Yeni Üyelik
98.
Bölüm

🔥D.98 DELİ MİSİN FİNAL

@azamet_29_2

FİNAL bölüme hoş geldiniz.
İnanın kalbim sızlayarak yazdım bu bölümü.

Şuana kadar hep yanımda olduğunuz için çok teşekkür ederim.

****************************
Son yarım saattir sevdiğim kadını izliyorum.
Zor bir doğum olmuş çok yorulmuştu Aslı'm. Kızımı emzirdikten sonrada uyuyup kalmıştı.
Uyurken çektiği ağrılar gözümün önüne gelince içimde yeniden bir sızı hissettim.
Çektiği acıya engel olamamak çok kötü hissettirmişti beni.
Ama şimdi kızımda Aslı'mda sağlıklıca yanımdaydı.
Sevdiğim, kadınım yatağında küçük meleğimde yanındaki hastane beşiğinde uyuyorlardı.

Bende bir kızıma, bir sevdiğim kadına bakarak ne kadar şanslı olduğumu düşünüyordum sadece.
En kıymetli iki varlık.

"Sende dinlen bence."

Arkamdan gelen kısık ses, Kağan'ındı.

"Onlara bakmaya doyamıyorum." Dedim gülümseyerek.

"Her saniyesini değerlendirmek istiyorum."

"Bundan sonra bıkana kadar yanında olacaklar."

"Asla!
Onlardan asla bıkmayacağım."

"Yüzleri hep gülecekse ömrüm onların olsun."

"Vay vay vay.
Şimdiden yumuşadın mı babalık."

"Sen evlen bir de çocuğun olsun görürüm seni o zaman."

Kağan kısık sesle gülerek

"Biraz dışarı gel." Dedi.

"Neden?"

"Cihan geldi."

Ayağa kalkıp bir kez daha baktım güzellerime.
Sonrada dışarı çıkıp kapıyı kapattım.

Cihan ve Sefer bana bakarken Kağan çalan telefonunu çıkarıp,

"Ben birazdan geliyorum."

Diyerek koşar adım gitti.

Cihan elini uzatıp,

"Tebrik ederim Ferman Demirdağ."

"Sağol Cihan."

"Abi gözün aydın."

"Sağol Sefer."

"Ee Ferman.
Baba olmak nasıl bir şey bakalım."

"Tarifi mümkün değil Cihan.
Kendine seninle evlenecek cesarette bir kız bul, birde çocuk yap o zaman anlarsın."

"Sağol almayayım.
Ben böyle iyiyim, kimseye ipimi vermem."

Biz konuşurken Aylin ve kızlar yanımıza geldi.

Cihan :

"Bana müsaade göz aydınlığına uğradım. Sana ailenle güzel bir hayat dilerim. "

Diyerek tekrar elimi sıkarak yanımızdan ayrıldı.
Gülce:

"Abi içeri gidebilir miyiz.
Bebişi görmek istiyoruz. "

"Tabi ki." Dedim kapıyı açıp içeri girerek.

"Ama sessiz olun Aslı yorgun uyuyor."

"Merak etme abi.
Parmak ucunda olacağız."

Kızlar sessizce içeri geçip bebeğin başına toplandılar.
Her biri hayran şekilde bakıyordu uyuyan meleğime

"Abii bu çok güzel bir şey ya.
Çok tatlı. Çokta minik."

"Maşallah de Gülce." Diye atıldı Elif.

" Maşallah maşallah." Diyen Gülce Elif'e kısık gözlerle bakıyordu.
Nerdeyse sesli şekilde gülecektik hepimiz.

Aylin yanıma gelerek,

" Ferman tekrar tebrik ederim.
İkiniz hastane de tanıştığınızda bu işin buraya kadar geleceğini hiç düşünmemiştim. Şimdi tam bir aile oldunuz.
Bundan sonraki hayatınızda hep mutlu olun."

"Sağol Aylin."

"Aslı'yı şimdi rahatsız etmek istemiyorum.
Tekrar görmek için eve gelmek isterim."

"Tabi ki her zaman.
Kapımız dostlarımıza her zaman açık."

"Bu arada 20 gün sonra sizi açılışa bekliyorum."

"Açılış.?
Ne açılışı? "

"Özel bir klinik açıyorum."

"Öylemi.?
Nerden çıktı bu. Hastane de gayet iyi gidiyordun."

"Hoşuma gitmeyen noktalar olunca ayrılmak istedim."

"O halde geleceğiz mutlaka."

" Güzel, görüşmek üzere o zaman."

"Kızlar sonra görüşürüz."

"Görüşürüz Aylin."

Aylin odadan çıkarken.

Gülce:
"Abicim bizde gidelim evde hazırlıklara başlayalım.
Aslı'ya ve bebişe eve hoşgeldin süprizi hazırlayacağız."

"Tamam ama suyunu çıkarmayın."

"Merak etme abicim."

Kızlarla birlikte yeniden dışarı çıkıp Sefer'i çağırdım.

"Sefer kızları eve bırak.
Bir şey lazım olursa bizzat ilgilen."

"Tamam abi."

Kızları da yolladıktan sonra Zafer yanıma geldi.

" Abi yiyecek içecek bir şey ister misin.
Sağol koçum istemiyorum.
Sende git dinlen."

"Gerek yok abi iyiyim böyle."

Geri dönüp odaya girecekken bu kez de Dilek geldi.

"Ferman.
Nasıl alıştın mı.?"

"Neye?"

"Babalığa" Dedi gülümseyerek.

"Henüz değil hâlâ inanamıyorum."

"Daha bir süre inanmakta zorlacaksın."

"Aslı nasıl."

"Uyuyor."

"Aslı için zor bir doğum oldu. İlk bir kaç gün yorgunluklar olacak. Ona yardımcı olun.
Ama normal doğumun iyi tarafı vücut kendi ağrı kesicisini kendi üreterek çabuk toparlar."

"Hadi birbakalım."

Tam birlikte odaya girecekken.

İçerden sesler duyduk.

"Seni yaramaz ufaklık.
Ben sana böyle mi öğrettim.
Anneni üzmeyeceksin demedim mi?
Ne diye doğmamak için inat ediyorsun. Annen perişan oldu senin yüzünden. Canı çıktı seni doğuracam diye. Şimdi ısırayım mı. Ha! "

Konuşan Alev'di.
Evet yeni hatırlamıştım.
Doğum sırasında Aslı'nın göz rengi değişmişti.
Aslı'nın durumuna dayanamayıp gerimi dönmüştü.
Evet dönmüş, Aslı'ya destek olmuştu.

"Alev ?" Dedim şüpheli...

"Naber enişte?
Naber Dilo?"

Dedi bize bakarak.
Şuan iki gözü de koyu mavi renkteydi.

Dilek duyduğu cümleyle yine şaşkın kaldı.

"Hâlâ alışamadın be Dilo."

Dilek:

"Ferman ben sonra geleyim."

"Isırmıyorum dedimya niye kaçıyordun Dilo.

Sadece ufaklığı sevmeye geldim.
Birde Aslı'yı çok yorduğu için ceza olarak ısıracaktım ama şimdi bu enişte bana kızar. Isırma işini sonraya bırakıyorum."

"Aslı'nın ağrısı sızısı var mı diye kontrole gelmiştim."

"Ben ağrı duymam. Sonra gel Aslı'ya sor."

Alev'e baktım.
Sessizce bebeğe bakıyordu hayran şekilde.

"Ferman bu ufaklık iyi ki de sana benzemiyor.
Yoksa bu kadar güzel olmazdı. Tıpkı Aslı'nın küçüklüğü."

Deyince gülmeme engel olamadım.

Dilek:

"Ben birazdan gelirim yine."

Diyerek hızlı adımlarla çıktı.

Dilek'in gidişiyle Alev başını kaldırıp yüzüme baktı.

" Bakma öyle." Dedi tekrar bebeğe dönerek.

"Ne soracağını biliyorum.
Neden gittin?
Neden döndün diyeceksin.

Sana önceden de söyledim.
Ben Aslı'nın çağrısı ile oluştum.
Sonra sen onu gerçekten sevdiğinde ve anne olduğunda benim görevim bitti.
Aslı anne olunca koruyucu olacaktı.
Ufaklığın gelme zamanı da gelince Aslı'ya veda edip ruhundan ayrılmak istedim.
Ama beni bırakmadı.
Tıpkı o gece olduğu gibi yüreğiyle ruhuyla istedi beni.
Çektiği acıları bırakıp beni çağırdı. Gidemedim...
Bırakamadım.
Ben onun bu kadar acıya rağmen ruhuyla ruhuma tutunacağını hesap edemedim.
Döndüm."

Alev'in yanına gelerek başını göğsüme yaslayıp sarıldım.

"Teşekkür ederim.
Döndüğün için."

"Hoop. Hemen cıvıma Ferman Bey."

"Alev...
Bundan sonra gitme.
Aslı'yı bırakma."

"Emin misin.?
Çıldırma sonra yine."

"Aslı'nın üzülmesine dayanacağıma sana dayanırım."

Dedim gülümseyerek.

"Ben çıldırmaya da razıyım.
Yeter ki Aslı üzülmesin. Onu bırakma. O seni bırakmak istemiyor."

Alev anında lafı değiştirerek kızımı bana uzatarak,

"Al babalık kızını da yatağına koy."

Deyince uzattığı kundağı yavaşça elinden alıp arkamdaki bebek yatağına döndüm.
Sonrada kızımı yavaşça yatağa bırakarak battaniyesini üzerine örttüm.
Tekrar Alev'e döndüğümde gözleri kapanmış uyuyordu.
Alev gitmiş, Aslı uyanacaktı.
Artık biliyordum.
Bir iki dakikaya dediğim oldu.
Aslı gözlerini açtı yüzünde kocaman bir gülümseme ile. Ama göz rengi yine ikisi farklı şekildeydi.

"Günaydın güzelim."

Dedim alnından öperek.

"Günaydın."

Aynı anda kızımda ağlamaya başladı.
Annesini bekliyormuş gibi.

"Ferman kızımızı verir misin?
Acıktı."

Kızımı yeniden alıp Aslı'nın kucağına verdim. O sırada Dilek yeniden geldi.

Önce kızımızı doyuran Aslı'ya baktı şüpheli gözlerle.

Aslı:

"Dilek ne oldu.
Neden öyle garip garip bakıyorsun?"

Dilek duyduğu cümleyle yanımıza geldi.

"Şey ben..." Dediğinde.

"Az önce Alev çarptı."
Dedim gülerek.

O an dank etmiş gibi Aslı yüzüme baktı.

"Ferman!
Alev.!
Alev döndü.!
Geri döndü bırakmadı beni."

Aslı'nın gözlerindeki mutluluk görülmeye değerdi.

"Evet güzelim az önce sen uyurken onunla konuştuk.
Dilek o yüzden böyle."

"Ya valla ben onu görünce bocalıyorum.
Ne yapacağımı ne söyleyeceğimi şaşırıyorum. Siz nasıl bu kadar sakin kalıyorsunuz anlamıyorum."

"Onlar alıştı da ondan.
Düşünsene ben bile alıştım. Ee sende yakında alışırsın.
Uzun zaman aramızda olacak sanırım."

Dedi Kağan arkadan.

"Ben mi? Hiç sanmıyorum."

"Aslı nasılsın?"

"İyiyim Kağan.
Sağolun. Her şey için."

"Her neyse.
E, Ferman ne zaman yemek ısmarlıyorsun."

"Yemek memek ısmarlamıyorum.
Dilek bir an önce evlenin de kurtulayım bu heriften.."

"Kağan. Söylemedin mi.?"

"Neyi söyleyecekti." Dedim.

"Aa, ben unuttum.
Aslı sancılı gelince ortalık karıştı, bende unuttum.

" Ferman.
Aslı.
Bu ayın sanun da düğünümüze davetlisiniz. Kızınızla birlikte."

"Kağan gerçekten mi?"

"Tabi gerçek dalga geçer gibi bir halim mi var oğlum. "

Elini sıkarak,
"Tebrikler dostum." Dedim Kağan'a.
Sonra elimi Dilek'e uzatıp,

"Geçmiş olsun Dilek." Dedim.

Kağan koluma yumruğu geçirip,

"Kızı korkutma lan."

Dediğinde hepimiz gülmeye başladık.

Aslı:

"Tebrikler şimdiden mutluluklar dilerim."

Dilek:

"Teşekkürler."

"Dilek ne zaman evime gidebilirim."

"Kendini nasıl hissediyorsun.
Ağrı falan var mı."

"Hayır iyiyim."

Güzel.
Bir sıkıntı olmazsa yarın sabah çıkarsınız."

Ertesi gün olmuş çıkış için hazırlanmaya başlamıştık.
Evden gelen kıyafetleri giyinmesi için Aslı'ya yadım ederken önce itiraz etti.

"Sen bırak Ferman. Ben giyerim." Dese de izin vermedim.

Biz hazırlanırken Dilek'te yanımızda bebeğinizi tutuyordu.
Sonunda Aslı hazır olunca yavaşça kucağıma alıp tekerlekli sandalyeye bıraktım. Dilek'te kızımı tekrar kucağına verdi.

"Eveeet. Eve gitme zamanı geldi.
Aslı' cım tekrar gözün aydın.
Sen süper bir annesin unutma tamam mı?
Sonra yine görüşeceğiz.
Artık eve hadi bakalım."

"Dilek her şey için teşekkür ederim sen olmasan ne yapardım bilmiyorum."

"Hadi ağlamaya başlamadan gidin."

Dedi Dilek.
Birlikte odadan çıktığımızda
Aslı etrafa bakındı.

"Ferman.
Neden kimse yok."

"Herkes sizi evde bekliyor güzelim.
Benden duymuş olma sana süpriz yapacaklar."

"Gerçekten mi.?"

" Hadi bir an önce gidelim."

Birlikte asansöre sonrada çıkışa geldiğimizde Kağan koşarak peşimizden yetişti.

"Beni görmeden mi gidiyorsunuz ayıp ama."

"Gelseydin oğlum."

"Acileydim babalık. Ne yapalım?"

"Kağaann!
Ne var. Bundan sonra sana babalık diyeceğim işte.

"Her neyse hadi güle güle.
Kalan hayatta başarılar."

"Güzelim gidelim artık şu herifin yanından."

Diyerek çıktık hastaneden.

Zafer her zamanki gibi arabanın kapısı bizi bekliyordu.

Arabanın yanına geldiğimizde Aslı'yı kucağında kızımla arabaya oturttum.
Bende yanına bindim.

"Zafer hadi eve çek koçum."

Bir saat kadar sonra eve geldiğimizde
Gülce koşarak yanımıza geldi.

"Bebeği ben alabilir miyim." Dedi.
Aslı bebegimizi halasının kucağına verince bende Aslı'yı nazikçe kucağıma aldım.

Birlikte kapıdan girdiğimiz anda patlayan kompetilerle bir anda herkes bir ağızdan,

"Evinize hoşgeldiniz."

Diye bağırdı herkes. Arkasından da bir alkış koptu.

Aslı utançla elini yüzüne kapattı.
Sonra ellerini yüzünden çekerek dolu gözlerle,

" Teşekkür ederim." Dedi ağlamaya başlayarak.

"Güzelim niye ağlıyorsun."

Ben... İyi ki seni, sizleri tanımışım.
Yıllar önce ölmeyi hayal ederken şimdi umutla bakıyorum geleceğe.
Sevdiğim adam, kızım, ve herkes...
Ne diyeceğimi bilemiyorum.
İyi ki varsınız.

*****

4 yıl sonra

Kızımın doğduğu gün Alev geri döndü.
Bir ömür artık benimle kalacak. Söz verdi.
O gün gözlerim iki ayrı renk olmuştu ve hâlâ öyle. Öyle kaldı değişmiyor.
Alev ile yer değiştirdiğimizde ikisi de koyu renk oluyor o kadar.

Alev'in doğumunun üzerinden 4 yıl geçti.
O günden 15 gün sonra, Kağan ve Dilek bizimki kadar olmasa da çok güzel bir düğünle evlendiler.

Şimdi Oğuz adında 2 yaşında yerinde durmayan bir oğulları var.

Kağan her fırsatta dünür diye takılıp Ferman'ı delirtiyor.
Ferman bir gün seni ayağından vuracam diye tehdit ederek susturuyor Kağan'ı.

Alev'ime gelince çok tatlı güzel akıllı bir kız ama inatçı, birazda yaramaz.

*****

"Hadi annecim yapma böyle.
Yemeğini yemezsen büyüyemezsin."

"Yemiycem işte."

"Alev' cim sandalyede zıplamak tehlikeli durumusun artık."

"Hayıy. "

"Alev diyorum."

"Güzelim..." Diyen Ferman'la durdu Alev.

"Babaaa! "

"Alev dur düşeceksin.
Kızım dur lütfen.

 

"Babacım, neden anneni üzüyorsun."

Dedi Ferman küçük Alev'i kucağına alıp yanaklarından kocaman, kocaman öperek.
Alev babasının kollarında neşeyle kıkırdadı ve boynuna sarıldı.

"Üzmüyoyum ki."

"Üzüyor babası."

Dedim sıkıntıyla.

"Şirkete gitmem lazım ama küçük hanım beni bırakmadığı gibi yemeğinide yemiyor.
Toplantı ve Elif beni bekliyor.
Kerem'i söylemiyorum bile.

Karısının karnı burnunda diye bütün gün Elif'imi yorma diye kafamı ütülüyordu zaten, şimdide sen evdesin benim hamile karım burada tek çalışıyor diye kızacak bana."

"Aslı bu ufaklık çok üçkağıtçı.
Sizden ayrılmamak için sizi yemekle oyalıyor demedi deme."

"Kime çekmiş acaba Alev!"

"Bilmem. Bana mı?"

Dedi Alev kahkaha atarken.

"Yemin ederim Alev, senin vücut bulmuş halin.
Nasıl bu kadar benziyor anlamıyorum. "

"Güzelim sen git." diyen Ferman'a baktım."

"Bugün ben geç gideceğim.
Bebeğimle ben ilgilenirim. "

"Yaşaşın...
Babamya kayacağım."

Esma teyze araya girdi.

"Ferman oğlum gidince de Alev hanımla ben ilgilenirim kızım sen işine bak."

"Babacım cen yediy yemeğimi."

"Olur benim güzel meleğim."

Ferman kucağında Alev ile birlikte mutfak masasına oturdu.

"Resmen taraf tutma var burada ama."

Dedim üzgün.

"Kızım babasını benden çok seviyordu.
Halbuki doğumda çektiğim acıyı ben biliyordum."

Hemen ayağa kalktım.
Masadaki tabağı kaşığı Ferman'ın önüne bırakarak,

"Sana kolay gelsin sevgilim."

Diyerek dudaklarına bir öpücük bıraktım.

Alev:

"Hayıy o benim sevgiyim."

"Hayır küçük hanım o benim sevgilim."

"Hayıy benim."

"Aslı abartma toplantıya gecikeceksin."

"Alev haklıydı."

Arada Alev'in beni dürtmeleri olmasa her yere geç kalacaktım.

Küçük Alev'imi de pamuk yanaklarından öpüp hızlı adımlarla kapıya yönelmiştim ki,

"Dikkatli ol.
Bir sorun olursa beni arayabilirsin.
Mavişah Holding'in yeni Ceo' su karıcım."

Söylediği şeyle yüzüm güldü.
Yerimde durup geriye döndüm.
Hızla yanına gelerek boynuna sarıldım.
Gözlerim dolu dolu,

"Teşekkür ederim." Dedim.

"Her şey için teşekkür ederim. İyi ki seninle karşılaşmışım."

Bana baktı, eliyle çenemden tutarak kendine yaklaştırarak dudaklarıma bir buğse bıraktı.

"Bende."

"Aslı hadii ! Sonra tazele aşkını.!"

"Dürtme Alev gidiyorum işte."

Koşarak evden çıktığımda

Sefer beni bekliyordu.

Sefer artık benim için şoförlük ve korumalık yapıyor.

Kendimi arka koltuğa bırakıp,
Gidebiliriz dediğimde hareket ederek Mavişah' a doğru yola çıktık.

Kendimi arka koltuğa bırakıp, Gidebiliriz dediğimde hareket ederek Mavişah' a doğru yola çıktık

Evet. Üniversite bitmişti artık. Kızım Alev bu yıl 4 yaşına girdi.
Hem okuyup hem kızımı büyütmek zor olsa da bunu da başardım.

Ama uykusuz ve kızımla birlikte ağladığım o kadar çok gecem var ki.
Yarım saatte bir kalmak, emzirmek, gazıyla uğraşmak pışpışlamak.
Gerçekten zormuş anne olmak.
Ama başta Ferman, Alev, Gülce ve Elif'in çok büyük yardımları oldu.

Ferman'ın olmadığı zamanlar kızlarla nöbetleşe uyuduğumuzu bilirim.

Üniversitenin üçüncü yılına gelince çifte düğün ile
Melih ve Gülce
Kerem'le de Elif evlenerek dünya evine girdiler.

Hatta Ferman iki çifti de balayı için DUBAİ ye yolladı.

Her ne kadar bizimle yaşayın diye ısrar etsek de Gülce ve Melih kabul etmeyip bize yakın başka bir evde yaşıyorlar.

Elif ve Kerem bizimle yaşamayı kabul ettiler. Bunda benim ısrarım çok oldu tabi. Birde Kerem alışkın olduğu düzenini bozmak istemedi.

Canım arkadaşım Elif şuan hamile.
İkizleri olacak hem de. Tek yumurta ikizi iki tane kız. Kızıma iki arkadaş geliyor yani.
Gülce ve Melih düşünmeyip bize yardım etmeyi yeğlediler.
Halbuki annelik ne kadar yakışırdı Gülce' ye de.
Elif ne zaman zorlansa Alev'in ahı tuttu diye takılıyoruz.

Ben okulu bitirip Mavişah Holdingin başına geçince, Kerem ve Elif benimle birlikte Mavişah'ta çalışmaya başladılar. Çünkü tek başıma yapacak kadar iyi değilim henüz.
Sıkıştığım zamanlarda Ferman'ı arayıp fikir alıyorum. Olmadı kalkıp benim yanıma gelip işin ucundan tutuyor.
Melih ve Gülce ise Ferman'ın yanında Demirdağ Holding'deler.

İki şirket tam bir aile şirketi oldu.
Bizde tam bir aile.

Hastanede yattığım o günlerde biri gelip de bana şuan ki halimi anlatsa,

Sen DELİMİSİN diye sorardım.

Oysa şimdi mutluluktan ayaklarım yerden kesiliyor.

Dünyadaki herkesin benden daha mutlu olması dileğiyle

*********************************

Evet canlarım.
Final bölüm sonu.
Buraya kadar okuyarak bana eşlik eden herkesi sevgiyle kucaklıyorum.

Ömrünüz boyunca hep mutlu olun mutlu kalın.

Hepinizi seviyorum.
Sizleri de hayaletlerim.

❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤

 

Loading...
0%