Yeni Üyelik
97.
Bölüm

🔥D.97 Gidişler gelişler.

@azamet_29_2

Alev'in arkasından bağırdım.

"Gidemezsin.
İzin vermeyeceğim."

Dedim ellerimle gözlerimi silerek.

"Ben istemedikçe benden kurtulamayacaksın!"

Bunu Alev söylemişti ilk tanıştığımızda.

Ama geri dönmedi bana bakmadı sadece sağ elini havaya kaldırdı ve ağır ağır salladı.
Hoşçakal der gibi.

"Aleevvv!
Alev gitmeee! "

Kanter içinde ağlayarak uyanmıştım. Yatağımdaydım. Yalnızdım.

Zar zor yerimde doğrulup dizlerimin üzerine oturdum.
Rüyamı hatırlayınca,

"Sadece rüyaydı değilmi."

Dedim öyle olmasını umarak kollarımı kendime sararken,

"Sadece rüya."

Hıçkırarak ağlıyordum.
Alev gitmezdiki.
O beni bırakmazdıki.

"Gitmezsin değilmi Alev.
Alev...
Alev..!

Alev cevap ver!
Hâlâ burdasın,hâlâ benimlesin değilmi?"

Dedim tekrar.

"Cevap ver ne olur!
Ne olur!"

Ağlamam dahada artmıştı.
Ama yok, ses vermiyordu.
Alev giderse ne yapacaktım ben. Ben onun varlığına çok alışmıştım.
Ağlarken kapı açıldı ve Ferman girdi içeri.

"Aslı?
Aslı'm neyin var.?
Yoksa ağrınmı var."

Telaşla yanıma gelen Ferman'a sarılarak ağlamaya devam ettim.

*****

Aslı uyurken bende bebek odasının kalan son eksiklerini tamamlıyordum.
Her an kızımız gelebilirdi ve ben herşeyin hazır olmasını istiyordum.

Ben odada uğraşırken kulağıma sesler geldi.
Önce tereddüt ettim ama ağlama sesi olduğunu anlayınca panikle odadan çıkarak kemdi odamıza girdim.

Aslı yatakta dizlerinin üzerinde oturmuş hüngür hüngür anlıyordu.
Korkarak hemen yanında aldım soluğu.

"Aslı?
Aslı'm neyin var.?
Yoksa ağrınmı var."

Aslı aniden bana sarılıp dahada ağlamaya başladı.

"Aslı'm neyin var korkutma beni güzelim. "

Dedim kollarımı sararak.

"Ferman...
Gidiyor!
Alev... Alev gidiyor.
Beni bırakıyor. " Dedi hıçkırarak.

Duyduğum şeyle bir an kala kaldım.
İçimde garip bir his oluştu.
Sanki aileden biri dönmemek üzere gidiyor gibi hissettim.
Bende mi Alev'e alışmıştım.
Buna anlam veremesemde Aslı'yı sakinleştirmem gerektiğini biliyordum.

"Ferman, gitmesin!
Gitmesin ne olur.
Gitmesin!"

"Aslı ağlama güzelim."

"Biliyordun.
Bir gün gelecek gidecekti.
Daha öncedende söylemişti."

"Hayır!
Hayır!
Gitmesin kalsın."

*****

Ferman ne söylerse söylesin Aslı'nın üzüntüsü hafiflemiyordu. İstemiyordu bu dönüşsüz ayrılığı.

Alev, Aslı için hayatındaki en önemli yeri o büyük boşluğu doldurmuştu.
En zor günlerinde hep yanında olmuştu.
Ne zaman başı sıkışsa yardım etmişti.
Kaç kere ölümden kurtarmıştı.
Bir kaç kere de başını belaya sokmuştu ama, yaptığı iyilikler açtığı belalardan çok çok fazlaydı.

Hastanede o kriz anında, o en yaralı anında, en muhtaç anında, ortaya çıkmış , Aslı için koruyucu bir melek olmuştu.
Nasıl bırakırdı.
Nasıl giderdi.
Aslı inanamıyordu.
Alev,Aslı'yı Ferman'a emanet ediyor görevinin bittiğini söylüyordu. Bunu nasıl yapardı.
Alev önceden de bir kaç kere birgün gideceğini imâ etsede,Aslı ciddiye alamamış daha doğrusu inanmak istememişti.
Aslı kabul edemiyordu Alev'in gitmek isteyişini.
Ferman ne derse desin ikna olmuyor bırakıp gitmesini kabul edemiyordu.
Aslı yorgun düşene kadar kimi zaman sesli kimi zaman sessiz ağladı.

Sonunda yorgun yatağına uzanarak gözlerini kapattı. Hala iç çekiyordu.
Ferman sevdiği kadının arkasına uzandı.
Bir kolunu başının altından geçirdi.
Diğerini göğüs altından sardı.
Sarıldı,sakinleşmesini umarak.

Bu şekilde gün boyunca üzgün olan Aslı'nın yanından ayrılmadı.
Aslı'nın bu kadar üzüleceğini hiç düşünmemişti.
Şuanki hâlini Alev hissediyormuydu acaba. Hissesiyorsa bu duruma üzülüyormuydu.

"Aslı."

"Hımm."
Diyebildi Aslı. Sesi üzgün ve yorgundu.

"Aylin'i çağırayım.
Onunla konuşmak sana iyi gelir belkide."

"Hayır.
İstemiyorum." Dedi Aslı yine ağlamaklı.

"Aslı'm güzelim, bir tanem.
Normal insanlar gibi bir hayatın olacak bir de böyle düşün.
Bu kadar üzülürsen kendine zarar..."

"Hayır! Ferman.!
Ben normal bir hayat istemiyorum.
Ben...Ben kimseden vazgeçmek istemiyorum.
Alev'de benim bir parçamdı. Ondanda vazgeçmek istemiyorum."

Dedi Aslı zar zor Ferman'a dönerek.

"Bana,
Ben seni korumak için varoldum.
Ama artık Ferman var.
Seni ona emanet ediyorum. Dedi.

Benim görevim burda bitti.
Alev geldiğinde Alev gidecek.
Çok az kaldı. Dedi."

Ferman Aslı'ya baktı. Ağlamaklı konuşan kadının gözleri şişmiş ve kızarıktı.

"Bütün gün birşey yemedin. Hadi kalk bir şeyler ye güçten düşeceksin."

"Canım istemiyor.
Uyumak istiyorum."

"Aslı'm yapma böyle."

"Ferman belki yine görürüm, konuşurum ikna ederim bırak uyuyayım."

Derin bir nefes alıp verdim.
Aslı'nın yalvarırcasına bakan gözlerine baktım.
Kıyamadım. Bu kadar üzülmesine dayanamıyordum.
Alev'le konuşma şansım olsa konuşup ikna edecektim nerdeyse.

"Tamam güzelim.
Biraz uyu dinlen, ama kalktığında yemek yiyeceksin ona göre."

Aslı sessiz gözlerini kapattı.
Onu yatakta bırakıp kalktım.
Hemen Aylin'i arayıp konuşmam gerekiyordu ve bunu Aslı duymamalıydı. Bu yüzden salona inerek rahatca konuşmaya karar verdim.

Odadan çıkmadan önce gece lambasını açarak yavaşça kapıyı aralık kalacak şekilde kapattım.
Sonra hızlı adımlarla aşağı indim salonda Kerem ve Gülce'yi gördüm.

"Ooo abicim nihayet odadan çıkabildin. Nerdeyse gelip hadi yemeğe diye bağıracaktık."

"Dur Kerem sırası değil.
Diyerek cebimdeki telefonu çıkararak Aylin'i aradım.

Gülce:
"Abi bişeymi var?"

Aylin'in telefonu çalarken Gülce'ye cevap verdim.

"Aslı sabahtan beri ağlıyor."

"Niye ki. Ne oldu, sancısı mı var."

"Hayır.
Alev gidiyormuş. Yada gitmiş öyle bişey."

"Ne!" Dedi ikiside aynı anda.

Kerem:

"Nasıl yani Alev gidiyor mu? "

"Bebek doğduğunda Alev gideceğinden bahsediyordu. Bugünde gideceğini söylemiş mi gitmiş mi anlamadım?
Aslı da gitmesini istemiyor.
Ağlaya ağlaya bitti. Ne desem fayda etmiyor.

Aylin'i arıyorum gelip bi konuşmalı.
Ama telefona bakmıyor.
Neden bakmıyorsun be kadın.
Aç şu telefonu. " Diyerek hırladım.

Sonrada sinirle kapattım.
O an aklıma gelen şeyle anlık heyecan bastı.
Bir dakika.

Alev:
"Alev geldiğinde, Alev gidecek demişti.
Alev gidecekse...
E o zaman vakit geldi mi? "

Dedim şaşkın.

Gülce:
"Ama daha vakit vardı. Henüz erken."

Hızlı adımlarla yeniden Aslı'nın olduğu odaya çıktım. İçeriye yavaş adımlarla girdiğimde Aslı'nın uykuya dalmış olduğunu gördüm.

Tedirgin olmuştum.
Alev'in dediği tutarsa Aslı her an doğum için hastaneye gidebilirdi.
Alev'in dedikleri çıkardı genelde.

Ben bunları düşünürken birden telefonumun zil sesiyle irkildim.
Aslı kıpırdanınca uyanmaması için anında dışarı attım kendimi.

Elimdeki telefonu açıp hızlı adımlarla merdivenlerden indim.

"Alo Aylin."

"Ferman beni aramışsın duymadım.
Bir sorun yoktur umarım."

"Var Aylin.
Alev Aslı'ya gideceğinden bahsetmiş. Yada gitmiş öyle bir şey işte.
Aslı sabahtan beri üzgün,ağlıyor bu halde bu kadar üzülmesi beni korkutuyor. Ne söylediysem sakinleştiremedim. Uyudu kaldı. Alev'le konuşmak ikna etmek istiyormuş."

"Tamam Ferman, ben şimdi çıkıyorum.
Gelince Aslı ile konuşurum. Sen yanında kal."

"Tamam." Diyerek kapattım.

Kendimi koltuğa bırakıp ellerimi alnıma koyarak bastırdım. Başına ağrı gitmişti.
Normal bir hayat yaşamak anormal yaşamaktan nasıl daha zor olabilir anlamıyordum.

Kerem ve Gülce karşıma geçip oturdular.

"Abi iyimisin?"

"Bilmiyorum Gülce.
Nasıl oluyorsa oluyor herşey iyi giderken birden bir şeyler ters gidiveriyor.
Alev'in gideceğini biliyordum.
Alev birkaç kere söylemişti. Hazırlıklıydım. Ama Aslı'nın bu kadar üzüleceğini beklemiyordum. Alev'e fazlasıyla bağlanmış, gitmesini istemiyor. "

*****

Yine aynı rüyadaydım sanırım.
Yine aynı yerdeydim çünkü. Ama kimse yoktu.
Alev yoktu.
Küçük kız yoktu.
Yine yalnız hissettim kendimi. Kendi etrafımda dönerek görebildiğim heryere baktım.

"Aleevv..!
Alev burdasın biliyorum.
Nasıl yaparsın.
Beni nasıl bırakırsın?"

Dedim gözlerimden yaşlar akarken.

"Ben...
Ben o kadar güçlü değilim.
Sadece Ferman'a değil sanada ihtiyacım vardı benim. Nasıl gidersin nasıl beni yalnız bırakırsın?"

Kendi kendime konuştum, kızdım, bağırdım.
Sesim o koca boşlukta yankılandı.
Ama kimse duymadı.
Alev gelmedi.
Koca dünyada yine yalnız kalmış gibi hissettim. Alev benim ruhumun yarısıymış meğer.
Dizlerimin üzerine bıraktım kendimi
ağlayarak.

Gözlerimi açtığımda ıslak gözlerle yatağımdaydım yjne. Yavaşça yerimde doğruldum bacaklarımı aşağı sarkıttım.
Ağlamam durmuyordu.
İki elimle gözyaşlarımı sildim. Alev benim ikinci kişiliğimdi ve artık yoktu. Buna nasıl alışacaktım?"

Ayağa kalktım. Banyoya girerek elimi yüzümü yıkayıp odadan çıktım.
Aşağı inmek için merdivenlere geldiğimde uzun zamandır görmediğim Aylin'i gördüm.
Onunda gözleri beni buldu.
Aylin'in bakışlarını gören Ferman da beni görünce, hızla kalktı, merdivenleri çıkıp yanıma geldi.

"Aslı? Daha iyimisin?"

Sulu gözlerle gözlerine baktım. Başımı salladım iki yana, burnumu çekerek.

Birlikte aşağı inerek Aylin'in yanına geldik.
Aylin önce beni tepeden tırnağa süzdü.

"Aslı'cım, güzelim hamilelik sana çok yakışmış kuzum."

Dediğinde Aylin'e sarılıp ağlamaya başladım.

"Alev gidiyor.
Gitme dedim ama yinede..."

Gözlerimi silerken Aylin'den uzaklaşıp koltuğa oturdum.

"Aslı'cım sakin ol.
Lütfen ağlama.
Bebeğini düşün.
Strese giriyorsun ve bebeğinde hissediyor bu stresi.

Alev'in gidişi senin iyileşmen demek.
Normale dönüşün demek."

"Ben normale falan dönmek istemiyorum.
Ben Alev'i istiyorum.!"

Dedim sinirle ayağa kalkarak.

Ferman:
"Yapma güzelim ne olur,aşırı tepki veriyorsun."

"Ben halimden memnundum."

Dedim.
Gözlerim dolmuştu yine.

"Bizim aramızdaki ilişki çok farklıydı.
Arkadaştık biz.
Kardeştik,sırdaştık.
Kimse anlayamaz bunu."

Dedim sinirle kalkıp merdivenlere doğru giderken.
Herkes arkamdan beni izliyordu.

Merdivenlerin bir kaç basamağını çıkmıştımki aniden kasıklarıma şiddetli bir ağrı girdi.

"Ahh!"Diyerek olduğum yere çökmek zorunda kaldım.

"Aslı?
Aslı'm iyimisin ? "

Birkez daha giren sancı ile ikinci kere
"Ahh! " Dedim.
Sonra üçüncü geldi.
Dişlerimi sıkarak,

"Ferman,sancım var. Hemde çok."

Aylin:

"Doğum başlamış olabilir." Diyince
Bir anda hepimiz panik olduk.

"Tamam güzelim sakin ol.
Korkma yanındayım.
Hadi yavaşça doğrulmaya çalış."

Dedi Ferman. Sesi güven veriyordu. Başımı salladım sadece çünkü dişlerimi sıkıyordum hâlâ.

"Kerem çabuk Zafer'i çağır arabayı getirsin."

"Tamam abi."

"Hadi güzelim gidiyoruz."

Dediği gibi Ferman'ın kucağında buldum kendimi.
Kollarımla boynuna sarıldım.

"Ferman." Dedim ağlamaya başlayarak.

"Daha zaman vardı.
Korkuyorum."

"Korkma güzelim herşey yolunda gidecek. Sen sakın korkma. Kızımızı sağlıklıca kucağımıza alacağız."

Hızlı adımlarla evden çıktığımızda Zafer kapısı açık arabayla bizi bekliyordu.
Bir saniyeliğine gözleri baktığımda onda bile endişe gördüm.
Arabaya bindiğinizde sancılar gelmeye devam ediyordu hâlâ.

"Zafer bas gaza!"

Zafer aldığı emirle kaza bastı.

"Merak etme Aslı'm birazdan hastanedeyiz. Sakin kal ve nefes al. Ben yanındayım."

Bir elim karnımda diğer elim Ferman'ın avucundaydı.
Diğer eliyle alnıma düşen saçlarımı çekerek saçlarımı okşayarak alnımdan öptü.
Bense gözlerimi kapatmış derin nefesler almaya çalışıyordum.

Sonra Ferman telefonunu çıkararak Dilek'i aradı
Dilek hemen açmıştı sanırım.

"Dilek oraya geliyoruz.
Aslı'nın sancıları var."

"Tamam bekliyorum."

Cevabıyla telefon kapandı.
Yarım saat kadar sonra hastanedeydik. Zafer arabayı nasıl kullandıysa artık yol kısa sürmüştü.

Araba durduğunda Zafer hemen inip kapıyı açtı. Acil girişinin önünde Dilek ve Kağan sedye ile bekliyordu. Önden Ferman inerek beni kucaklayıp sedyeye kadar taşıyarak bıraktı. Yattığım yerde Ferman'ın elini sımsıkı tuttum.
Gözlerimi kapayarak içimden Alev'e seslendim.

"Alev...
Alev nerdesin ne olur gitmemiş ol. Beni yalnız bırakma."

Sancılar ok gibi saplanıyordu ama benim aklım Alev'deydi hâlâ. Beni bu halde bırakmaz diyordum.
O umudunu kaybetmiyordum.

Gözümü açtığımda ultrason odasına girmiştik
Önce ultrasonda bakacaktık.

Ferman yerinde dört dönerken,
Kağan Ferman'ı omuzundan tutarak,

" Şşiişt sakin ol dostum." Diyerek sakinleştirmeye çalışıyordu.
Ama Ferman şuan benden beterdi.

Dilek bize bakarak,

"Evet bunlar doğum sancıları.
Doğum başlamış." Dedi.

O an kalbimde bir sızı hissettim.
Dilek'in koluna yapıştım.

"Dilek daha erkendi." Dedim ağlayarak.

"Bebeğime bişey olmaz değilmi."

Dilek bir bana bir Ferman'a bakarak,

"Merak etme Aslı.
Korkulacak bir şey yok.
Bebeğinin gelişimi tam birşey olmayacak. Sen sadece sakin ol ve yapman gerekeni yap.

Öncelikle sakin olacaksınız ikinizde bu önemli.
Ferman sende,duydun değilmi."

Dedi Ferman'a bakarak.
Ferman başı ile onayladı.

"Aslı'ya yardımcı ol. Stres ve korku doğumu zorlaştırır."

Karnımdaki jeli temizlerken,

"Aslı'cım şimdi seni odana alacağız.
Küçük kızınız gelmeye başlayıncada doğumhaneye tamam mı?

Unutma bebeğin sağlıklı. Gelişimi tam. Doğduğunda sağlığı ile ilgili bir sıkıntısı olmayacak. Korkma ve üstüne düşeni yap sadece tamam mı canım."

"Tamam." Dedim ağlayan gözlerimi silerek.

Dilek yerinden kalktı ve tekerlekli sandalyeyi getirdi.
Ferman ile birlikte beni kollarımdan tutarak kaldırdılar.
Sonra tekerlekli sandalye ile birlikte özel odaya gittik.
Sandalyeden kalkarken bir sancı daha girince kısa süre kıpırdayamadım.
Gözlerimi ve dişlerimi sıkarak inledim. Ferman yine yanımdaydı. Başımı kaldırıp yüzüne baktım.
Onu böyle görmek istemiyordum.
Gözleri çaresiz bakıyordu.
Biliyordum üzülüyordu ve elinden gelen birşey yoktu.
Yapabilse bütün ağrılarımı çeker alırdı.
Ama bu ağrılar ve acılar bana aitti.
Anne olacak kişi çekmeliydi bu tarifi zor acıyı.
Ayaklarının altına verilen cenneti haketmeliydi.

"Ferman." Dedim.

" Sen çık lütfen."

Yüzüme baktı.

"Kesinlikle hayır." Dedi yüzümü avuçlarının arasına alarak.

"Sonuna kadar yanında kalacağım!"

"Git Ferman." Dedim ayağa kalktığımda.

"Üzülüyorsun ve bunu görmek istemiyorum."

"Hayır güzelim seninle kalmak istiyorum."

"Gördüğün halimi beğenmeyeceksin ama."

Dedim gülümsemeye çalışarak.

"Ben seni her halinle sevdim ve seveceğim."

Hemşirelerin yardımıyla üzerimi değişip doğum için uygun kıyafetler giyindim.

Hâlâ ara ara sancı giriyor ve olduğum yerde kasılıp kalıyordum.
Kağan dışarda Ferman ve Dilek yanımdaydı. Dilek bizi izliyordu.
Ferman elimi hiç bırakmadı. Bana sarıldı alnımdan öptü, moral vermeye çalışıyordu.
Hem odada yürüyor hem sancı çekiyordum. Ferman her adımımda yanımdaydı.

Son sancılarda Ferman'ın omuzlarından sarılarak destek alırken Ferman çenesi başımın üstünde elleriyle belime yine masaj yapıyordu.

"Tamam güzelim geçecek. Sen çok güçlüsün yapabilirsin."

"Canım çok yanıyor Ferman."Dedim ağlayarak.

Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Gözlerinde yaş vardı. Ben ağrı çektikçe onunda gözleri yaşarıyordu.
Belime ve karnıma giren ağrının tarifi yoktu.
Böyle bir ağrı nasıl anlatılır.

"Alev." Dedim başımı önüme eğerek..

"Neden beni yalnız bıraktın.
Benim Ferman kadar sanada ihtiyacım vardı.

Neden gittin
Nedeeennn?
Dön ne olur! Diye ağlarken, olan oldu.

Hissettiğim şeyle başımı önüme eğerek yere baktım.
Sonunda suyum gelmiş ve kızımın gelişi belli olmuştu.

Hem Ferman hem ben bir an korktuk.

Dilek hemen yanımıza gelerek
müdahale etti.

"Tamam sakin olun sorun yok.
Küçük hanım gelmeye karar verdi.
Ferman, Aslı'yı yatağa alalım.
Ferman'ın kucağında yatağa yattığımda,

Dilek:
"Aslı'cım sancıların dahada sıklaşacak.
İstediğin gibi bağırabilirsin rahat ol.
Birazdan doğumhaneye geçeceğiz."

Dedi ve hemşire düğmesine bastı.

"Ferman gelecekmisin.?"

"Tabiki." Dedi kararlı.

Gelen hemşirelerden birine,

"Ferman beye önlük ve bone verelim." Dedi.
Ferman önlüğü giydikten sonra benimle birlikte doğumhane geçtik.

Doğumhane ortamını gördüğüm anda korkmaya başladım.
O aletler, doğum masası,yanımdaki Ferman'ın eline sarıldım.

"Ferman korkuyorum."

"Korkma güzelim yanındayım." Diyen Ferman'ın sözleri bile korkumu geçirmiyordu.

Beni doğum masasına aldıklarında bu korku ve sancılar dahada arttı.
Yapabildiğim tekşey ya bağırmak yada inlemekti. Artık Ferman'a bakamıyordum çünkü üzüntüsünü görmek istemiyordum.
Birkaç dakika sonra ağrılar dayanılmaz oldu.

Dilek:
"Aslı'cım bana bak."

Gözlerimi Dilek'e çevirdim.

"Aslı'cım kızın gelmek istiyor ama ona yardım etmelisin.
Derin bir nefes almalı ve nefesini tutarak sonuna kadar itmelisin."

Ağlamaya başladım.

"Yapamıyorum.
Ben iyi bir anne olamayacağım daha bebeğimi dünyaya getirmeyi beceremiyorum."

Ferman:

"Aslı'm.
Güzelim bir tanem. Sen çok iyi bir anne olacaksın. Bu durum normal lütfen gayret et.".

"Ferman özür dilerim." Dedim dahada ağlayarak.
Yorulmuştum ağrılar ve çabalarım bedenimi yormuştu. Kendimi geriye bırakıp nefes almaya çalışıyordum.
Pes etmek üzereydim.

Dilek halimi görünce Ferman'a bakarak,

" Sezeryana almamız gerekecek." Dedi.

Ben hâlâ ağrıdan kıvranırken bir yandan hem ağlıyor hem derin nefesler almaya çalışıyordum.

"Aslı..."

"Alev?
Aleev...
Alev döndün. Beni bırakmadın."

Ağrım olmasa gülebilirdim.

"Olmadı yapamadım. Çektiğin bu acıyı hissedince dayanamadım.Seni nasıl bırakabilirdim bu halde. Ufaklık seni çok yordu.
Hadi Aslı.
Son bir gayret et. Benden destek al. Doğur şu yaramaz ufaklığı da hesap sorayım yanaklarını ısırarak.

Dilek hemşireyi çağırdı.

"Sezeryana alacağız." Dedi.

"Hayır. "

*****
Alev'in gideceğini öğrendikten sonra Aslı bütün günü üzgün ve ağlayarak geçirmiş sonunda da rahatsızlanmış doğum sancıları tutmuştu.

Her ne kadar Alev'in gidişiyle doğum sancısı tutmuş görünsede, aslında doğum zamanı geldiği için Alev gitmişti bence.

Aslı ile konuşup normal bir hayata başladığını düşünmesini söylesemde Aslı Alev'e düşündüğümden daha fazla bağlıydı.
Onun gidişini kabullenmek istemiyordu. Ve sonunda kendimizi hastanede Dilek'in yanında bulmuştuk. İlk olarak ultrason odasına girmiştik
Önce ultrasonda bakacaktı Dilek.

Ben stresle yerimde ileri geri yürürken
Kağan omuzumdan tuttu.

" Şşiişt sakin ol dostum." Dedi.
Ama ben şuan Aslı'dan daha fazla korkuyordum.

Dilek bize döndü.

"Evet bunlar doğum sancıları.
Doğum başlamış." Dedi.
Korkumun artmasına neden olan cümlede buydu.

Aynı anda Aslı
Dilek'i kolundan tutarak

"Dilek daha erkendi." Dedi ağlayarak.

"Bebeğime bişey olmaz değilmi?"

Benden önce davranıp sormuştu bu soruyu.

Dilek bize baktı önce.
Sonra,

"Merak etme Aslı.
Korkulacak bir şey yok.
Bebeğinin gelişimi tam,birşey olmayacak. Sen sadece sakin ol ve yapman gerekeni yap.

Öncelikle sakin olacaksınız ikinizde bu önemli.
Ferman sende,duydun değilmi?"

Dedi. Özellikle bana söylemişti.

"Aslı'ya yardımcı ol. Stres ve korku doğumu zorlaştırır."

Sonra karnındaki jeli temizlerken,

"Aslı'cım şimdi seni odana alacağız.
Küçük kızınız gelmeye başlayıncada doğumhaneye tamam mı?

Unutma bebeğin sağlıklı. Gelişimi tam. Doğduğunda sağlığı ile ilgili bir sıkıntısı olmayacak. Korkma ve üstüne düşeni yap sadece tamam mı canım."

"Tamam." Dedi Aslı gözlerini silerek.

Dilek yerinden kalktı ve tekerlekli sandalyeyi getirdi.
Birlikte Aslı'yı kollarından kaldırarak tekerlekli sandalye oturttuk.
Sonrada odaya gittik.

Aslı sandalyeden kalkacakken bir anda çektiği acı ile olduğu yerde kaldı.
Gözlerini ve dişlerini sıkarak bekledi.
O an içimde ondan daha fazla bir acı hissettim.
Ama elimden bir şey gelmiyordu
çaresizce bakıyordum sadece.

O an yapabilsem ağrılarının hepsini kendi bedenime çekerdim.

Aslı üzgün şekilde,

"Ferman.
Sen çık lütfen." Dedi.

Çıkmamı istiyordu onu böyle görmemi istemiyordu. Üzülüyordum ve bunu biliyordu. Ama onu dinlemeyecektim.

"Kesinlikle hayır." Dedim.

Boncuk boncuk terleyen yüzünü avuçlarımın içine aldım.

"Sonuna kadar burda kalacağım."

"Git Ferman." Dedi yine.

"Üzülüyorsun ve bunu görmek istemiyorum."

"Hayır güzelim seninle kalmak istiyorum."

"Gördüğün halimi beğenmeyeceksin ama."

Dedi o haliyle gülümsemeye çalışarak.

"Ben seni her halinle sevdim ve seveceğim." Dedim.

Öyleydi çünkü. Ben onun bedenini değil ruhunu sevmiştim. Ruhuna bağlanmıştım.

Hemşirelerin yardımıyla üzerine uygun kıyafetler giyindi.

Hâlâ ara ara sancı giriyor bazen kıpırdayamıyordu.
Sevdiğim kadına sarıldım alnıdan öptüm.Odada sürekli yürüyorken yanında oldum.
Son sancılarda dahada canı yanıyor olmalıydıki bana sarılıp omuzlarımdan sıkarak destek almaya çalışıyordu.
Çenemi başının üzerine koyup gözlerimi kapattım.

Ellerimi beline koyup masaj yapmaya başladım. Evde yardımı olmuştu.
Belki burdada olurdu.

"Tamam güzelim geçecek." Dedim.
Sen çok güçlüsün yapabilirsin."

"Canım çok yanıyor Ferman." Dediğinde karnım içinde bir ateş topu hissettim.
Yandım kavruldum.
Başını kaldırıp bana baktı. Onun canı yandıkça benim gözlerimde yaşarıyordu.
Biliyordum çok acıyordu canı.
Ama elimden birşey gelmiyordu.
Sonra bir ara mırıldandığında Alev'in adını duydum. Alev'i yanında istiyordu yine.
Ardından önüne dönen bakışlarını takip ettim.
Aslı'nın suyu gelmişti. Kızımın gelişi belli olmuştu.

Dilek hemen yanımıza gelerek,

"Tamam sakin olun,sorun yok.
Küçük hanım gelmeye karar verdi.
Ferman, Aslı'yı yatağa alalım. Dediğinde Aslı'yı kucağıma alıp yavaşça yatağa bıraktım.

Dilek:
"Aslı'cım.
Birazdan doğumhaneye geçeceğiz. Sancıların dahada sıklaşacak.
Bağırmak istersen istediğin gibi bağırabilirsin rahat ol."

Dedi ve hemşire düğmesine bastı. Bana gelip gelmeyeceğimi sorunca,

"Tabiki." Dedim kararlı şekilde.
Yalnız bırakmayacaktım sevdiğim kadını.

Gelen hemşirenin yardımıyla
önlük ve bone giydim.
Sonrada birlikte doğumhane geçtik.

İçeri girince Aslı:

"Ferman korkuyorum." Dedi ağlamaklı.

"Korkma güzelim yanındayım." Dedim.
Elimden sadece bu geliyor diyemedim .
Aslı'yı doğum masasına aldıklarında ağrıları dahada arttı.

Bir süre daha bebeğimiz için çabaladı.
Ama olmuyordu.
Bebeğimiz doğmuyordu.

Dilek:
"Aslı'cım bana bak.
Aslı'cım kızın gelmek istiyor ama ona yardım etmelisin.
Derin bir nefes almalı ve nefesini tutarak sonuna kadar itmelisin.
Tamam mı?"

Aslı artık ağlamaya başladı.

"Yapamıyorum.
Ben iyi bir anne olamayacağım daha bebeğimi dünyaya getirmeyi beceremiyorum."

"Aslı'm." Dedim
"Güzelim bir tanem. Sen çok iyi bir anne olacaksın. Bu durum normal lütfen gayret et."

"Ferman özür dilerim."
Dedi Aslı. Yorulmuştu artık.

Dilek haline bakarak,

" Sezeryana almamız gerekecek." Dedi.

Kabul edecektik çare yoktu.
Daha fazla acı çekmesine izin veremezdim.

Dilek hemşireyi çağırdı.

"Sezeryana alacağız." Dedi.

"Hayır!" Duyduğum şeyle Aslı'ya baktım.

"Hayır.
Sezeryan istemiyorum.
Yapacağım kızımı kucağıma alacağım." Dedi Aslı.

Dilek:
"Aferin Aslı." Dedi moral vermek için elinden tutarak,

"Hadi bi gayret annesi kızın seni istiyor yardım et ona. " Dedi ve yerine geçti.

Aslı'ya baktım,elini tuttum.
Aslı elinden gelenden fazlasını yapıyordu.

Bir iki derken üçüncü çabasıyla kızım nihayet dünyaya geldi. Ardındanda odayı dolduran ağlama sesi ile dünyalar bizim oldu.

Dilek:
"Aferim sana Aslı'cım işte bu kadar.
Sen süper bir annesin."
Dediğinde Aslı'ya döndüm.
Yorgunluktan yığılıp kalmış, gözleri kapalı nefes nefeseydin.

Bir kızıma bir Aslı'ya baktım.
Sonra sevdiğim kadına sarıldım alnından öptüm.

"Teşekkkür ederim."
Dedim gözlerim dolu dolu.
Gerçekten baba olmuştum artık. Ama bütün zorluğu Aslı çekmişti.
Ne yapsam hakkını ödeyemezdim.
Beni dünyanın en mutlu insanı yapmıştı.

Aslı gözlerini açarak bana baktı.
O an bende ona şaşkın bakarken,

"Başardım."

Dedi gülümseyerek.

Şaşkınlığımın sebebi gözlerinin rengiydi. Yine değişmiş iki gözü farklı renklerdeydi.
Yani Alev gitmemiş yada dönmüşmüydü.

Dilek kızımızın göbek kordonunu kesti. Sonra temizleyerek yeşil örtüye sardı. Bu süre boyunca kızım sonses durmadan ağladı.

"Eveeet.
Bay ve bayan Demirdağ.
Gözünüz aydın.
İşte küçük kızınız."

Diyerek küçük kızımızı Aslı'nın kucağına verdiğinde kızım anında sustu. Koyu mavi gözlerini aralayıp annesine baktı. Duyduğumuz heyecanın ve mutluluğun tarifi yoktu.

Aslı gözyaşlarıyla kucağındaki meleğimize sarıldı,öptü,kokladı. Bense hayranlıkla baktım Allah'ın bana bahşettiği iki güzelliğe.

"Hoşgeldin meleğim!
Hoşgeldin bi tanem!
Ferman şuna bak. Şunun güzelliğine bak."

"Annesi gibi eşsiz." Dedim hayranlıkla.

Dilek:

"Ferman.
Şimdi ben bu eşsiz kızı giydirip babasına vereceğim.
Seni biraz dışarı alacağız.
Aslı'cım senin biraz daha kalman lazım. Sonra odana alacağız senide. Biraz daha sabret tamam mı.?

"Tamam." Diyen Aslı'nın sesi yorgun çıkmıştı.

Dilek kızımı tekrar alıp giydirip kundağa sararak kucağıma verdiğinde önce ne yapacağımı şaşırdım.
Nasıl tutacağımı bile bilmiyordum.

Dilek:

"Ee Ferman Bey.
Bebek tutmak silah tutmaya benzemiyor değilmi?
Nede olsa demirden değiller."

Dedi inceden laf sokarak.

"Aslı gözleri kapalı kıkırdıyordu."

Dilek'in yardımıyla tutabildiğim kızımla dışarı çıktığım da herkes bana bakıyordu.

Zafer,Kağan, Gülce,Kerem,Aylin herkes buradaydı.
Ne zaman geldiniz diyemedim.
Gülce'nin gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu.

Bir anda herkes yanıma gelerek tebrik yağmuruna tuttular beni.

"Abi bu...
Bu çok güzel bir bebek. Çok tatlı."
Dedi Gülce.

Kağan:

"Tebrikler dostum gözün aydın.
Eh artık bir yemek ısmarlarsın."

Dediğinde gerçekten şaşkın baktım. Bu adam nasıl doktor olmuştu. Her fırsatta yemek ısmarlatıyordu.
Görende fakir sanırdı.

Zafer:

"Abi tebrikler gözün aydın."

"Sağol koçum."

Aylin ve Gülce bir ağızdan,

"Aslı nasıl iyimi.?
Biz burdan dayanamadık.
Kim bilir o nasıl dayandı." Dediler.

"Zor bir doğum oldu ama başardı.
Benim karım süper bir anne."

Dedim gururla odaya doğru giderken.
Hep birlikte odaya geçtiğimizde kızım hâlâ kucağımdaydı.

Dünyadaki en kırılgan şey gibi bakıyor ve tutuyordum. Minicik elleri burnu yüzü ile çok narindi.
Ben kızıma bakarken odadakilerde beni izliyordu.

"Kim derdiki Ferman Demirdağ bir bebeği kucağından indirmeden böyle bakacak."

"Kağan kızımı annesine vereyim ilk iş seni döveceğim."

Herkes gülerken Kağan,

"Yine ne dedim ben."

Dedi.

O hayıflanırken kapı açıldı ve Aslı'yı getirdiler.
Aslı yatağına geçince ellerini bana uzattı. Kızımı kucağına alarak kokusunu içine çekerken yine alnından öptüm,sevdiğim aşık olduğum kadını.
Kulağına eğildim,

"Teşekkür ederim.
Güzeller güzelim ."

Dilek arkadan girerek.

Hadi bakalım bayanlar baylar herkes dışarı.
Küçük hanımın karnını doyurmamız lazım.

Dilek herkesi çıkardıktan sonra Aslı'nın yanına geldi.

Evet Aslı'cım.
Bu ufaklığın ilk sütünü emmesi lazım.

Dilek Aslıya ne yapmasını gerektiğini gösterdikten sonra küçük hanım sanki önceden de yapıyormuş gibi annesini emmeye başladı.

Dilek Aslıya ne yapmasını gerektiğini gösterdikten sonra küçük hanım sanki önceden de yapıyormuş gibi annesini emmeye başladı


İşte bu bizim hayatımızın en güzel döneminin başlangıcıydı.

*********************************

Ay yoruldum ama değdi bence.
Ya sizler nasıl buldunuz.
Lütfen yorumlarda söyleyin.
Bekliyorum.
DELİMİSİN' i en son final olacak dediğimde birçok okuyucum devam etsin demişti ve devam kararı almıştım.
Ama sanki final olacak. 😊
Devam ederse suyu çıkacak diye endişeliyim.

 

 

 

 

 

Loading...
0%