Yeni Üyelik
94.
Bölüm

🔥D.94 Tanışalım

@azamet_29_2

Koca bir ay daha gelip geçti.
Zaman su gibi akıyor
bazı şeyler yaklaşırken bazı şeyler uzaklaşıyor hayatımızda.

Jasmin ve eşi Mert hafta sonu bize geldiler. Yeni ortağımızla yemek yemek farklı bir histi benim için.
Yani babamdan bana kalan şirketin ortağı gelecekte birilikte iş yapacağım insan Jasmin'di.

Bu yemek bahanesiyle Melih'i ve Elif'i de çağırmıştık. Böylelikle aile bağları dahada kuvvet kazanmış aradaki samimiyet artmıştı. Masaya uçtan uca baktığımda gerçekten kocaman bir aile görmüştüm. Yalnız yaşayan Aslı'nın şimdi kocaman bir ailesi vardı.
Birde bebişi.
Buda benim için paha biçilmez bir nimetti.

Bu yemek bahanesiyle Jasmin'i ve eşini daha yakından tanıma fırsatı da bulmuştum.
Çok tatlı bir kızdı doğrusu.
Yemekte Ferman'ı nasıl tavlamaya çalıştığını ama Ferman'ın gözünde kardeşlikten yukarıya nasıl çıkamadığını anlatınca baya bi gülmüştük. Jasmin'in yapmadığı kalmamış meğer.
Ama Ferman hiç pas vermemiş.

Sıkıntısız bir ay geçirdik.
Tabi yine okuluma gittim. Kararlıydım bu yıl sonuna kadar gidecektim inatla.
Bacaklarımdaki şişlik ve ağrılar her ne kadar gitme desede onlarıda dinlemiyordum.

Mayıs ayı gelmişti.
Bahçedeki ve arkadaki ormanlıktaki açan ağaçlar muhteşemdi. Doğa uyanıyor her yer değişiyordu. Yeşilin en güzel tonları görsel şölen sunuyordu bize.
Heleki uyandığımda balkona çıkarak içime çektiğim nefese o çiçek kokularının karışması...

Bilen bilir bilmeyenlere üzülüyorum. Sabah meltemi ile gelen çiçeklerin kokusu en güzel parfümlerden daha güzeldir.

"Güzelim.
Rüzgarda durma üşüyeceksin."

Ferman'da balkona gelmiş arkamdan beni kollarıyla sarmıştı. Sonra ellerini yavaşça karnıma indirdi. Elleriyle okşayarak,

"Kızımızı üşüteceksin." Dedi gülümseyerek.

Ellerimi sevdiğim adamın kollarına koydum.

"Üşümez babası gayet memnun halinden."

Bebeğimiz dahada büyümüş sekizinci ayına girmişti.
Artık bir ay kalmıştı.
Arada bir korku kaplıyordu içimi. Bir bebeği dünyaya getirebilmek kolay bişey değildi.

Dilek:
Normal doğum bekliyoruz ama her durumada hazırlıklı olacağız.
Sorun çıkarsa sezeryanada hazır olmalıyız."

Dedi.
Duyduklarımla korkum biraz daha arttı. Yapabilecekmiyim?
Bu bebeği dünyaya getirebilecekmiyim bu endişe hep içimde.

"Güzelim artık gitme okula zorlanıyorsun."

Ferman'ın sözleriyle kendime geldim.

"Hayır zorlanmıyorum.
Gideceğim!
Tamam biraz zorlanıyorum ama dayanıyorum. Zaten az kaldı. Sınavları vereyim ondan sonra evdeyim."

"Çok inatçısın Aslı."

"Değilim."

"Öylesin.Kızımda sana çekerse yandık."

"Kızım uslu olacak babası.
Değil mi bebeğim. Dedim elimi karnımda gezdirerek."

"Çok güvenme Aslı'cım."

"Alevv?"

"Nee?"

"Hayallerimi baltalama."

"Aslı'cım illede gidecem dediğin okul kaçıyor canım haber vereyim dedim."

"Olamaz!"

Dedim hızla Ferman'ın kollarından çıkarak.

"Geç kalıyorum.
Bugün sınav vardı yaa."

Ben hızla içeri girip banyoya dalınca Ferman arkamdan bağırdı.

"Aslı yavaş düşeceksin.
Dikkatli ol biraz.."

"Geç kaldım diyorum ya geç kaldım."

"Seni ben bırakacağım giyin gel aşağıdayım.
Sefer arkadan gelir."

"Tamam."
Dedim enson hızlı hızlı giyinme odasına geçerek.

10 dakika sonra göbeğimi tutarak merdivenleri olabildiğince hızlı inerken Ferman merdivenlerin altında bana bakıp yine.

"Aslı yavaş diyorum.
Yavaş.!
Yavaş.!
Yavaşın nesini anlamıyorsun?"

Son üç basamağı Ferman'ın yardımıyla indikten sonra göbeğimle parmak ucuma yükselemediğim için.

Bir elim göbeğimde Ferman'ı kıravatından tutarak aşağı çekerek dudaklarına bir buğse bıraktım gülerek. Siniri yatışsın diye.

"Hoop aile var burda."

Diyen Kerem'e Ferman öldürecek gibi bakarken ben aldırmadan sırıtarak,

"Hadi gidelim."

Dedim Ferman'ı elinden tutup kapıya çekiştirirken.

Birlikte çıkıp Zafer'in açtığı kapıdan arabaya bindik.

"Bugün nasılsın Zafer. ?"

"Aslı kardeş bir aydır soruyorsun.
Daha iyiyim.
Tamamen iyileştim sayılır."

"Ne yapayım vijdan azabı çekiyorum. Benim yüzünden olduğunu unutamıyorum."

"Senin yüzünden değil.
Benim görevim bu.
Artık sorma."

"Yanımdaki Ferman bana bakıp,

"Aldın mı cevabını?" Dedi.

Yüzümü ekşiterek,
"Aldım." Dedim.

"Artık kendini üzüp durma o zaman."

Birlikte okula gider gitmez hemen
Ferman'ın yanağına bir öpücük bırakıp arabadan indim.
Fermanda arkamdan çıkıp yine tekrar etti.

"ASLI YAVAŞ!
Yaaavvaaasşş."

Koşar adım içeri girdiğimde en son

Ya Sabır! çekiyordu.

İçeriye girer girmez hemen dersliğe çıktım. Ben girdikten sonra girdi hoca.
Yetişmiştim.

Rahat bir nefes alıp oturdum.
Çantamdan çıkardığım şu şişesini açıp kafama diktim.
Yanımdaki Elif kısık sesle,

"Geciktin Aslı.
Birşeymi oldu. "

"Saati unutmuşum."
Dedim gülümseyerek.
Sınav başlayınca sessizce önümüze döndük.
Çıktıktan sonra omuzundan bir yük daha inmiş hissettim.

Rahatlamıştım doğrusu.
Cafeye inerken,
Elif:

" Aslı nasıl geçti. "

"Fena değildi.
Senin?"

"Ben ne yaptığımı bile hatırlamıyorum."

"Eminim iyi sonuç çıkacak.
Hadi gidip birer kahve içelim.
Kahveyi çok özledim."

"Olur.
Yanına bitter çikolatada alalım mı?"

"Alalım valla.
Ama dışardaki masada içelim hava çok güzel."

"Tamam.
Aslı sen çık otur bende alıp geleyim."

"Tamam.
Bende bu arada diğer sınav notlarına bakarım."

"Acelen ne ya..
Bi kahve içimlik ara verseydin."

"Ben ineğim unuttun mu.?"

Dediğimde ikimizde gülmeye başladık.

"Elif kahveleri almaya giderken bende bahçedeki masalardan birini gözüme kestirip oturdum."

Notlarımı masaya çıkarıp birer birer göz gezdirmeye başladım.
Notları okurken altlarını çizmek için kalemim gerekiyordu ama elimi daldırdığım çantada bir türlü kalemimi bulamadım.

"Nerde bu kalem ya.
Nereye girdi bu aptal kalem."

Dedim iyice kafamı çantaya yaklaştırarak içine bakarken.

O sırada önüme bir kalem kondu.

"Alın bunu kullanın."

Önce kaleme sonra sahibine baktım başımı kaldırarak.

"Gerek yok başkalarının eşyalarını kullanmayı sevmem."

"Kusura bakmayın o zaman.
Ben sadece tanışmak için bir bahane olur diye düşündüm aslında."

"Bahane?
Tanışmak?"
Anlamadım?"

"Evet tanışmak." Dedi gülümseyerek.

"Sanırım sen bu okuldan değilsin yada yeni geldin."

"Evet bugün geldim.
Sizin gibi bir güzellikle karşılaşacağımı bilseydim sene başında gelirdim."

"Aslı bak kaşınıyor bu.
Üstüne atlarım ben bunun."

"Sakin ol Alev. Önce bir uyarı dimi."

"Adım Emrah.
Nerden anladın yeni olduğumu.
Yakışıklı yok galiba okulda."

Dedi yine gülümseyerek.

Alev içerden bir kahkaha patlattı.

"Bu salak kendini fasulye gibi nimetten sayıyor."

"Aptallığından.
Anladım."

Dedim sırıtarak.

Yüzü düşen Emrah kaşlarını çattı.

"Aptallığım mı.?
Ooo.
Sert kız.
Her okulda çıkar sert görünen ama tatlı ve istekli kızlar.
Bak az önce şu kapıdan çıkınca."

Dedi bu kez çıkış kapısını işaret ederek.

"İlk seni gördüm.
Bu güzel kıza bi kahve ısmarlamamak güzelliğine hakaret olur dedim kendi kendime.
O yüzden önce tanışalım sonra izin verirsen bir kahve ısmarlamak isterim."

Bir anda kahkaha ile gülmeye başladım.
Yani aslında kızmam gerekiyordu ama şuanki halimiz gülmelikti.
Hormonları söylemiyorum bile.

"Yanlış kapı çaldın."
Dediğimde hâlâ kahkaha ile gülüyordum.

Çocuk alık alık baktığı sırada Elif gelip şaşkın bakışlarla yanıma oturdu.

"Aslı. ?"

"Gel Elif gel.."

"Neler oluyor burda."

"Oo.
Bugün güzel bir gün olacak.
İki güzel bir arada."

"Arkadaş bana çıkma teklif ediyordu da ona gülüyordum."

"Haah!
Yuh be!
Daha neler?
Bu okulda yeniniymiş.?
Yoksa aklınımı kaçırmış.?
Yada yaşamaktan mı bıkmış? "

Dediğinde ben bir kahkaha daha attım iki büklüm karnımı tutarak.

"Gülerek başımı salladım evet anlamında."

Ama artık karnım acımıştı susmak zorunda kaldım.

"Nedir bu yeni gelme muhabbeti.
Dalgaysa hiç hoşlanmadım bilesiniz."

Ben gülmekten gelen gözümdeki yaşı silerken,

Elif:

"Hoşlansan ne, hoşlanmasan ne?
Bak yeni çocuk.
Çıkma teklif ettiğin kişi Aslı Demirdağ.
Yanlış sulardasın.
Ünlü iş adamı Ferman Demirdağ'ın karısı."

"Zar zor ayağa kalktım.

"Hemde hamile." Dedim. Karnımı göstererek.

Çocuğun gözleri göbeğimi görünce faltaşı oldu.
Masadan dolayı sadece üst kısmı gördüğü için anlamamıştı.
Bu hâline dahada güldüm.

"Tüh ya!
Armutun iyisini hep ayılar yermiş zaten."
Dediğinde anında yüzüm değişti. Suratının ortasına yumruk atmak istedim.

"O zaman sana bi kahve ısmarlayayım.
Elif...
Elif'ti değilmi."

Dedi elini Elif'e uzatarak.
Hâlâ kaşınıyordu.

Elif atılarak,

"Terbiyesizleşme." Desede
duyduğum şeyle, kaşlarımı çatarak masanın üzerinden karşımdakinin yakasından tuttum.

"Yürü git lan!"

Dedim öfkeyle.

"Kötü bişey mi dedim?"

Dedi pişkin pişkin.

Aynı anda Sefer geldi.
Emrah'ın arkasında durup,

"Aslı Hanım?
Bir sıkıntımı var?"

"Yok Sefer.
Arkadaş yeni gelmişde.
Gidiyordu oda."

Dedim.

Emrah iti bir Sefer'e birde bana baktı.

"A. Evet dersim var geciktim.
Kalkayım ben."

Dedikten sonra bu kez Elif'e bi göz kırpıp geçip gitti.

"Piç.
Aslı bu piçe dikkat et. "
Dedi Alev.

"Biraz daha dayanalım sonra evdeyim Alev.
Hadi Elif diğer derse geç kalmayalım."

Dedim Elif'in koluna girip yavaş adımlarla içeri girerken.

"Yaa, kahvemizide içemedik."

"Olsun daha burdayız."

Dedim gülümseyerek.
Elif'in kolunda diğer ders için sınıfa giderken,

"Elif bak ne diyeceğim gel dışarıya gidelim kütüphaneye. "

"Merkezdekinemi.
Neden.?"

"Bebek bakımı vs vs hakkında bilgi toplamak için.
Uzmanların yazdığı kitaplardan almak istiyorum.
Biliyorsun bu konuda tamamen cahilim. Annemde yok ki bana yardım edecek."

Dedim hüzünlü şekilde.

Sonra gözlerimin dolmasına engel olamadığım için yine ağlamaya başladım.

"Aslı'cım ağlama ya.
Annen yok ama biz varız.
Sana yardım etmek için ne gerekiyorsa yaparım.
Bak gerekirse sizde bile kalırım."

"Teşekkür ederim Elif."

"Aslı kütüphaneye gitmek istersen gidelim ama internetten daha fazla bilgi toplarsın bence.
Hem evde yorulmazsında."

"Aslında haklısın." Dedim biraz düşünerek.

"Evet evde bakacağım akşam."

Gözlerimi silerek,

"Hadi daha fazla geç kalmayalım."

Dedim.
Birlikte dersliğe çıkıp diğer dersede girdikten sonra bu kez kararlıydım o kahveyi içecektim.

Sınıftan çıkar çıkmaz,

" Elif hadi kahve içmeye gidiyoruz yoksa bi tarafım şişecek."

"Tamam ama bi tuvalate gidip geleyim. Beş dakikaya burdayım."

" Tamam."

Dedim.
Notlarımı çantama koyarak Elif'i beklemeye başladım.
Ama bi türlü gelmediği için bende sınıftan çıkarak lavaboya gitmeye karar verdim.

Koridordan geçip tuvaletlerin olduğu yere geldiğimde yine o Emrah salağını gördüm.
Etrafta kimse yoktu herkes dışarıya atmıştı kendini. Emrah itide fırsat bilip kızı sıkıştıyordu.
Kenara çekmiş birşeyler söylüyordu.
Ne söylediyse artık kız kıpkırmızı olmuş Emrah'ı eliyle ittirmeye çalışıyordu.

Hemen yanlarına giderek Emrah'ın kolundan tutup itekledim.

"Çekil kızın üstünden,uzak dur."
Dedim sinirle.

"Elif ne oluyor? "

Elif'in gözleri dolmuş,elleri titriyordu.

"Bu geri zekalı şansını benimle denemek istiyormuş."
Dedi ağlamaklı.

"Bana bak.
Edebinle defol git canına susama."

"Sen karışma küçük anne.
Ben onunla konuşuyordum."

"Ben seninle konuşmuyordum ama." Dedi Elif.

"Duydun.
Defol!"

"Ammada nazlı çıktın güzellik.
Yoksa o adam ikinizidemi idare ediyor."

Ağzım açık baka kaldım piçimsi bir gülümsemeyle bize bakan Emrah'a.

Bilerek belden aşağı vurduğu yüzündeki mimiklerden belliydi.

"Sen ne diyorsun be." Dedim dahada sinirle ittirerek.
Sonrada yüzüne hızlı bir tokat attım. Sol eli yüzünde bana bakarken kaşları çatık ama şaşırmıştı.

"Ee..h.
Yeter be!
Defol git başımdan."

Dedi iki eliyle o da beni geriye itekleyerek. O an ayağım tökezleyince arkaya düştüm.

Düşerken başımı duvara çarptım.

Elif'in Aslı diye çığlık attığını duydum.

"Aslı bu kadar yeter.
Bu sefer Alev'i tutamazsın. "

*****

Emrah'ın Aslı'ya söylediği şey ve onu iterek düşürmesi beni zıplatmaya yemişti.

Ayağa kalkarken elimi çantaya sokarak içindeki kalemi elime aldım.
Kalkar kalkmaz sol elimle Emrah'ı yakasından tutarken sağ elimdeki kalemi şah damarına dayadığım gibi gözlerine baktım. Hatta o kalemin ucu bir kaç milim girmişti.

"Bana bak sümüklü böcek şuandan itibaren seni bu kızların yanında görmeyecem.

Yoksa kendini itler cennetinde bulursun."

Dedim bir yandanda kalemi boğazına bastırıyordum. Kıpırdamadan başını yukarı kaldırmış beni dinliyordu.
Kalemin ucu derisine girmişti her kıpırdadığında dahada gireceğini biliyordu.

"Aslı.
Aslı ne yapıyorsun. Biri görecek başımız belaya girecek."

"Kes sesini Elif.
Belaya girerse bu itide götürürüm."

"Aslı'dan da Elif'dende uzak duracaksın."
Emrah şaşkın bana bakıyordu daha doğrusu gözlerime.
Aslı'nın gözlerinin mavisi koyu renge dönünce Emrah'ın irkildigini gördüm.

"Şimdi.
Siktir git beni daha fazla delirtme."

Dediğimde Emrah sessiz başını salladı.
Yakasından elimi çekince elini kanayan yere koyarak hızlı adımlarla uzaklaşıp merdivenlerde kayboldu.

Elif anında yanıma geldi.

"Aslı ne yapıyorsun delirdinmi.?"

"Evet delirdim.
Böylelerinin içinde sağlam kalmak mucize."

"Aslı?"

Dedi Elif gözlerime bakarken.
Gözün.
Gözün neden birden..."

"Şşşştt."

Dedim yanına yaklaşarak.

Kısık sesle devam ettim.

" Merhaba.
Ben Alev.
Aslı yok."

Dedim sırıtarak.
Elif alık alık bana bakarak ve kekeleyerek.

"Ne diyorsun Aslı, ne Alev'i.
Başını kötü çarptın sanırım. "

"Ne.?
Alakası bile yok."
Dedim gözlerimi devirerek.

"Ben Alev.
Aslı'nın güçlü tarafı.
İkinci kişiliği yani.
Aslıya o kadar dedim. Sanada söyleyelim diye ama...
Söylemeye çekindi."

"Yok yok.Sen iyi değilsin."

"Hemen Ferman'ı arıyorum.
Gelip seni alsın.
Bi doktora falan götürsün."

"Sakın!
O kara kuleyle uğraşamam.
Şimdi gelip, bana yinemi sen.
Niye gelip ortalığı karıştırıyorsun. Diye laf sokacak.
O kara kuleyi çağırmak yok."

"Hem sende öğrenmiş oldun işte.
Tanışmış olduk fenamı."
Dedim yine sırıtarak.

Ama Elif korkulu ve şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Bir adım öne çıkıp elimi uzatınca bir anda gözleri kaydı düşüp bayıldı.
Etrafta kimse yoktu.

"Elif." Dedim yanına diz çökmeye çalışarak ama bu göbekle zordu.

Baktım olmuyor ayakta durarak telefonu çıkarıp Sefer'i aradım.

"Alo Sefer birinci kata gel.
Yardımın lazım."

Dediğimde dakika geçmeden Sefer bulunduğumuz kata çıktı.
Bizi görür görmez koşarak yanımıza geldi. Elif'i yerde görünce panikle eğilip baktı.
Kızın yüzünü tokatlayarak seslendi ama uyanmadı Elif.

"Tansiyonu düştü.
Kucaklada Kağan'a bide o gitsin." Dedim gülerek.

Sefer önce halime baktı şaşkın.
Sonra Elif'i kucakladığı gibi birlikte okuldan çıkıp arabaya gittik.

Elif'i ön koltuğa bırakarak ben arkaya o da direksiyona geçti.
Yolda Kağan'ı arayıp acil oraya geldiğimi söyledim.
Yarım saate Kağan'ın olduğu hastanede acilin önündeydik.

Koşarak yanıma gelip arka kapıyı açtı Kağan.
Arabadan inerken,

"Ben değil o."

Dedim
Elif'i göstererek.

"Elif mi?
Ne oldu?"

"Okulda bayılmış." Dedi Sefer.

"Neden?
Düştü falan mı?"

"Beni gördü ." Dedim gülümseyerek.

Kağan yeni farketmişti.

"Anlaşıldı." Dedi bıkkın.

Sefer Elif'i arabadan çıkartarak içeriye giderken.
Hakan,

"Yardım istermisin." Dedi.

"Hayır ben yavaş yavaş gelirim sen git kıza bak."Dedim.

Içeriye girince kendime bir koltuk bulup oturdum. Yani en azından denedim.
Ama oturmak kolay değildi.

Sefer.
Yanıma geldiğin de,

"Nasıl kibar kızımız.?"

"İyi Kağan bey ilgileniyor."

"Tamam.
Kerem beyini arada karısı olacak kızın yanına gelsin.
Ben hiç uğraşamayacam valla."

Sefer telefonunu çıkarıp uzaklaşırken bende oturduğum koltuğa yatarak başımı bir kolçağa ayaklarımı diğerine koydum.

"Bak böyle daha iyi oldu."

Dedim.
Kağan odadan çıkıp yanıma geldiğinde, Dilek'te arkadan koşarak geldi.

"Aslı iyimisin.?
Bişeymi oldu.
Neden burda yatıyor.
Kağan neden odaya almadın."

"Sakin ol Dilek."

Yüzüme bakıyordu Kağan.
"Birşeyi yok."

"Elif bayılmış okulda o yüzden gelmişler."

"Neden? Ne olmuş?"

Gözleri bende cevap verdi Kağan.

"Alev'i görünce şok geçirmiştir heralde."

"Alev?"

"Dilek anında bana baktı.
Şokların günüydü bugün."

"Naber Dilo?"

"Ben Alev." Dedim elimi kaldırıp indirerek.
Dilek ne yapacağını bilemeden baktı.
Yüzünün halini görünce beni gülme tuttu.

"Sende bişey varmı? Yani sizde. Yani bebekte."

Kağan'ın halini görünce dahada gülmeye başladım.

"Geldim gidiyorum hâlâ alışamadınız."

Dedim.
Ama bu cümle şuan beni bile rahatsız etmişti.

"Kalk hadi."

"Nereye?"

"Yataklardan birine geç.
Bu şekilde yatma. "

"Yoo ben rahatım. Burası iyi."

"Alev inatlaşma.?
Hem Aslı'yı hem bebeği düşün."

"Off ya tamam.
Şu hale bak.
Bunlar hep senin yüzünden ufaklık.
Baya kıymetli olacaksın doğduğunda."

Şaşkın beni dinleyen Dilek'e dönüp.

"Bakacağına tutta kalkmama yardım et bari Dilo." Dedim somurtarak.

Tedirgin olan Dilek elimden tutarak kalkmama yardım etti.

"Merak etme uysalım, aşılarımda tam, ısırmıyorum da"

Dilek bir bana bir Kağan'a baktı.
Kağan Dilek'i rahatlatmak için.

"Sen ona aldırma." Dedi.

"Sen bana aldırma Dilocuğum."

Dedim odaya giderken ama hallerine gülmedende edemedim.
Şuan çok şapşal görünüyorlardı.

Odadaki diğer yatağa yatınca Dilek ayaklarımın altına yastık koydu. Yatağın baş kısmınıda yükseltti.
Rahat olmuştu doğrusu.

Birşey olursa çağır dedi ve çıktı.

Yan tarafta yatan Elif'e baktım.
Mışıl mışıl uyuyordu.
Kağan abisi birde serum takmıştı.

"Afiyet olsun Elif." Dedim sırıtarak.

Bu arada Dilek Kağan ile kapının dışında konuşurken bende duyuyordum.

"Kağan.
Buna inanamıyorum.
Bu...
Bu çok acayip bişey.
Aslı'nın ikinci kişiliğiyle konuşmak nasıl desem çok acayipti."

"O kelimeyi kullanmıştın zaten."

Dedim alaycı şekilde.

Elimi karnıma koydum.

"Ee ufaklık sen nasılsın?
Zaman yaklaşıyor.
Yer değişmeye hazır mısın bakalım?

Alev geldiğinde, Alev gidecek.
Annen seni dört gözle bekliyor.
Sakın dediklerimi unutma. Anneni üzmeyeceksin.
Öyle kapıdan bacadan kaçmakta yok.
Tamam mı.?"

O sırada kapı açıldı.
Paldır küldür gelen ufaklığın babasıydı.
Arkadakide Kerem.

"Oo enişte sende mi geldin."

Dedim gülümseyerek.
Kerem hemen Elif'in yanına giderek elini yüzüne koydu.

"Elif...
Kağan abi neyi var."

"Birşeyi yok oğlum, tansiyonu düşmüş sadece."

"Alev.?" Dedi Ferman şüpheli bakışlarla.

"Enişte.?"

Ferman bir bana bir arkasındaki Kağan'a baktı.

"Ne oluyor lan anlat."

Kağan:
Bir Kerem'e bir Ferman'a bakarak,

"Alev beni aradı,acil geliyoruz dedi.
Ben bebekle ilgili sandım ama Elif okulda bayılmış.
O yüzden gelmişler."

Dedi diğer yataktaki Elif'i göstererek.

"Sebep.?"

Kağan gözleriyle beni işaret etti bu kez.

"Pis satıcı ne olacak."

Şimdi hem Kerem hem Ferman bana bakıyordu.

"Alev?"

Dedi Ferman.
Konuş yoksa ölürsün bakışı vardı gözlerinde.

"Sorun yok sakin ol Kara kule.
Emrah Elif'i sıkıştırınca,Aslı'da Emrah'a tokat atınca, Emrah'ta Aslı'yı düşürünce olaya karışmam gerekti.

Yani Elif'le de tanışmak zorunda kaldık.
Tabi kız beni görünce şok...Düştü kaldı."

"Aleeevv!
Ne Emrah'ı.?
Ne sıkıştırması.?
Ne tokatı. Ne düşmesi ne anlatıyorsun."

"Bağırmasana be.
Ufaklığı korkutacaksın."

Ferman bir bana bir göbeğime baktı. Ellerini saçlarına daldırarak derin bir nefes aldı.

"Şimdi.
Ne oldu.
Doğru düzgün anlat delirtme beni."

"Bilemiyorum.
Acaba anlatsam mı?
anlatmasam mı.?"

Dedim yattığım yerde ellerimi göbeğimin üstünde birleştirerek.

"Aleev.!"

"Tamaam.
Anlatıyorum.
Ama söz ver."

Dedim sesim daha kibar çıktı.

"Aslı'yı üzecek hiç bişey yapmayacaksın."

Yüzüme baktı sinirle.

"Yapsanda söyleme bari ."

Dedim göz kırparak.
Bu kez şaşkın bakıyordu.
Ferman'ın bu hâlleri beni öldürecek.

"Bugün okulda yeni yeni bir çocuk gördük.
Adı Emrah'mış
Aslı'yla tanışmak ve kahve ısmarlamak istedi."

Dediğim anda ellerimi kulaklarıma kapattım

"Laaannn!"

Ferman kendi etrafında bir tur atıp sinirle bağırdı.

"Yırtınman bittiyse devam ediyorum."
Dedim sakin.

"Ama Aslı'nın ne karın olduğunu nede hamile olduğunu bilmiyordu."

"Körmü gözünü siktigim."

Bi kahkaha patlattım.
"Hayır değildide masada otururken anlamamış.
Gerçi öğrenince üzüldü.

Ha birde," Tüh ya armudun iyisini ayılar yermiş." Dedi yani sana ayı dedi.
Karşısındaki ben olamasam çoktan boğazıma yapışırdı heralde.

Öyle böyle değildi bakışları.

Aslı dediği şeyi duyunca masanın üstünden yakasına yapışıp yürü git lan çekti.

Ama."

Dedim ve Kereme döndüm.

"Kerem burası seni ilgilendiriyor öldürme hakkı sana geçiyor yani.

"Bu seferde o it Elif'e yavşadı."

" Ne!" Dedi Kerem sinirden gözleri kızartmıştı.

"O Orospu çocuğunu gebertirim. Derisini yüzerim lan."

"Heyy maşallah bee. Aynı abisi."

Dedim kahkahayla.

"Neyse o sırada Sefer gelip gözdağı verince korkup kaktı.
Ama ikinci arada Elif'i koridorda sıkıştırırken gördük.

Aslı hemen olaya müdahil oldu.
Emrah'ın suratında patladı attığı tokat.

Tabi Emrah durmadı. Aslı'yı iterek düşürdü tabi benimde düğmeme basmış oldu.

"Onu öldürecekti."

"Elif'in sesiyle herkes ona baktı.
Kalemi boğazına sapladı."

Dediginde herkes bana döndü korkulu gözlerle.

Kerem hemen Elif'in yanına geçip sarıldı.

"İyimisin?"

"Hı hı."

"Yok deve. Ne saplaması. Saplasaydım koşarak kaçamazdı.
Biraz kanadı o kadar.
Sonra bu narin kız beni görünce bayılıverdi."

"Yapmam gerekeni yaptım.
Pişman değilim. Yine olsa yine yaparım." Dedim kollarımı göğsümde birleştirerek.

********************************




 

 

Loading...
0%