"Önden sen." Dedikten sonra hızla Tuba'nın göğsüne sapladı.
Tuba acıyla geriye sendelediginde tetiğe bastım ve maalesef Tuba yere yığıldı. "
"Acaba şu emanet etme işini bir dahamı düşünsem Ferman."
Yerinde doğrulmaya çalışan Alev'e minnetle bakıp sımsıkı sarıldım.
"Teşekkür ederim."
Dedim.
"Sana güvenmekte hâlâ zorlanıyorum.
Neden acaba? Ne zaman arkamı dönsem bir olay.
Dedi Alev imalı şekilde bakarak.
Alev'i yavaşça kucakladığım gibi odadan çıkardım.
"Hoop! Nereye yaa.
Bırak ben yürürüm bıraksana yaa."
"Rahat dur Alev ve sus."
Dediğimde koridorda güvenlikten iki kişi polisler ve bir de doktor gördüm.
Alev'i başka bir odaya götürüp yatağa bıraktım.
Masadaki pamuktan bir parça koparıp serumun yerinden akan kana bastırıp dirseğinden büktüm.
"Sık.
Alev bak.
Kesinlikle ses çıkarmıyorsun bu odadan da çıkmıyorsun."
Dedikten sonra telefonumu çıkararak Kağan'ı aradım.
"Kağan.Hemen yukarı gel."
Diyerek cevabı beklemeden kapattım.
"Alev,polisler gelirse tek kelime etmeyeceksin tamam mı?" Dedim tekrar uyararak.
"Neden?"
"Sadece sözümü dinle Alev."
"Sodoco sozomo donlo olov."
"Alev!!"
"Kara kule ne olacak."
"Ya Sabır!
Alev!"
"Tamam be tamam. Sen Aslı'ya dua et.
Yoksa yapacağı bilirdim ben sana."
Yüzü asılan Alev'i odaya bırakıp çıktığımda Kağan'da gelmişti.
"Ya bi aşağı indik, anında olay çıkardınız oğlum.
Bi baktım ortalık polis falan. Acilden çağırdılar Zafer vurulmuş."
"Kağan Allah aşkına bi sus.
Kafayı yemek üzereyim zaten.
Tuba buraya kadar gelmiş.
Zafer'i vurup odaya Aslı'nın yanına girmiş. İçeri bi girdim elindeki silah karımın göbeğine dayalı. Can almadan gitmem diyor.
Aslı'yı öldürecekti nerdeyse.Vurmak zorunda kaldım lan."
Sinirden çatlamak üzereydim.
Hem konuşuyor hem ileri geri yürüyordum.
"Aslı nasıl peki.?"
"İyi. Ya. Yani Alev...
Ya Zafer?
Zafer'in durumu ne?"
"Ameliyata aldılar.
Göğsünden iki kurşun yemiş. Durumu kritik ne olur bilmem."
"Kahretsin."
Dedim yumruğumu duvara geçirerek.
Duydum lan. Bırakıp kaçmadı lan. Beni öldürmeden giremezsin dedi. Bırakmadı Aslı'yı.
Aslı mı korumak için... Yedi o kurşunları.
Ölmesin oğlum.
Zafer ölmesin..."
O sırada Tuba'yı odadan çıkarttıklarını görünce,
"Kağan burda bekle."
Hemen Tuba'nın yanına gidip doktorun yüzüne baktım.
"Hâlâ yaşıyor.
Hemen ameliyata almamız lazım.."
Dedi Tuba'yı sedyeye yerleştirirlerken.
O sırada Tuba'ya baktım.
Sağında makas solunda kurşun yarası vardı.
Kötü görünüyordu.
Hemşirelerle birlikte sedyeyi asansöre doğru götürürlerken
yanıma polisler geldi.
"Geçmiş olsun.
Neler olduğunu anlatırmısınız."
Olanları bir bir anlattım.
Tutanak tutuldu.
Polisler Aslı'yla da konuşmak istediler ama hamile olduğunu ve şok geçirdiğini uygun olmadığını başka zaman almalarını söyledim.
Polisler gittiğinde hızlı adımlarla Aslı'nın odasına geri döndüm.
"Kağan.
Asl.. Alev'in koluna bi bak.
Tuba kolundaki serumu çekerek çıkarmış kanıyordu. Pamuk koydum."
"Tamam bakalım."
Kapıyı açıp içeri girdiğimizde yatakta elleri karnında dizlerini kendine çekmiş cenin pozisyonunda uyuyan kadını gördüm. Alev mi Aslı mıydı.
Kağan bana bakınca,
"Bakma öyle hangisi bilmiyorum." Dedim.
Kağan kulağıma eğilip,
"Ferman sende şaşırıyormusun?" Dedi.
"Neye?"
"Hâlâ nasıl aklını kaçırmadığına."
Arkasından kafasına vurarak.
"Şaşırıyorum ama hâlâ sana nasıl sabrettiğime şaşırıyorum." Dedim sinirle.
"Ferman...
Gitme..."
Duyduğumuz sese baktık.
Bu Aslı'ydı. Sayıklıyordu.
"Aslı."
Dedim.
Kağan Aslı'nın yanına gelip kolundaki yeri küçük bir bandajla kapattı.
"Ben başka bir serum alıp geliyorum." Diyerek çıktı.
Aslı'yı çevirerek yatağa düzgünce yatırıp üzerini örttüm. Zavallının çekmediği kalmamıştı bir gün içinde.
Ellerini anında karnına koydu ve sardı kollarıyla. Uykusunda bile kızımızı korumaya çalışıyordu.
Yanına yatıp kolumu başının altına koydum. Bana dönüp bir elini ve yüzünü göğsüme dayadı. Nefesini temimde hissettim. Bu his her şeye değerdi.
"Ferman." Dedi.
Yine kabus görüyor yine uykusunda ağlıyordu.
Elimi sırtına koyarak okşadım.
"Şşştt. Tamam geçti,bitti.
Uyu güzelim.
Uyu kızımın annesi, dinlen.
Bundan sonra herşey daha güzel olacak. Sana söz veriyorum."
Aslı'mı göğsüme çektim.
Kokusunu içime çekerek gözlerimi kapadım.
Yeni farketmiştim.
Bende yorulmuştum hem bedenen hem zihnen, Kağan haklıydı belkide.
Hâlâ aklımı kaçırmamam şaşılacak birşeydi.
Karımın normal olmadığı kesindi. Onu hâlâ seviyorsam bende normal değildim belkide.
Ama şikayetçi değilim.
Hatta Alev'den bile.
Gözlerimi kapattığımda beklediğimden daha hızlı uyuya kalmıştım.
Kaç saat uyudum bilmiyorum.
Gözleri açtığımda Gülce ve Kerem hemen yanı başımda kollarını önlerinde birleştirmiş kaşları çatık, arkalarında Elif ve Melih dikilmiş bize bakıyorlardı.
Ne ara organize olmuş gelmişti bunlar.
"Ne var!?" Dedim
"Nemi var abicim.
Ne mi var?
Allah aşkına söylermisin abicim neden 2 gün ortadan kayboldugunuzda biz sizi her seferinde hastanede buluyoruz, hı?
Neden kaçamak yaptığınızı değilde. Tatil köyü falan değilde hastane olduğunuzu duyuyoruz söylermisin."
"Siz nerden öğrendiniz?"
Dedim yerimde doğrulup yatağın kenarına oturarak.
"Ben söyledim."
Sesin sahibi Kağan'dı. Oda odadaydı.
Sinirle baktım yüzüne.
"İyi halt etmişsin."
"Ne yapsaydım.
Zafer'in durumu malum.
Merak etmesinler diye haber verdim. Onlarda soluğu burda almış. "
"Zafer?
Zafer nasıl?"
"Ameliyatı iyi geçti.
Şuan yoğun bakımda."
Derin bir nefes verdim.
Duyduğum şeyle rahatlamıştım.
"Bizi gördüğünüze göre çıkın dışarı bende geliyorum."
Hepsini dışarı yolladıktan sonra Aslı'ya döndüm. Hâlâ uyuyordu.
Kolundaki serum dikkatimi çekti.
Gece bende sızıp kalmıştım.
Demekki Kağan ben uyurken takmıştı serumu.
Aslı bu yüzden derin uyuyordu.
Yerimden kalkıp Aslı'nın üzerini örterek odadan çıktım.
Kapının önünde aynı dörtlü,Kağan ve yüzü yere eğik benim bakışlarımdan kaçan Sefer vardı.
Kağan'la başladım.
"Kağan ne zaman gidebiliriz."
"Dilek serumdan sonra çıkabilir." Dedi.
"Kerem,Gülce duydunuz.
1saate çıkacağız siz de dönün, evde konuşuruz."
Çocukları eve yolladıktan sonra Sefer'e döndüm.
Elleri önünde bağlı yere bakıyordu.
Sıkıntılıydı.
Bir süre önünde sessizce yüzüne baktım. Bu süre içinde hiç başını kaldırmadı.
Utanıyordu.
"Abi özür dilerim." Dedi üzgün.
Elimi omuza koyarak,
"Senin suçun değildi." Dedim.
"Arabayı öne çek birazdan çıkıyoruz."
"Tamam abi."
Sefer den sonra tekrar odaya girdiğimde Aslı uyanmış,yatakta ayaklarını sarkıtmış kendi kendine konuşarak oturuyordu.
Alev'le tartışıyordu yada.
Yanına geldim.
"Güzelim uyanmışsın nasılsın?
Yüzüme baktı Aslı,gözleri doldu.
Alt dudağını ısırdı. Ağlamaya başladı.
"Ben ona ne yaptım.
Onun yüzünden bana ihanet ettiğini sandım. Bunu kaldıramam diye ölmek istedim. Yetmemiş buraya gelmiş Zafer'i ve bizi öldürmeye çalışmış.
Bunu hak edecek ne yapmış olabilirim."
Dedi kollarıyla karnını sararak.
Kolarımın arasına çektim Aslı'yı, sımsıkı sarıldım.
O da kollarını bana sararak yüzünü göğsüme dayadı.
Ağlamaya devam etti.
"Ferman...
Ben ne yaptım..."
"Şişşştt.
Güzelim ağlama.
Seninle alakası yok.
Onun takıntısı bana.
Tuba'nın durumu yeni değil. Uzun zaman öncesine dayanıyor,sağlıklı düşünemiyor. Kıskançlığı aklını almış.
Beni kurtardığın o kazayı hatırlıyor musun? O kazanın sebebi de Tuba'ymış."
Aslı yüzünü bana çevirdi.
"Gerçekten mi?
Peki Zafer.
Zafer nasıl? Benim yüzümden oda yararlanmış."
"Alev'in yine çenesi düşmüş bakıyorum. Herşeyi de söylemiş.
Zafer'de iyi.
Dinleniyor yakında çıkar hastaneden.
Hadi ağlama artık. Dünden beri ağlıyorsun, kızımıza yazık güzelim."
Dedim yüzüne yaklaşarak ısırdığı dudağını öperek.
"Hadi gidelim artık.
Çocuklar burdaydı ama hepsini eve yolladım evde bizi bekliyorlar. Bir an önce gidelim bizde.
Hastane görmekten gına geldi."
*****
Kağan ve Dilek ile son kez konuşup eve geldiğimizde öğleni geçmişti.
Zafer hastanede olduğu için Sefer getirmişti bizi eve.
Yolda Sefer'den de özür dilemiştim Alev'in yerine.
Sefer hâlâ Alev konusunu bilmiyordu kafasına vuran Aslı'ydı ona göre.
Kıskançlıktan delirip böyle bişey yaptığımı sanmaya devam ediyordu.
Kapıdan girdiğimizde Gülce ve Elif hemen koşarak yanıma geldiler. İkiside aynı anda sarıldılar.
Birlikte salonda biraz oturduk.
Olan biteni Alev'i karıştırmadan anlatabildigimiz kadar anlattık. Melih ve Elif te Alev'den habersizdiler çünkü.
Elif bir ara şok şekilde,
"Sen nasıl o cama çıkıp kendini öldürmeye kalktın bebeğinedemi acımadın."
Dediğinde utanarak şuurumu kaybettiğimi o kısmı hatırlamadığımı söyledim. Tabi yalan olduğunu Kerem ve Gülce biliyordu.
Alev'di ordaki.
Elif'in gözleri doldu. Kendini suçlayarak,
"Keşke seni yalnız bırakmasaydım." Dedi ağlayarak.
"Tamam bu kadar sorgu yeter." Dedi Ferman konuyu kapatarak.
"Aslı'yı ve kızımı daha fazla üzmeyin.
Kalk güzelim hadi yukarı dinlenmeye."
Ferman beni kucakladığı gibi merdivenlere yöneldi. Odamıza çıkararak yatağa bıraktı.
"Uyu dinlen."
"Önce bi duş alsam.
Hastane kokusu sindi üstüme. " Dedim burnumun ucuyla kendimi koklayarak.
"Tamam güzelim."
Dedi Ferman.
Yanıma oturdu sonra.
Mavilerini mavilerime sabitledi.
Yoğun bir duyguyla bakıyordu.
Hani nerdeyse ağlayacaktı sanki.
"Bir daha ne olursa olsun, kim ne söylerse söylesin, benim ağzımdan çıkmayan hiç bir şeye inanma Aslı'm.
Ben dün kaç kere öldüm biliyormusun?
Beni böyle, seninle, kızımla sınama.
Siz benim ışığımsınız. Siz olmadan yaşayamam bundan sonra.
Sakın!
Ben ölmeden ölmeyin!
Bu gözler size birşey olduğunu göreceğine toprak olsun."
Ferman'ın söylediği sözler içimde sızı oldu kalbimden gözlerime, oradan yanaklarıma yaş oldu aktı.
Boynuna sardım kollarımı sımsıkı. Dudaklarına kapandım. Uzun uzun öptüm,özlemle hasretle.
Geri çekildiğimde,
"Söz veriyorum.!"
Dedim.
"Senden duymadığım hiç bir şeye inanamayacağım.
Özür Dilerim."
Bu kez Ferman bir buğse bıraktı dudaklarıma.
"Şu 3 ay bir an önce geçse iyi olur yoksa...
Kalk Aslı kalk. Git duşuna gir yoksa bırakmayacağım."
Dediğinde kıkırdayarak banyoya girdim.
*****
Yaşadığımız olayın üstünden 10 gün geçti.
Okuluma herkesin itirazına rağmen yine döndüm.
Arada bir iki gün assamda bu yılın sonuna kadar devam edecektim .
Zaten Nisan ayı gelmiş az bir zaman kakmıştı yıl sonu sınavlarına.
Çok çalışmam gerekiyordu yani.
Gün boyu Elif ile beraber kütüphanedeydim.
"Aslı bu kadar not yeter sende bazen abartıyorsun. "
"Yoo. Abartmıyorum Elif.
Yarın dersim yok evde tekrar yapacağım. Belki öbür günde gelemem."
İstersen sende gel.
Birlikte çalışırız olurmu?
"Bilmem."
" Hmm
Tamam. Tabi Kerem olmayınca gelmek istemiyorsun."
"Yok hayır ya ne alakası var."
"Öyle,öyle anlarım ben."
Dedim dirseğimi yandan vurarak.
Utanarak güldü.
"Aslı yapma şunu yaa."
"Niye?
Kızarmanı izlemek eğlenceli oluyor."
"Hem sende artık ailedensin.
Yakında evleneceksiniiizzz, çocuklarınız olacaaak."
Dedim ballandıra ballandıra.
"Aslı.! "
"Tamam tamam.
Hadi bu kadar yeterli."
Diyerek kalktım masadan.
Notları almış kütüphaneden çıkıp dersliğe döndük.
Çıkış saati gelincede Sefer önce Elif'i evine bırakmış sonra da eve gelmiştik.
Ben kapıdan girecekken aynı anda Ferman da gelmişti. Oda erkenciydi bugün.
İlk kez kapıda rastlamıştık.
Ferman iner inmez yanıma geldi. Kolunun altına alıp alnımdan öperek,
"Günün nasıl geçti.
Varmı bi sıkıntı."
"İyi geçti bol bol not aldım.
Yarın evde çalışacağım."
"Güzel, sürekli gitme zaten."
"Senin günün nasıl geçti. Erkencisin."
"Son ayarlamalar tamam.
Mavişah ve Kızılca Holding artık ortak. Yani Jasmin ve sen ortaksın artık.
Dedi içeri girerken.
"Gerçekten mi ? "
Çocuk gibi ellerimi çırptım.
"Çok sevindim."
Dediğim anda karnımda iyi bir tekme hissettim.
Elim karnımda istemeden.
" Ahh! " Dedim öne eğilerek.
Ferman korkuyla, elini karnıma koydu.
"Güzelim ne oldu iyimisin.?
Canım mı yanıyor. Hadi hemen Dilek'e gidelim. "
Dedi panikle.
"Yok!
Bişey yok.
Kızım sıkı bir tekme attı."
Dedim kıkırdayarak.
"6 aylık artık babası."
Ferman'ın yüzüne gülümseyerek bakarken.
Gözlerinin içi gülüyordu onunda.
"Gel otur ayakta durma."
Dedi Ferman koluma girip koltuğa oturtarak.
Sonra başımın arkasına minder koyup ayaklarımı kaldırıp koltuğa bıraktı.
Diğer minderide ayaklarım altına koyarak biraz yükseltti.
Bu iyi gelmişti doğrusu.
Sonra koltuğun ucuna oturup elini karnıma koydu. Severek,
"Güzel kızım anneni fazla tekmeleme olmaz mı.? Onun canı yanınca benim daha çok yanıyor."
Dedikten sonra,
"Yemeğe kadar uzan güzelim. Ben üzerimi değişip geliyorum. Ha birde ben gelene kadar kalkmak yok. Tamam mı.? Anladın mı.?"
"Tamaamm.
Anladım."
Ferman'ın bu hallerini gördükçe şaşırıyordum.
Onu ilk gördüğüm zamanlardaki Ferman ile şimdiki Ferman arasında dağ kadar fark vardı.
Tabi bu yumuşak halleri sadece bizim içindi.
Bu evin dışında Ferman ilk günkü Ferman'dı herkesin gözünde.
Mademki koltukta bu şekilde yatıyordum.
Biraz kestirmekden zarar gelmez. Diye düşündüm. Kalkınca değişim üzerimide artık napalım.
Uyumak istiyordum.
Son günlerde daha fazla yorıyordu hamilelik. Bazen ayaklarım bile şişiyordu.
Kızımın hareketleride son günlerde artmıştı. Doğduktan sonrada hareketli bir çocuk olacak sanırım. Arada birde az önceki gibi sıkı tekmeler atabiliyordu. Alev'e benziyor diye geçti aklımdan bir an.
Gülümsemesen edemedim.
Vücudum hâlâ zayıftı, altı aylık hamilelerin çoğuna göre karnım daha büyük görünüyordu. Top yutmuş gibiydim.
Bazen çok rahatken, bazen de otururken bile zorlanıyordum.
Dilek'in söylediğinin aksine fazla kilo almadım.
İştahım hala aynı, bulantılarımda çok azaldı.
Elimi karnıma koyarak gezdirdim.
"Az kaldı bebeğim.
3 ay sonra kucağımda olacaksın. Merakla bekliyoruz seni. Sağlıkla gel olurmu.?"
Dedim gözlerim yavaş yavaş kapanırken.
*****
Şirketten erken çıktım bugün.
Zafer halen iyileşme sürecinde olduğu için Çağrı gelip gidiyor benimle. Ama Zafer yattığı yerden yine adamları takip ediyor.
Ona kalsa bugün gelip başlayacaktı işe ama izin vermedim.
Biraz daha dinlenmesi gerekiyordu.
Zafer benim en iyi adamın ve can dostumdu.
Eve geldiğim de Aslı'yı kapının önünde gördüm. İlk kez denk gelmiştik kapıda.
Sarılıp öptüm. Müjdeyi verdim. Mavişah ve Kızılca Holding artık ortaktı. Aslı'nın okulu bitene kadar bizim altınızda çalışacaklardı sadece.
Aslı'nın kendi şirketinin başına geçeceği zamanı merakla bekliyorum.
Çok yol kat etmişti Aslı.
Başaracaktı emindim.
İçeri girdiğimizde yaramaz kızım annesini tekmeleyince bende bahaneyle Aslı'yı koltuğa yatırarak odama çıktım.
Hastane sonrası kaç kere okula devam etme desemde inatla devam edeceğini okulu buyıl bitirmek istediğini söyledi. Seneyi duruma göre düşüneceğiz diyor. Onu üzmek istemiyordum. Bu yüzden yine izin vermek zorunda kalmıştım. Ama yorgunluğu artık belli oluyordu.
Aslı dinlenirken bende önce hızlı bir duş aldım.
Rahat bir kıyafet giyip aşağı inmek için merdivenlere geldiğimde koltuğun boş olduğunu gördüm.
Yoktu.
Heralde mutfağa gitmiştir nerde olacak. Nede olsa iki canlı açıkmıştır.
Diye düşündüm.
Aşağı inerek mutfağa girdim ama
ordada yoktu Esma Sultan yalnızdı.
"Esma Sultan Aslı'yı gördünmü?"
"Hayır oğlum. Az önce salondaydı. Hatta uyuyordu."
O sırada kapı açıldı.
Gelen Sefer'di.
Şüpheyle hemen yanına geldim.
"Abi Aslı hanım..."
"Nerde söyle." Dedim endişeyle.
"Bahçede.
Jiip in üzerine çıkıp oturdu.
Engel olmak istedim size şikayet etmekle tehtid etti."
"Ne? O halde, o göbekle mi?"
"Gün batımını izlemek istiyormuş..
Orda olduğunu söylememi istedi."
"O an başıma ağrı saplandı sinirden.
Aslı'nın işi değildi bu..
Kesin ötekiydi."
Kendimi iki kadın arasında kalmış bir erkek gibi hissettim bir an.
Hızla vestiyerden hırka alıp çıktım. Bahar havasının nasıl olacağı belli olmuyordu.
Bahçede nerde diye baktım.
Yine büyük Jiip e tırmanmıştı.
Ya bu kız beni neden hep korkutmak zorunda. O göbeğiyle nasıl çıktı onu söylemiyorum bile.
De! Alev gün batımı izlemezdi ki.
O nun takıntısı Güneş doğarken izlemekti.
E o zaman...?
Hızlı hızlı aracın yanına gittim.
Aslı Sefer'den ceketini almış üzerine oturmuş batmaya başlayan güneşe dönmüş dalgın şekilde izliyordu.
Bulunduğum yerden gördüğüm Aslı'ydı.
Peki gerçekten Aslı'mıydı?
Ben yüzünü incelerken o hâlâ karşıya bakıyordu. Kızıl güneş yüzüne vurduğu için gözlerine bakmak istesemde anlaşılmıyordu.
"Görüşmeyeli nasılsın?"
Dedi. Bana bakmadı ama gülümsedi sinsi bir şekilde.
"Sırık.." diye devam etti.
"Sırık?
Asi!?
Asi'ydi. Bu kez."
Ben az önce iki kadın mı demiştim?
Kocamam gözlerle şaşkın şekilde baktım.
Asi'yi bir kere görmüştüm ve hiç memnun olmamıştım.
Alev'i bile aratmıştı bana.
"Senn...
Senin ne..?"
"Beni görmüyorsun diye varlığımı inkar edemezsin Demirdağ.
Yukarı gel manzara çok güzel.
Burda konuşalım. "
"Asii!!"
"Keyfin bilir."
"İn hemen ordan."
"Hayır."
"Asi in ordan.
Aslı'ya ve bebeğe zarar vereceksin. "
"Asla!
Asla onlara zarar vermeyiz biz.
Biz onlara zarar gelmesin diye varız."
"Siz.?"
"Biz.
Alev,ben ve diğer kişilikler."
"Diğer.?"
Dedim endişeyle. Elimdeki hırka yere düştü.
Bir an başka kişiliklerin ortaya çıkacağını düşündüm.
Aynı anda gülmeye başladı.
" Şuan ki yüzünü görmelisin.
Korkma Aslı için biz yetiyoruz.
Başka belirgin kişiliği yok."
Sakin ve dalgın şekilde konuşmaya devam etti Âsi.
"Bir çok insan farkında değil ama herkesin birden fazla kişiliği vardır, senin bile.
Kızdığında,
öfkelendiğinde,
küstüğünde,
üzüldüğünde,
sevindiğinde,
acıdığında,
merhamet ettiğinde,yada nefret ettiğinde hep başka bir kişilik anlık baskın gelir.
Hangi duygu baskınsa o kişilik yerleşir bedene ve zamanla o yönetir zihni ve bedeni.
Anlatabildimmi.?"
"Asi in aşağıda konuşalım.
Ne söyleyeceksen aşağıda söyle!"
Hiç umursamadan devam etti Asi.
"Ama biz Aslı için varız.
Aslı'nın kanatları gibi düşün bizi.
Alev ve Asi."
Aslı ruhen ve bedenen uçurumdan düşecekken çağırdı bizi.
Bu zamana kadar onu hep koruduk. Ama şu batan güneş gibi zaman doluyor, vakit bitiyor.
Aslı korunacak biri olmaktan çıkacak ve gerçek bir koruyucu olacak.
Bebeği dünyaya geldiğinde,anne olacak. Annelik nedir bilirmisin Ferman Demirdağ.
Anne olan bir kadın bebeğini daha karnındayken korur.
Canını, kanını verir beslemek için. Etiyle kemiğiyle sarar korumak için. Hiç bişey annesinin etine batmadan bebeğe ulaşamaz.
Hiç bir zehir anneden önce bebeğe geçemez.
Bir kadın anne olduğunda koruyucu olur.
Gerekirse ölürde,öldürürde. Korunmaya ihtiyacı olmaz.
Yanii bizede gerek kalmaz.
Bizler bilinç altında kalırız. Farkındaysan Aslı bizi yavaş yavaş unutuyor.
Normal bir hayata geçiyor.
Anlayacağın.
Vedalaşmaya birde bebeği hissetmeye geldim.
Çok hareketli bir kızı var Aslı'nın."
Dedi ellerini karnına koyarak.
"Dikkat ette büyüyünce heyecan olsun diye evden kaçmasın Alev gibi."
Dedi ve sustu.
"Alev haklıymış.
Bu his çok...
Paha biçilmez.
Alev'in neden bir beden istediğini şimdi anlayabiliyorum..."
"Her neyse."
Dedi Asi. Jiipin ön camından aşağı kayarak. Hemen yanına geldim düşerse tutmak için.
Sonra kaputun yan tarafına yaklaşarak ayaklarını sarkıttı.
Yüzüme baktı.
"Yaşanan her şeyi biliyorum Ferman. Aslı'yı ve kızını kaybetmene ramak kalmıştı. Onları sana emanet etmek ne kadar sağlıklı bilmiyorum.
O yüzden sanmaki tamamen yok oluyorum.
Aslı beni hatırlamasada sen unutamazsın.
Sözlerimi unutma.
Ferman Demirdağ.
Aslı'nın senin yüzünden dökülen ilk göz yaşında döneriz."
Söylediği şeyleri hayretle dinledim.
Ne diyeceğimi ne söyleyeceğimi bilemedim.
"Eveet!
Güneş gitti sohbet bitti Demirdağ.
Aslı'yı iyi koru."
Dedi kollarını bana doğru uzatarak. İnmesine yardım etmek için bende kollarımı uzatmıştım ki gözlerinin kaydığını görmemle üzerime yığıldı kaldı.
Hızla sarılıp kucağıma aldım.
Yüzüne baktım, uyandığında Aslı olacaktı biliyordum.
Aslı kucağımda geri döndüm. İçeri girip odaya çıkararak yatağına bıraktım yavaşça. Hemen yan dönerek dizlerini kendine çekti. Arkasına uzanıp bir kolumu başının altına koydum yine. Diğer elimi de karnına koyarak okşadım.
Kızımın beni hissetmesini istiyordum. O anda elimin altındaki kıpırtıyı hissettim. Tam elimin altında arka arkaya tekme atıyordu yaramaz.
Aslı o tekmelerle uyandı.
Elini elimin üzerine koyarak kıkırdadı.
"Ferman hissettinmi.?"
"Evet güzelim hissettim." Dedim Kendimi sevdiğime bastırıp boynundan öperek. Kızımız senin gibi yerinde durmuyor.
Sonra etrafa bakıp.
"Uyuya kalmışım.
Yine beni taşımışsın."
"Evet öyle oldu.
Üstelik zorlandım belim ağrıdı ağırlarmışsın kilo almışsın be güzelim.
Ama ne yapalım idare edeceğiz."
Dedim birazda kızdırmak için.
"Off.! Acıdı."
Karnıma yediğim dirsekle ofladım.
"Şakaydı güzelim.
Bu kadar daha olsan bana koymaz. Benim küçük sevdiğim."
Dedim sıkıca sarılarak..
"Ben çok acıktım Ferman.
Temizleneyim yemeğe inelim."
"Tamam."
O an aklıma gelen şeyi tereddüt etsemde denemek istedim.
Ne demişti Asi.
"Sanmaki tamamen yok oluyorum.
Aslı beni hatırlamasada sen unutamazsın."
Ayağa kalkıp Aslı'ya,
Gel buraya diyerek arkasından sarıldım. Ellerimin arasına aldım göbeğini. Kıkırdadı.
"Rahat dur babası. "Dedi sırıtarak.
"Aslı."
"Hımm..?"
"Asi bayadır yok. Neden dersin.?"
"Asi.?
Alev demek istedin heralde. Hastaneden beri onu hissetmiyorum. Ama rahat durmaz gelir yine seni delirtmek için."
Dedi gülerek.
"Ne oldu yoksa seninle uğraşmasını mı özledin."
"Aman aman böyle iyi,sadece merak ettim."
"Hadi babası bırakta banyoya gireyim açlıktan ölecem yoksa. "
Dedi Aslı banyoya girerken.
Arkasından şaşkın baktım.
Asi'yi hatırlamamıştı.
Şimdi Asi tamamen zihninden çıkmışmıydı.
"Yok Yok.
Ben kesinlikle bu işi anlamıyorum. Aylin'le konuşmam lazım."
Aslı duştan çıkınca birlikte aşağı inip mutfağa geçerken çocuklarda gelmişti.
Birlikte masaya oturup yemeğe başladık.
"Aslı.
Söylemeyi unuttum.
Uygunsan Jasmin ve Mert cumartesi bize akşam yemeğine gelecekler.
Pazartesi de dönüyorlar. "
"Olur gelsinler.
Ortağımla akşam yemeği yemekten mutlu olurum. "
Kerem:
"Ortak mı?"
"Aa sizin haberiniz yok dimi.
Mavişah Holding artık Kızılca Holding ile ortak. "
"Bu çok iyi haber.
Senin adına sevindim Aslı'cım."
"Teşekkür ederim Gülce."
"Bu arada Kerem senin düğün ne zaman."
Kerem Aslı'nın sorduğu soruyla birden öksürmeye başladı.
"Artık evleninde kızıma arkadaş yapın."
Dediğinde bu kez koptu daha beter öksürmeye başladı.
Gülce ve ben gülmeye başladığımda.
Kerem:
"Ne?
Ne evlenmesi ne arkadaşı ya..
Daha dur yengecim benden önce ablam var."
Dediğinde Bu kez Gülce öksürük krizine girdi.
"Aslı kahkaha ile gülmeye başladığında gözlerimi Aslı'ya çevirdim,hayatımın ışığı olan kadına, neşeyle gülüşünü izledim.
Ben bu kadına gerçekten aşıktım.
Her hâline hemde.
*****
Evet canlarım bölüm sonu. Beğeni ve yorumları unutmayalım lütfen. Hepinizi seviyorum. Sizleride hayaletlerim.😍😍😍😍😍