Yeni Üyelik
3.
Bölüm

⭐G.Y. 1 Bir Yıldız kaydı.⭐

@azamet_29_2

⭐⭐⭐⭐⭐

YILDIZ'DAN

Birbirine yapışan kirpiklerimi zorlukla araladığımda gördüm ki çoktan sabah olmuştu. Gece biraz geç yatmış, sabah zar zor uyanmıştım.

Gözlerimi yeniden kapatıp güzelce bir gerinerek esnedikten sonra tuvalet aynamın üzerinde, makyaj malzemelerimin arasındaki yıldız şeklinde olan saatime çevirdim gözlerimi. Saat çoktan 10 olmuş hatta biraz geçiyordu. Yinede geç kalkmış sayılmazdım.

Bugün sevdiğim, aşık olduğum ve evleneceğim çocukla ve arkadaşlarımla birlikte Brunch kahvaltı için buluşacaktık. Akşamda gece kulübüne gidip eğlenecektik. Ufak bir rahatlama yani.

Nihayet 3. Sınıfta bitmişti ve yaz tatiline girmiştik. Yıl boyunca ders, sınav derken gerim gerim gerilen bedenlerimiz ve beyinlerimiz için rahatlama zamanı gelmişti.

Hızlı şekilde yatağımdan kalktıktan sonra odamın içindeki banyoya yöneldim. İçeri girip rutin sabah işlerimi hallettikten sonra hızlı tarafindan ılık bir duş alıp bornozumla birlikte banyodan çıkarak giyinme odama yürüdüm.

Bu sabah rahat bir şeyler giysem fena olmaz diye düşünerek dolaptan beyaz, diz altında biten askılı elbisemi çıkardım. Vücudumu ve saçlarımı kurulandıktan sonra temiz çamaşırlar ve elbisemi giyindim. Odadan çıkıp tuvalet aynamın önüne geçerek pufun üzerine oturdum. Aynada şöyle bir baktım kendime. Bu sabah da çok güzelsin Yıldız. Dedim.

Arada bir sabahları kendime iltifat ederdim. Belki saçmaydı ama hoşuma gidiyordu.

Gülümseyerek saçlarımı tarayıp kuruttuktan sonra serbest bıraktım. Ufak da bir makyaj yaptıktan sonra küçük tek İnci şeklinde olan ince kolyemi boynuma küpelerimi kulaklarıma taktım. Tekrar baktım aynaya. Beyaz elbisemle uyumlu olmuşlardı.

Evet hazırdım. Yerimden kalkıp ayakkabı dolabımdan yazlık, kısa topuklu, burnu açık beyaz ayakkabımı alıp giydim.

Sonrada telefonumu ve cüzdanımı alıp çantama attım ve telefonumun Bluetooth kulaklığını sağ kulağıma taktım. Sonra odamın kapısının hemen yanında bulunan boy aynasının önüne geçtim ve kendime bir kez daha baktım. Boyum 1.65 di. Çok uzun değildim ama kısa da değildim. Saçlarım ve gözlerim kahverengiydi. Övünmek gibi olsun beyaz tenliydim. Kız arkadaşlarım bu yönümü daima kıskanmışlardı.

Evet ben büyük iş adamı Osman Yavuzlar'ın kızı Yıldız Yavuzlar. Ailemin 2 çocuğundan biri. Akıllı, güzel, şık, kendinden emin, karakteri diğer kızlardan farklı, kendi kuralları olan biriyim.

Annem doğduğum gece odasının penceresinden bakarken kayan bir yıldız gördüğü için adımı Defne'den Yıldız'a çevirmiş. İyi ki de öyle yapmış. Yıldız ismi daha güzel ve tam olarak beni yansıtıyor.
Birde 17 yaşında hâlâ ergenlikten çıkamayan sivilceli, bencil, benden zerre hoşlanmayan, ailemin göz bebeği Yavuz Yavuzlar var.
Geleceğin beleşcisi!

Her neyse hadi bakalım gitmeye hazırım. Kapımı açıp odamdan çıktım. Merdivenlerden inerken salonda babam ve annemi gördüm. Her sabah olduğu üzere erkenden kalkıp kahvaltılarını yaptıktan sonra salona geçmişler ve evimizin hamarat kadınının yani Esma teyzenin yaptığı o güzel kahvelerinden yudumluyorlardı.

Anlaşılan babam bu sabah şirkete geç gitmeye karar vermişti. Hızlı adımlarla basamakları inerken,

"Günaydın." Dedim.

" Günaydın. " dedi ikisi aynı anda. Sonra devam etti babam sözlerine.

" Hanım efendi!
Şimdilik geç kalkmanıza ses çıkarmıyorum. Ama bundan sonra her sabah 8 de kahvaltı masasında olacaksın."

İçimden, her yaz aynı kurallar.

Diyerek salona indim.

" Yavuz da dahil mi bu konuya babacığım? "

" Kendini Yavuz ile bir tutma. Yavuz daha küçük onun dinlenmeye uyumaya ihtiyacı var. Büyüme çağında bir çocuk o. Sen onun yaşında mısın?"

Dedi annem.

Aah annem ah! Beni de bu kadar sevmesi için erkek olmam mı gerekiyordu.

Dedim içimden. Dışımdan ise,

" Haa demeye çalışıyorsunuz ki sen erkek değilsin. Varisimiz değilsin. Gelecekteki şirketimizin başı olmayacaksın. Bu yüzden disipline sen gireceksin beyefendi rahat rahat yaşayacak."

" Terbiyesizlik yapma Yıldız."

" Peki babacığım."

Dedim tatlı dille. Ama içimden Yavuz'a ağzıma geleni sayıyordum şuan. Resmen evlat ayırma vardı bu evde.

" Nereye? " Diyen anneme baktım.

" Arkadaşlarla Bruncha."

" Kimler var? "

" Kimler olacak anne.
En iyi arkadaşlarım. Meltem, Ayça, Ceylin, Şebnem ve arkadaşları. "

" Yani erkek arkadaşları.
Yani o Umut denen serseride var."

" Baba şu serseri lafını söyleyip durmasan. Ben onu seviyorum, oda beni seviyor. Hem biz ciddi düşünüyoruz. Yani yakında seninle ve annemle tanışmaya ve konuşmaya gelecek."

" Öyle mi dedi? "

" Evet öyle dedi. "

" Sende inandın öyle mi? "

" Öyle. Hem neden inanmayım ki."

" Yıldız sana kaç kere söyledim. Onun gibi serserileri iyi tanırım. Tek derdi zengin bir eve kapağı atmak o kadar. Ne adımıza nede ailemize yakışacak biri değil o. "

" Yanılıyorsun baba.
Umut'un öyle bir derdi yok. Senin kadar olmasada durumları da iyi.

Tanıdığında sende anlayacaksın. Senin sandığın gibi gözü para da pul da falan değil. Bana aşık, beni seviyor. Değer veriyor görseniz siz de hak verirsiniz. Ben de onu seviyorum. "

" Seviyormuş, pöehh!

Bak Yıldız güzellikle bir kez ve son kez söylüyorum. O çocuğu yanında görmek istemiyorum. O serseriden en kısa zamanda ayrılacaksın!"

Sinirlerim iyice bozulmuştu.

" Hayır baba! "

" Sana ayrılacaksın dedim! "

Biraz daha durursam kavga edecektik. Bu yüzden dişlerimi sıkarak sustum. Derin bir nefes alıp verdikten sonra. Kapının yolunu tuttum. Hırsla çekip çıkarak arabamın olduğu kapalı garaja doğru ilerledim.

Aksi herif. Anlamadan dinlemeden ahkam kesiyordu. Bir kere olsun gelsin göreyim konuşalım. Dememişti. Ya annem...

Hani anne kızlar arkadaş gibiydi. Hani anneler kızlarını anlarlardı.
Hani? Kızlarına sen mutlu ol yeter diyen anne babalar neredeydi?

Elimi alnıma bastırdım.
Nerede olacak. Hayallerimle oynayan filmlerde tabiki.

Kapalı garaja geldiğimde otomatik açılan kapı ve ışıklar eşliğinde kırmızı arabama yürüdüm. Uzaktan kumanda ile açıp arabama binerek motoru çalıştırıp gaza bastım. Yine otomatik açılan garaj kapısından çıkarak lüks evimin bahçesinin çıkışına yöneldim.

Aracımı gören güvenlik görevlisi benim için giriş kapısına bastı ama açılmadı. Aracımla çıkışın önünde beklerken o tekrar tekrar bassada olmadı. Hızlı adımlarla kulübeden çıkarak yanıma kadar geldi.

" Yıldız hanım arızalanmış bir kaç dakika bekleteceğim sizi lütfen kusura bakmayın." Dedi.

" Tamam. "

Dedim yüzümü asarak. Sol dirseğimi açık olan cama koyarak sağ elim direksiyonda beklemeye başladım. Adam kulübenin içine girip bir şeyler yapıyor sonra da gelip kapıyla uğraşıp bir şeyler yapıyordu ama becerebildiği bir şey yoktu. Kafamı camdan çıkararak,

" Daha çok bekleyecek miyiz beyefendi." Diye seslendim sinirle.

" Şimdi hallediyorum." dedikten sonra yine uğraşmaya devam etti. 10 dakika olmuştu. Ve hâlâ buradaydım. Nihayet düzelen otomatla,

" Tamam Yıldız hanım düzeldi buyrun." Dediğinde,

" Geri zekalı beceriksiz! " dedim sinirle. Ardından gaza bastım. Kapıdan çıkarak caddeye çevirdim direksiyonu.

Elim direksiyonda gözüm yolda ilerlerken çalan telefonumu duyunca kulağımdaki kulaklığa dokundum.

" Alo." Diyen ses Ayça'nındı.

" Alo Ayça."

" Kızım neredesin?
Herkes geldi sen yoksun."

" Umut?
Umut ta geldi mi? "

" Evet az önce geldi.

Meltem'le lak lak yapıyorlar. O arayacaktı ama ailenden çekinince ben aradım. "

" Tamam canım yola çıktım yarım saate oradayım."

Diyerek kapattım.

Çocuk haklıydı. Evdeyken arasa babam bir posta daha konferans verecekti. Oda beni düşünüp aramamıştı.

Yarım saat sonra buluşma noktamıza gelerek aracımı mekanın park alanındaki en sonda kalan tek kişilik park yerine park ettim. Allah'tan bir kişilik yer kalmıştı.

İndikten sonra kapıyı kilitleyip anahtarı çantama attım, sonra da hızlı adımlarla çocukların yanına doğru ilerledim.

Burası İstanbul'un en güzel yerlerinden biriydi. Hemen deniz kenarı olması bir tarafa manzarası harikaydı. Bir yandan kahvaltı yapıp bir yandan deniz havası çekebiliyordunuz içinize.

Beni gören Umut hemen masadan kalkarak yanıma geldi. Önce güzelce bir sarıldı sonra öpmek istedi. Ama hafiften geri çekilerek nazikçe izin vermedim.

Umut'u seviyordum. Ama bugüne kadar beni öpmesine yada dokunmasına izin vermemiştim. Kimseye izin vermemiştim. İlklerimi sevdiğim ve evlendiğim adam için saklıyordum. Umut'ta evlenmeyi beklemeliydi.

Tabi bizim kızlara göre tutucu ve eski kafalıydım. Özellikle Şebnem için. Ona göre babaannesi gibiymişim. Seks olmadan nasıl yaşanırmışmış.
Neden yaşanmıyormuş ki. Bunun tutuculukla yada eski kafalıkla alakası yoktu. Bu kendime olan saygımla alakalıydı. Ben böyleydim. Karakterim böyleydi. Bir farkım vardı onlardan.

Umut'un yüzü yine asılsa da hemen toparlayıp gülümsedi. Yanağıma küçük bir buğse bıraktı sadece. Beni tanıyordu ve saygı duyuyordu. Yani öyle görünüyordu.

" Hadi gel güzelim."

Diyerek elini belime yerleştirerek yönlendirdi. Birlikte masaya geçip yanyana oturduk. Hafif bir rüzgarla gelen deniz kokusu ve manzara eşliğinde açık havada kahvaltı yapmak benim en sevdiğim şeylerden biriydi.

" Günaydın herkese."

Masadakiler günaydın derken Umut'un arkadaşı ve Ayça'ın erkek arkadaşı Oğulcan,

" Ne günaydını ya öğlen oldu."

Derken Şebnem, " Geciktin." Dedi.

Kusura bakmayın çocuklar. Günlük konferansımı dinlerken geciktim mecburen. Üstünede kapıyı açamayan beceriksiz güvenlik görevlisi yüzünden çıkışta takıldım. Neyse boş verin, hadi başlayalım."

Birlikte önümüzdeki süper lezzetli görünen yiyeceklerden yemeye başlarken bir yandan da sohbet ediyorduk. Okuldan, tatilden geleceğe dair planlarımızdan konuşuyorduk.

Sonunda konu yaz tatilinde nerede olacağımıza geldiğinde,

" Ben bu yıl Maldivler'e gitmek istiyorum."

Dedim.

" Tabi evdeki yamyam ergen kardeşim yine taş koymazsa. "

Geçen yılda Maldivler'e gidelim demiştim ama Yavuz yüzünden kendimi Alaçatı'da bulmuştum. Neymiş efendim kız arkadaşını görecekmiş. Ailemizin gelecekteki reisi Yavuz Yavuzlar'ın dediği olmuştu yani.

Bazen evlatlık mıyım diye düşünmeden edemiyordum.

" Siz? " dedim.

Şebnem ailesiyle Amerika'ya, Ayça ve Oğulcan birlikte Bodrum'a Ceylin Mersindeki yazlıklarına gideceğini söylerken Meltem,

" Ben hâlâ karar veremedim." Dedi.

" Önümüzde 3 ay var bulursun sende bir yer."

Sohbet, çay üstüne kahve derken aşağı yukarı iki saat kadar masada kaldık. Sonunda Umut bana doğru yaklaşarak,

" Güzelim birazda yalnız vakit geçirsek. Hem konuşmak istediklerim var. "

Dediğinde gülümseyerek olur dedim.
Çocuklara döndüm sonra.

" Çocuklar bize musade. Hesaplar benden, ödeyip kaçıyorum. Siz rahatınıza bakın."

Ceylin, " Yıldız akşam gelecek misin? " Diye atıldı.

" Aa aşkolsun tabiki geleceğim. Hadi görüşürüz."

Umutla birlikte içeriye girerek kasaya yöneldim. Hesabı ödedim ve Umut'un koluna girerek çıktım.

" Araban nerde.?"

" Parkın sonunda. Sadece orda yer bulabildim.

Peki sen benimle ne konuşmak istiyordun canım."

Dedim yürümeye devam ederken. Soruma,

" Serin bir yere gidelim orda konuşalım."

Diye cevap verdi. Haklıydı öğle güneşi tepemizde yanıyorduk sıcaktan.

" Tamam. Nereye gitmek istersin. "

"Çocuk parkı bile olur serin olsun yeter. " Derken gülümsedik.

" O halde ilerideki parka gidiyoruz."

Dedim arabayı açıp binerken.

" Olur."

Direksiyona geçip motoru çalıştırıp gaza bastım. Parktan çıkarak yola girdim. Bir yandan sürerken bir yandan göz ucuyla Umut'a bakıyordum. Yüzündeki ifadeyi hiç beğenmemiştim. Aklından ne geçiyordu bilmiyorum ama ciddiydi hâli.

On dakika kadar sonra park alanında ağaçların altına çektim aracımı. Sunroofu açarak arabaya daha fazla serin hava girmesini sağladım. Ellerimi göğsümde birleştirip yüzümü Umut'a döndüm sonra.

" İşte geldik.
Baya merak ettim.
Benimle ne konuşmak istiyorsun. Yüzündeki ifade çok ciddi."

Bana döndü. Kolunu koltuğumun arkasına atarak yüzünü yüzüme doğru yaklaştırdı. Gözleri dudaklarıma kaydığında niyetini anlayıp önüme döndüm hızla. Hareketimle nefesini vererek geri çekildi.

" Bunu konuşmak istiyorum işte. Neden benden kaçıyorsun? Ne öpmeme ne dokunmama izin veriyorsun.

Yıldız, biz yetişkin iki insanız. Kiminle ne yaşadığına kimse karışamaz. Anne baban bile. Ama sen sürekli benden kaçıyorsun.

Yıldız... Seni seviyorum. Biliyorum anne baban benden hoşlanmıyor ama benim için önemli olan sadece sensin.

Sende beni seviyorsun. Seneye okul bitecek. Biter bitmez hemen evleniriz. Başka bir şehre gider yerleşiriz. Ne kendi ailem ne de senin ailen kimsenin parasını pulunu istemiyorum. Kendimiz çalışır kendi bildiğimiz gibi yaşarız."

" Bende seninle aynı fikirdeyim. Kendi hayatımı kurup kendi bildiğim gibi yaşamak istiyorum. Kimseye minnet duymadan."

" Tamam işte ben de onu diyorum. Ama o zamana kadar bir yıl var. Senin bana olan bu uzaklığın aramızı açacak diye korkuyorum."

Elini yüzüme koydu.

" Yıldız... Ben sana dokunmak seni öpmek, sarılarak yanında kokunla uyumak istiyorum."

Yüzüne baktım. Kendince haklı olabilirdi ama bana tersti.

" Umut, bak. " Dedim sakince.

" Seninle nerdeyse iki yıldır çıkıyoruz. Birlikte gezdik, dolaştık, yemek yedik, evinde film izledik. Birlikte eğlenceli ve romantik saatler geçirdik.

Ama bundan fazla birşey bekleme benden. Yani evliliğimizede bir şeyler kalsın değil mi? "

Dedim muzipce.

" Gerçekten dar kafalı olduğunu düşünmeye başlayacağım."

Dedi geri çekilirken.
Söylediği şeyle yüzüm asıldı.
Bu neydi şimdi. Hareketi ve sözleri canımı sıkmaya yetmişti.

" Ne demek istiyorsun Umut. Kusura bakma ama ben bazı kızlar gibi değilim. Herkes kendi istediğini yaşamakta özgür tabi ama ben senin benden beklediğini yapamam. Kendime olan saygımı kaybederim. Bu senin için sıkıntıysa açıkca söyle."

" Afedersin güzelim. Özür dilerim. Öyle demek istemedim. Yanlış anlama beni." Dedi üzgün.

Sonra aniden bana döndü.

" Madem öyle evlenelim. Hemen bu hafta yıldırım nikahıyla."

Derin bir nefes alıp verdim sıkkın.

" Saçmalama Umut nasıl hemen evlenelim. Anne babamla konuşmadan onayları olmadan olmaz."

" Anlamıyormusun Yıldız.!"

Sesi yükselmişti.

" Onlar beni zaten istemiyor. Kabul etmeyeceklerde. Ama evlilik cüzdanını görünce mecbur razı olurlar. "

" Evlilik cüzdanımı.?

" Evet evlilik cüzdanı."

derken cebinden şaşkınlıktan dudağımı uçuklatacak cüzdanı çıkardı.

" Bu. Bu ne? " Dedim şaşkın.

" Al bak." dedi bana doğru uzatarak.

Cüzdanı elime aldım ve ön kapağını açtım. Umut ve benim resmimiz vardı.

" Resmen evlendik." Dedi.

" Ne!? "

" Ama.. ama nasıl?
Sen nasıl yaparsın bunu."

Cebinden kimliğimi çıkarıp uzattı bu kez.

" Tamam evlenelim deseydin şimdi göstermeyecektim.

Bende düşürmüşsün." dedi kimliğimi kastederek.

" Sende buldun diye nikâh işlemlerine mi kullandın. Seni..
Sen.. Sen bunu bunu nasıl yaparsın?
Nasıl bana söylemeden habersizce böyle bir şey kalkışırsın? Nasıl? Ya imzam. Onu nasıl? "

" Tanıdıklarım var güzelim. Hem eninde sonunda evlenmeyecekmiyiz. Sana sürpriz yaptım."

Derken gülümsüyordu.

" Sen aklını mı kaçırdın? Bunu aileme nasıl açıklarız! "

" Açıklamaya gerek yok güzelim. An itibariyle mesaj olarak gitti cüzdanın resmi. Annende babanda biliyor artık!"

" Nee?! "

****************************

Bölüm sonu canlar. Sonraki bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

 

Loading...
0%