Yeni Üyelik
24.
Bölüm

⭐G.Y 22 Gök⭐

@azamet_29_2

" Göktuğ.
Sana bir şey söylemek istiyorum."

Bakışları anında ciddileşti. Elindeki kahvesini ortamızdaki küçük sehpanın üzerine bıraktı. Gözü kulağı bende dinlemeye geçti.

Derin bir nefes alıp verdim. Bir kaç günden fazladır düşündüğüm şeyi ona da söylemek istiyordum.

" Göktuğ."

" Söyle sevgilim, dinliyorum."

" Ben okulumu dondurmaya karar verdim.
Hatta hiç gitmemeyi bile düşünüyorum."

Mavileri kahvelerim arasında gezindi.

" Okuluna devam etmek istemiyor musun? "

Şaşırmıştı? Elimdeki fincanı onun gibi sehbaha üzerine bıraktım. Ellerimi kucağımda birleştirerek parmaklarımı birbirine geçirirken zihnimin içinde babamla olan tartışmalarımız yeniden canlandı.

Bu aydı yine. Son şansımı kullanıp bir ihtimal beni destekler umuduyla babama kendi istediğim bir bölümü okumak istediğimi söylemiştim. Tabi kabul etmediği gibi uzun bir nutuk çekmişti. Pes etmeyip itiraz ettiğim de büyük bir tartışma ve ardından yine ve yine onun istediği olmuş onun istediği yeri okumak zorunda kalmıştım. Sadece okul değildi mesele. Hiç bir zaman benim istediğim olmazdı.

Az sonra dişlerimi ve ellerimi sıkarken buldum kendimi.

Aklıma gelen anılar yüzünden içimde bir sızı gözlerimde yanma hissettim.

" Hayır.
Zaten isteyerek okuduğum bir bölüm değildi. Babamın seçtiği ve bana dayattığı bir bölümdü. Onları memnun etmek adına yaptığım bir eylemdi."

Bunu söylerken baktım ki ağlamak üzereyim yavaşça yerimden kalkıp üst kata yöneldim. Onun yanında ağlamak istemiyordum. Bir anda elini bileğimde hissedince kolumun üzerinden yüzüne çevirdim bakışlarımı. Sol eli bileğimde beni kendine doğru çekerken,

" Gel buraya. " Dedi sağ elini dizine vurarak. Çekip dizlerinin üzerine oturtup kendine doğru yaslayarak kollarınn arasına alıp sarıldı.

" Benden uzakta ağlamanı istemiyorum."

Hemen anlamıştı gidişimin sebebini.
Kollarımı kollarının altından bedenine sararken başımı sağ göğsüne yaslayarak gözlerimi kapattım. Sakinleştiren konusunu içime çektim.

" Yıldız'ım. Sevgilim, bir tanem...
Ne yapmak istersen iste ben hep arkanda olacağım. Okulunu dondurmak istiyorsan bu senin kararın. Devam etmek istemiyorum dersen yine senin kararın. Ben hem yanında hem arkandayım. Nasıl istiyorsan öyle yap.
Ama üzülme, ağlama. Göz yaşlarınla yüreğimi dağlama. "

Başımı koyduğum yerden yukarıya doğru çevirip beni izleyen gözlerine baktım. Mavileri yine göz alıcı bakıyordu. Başımı biraz kaldırıp bir kolumu boynuna dolarken dudaklarınının üzerine bastırdım dudaklarımı. Anında beni kendine bastırarak karşılık verirken bir anda,

" Ops!
Afedersiniz! "

Duyduğum Perihan'ın sesiyle anında toparlanırken yerimden ok gibi fırladım.

" Özür dilerim. Valla bakmadım! "

Diyen Perihan arkası dönük konuşurken arkamdaki Göktuğ bana bakarak gülümsüyordu. Ne zaman gelmişti. Nasıl farketmemiştim. Rezil olmuştuk.

" Göktuğ abi Kadir abi yolladı beni.
Fırtına gelmiş. "

" Öyle mi?! " Dedi heyecanla kalkarken.

Göktuğ'a döndüm.

" Fırtına mı? "

" Evet beklediğiniz aygır.

Hemen geliyor de."

Perihan fırlayıp çıkarken Göktuğ bana döndü. Omuzlarımdan tutup öpücüğümü tamamladı önce.

" Çok sürmez sevgilim."

Vestiyere yöneldi sonra.

" Bende gelebilir miyim? "

Döndü ve baktı.

" O kadar istiyorsan tabii ki gel."

Anında peşine takıldım. Onun ardından hırkamı alıp giyerken,

" Ama çok yaklaşma biraz hırçın bir aygır." Dedi.

" Tamam." diyerek peşinden çıktım. Neyseki yağmur kesilmişti. Taş döşeli patikadan ahırların olduğu yere doğru ilerlerken,

" Çok heyecanlısın! " Dedim gülümseyerek.

" Evet. Fırtına güçlü cins bir at. Onunla ilgili güzel hayallerimiz var. Onu Çakıl ile çiftleştirerek seneye ve gelecekte çok güzel yavrular alacağımızı umuyorum. Ve o yavrulardan güzel yarış tayları olacak."

" At sahiplerinin hepsi mi böyle? "

Yüzüme bakarak devam etti.

" Nasıl yani? "

" Yani ne bileyim. Çok rahat konuşuyorsunuz. At almak. Çiftleştirmek yavru almak. Üremeleri gibi kelimeleri çok rahat kullanıyorsunuz. "

" Şey bizim.. Yani öyle de ondan.
Yani at yetiştiriciliği yapan herkes bu şekilde rahat konuşur. Yani işimiz atlarla olduğu için bize normal geliyor."

" Hımm...Öyle diyorsun.."

Bir anda kolunu belimde hissettim. Beni kendine çekip sararken.

" Seneye doğacak yavrulardan en güzelini sana hediye edeceğim sevgilim."

Sevgilim... Bu kelimeyi ondan duymayı seviyordum.

Ben Sirius ve Gece'nin yavrusunu istiyorum ama.

" Tamam sevgilim. Oda olur."

Dedi daha geniş bir gülümseme ile.

" İkisini baş göz edelim ilk yavrusunu sana verdim gitti."

" Tamam o hâlde."

Dedim gülerek. Bu sefer çiftleştirmek yerine baş göz edelim demişti.

Konuşurken mesafe bitmiş ahırın önüne gelmiştik. Bizi gören Ali işaret verdi. Az sonra daire şeklinde yapılmış duvar engelin arkasındaki romorktan iki seyis eşliğinde inen yeni atı gördük.

" Hey maşallah." dedi Göktuğ.

" Hırçın bir at olduğu inişinden bile belli. " demiştimki bir anda seyislerin elinden kaçtığı gibi dahada hırçınlaştı.

Öfkeyle şaha kalktığında Göktuğ'un yüksek sesini duydum

Öfkeyle şaha kalktığında Göktuğ'un yüksek sesini duydum.

" Ali! Zeki! Çıkın hemen oradan! "

Adamlar anında alandan çıkıp demir kapıyı kapattılar. Aynı anda bizi farkeden at bütün öfkesiyle üzerimize koşarken Göktuğ tarafından geriye çekildim.

Duvarın önüne kadar gelen Fırtına tekrar şaha kalktı. Ardından duvarın üzerinden bize doğru uzanarak öfkeyle kişnedi. Sinirle soluyarak geri döndü sonra. Bir ata bir Göktuğ'a baktım.

Gülümsüyordu yine.

" Adı gibi Fırtına."

" Çok sinirli bir at ve tehlikeli. Sizi zorlayacak galiba."

Göktuğ duvara yaklaşarak kollarını dayadı. İçerde sinirle dört dönen ata bakarak konuştu.

" Bir kaç gün kendi haline bırakacağım seni. Yavaş yavaş alışacaksın eminim. Burayı seveceksin. Bizim buralardaki taze ve lezzetli otlar hiç bir yerde yok. Arkadaşlarında olacak. Mutlu olacaksın oğlum."

Göktuğ'un şuan söylediği şeyler bir zaman bana söylediği şeyleri hatırlattı bana. Buralara bir şans ver demişti.
Ben buralara, ona ve bize bir şans vermiş ve hiç pişman olmamıştım.

Bir adımda yaklaşarak arkasından beline sarılarak başımı geniş, kaslı, güçlü sırtına yasladım. Yaptığım hareketle yerinde doğruldu.

" Yıldız. "

" Hmm."

Bana doğru dönerken kollarım hâlâ beline dolanıktı. Kollarını kollarımın üzerinden sırtıma doğru sardı.

" Bir şey mi oldu? "

Bu kez başımı geniş göğsüne dayadım.

" Gök.." Dedim gözlerimi kaldırıp gözlerine bakarken.

" Gözlerin gökyüzünün renginde kalbin gökyüzü kadar geniş. Seni çok seviyorum."

Gülümsedi.

" Bende seni sevgilim.
Şimdi, sonra, hep ve ölene kadar."

Alnımdan öptü. Sonra da,

" Hadi gel evinize dönelim. Bugün yapacak başka bir işim yok."

" Tamam.
Bak ne diyeceğim.
Bu akşam birlikte film izleyelim mi?"

" Film mi? "

" Evet internetten, yani laptopdan. Yatağımızın üzerine kurulur ışıkları kapatır yanımıza içecek ve mısır alır izleriz. Ne dersin? "

" Neden olmasın olur valla."

Kulağıma doğru eğildi. Fısıltıyla konuştu.

" Filmden sonra başka şeylerde isterim ama."

Geri çekilirken yalandan bir yumruk attım göğsüne.

" Yaa! Terbiyesiz! "

Dedim onun gibi kısık sesimle.

" Niye terbiyesizmişim. Karımı istemek suç mu? "

" Hadi hadi gidelim."

Dedim kızaran yanaklarda önden yürüyerek. Hızlı bir kaç adımda bana yetişip arkamdan kolunu belime doladı.

Yol üstü bize doğru gelen Kadir'i gördük. Hızlı adımlarla yaklaştı.

" Abi gördün mü Fırtına'yı? "

" Gördüm Kadir. Adı gibi maşallah."

" Ama biraz hırçın."

" Akşama kadar olduğu yerde kalsın. Kendi haline bırakın. Duvarın üzerinde yem ve su verin. İlk gün şaşkınlığı geçince ahıra alırız."

" Tamam abi."

Diyen Kadir uzaklaşırken biz de eve yöneldik. Kapıdan girdiğimizde salonda Perihan'ı gördüm.

Elinde çalışma kitabı şöminenin yanındaki berjerde ellerini saçlarına geçirmiş ciyaklıyordu.

" Anlamıyorum arkadaş! Anlamıyoruuuum!
Ben bu dersleri anlamıyorum! "

Göktuğ'a bakarak gülümsedim. Parmak uçlarıma yükselip,

" Ben Perihan'a biraz yardım edeyim."

Diye fısıldadım. Kulağıma doğru eğilerek,

"Tamam sevgilim. Ben kütüphanedeyim."

Dedikten sonra eğilip bir buğse bıraktı dudağıma.

" Bunu avans alıyorum."

Diyip kaçarken arkasında bir şaplak yapıştırdım sırtına. Sonrada Perihan'ın yanına yürüdüm.

" Neyi anlamıyorsun.
Ve yardım ister misin? "

" İsterim." Dedi üzgün.

" Yoksa kafayı yiyeceğim. Sınavlara kadar bu konuları yalayıp yutmam ezberlemem lazım."

" Aslında ezber değil öğrenmen lazım. Ezber bir gün gelir unutulur. Ama öğrendiğin şey her zaman belleğinde kalır. "

Alık alık baktığını görünce,

" Gel baştan başlayalım."

Diyerek diğer berjeri Perihan'ın yanına çekip konuların başında dönerek birlikte çalışmaya başladık.

*****

Akşam yemeği saatinde herkes masadaydı.

Asaf bey, Ayşe hala, Perihan, Göktuğ ve ben. Ayşe hala ve Fidan yine çok güzel yemekler hazırlamışlardı. Yemekleri keyifle yerken masadaki insanların yüzlerini izledim onlara belli etmeden. Yeni ailem bu insanlardı işte. Kocam, babası, halası, kuzeni. Yani kuzeniydi herhalde. Yoksa yeğen mi oluyordu. Her neyse işte.

Kendi ailemden görmediğim ilgiyi sevgiyi bu insanlardan görmüştüm. Numaradan yada yapmacık değildi hareketleri. Katıksızdı. Doğaldı. Yıldız Kayalar, Yıldız Yavuzlardan daha mutluydu burada.

" Göktuğ! " Diyen Asaf beyle çıktım düşüncelerimin arasından.

" Yeni at gelmiş bugün."

" Evet baba geldi."

" Nasıl? "

" Bence çok iyi. Verdiğimiz paraya değecek. Çok güzel yavrular alacağız."

" Sevindim."

"Ama biraz deli ve hırçın. Sen neler yaptın. Çok yormasaydın kendini."

" Evet abi. Bu günlerde çok hareketlisin. Kötü olacaksın diye korkuyoruz. "

Ayşe halanın sözleriyle güldü Asaf bey.

" Ben iyiyim beni merak etmeyin siz.
Kışlık hazırlıklar bitti. Bir süre rahatız. Bu ara restorantın işleri yavaşladı. Malûm mevsim döndü. Gelenler azaldı hâliyle. Binicilik kursunu kapattık. Bahara kadar müşteri almayacağız."

" Hayvanlar için saman ve yem işinide biz hallettik. Bu kış rahat olacak.

Yalnız ikinci ahırın çatı kısmını beğenmiyorum. Akıyor. Oraya bir kaç usta almalıyız."

Dedi Göktuğ. Asaf bey,

" Öyle mi?
Selman ustaya söylerim ben. Gelir bakar. "

" İyi olur."

Söz yine Asaf beye geçti.

" Hayvanların kontrolü var birde. Hazır diğer işler bitmişken Yahya'ya söyleyelim. Ekibiyle bitlikte gelsinler."

Birden gözümün önünden geçen elle kendime geldim.

" Yıldız.."

Hızla doğrulup elin sahibi Göktuğ'a baktım.

" Ne? Ne oldu? "

" Yıldız abla masal dinler gibi elini yüzüne dayamış dinliyordun yakalandın."

Diyen Perihandan bir kahkaha gelirken, Asaf bey sakin Göktuğ ve Ayşe hala gülümseyerek bakıyorlardı.

" Ya dalmışım.
Siz böyle çitflik işleri ile ilgili konuşurken bilmediğim şeyler olduğu için dinlerken dalıp gidiyorum. "

" Zamanla alışırsın." Dedi Göktuğ.

Ayşe hala'yı duydum bu kez.

" Kaç kere söyleyeceğim Perihan. Yenge de diye "

Önemli değil Ayşe hala. Nasıl isterse öyle seslensin."

&

Bir yandan yemeye bir yandan konuşmaya devam ettik. Nihayet yemeğimiz bittiğinde Fidan çayları getirirken Asaf bey müsade isteyip dinlenmek üzere odasına, Perihan da dışarıya çıkınca çay keyfi Ayşe hala ve bize kalmıştı.

Çay içip Fidan'ın yaptığı nefis kurabiyelerden yedikten sonra Ayşe hala da dinlenmeye çekilince bizde film keyfi yapmak için üst kata çıktık. Önce çalışma odasından laptopu aldım ve odaya geçtim.

" Sen kur ben geliyorum." diyen Göktuğ odadan çıkarken bende büyük yatağın üzerine kurduğum laptopu açıp internete girerek ne izleyebiliriz diye dolaşmaya başladım.

Korku filmi.
Romantik komedi.
Aşk filmleri.
Polisiye.
Macera.

Karar veremedim. Karar versem de Göktuğ'un fikrini alacaktım nasılsa o yüzden onu beklemeye başladım.

Beklerken yerimden kalkıp giyinme odasına geçerek üzerimi değiştirip pijamalarımı giyindim. Geri dönüp kendimi yatağın üzerine atıp Göktuğ gelsin izleyeceğimiz filmi beraber seçeriz diye düşünürken kapıdan elinde tepsi ile bir kase patlamış mısırla geldi. Yanında da iki büyük bardak ve gazoz.

Yüzüm güldü. Uzun zamandır patlamış mısır yememiş, gazoz içmemiştim. Elimdeki tepsiyi yatağımızın üzerine bırakıp giyinme odasına geçti oda. Benim gibi üzerini değiştirip pijamalarını giyinip geldi. Yanıma oturdu.

" Ne izliyoruz? "

" Karar veremedim.
Ne izleyelim."

" Bilmem."

" Macera olsun mu?
Yada polisiye? "

" Olur sen ne istersen bana uyar. "

" Tamam o zaman macera."

" Tamam." diyip yataktan kalkarak kapının yanına gidip ışığı kapattı. Geri gelerek komodinlerin üzerindeki abajurları açıp yastıkları bazanın başlığına yaslarken bende en çok izlenenler arasından rasgele bir film seçtim. Filmin çok bir önemi yoktu. Önemli olan sevdiğim adamla birlikte film izlemekti. Şuan bir sinema da oturup izleseydik bu filmi bu kadar keyifli olmazdı.

Filmi başlatıp Göktuğ gibi geriye yaslandım. Tepsiyi aramıza alıp bir yandan mısırlarımızı yerken bir yandan filmi izledik. Arada iki bardak gazozu tepeme dikip gazlı gazlı tadını çıkardım. Beni görünce açılan iştahıyla iki bardakta o içti. İster istemez gülümsüyordum. Çocuk gibiydi halimiz.

&

Dakikalar ilerledi. Mısırlar ve gazoz bitince tepsiyi alıp komodinin üzerine bıraktım. Ardından sevdiğim adamın kolunun altına girip başımı göğsüne yaslayarak kolumu beline sardım. Beni koluyla sararken saçlarımdan öpüşü buram buram sevgi kokuyordu.

Filmin kalanını bu şekilde izlemeye devam ederken yaslandığım yerden burnuma dolan parfümünün ve teninin eril kokusu ayarlarımla oynamaya başlayınca kalbimin atışlarıda değişmeye başladı. İçime dolan arzu ve kasıklarımda hissettiğim sızıyla kanımın harekete geçtiğini hissettim. Sonunda filmi falan boş verip başımı yukarıya çevirdiğimde ekranı izlemeyi çoktan bırakıp beni izleyen Göktuğ'u gördüm. Ben ona o bana baktık bir süre. Sonunda yerimden doğrulup dizlerimin üzerine oturdum. İçimde hissettiğim arzuyu onun gözlerinde görüyordum. Sessizce uzanıp ellerimi kirli sakalının üzerine koydum. Başparmak karımla yüzünü okşarken yaklaşıp dudaklarını öpmeye başladığım da anında karşılık verirken yerimden kalkıp bacaklarımı ayırarak üzerine oturdum. Gülümsediğini hissettiğim o an. Dudaklarının arasından bir inleme çıkarken bu inleme hoşuma gitti. Dudaklarından ayrılıp kulağına doğru eğilip fısıldadım.

" Gök..."

Dedim buğulu sesimle. Dudakları kulağıma dokunarak ve fısıldayarak konuştu.

" Emret sevgilim."

Tekrar fısıldadım.

" Seni seviyorum."

" Bende seni hemde çok. "

Dedi aynı şekilde.

" Seni istiyorum.
Beni gökyüzüne çıkar."

Yaslandığı yerden doğrulup dudakları dudaklarımı elleri kalçalarımı kavrarken altımda hissettiğim sertliği dahada ateşlemeye yetti hem onu hem beni. Arzu yüklü öpüşü devam ederken pijamasının düğmelerini bir bir açıp omuzlarından aşağıya indirdim. O kalan kısmı kollarından çıkarırken ellerimi kaslı gögüslerinde, omuzlarında ve kollarında gezdirdim.
Bu vucudu her gördüğümde kendimden geçiriyordu beni. Sanki bir heykeltraşın ellerinden çıkmış gibiydi her hat, her kavis, her kıvrım.

Ellerim gögüslerinde Göktuğ'u geriye doğru iterken hin bir gülümseme bırakıp üzerine doğru eğildim. Ellerini bileklerinden tutarak başının iki yanında yastığa bastırırken gülümseyerek izliyordum halimi.

" Imm... Sevdim bunu."

Üzerine eğilip dudaklarına yapıştım yeniden. Bana defalarca yaptığı gibi dilimi ağzının içine itip dilini bulurken o başladı dilimi emmeye ve öpmeye. Aşkla, arzuyla öpüyordu.. Zorlukla ayrılıp boynuna doğru indim. Bir yandan kendimi ona bastırırken kaslı sert tenini, önce öptüm sonra ısırdım sonra yaladım. Hiç kıpırdamadı. Canı yansada sesi çıkmadı. Dilimle ıslak izler bırakarak yavaşça aşağılara doğru indim sonra. Dudaklarımı kaslı gögüslerinde gezdirirken yeniden inledi.

" Hoşuma gitti.." Dedi kıkırdarken. Daha da ileri gidip göğüs ucunu dişlerimin arasına alıp ısırırken gözlerimi yüzüne çevirdim. Kapalı gözlerle anın tadını çıkarıyordu. Yerimden doğrulup kendimi yeniden ona bastırırken bu kez ben inledim ister istemez. Bütün bedenim onu arzuluyordu. Yeniden dudaklarını öperken bir anda kendimi yatakta Göktuğ'u üzerimde buldum. Bu hareketimizin yatağın üzerindekin laptop yeri boylarken ikimizde baka kaldık. Beni bi gülme alırken o, ona yaptığım gibi kollarımı başımın iki yanında bileklerim büyük elleriyle tuttu. Laptop falan umru değildi suan. Aşkla bakan gözleri gözlerimde ve geniş gülümsemesiyle izledi yüzümü. Kulağıma doğru eğilerek.

" Sıra bende sevgilim. Bu gece dudaklarımın ve dilimin dokunmadığı tek bir yerini bırakmayacağım. "

Dudakları yeniden dudaklarımı bulurken üzerimdeki pijamamın altından giren eli vücudumda dolaşmaya başlamıştı bile.

Bu adam...
Yeryüzüm, gökyüzüm, sevdiğim, aşık olduğum adam. Kollarının arasında başladı en ateşli gecelerimden bir yenisi daha. Onunla olduğum her gecem ilk gecem kadar ateşli ve heyecanlı geçiyordu. Yine ve yine.

****************************

Evet canlarım bölüm sonu.
Gelecek bölümde görüşmek üzere.

 

Loading...
0%