Yeni Üyelik
89.
Bölüm

🔥D.89 Alev... Alev,Alev.

@azamet_29_2

"Şimdi nereye."

"Uykum geldi uyumak istiyorum."

"Ya sabır.
Çıldırtmak için bilerek yapıyorsun."

"Çıldır Ferman.
Bu da senin sınavın...
Dikkat etde bu hâlini arama.."

"O ne demek, beni tehdit mi ediyorsun."

Alev omuz silkerek merdivenleri çıkmaya devam edip gözden kayboldu.
Yanımızda bizi izleyen Esma Sultan'a döndüm.

"Esma sultan bana bir kahve yap, koyu ve şekersiz olsun aklım başıma gelsin."

" Ferman oğlum ne oldu.
Aslı kızım neden sinirli."

Hadi gel anlat şimdi.

"Hamilelikten Esma Sultan bişey yok, düzelir.
Yani umarım."

"Sen sabırlı ol,hoş gör Ferman oğlum.
Zamane kızlarının hamilelikleride böyle garip oldu.
Benim gelinde böyleydi idare edeceğiz artık ne yapalım. "

"Sen birde bana sor Esma Sultan." Dedim içimden.

"Ben şimdi kahveni yaparım.
Kahvaltı da birazdan hazır olur. "

Esma Sultan kahveyi hazırlarken hızlı adımlarla üst kata çıkarak Aslı'nın yani Alev'in olduğu odaya girdim.
Gerçekten yatakta yatıyor ve uyuyor görünüyordu.
Gerçekten uyuyup uyumadığını Allah bilir ya neyse.
Uyuyor kabul edip odadan çıkıp tekrar aşağı indim.

Umarım Aslı olarak uyanır yoksa daha fazla dayanabilirmiyim bilmiyorum.
Alev bilerek beni sinir etmeye çalışıyor neden bana bu kadar sinirli, sürekli imalı şekilde konuşup duruyor.
Acaba bişeylerden mi huylandı.
Eğer huylandıysa Aslı'ya da söyleyebilir.
Daha dikkatli olmalıyım.
Durduk yere başıma iş çıkarmayayım.

Salona indiğimde Esma Sultan da kahvemi salona getirmişti.
Sehpaya bırakıp mutfağa döndü.

Kendimi koltuğa atıp kahvemi elime aldım içerken bir yandan Alev'i ve olanları düşünmeye başladım.

Alev uzun zamandır yoktu.
Geldigindede bütün aksiliği üzerindeydi.
Bu durum hiç hoşuma gitmiyordu. Hadi hayırlısı. Gerçi Alev ve hayır yanyana bile zor.

Bir mesele daha vardı.
Yeni bir iş kuruyorduk.

Aslı'nın şirketini bu iş için kullanacaktım.
Henüz Aslı'nın haberi yoktu durumdan,süpriz olacaktı.
Mavişah holding'in bir ayağı artık avrupada olacaktı. Bu da onu daha güvenilir kılacaktı.
Bu yüzden sık sık toplantılar ve yeni anlaşmalar için şirkette daha uzun zaman geçirmeye başlamıştım.
Evden daha uzun süre ayrı kalıyordum. Bu yüzden aklım Aslı da daha fazla kalıyordu.
Şimdi bir de Alev meselesi çıkmıştı. Bugün bana huzur yok anlaşılan.
Bunları düşünürken ne kadar zaman geçti farkında değilim.

"Abi."

Gülce'nin sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

"Hı?
Gülce.?
Ne oldu? "

"Abi 5 dakikadır sana sesleniyorum.
Hadi kahvaltıya gel."

"Dalmışım güzelim."

"Aslı'yı da çağıracaktım ama Esma teyze o kahvaltı yaptı uyumaya gitti."
Dedi.

Derin ve sıkıntılı bir nefes verdim.

"Aslı değil,Alev.
Neden birden ortaya çıktı bilmiyorum ama gece 4 den beri çektiriyor yine."

"Alev mi? "

Duyduğum sesle merdivenlere baktım.

Kerem elleri havada bize bakıyordu. Anlaşılan tam esneyerek gerinirken duymuştu bizi ve şaşkınlıkla donup kalmış gibiydi.
Kollarını indirip koşarak yanımıza geldi.

"Neden ortaya çıktı ki.
Bir sorun olduğunda geliyordu genelde."

"Sıkılmış olmalı ki kendi sorun olmaya gelmiş.
Bir sürede gitmeye niyeti yok görünüyor."

Gülce'ye döndüm.

"Kahvaltıya kalamayacağım şirkete gitmem lazım.
Bugün çok dikkatli olun.

Gülce'yi ve Kerem'i salonda bırakıp odaya çıktım.

Arkamdan Kerem'in,

"Abla yandık yaa." Dediğini duydum.

Üst kata çıkarak sessizce odaya girip giyinme odasına geçerek üzerimi değiştirdim.
Çıkarken uyuyan kızı izledim bir süre.
Aslı mı Alev mi diye düşünmeden edemedim.

Bazen kendime inanamıyorum.
Hiç kimsenin hiçbir zaman yaşayamayacağı bir hayatı yaşıyordum.
Sevdiğim kız iki kişilikliydi ve biri tamamen çılgın ve manyak olabiliyordu ve ben bunu kabul edip onunla evlenmiştim.
Ben bunu nasıl kabul etmiştim. Galiba kabul ederken bende anlık delirmişim.

"Akşama kadar uyumanı isterdim." Dedim kısık sesle.

Sonrada şirkete gitmek üzere odadan çıktım.

*****

Akşama kadar uyumak mı?
Oldu, başka emrin.
Yerimden yavaşça kalkarak önce banyoya girdim işimi halledip odaya döndüğümde pencereden dışarıda yağan karı gördüm.

"Kar!
Kar yağıyor!" Dedim sevinçle.

Hemen giyinme odasına geçtim.
Üzerime rahat yünlü kıyafetler giyerek saçlarımı açtım.
Bir bere ve kaban alıp odadan çıktım.

"Hadi Aslı biraz eğlenelim."

Hızlı adımlarla merdivenlerden inip kapıya yöneldiğinde daha kapıya ulaşamadan arkamdan Gülce'nin,

"Aslı! " Diye seslendiğini duyunca yerimde durdum.

Arkamı döndüğümde Gülce ve Kerem çoktan yanıma gelmişlerdi.

" Aslı değil.
Ne var."

"Nereye böyle." Dedi Kerem.

Ağzına teptiği yiyecekler yüzünden zorla konuşarak.

"Sen önce ağzındakileri yut.
Hem sanane Jerry."

"Ne demek sanane.
Tek başına bir yere gitmene izin yok. Abimin emri."

"Obomon omro.
Abin çokta umurumdaya.
Onu hiç takmadım, takmıyorum Jerry.
Hâlâ öğrenememişsin."

Gülce:

"Alev yapma bizi zor durumda bırakma.
Konu Aslı olunca abim ateş topu olur hepimizi yakar bunu sende biliyorsun."

Sinirle nefes alarak sakin olmaya çalıştım.

"Sa-de-ce."
Dedim sinirle dişlerimin arasından konuşarak.
Bahçeye çıkıp karın tadını çıkaracağım o kadar. Ammada büyüktünüz. Sizin işiniz yokmu ya rahat bırakın biraz beni.

Dedikten sonra yine kapıya yöneldim.

"O zaman bizde gelelim."

Arkamı dönmeden sol omuzumun üzerinden Kerem'e baktım.

"Gelin tabi gelin.
Gelmezseniz hatrım kalır."

10 dakika sonra hepimiz bahçedeydik.
Daha kara dokunamadan Gülce:

"Alev dikkatli ol Aslı ve..."

"Biliyoruz heralde.
Ulan Aslı sizin kadar karışmıyor bana be."

Demiştimki Sefer arkamda bitti.

"Aslı Hanım.
Gülce Hanım. Birşeyemi ihtiyacınız var. "

"Evet.
Sabır lazım sabır.
Almaya gidiyoruz gelcenmi?"

"A.Anlamdım."

"Anlaşan şaşardım."

Hepsini arkamda bırakıp arkadaki karlı yere doğru yürümeye başladım.

Arkamdan Kerem'in sesi geliyordu.

"Sen ona bakma Sefer abi kızlar hava almak istedi. Birazda karın tadını çıkaralım dedik bahçedeyiz bir yere gitmeyeceğiz."

"Tamam Kerem Bey."

Bahçenin arkasına geldiğimde ayak basılmamış manzarayı görünce manzaraya bayıldım.
Hemen tam ortasına kadar yürüyüp yere yattım. Kollarımı ve bacaklarımı kullanarak kar meleği yapmaya başladım çok eğlenceliydi.
Gökyüzünden üzerime yağan bembeyaz kar harikaydı.

Gülce yanıma gelerek beni izlerken,

"Karı çok seviyorsun." Dedi.

"Evet.
Zaman çok hızlı geçiyor.
Vakit azalıyor. Tadını çıkarmak lazım.
Zamanın ne getireceğini kimse bilmiyor. Kimilerine baharlar kimilerine kışlar. Kimilerine hayat kimilerine ölüm. Kimilerine vuslat kimilerine ayrll..."

Dedim ve sustum, gözlerimi kısarak gökyüzüne bakarken.

"Alev birden filozofa bağlamış."

Dedi Kerem elindeki telefonla resim çekerken.

"Sen işine bak Jerry."

"Madem dışarıdayız kardan adam yapalım."

Gülce'nin ortaya attığı fikirle yerimden kalkarak yerde küçük bir kartopu yapıp sonrada onu yuvarlamaya başladım. Onlarda kendilerine birer yuvarlak yapmaya başladılar. Biz kardan adam için karları yuvarlarken korumalar da bizi izliyordu.
Sonunda farklı boyutlarda 3 tane yuvarlağınız oldu.

Kerem tek başına yapamadığı için Sefer'i de çağırıp kar toplarını üst üste koydular.

Gülce aceleyle gidip evden bir atkı bir havuç ve gözleri için kurumuş mürdüm eriği getirdi.
Kömür olmadığı için mürdüm eriği kullanmayı düşünmüş zeki kızımız.

Erikleri göz yerlerine havuçu burun yerine ve ağız kısmına yine erikleri yerleştirip atkıyıda boynuna sardık.

Kerem:

"Sefer abi resmimizi
çekermisin."

Diyerek telefonu Sefer'e verdi.
Kardan adamı aramıza alarak resimde çekildiğimizde eğlence bitmiş oldu.

"Bu kadar yeter lütfen artık içeri girin.
Ferman beyin emri."

"Abimin mi o nerden biliyor." Dedi Gülce.

Sefer gözleriyle arkasındaki adamı işaret ettiğinde Ferman'ın görüntülü konuşma ile bizi izlediğini gördük.

Karda bata çıka adamın yanına giderek ekranı bize dönük olan telefona doğru uzattım yüzümü.

"Oha.
Yok artık." Dedim.

"Bari yokken rahat bırak Kara kule."

"Yeterince eğlendiniz.
Hasta olacaksın. Aslı'yı ve kızımıda hasta edeceksin.
Hemen eve giriyorsunuz."

Dedi ve kapattı.

"Suratsız sende." Dedim arkasından.
Aslında birazcık hak vermiştim.
Ama birazcık.
Arkama bakmadan eve doğru yürüdüm.
Bir iki dakika sonra Gülce ve Kerem de geldi.
Üst kata çıkıp odaya girdim. Banyoya girip üzerimdeki ıslak kıyafetleri çıkarıp sıcak bir duş aldım.
Küvetin içindeki sıcak suda bir süre suyun tadını çıkardım. Soğuk havadan sonra iyi gelmişti doğrusu.
Nerdeyse uyuya kalacaltım o yüzden hızlıca işimi bitirip çıktım.
Kurulanıp üzerine rahat bir eşofman takımı giyerek saçlarımı havluya sardım. Sonra kurulayıp kuruttum.

O sırada kapı tıkladı içeriye Gülce girdi. Oda duş almış üzerini değişmişti.

"Sıcak çikolata içiyoruz gelmek istermisin?
Hadi gel."

Gülce'ye uyup peşinden aşağı indim. Orta sehbaha da sıcak fincanlar bizi bekliyordu. Kerem ise çoktan fincana yumulmuş içiyordu.
Bu çocuk tam bir obur.
Nasıl zayıf kalıyor hayret.

Karda oynamak sıcak duş ve sıcak çikolatayı da içince üzerime bir ağırlık çöktü.
Uykum gelmişti.

Koltuktaki yastığı başımın altına çekerek uzanıp gözlerimi kapattım.

"Burda mı uyuyacaksın."

"Sanane."

" Kızım deli misin gi.d.."

Dediği şeyle gözlerimi aniden açınca Kerem devam etmedi.

Gülce de bu sırada Kerem'in bacağına bir çimdik attı.

"Ya.
Yani.
Odaya çık bura rahat değil diyecektim."

"Yerinde olsam şansımı zorlamam Kerem."

Dedim gıcık bir gülümseme ile.

"Pardon ya affedersin."

Arkamı Kerem'e dönüp gözlerimi kapattım tekrar.

O koltuktada ne kadar yattım bilmiyorum. Gözlerimi açtığımda üzerimde bir battaniye vardı.
Hayret ilk defa deliksiz uyumuştum.
Yerimde doğrulup oturduğum yerde esnedim. Karşıma baktığımda bana bakan Ferman'ı gördüm.
Diger koltuktan beni izliyordu.

Sessizce baktım yüzüne.

"Hâlâ burdasın." Dedi kollarını göğsünde birleştirmiş.

"Hâlâ burdayım."

"Derdin ne?
Neyin peşindesiniz?
Sen sebepsiz gelmezsin."

Ayağa kalkarak Ferman'ın önünde durdum.
Yüzümü yüzüne dogru yavaşça yaklaştırdım.
Şuan yüzüme bakıyordu sadece.

Bocalıyordu belliydi.
Karşısında karısı ve çocuğunun annesi vardı ama konuşan başkasıydı.

Şimdiye kadar Ferman'ın da delirmesi lazımdı bence.

"Ne oldu.
Neden korkuyorsun.
Yoksa sebep mi var."

Dedim yüzünü avuçlarının arasına alarak.

" Saçma sapan konuşma Alev.
Senin burda olmanı gerektirecek birşey yok."

Dedi ellerimi tutup indirerek.

"Hımm...Öyle olsa iyi olur."

"Aklımlamı oynuyorsun yoksa dalgamı geçiyorsun."

Ferman'a sırtımı dönerek mutfağa yöneldim. Omuzunun üzerinden konuşuyordum.

"Unutma Ferman Demirdağ.
Benim varlık sebebim Aslı, onun için burdayım. Gitmeden önce onun iyi olacağını bilmeliyim.
Seni seçmemin hata olduğunu görürsem hatamı telâfi ederim. "

Söylediklerimle kafası dahada karışan Ferman arkamdan gelirken mutfağa girdim.

Fermanda gelip sandalyeyi çekip oturdu.

"Acıktınmı ufaklık. Meyva istermisin? Bence istersin."

Dedim meyva sepetinden iki mandalina alırken.
Bu arada mutfaktaki Esma hanım ve çalışan kızda Ferman'la birlikte bana bakıyordu.

Umursamadan mandalinaları tabağa koyup Ferman'ın yanından geçip onu orada bırakıp salona döndüm.

Koltuğa oturup ayaklarımı ortadaki büyük sehpaya uzattım.

Tabağı bacaklarımın üzerine koyarak mandalinaları soydum. Sonrada tek tek ağzıma atarak konuşmaya başladım.

"Bana bak ufaklık.
Büyüdüğünde benim gibi olmayacaksın,anneni üzmeyeceksin anlaşıldımı?
Onun ne annesi var nede babası. Senden başka kimse onu bizim kadar sevemez. Sende onun en sevdiği olacaksın. Senden fazla kimseyi bu kadar çok sevmeyecek.
Kim olursa olsun baban bile olsa seni geçemeyecek.

Annenin canından can, kanından kan olan sadece sensin. Bunu unutma..

Dedim ve gözlerimi kapattım.

*****

Alev'in evde olması yüzünden işte rahat edemiyordum.
Daha doğrusu konsantre olamıyordum aklım hep evdeydi.

Toplantılar ve görüşmeler biter bitmez angarya işleri bırakıp erken çıkmaya karar verdim.

Hâlbuki normalde geriye iş bırakmazdım. Ama bugün olmuyor aklımı toparlayamıyordum.
Erkenden çıkıp eve döndüm.
Kapıdan girdiğimde salonda koltukta yatan Aslı'yı gördüm yada Alev'i şuan hangisi olduğunu anlayamıyordum.
Üstü açık uyuya kalmıştı.
Üst kata çıkıp odadan bir battaniye alıp indim ,üzerine örttüm ve diğer koltuğa geçip karşımda uyuyan kızı izlemeye başladım.
Bir süre sonra uyanarak olduğu yerde doğrulup esnedi.

Sessizce gözlerine baktım.
Koyu mavilerle baktı oda.

"Hâlâ burdasın." Dedim kollarımı göğsünde birleştirmiş şekilde.

"Hâlâ burdayım."

"Derdin ne.
Neyin peşindesiniz.
Sen sebepsiz gelmezsin."

Dedim.
Doğruydu söylediklerim her zaman bir olayın ardından görünmüştü.

Ayağa kalkarak önümde durdu. Yüzünü yüzüme doğru yavaşça yaklaştırdı.

Sadece baktım sessiz ve ne diyeceğini merak ederek.

Garipti işte.
Karşımdaki hem Aslı'ydı hem değildi.
Sonra dudaklarına kaydı bakışlarım. Öpmek istedim. Çekip kucağıma almak, dudaklarına yapışmak uzun uzun öpmek istedim.
Ama Alev...
Alevdi konuşan.
Bazen ne söyleyeceğimi nasıl davranacağımı şaşırıyordum Alev olduğunda.

"Ne oldu?
Neden korkuyorsun?
Yoksa sebep mi var? "

Dedi yüzümü avuçlarının arasına alarak. Anında cevap verdim ellerini tutup yavaşça indirerek.

"Saçma sapan konuşma Alev.
Senin burda olmanı gerektirecek birşey yok."

"Hımm...
Öyle olsa iyi olur."

"Aklımlamı oynuyorsun yoksa dalgamı geçiyorsun."

Dedim dişlerimin arasından.

Ama içimden söylediğim,

"Sakın saçma sapan şeyler anlatma Aslı'ya" Demek oldu.

Arkasını dönerek mutfağa doğru yürüdü,bende arkasından. Omuzunun üzerinden konuşmaya devam etti.

"Unutma Ferman Demirdağ.
Benim varlık sebebim Aslı,onun için burdayım. Gitmeden önce onun iyi olacağını bilmeliyim. Seni seçmemin hata olduğunu görürsem hatamı telâfi ederim. "

Söyledikleriyle kafam dahada allak bullak olmuştu. O önde ben arkada mutfağa girdik
Sandalyelerden birini çekip oturdum.

"Acıktınmı ufaklık."

Söylediği şeyle şaşkınlığım bir kat daha arttı Bebekle konuşuyordu.

"Meyva istermisin? Bence istersin." Dedi meyva sepetinden iki mandalina alırken.

Esma teyze, çalışan kız,ben, üçümüz sadece ona baktık.

Bizi umursamadan mandalinaları tabağa koyup yanımdan geçip salona döndü.

Alev bebekle konuşuyordu. Hiç normal değil. Şu Alev gerçekten garipti.
Alev salona geçtikten sonra,

"Esma Sultan yemeği hazırlayın." Dedim.
Alev acıkmıştı anlaşılan.

Alev'in arkasından salona dönmek için ayağa kalktım tam kapıdan çıkacakken Alev'in konuşmalarını duydum.
Salona gitmek yerine mutfak kapısının arkasında durup söylediklerini dinledim.

"Bana bak ufaklık.
Büyüdüğünde benim gibi olmayacaksın,anneni üzmeyeceksin anlaşıldımı.
Onun ne annesi var nede babası.
Senden başka kimse onu bizim kadar sevemez. Sende onun en sevdiği olacaksın. Senden fazla kimseyi bu kadar çok sevmeyecek.
Kim olursa olsun, baban bile olsa seni geçemeyecek.

Annenin canından can, kanından kan olan sadece sensin. Bunu unutma...

Söylediği şeyler yüzünden bir an sol yanımda bir ağırlık oluştu. Şu an Alev bebeğime annesini anlatıyordu.

Alev'in konuşması biyince ve sessizlik bozulmayınca huylanıp mutfaktan çıktım.

Gördüğüm şey koltuğa yaslanmış elleri göbeğinin, ayakları sehpanın üzerinde gözlerini kapamış uyuyan bir Alev'di.
Ne yani yeni uyanmış olmasına rağmen yeniden mi uyumuştu,yoksa Aslı'nın gelişimiydi bu.

Alev'in yanına yaklaştım. Uyuyup uyumadığını kontrol ettim gerçekten uyuyordu.

"Gel baş belâsı." Dedim yavaşça kucağıma alarak odaya çıkarttım. Yatağa bırakıp üzerine örttüm.
Yüzüne düşen bir kaç tel saçı kulağının arkasına aldım.
Elimi karnının üzerine koyup,

"Sizi seviyorum güzellerim. Beni bırakmayın." Dedim kısık sesimle.

*****
Sabah uyandığımda beni serseme çeviren o misk kokusunu duydum yine. Gözlerimi açıp yanımda beni izleyen Ferman'ı gördüm.

"Günaydın güzelim."

Dedi dudaklarını dudaklarıma bastırarak.

"Günaydın, dudaklarını özlemişim." Dedim,gülümseyerek.

"Bu sabahta Alev'i görseydim çıldırırdım heralde.
Söyle bakalım Aslı'm.
Alev neden burdaydı?"

"Şeyy... Aslında.
Ben Alev ile bir bahse girdim."

"Eee."
Dedi Ferman, dirseğinin üzerine kalkıp gözlerime bakarak.

Gülce yemekte Melih'ten bahsedecek mi diye. Ama Gülce'nin yüzünden Alev kazandı.
İstediğim bir şeyi yapacaksın İstediğim bir gün ben olacağım dedi bende izin verdim."

"Şimdi anlaşıldı."

"Yine seni çıldırtmış anlaşılan." Dedim gülümsemeye çalışarak.

"Her neyse bundan sonra sessiz kalacaksa bu kadarına razıyım.
Hadi kalk kahvaltıya inelim akşamdan beri bir şey yemedin güçten düşeceksin.

Hem Kerem"in yine,
Biz sizi niye bekliyoruz. Dediğini duymak istemiyorum.
Şimdi kahvaltıya inelim, akşamda birlikte dışarıda yiyeceğiz.
Malum damat adayı Melih beyle bi tanışalım."

Dedi Ferman asık suratla kalkarak.

"Sen bu Melih'i pek sevmedin sanırım."

Dedim kalkıp banyoya giderken.

"Sevip sevmemeye henüz karar vermedim." Akşam karar vereceğim.

Sonunda hafta sonu gelmiş akşam olmuş ve birlikte Ferman'ın sık sık gittiği bir restoranta gitmek için hazırlanıyorduk.

Şık Bir restorant olduğunu biliyordum. Bu yüzden mekana uygun hoş ama sade bir kıyafet gitmeye karar verdim. Hâlâ hamile göbeğim olmadığı için kıyafet ayarlamakta zorlanmadım.

Dolabımdaki en sevdiğim kıyafetlerden biri olan bu kırmızı elbiseyi tercih ettim


Dolabımdaki en sevdiğim kıyafetlerden biri olan bu kırmızı elbiseyi tercih ettim.
Saçımı ve makyajımı da yapınca hazırdım son rötuşları yaparken kapı açıldı ve Gülce girdi içeri. Oda kızıl saçlarına en uygun şekilde siyah bir kıyafet seçmişti.

 Oda kızıl saçlarına en uygun şekilde siyah bir kıyafet seçmişti

"Aslı hadi abimler bekliyor."

"Tamam geliyorum."

Dedim aynanın önündeki çantamı alarak.
Gülce ile birlikte aşağı indik.
Bizi gören Kerem uzun bir ıslık çaldı gururumuzu okşayan.
Yanlarına indigimizde Ferman benim Kerem Gülce'nin uzun kabanlarımızı giymemize yardım ettiler.

Evden çıkıp bizi bekleyen siyah mersedese binerken Kerem,

"Siz gidin ben Elif'i alıp geleceğim orada buluşuruz."

Diyerek başka bir araca bindi.
Biz önden çıktık. Yarım saat kadar sonra restoranta geldiğimizde aynı anda Kerem'in olduğu araçta geldi.
Araçtan Kerem ve Elif birlikte inip yanımıza gelince hep birlikte girdik mekana.

İçeriye girer girmez mekan sahibi karşıladı bizi. En güzel yerdeki masaya kadar bize eşlik etti.
Yerlerimize otururken beyler bayanların sandalyelerini çekti.

"Aslı hergün mü gelsek,ikrama bak be."

"Alev Ferman'ı çıldırtarak 24 saat eğlenmişsin zaten. Rahat bırakta bugünde ben eğleneyim."

"Tamam ya."

Yerlerimize oturup etrafa bakındım.
Çok güzel bir mekandı. Herşey gösterişli lüks ve kaliteyim diye bağırıyordu. Her zaman en zenginlerin uğradığı bir yer olduğu belliydi.
Biz oturduktan 5 dakika kadar sonra Gülce'nin bakışlarını fark ettim. Işıltılı gözlerle doğruca girişte görevli kişiyle konuşan yakışıklı gence bakıyordu.

"Bu kız mal gibi aşık Aslı."

"Birincisi farkettim.
İkincisi o mal değil bal."

"Aşık olmak mallık bu yüzden mal."

"Ne yani bendemi malım?"

"Alev?
Alev Dedim.
Cevap ver. Sonra görüşeceğiz nasılsa."

Alev'le tartışmayı bitirip bize doğru yürüyen gence çevirdim bakışlarımı.
Geldi,geldi tam Ferman'ın yanında ceketinin önünü ilikleyerek durdu.

"İyi akşamlar Ferman Bey."

Diyerek elini uzattı Ferman'a.
Elini sıktıktan sonra bu kez Kerem'e dönüp,
"İyi akşamlar Kerem." Diyerek Kerem'inde elini sıktı.
Sonra bize dönerek,

" İyi akşamlar hanımlar." Dedi.

"İlk karşılaşmadaki ilk hareket için 10 puan."

"Alev kapa çeneni."

Melih de bize katılıp masaya oturduktan sonra gelen garson siparişlerimizi alırken biz Melih'i süzüyorduk hâlâ.
Ferman'a kaydı bakışlarım Melih'in işi zordu. Birazdan Ferman Melih'e sin sorgusu verecekti.
Yemeklerimiz gelmiş hem yiyor hem sohbet ediyorduk.

Gülce Melih den daha fazla stresliydi.
Çünkü sorgu başlamıştı ama Melih gayet rahattı. Sorulara güzel ve yerinde cevaplar veriyor 12 den vuruyordu. Ferman arada bir Gülce'ye bakıyor sonra devam ediyordu konusmaya.
Sonunda yüzünde memnun bir ifade oluştu. Elif'in gülümseyen bakışları arasında kolumla Gülce'yi dürttüm.

"Gülce."
Dedim kısık sesle.

" Oldu bu iş. "

Gülce yüzüme baktı kızarmış yanaklarla.
Bir süre daha sohbet ettikten sonra olan olmuş ve tuvalete gitmem gerekmişti. Hamile birinin yemeği bu kadar olur işte.

Ferman'a doğru eğilerek,

" Ben birazdan gelirim. " Dedim ayağa kalkarken.
Anında bileğimden tuttu.

"Nereye Aslı."

"Lavaboya gitmem lazım."

"Dur bende geliyorum."

"Gerek yok. Hemen gelirim siz keyfinizi bozmayın."

Dedim masadan kalkarken.

"Tamam dikkatli ol."

" Merak etme."

Hızlı adımlarla ve dikkatli şekilde kendimi lavaboya attım.
Bulduğun ilk boş kabine girdim.

"Ay bu hamilelik şimdiden böyleyse 9. Ayda ne yapacam ben. "

Kabinin içindeyken birilerinin daha girdiğini duydum.

"Sibel gördüm mü yine gelmiş."

"Kim?"

"O işte. Uzun zamandır buralara gelmiyordu. Ama bu ay 3. Görüşüm.
Her seferinde başka bir kadınla geldi.

"Bu kez ailesiyle gelmiş ama öncesinde biri sarışın diğeri esmer kadınlarla gördüm onu."

"Emin misin?
O artık evli, bebekleri olacak diyorlar."

"Dedi kodudur kızım o. Böyle adamlar tek kadınla ömür geçirmez.
Karısı evde oturur onlar başka kadınlarla burda oturur sonrası malum.
Hadi gidip yakından görelim."

Dediler ve hızlıca çıktılar.
Kabinden çıkıınca bende hızla arkalarından çıktım yüzlerini görmedim ama biri yeşil beyaz diğeri mor siyah mini etek ve gömlekli ikiside sarı saçlı iki kızı gördüm arkalarından baktığımda.

"Vay adi pislik demek karısı evde kendi burda kızlarla.
Böylelerini vuracaksın ki öbürlerine ders olsun. Ammada dedikodusunu yaptılar kimse konuştukları adam merak ettim bak.

" Aaa! Olamaz geciktim.
Ferman merak edip soluğu burda almadan hemen dönmeliyim."

Hızlıca ellerimi yıkadıktan sonra tekrar kapıya yönelmiştimki birden çarptığım şeyle geriye sendeledim. Gözlerim kapalı düşmeyi beklerken bir el belimden kavrayarak beni düşmekten kurtardı.

"Aslı?"

"Ferman?" Dedim gözlerimi açarak.

"Dikkat etsene düşecektin nerdeyse. İyimisin?"

"İyiyim.
Sen merak etme diye acele edince önüme bakmadım."

"Dikkat et biraz."

Dedi belimden kavrayarak masaya doğru eşlik ederken.
O belimden tutarken bende koluna yapıştım iki elimle.
Birlikte masamıza doğru yürürken tuvaletteki kızları farkettim.
Oturdukları yerde aralarında konuşuyorlardı hâlâ. Yine o adamdan bahsediyorlardı kesin.
Masamıza geçip oturduk servisler kaldırılmış tatlılarımızın gelmesini bekliyorduk.

Gülce kulağıma eğilerek,

"İyimisin bi gittin gelmedin.
Abimin gözü kayacaktı artık arkaya bakmaktan." Dedi gülümseyerek.

"İyiyim tuvalette dedi kodu dinliyordum."

Dedim sırıtarak. Bir yandanda kızlara bakıyordum. Onlarda direk bizim olduğumuz yöne bakarak kendi aralarında konuşuyorlardı hâlâ.

"Aslı bu iki şıllık Ferman dan bahsediyor demedi deme. "

"Saçmalama Alev.
Ferman beni başka kadınlarla aldatmaz. "

"Erkek milleti her naneyi yer."

Bir kızlara baktım bir Ferman'a. Sonra aklıma gelen şeyle masamızın arkasındaki masaya baktım.

Arka masada Ferman'ın yaşlarında gayet yakışıklı bir adam yanında da ailesi olduğunu düşündüğüm bir kadın ve genç bir kız ve erkek gördüm.
Adam kadının elini elinin altında tutuyordu üstelik yüzüğü vardı.

"Kızlar onlara bakıyorlardı bence."

"Gidip saçlarından tutup soralım."

"Ne!
Saçmalama, senin sandığın gibi birşey yok, abartma Alev."

Tatlılarımız geldiğinde hep birlikte
tatlılarımızı yedik erkekler üstüne birde kahve içtikten sonra.

"Kalkalım artık geç oldu." Dedi Ferman.

Hep birlikte kalkıp kapıya kadar yürüdük.

Kabanlarımızı vestiyerden alıp
Melih'in Gülce'ye,
Kerem'in Elif'e,
Ferman da bana yardım edişiyle giyerek dışarı çıktık.

Ferman:

" Kızlar arabalara binin soğukta üşümeyin." Dediğinde,

"Ben zaten soğuğu sevmem.
Melih tanıştığımıza memnun oldum iyi geceler.
Elif'cim sanada iyi geceler canım." Dedim sarılarak ve hızla Zafer'in açık tuttuğu kapıya doğru ilerledim.
Elif de Kerem'le geldiği arabaya bindi.

Arkamdan gelen Gülce'de Melih'e iyi geceler demekle yetindi.
Zira Ferman'ın yanında rahat değillerdi. Hallerine bakarak gülmeden edemedim.
Arkamdan Ferman'ın,

"Her ne kadar benim ısrarımla olmuş olsada, tanıştığımıza memnun oldum Melih." Dediğini duydum.

Ferman Melih'i onaylamıştı bence.

" Bende memnun oldum Ferman bey
ve haklısınız.
Lakin Ferman Demirdağ gibi birinin karşısına böyle bir şekilde çıkmak cesaret istediği için çekincemize hak verirsiniz diye umuyorum.Tekrar görüşmek dileğiyle iyi geceler."

Dedi elini uzatarak.
Ferman önce uzanan ele baktı sonra sıkıca tuttu ve kendine çekerek sol elini omzuna koyarak kulağına eğildi.
Bizim duyamayacağımız şekilde bir şey söylediğinde Melih'in kaşları biraz çatıldı.
Sonrasında Ferman da iyi geceler dileyerek Melih'in yanından ayrılıp arabaya yanımıza bindi.

"Gidelim Zafer."

"Tamam abi."

" Eee!"

"Ee ne? Aslı."

Yüzünün kızarmış olduğu karanlık arabanın içinde bile belli olan Gülce'ye baktım önce.

"Yani Melih'i nasıl buldun.
Ben beğendim.
Bize damat olabilecek biri bence."

"Ne! Ne damadı?
Yavaş gel Aslı. Acele etmeye gerek yok şimdilik görüşmelerinde sakınca görmüyorum o kadar.
Sonrası sonra."

"Eh buda bir şeydir."

Geriye yaslanıp önüme döndüm.
Bu sırada aklıma orda gördüğüm kızlar ve konuştukları geldi.
Ardından da Alev'in sözleri.

Böyle bişey olma ihtimalini bile düşünmek istemiyordum. İhtimaline bile dayanamazken gerçeği beni öldürürdü. O anda midemdeki bulantıyla sol elimi ağzıma sağ elimi mideme bastırdım.

Avucumun içinden,

"Dur! Zafer dur. Midem." Dedim.

Aynı anda Ferman,

" Zafer kenara çek." Dedi endişeli.

Zafer hızla kenara çektiğinde Ferman'ı dürterek çık işareti yaptım.

Ferman arabadan inerken hemen arkasından indiğim gibi yere eğilerek midemde ne varsa çıkardım.
Ferman yanıma gelerek eli sırtında destek oldu.
Ben hala arka arkaya öğürüyor ve yine ağlıyordum.
Soğuğun da etkisiyle titremeye başlamıştım.

"İyimisin, hemen hastaneye gidiyoruz."

"Gerek yok." Dedim derin nefes alarak. Her şeyi üst üste yedim ondan oldu.
O sırada Gülce'de inip arabada bulunan sulardan birini uzattı.
Ferman suyu alarak kapağını açıp dudaklarıma uzattığında bir kaç yudum içtim.

"Geçti."

"Hemen arabaya gir daha fazla üşüme."

Arabaya tekrar bindiğinde hala titriyordum. Ferman beni kucağına çekip kabanıma dahada sararak göğsüne bastırırken,
Gülce'de diğer kapıdan bindi.

Soğuğun ve kusmamında etkisiyle gözlerim kapanmaya başlayınca sevdiğimin kokusuna sığındım.

"Yapmazsın."
Dedim kısık sesimle.
Aklım duyduklarımdaydı hâlâ sonra gözlerimi kapatıp kendimi uykuya bıraktım.

"Zafer ısıyı arttır. "

"Tamam abi."

Son duyduğum cümle oldu bu.

Gözlerimi açtığımda Ferman'ın kucağında ve kendi odamdaydım.

"Ferman?
Uyuya kalmışım."

"Evet."

Ferman beni yavaşça yere bıraktı. Önce kabanını çıkarıp sandalyenin üzerine bıraktı.
Sonra dolaptan pijamalarımı getirip üzerimdeki elbisemi çıkarmama yardım etti.
Pijamalarımıda giydirerek yatağa önce oturttup sonra yatırdı.
Yanıma uzarak sarıldı.

"Daha iyisin değilmi?"

"Hı hı...
Ferman..."

" Efendim."

"Benden vazgeçme."

"Bunuda nerden çıkardın.
Senden vazgeçtiğim gün öldüğüm gün olsun."

*****

Sömestir tatili bitmiş ve okula geri dönmüştük.
Evden dışarı çıkmak okula gidip gelmek okulda ve kütüphanede vakit geçirmek iyi gelmişti.
Çünkü yemek gecesinden beri aklımda ve kalbimde bir çentik kalmıştı.

O kızlar'ın anlattıkları Alev'in söyledikleri aklımdan çıkmıyordu. Nerdeyse 24 saat uyuyamamıştım.

Sonunda okula gelmeye başlayınca aklımdaki bulutlarda dağılmaya başlamıştı.
Ama istemedende olsa Ferman'ın bütün hareketlerini takip eder olmuştum.
Bazı akşamlar geç geliyor bazı sabahlar ben uyanmadan gidiyordu.
Bu hâlleri beni daha çok huylandırıyordu.

14 Şubat nişan yıl dönümünüzdü.
O akşam otelde çok güzel romantik bir yemek yedikten sonra bana çok güzel bir kolye hediye etmişti.
Hatta elleriyle boynuma takmış sonra boynundan öperek,

Hatta elleriyle boynuma takmış sonra boynundan öperek,

"Senin kadar güzel değil ama idare edeceksin güzelim."

Demişti.

O gece benim için gerçekten çok güzel geçmişti. Kendime kızmıştım saçma sapan düşüncelerimden dolayı.

Ama Alev'in de suçu vardı bunda.
Bir kere huylanmış ve Ferman'a olan güveni azalmıştı.
Ferman'ın bir kaç gün sonra yine eskiye dönmeside Alev'i dahada fitilliyordu.

Hatta birgün,
"Aslı bu kara kule yüzünden ağlaman benim için son nokta olur.
Ona zerre acımam. Şüphelerinde haklı olduğunda beni sen bile tutamazsın."
Diyerek uyarı bile vermişti.

"Sen ne diyordun Alev.
O şüphe doğru çıkarsa benim hem ruhum hem bedenim ölür zaten.

Aylarca hastanede kaldım. Ölmek için can attım olmadı. Yaşamak için uğraştım uçurumlardan ölümlerden döndüm. Sonra ona aşık oldum. Sevdim... Çok sevdim.
Yaşamak...
Onunla yaşamak, onunla yaşlanmak istedim.

Yaşamak... Yaşlanmak... Onunla...
Lakin o benden vazgeçerse ben herşeyden vazgeçerim.

Kaldıramam Alev. Dayanamam ,yaşayamam.
Bebeğimide alır giderim."

Dedim gözlerimdeki yaşlar akarken.

*****

Mart ayı gelmiş bebeğimiz 18 haftalık olmuştu artık.
Ben biliyordum ama resmiyete dökmek için bugün Dilek'e gidip bebeğin cinsiyetini öğrenecektik.

Ferman bu sabah yine benden önce kalkmış ve şirkete gitmişti.
Bense bugün dersim olmadığı için evdeydim.
Ferman beni arayıp yarım saate gelip beni alacağını söylemişti. Dilek bizi 11 de bekliyordu.

Bu yüzden hızlıca aşağı inip kahvaltımı yapmış tekrar odama çıkmıştım. Kahvaltı dediğim de bir kaç lokma peynir bal tereyağ ceviz bademden oluşan küçük bir porsiyon. Ferman her ne kadar az yediğimi kızımızın zayıf kalacağını söylesede midem bunu bile zor alıyordu.

Bazen gece, bazen sabah bulantıları oluyor çoğunlukla kendimi banyoda kusarken buluyordum.

Dilek bu durumun bu aydan sonra azalacağını belkide tamamen geçebileceğini söylemişti. Hatta bu sebepten daha hızlı kilo alabileceğimi dikkatli olmamı gereksiz kilonunda beni zorlayacağınıda eklemişti.

Her neyse üzerimi gitmek için giyinme odasına girip rahat bir kıyafet bulup giyindim. Artık küçük bir göbeğim vardı. Biraz daha geniş ve salaş birşeyler giymeye özen gösteriyordum. Dar giyindiğimde sanki bebeğim içerde iki büklüm oluyor gibi geliyordu.

"Aslı."
Duyduğum sesle giyinme odasından kafamı uzatıp baktığımda Ferman'ı gördüm.

"Güzelim hazır mısın.?"

"Hazırım."

Dedim çıkarak.
Ferman yanıma gelip burnunu boynuma gömerek dudaklarını bastırdı. Teninin kokusuyla mest olurken yine istemeden o gece geldi aklıma.
Piskolojik bir takıntı olmuştu artık. Ne zaman Ferman'a yaklaşsam istemeden bile olsa aklıma geliyor buna engel olamıyordum.

"Hadi çıkalım güzelim."

"Tamam." Dedim gülümsemeye çalışarak.

1 saat sonra Dilek'in muayenehanesindeydik.

"Hoşgeldiniz.
Nasılsın görüşmeyeli Aslı."

"İyiyim.
Arada bulantılarımda olmasa dahada iyi olacacağım."

"Az kaldı merak etme rahatlayacaksın.
Sen nasılsın Ferman."

"Heyecanlıyım."

"Hadi gel Aslı, görelim bakalım bebeğiniz kız mı erkek mi?"

"Ben zaten kız olduğunu biliyorum. Ama gözlerimizlede görelim diyoruz."

Dedim yatağa uzanıp göbeğimi açarken.

"Birde neden hala hareketlerini hissedemiyorum."

Bazı bebekler keyif ehli olur az yada yavaş hareket eder. Sizin ufaklık hem keyif ehli hemde henüz olması gereken kilonun alt sınırında.
Ama sağlıklı merak etmeyin. Bir kaç hafta içinde hissedersin hareketlerini.

Dilek elindeki jeli sürerken kapı açıldı ve Kağan girdi içeri.

"Yetiştim mi?" Dedi sırıtarak.

"Nereye yetişiyorsun lan."

"Bebeğeee."

"Ne!"
😊😊😊
"Biz Dilekle bahse girdikde.

Ben bebeğin kız olduğunu Aslı'nın bildiğini söyledim. Dilek o işler belli olmaz erkekte olabilir dedi doktor kafasıyla.
O zaman iddiaya girelim dedik yemeğine."

"Lan oğlum benim bebeğimin üzerinden bahse girip yemek mi ayarladın. Döverim seni kağan."

"Hadi Dilek hadi.
Bakalım gelen kız mı erkek mi?"

Onlar konuşurken sadece şaşkın bakıyordum.

Etrafımki insanlarda gittikçe garip olmaya başladılar.

Dilek gülümseyerek önüne dönerken bende bakışlarımı onlar gibi ekrana çevirdim.

" Eveeet küçük Demirdağ.
Bakalım kız mısın erkek mi? "

Dedi gözlerini kısarak ekrana bakarken.
Bir süre elindeki aleti gezdirdikten sonra bize döndü.

"Gözünüz aydın küçük bir kız geliyor."

"Ve ben kazanıyorum."

Diyen Kağan bizden daha mutlu görünüyordu.

Elini Ferman'a uzatarak,

" Tebrikler dostum.
Eh artık bize bir yemek ısmarlarsın."

"Lan oğlum senin maaşını falan mı kestiler. Ne bu yemek yemek."

Dediğinde hepimiz gülmeye başladık.

Karnımdaki jeli sildiğimde Ferman yanıma gelerek kalkmama yardım etti.
Sonra sarılarak alnımdan öptü.
Artık kesindi bir kızımız olacaktı.

"Artık alış veriş yapabilirim.
Pembe bir oda, beşik, kıyafetler...
Birden çok heyecanlanmış ve sabırsızlanmıştım.
Ferman kolunu belime sararak gülen gözlerle beni izliyordu.

Gözlerine baktım.

"Hep böyle bak bana ne olur. Hep sev. Çok sev."

Dedim içimden.

"Evet artık gidebilirsiniz. Diyen Kağan dönüp Dilek'e,

"Dilek hanım dışarda yemek istiyorum lütfen."

Dediğinde Ferman arkasını dönerek,

"Siz ciddi ciddi bahsemi girdiniz,yok artık. Kağan oğlum tebrikler tam sana uygun birini bulmuşsun.
Aslı hadi gidelim."

Kağan ve Dilek'i odada bırakıp çıktık.

"Kağan'ın sürekli yemekten bahsetmesi yüzünden karnım açıktı benim."

"Tamam güzelim.
Ne yemek istersin."

" Balık...
Balık çekti canım."

"O zaman Balık yemeye gidiyoruz.
Çok güzel bir yer biliyorum.
Küçük ama çok güzel bir yer.
Anna'nın pişirdiği balıklara bayılacaksın sosları bir harika."

Çok güzel geçen bir günden sonra tekrar eve geldik. Bebeğin cinsiyetini tahmin etmekle beraber merakla bekleyen Gülce ve Kerem'e de sonucu söylediğimizde onlarda sevindi.

Gülce de tıpkı benim gibi alışverişten bahsetmeye başladı hemen.
Yorulmuş olsamda geçirdiğim günden memnun kalmıştım.

"Ben baya yorulmuşum.
Gidip biraz dinlenmek istiyorum."

"Tamam güzelim.
Sen çık benim bir görüşme yapmam lazım sonra hemen yanına geliyorum."

Odama çıktım.
Üzerimi değişip kendimi yatağa bıraktım.

"Ferman'ın kiminle konuştuğunu dinlemeliydik."

"Hayır Alev.
Dinlemek, duymak, düşünmek istemiyorum artık.
Uyumak istiyorum sadece uyumak. Ne olur rahat bırak, üstüme gelme."

*****
Bugün canım kahve çektiği için Elif ile cafeye inmiş şekerli bir kahve almıştım uzun zamandan sonra ilk kez.
Çantamı yanındaki sandalyeye bırakıp kahvemi önüme, avuçlarımın içine aldım.
Camdan dışarıyı,yağan karı, koşuşturan öğrencileri izliyordum.

"Aslı?"

Duyduğum sesle Elif'e döndüm.

"Neyin var arkadaşım.
Son zamanlarda çok durgunsun. Keyfin kaçtı,yüzün asık.
Bana anlatabilirsin birşey mi var.
Aah,benimkide soru.
Hamilelikten oluyor bunlar değilmi."

Dedi gülümseyerek.

"Biraz daha idare et canım. 5 bitti 4ay kaldı sonra kızını kucağına alacaksın.
Herşey daha güzel olacak.
Aslı!
Acaba son ayları evde dinlenerek mi geçirsen. Hem senin için, hem bebeğin için daha iyi olmaz mı?"

"Olmaz Elif.
Evde sıkılıyorum, daralıyorum,bütün gün kafamın içinden saçma sapan şeyler geçiyor. Okula gelince hiç değilse biraz hava alıyorum aklım dağılıyor hareket ediyorum.
Hem yıl sonunda sınavlar var. Şimdiden başlarsam ancak bitiririm çalışmayı, malum çoğunlukla yorgun ve uykulu oluyorum."

"Sen bilirsin.
Yinede bir düşün. Bu arada geçen yılın notlarını buldum kütüphanede.
Sanada bir kopya çıkarttırdım. "

"Gerçekten mi bak bu iyi oldu hazır notları çalışmak zaman kazandıracak."

"Ve daha çok dinleneceksin değilmi Aslı? " Dedi gözlerime bakarak umutla.

"Hayır başka kitaplar bakmak için zamanım olacak."

" Seni inek."

Dedi Elif gülerek. Sonra aynı anda gülmeye başladık.

"İşte böyle gül. Hep gül arkadaşım."

" Bu yüzden evde durmak istemiyorum işte. Burası bana iyi geliyor."

Elif'in verdiği defteri masadan alarak çantamın içine koyarken çantamda başka bir defter farkettim.

Defter benim değildi.
Peki kimindi ve buraya nasıl gelmişti.
Her kimse sahibi, adını yazmıştır mutlaka diye düşünürken,

Elif:
"Aslı benim lavaboya gitmem lazım sen burda bekle gelince birlikte çıkalım olurmu?"

"Tamam canım bekliyorum."

Elif çok sıkışmıştı sanırım. Çünkü koşar adım yürüyerek gitti.
Bende o dönene kadar defterin kime ait olduğunu öğrenmek için defteri çıkarıp ilk sayfasını açtım.

İlk sayfalar boştu.
Sayfaları çevirmeye devam edince fotoğraflar gördüm.
Her sayfada bir fotoğraf yapıştırılmıştı.
Resimlere dikkatle baktığım zaman şok oldum.
Kadının yüzü görünmüyor olsada adam Ferman'a benziyordu işte.
Tek tek her resmi gözüme sokarak emin olmak istedim.

Bu Ferman'mıydı yoksa hayal,yok yok kâbusmuydu.
Anlamaya çalışırken gözlerimden yaşlar boşalmaya başladı.
Öyleki arkası kesilmiyordu.
Baktığım fotografları görebilmek için sürekli gözlerimi silmem gerekiyordu. Arkadaki sayfayı çevirdim sonra.

Gördüğüm Ferman ve yine o kadındı ve kadının dudakları Ferman'ın dudaklarındaydı.
Ben orada bittim.
ALEV HAKLIYDI. İşte tam o anda hissettim bebeğimin ilk tekmesini.
Titreyen ellerimi bebeğimin üzerine koydum.

Hayır bu şimdi olmamalıydı.
Şimdi olmamalıydı. Böyle bir anda bu şekilde ağlarken olmamalıydı. Babasının yanındayken, en mutlu anımızda olmalıydı mesela.
Ben onun dizlerinde yatarken kızımızla ilgili hayaller kurarken olmalıydı mesela. Ama şimdi olmamalıydı.
Oda mı hissetmişti yoksa.

Elimdeki fotoğraflara baktım tekrar tekrar.
Bir çok resim vardı. Farklı yerlerde ama aynı kadınlarla çekilmiş resimler.
Kadınlar tam olarak görünmüyordu. Ama mekanlardan birini tanımıştım, bizim akşam yemeğine gittiğimiz yerdi.
Ne demişti ordaki kız.

Böyle adamlar tek kadınla ömür geçirmez.
Karısı evde oturur onlar başka kadınlarla burda oturur sonrası malum.

Malum olan neydi. Gecenin devamında o kadınlarla...

Olanlara inanamıyordum.
Şok içinde öylece kalmış boş boş bakarken bir anda babamın öldüğü o geceye, kaza anına döndüm.

Hayatımı ve geleceğimi etkileyen yer zamanın hangi noktasıydı.
Hangi noktada yanlış yapmıştım.?

O geceden sonrası kafamın içinde bir film şeridi gibi geçmeye başladı.
Hastanede geçen günlerim.
Ferman'ın kaza yaptığı gece,Gülce'nin hastaneye gelmesi, Ferman'ı tanımam. Ferman'ın beni bulması...

Hayır!
Hiç biri! Hiçbiri değil.
O nokta benim ona aşık olduğum noktaydı.
Benim hatamdı.

Defteri açmaya devam ettim.
Son sayfaya gelince bir yazı gördüm.

==============================
"Fotografları beğendinmi Deli Aslı.
Evet. DELİ.
Senin deli olduğunu tımarhaneden kaçtığını biliyorum.

Ferman Demirdağ'ın bir deli ile bir ömür geçireceğinimi düşündün.

Heleki bir deliden çocuk sahibi olmak isteyeceğini mi sanıyorsun.

Çocuğununda senin gibi deli olmayacağını ne malûm.
O hastaneden hiç çıkmamalıydın Aslı.
Hastanene geri dön.
Rahat bırak artık bizi. Defol git.
===============================

Bu..
Bu neydi?
Bu yazanlar gerçekmiydi.
Hayır kabus olmalı.

"Aslı Hanım.
Aslı Hanım? "

Duyduğum sesle kendime geldim.

Arkama baktım Sefer arkamdan geliyordu.
Arkasındanda Elif geliyordu.
Etrafıma bir göz gezdirdim.
Dışarda yağan karın altında saf saf yürüyordum. Ne zaman ordan çıkmış ve dışarda bu kadar yürümüştüm farkında değildim.

Boş boş baktım Sefer'in yüzüne.

"İyimisiniz?"

"İ. İyiyim. Dersim yok eve gidelim."

"Peki efendim."

"Elif görüşürüz ben eve gitmeliyim yani gideyim."

"Tamam canım git dinlen."

Sefer ile birlikte arabaya bindik.
Hâlâ elimde olan deftere baktım.
Bir anda ağlama isteği geldi ama ağlayamıyordum.

"Ölmek istiyorum." Dedim kendimi karanlığa bırakırken.

💥💥

Bir süre yol aldıktan sonra Sefer'e,

" Vazgeçtim Ferman'ın yanına gidip ona süpriz yapmak istiyorum." Dedim.

"Peki efendim."

Yarım saatin sonunda şirkete gelmiş araçla kapalı garaja girmiştik. Burdan Ferman'ın olduğu kata direk asansör vardı.

Arabadan inince,

"Sefer bagajı aç çantamı koymak istiyorum."

"İçerde kalabilir Aslı Hanım birşey olmaz. "

"Bagaja koymak istiyorum."

"Peki efendim."

Sefer arkaya gelerek bagajı açtı çantamı alarak bagaja doğru eğilmiştiki anında belinden silahını çekip alarak başına vurdum.
Zavallı ne olduğunu anlamadan bagajın içine yığıldı.
Dışarda kalan uzun bacaklarınıda içeri alarak ceplerini karıştırıp susturucuyu aldım.

"Kusura bakma Sefer efendi."

Diyerek Telefonunu da alıp bagajı kapattım.

Sonra asansöre binerek Ferman'ın olduğu kata çıktım.
Bir elimde defter diğer elimde susturuculu silah yukarı çıkmaya başladım.
İnmeden önce silahı belimin arkasına taktım. Kimse farketmemeliydi.

Koridorda ilerlerken Ferman'ın odasından çıkan bir grup insan gördüm.
Toplantıdan çıkıyorlardı.
İnsanların arasından geçerken o ilk kokuyu duydum. O kadın kokusunu.
Arkamı dönerek kim olabilir diye bakmak istedim ama asansörün kapısı kapandı.
Aynı anda Ferman'ın kapısına gelmiştim hızla silahı çıkararak kapıyı açıp içeriye girdim.

Odanın ortasında duran Ferman'ı görür görmez tetiğe bastım.
İlk kurşun koluna gelmişti.
Geride 14 kurşun daha vardı.

"Bu henüz başlangıç Demirdağ.
Sana söylemiştim."

Dedim eli kolunda şaşkın şekilde bana bakan adama.

"Aslı'yı üzecek en ufak bir şey yaparsan sana zerre acımam demiştim.
Çeker vururum demiştim.
Onun tek damla göz yaşına senin bütün kanını akıtırım.
Bitti.
Buraya kadar.
Seni seçmek hataymış.
Ama hatamı telafi edeceğim.

Ben giderken senide götüreceğim Demirdağ."

Dedim ve bir kere daha bastım tetiğe.

Bu kez kafasının yanından geçti kurşun.

"Alev.?
Alev ne yapıyorsun?"

Dedi. Gözlerinde şaşkınlık vardı.

"Sen neden bahsediyorsun. Ne üzmedi ne ağlatması?
Ben Aslı'yı üzecek ağlatacak birşey yapmadım.
Yine neler oluyor nerden çıkardın bu saçma fikri. Yemin ederim kafayı yiyecegim artık."

Dedi çatık kaşlarla.

"YALAN!
Yalan söylüyorsun.
Utanmadan yalan söylüyorsun hâlâ. Al bak. İhanetinin resimlerine."

Dedim defteri masasına fırlatarak.

Ferman sağlam kokuyla defteri önüne aldı.
Sayfaları çevirdi tektek,sonra öptüğü kadında durdu.
Kaşları dahada çatıltı.

"Bunları sana kim verdi?"

" Senden vazgeçtiğim gün öldüğüm gün olsun. Demiştin. Ogün bugün Demirdağ."

"Hepsinin bir açıklaması var.
Yemin ederim yanlış anlamışsınız.
Ben Aslı'yı ihanet etmem. Aslı'yı seviyorum kızımın annesi o. Nasıl yaparım nasıl onu aldatırım asla, asla yapmam.
Alev bak sana yalvarıyorum.
Yanlış bişey yapma, kendini yaralamadan bırak o silahı.
Otur konuşalım anlatacağım herşeyi."

Silâhı doğrulttum yeniden

"Hepsinin açıklaması var öylemi."

Dedim tekrar tetiğe basarak.
Kurşun ayakların dibine geldi.

"Yanlış anlama öylemi?"

Dedim ve tekrar tetiğe bastım.

"Hepiniz aynısınız!"

Diye bağırdım ve tekrar bastım tetiğe.

Gözünü bile kırpmadan ve yerinden santim kıpırdamayan bana bakan adamın gözlerine baktım.

"Aslı bugün bu fotoğraflara bakarken kızının tekmelerini hissetti ilk kez."

Dediğimde Ferman'ın yüzü değişti.

" Hayır. Dedi Aslı.
Şimdi olmamalıydı babasının yanımda olduğu anda olmalıydı.
Babasıyla hayaller kurarken olmalıydı. Dedi.
Böyle ağlarken değil. Dedi.
Ölmek istiyorum."

Dedi bana Demirdağ.
Son isteğini söyledi.
Beni biliyorsun Demirdağ.
O ne derse yaparım.

"Alev. HAYIR SAKIN!!"

Bir kadına, Aslı'ya bu dünyayı,mutlu olmayı çok gördünüz.

O halde bu dünyada kalmasınada gerek yok.
Ama önce sen."

Dedim ve Ferman'a çevirdiğim silahın tetiğine son kez bastım.

Ferman yere düşerken arkamı dönüp çıktım.

Ferman yere düşerken arkamı dönüp çıktım

********************************

 

Loading...
0%