ya saldırmış. Öldürmek istemiş ama Alev adamı vurmuştu.

Alev'i kucakladığım gibi diğer odaya taşıdım.

"Kağan'ı çağırın." Diye bağırdım.

Kağan'ı beklerken deli gibi yerimde dönüp durdum. Sevdiğime baktım. Kıpırdamadan öylece yatıyordu.

Kağan koşarak kapıdan giripte halimi görünce.

" İyimisin. " Dedi panikle.

Ben iyiyim Aslı'ya bak.
Aslı hareketsiz yatakta yatıyordu.
"Kıza saldırmışlar.
O it boğazını sıkmış." Dedim.

"Nasıl."

"Sonra Kağan sonra.
Aslı'ya bak önce." Dedim sinirle.

Kağan muayene edip sonra tansiyonunu kontrol ederken arkadan bayan bir doktor daha geldi.
Yanlarında da ultrason cihazı.

Aslı'nın karnını açarak önce jel sürdü. Bebeği görmeye çalışırken ben arkada korku ve stresten ölmek üzereydim.

Allah'ım yardım et.
Koru canlarımı diye dua ediyor,bir yandanda ellerim saçlarımda yerimde bir ileri bir geri yürüyerek ekrana bakıyordum.
Herkes kapının önünde doktora dikkat kesilmiş izliyordu.

"Doktor bişey söyle iyimi bebeğimiz."

Doktor dikkatle ekrana bakarken sol işaret parmağıyla sus işareti yaparak elinin altındaki düğmeyi çevirdi.

O an duyduğum sesle dünyalar benim oldu adeta.
Kalp atış sesi.
Bebeğimizin kalp atış sesi odayı doldurdu.
Dünyadaki en güzel ses bu ses olmalıydı.

"Allahım şükürler olsun." Dedim ellerimle yüzümü kapatarak.

"Aslı. Aslı'm nasıl? "

"Oda iyi merak etmeyin.
Olayın şokuyla bayılmış.
Şimdi bir iğne yapalım biraz uyusun şoku atlatsın.
Bir kaç gün kendini yormasa iyi olur.
Anne ve bebek için dinlenme önemli.

Birazdan hemşire gelip serum takıp ilaç verecek.
Ben yine gelip kontrol edecegim. Tekrar geçmiş olsun."

Doktor çıkarken derin bir nefes aldım.
Sonra aniden başımın döndüğünü hissettim aynı anda kendimi yerde buldum.
Gözlerim kapalıydı, Kağan'ı duyuyordum ama
sesi uzaktan ve boğuk geliyordu.

" Kan kaybetmiş.
Yatağa alalım. " Dediğini hatırlıyorum.
Sonrası karanlık.

*****

Yatakta yatmaktan artık sıkılmaya başladım.
Kalksam biraz diye düşünürken dışardan sesler gelmeye başlayınca Kerem ve Gülce ayağa fırladı.

"Kerem ne oluyor."

"Bilmiyorum abla."

"Kapıyı açıp dışarı çıktılar.
Sefer'in sesi geliyordu.
Karşısındakiler kimse hem küfrediyor hem tehditler savunuyordu.
Sonra bir el silah sesiyle bir gürültü koptu.

O sırada odama bir doktor girdi.

"Ne oluyor doktor." Dedim

Kapıyı kilitlerken,

"Size saldırmak isteyenler olmuş." Dedi.

Beni korumaya çalışıyor görünsede güvenmedim. Doktor gömleğinin altındaki kabarıklık silahı olduğunu söylüyordu.
Hemen yataktan kalkarak kapıya yöneldim.

Ama arkamdan saldırarak ağzımı kapatıp geriye doğru çekildim.
Kurtulmaya çalışıyordum ama Aslı ve bebek aklıma gelince riskli hareket edemedim.

Adam beni duvarla arasına sıkıştırdı.
Boğazıma sarılarak sıkmaya başladı.
Kollarından tutup çekmeye çalıştım. Ama çok güçlüydü.
Nefes alamıyordum. Boyun damarlarımın kabardığını hissettim.
Bu adam Aslı'yı öldürmek için gelmişti.
Buna izin veremezdim.

O an kapıda Ferman'ı duyduk. Adamın dikkati dağılınca belindeki silahı hızlıca alıp kafasına vurdum.

Ellerini boğazımdan çekip geriye sendeledi.
Ferman kapıyı kırmaya çalışıyordu.
Adam tekrar üzerime yürüdüğünde hiç düşünmeden tetiğe bastım.

Nefes nefese adama baktım.

Göğsüne yediği kurşunla geriye sendeleyip yere düştü.
Kendimi duvara yaslayarak yere oturdum.

Ağladığımı farkettim.
Ben ağlamazdım ki.
Şimdi neden ağlıyordum. Aslı için bebeği için korkmuştum.

O sırada kapı kırılıp açıldı.
O korkuyla silahı kapıya çevirdim.

Ama içeriye giren kişilerin Ferman ve Zafer olduğunu görünce silahı indirerek yerimden kalktım.

Ferman gelip sıkıca sarıldı.
Elimdeki silah düştü.

Sonra... Sonrası karanlık.

*****
Gülce den.

Hastane odasında koltukta oturmuş Kerem'in getirdiği ve zorla içeceksin dediği çayı içiyor bir Aslı'ya bir abime bakıyordum.

Kağan abi gece ikisini aynı odaya aldırdı yoksa Ferman'ı tutamam diyerek.

Geceden beri ikiside uyuyor.
Şuan saat öğleden sonra 2.

Kapı açılıp Kerem ve Kağan girince hemen Kağan abinin kolundan tuttum.

"Abi niye uyanmadılar."

"Korkma bişeyleri yok sadece dinlenmeleri lazım."

Dedi Gülümseyerek.
Sonra göz kırparak,

"Bende biraz yardım ettim.
Yoksa abin olacak o keçi sakinleştirici olmadan böyle rahat uyurmuydu."

Kerem:

"Abi yaraları kötümü."

"Bacağındaki bıçak yarası biraz derin.
Kolundaki kesiğe 10 dikiş alnına da 3 dikiş attım. Durumu kötü değil ama yürürken biraz zorlanacak.

Sizde artık gidin dinlenin."

"Olmaz ben ikisininde uyandığını görmeden gitmem." Dedim.

"Ferman uyanınca seni dövecek biliyorsun değilmi Kağan."

İlk uyanan Aslı'ydı.
Daha doğrusu Alev di.
Neden hâlâ Alev di.

"Yakalarsa döver.
Onun iyiliği için yaptım. "Dedi Kağan.

"Alev." Dedim.
" Neden Aslı yok. "

Alev sessiz kaldı bir süre.
"Atlatamıyor sanırım." Dedi.

Yerinde doğruldu yatağın kenarına oturdu.
Başını Ferman çevirdi.
Kendi kendine gülmeye başladı.
Biz birbirimize bakarken yataktan indi. Abimin yatağına yaklaştı. Uyuyan abime bakarak.

"Ben sizinle ne yapacam iki tane aptal." Dedi.

"Bu yaptığıma inanamıyorum.

Sonra bize bakarak,
" Burada olanı kimse konuşmayacak karışmam."

Dedikten sonra abimin yanına yatarak ona sarıldı.
Sonra gözlerini kapattı.

Biz hayretle bakarken Kağan Kerem'le beni kolumuzdan tutarak dışarı çıkardı.

Kapıyı kapatarak.
"Akıllıca davrandı.
Aslı Ferman'ı hissederse uyanır."

*****

Gözlerimi açtığımda nerdeyim diye düşündüm hastane odasındaydım.
Olanları hatırlayınca anında yerimde doğrulmak istedim. Ama bana sarılmış ağlayan Aslı'yı gördüm.

"Aslı'm. " Dedim hemen sarılarak.
Sevdiğime sıkıca sarılıp yasemin kokusunu içime çektim

Başını kaldırıp bana bakarken boynuma sarılıp daha çok ağlamaya başladı.

"Ferman.
Seni kaybettim sandım.
Sonsuza kadar ayrıldık sandım." Dedi hıçkıra hıçkıra ağlıyordu hâlâ.

"Ağlama güzelim.
Sizi bırakıp gider miyim." Dedim ona doğru dönüp sarılarak.

Yüzünü göğsüme dayayarak
iç çekerek gözlerini kapattı.
Aslı'yı biraz uzaklaştırıp
Yüzünü avuçlarıma alarak,

"İyimisin." Dedim.

Başını sallayarak, " İyiyim." Dedi

" Ağrın falan yok değil mi?"

" Yok."

"Sen nasılsın."

" İyiyim." Dedim.

Yerimden kalkıp yatağın kenarına oturdum. Aslı da yanıma oturunca sarıldım yine.

O sırada kapı açılınca Kağan ve bayan doktoru gördük.

Kağan:

"Oo kumrular uyanmış." Dediğinde yüzünde piçimsi bir gülümseme vardı.

Arkasından Kerem ve Gülce girip,

"Sonunda." Dedi Gülce.

Bayan doktor yanımıza gelip.

"Aslı Hanım nasıl hissediyorsunuz." Diye sordu.

Aslı."İyiyim." Diye Cevap verdi.

Yinede bir ultrason alalım dediğinde, Aslı bir an bana bakarak,

"Gerek yok.
Siz... Ne.. Doktorusunuz." Dedi şüpheyle bakarak.

"Adım Dilek.

Kadın doğum doktoruyum."

Aslı bir bana bir Kağan'a bir Dilek hanıma baktı.

Kağan söze girdi.

"Hâlâ bilmiyor sanırım.
Dilek hocam.
Biz biraz dışarı çıkalım.
Ferman Aslı'ya durumu anlatsın. "

Hadi çocuklar diyerek herkesi dışarı çıkardı Kağan.
Aslı şaşkın bana bakıyordu.

"Ne oluyor Ferman. "

"Sen şimdi, durumu bilmiyor musun?"

"Ne. Ne Durumu. Hangi durum.
Ferman korkutma beni.?"

Aslı'nın ellerini ellerimin arasına aldım.

"Aslı dün benim kaza yaptığım yerde fenalaşmışsın."

"Evet seni bulamayınca çok korktum." Dedi sarılarak.

"Seni buraya getirdiklerinde bir süprizle karşılaşmışlar."

"Ne.? Ne süprizi.?" Dedi kocaman gözlerle.

Yüzünü avuçlarımın arasına aldım.
Alnından öptüm.

"Aslı'm kızımıza hamilesin."

***********************************

Bölüm sonuuu.

Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.
Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın. 💜💜💜💜

 

Loading...
0%