Yeni Üyelik
95.
Bölüm

🔥D.95 Kaldı 30

@azamet_29_2

"Yok deve. Ne saplaması. Saplasaydım koşarak kaçamazdı.
Biraz kanadı o kadar.
Sonra bu narin kız beni görünce bayılıverdi."

"Yapmam gerekeni yaptım.
Pişman değilim. Yine olsa yine yaparım." Dedim kollarımı göğsümde birleştirerek.

"Ne yapsaydım kenarda durup gözmü yumsaydım.
Kim bilir ne dedi de Elif pancar gibiydi." Dedim sinirle.

Kerem anında Elif'e döndü.

"Ne dedi?"

Elif utançla önüne döndü suskun.
Yine kızarmış,gözleri sulanmıştı.
Kerem'e birşey söylemek istemiyordu.

"Söylesene Elif."

Dedi Kerem.

Elif hızla başını sağa sola salladı.

"Aynen böyle kızarmıştı işte." Dedim.

Kerem aşağı yukarı tahmin etmiş olmalı ki hızla kapıya doğru atıldı.

Ferman koluna yapıştı.

"Nereye?"

"Okula abi."

"Bekle sırası var."

Önce kızları eve götürelim yarın halledecez o işi.

"Söylediğimi unutma." Dedim

"Aslı'yı üzecek birşey yapmayacaksın."

"Hadi gidiyoruz."

Yanıma gelip bana bakan Ferman'a baktım.
Sonra kollarımı ona doğru uzatarak,

"Aslı'nın bacakları şişmiş yürüyemiyor."

Dedim sırıtarak.
Sonuçta kendi karısını taşıyacaktı değilmi.

Beni yavaşça kucağına aldı.
Bu hamilelik gerçekten zormuş.
Şuan ufaklığın ayağını böbreğimde hissediyordum.

Ferman'ın kucağına yerleşip beklemeye başladım.

Ferman,

"Hadi gidelim.
Kağan sağol. "

"Ne demek bir klasik daha işte."

"Cıvıma hemen lan.
Dilek'e söylerim bak."

"Hadi oğlum hadi git işine."

*****

Ben Alev'i kucakladığımda Kerem de Elif'in koluna girdi.
Birlikte çıkarken kapıda Dilek bekliyordu.

Bizi görünce, önce Alev'e baktı.

"Görüşürüz Dilo." Dedi Alev gülümseyerek. Hazır gelmişken etrafındakilerle eğleniyordu sanki.

Sonra bana dönerek,

"Ferman bebeğide görelim sonra gidin. Hem kontrolü yapmış olalım.
Bu dönem sık kontrol gerekli."

"Dilek haklı hazır gelmişken yapalım."

"Evet,evet,evet.
Ufaklığı görmek istiyorum bende."

Diyen Alev'e baktım.

"Tamam iyi olur."

Arkama dönüp Kerem'e,

"Siz gidin biz kontrol için biraz daha kalacağız." Demiştimki.

Elif, "Benimde görmemde sakınca varmı?"

Diye sordu.

"Bence görsün.
Hem tecrübe olur.
Nede olsa evlendiklerinde kendileri de yapacak hemde ikiz olacak."

Diyince bir Alev'e bir Elif ile Kerem'e baktım.
İkiside kocamam açtıkları gözleriyle bize bakıyorlardı.
İkisininde yüzü kıpkırmızıyken Alev kucağımda bacaklarını sallayarak kahkaha atıyordu.

"Alev rahat dur düşeceksin yoksa."

"Ferman şunların haline baksana."

"Çok patavatsızsın Alev. "

"Yalan mı Jerry.
Yapmayacakmısınız. Hem yapın ki
ufaklık yalnız kalmasın."

Hâlâ gülümsüyordu Alev.

"Alev... Kes artık."

"Tamam enişte kızma. Hadi ufaklığı görelim Dilo."

Dedi Alev Dilek'e bakarak ama Dilek öylece bize bakıyordu.
Alev'den bir kahkaha daha geldi.
Kağan'a bakarak.

"Pis satıcı. Dilek'e bir el at kızın aklı karıştı. "

Kağan Dilek'in yanına gelerek seslendi.

"Dilek iyimisin.?"

"İyiyim,iyiyim. Sadece çözmeye çalışıyorum.
Siz bu karışıklığa nasıl katlanıyorsunuz.?"

"Onlarda çözemedikleri için katlanmaya alıştılar hepsi bu.
Hadi artık ben ufaklığı merak ediyorum biran önce görelim."

Biraz sonra ultrason odasında herkes ekrana bakıyordu.

Alev uslu uslu yatarken Dilek'te elindeki aletle bebeği bize gösteriyordu.

Tam görüntü aldığında renkli ekranda gördüğüm kızıma baktım.

Küçücük yüzü, elleri, burnu,herşeyiyle görünüyordu. Ultrason sırasında bile harekliydi.

Elif ve Kerem'de ilk kez görmüşlerdi.
Elif:

Aslı bu..
Bu çok güzel bir bebek...

"Alev. Aslı değil.
Neyseki Aslı'ya benziyor. Babasına benzese çirkin olurdu."

Alev'e baktım ters ters.

"Ne?
Aslı'nın tipi olabilirsin ama benim değilsin."

Dilek araya girdi.
Hem Alev'in karnını siliyor hem konuşuyordu.

"Evet.
Herşey yolunda görünüyor.
Ferman son ay artık dinlenmeli Aslı.
Heran her şeye hazır olmalı. Erken doğum da dahil."

"Anladım Dilek. Sağol."

"Ya Dilo bu bacak şişlerine çare yokmu. Kızın bacakları fil gibi oldu."

"Düz şekilde yatarak bacaklarını yükseğe kaldırırsa rahatlar. Hem kan dolaşımınada iyi gelir.

Bir durum olursa gece gündüz fark etmez hemen arayın."

"Merak etme Dilo." Dedi Alev atılarak.

Tekrar Dilek'e döndüm.

"Tamam.
Herşey için sağolun.
Bir şey olursa ararım."

Alev yine kollarını bana uzatınca kucağıma aldığım Alev ile birlikte çıkışa giderken Alev'e baktım.
Gözleri kapalıydı.
Anında uyumuş olamazdı.

"Hemen uyudunmu.?"

"Evet hemen uyudum."

"Çok aksisin."

Arabaya geldigimizde,

Kerem:

"Abi biz önden gidiyoruz."

"Tamam."

Alev'i arabaya oturtduğumda gözleri kapalı sayıklar gibi konuşmaya başlayınca anladım gerçekten uyuyordu.
Da nasıl bu kadar hızlı dalmıştı.
Kulak kabarttım ne söylediğini duymak için.

"Kaldı 30." Dedi.

"Kaldı 30?
Ne demekti bu?

Alev.?
Aleev.? "

Kontrol etmek için seslendim ama çoktan dalmıştı.
Diğer tarafa geçerek bende bindim yanına.

Alev'in başı omuzuma doğru kaydı,derin uyuyordu.

"Zafer yavaş gidelim."

Kerem ile Elif önden bizde arkadan yavaş şekilde eve doğru yola çıktık.

Bir ara yine Alev'i duydum.
Yine,
"Kaldı 30." Dedi.
Dahası gözünden bir damla yaşın süzüldüğünü gördüm.

O zaman anladım.
Doğum için kalan bir aydan ve gidişinden söz ediyordu.

Ne demişti.

" Alev geldiğinde Alev gidecek."

Sanırım gitmek istemiyordu.
Bu yüzden üzgündü ama belli etmiyordu.
Alev'in gidişi bizide etkileyeceğe benziyordu. Ona normal bir insan gibi alışmıştık. Gidişiylede üzülecektik sanırım.
En çok ta Aslı.

Eve geldiğimizde Kerem ve Elif önden girerken bende arabadan inip diğer tarafa geçtim.
Alev yada Aslı artık hangisiydi anlayamasamda kucağıma alıp eve doğru yürürken kapalı gözlerle,

"Yine beni taşıyorsun.
Belin ağrıyacak. " Diyen Aslı'yı duydum.

Aslı'ydı,dönmüştü.

"Ağrımaz." Dedim kendime bastırarak.

Gözlerini açıp bana baktı.
Bir koluyla boynuma sarıldıktan sonra dudaklarıma bir buğse bırakarak,

"Teşekkür ederim." Dedi.

İçeri girdiğimizde salona geçerek Aslı'yı koltuğa bıraktım. Ayaklarının altına küçük sehbayı çektim.

*****

Ferman'ın kucağından koltuğa geçiş yaptığımda karşımda oturan Elif'i ve Kerem'i gördüm.
O an çark etti herşey kafamda.
Okulda olanlar, Elif , hastane.

Şaşkın ve utanç içinde Elif'e bakıyordum.

Sonra yanıma oturan Ferman baktım.
Bakışlarında çık işin içinden çıkabilirsen bakışı vardı.
Elif'in yüzüne bakamıyordum.

"Bana kızdınmı diyebildim." sadece.

Önce şüpheyle baktı Elif.
Kerem:

"Aslı." Dedi.

Elif birden Kerem'e,

"Sende biliyorsun yani." Diye çıkışınca başımı kaldırıp Kerem'i dövecek gibi bakan Elif'e baktım.

"Kerem seninle de görüşeceğiz." Diye ekledi Elif.

"Benimle ne alakası var ya. Hem asıl ben seninle görüşeceğim. O piç ne söyledi hala söylemedin."

Elif anında u dönüşüyle bana dönerek,

"Hemde çok kızdım Aslı. Ben senin arkadaşın olduğumu sanıyordum. Böyle bir şeyi bana söylemediğine inanamıyorum."

"Sana söylersem benden korkar kaçardın. Benimle arkadaş olmak istemezdin. Yalan mı?
Bu yüzden söylemedim."

"Kaçmazdım.
Tamam belki ilk başlarda kaçardım. Ama sonra söyleyebilirdin. Sonraları seni tanımışken kaçmazdım ki.

Şimdi..."

Dedi.
Duraksadı.

"Senin iki kişiliğin mi var."

"Başımı salladım sadece sessizce."

"Nasıl böyle birşey..."

"Elif çok uzun bir hikâye,bir ara anlatır.
Şimdi üzerine gitme."

Dedi Kerem.

"Hem Alev o kadar kötü biri değil.
Biri?
Karakter?
Kişilik?

Ne demek gerekiyor bak şimdi aklım karıştı."

"Alev zor anlarımda çıkar ortaya. Bazende keyfi..."

"Evet bugün gördüm.
O pislik seni itince bir anda farklı birine dönüşmeni fark ettim ama başka bir kişilik gibi birşey beklemiyordum. Yalnız Emrah'ın kaçışını unutamıyorum." Dedi gülerek.

"Herneyse uzatmayalım.
Devamını başka zaman tamamlarsınız. Aslı'nın dinlenmesi lazım. Kerem sende Elif'i evine bırak."

"Yarın görüşürüz Elif."

Dedim şüpheli şekilde.
Benimle görüşmek istermiydi.

"Yarın gitmiyorsun Aslı.
Sadece son sınava gidiyorsun derslere evde çalış.
Dilek artık riskli dedi ve daha dikatli olup dinlenmeli dedi. Ayrıca erken doğum riskindende bahsetti."

"Gerçekten mi.? "

"Evet Aslı.
Doğru. Artık ufaklığı riske atamazsın."

Dedi Alev de.

"Tamam." Dediğimde herkes garip şekilde yüzüme baktı.

"Ne?
Ne oldu.
Neden oyle bakıyorsunuz?"

"Hiiiç yenğecim.
Bu kadar çabuk kabul etmeni beklemiyorduk ondan şaşırdık. "

"Yok artık.
O kadarda değil.
Ben kızımı herkesten fazla düşünürüm. Dilek riskli dediyse evde dinlenirim. Zaten son bir sınavım var onada girer dönerim.
Hem artık kızıma bir oda yapmanın vaktide gelmişti.
Kendi ellerimle odamızı hazırlarım. "

"Aferin benim güzelime."

Diyen Ferman'a bakarak gülümsedim.

"Yaa. Ben çok açım hadi yemek yiyelim.
Elif sende kal sonra Kerem seni bırakır. "

"Olur valla.
Ne yalan söyleyim bende acıktım."

Yerimden kalkmaya çalışırken Ferman yanıma gelerek yardım etti.
Kendimi yaşlılar gibi hissettim bir an.

Ayağa kalkmayı başarıp mutfağa doğru giderken kapıdan Gülce girdi.

Hepimize bakarak.
"Oo herkeste burdaymış."

"Bi dakka neden herkes burda bişeymi oldu."

Tabi kız biliyordu malını. Herkes aynı anda aynı yerdeyse kesin vukuat var demekti.

Ferman:
"Yok güzelim, gel bizde yemeğe geçiyorduk."

"Vardı geçti." Dedim kısık sesle.
Ama duymadı.
10 dakika sonra masadaydık.
Hem yemeğimizi yiyor hemde olanları Gülce'ye anlatıyorduk. Gülce olanları ağzı açık dinlerken Ferman ve Kerem arka arkaya küfürler ediyorlardı ağızlarının içinde. En son Elif ile Alev'in tanışmasını da duyunca Gülce'de bi panik oldu ama Elif'cim çok iyi bir arkadaştı.
Beni yalnız bırakmayacağını arkadaşım olmaya devam edeceğini söyledi.
Elimi karnıma koyarak.

"Bak kızım işte gerçek aile.
Annenin yalnızlığının son bulduğu huzur dolu bir aile. Sen çok şanslı bir bebeksin. Bu şansın hep devam etsin bebeğim."
Dedim.

Ve bunu sesli söylemiş olmalıyım ki herkes bana bakıyordu.
Başımı kaldırdığımda bütün gözler üzerimdeydi.
Utanarak önüme döndüm.

"Hepinize teşekkür ederim.
Yalnızlık çok zor birşey.
Siz benim yalnızlığıma bir son verdiniz. Bende bebeğimde çok şanslıyız. "

Dedim gözümden akan bir damla yaşa engel olamadan. Yanımda oturan Ferman elini elimin üzerine koydu.
Gözümden akan damlaya dudağını bastırdı.
Asıl biz şanslıyız. Sen ve bebeğim benim mucizemsiniz."

Dedi. Dahada ağlamamak için zor tuttum kendimi.

"Tamam artık.
Şu ağlama kısmını hızlı geçelim. "

Dedi Gülce gözlerini silerken.
O sırada aklıma gelen şeyle. Gülce ye sataşma kararı verdim.

"Ee görümceciğim sizde durum ne."

Gülce anî gelen sorumla önce şaşırdı tabii.

"Şey aslında."
Dedi Gülce herkese bakarak.

"Yoksa ayrıldınız mı?" Dedim endişeyle.

"Ne!?
Hayır. Öyle bişey yok."

Ferman Gülce'ye bakarak.

"Ne o zaman.?"

"Abicim müsaitsen Melih hafta sonu buraya gelmek seninle konuşmak istiyormuş." Dedi yutkunarak.

"Sebep."

"Şeyyy..."

"Sende uygun görürsen aramızda nişan yapmak istiyoruz.
Tabi uygun görmezsen bekle..."

Ferman:

"Gülce."

Dedi utancından başı önüne eğik Gülce'ye.

" Sen gerçekten Melih'i hayatında istiyor musun?
Onunla bir ömürü paylaşmak istiyormusun.?"

Hepimizin gözü Gülce'de idi.
Sessizce başını salladı evet anlamında.

"Tamam gelsin.
Gelirken söz yüzüklerinizide alsın.

"Tamam abicim."

"Görümceciğim hadi gözün aydın canım.
Sonrada Kerem ve Elif sıra sizde.
Sonrada düğün sonra da kızıma arkadaş isterim."

Ferman:

"Aslı sende Alev'den aşağı kalmazsın.
Bugün bebeğe bakarken Alev de bize tecrübeniz olur sizde yapacaksınız hemde ikiz dedi."

Ferman'a baktığımda gülümsüyordu. Ama diğer ikisi kıpkırmızıydı.
Ben kahkaha ile gülmeye başlayınca

Kerem:

"Ya yenge sen bari yapma. "

"Bak Alev'in hisleri kuvvetlidir. İkizlere hazır olun derim ben."

"Ne?
Saçmalama Aslı.
Ne ikizi."

"Ben bilmem. " Dedim.
"Hem kocaman ev işte.
Olsun ikiz olsun ne olurki. Bu ev çocuk sesleriyle dolsun kalabalık olsun. "

"Kızımdan sonra birde oğlumuz olsun o zaman."
Dedi Ferman.

"Ne?
A yok ben bir taneyle bile nasıl baş edecem diye düşünürken mi.? Sadece kızım yeter."

"Ne oldu yengecim.
Bize ikiz olsun ne olacak diyordun."

Tamam neyse.
Önce bi evlenin sonra.

Lafı öyle bir çevirmiştimki herkes gülmeye başlamıştı.

*****
Kaldı 28.

Sabah, kötü geçen geceden sonra uyuyamamış yatamamış dinlenememiş şekilde uyandığımda yanım boştu.

Yatakta oturup koca göbeğime baktım daha büyük olduğu için artık yatarken zorlanıyordum.
Günaydın bebeğim.
Umarım sen uyumuşsundur çünkü ben pek uyuyamadım.
Yavaşça yataktan kalkarken beliminde ağrıdığını hissettim. Hem belim hem sırtım ağrıyordu.
İki gündür okuduğum internet sayfalarında doğuma yakın zamanda böyle sıkıntıların olduğu yazıyordu.
Ama gerçekten rahatsızlık derecesi yazılmamıştı.

Yavaşça banyoya giderek işleri hallettim. Sonrada üzerime bir hırka alarak çalışma notlarımıda alıp aşağıya inmek için odadan çıktım.
Ben aşağı inerken Ferman'da salonda ileri geri hareketlerle telefonla konuşarak yürüyordu.

Yavaş adımlarla aşağı indiğimde hemen yanıma gelerek son basamaklara yardım etti.

Telefondaki her kimse,

"Bu şehirden gittiğine emin ol." Dedi ve kapattı.

"Hayırdır kimi şehirden yolluyorsun?"

"Emrah'ı.? Kerem gittiğinden emin olacak. "

"Emrah'ı mı?"

"Evet. O piç canını almadığıma dua etsin."

"Valla hiç uğraşamayacam. " Dedim koltuğa doğru giderken.

"Ne oldu neyin var. Yoksa ağrınmı var."

"Yok bişey sadece belim ve sırtım ağrıyor. Uyuyamadım dinlenemedim."

"Dilek'e gidelim. Ama oda söylemişti böyle olacağını. "

"Evet normal şeyler ama..."

Ferman koltuğa oturarak,

" Gel."
Dedi.

Yanına gittim. Kucağını işaret etti. Yüzüm Ferman'a dönük şekilde bacaklarımı açarak dizlerine oturttu beni.
Elimdeki notları koltuğa attım. Bacaklarım iki yana açık kollarım Ferman'ın boynuna sarılı kucağında oturup başımı omuzuna koydum.
Ferman geriye yaslandığında kucağında yatıyordum nerdeyse.
Ferman ellerini sırtımda ve bel çukurumda bastırarak gezdirerek masaj yapmaya başladı.

"Aaah! Çok iyi geldi." Dedim ağlamaklı. Yeni farketmiştim. Baya baya belim ağrıyormuş.

"Teşekkür ederim Ferman."

"Gece neden söylemedin güzelim."

"Uyandırmak istemedim."

"Bir daha agrın olunca söyleyeceksin. Anlaştıkmı?"

"Hı hı.
Anne olmak zormuş.
Boşuna demiyorlar cennet annelerin ayağı altında diye."

Dedim gözlerimdeki yaşlar dahada çoğalırken.
"Keşke annem yaşasaydı. Yanımda olsaydı." Dedim yüzümü sevdiğim adamın boynuna gömerek.

"Şiişşştt.
Tamaamm." Dedi Ferman saçlarımı okşayarak.

"İyiki varsın.
Sende olmasan ne yapardım.
İyiki karşıma çıktın."

Demiştimki alt kattaki kütüphaneden çıkan Gülce'yi gördüm. Elinde bir kitap inceleyerek geliyordu.

Bizi gördüğü anda.

"Ay..!
Özür dilerim.
Valla bakmadım. " diyerek arkasını döndü.

"Saçmala Gülce gel."Dedi Ferman.

"Aslı'nın beli ağrıyormuş."

Gülce hemen yanıma geldi.

"Aslı çokmu ağrıyor."

"Ağrıyordu ama azaldı."

"Ama ağlamışsın."

"Yok o annemi hatırladığım için oldu."

"Canım yaa. Annenin yerini tutamayız ama seni en az onlar kadar seviyoruz üzülme lütfen."

"Teşekkür ederim Gülce."

"Ferman artık iniyim."

"Daha iyimisin güzelim."

"Hıhı."

Ferman kucağında benimle ayağa kalkarak beni yavaşça koltuğa bıraktı. Gülce de ayaklarımın altına sehba koyunca daha rahat hissettim.

"Teşekkür ederim.

Ferman?
Bu arada sen neden evdesin?"

"Sahi abi sen işe gitmiyormusun?"

"Doğuma kadar evden çalışacağım.
Sonrada bir süre daha evden olabilir.
Güzel karımın yanında olmak istiyorum."

Aşkla baktım sevdiğim adama.

"Sen burda otur bende birazdan geliyorum. Esma Sultan kahvaltıyı hazırlamıştır. Birazdan kahvaltıya geçeriz. "

"Tamam."

Gülce yanıma oturdu.

"Sizi kıskanıyorum Aslı.
Araya giren o kadar şeye rağmen aşkla bağlısınız."

"Eminim sizde mutlu olacaksınız.
Hak ediyorsunuz çünkü."

"Umarım dediğin gibi olur. Ne yalan söyleyeyim hafta sonunu korkarak bekliyorum."

"Neden ki ?"

"Ya Melih'in ailesi beni istemezse.
Ne demek istemezse senden iyisini mi bulacaklar?
Sen kalbini ferah tut. Melih seni seviyorsa sende onu seviyorsan bitmiştir Gülce. Aileside mecbur sevecek. Hem sen sevilmeyecek kızmısın?"

"Teşekkür ederim Aslı. İçime su serptin."

*****
Kaldı 26.
Sonunda hafta sonu gelmişti.

Gülce sabahtan beri hop oturdu hop kalktı.
Sabah kahvaltisindan sonra önce akşam için güzel bir elbise seçtik. Saçlarına makyajına karar verdik.

Gelenler için ikramliklar hazırlandı.
Bugün Gülce için çok önemliydi.
Arayıp Elif'i de davet ettik.
Onsuz olmazdı değilmi.

Nihayet akşam olduğunda Gülce'yi hazırlamak için odasına çıktık.
Üzerine seçtiğimiz pudra rengi diz altında biten bir elbisesi dalgalı saçları hafif makyajı ile melek gibi olmuştu.
İşimiz bitip aşağı indiğimizde Ferman ve Kerem duygulu gözlerle bakarak bizi bekliyordu.

Ferman yanımıza gelerek Gülce'ye sarıldı.

"Gülce'm güzelim bi tanem.
Hep mutlu ol.
Mutsuz olduğundada bana söyle, senin için herkesi herşeyi karşıma alırım. Ailem benim için en değerlimdir. Hiç unutma." Dedi ciddiydi.

Biraz sonrada Melih, annesi Melek hanım ve babası Mehmet bey geldiler.

Önce teker teker tanıştık.
Bir süre salonda oturarak sohbet ettik. Bu arada Melek hanım ve Mehmet beyin bir kaç ay sonra kalıcı olarak yurtdışına yerleşeceğini öğrendik.
Melih burda tek yaşayacak ve çalışacakmış.
Sohbetin tam bu noktasında Ferman'dan süpriz bir teklif geldi.

"Bak Melih.
Ben işimde disiplin düzen ve ciddiyet isterim. Hata kabul etmem.
Küçücük hatalar büyük sonuçlar doğurur. Bu yüzden sıfır hata ile çalışmak isterim.
Yani diyeceğim oki eğer bu disiplini gözün yerse senide şirketimin hukuk işlerinde görmek isterim. "

Bu teklifle hem Melih hem ailesi hemde biz çok şaşırmış ama sevinmiştik.

"Sizinle çalışmaktan şeref duyarım."

"Şimdi gelelim yüzük meselesine."

Mehmet bey:

"Ferman bey.
Oğlumuz Gülce kızımızı görmüş beğenmiş. Gülce kızımızda oğlumuzu beğenmiş. Biz de Gülce kızımızı gıyabında tanıdık çok sevdik. Sizde uygun görürseniz Allahın izni peygamberin kavliyle kardeşiniz Gülce'yi oğlumuz Melih'e istiyoruz. "

"Mehmet bey öncelikle ben kardeşimi kimseye vermiyorum. Bu cümleyide sevmiyorum. Gülce benim kardeşim her zamanda kardeşim kalacak.
Ben sadece yuva kurmalarına destek veriyorum diyelim.
Yani hayırlı olur inşallah."

Ferman lafı o kadar uzatmıştıki bir an iznim yok diyecek sanmıştım.

Herkes ayağa kalktı, Gülce ve Melih yanyana Ferman'ın karşısına geçtiler.
Ferman önce Gülce'nin sonra Melih'in yüzüğünü taktı.
"Hep mutlu olun." Dedi.
Hepimiz alkışladık.
Gülce'nin mutluluğu gözlerinden okunuyordu.
Buda her şeye değerdi. Gülce ve Melih'in yanına gelip kulaklarına aramıza hoşgeldiniz dedim kıkırdayarak.

**********************************

 

Loading...
0%