Yeni Üyelik
85.
Bölüm

🔥D.85 Kayıp

@azamet_29_2

Günü gelene kadar yine okula gideceğim.
Kimsenin engel olmasınada izin vermem.
Sen bile olsan. "

Oturduğu yerden kaşları çatık şekilde bana bakan Ferman'a baktım.

"Son sözüm bu." Dedim.

Arkamı dönüp odama çıkarken.

Ferman'ı bana sinirli şekilde bakar halde arkamda bırakıp odama çıktım.

Hamileyim diye okulu bırakmamı istiyordu resmen.

Yapmayacaktım.
Buraya kadar çok zor şartlardan geçip geldim.
Yapamam. Olmaz.
Hem okuluma gidip hem bebeğimi koruyabilirim.

"Hem ben koruyamayacaksam sen koru işin ne!?"

Dedim kapıya bakarak bağırırken.
Sonra aynanın önüne geçtim.
Ellerimi göbeğimin altına koydum.

"Bebeğim!
Ne senden nede okulumdan vazgeçmeyeceğim.
Bana yardım edersin değilmi.?
Olduğun yere sımsıkı tutun sakın vazgeçme.
Anneni bırakma güzelim ne olur, bırakma."

Dedim.

Aynı anda gelen mide bulantısı ile elimi karnımdan çekerek ağzıma bastırdım.
Kendimi hızla banyoya attım.

Patlamış mısır yemek iyi fikir değilmiş sanırım.

Klozetin önüne diz çöküp kusmaya başladım.
Hem ağlıyor hem kusuyordum yine,
ama bu kez Ferman yoktu yanımda.
Kimse yoktu, yalnızdım.
Ferman bir anda eski Ferman olmuştu sanki.
Şuan somurtarak aşağıda oturuyordu.

Bunu düşündükçe daha çok ağlamaya başladım.
Ağladıkça daha çok öğürdüm. Öğürdükçe daha çok ağladım.
Bir süre sonra kusamalar bitmiş sadace mide krampları kalmıştı sonunda.
Sifona basıp yerimden kalkabilmek için lavaboya tutundum.
Ama bacaklarım ve ellerim yine titriyordu.
Hiç halim kalmamıştı.
Pes ettim.
Biraz kendime gelebilmek için olduğum yere bıraktım kendimi.

Dizlerimin ve ellerimin üzerinde nefes almaya çalışarak bekledim.

"Aslı?
Aslı iyimisin?"

"Değilim Alev.
Hiç iyi değilim." Dedim ağlamaya devam ederek.

"Gördün.
Ferman resmen okula gitme diyor.
Ama ben okulumu dondurmak istemiyorum.
Zaten bebeğim doğduğunda ara vereceğim.
Ama şimdiden yapmak istemiyorum. Hiç olmazsa bu yılı bitirebilirim.
Ferman bana anlayış göstermek yerine sadece emir veriyor."

"Üzme kendini.
Kabul edecek mecbur.
Geri adım atmadın.
Bu kez senin dediğine uymak zorunda. Bu tartışmayı uzatamaz.
Seni seviyor, sana kıyamaz gör bak.

"Öylemi dersin.
Yüzü hiç öyle demiyordu."

"A yok inadım inat derse onun burnundan getiririz."

"Alev.?" Dedim gülümsemeye çalışarak.

"Hıımm."

"İyi ki varsın.
Hep yanımda ol olurmu. Dedim tekrar öğürmeye başlarken.

*****

Aslı bana kızıp odasına çıkarken sinirle ayağa kalkarak arkasından baktım sadece.

Elimi alnıma bastırarak ileri geri yürümeye başladım. Başka türlü sinirimi atamıyordum.

Aslı:

"Sana sormuyorum ki. " Dediğinde

"Bebeğimiz doğana kadar okul yok.
Senin yorulmanı stres olmanı istemiyorum.
Sonrasınıda sonra düşünürüz."

Dedim.

Tek isteğim onu ve bebeğinizi korumaktı.
Yanlış bişey söylememiştim.

Sağlığı bir yana birde Alperen piçi söz konusuydu.
Alperen peşine düşer desem dahada stres olacaktı.

"Kusura bakma Ferman.
Ben okulumdan vazgeçmeyeceğim.
Günü gelene kadar yine okula gideceğim.
Kimsenin engel olmasınada izin vermem.
Sen bile olsan.
Son sözüm bu."

Diyerek arkasını dönüp odaya çıkmıştı.

Şuan gerçekten sinirliydim.
Hem kendime hem Alperen piçine.

Onu elimden kaçırmam bir yana bulamamam dahada delirtiyordu beni.
Ona inanmayıp oracıkta kafasına sıkmalıydım. Aptal kafam.
Sinirle yerimde döndüm durdum.

Aslı'nın yanına gitmek istiyordum ama onu daha fazla kırmaktan korkuyordum.

Kendimi evden dışarı attım.
Soğuk hava belki kendime getirir diye düşündüm.
Cebimden sigara paketimi çıkarıp bir sigara aldım.

Yanan çakmağı önümde görünce kim olduğuna bakmak için başımı çevirdiğimde Zafer'i gördüm.

"Abi iyimisin."

"Değilim Zafer.
Hiç iyi değilim.
O Alperen piçini bulana kadar da iyi olamayacam.
O şerefsizinden haber yokmu hâlâ."

"Yok abi."

"O orospu çocuğu yüzünden Aslı'yı üzdüm. Elime geçirince onu önce etekle gezdirip sonra kafasını koparacağım.
Nereye gitti hangi deliğe girdi o piç.
Cihan dan niye haber yok?"

"Yok abi bekliyoruz.
Cihan bulamazsa biz hiç bulamayız."

Elimdeki sigarayı sinirle yere atarak tekrar içeriye girdim.
Alt kattaki banyoya girerek elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştım.

Aslı'mı kırmadan halletmeliydim konuyu.

Gerekirse Alperen konusunuda anlatmalıydım.

Derin bir nefes aldım.
Sonra hızlı adımlarla odaya çıktım.
Kapıyı yavaşça açtım.
Aslı'yı yatakta otururken falan görmeyi bekliyordum ama yoktu.

"Aslı?
Aslı nerdesin?"

Aklıma gelen şeyle hızla banyoya girdim.
Aslı klozetin önünde yerde iki büklüm duruyordu.

"Aslı.
Aslı'm.
Güzelim iyimisin?"

Hemen yanına giderek kolumu beline dolayıp ayağa kaldırdım.
Yeni doğmuş tay gibi titriyordu.
Halsizdi kusmak onu halsiz bırakıyordu.
Lavaboya çevirip yüzünü yıkadım.

"Yine kusmuşsun.
Benim yüzümden mi oldu.?
Üzdüğüm için mi?"

Dedim. Kendime kızarak.

"Neden çağırmadın güzelim."

Aynadan bana bakan Aslı'nın gözleri kırmızı,yüzü bembeyazdı.
Hiç tepki vermedi konuşmadıda.
Şuan bana çok kızgındı biliyordum.

Yavaşça kucağıma alıp odaya geçtim.
Aslı'yı kucağımda tutarak yatağa oturdum.
Sıkıca sarılarak,

"İnan bana sadece seni ve kızımızı düşünüyorum.
Size bişey olmasından korkuyorum. Siz benim her şeyimsiniz. "

Aslı hiç kıpırdamadan ve konuşmadan elleri önünde duruyordu.

"Özür dilerim güzelim.
Benimle konuşmayacakmısın? "
Dedim yüzünü kendime çevirirken.

Bana baktı.
Gözlerime baktı dolu dolu gözlerle.

"Ferman ben okulumu bırakmak istemiyorum.
En azından bu yılı bitirebilirim.
Bebeğim doğunca zaten ara vereceğim.
Ama bu yılı bitireyim."

Bana bakışına ağlayışına dayanamadım.
Dudaklarına bastırdım dudaklarımı.

"Aslım şimdilik kapatıyorum bu konuyu.
Bir kaç gün dinlen.
Sonra daha sakin şekilde konuşalım."

Diyerek ayağa kalkıp yavaşça yatağa bıraktım Aslı'yı.
Yanına yatarak sevdiğimi kendime çektim.
Yüzünü göğsüme dayadı ve gözlerini kapattı. Saçlarını koklayarak öptüm.
O uyurken, bende onu izledim.

Gözümü açtığımda akşam olmuştu.

"Aslı'm hadi kalk."

Dedim kısık sesle.

"Bir şeyler ye güçten düşeceksin güzelim."

"Canım istemiyor. Uyumak istiyorum."

Dedi mırıltıyla

"Olmaz.
En azından bir kaç kaşık yemen lazım. "

"Tamaam." Diyerek ayağa kalktı.
Kolumu beline doladım.

"İyimisin. Yürüyebilecekmisin."

"Ferman... İyiyim."

Birlikte salona indiğimizde Kerem ve Gülce de salondaydı.

Kerem'e baktım.
Keyfî yerinde görünüyordu.

Aslı:

"Kerem nasıl geçti randevun."

Dedi merakla.

"İyi.
Oturduk birer kahve içtik, sohbet ettik."

"İyi iyi,şimdiden sıkıştırmamakla iyi yapmışsın."

Ne sıkıştırması yengecim ya.
Bizim acelemiz yok.

"Abimin yaşındamıyım da aceleye getireyim." Dedi sırıtarak.

"Ne diyosun lan.
Ne varmış benim yaşımda zevzek."

"Yok abicim yani, benden büyüksün ya onu demek istedim."

Aslı bize bakarak gülmeye başladı
Yüzüne gülmek daha çok yakışıyordu sevdiğimin.

"Neyse hadi yemeğe."

Dedim Aslı'yı kolundan çekerek.

Masaya oturduğumuzda herkes yemeğe başladığında Aslı yemeğiyle oynamakla meşguldü.

"Aslı, oynama güzelim. Ye!
Zayıf düşeceksin böyle giderse."

"Canım istemiyor. Sonra yine..."

"Sonra çıkarsanda yemen gerekiyor.
Kızımız seni biraz yoracak güzelim.
Güçlü olmak için yemen lazım." Dedim.

"Aslı bu şekilde okulu nasıl götüreceksin.
Bu bulantılar seni zorlayacak."

Gülce'nin söylediği şeyle gözlerimi Aslı'ya çevirdim.
Tamda benim aklımdakini sormuştu.

Aslı yüzünde yine sert bir ifadeyle bakıyordu.

"Gerekirse elimde poşetle gezerim yinede okuluma giderim." Dedi.

Sert çıkmıştı gerçekten.

"Yalnız değilim hem.
Elif'te hep yanımda, oda bana destek olur."

Derin bir nefes alıp verdim. Gerçekten bu inadıyla ne yapacaktım ben.

Aslı'ya dönerek.
Masadaki elini tuttum.

"Aslı mesele sadece sen değilsin.
Başka meselelerde var.
O Alperen denen şerefsiz elimden kaçtı.
Hâlâ bulamadım. Sana yada bebeğimize zarar verebilir.
Adamın gözü dönmüş intikam istiyor.
Beni sizinle vurmak isteyecek.
Ailemden bir kişiye bile birşey olursa kendimi affetmem."

"O zaman korumalarla giderim.
Hem dışarda hen içerde yanımda olurlar."

Dedi. Kaşları çatık ama gözünde yaşlarlarla bana bakarak.

"Tamam." Dedim çaresiz.
Onu üzmemek için kabul ettim.
Başka çare bulamazdım.

*****

Bir kaç gün üst üste Ferman'ın beni ikna etmeye çalışıp başaramamasından sonra kazanan ben olmuştum.

Koyduğu şartlar karşılığında okula devam etmeme itiraz etmeyi bıraktı.

Şartlar biraz ağır olsada kabul etmek zorunda kaldım. Aslında aklına ben düşürmüştüm o şartlarıda.

Okula korumalarla gidilecek ve gelinecek.
Ayrıca korumalar okul içindede duracak. Tuvalete bile gitsem önce onlar kontrol edecek.
Her ne kadar okul yönetimi itiraz etsede Ferman başımıza gelenleri anlatarak güvenlikten kaynaklı olduğunu söyleyerek ikna etti yönetimi.
Tek şart korumaların göze batmamalarıydı.

Tabi bu beni dedikodardan kurtaramadı ama yapacak bir şey yoktu.
Derslerim ve sınavlarım için katlanmam gerekiyordu.

*****

Bir aydır bu şekilde gidip geldim okula.
Bazı günler gerçekten zorlanmış eve gitmek zorunda kalmıştım.

Bir seferinde tansiyonum düşünce bayılmışım.
Uyandığımda hastanedeydim.
Ferman başımda sinirden köpürüyordu.
Zavallı Sefer öylece bizi izliyordu.

Çıkış saatine kadarda her zamanki gibi 4 kişi bir arada geziyorduk.
İki kişi Elif le biz, iki de koruma.
Halimize okul bile alışmaya başlamıştı artık.

Hatta kızlardan biri bir keresinde Sefer'in numarasını bile istemişti.
Tabi yüz bulamayınca vazgeçmek zorunda kalmıştı.
Ogün akşama kadar kızın hali aklımıza geldikçe gülmüştük.

Az önceki aradan sonra bahçeye çıkıp biraz hava alalım istedik.

"Elif bugün sende bize gelsene oturalım olurmu.
Hem sömestir tatili başlıyor.
Hem de Kerem de özlemiştir seni.

Kaç gündür sınavlardan birbirinizi göremediniz."

Dedim sırıtarak.

"Ya Aslı yapma şunu."

"Neyi?"

"Beni utandırıp durma."

"Sen beni azmı utandırdın görümcemle bir olup.
Parayla değil sırayla canım."

Dedim pis pis.

"Bugün gelemem Aslı.
Annem biraz rahatsız.
Onu yalnız bırakmayım.
Hafta sonundan sonra gelirim belki."

"Üzüldüm.
Annene iyi bak Elif.
Hiç yalnız bırakma,anneler çok kıymetli.
Değerlerini kaybedince anlıyor insan."

Dedim gözlerim dolup ağlamaya başlayarak.

"Aslı. Aslı yapma!
Aslı özür dilerim ağlama ne olur yaa.
Seni üzmek için söylemedim."

Sefer:

"Aslı Hanım iyimisiniz."

Dedi cebinden kağıt mendil çıkarıp verirken.
Başımı aşağı yukarı doğru salladım.

"Özür dileme canım seninle alakası yok. Hep bu hormonlar yüzünden oluyor."

Diyerek daha çok ağlamaya başladım.

"Aslı. "

Duyduğum sesle Sefer'in arkasında hızla koşarak gelen kişiye baktım.

Fermandı.
Yanıma gelip bana sarıldı.

"Güzelim ne oldu niye ağlıyorsun.
Sefer ne oluyor."

Dedi kızarak.
Zavallı Sefer. Benim yüzümden kaçıncı kere azar işitiyordu.

Elif hemen atladı.

"Özür dilerim benim suçum annemden bahsedince Aslı kendi annesini hatırlayıp ağlamaya başladı."

"Senin suçun değil." Dedim daha çok ağlamaya başlayarak.
Kendimi tutamıyordum ki.

"Ah be güzelim.
Ne yapacağız senin bu hormonlarınla.
Hadi gel bugünlük bu kadar okul yeter eve gidiyoruz."

Dedi beni kucaklayarak.
Ben hala iç çeke çeke ağlıyordum.

"Sefer biz eve gidiyoruz.
Sende Elif'i bırak gel."

"Peki efendim. "

*****

Aslı'yı bahçede elleri yüzünde ağlar şekilde görünce endişeyle koştum yanına.

"Güzelim ne oldu niye ağlıyorsun.
Sefer ne oluyor."

Diyerek Sefer'e çıkıştım.

Ama konu yine,hormon hücumuna uğramış ağlıyor oluşuydu.

Elif annesinden bahsettiği için kendi annesine olan özlemi depreşmişti.
Son günlerde her şeye ağlar olmuştu.
Yada saçma sapan şeylere gülme krizi geçiriyordu.

Bu her kadında mı böyle yoksa Aslı'ya mı özel anlayamıyordum.

Aslı kucağımda arabaya geldim.
Zafer kapıyı açmak için yanımıza gelirken,

"Abi?"

Dedi endişeli.

"Hormon meselesi Zafer. Hormon.
Valla nasıl gelecek bu 7 ay bilmiyorum. "

Zafer'in yüzünde ki gülme emaresini görünce,

"Zafer bi gül senden alırım bütün hırsımı." Dedim sinirli şekilde.

Zafer anında susup kapıyı açtı.
Kucağımda Aslı ile bindim arka koltuğa. Aslı hâlâ iç çekiyordu.
Burnunu iyice göğsüme gömüp gözlerini kapattı.

"Annemi özledim Ferman." Dedi sesi boğuk.

Elimle saçlarını düzelttim.
Sıkıca sarıldım.

"Eve zafer."

"Tamam abi."

*****

Gözlerimi kendi odamda kendi yatağımda açtım.
Okuldan Ferman ile çıktığımı hatırladım.
Uyuyup kalmıştım yine.
Bu hamilelik herkeste uyku yapıyor mu acaba.
Yerimde doğrulup etrafıma baktım.
Ferman yoktu.
Ayağa kalkıp banyoya girdim. İşimi halledip elimi yüzümü yıkadım.

Aynaya baktım sonra.
Ellerimi göbeğinin altına koydum.

Göbeğim biraz daha belli olmaya başlamıştı.
Gülümsedim.
Güzel bebeğim 2 aylık olmuştu ve daha hızlı büyüyecekti.

Aynada kendime bir süre daha baktım. Karnımın daha büyük olacağı zamanı düşündüm. Nasıl görünecektim kim bilir.

Gülümseyerek çıktım odadan.
Kulağıma Ferman'ın sesi geliyordu.
Nerden geliyor diye etrafa bakarken salondan geldiğini duydum.
Kısık konuşmaya çalışıyordu.
Ama neden?

Sessizce merdivenlere giderek dinlemeye başladım.

"Bana bak Cihan yanlış bilgiyse önce seni vururum.
Eminmisin?
Tamam.
Takibe devam et.
Elinden kaçırma.
Hemen yola çıkıyorum."

Dedi ve kapattı.
Yavaşça merdivenlerden inerken beni gördü.

"Güzelim daha iyimisin.
Ağlaya ağlaya kendini perişan ettin.."

"Ferman?"

"Söyle güzelim."

"Nereye gideceksin." Dedim.

Yüzünün şekli anında değişti. Gözlerinin mavisinin siyaha karıştığını gördüm.

Sessiz kaldı.
Ne desem diye düşündüğü belliydi.

"Onu buldunuz değilmi?
Alperen'i.
Cihan'la konuştuğunu duydum.
Neredeymiş."

"İstanbulda."

"Gitme... Desem..."

"Ben ona gitmezsem o bize gelir.
Rahat vermez.
Birimizden birinin kanını akıtmadan rahat etmez.
Eninde sonunda karşımıza çıkar.
Ben ne zaman karşıma çıkacak
yada sevdiklerimin hangisiyle beni vuracak diye düşünmek istemiyorum."

Dedi kaşları çatık.

Kendimi koltuğa bırakıp parmaklarımı birbirine geçirdim.

Ne demeliydim.
Haklıydı.
Bizi bebeğimizi düşündüm.
Sürekli korkuyla ve korumalarla gezemezdik.

Bir aydır Ferman doğru düzgün uyuyamıyordu.
Aklı hem işlerinde hem bizde, rahat yüzü görmemişti.

Kulağıma gelen sesle Ferman'a baktım. Elinde telefon Zafer ile konuşuyordu.

"Zafer. Hazırlanın.
İstanbul'a gidiyoruz.
Alperen'i bulmuş Cihan.

Evdeki adamları iki katına çıkar."

Dedi ve kapattı.

Sonra yanıma geldi oturdu.
Beni kendine çekip sarıldı.

"En kısa sürede geri döneceğim.
Kendine ve kızımıza iyi bak tamam mı, aklım sende kalacak."

"Ya sana birşey olursa."

"Bana bişey olmaz." Dedi kendinden emin.

Kapının açılmasıyla Kerem ve Gülce'yi gördüm..

Halimize bakıp.

"Neler oluyor? "

Dedi Kerem şüpheli şekilde.

"Birazdan İstanbula gidiyorum.
Aslı'ya ve kendinize dikkat edin.
Ben gelene kadar dışarı yok.
Bu evden çıkmayacaksınız."

"Abi ne oluyor?"

"Cihan o şerefsizi bulmuş. "

Dedikten sonra odaya doğru çıktı Ferman.
Üçümüz salonda koltukta oturup kaldık.
Elimi karnıma koydum.
Beklemekten başka birşey yapamayacaktım.

Yarım saat kadar sonra Ferman salona geri indi.

Üzerin de siyah boğazlı kazak deri ceket siyah kot ve siyah botları vardı

Üzerin de siyah boğazlı kazak deri ceket siyah kot ve siyah botları vardı.

Şuan hem yakışıklı hem de korkutucu görünüyordu.

Salonun ortasına gelip bize baktı. Sonrada hiç birşey söylemeden kapıdan çıktı.

Dudaklarımı birbirine bastırarak ağlamaya başladım yine.

"Lütfen bişey olmadan geri dön. "

Dedim içimden.

Saate baktım 7yi gösteriyordu.

"Kerem. Burdan istanbul kaç saat. "

"Hava alanına gitmekte dahil 2 saat falan. Ama arabalarla gideceklerdir.
4 saati falan bulur."

"Sonra ne olacak."

"Önce Cihan la buluşur.
Sonrada birlikte Alperen'i bulmaya giderler."

"Ya sonra."

"Sonrası yok.
Hesabını keser abim.
Ailesi kırmızı çizgisidir abimin.
Gözü kimseyi görmez kimseye acımaz. Canını yakanın canını alır."

Şuan karşımda Ferman'ı görür gibi olmuştum.

Kerem de büyüyünce abisinin izinden gideceğini belli ediyordu.

Büyüyordu artık.
Bu yıl mezun olup abisinin yanında çalışacak ve onunla birlikte kirli temiz her işin içinde olacaktı.
Genleri kendini belli ediyordu.

Elif'in sonuda benim gibi olacağa benziyordu.

*****

Evden ayrılırken kalbimi içerde bırakıp çıkmıştım.
Ben hiç böyle iki parça olduğumu hatırlamıyordum.

Ama o piçi öldürmezsem peşimi bırakmayacaktı adım gibi biliyordum.

Ölecek domuz misali gelip bana sürtünmüştü.
Acımayacaktım.
Bana ve Aslı'ma yaptığını ödemeden öylece gezemeyecekti.

Benim adım. Ferman Demirdağ.
Bana bulaşana rahat yok bu dünyada.
Bunu yıllarca herkes gördü.
Kaşınan herkeste görecekti.

Zafer'in ayarladığı arabaya binip bekledim.

"Zafer herkes hazır mı.?"

"Hazır abi. 20 özel adam.
2 minibüs. "

"Güzel."

Diğer arabalarda hazır olunca bahçeden çıktık.
Konvoy şeklin de İstanbul'a doğru hareket ettik.

*****

4 saatin sonunda nihayet şehre girmiştik.
Çevre yolundaki istasyonlardan birinde buluşmak üzere Cihan'la anlaştık.
Bir saatin sonunda buluştuk.
Arabadan inip Cihan'ın yanına geldim.

"Nerde."

"Gidelim." Dedi tekrar arabalara binerken.

"Yük gemilerinden birinde saklanıyor.
Bu güne kadar tam on yer değiştirdi.
Tam biz bulduk o kaçtı.
Biz bulduk o kaçtı.
Buradan da gemi yoluyla kaçmak istiyor bence."

"Bu gece gemiyle ancak cehenneme gidebilir."

Dedim.

"Ona o eteği giydirip sonrada kafasına sıkacam."

Önde biz arkada adamlar.
Limana doğru ilerliyorduk.

"Cihan,biz gidene kadar bir daha kaçarsa..."

"O zaman en fazla kendin öldüremediğine yanarsın.

Çünkü geminin etrafını cevirdik.
Kaçmaya çalışırsa anında indirecekler."

"Adamlarına söyle o benim."

Cihan yüzüme bakıp telefonu cebinden aldı.

"Alo.
Ne durumdasınız.
Güzel.
Gözünüzü açın yoldayız.
Kaçarsa sakin öldürmeyin.
Ferman'ın hakkı o."

Dedi ve kapattı.
15 dakika sonra limana geldik.

Gemiden uzağa park ederek arabalardan indik.

"Gemide kaç kişi var."

"Bizim saydığımız 15 falan.
İçerde başka birileri varmı bilmiyoruz.
Eh artık içeriye girdigimizde hem sayar hem indiririz."

Dedi sırıtarak.

"Bakıyorum keyiflisin. "

"İşini severek yapan biriyim o yüzden."

Dedi sırıtarak.
Adamlara dönüp herkese yapması gerekeni anlattıktan sonra harekete geçtik.

10 dakika içinde keskin nişancılar sayesinde sessizce geminin güvertesindeydik.

Zafer ve Cihan'la birlikte gemide Alperen'i ararken Cihan'ın gerçekten indirdiği adamları saydığını duydum.

Bu adamda çok sağlıklı değildi bence.
Ama işini seviyordu. Ne denirki.

Gemi o kadar büyüktüki burada birini bulmak gerçekten zordu .

Ama sonunda Sancak tarafinda oturmuş zıkkımlanırken gördüm onu.

Ne yazıkki onlarda bizi farkettiler.

Bir anda silahlar patladı.
Bizimkiler ve onun adamları karşılıklı ateş etmeye başladılar.

Alperen:

"Ferman Demirdağ.
Bakıyorumda beni bulmayı başarmışsın.
Takdir ettim şuan seni. "

"Ne sandın piç. "

Diye bağırdım.

"Kaçınca kurtulurum mu sandın.
Sana bir etek sözüm var.
O eteği giydirecem sana.
Karı kılıklı şerefsiz. "

"Ne kadar korktum anlatamam.
Yiyosa gelde giydir."

Dedi bana doğru ateş ederken.

"Yiyomu yemiyomu görürsün.
Seni şu koca dünyaya ibreti alem etmezsem. Benim adım Ferman Demirdağ değil."
Dedim arka arkaya kurşun yağdırarak.

*****

Sabaha kadar salonda oturduk ne Kerem ve Gülce nede ben uyku tutmadı.
Sabaha kadar Ferman şu an ne yapıyor, nasıl, iyi mi ,yaralandımı yoksa...
Yoksa öldü mü diye düşünüp durduk. uyku uyumak bir yana gözümüzü bile kapatamadık.

Sonunda. "Arasak ." Dedim.

Kerem. "Olmaz." Dedi.

Sonra gidip salondaki televizyonu açarak karşısına geçti.
Şuan kimseyi arayamayız.

Bekleyeceğiz onlar bizi arar.

"Ne kadar sakinsin ya." Dedim.

"Sakin değilim. Aslı.
Ararsak abinin dikkati dağılır. Hata yapmasına sebep oluruz.
Siz abimle başınızı her derde soktugunuzda biz ablamla böyle bekledik hep."

Dedi kumandanın tuşlarına basarken.
Gülce'ye çevirdim başımı.

Ellerini birbirine geçirmiş gözleri ellerinde sessizce bekliyordu.

Sonra Kerem'in bir anda gözlerini ekrana kilitlediğini gördüm.

"Ne oldu." Dedim. Korkuyla ekrana bakarak.

Ekranda Ferman'ın ve Alperen'in fotoğrafları vardı.

Altındaki yazı, iki iş adamıda kayıp.

Son hatırladığım şey, Ferman'ın ekrandaki fotoğrafı oldu. Sonrası...Yok.

******************

Loading...
0%