Yeni Üyelik
91.
Bölüm

🔥D.91 Mucize

@azamet_29_2

Bu hikâye burada mı bitmeli, devam mı etmeli.
Kararı kim verecek.

Kararı... Kim verecek.!!??

Kader!!

Hazır mısın Aslı.?
Hazır mısın Alev.?

Gözlerimi kapattım bir süre.
Sonra tekrar açtım.
Belime taktığım silah hala belimdeydi.
Elimi arkama atarak silahı çıkardım.

Bir silaha birde pencereden dışarıya baktım.

Yolun sonuydu işte. Aslı'nın kısa hayatına kısa bir zaman eşlik etmiş sonunda bu noktaya gelmiştik.

Alev'in gidişi Alev'in gelişiyle olacaktı.
Ama öyle olmadı.
Pencereye dahada yaklaştım. Aslı bu kale gibi gördüğü binayı her zaman sevmişti. Aslı'nın son isteğini yerine getirmek için seçmiştim burayı.

Pencereye çıkmak için kenardan tutacakken.

"Aslı Hanım!"

Duyduğum sesle arkama çevirdim başımı.

"Ne yapıyorsunuz?
Şuan yaptığınız şey çok tehlikeli.
Lütfen.
Lütfen sakin olun ve pencerenin önünden bu tarafa gelin.

Size birşey olursa Ferman bey hepimizi o pencereden atar.
Lütfen..."

Ferman'ın durumunu bilmiyordu belliki.

"Çık dışarı! " Dedim silahı yüzüne çevirerek.

"Aslı Hanım. " Dedi yine.
Gözlerinde korku vardı.

"Sakin olun lütfen o silâhı bırakın."

"Çık lan dışarı."

Dedim hızla yanına gelip bağırarak.
Sonrada sol elimle dışarıya doğru itekledim.

"Aslı Hanım çıkamam Ferman beyin.."

Dediği anda elimdeki silahı kafasına geçirdim.
Aldığı darbe ile yere serildi.

"Söz dinleyin biraz be.
Daha fazla engel çıkmadan bu iş bitmeli."

Dedim kapıyı kapatıp.
Tekrar pencereye yaklaştım.
Silâhı masaya atıp pencerenin kenarlarından tutundum.

Tek bacağımı dışarıya çıkardım. Tam kendimi bırakacakken onu hissettim.
Onu...

Ufaklık!
Şuan arka arkaya tekme atıyordu. Aslı kendinde olmadığı için ben hissediyordum tekmeleri.
Daha önce hiç hissetmediğim bir duyguyu hissetmiştim.

Olduğum yerde donup kaldım. Kıpırdayamadım sanki felç gibiydim.

Kafam karışmıştı.
Ne yapmalıydım?

"Hayır bitmeli bu iş.
Ben Aslı için varım.
Önemli olan onun isteği.

Diğer bacağımıda dışarı çıkardım ve yan şekilde oturdum.

Kollarımı bıraktığımda bitecekti.
O an bir tekme hissettim. Yine.

Aslı ölmek isterken bu bebek yaşamak istiyordu sanki.

Ufaklık kafamı karıştırıyordu.
Bu yüzden kendi kendime tekrar edip durdum.

"Ben...
Ben sadece Aslı için varım. Aslı ne isterse yaparım.

Ben sadece Aslı için varım. Aslı ne isterse yaparım.
Yapmak zorundayım. "

Ama...
Ama bu.
Bu tekmeler.
Küçük bir cana nasıl...

"Kes şunu ufaklık."

Dedim sinirle.

"Bu dünyaya gelmek için iyi bir nedenin yok.
Burda senin gibi masumlara yer yok.
Bu dünya zalimlerle dolu. Aslı'ya bile çok gördüler sana hiç vermezler.
Burası sadece zalimlerin yeri, bu yüzden...
Bu yüzden annenle gitmelisin..."

O an bir tekme daha hissettim.

"Çok inatçısın ufaklık."

Ama inadın fayda et..." cümlemi tamamlayamadım.

O saniye kapıdan hızla içeriye giren adamı gördüm.

"Alev!
Yapma DUR!"

Kendi söylediğim cümle geldi bir anda aklıma.

"Mucizelere inanır mısın Demirdağ."

🔥🔥🔥

"Alo.
Buyrun efendim."

"Takiptemisin."

"Evet hâlâ takipteyim.

Aslı'nın arabası az önce garaja girdi.
Şuan park ediyorlar.
Tam tahmin ettiğiniz gibi soluğu burda aldı.

Şimdi arabadan indiler, asansöre binecekler.
Canı sıkkın belli oluyor. Gönderdiğiniz resimleri görmüş olduğu aşikar.

Oovvh!
Bunu beklemiyordum işte."

" Ne oluyor anlat! "

"Efendim Aslı şoförünün silahını alıp başına vurdu. Şimdide adamı bagaja sokup kapattı."

" Hahhahahahhh.
Gerçekten deli bu kız.

Şimdi ne yapıyor"

"Silâhı beline takıp asansöre bindi.
Efendim bu kadın gerçekten Aslı Hanım mı? Daha çok başka biri gibi hareket ediyor."

"Biliyorum.
Şimdi ordan çık.
Dışarda bekle, Aslı dışarı çıkarsa takip et.
Taksiyi ayarladın mı."

"Evet efendim.
Birazdan Demirdağ holdingin önünde beklemede olacağım.
Gittiği yeri hemen haber vereceğim."

"Mesajını bekliyorum."

##
Aylardır bu planı yapıyorum. Bugün bitecek herşey. Önce ikisinin arasına nefret duygusunu sokacaktım.
Sonrada bana birer birer hesap vereceklerdi. Benim çektiklerimi bilmeden mutlu mesut yaşamalarına izin verecek degildim.

Bana yaptıklarını ödeyeceksiniz Ferman.
Ölümüne aşık olduğun biri yüzünden ölmekten beter olmak nasıl sende göreceksin.

O karım dediğin kadın seni terk ettiğinde benim ne hissettiğimi sende anlayacaksın.
Beni reddettin. Beni herkese rezil ettin. Beni değil o deliyi seçtin. O zaman ikinizde çekin cezanızı.

*****

ÖZLEM'DEN ( Dikkatli okurlar Özlem'i hatırladı.😊👍)

Dünden beri bu odada ellerim ayaklarım ve ağzım bağlı bekliyorum.

Ne kadar ağlasamda beni bırakmaya niyeti yoktu.

Karşıma geçip oturdu.

"Bağırmazsan ağzını açarım."

Tamam anlamında başımı salladım.
Yanıma gelip ağzımdaki bandı açtı.

"Lütfen bağırma sana zarar vermek istemiyorum Özlem." Diyede uyardı.

"Acıktın mı?
Sandiviç hazırladım."

"Hayır."

"Buraya bırakıyorum. Acıktığında veririm."

Dedi gülümseyerek.

"Lütfen beni bırak."

"Üzgünüm seni serbest bırakamam yoksa herkese haber veririrsin.
Seninle olan arkadaşlığımı kimse bilmediği için buraya geldim. Onlarla işim bitene kadar kimseye yakalanamam.

Ama merak etme akşam gideceğim.
Ben gittikten sonra serbestsin. Biraz daha sabret." Dedi gülümseyerek.

"Özlem..." Dedi bu kez üzgün.

"Tekrar görüşemeyebiliriz.
Bu yüzden şimdiden beni affet olurmu?
Sen çok iyi bir arkadaşsın."

"Sen...
Sen nasıl bu hale geldin.
Aklını kaçırmışsın. Hiç düşünmeden hareket ediyorsun.
Ne olur, sana yalvarıyorum. Vazgeç. Git teslim ol. Söz veriyorum sana yardım ederim. Senin için ne gerekiyorsa yaparım.
Yeterki vazgeç."

"Olmaz Özlem yapamam."

Dedi eliyle güzünden akan damlayı silerken.

Ben bu şekilde yaşayamam.
Hayatım, kariyerim, ruhum...
Herşeyimi kaybettim. En baştada onu.
Onu... Kaybettim.

Ben bu güne kadar hiç kaybetmemiştim. Ve ben kaybedersem kimse kazanamaz izin vermem."

Dediğinde, sıktığı dişlerinden gıcırtılar geliyordu.

"Delirmişsin sen."

Dedim sinirle.

"Delirmişsin, kafayı yetmişsin.
Aklın gitmiş.
Hastaneye yollamakta haklılarmış. "

Bana çevirdiği nefret dolu yeşil gözlerinden alev çıktı adeta.

Hızla yanıma gelip tek elliyle boğazıma sarılıp beni koltuğa yasladı.

Öyle bir sıkıyordu ki nefesim kesiliyordu. Nasıl bu kadar güçlü olabiliyordu.

"Sakın!
Sakın beni kızdırma Özlem!

Yoksa senden başlarım can almaya."

Şuan karşımdaki benim arkadaşım olamazdı. O böyle biri değildi.
Yaptığı ve duyduğum şeyle korkum dahada arttı. Gözlerim kararmaya başlamıştı.
Sonunda ellerini çektiğinde, öksürmeye başladım, sonrada ağlamaya.

"Ağlama." Dedi önce yumuşak bir sesle.

Ama gözyaşlarıma hakim olamıyordum.

Bu kez,
" Ağlama Özlem." Diye resmen çığlık attı.

Anında sustum.
Korkudan nefesim bile kesilebilirdi.

O an gözlerinde hüzün ve pişmanlık gördüm. Artık ne yaptığını bilemez hâle gelmişti. Gerçekten de delirmişti sanırım.

Masaya doğru giderek masadaki surahiden bir bardak doldurup yanıma geldi.

"Al iç." Dedi dudaklarıma uzatarak.

Kokudan dediğini yaptım.

"Biraz daha sabırlı ol." Dedi sonra.

Bir süre salonun ortasında ileri geri yürüdü durdu. Bense onu izledim. Elindeki telefonu sürekli çevirip duruyor arada bir ekrana bakıyordu.

Beklediği bu olmalıydı ki gelen mesaj sesiyle hemen telefonuna çevirdi bakışlarını.

O anda yüzünde korkunç bir bakış ve gülümseme gördüm.

Masadaki çantasını alıp içini karıştırarak biseyler yaptı.
Sonra da elindeki beze birşey döktü.
Anlamıştım ne olduğunu.

Yanıma geldi.

"Lütfen..." Dedim ağlamaklı.

"Hoşçakal arkadaşım. Seni hiç unutmayacağım."

Dedi bana sarılıp yanağıma bir öpücük bırakarak. Sonrada elindeki bezi aniden yüzüme bastırdı.
Ben kurtulmaya çalışırken kulağıma eğildi.

"Korkma, sadece uyuyacaksın arkadaşım.
Uyandığında herşey bitecek."

*****

Özlem'i öldüremezdim. Benim tek ve en iyi arkadaşımdı.
Ama serbestde bırakamazdım.
Çünkü bütün planımı bozardı.

O çok iyi bir avukat ve iyi bir insandı. Her zaman doğrucuydu.
Adildi. İşte bu huyu yüzünden planımı bozabilirdi. O yüzden yanından ayrılırken uyumasına karar verdim.

Sonra ellerini ve ayaklarını çözerek koltuğa yatırdım. Üzerine bir battaniye örttüm.

"Hep güzel bir hayatın olsun arkadaşım."

Dedim yanağından bir kez daha öperek ve çantamı kontrol edip evden çıkmak için kapıya yöneldim.

Adamımdan mesaj gelmişti.
Aslı, Mavişah Holdinge gidiyordu.

Hemen evden çıkıp arabama bindim.
Motoru çalıştırıp gazı kökledim.
Kısa sürede Mavişah Holdinge geldim. Arabada kıyafetlerimi değiştirerek beklemeye başladım.

Telefonumun çaldığını duyunca elime alıp açtım.

"Söyle. "Dedim binayı izleyerek konuştum.

"Efendim. İşler karışmış Aslı çıkmadan önce Ferman'ı vurmuş."

"Ölmüş mü?"

"Hayır. Kendine gelir gelmez Aslı'nın arkasından gitmiş."

"Güzel ikisini aynı anda hallederim bende. Önce ihanet acısı sonra ölüm acısı."

Planımı değiştirmem gerekiyordu.
Ama olsun. O ikisinden aynı anda kurtulacaktım.
Eninde sonunda intikam alacaktım.

🔥🔥🔥

Göğsümdeki müthiş acıyla açmaya çalıştım gözlerimi.
Gördüğüm ilk şey kokmuş gözlerle bana bakan Zafer di.

"Abi.
Abi iyimisin?
Neler oldu kim yaptı bunu. Kim?"

Elimi göğsüme attım anında.
Nefes almaya çalıştım. Ama zorlanıyor öksürüyordum.
Yaralı değildim,iyiyimdim. Ama acı geçmiyordu
Hâlâ yaşıyordum...
Ama nasıl..?
Elimde hissettiğim babamın hediyesini avucumda sıktım.
Kolye.
Aslanlı kolyeme baktım hemen. Kolyeme gelmişti kurşun.
Bu inanılmazdı.
Bu kolye ikinci kere beni ölümden koruyordu.
Demir'in sıktığı kurşundanda korumuştu.

O an aklıma geldi.
Alev...

"Alev mi?
Ne diyorsun abi?"

"Alev.?
Alev nerde.? " Dedim panikle etrafa bakarak.

"Nerde! Nereye gitti!"

"Abi kimse yok burda."

Zafer'in yakasına yapıştım.

"Alev...
Alev Aslı'yı öldürecek. Onu hemen bulmalıyız."

"Ne !?"

"Birileri Aslı'yı kandırmış."
Dedim göğsümdeki acıyı görmezden gelip yerimden kalkmaya çalışarak.

Kalkarken ve nefes alırken yine aynı acıyı hissetmiştim.

"Aslı onu aldattığımı düşünüyor.
Ölmek istiyorum. Demiş ve Alev de...

Kahretsin.!
Sefer hangi cehennemde!"

Diye bağırdım.

"Hemen kamera odasına gidelim. Nereye gittiğini bulmalıyım."

Dediğim anda Zafer'in telefonu çaldı.

"Konuş lan!
Ne! Lan geri zekalı nasıl izin verirsin.
Seni ne bok yemeye onun yanına koyduk lan. Dua et abi kafana sıkmasın."

Birlikte odadan çıkarken Zafer telefonu kapattı.
Asansöre binerken.

"Abi Sefer'di.
Bizimkiler bulmuş."

Alev kafasına vurup bagaja kilitlenmiş."

"Onun kafasını koparırım lan.
Alev'i bulamazsam ilk onun kafasını koparırım." Diye kükredim.

Asansörden iner inmez koşarken benim telefonum çaldı bu kez.

Arayan Mavişah'taki müdürdü. Hemen açtım.

"Ordamı.?" Dedim umutla.

"Kim efendim?"

"Aslı lan! Aslı ordamı?"

Dedim bağırarak.

"Burda efendim.
Şule'yi ve güvenliği işten kovmuş.
Bende onu sormak için aramıştım"

Duydugum şeyle anında konuşmasını kesip ,

"Sus ve beni dinle.
Hemen Ömer'in odasına çık çabuk."

"Efendim anlamıyorum neler oluyor.?"

"Lan çabuk dediğimi yap!
Beni iyi dinle oradaysa ne olursa olsun sakın bırakma gerekirse bağla.Çabuk. Çıkınca ara.
Ben yoldayım geliyorum.

"Zafer.
Hemen Jasmin'i ve Mert'i alıp Mavişah'a getir."

Dediğimde garaja gelmiştik bile.

"Tamam abi"

Zafer kendi arabasına binerken bende benim arabama bindim.

Motoru çalıştırıp gazı kökledim.
Biri bizimle oynuyordu. Yine.!

Lan ne zaman rahat edeceğim ben.
Beni Jasmin'le birlikte görüntüleyip Aslı'yı kandırmak için kullanmışlar.

Oysa Jasmin'i ben çağırmıştım.
Mavişah holdingin Avrupa ayağı Jasmin'in babasının şirketi ile olacaktı.
Aylardır bu iş için uğraşıyordum. Aslı'ya doğum hediyesi olacaktı. Süpriz olması için aylardır gizliyordum.

Birileri bizim fotoğraflarımızı çekip üstünde oynamıştı.
Fotoğrafta iki farklı kadın var gibi görünsede ikiside Jasmin'di.
Saçını sarıya boyamıştı sadece.
Kim çektiyse o fotoğrafları bilerek yüzünü çekmemişti.
O öpüşme ise...
Jasmin'in yanağımdan öpmesini kullanmışlardı.
Jasmin beni abisi olarak görür. Bunu daha öncede söylemiştim Aslı'ya.
Ama resimlerde yüzü yoktu,tabi anlayamayıp en kötüsünü düşünmüştü.
Dahası o fotoğrafta Jasmin'in kocasıda Mete'de vardı yanımızda. Ama belliki silinmişti.

Jasmin eski erkek arkaşı ile yıldırım nikâhı ile evlenmişti.
Hem balayı hem iş anlaşması için de Türkiye'ye gelmişlerdi.

Birileri büyük oynuyordu.
Aslı şuan hamile haliyle ve o aptal hormonlarla her şeye inanabilecek durumdaydı ve inanmıştıda.

O Alev manyağı bir dakika dinlese anlatacaktım ama resmen gözü dönmüştü.

Alev Aslı'nın son isteği diye ne derse, kayıtsız şartsız yapacak biriydi.

Allahım yardım et.
Ne olur beni böyle sınama!
Böyle sınama!

Dedim yumruğumu direksiyona arka arkaya geçirirken.

Sonunda holdingin önüne gelmiştim.
Arabayı yolun ortasına kapıyı bile kapatmadan bırakıp koşarak içeri girdim.
Asansöre yöneldim hemen.
Özel asansörün düğmesine basar basmaz açıldı.
Binip hemen ofis katına bastım. O asansör o kata çıkmak bilmedi sanki.

Durduğu anda kendimi dışarı attım. Koridoru koşarak geçip ofise geldiğimde müdürü yerde baygın yatarken gördüm. Alev yine işini yapmıştı.

Direk yanından geçip kapalı kapıyı omuzlayarak ofise girdim.

Gördüğüm şeyle şok oldum.
Elim ayağım kesildi. O anki hissettiğim korkuyu hiç bir zaman hissetmedim ben. Ölümle burun burunayken bile.

Sevdiğim kadın pencereye çıkmış bedeninin yarısı dışarda bir eli pencereden tutuyor diğer eli karnında donuk gözlerle bakıyordu.

"Alev. Yapma. DUR!"

Dedim nefes nefese.
Kafasını bana çevirip baktı.

"Ferman..?"

Dedi kaşlarını çatarak.

"Alev..."
Dedim. Bu kez ellerimi yarım şekilde kaldırarak.
Hâlâ nefes nefeseydim.

Şuan Alev'in ordan aşağı düşmesi isteyeceğim son şey bile değildi.

" Lütfen sakin ol."

Dedim yavaş adımlarla yaklaşmaya çalışarak.

"Sakın yaklaşma.
Uzak dur onlardan."

Diye bağırdı bu kez.

"Onlardan?"

Alev bebeği daha çok benimsemişti anlaşılan.

"Tamam!
Tamam, yaklaşmıyorum.
Yeterki sakin ol kıpırdama.
Sakın hareket etme. Lütfen.. "

Sesim yalvarırcasına çıkmıştı.

Ama bir tuhaflık vardı.
Beni vuran Alev'le bu Alev sanki farklıydı. Elleri karnında bebeği seviyordu.
Sanki kararsızdı ve bu iyi bişeydi.

"Alev buraya gel.
Konuşalım.
Her şeyi anlatacağım."

Alev boş boş bana baktı sadece.

"Alev.
Sana yalvarıyorum.
Sevdiklerimi benden alma.
Ben Aslı'ya ihanet falan etmedim,etmem,o resimler sahte."

"Sen...
Nasıl..?
Yaşıyorsun. "

Boynumdan kolyeyi çıkardım.
Kolyemde artık iki tane kurşun izi vardı.

"Dudağının kenarında alaycı bir gülümseme kırıntısı gördüm."

"Alev mucizelere inanır mısın?" Dedim.
Bunu ondan duymuştum kendimden geçerken.

Aniden gözlerime baktı.

"Mucizelere inanır mısın Demirdağ?"

"İnanırım." Dedim.

"Aslı da kızım da benim için birer mucize. Hatta sen de.
Aslı'yı ve kızımı koruduğunu hiç unutmadım.

Asla onlardan vazgeçmedim Alev.
Onlar benim hayatımın ışığı.
Onları benden alırsan ışıksız kalırım. Yolumu bulamam kaybolur, yok olur giderim.
Eğer ordan aşağı düşersen, arkandan atlamazsam en şerefsizim.
Ben onlar olmadan yaşayamam."

Alev çattığı kaşlarıyla bir süre yüzüme baktı.

"Yine yap Alev. "

Dedim umut ederek.

"Bir kere daha benim tarafımda ol.
Bana yarım saat ver.
Sadece yarım saat.
Sana ispatlayacağım.
Fotoğrafta gördüğünüz kız Jasmin'di"

"Ne farkeder. Oda kadın değilmi."

Dedi bağırarak.

"O benim kardeşim gibidir.
Üstelik evli,kocasıda Mert de burda. Zaferi yolladım Jasmin'i alıp gelecek o fotoğrafların gerçek olanlarını getirecek.

Lütfen Alev...
Pişman olacağın bişey yapma."

Alev sessizce dinledi beni.
Yüzüme baktı, sonra karnına.

Sesi yumuşadı.

"Kızın çok hareketli."

Dedi eliyle severken.

"Yaşamak istiyor, annesini görmek istiyor.
İzin ver yaşasın."

"Ferman.."

"Söyle.
Ne istersen yapmaya hazırım."

"Zamanım gitdikçe azalıyor."

Dedi, eli ve bakışları karnındaydı hâlâ.

Ne demek istediğini anlamaya çalıştım.

"Anlamadım?" Dedim.

"Alev geldiğinde, Alev gidecek.
Aslı bilmeyecek.
Aslı belkide beni hiç hatırlamayacak.
O zaman onu nasıl koruyacağım. Yokken onu nasıl koruyacağım.

Aslı'yı sadece sana emanet edebilirim dedim.
Ben seni seçtim.
Bana kanıtla Ferman Demirdağ. Sadece sana güvenebileceğimi bana kanıtla.
Bana hata yapmadığımı kanıtla."

Hayretle dinledim Alev'i.
İkinci bir kişilik nasıl bu kadar fedakar olabilirdi.

"Yoksa ben... Benn... "

Alev kekelemeye dişleri birbirine vurmaya başlamıştı.
Aslı'nın gelişiydi bu,artık anlayabiliyordum.

Alev'in gözleri kaymaya başlayınca dışarıya doğru düştü.
Hızla öne fırladım.

" Aslııı!!!"

Aslı'yı son anda yakaladığımda baygın bedeni dışarda,bense bir kolumu Aslı'ya sarmış diğer elimle pencereden tutunuyordum.

"Aslı.
Aslı'm."

Aslı'yı hızla içeriye çekince geriye doğru düştüm, Aslı da benim üzerime.

Ben hayatımda hiç bu kadar korkmamıştım.
Sarıldım...
Sımsıkı sarıldım üzerimde yatan kadına.
Asla bırakmamak üzere sarıldım.
O an fark ettim gözümden akan yaşları.
Ben... Ailesinin cenazesinde bile gözyaşı dökmeyen ben, şuan...

Aklıma gelen şeyle Aslı'yı üzerimden yana bırakdım. Hemen pencereyi kapatıp soğuğu kestim.

Yanına gelip diz çöktüm.
Yüzünü avuçlarımın içine aldım. Yanakları buz kesmişti. Elleri ise daha soğuktu. Üşümüştü. Hemde çok.

"Aslı.
Aslı'm uyan!
Mavilerinde boğulduğum uyan. Aç gözlerini."

Uyanmıyordu.
Korktum. Ona ve bebeğimize birşey olmasından çok kortum.

"Tamam güzelim.
Hastaneye gidiyoruz hemen. Size birşey olmasına asla izin vermeyeceğim."

Aslı'nın kabanının önünü sıkıca kapattım. Sonrada kucağıma alırken alnından öptüm.

"Ben sana ve aşkıma hep sadığım.
Sizden asla vazgeçmeyeceğim. Asla.
Buda yeminim olsun."

Dedim.

Aslı kucağımda odadan çıkarken yerde yatan müdür kendine geliyordu.

"Burda bekle." Dedim yanından geçerken.

Adam eli başında kafasını salladı.
Asansöre binerek aşağı indim.
Binadan çıkarken güvenlikteki adamı yukarıya yardıma yollayıp arabaya geldim.
Aslı'yı yanımdaki koltuğa bırakıp kemeri göbeğinin altından taktım.
İkisinede bişey olmasını istemiyordum.

Direksiyona geçip gaza bastım. Ana caddeye çıktığım da araç telefonundan Kağan'ı aradım.

"Alo Ferman.
Hayırdır."

"Aslı'yı getiriyorum."

"Ne oldu? Bebekle mi..."

"Gelince anlatırım." Dedim sözünü keserek.

"Tamam. Dilek'le birlikte bekliyoruz."

Kaç kırmızı ışıktan geçtim bilmiyorum ama en kısa sürede acile gelmiştim.

Kağan Acil kapısında bizi bekliyordu. Bu kez Yanında Dilek'te vardı.
Arabadan inip Aslı'nın olduğu kapıyı açtım.

Kemeri çıkararak kucağıma alıp kapıdan girdim.

Acil müdahale odasına kadar kucağımda getirerek yatağa bıraktım.

Dilek hemen Aslı'yı ve bebeği muayene ederken

"Ferman ne oldu."

Dedi Kağan,bir koluma bir Aslı'ya bakarak.
Kolumu o âna kadar unutmuştum.
Kendini öldürmek için 15. katın penceresine çıktı.

"Ne.!" Dedi dilek panikle bize dönerek.

Aşağı düşerken belinden yakaladım.
İçeri çektiğimde baygındı.
Uyandıramadım.
Yüzü elleri buz kesmişti."

Dilek Aslı'ya serumu bağladıktan sonra,

"Kağan, vücudunu ısıtmalıyız. Isı kaybetmiş.Hipotermi geçirebilir."

"Ferman benimle gel."

Kağan ile hemen yan odadan iki ısıtıcı getirip Aslı'nın iki yanına kurduk.
Bu sırada Dilek Aslı'nın üzerini örttü.

"Dilek bebek.
Bebek nasıl?"

"İyi görünüyor ama bilemeyiz. Bebek annesinin kanından besleniyor ve şuan Aslı'nın kendine bile hayrı yok. Bekleyip göreceğiz."

"Kahretsin.
Daha dikkatli olmalıydım." Dedim dişlerimi ve yumruklarımı sıkarken.

O sırada telefonum çaldı.
Arayan Zafer di.

"Kağan'ın yanındayız buraya gelin."

Dedim ve kapattım.

"Ferman gel koluna bakalım."

"Gerek yok iyiyim."

" Değilsin.
Hem de olanları anlatırsın.
Yine ne haltlar dönüyor."

Diğer yatağa geçip oturdum. Yumruklarımı ve dişlerimi sıktım.

"Nerdeyse ölüyordu.
Saçma sapan bir şey yüzünden ölüyordu Kağan."

Kağan yaramı temizlerken,

"Bu yara nasıl oldu?" Dedi.

"Ale...
Aslı yaptı."

Dilek odada olduğu için kelimeyi düzeltmiştim. O Alev'i bilmiyordu.

Ama Dilek yanımıza gelip Kağan'a yardım ederken,
Bana dönüp,

"Gizlemeye çalışmana gerek yok. Alev'i biliyorum. "

Dedi.
Kağan'ın kafasına bir tane vurup,

"Geveze." Dedim.

Dilek:
"Aslı neden böyle birşey yaptı?"

Önüme döndüm.

"Onu aldattığımı sanıyor.
Eline nerden geçtiyse bir defter geçmiş.
İçinde kadınlarla olan fotoğraflarım var. "

"Ne! Oğlum neden defteri önceden yok etmedin."

Dediğinde bu kez Dilek Kağan'a tekme attı.

"Lan salak ben öyle birşey yaparmıyım.
O resimdekiler..."

O anda kapıdan Jasmin Mert ve Zafer girdi.

"Üçüde nefes nefeseydi."

"O resimlerdeki Jasmin'di." Dedim jasmin'i göstererek.

"Siz dışarda bekleyin geliyorum." Dediğimde onlar çıkarken,

"Ama Aslı durumu anlayamayıp en kötüsünü düşünmüş.
Çok üzülmüş. Ölmek istiyorum diye saçmalayınca Alev manyağı da emir kabul etmiş."

"Aslı ne isterse yapacak bir kişilik Alev.
Peki bu yara nasıl oldu."

"Nasıl olacak.
Alev soluğu yanımda aldı.
Kapıdan girer girmez yanına diktiğim Sefer dallamasından aldığı silahla ben daha ne olduğunu bile anlamadan bana ateş etti.

İlki koluma geldi.
Ama manyak ikinciye kalbime nişan aldı."

"Babamın hediyesi olmasa..."

Dedim kolyeyi çıkararak. Aslı boş yere katilim olacaktı. "

"Tamam bitti."

Hemen kalkıp Aslı'nın yanına gittim. Elleri yüzü ısınmıştı nihayet.
Ama hâlâ uyuyordu.

"Niye uyanmıyor."

"Merak etme üşümesi düzeliyor dedi elindeki dereceye bakarak.
Yaşadığı üzüntü yüzünden
uyanmak istemiyor olabilir. Pisikoljik bir durum olabilir. Bekleyelim uyanacaktır."

Aslı'mın yanına oturdum. Elini ellerimin içine aldım.

"Aslı'm uyan her şeyi anlatacağım."

Dedim. Sonra elimi bebeğimizin üzerine koydum.
Neredeyse ikisini de kaybedecek olmak düşüncesi kalbime bir hançer girmişcesine acıtıyordu canımı.

O an elimin altındaki kıpırtıyı hissettim.

Kızım...
Kızım yine tekme atmıştı,bu kez bende hissetmiştim.
Donup kaldım.
Bu bambaşka bir duyguydu. Baba olacağımı biliyordum ama hissetmek bambaşkaydı.

Neredeyse kaybedecektim.
Neredeyse sevdiklerim ölecekti.

Buna sebep olanı bulduğumda yaşatmayacağım.

******************************

Evet bölüm sonu canlarım.
Bölümü nasıl buldunuz.

🔥Kimler Özlem'i hatırladı.

🔥Sizde Alev neden böyle konuştu.

Gelecek bölümde beni yalnız bırakmayın.
Hepinizi seviyorum canlarım.

😘😘😘😘😘😘😘😘😘😘😘😘😘😘😘

 

Loading...
0%