@azamet_29_2
|
" Hemşire hanım. Doktor Ali dışarıya çıkıp gözüyle dışarıya gel işareti yaparken hemşire kızlar Yıldız'ın yanına geldiler. " Hemen dışardayım sevgilim." Diyerek odanın dışına yürürken hemşirelerde Yıldız'ı yukarıya çıkarmak için hazırlamaya başladılar. " Yıldız hanımla da konuşacağım ama önce sizinle konuşmak istedim." " Ne oluyor Ali bey korkutmayın beni? " " Korkmayın Göktuğ bey. Dediğim gibi kanamayı durdurduk. Bebekde iyi durumda. Yalnız annenin rahimi normalden küçük ve şekil bozukluğu var. " " A anlamadım. Yani korkulacak birşey mi bu? " " Normalde böyle durumlarda hamilelik sürecinde bir sıkıntı olmaz ama sık kontrol gerekiyor. Zor bir hamilelik ve erken doğum ihtimalleri de var tabi. Bunun dışında anneyi stresden ve aşırı yorgunluktan uzak tutmak gerekiyor. Tabi bu her hamilelikte geçerli bir şey. Bebek ilk barajı geçip rahime yerleşmiş. Şimdi önemli olan yerleştiği yere tutunup sağlıklı şekilde gelişmesi. " " Merak etmeyin doktor. Ne gerekiyorsa fazlasıyla yapılacak. " " Güzel. " Biz konuşurken Yıldız'da yatakla birlikte odadan çıkarıldı. Çıkar çıkmaz da Göktuğ! Dedi. " Neden burada konuşuyorsunuz birşey mi var. Benden mi saklıyorsunuz? " " Olur mu hiç öyle şey sevgilim? Hemşireler seni hazırlarken doktor da bana eşine gözün gibi bak diyordu. Ben de ona onun için ölürüm diyordum." Karşılıklı gülümsedik. Ali, " Aynen öyle. Siz odaya çıkın ben yine geleceğim kontrole. Tekrar geçmiş olsun." " Teşekkür ederim Ali bey herşey için." " Henüz değil Göktuğ bey. " " Bebeğiniz dünyaya gelsin kucağımıza alalım bi o zaman edersiniz teşekkürü. " İnşallah Ali bey inşaallah. " " Size daha uzman bir doktor yönlendireceğim ama bende takip edeceğim." " Tamam tekrar teşekkür ederim." & Yıldız ile birlikte önce asansöre bindik. Yatağın yanı başında durup elini tuttum ve hiç bırakmadım. Ardından hastanenin kadın doğum katına çıktık. Asansörden inip özel odalardan birine geçtik. Yıldız'ı dikkatlice yatağına geçiren hemşireler önce hastane pijamalarından giydirdiler. Sonra serumu yenilediler. Bu süre boyunca Yıldız hiç konuşmadı. Yüzünde düşünceli bir ifade ile sessizdi hep. Kızlar, geçmiş olsun. Diyip çıkarken sevdiğimin yanına geldim. Yatağın kenarına oturup elini avuçlarımın arasına alıp öptüm. Gözleri dalgın boşluğu izliyordu. " Yıldız'ım, iyi misin? " " Gözlerini ve başını bana çevirdi. " " Göktuğ." " Emret sevgilim." " Ben... Kaşlarım havada bakakaldım bir süre. " Bunu bebekler nasıl olur bilmediğin için soruyor olamazsın değil mi sevgilim? " Dedim gülümseyerek. " Onu mu diyorum ben? " Dedi somurtarak. " İlaç kullanıyordum. Nasıl oldu da hamile kaldım! Güleyim mi ağlayayım mı bilmiyorum. Sabah uyanırken günün sonunda hamilelik haberi duyacaksın deseler hayatta inanmazdım." Düşündüm, bunu bende merak ediyordum doğrusu. " Yani aldığın ilaç ise yaramamış demek ki." Üzerine doğru eğilip burnundan öptüm. " İkinizde iyi olduktan sonra hiç şikayetim yok. Allah isteğimi duymuş demek ki sevgilim. Hatırlıyor musun? Gözlerimi gözlerine sabitledim. " Yıldız... Seni buraya getirdiğimde acıyla kıvrandığını görmek işkence gibiydi. Canının yandığını bilmek canımdan canımı almaya yeter. Birde doktor hamile olabilirsin diyince ne yapacağımı şaşırdım. Üzülmekle sevinçden haykırmak arasında gidip geldim. Böyle bir mucizeyi bu şekilde öğrenmeyi hiç beklemiyordum. Hoş hamilelik haberi bile beklemiyordum ki." Önüme dönüp kendi kendime kıkırdadım. Çok acayip bir gündü. Yeniden baktım gözlerine. " Yıldız... " Deme öyle. Ellerini avuçlarımın içine alarak gülümserken gözleri birden kocaman oldu. " Göktuğ. " Dedi kocaman bakarak. " Göktuğ. Hamileyim. " O an ne desem bilemedim. Ellerimi indirip yerimde doğrularak bakmaya devam ettim. Ne yani yeni mi fark etmişti. Belki de kaza yüzünden şokta ve gerçekten yeni dank etmişti. " Göktuğ ben... Elleriyle koluma yapıştı birden. Gözlerinde panik ve korku hâkimdi. " Göktuğ. Şimdi anlamıştım korkusu depreşmişti. " Şşiişşt sevgilim. " Dedim bir elimi ellerinin üzerine koyarak. " Sakin ol. Panik yapma hemen." " Nasıl panik yapmam. Parmağımı dudağının üzerine koydum. " Hiç birşey olmayacak. Ne sana ne bebeğimize.. Ben her zaman yanınızda olacağım. " Dedim yumuşak bakışlar ve gülümseyerek sakinleşmesini sağlamaya çalışarak. Elimi ilk kez göbeğinin üzerine koydum yavaşça. " Zamanı gelinceye kadar annesinin karnında hiç bir sorun olmadan büyüyecek. Zamanı geldiğinde de her bebek gibi o da dünyaya gelecek. Elimi yavaşça göbeğinde gezdirdim. " Yıldız... Dedim. Elimin altında minnacık bir kalp vardı. Yıldızdan ve benden bir parça. Bir can. İkimizin çocuğu. Allah'ım! Dedim içimden. Sana şükürler olsun. Bana bu günü yaşattığın için şükürler olsun. Onları benden alma. Ömrümden al onlara ver ama ne Yıldız'ı mı ne bebeğimi benden alma. Yüzümde hissettiğim el ile çıktım düşüncelerimin arasından. Gözlerimi sevdiğim kadına çevirdim. Buğulu bakışlarında gezdim. " İyi ki varsın! İyi ki yanımdasın." " İyi ki varsınız." dedim karşılık olarak. Birden aklına bir şey gelmiş gibi Göktuğ! Dedi. " Söyle bi tanem. " Elini uzattı. " Telefonumu ver hemen." " Telefon mu? " Seninkini ver o zaman." " Neden? Ne yapacaksın? " " Evi arayacağım. Fidan'ı." Cebimden çıkarıp verirken, " Fidan'ı mı? Neden? " Dedim. Bir şey soracağım. Merak etmiştim böyle bir zamanda acil olarak sorması gereken şey neydi. Telefon numarasını tuşlayıp arama yaptı. Telefon çalarken o an da geldi aklıma. Ya Fidan olanları biliyorsa ve Sirius'un öldüğünü Yıldız'a söylerse. " Güzelim boş ver dinlen." demiştim ki Fidan'nın sesini duydum. " Alo. " Anında dua etmeye başladım. Allah'ım ne olur Fidan bilmiyor olsun. " Alo Fidan benim Yıldız." " Buyur Yıldız hanım." " Hanım değil Fidan Yıldız." " Tamaam. İkisinin konuşmasını dinlerken anladım ki Fidan da olanlardan haberdar değildi. Rahatlayarak bir oh çektim resmen. " Fidan senden bir ricam var." " Tabi ki, söylemen yeter." Ne isteyeceğini merakla dinliyordum. " Yatak odama çıkıp birşeye bakmanı istiyorum." " Bir şeye mi? " " Evet. Lütfen hızlı şekilde odaya çıkar mısın? " " Tamam çıkıyorum." Sessizce beklerken bana bakınca merakımı gidermek için, " Neye bakacak Fidan." Dedim. " Emin olunca söyleyeceğim. Umarım düşündüğüm gibi değildir. " Daha da bir merakla beklemeye başladım. Yıldızın düşünceli bakışları üzerimde Fidan'ın odaya çıkmasını bekliyorduk. Aradan bir iki dakika geçtikten sonra Fidan, " Odadayım. " Yatağın sağ yanındaki komodinin çekmecesine bak lütfen." " Tamam bakıyorum. " Aralarında beyaz üzerinde pembe rengi olan bir kutu var. " " Evet buldum. " Tamam o! " Dedi. " Açıp içine bak Fidan." " Neh! Ama! " " Dediğimi yap lütfen Fidan." " Ta-tamam." " Açtım. " " Kaç tane eksik. " " Hiç." " Neeh! Yıldız'ın gözleri irice açıldı. Ne oluyordu ne ilacından bahsediyordu ve neden bu kadar şaşırdı diye düşünürken kullandığı ilaç geldi aklıma. " Yeni kutu sanırım. Eksik yok." " Yanındaki kutuya bak hemen lütfen!" " Başka kutu yok. " " Yok mu? " " Boş yapraklar var. " " Ne ilacı bak hemen." " Imm! Ağrı kesici." Dediğinde elinde telefon kolu yana düşerken gözleri boşlukta alık alık karşı duvara bakıyordu. " Yıldız... Sessizce başını aşağı yukarı salladı. " Ne oluyor." Elindeki telefonu alıp. Fidan sen kapat diyerek kapattım telefonu. Yatağın kenarın biraz daha yaklaşıp yüzünü yeniden avuçlarımın arasına aldım. " Sevgilim anlatacak mısın ne oluyor? Neyin bu hâlin? " " Göktuğ ben çok aptalım." " Ne, neden öyle söylüyorsun? " Günlerdir başka bir ilacı içiyor muşum. İlaçları karıştırmışım." Kendime hakim olamayarak birden bire kahkaha attım. Ben gülerken gözlerini bana çevirdi bıkkın bakışlarla. Elini alnına bastırarak, " Gülme!" derken gözleri doldu. " Ya gülme lütfen." Daha da doldu gözleri. Sonunda akmaya başladı. Anında sustum. " Yapma güzelim ağlama." Ellerini ilk defa bir can taşıdığı bilinciyle karnına koydu. " Göktuğ... Ayağa kalkıp yatağın boş yerine uzanıp yavaşça sarıldım. " Şşişştt. Hiç birşey olmayacak sevgilim. " Derken saçlarını okşadım. " Allah onu bize vermeyi Murat etmiş. Bu yüzden ilaç kullanamamışsın. Düşünsene bir. Evimizde çocuk cıvıltısı, gülüşleri duyulacak. Daha da büyüyecek ailemiz. Bundan sonra her şey daha güzel olacak. Bundan sonra uykuna ve beslenmene daha dikkat edeceksin. Bol bol dinleneceksin. Sinir, stres ve yorulmak yok. Bir süre ata binmekte yok. " Biz konuşurken kapı tıkladı. Yataktan kalkıp, " Girin.! Dedim. Kapıdan Ali ve yanında bir bayan doktor girdi. Ali, " Merhaba genç annemiz nasıl bakalım. Var mı ağrı sancı? " " Yok! " Dedi Yıldız. " Bu bayan kadın doğum uzmanımız Özlem hanım." " Geçmiş olsun." Dedi orta yaşlardaki doktor. " Sağolun." " Ali bey herşeyi anlattı. Bir de ben görmek istiyorum bebeğin durumunu. " " Tabi ki." Özlem hanım yanımıza gelirken arkasından iki hemşire ultrason cihazını getirdiler. Yatağın yanı başına kuruldu cihaz. Özlem hanım Yıldız'ın üzerindeki örtüyü açıp pijamasını nazikçe yukarı sıyırdı. Karnına jel sürerken Yıldız'ın eli elimi buldu. Sımsıkı tutuyordu. Özlem elindeki küçük aleti Yıldız'ın göbeğinin altında gezdirmeye başladığında ikimizde ekranda birşeyler görmeye çalışıyorduk. Ama hiç bir şey anlamıyordum. " Eveet. Annesi, babası. İşte bebişimiz." " Ben hiç bir şey anlamıyorum." diyen Yıldız' la gülümsedi Özlem. " Evet anlayamamanız normal. Çünkü şuan çoook küçük. Şu küçük nokta kadar. Ama minnacık bir kalp atıyor burada." Derken ikimizde heyecanla bakıyorduk ekrana. " Anne rahmine tutunmuş ve gelişmeye başlamış. Ali bey kaza geçirdiğinizi ve kanamalı geldiğinizi, kanamayı burada durdurduklarını söyledi. Şuan görünen bir sıkıntı yok. Ama riskli bir durum olduğu için en az bir gün daha burada kalacak annemiz. Yarın akşama kadar hiç bir sorun çıkmazsa çıkış yapabilirsiniz." Diyerek Yıldız'ın karnını silip pijamasını yine nazikçe indirdi ve üzerini örttü. " Teşekkür ederim Özlem hanım." Dedim hâlâ heyecanlı. " Rica ederim. Her anne adayının bilmesi gerekenleri sizede söyleyeceğim. Sabah veya gece bulantıları normaldir. Genellikle üç dört ay da biter. Nadiren daha uzun da sürebilir. Aş erme canınızın aşırı derecede birşey çekmeside normaldir. Sigara alkol var mı? " " Yok.! " " Çok güzel. Sağlıklı beslenecek vitamin ve mineralleri eksik etmeyeceğiz. Çıkarken vitamin ilaçları reçete edeceğim. Akşam ve yarın sabah ki vizitte görüşürüz. Tekrar geçmiş olsun." Doktorlar çıkarken rahat bir nefes aldık. Gözlerimi sevdiğim kadına çevirdim. " Gördün mü hiç bir sorun yok. " " Evet. Göktuğ... " " Söyle sevgilim." " Bu çok garip bir his. Dedi elini göbeğinin altına koyarak. Buna inanamıyorum. Ya bugün ben düştüğümde ona birşey olsaydı. Ya buraya geldiğimizde düşük yaptınız deselerdi. Kahrımdan ölürdüm. Kendimi hiç affetmezdim." " Şşişştt. Kötü şeyler düşünmek yok artık. Bundan sonra üzüntü yasak sana. Gülümse bakalım." Dedim parmak uçlarımı küçük çenesine koyarak bir öpücük bıraktım dudağına. Sarılıp daha büyüğü ile karşılık verirken kapı yeniden tıkladı. Gülümseyerek doğrulup geel! dedim. Kapıdan giren Kadir'di bu kez. Önce, " Yenge geçmiş olsun. Dedi. " Teşekkür ederim Kadir." " Abi bi bakabilir misin? " Dediğinde yüzündeki ifadeyi beğenmesem de Yıldız'a birşey belli etmeden, Kulağına eğilip. " Sen dinlen ben birazdan geliyorum sevgilim." " Tamam." Dedi benim gibi kısık konuşarak.. " Ne oluyor. Ne bu yüzün.." Demiştim ki kolundan tuttu. " Abi sakin ol önce." " Ne oluyor lan! " " Abi Asaf Bey. " Duyduğum isimle Kadir'i kollarından tutup kendime çektim. Panikle, " Ne oldu babama? " Dedim. " Abi buraya getirmişler. Çiftlikte fenalaşmış. Bizimkiler ambulans çağırıp alıp gelmişler. " " Şimdi nerede? " " Acil müdahale odasına almışlar." Hızla bir kaç adım atmıştım ki Yıldız'ı hatırlayıp durdum. Babam acilde Yıldız arkamdaki oda da arada kalmıştım. Kapıyı yavaşça açıp içeriye girdim. Ama Yıldız'ı gözleri kapalı uyurken bulunca bu rahatlama hissettim. Her hangi birsey söylememe gerek kalmamıştı. Bu iyi. Diyip tekrar çıktım odadan. Kapı önündeki sekreterlikteki hemşireye durumu anlatıp kızdan Yıldız'ı arada bir kontrol etmesini beni sorarsa kantine indiğimi söylemesini rica ettim. Tamam dediğinde asansöre koştum. Açılan kapı ile binip acil giriş katına bastım. Duran asansörden indiğim gibi acil müdahale odasına koştum. Ben daha yaklaşamadan babamı koşar adım çıkardılar odadan. Kendinde olmayan yüzü kireç gibi beyazlamış babamı görünce sol yanımda ikinci bir acı hissettim. Hemşirelerden birine nereye götürüyorsunuz? Dedim. " Acil ameliyata alınacak." Dedi. " Neyi var babamın? " " Maalesef beyin kanaması tespit ettik. Uzman arkadaşlar ameliyat için ameliyathaneye indiler. Tetkikleri yapılıp hemen ameliyata alınacak. Ama beynimdeki tümör de söz konusu olunca durumu ne olur bilemeyiz. " Kesilen canımla arkamdaki koltuğa bıraktım kendimi. Bir anda bütün gücüm bedenimden akıp gitmişti sanki. Ellerimle yüzümü sıvazladım önce. Sonra Kadir'e döndüm. " Nasıl olmuş. Bugün olanları mı duydu. Üzüntüden mi oldu." " Yok abi." Dedi restoranda çalışan genç. " Emin amca ile birlikte oturmuş yeni sezona geçince neler yaparız hesabı yapıyorduk. Asaf bey restoranı büyütmek istediğinden falan bahsediyordu. Hatta kış aylarında çalışırmı diyordu. Sonra başım ağrıyor falan dedi. Eve gidelim, seni götüreyim dedim. Önce olmaz gerek yok falan dedi ama sonra da kabul etti. Tam kalkıyorduk ki birden olduğu yere düştü kaldı. Hemen ambulans çağırdık. Aldık geldik." Allah'ım! Allah'ım nasıl bir gün böyle. Aklım hem babam da hem Yıldız da iki arada kalmıştım. O sırada Perihan'ın sesini duydum. " Babaanne burdalar! " Ayşe abla ve Perihan da duymuş soluğu burada almışlardı anlaşılan. " Göktuğ!" Dedi halam. " Baban... " Sakin ol babaanne tansiyonun var. " " Ne sakini kızım. Konuşsana oğlum. " Halam bir Perihan'a bir bana laf yetiştiriyordu. " Ayşe abla önce bi otur." Halamı kolundan tutup oturttuktan sonra karşındaki koltuğa geçip oturdum bende. " Ayşe abla... Söylemeye dilim varmıyordu. " Beyin kanaması geçirmiş." " Neeh aman yarabbim! " Dedi ellerini dudaklarına kapatarak. " Allah'ım. Allah'ım sen onu bize bağışla ne olur. " Dedi ağlamaya başlarken. Yanındaki Perihan da onunla beraber tabi. " Heman ameliyata aldılar. Beyindeki tümör yüzünden durum belirsiz diyor doktor. Elimizden gelen bir şey yok." Dedim boğazıma oturan yumru yüzünden zorlukla yutkunarak. Ölebileceği gerçeğini bir kez daha hatırlarken gözlerimin dolmasına engel olamadım. Oysa bugün dünyanın en güzel haberini alacaktı bizden. Dede olacağını duyacaktı. " Asaf Bey güçlüdür. Dedi Kadir benim konuşamadığımı görünce. Ayşe hala, " Yanında mıydın nasıl oldu? " Diye sorunca olanlar yeniden geçti zihnimden. " Yok Ayşe abla. Biz zaten buradaydık. Babam fenalaşınca bizim arkamızdan getirmiş çocuklar babamı. Ben burada duydum." Yaşlı gözleri donuklaştı. " Sen neden buradaydı ki. Sana da mı birşey oldu? " Derin bir nefes alıp verdim. " Yok Ayşe abla. Bir anda ayağa fırladı ikisi birden. " Hiiii ! " " Neeeh eyvallah olsun. " İyi hala. İyiler. " Yüzümde kırık bir gülümseme oluştu. Bir yanım mutlu bir yanım hüzün kaplıydı. " İyi-ler mi? " Hala." Dedim Önündeki gözlerimi kaldırıp yüzüne çevirdim. " Söylesene oğlum yüreğime inecek." Yıldız bugün Sirius ile dolaşırken Sirius'a bir şey olmuş. Kötüleşmiş, hayvan yürüyemeyip devrilince beraber düşmüşler. Yıldız'ın bacağı Sirius'un altında kamış." " Aman Allah'ım! Başımı iki yana saklarken, " Yok." Dedim. " Beni aradı. Hemen arabaya binip yanına gittik. Dediği yerde buldum onları. Yıldızı alıp buraya getirdim. " Durumu nasıl onu söyle oğlum, kalbim duracak." " Geldiğinde kanaması vardı." Yüzü değişti halamın. " Na- asıl bir kanama? " Dedi şüpheli gözleriyle bakarak. " Hala Yıldız... " Aaaaa! " Hem Perihan hem halam şaşkınlık, sevinç ve hüzün dolu bir ifade ile bana bakıyordu. " Hala..." dedim boğuk sesimle. " Allah bana bir evlat verirken babamı benden almaz değil mi? Annemin ardından beni erkenden babasız evladımı dedesiz bırakmaz değil mi? " Bu sefer kirpiğime takılı bir damla yaş akıp gitti yanağımdan aşağıya doğru. ***************************** Eveeet canlar bir bölüm daha bitti.
|
0% |