Yeni Üyelik
10.
Bölüm

🦋H.K 10 Hastane🦋

@azamet_29_2

 

🦋🦋🦋

 

Yanımdaki İbo'ya baktım çaktırmasada artık sıkılmaya başlamıştı. Çocuğa daha fazla eziyet etmeye gerek yoktu.

 

"İbo."

 

"Hımm."

 

"Ben acıktım hadi gidelim artık."

 

"Hay ağzına sağlık.
Valla çatlayacaktım.
Şey yani yanlış anlama beni. Buralar bana göre değil o anlamda."

 

Kahkaha ile güldüm.

 

"Sevmediğini biliyorum ama beni kırmayıp geldiğim için teşekkür ederim."

 

Diyerek yanağına bir öpücük bırakıp sarıldım.
Oda bana sarıldı.
Sımsıkı sarıldı hemde. Şevkatle, sevgiyle sarıldı ve alnımdan öptü.

 

"Nereye gidelim."

 

"Çorbacıya gidelim.
Çok uzak olmayan bir yer var arada geceleri gittiğim. Emin amcanın yeri, oraya gidelim mi ?"

 

"Çorba mı.?
Tantuni falan yada lahmacun,çiğköfte ne bileyim öyle bişey istemezmisin.?"

 

"Sadece çorba hem güzel çorbası var Emin amcanın sende beğeneceksin bence."

 

"E iyi madem.
Bu kadar övdügüne göre eminim güzeldir.
İki dakika bekle taksi çağıralım."

 

"Tamam."

 

İbrahim telefonunu çıkarıp taksiyi ararken bende mavi kelebeğe bir kez daha bakmak için yaklaştım.

 

Ne kadar güzel olurlarsa olsunlar kelebeklerin ömürleri kısaydı
Ne kadar güzel olurlarsa olsunlar kelebeklerin ömürleri kısaydı.
Neden kısaydı...
Belkide başkaları öldüremesin diye kendileri ölüyorlardı.
Mavi ve yeşilin tonlarını sıraladım kafamda.
Sahi...
Ölüm siyahına kaç tonda varılıyordu.
Yeşiller,maviler,sarılar kırmızılar derken baktığım kelebeğin renkleri bulanıklaştı.
Sonra kararmaya başladı bütün renkler.
Sonrada başımda müthiş bir ağrı peydah oldu. Ardından burnumda bir ıslaklıkla dudaklarıma inen kan.

 

Elimi hissettiğim ıslaklığa dokundum.
Yine olmuştu. Burnum kanıyordu. Sanırım kalan günlerim sandığımdan daha azdı ve hızlı tüketiyordu. Birileri kum saatimi mi sallıyordu acaba. Kumlar neden daha hızlı akıyordu.
Bulanık zihnimle İbo'ya seslenmeye çalıştım.
Aslında sakın korkma demek istiyordum sadece. Beni görünce korkacaktı üzülecekti.
Belkide ağlayacaktı.
İstemiyordum.
Benim için üzülsünler ağlasınlar istemiyordum. Onların üzülmesi benim canımı daha fazla yakardı. Ama sesim çıkmadı.

 

Enson hatırladığım,yere çarpan sırtım ve kapanmaya başlayan gözlerimle görebildiğim İbo'nun yanıma gelişiydi.
Sonra görüntü gitti. İbo'nun ağlamaklı sesi kaldı kulağımda ve ardından oda uzaklaştı.. uzaklaştı.. ve kaybolup karanlığa karıştı.

 

🦋🦋🦋

 

Alpay arabayı getirmeye giderken bahçeye giren taksiyle İbrahim'i içinden çıkarken gördüm.

 

Aklıma ilk gelen Gece oldu.
Koşarak yanına giderek ne olduğunu anlamaya çalıştım. Gece'yi arka koltukta yüzü kan içinde görünce şok oldum. Yine burnu kanamıştı ve bayılmıştı.

 

İbrahim'i görmezden gelip hızla eğilip kendinde olmayan kızı dışarı çekerek kucağıma aldım.

 

Hızlı adımlarla içeriye yöneldim.
Acil mudahale odasına girerek kızı yatağa bıraktım.
Burnu ve yüzünün bir kısmı kandı. Arkamızdan giren doktor ve hemşire müsaade edin lütfen diyince dışarı çıktık.
İbrahim bitkin sekilde dışardaki koltuğa bıraktı kendini. Titreyen ellerini yüzüne kapatmış ağlıyordu.
Gece'yi çok sevdiği belliydi.

 

Yanına oturdum.
Elimi omuzuna koydum.
"Sevdiğin kıza böylemi destek olacaksın.
Güçlü dur biraz. Ne oldu anlat."

 

"Çok korktum!
Bir anda onu öyle yerde görünce ne yapacağımı bilemedim."

 

"Tansiyonu olduğunu söylemişti. Doktor mudahele edecektir. Düzelir bir kaç saate. "

 

"Tansiyonmu?
Ne tansiyonu?
Size tansiyonmu dedi."

 

Diyen İbrahime baktım. Tansiyon değilmiydi.

 

"Yalancı."
Dedi. Sesi varla yok arası çıksada duydum.

 

"Sana o kadar söyledim kendini yorma diye.
Neden beni dinlemiyorsun. Neden.?"

 

İbrahim kendi kendine ama karşısında Gece varmış gibi konuşuyordu.

 

"Neden yalancı." Demiştimki bir hemşire koşarak yanımıza geldi.

 

"İbo!
Gece?"

 

"İçerde. " Dedi İbrahim çenesiyle işaret ederek. Gözleri hâlâ dolu doluydu.

 

Hemşire kızda hemen içeri girdi.

 

"Aşık olduğun kıza yalancı deme." Diye devam ettim sesim birazda sinirli çıkmıştı.

 

"İnsan sevdiğine karşı böyle konuşmamalı." Dedim kendimden pay biçerek.

 

"Sonra dönüşsüz ayrılık girer araya özür dinleyemezsin."

 

"Aşık?
Aşık. Mı.?
Ben ona aşık falan değilim."

 

"Anlamadım." Dedim şüpheyle.

 

O sırada içerden doktor arkasından hemşire kız çıktı.

 

Hemen ayağa kalkarak doktorun önüne geçtim.

 

"Doktor. Nasıl?"

 

"İyi.
Yukarıya odaya alalım Ahu."

 

"Tamam hocam."

 

"Bizim Mehmet hocada bir görsün bence."

 

"Kabul etmez ki hocam."

 

"Bence yeniden konuşun arkadaşınızla. Tedaviyi kabul etmeyi düşünsün."

 

Doktorun ve Ahu denen kızın söylediklerine anlam veremeden öylece dinliyordum.

 

"Neden bahsediyorsunuz doktor ? "

 

"Hazar Bey."
Dedi kız.

 

"Önce odaya çıkalım ben anlatayım.
Doktor bey sizi oyalamayalım. "

 

15 dakika sonra Gece'yi özel odaya aldılar. Gece dinlenirken bizde koridora çıktık.

 

"Artık konuşmaya başlayın sabrım kalmıyor ona göre."

 

Ahu İbarahim'e baktı önce.

 

"Belki ikna eder." Dedi İbrahim.

 

Bir ona bir ona baktım elimi alnıma koyarak,

 

"Yeter lan! Söyleyin artık."

 

"Hazar Bey.
Şey biz Gece'nin arkadaşlarıyız.
Benim adım Ahu. İbo ile zaten tanışmışsınız."

 

"Onu anladım zaten.
Sen bahsettiği kız arkadaşı olmalısın, sende zaten erkek arkadaşı."

 

Dedim İbrahim'e bakarak.

 

"Erkek arkadaş?
Ha..Hayır!
Erkek arkadaşı değilim."

 

Kaşlarım çatık baktım yüzüne.

 

"Ya..Yani erkek arkadaşıyım ama erkek arkadaşı değilim.

 

Ooff... Erkek olan arkadaş.
Sevgili değil."

 

"Nasıl?
Yani sevgilisi değilsin öyle mi?
Neden öyle söyledi peki ?"

 

"Her neyse."

 

Dedi Ahu araya girerek.

 

Gece...
Geceyi ikna etmemiz lazım. Belki bir şansı olur. Onu böyle yavaş yavaş... "

 

Dedi ağlayarak.

 

Ne oluyor lan! Doğru düzgün anlatın şunu.!"

 

İbrâhim kendini koltuğa bıraktı.

 

"Gece ölüyor. Olan bu.
Beyninde ölüm taşıyor. "

 

" NE!?"
Duyduğum şeyle şoke oldum.
Bayıldığı o geceyi eve gelişini evinin önünde karşılaşmamızı evine çağırıp kahve ikram edişini hatırladım farkında olmadan.

 

"Bana tansiyonum var demişti. "

 

"Yalan söylemiş." Dedi İbrahim dudağının kıyısına bir gülümseme iliştirerek.

 

Ahu'ya baktım burnunu çekerek sessiz ağlıyordu.
Kaç kere kontrole gel dedim,gelmedi.
Tedavi istemiyor.
Doktor istemiyor.
Yavaş yavaş... "

 

Dedi duvarın dibine çökerek ağlarken.

 

Bir an beynim durdu. Ne düşüneceğimi ne söyleyeceğimi şaşırdım. Kapıyı açarak içeri girdim. Yanına kadar yürüdüm.
Kolunda serumla yatan kıza baktım.

 

Yatağın kenarına oturup yüzüne düşen bir kaç tel saçını yüzünden alıp saçlarının arasına bıraktım.

 

Sol kolu karnının üzerindeydi. Elini tutup kaldırdım diğer elimle üzerindeki hastane kıyafetinin kolunu omuzuna kadar sıyırdım. Kolunun arkasındaki kelebeğe baktım.

 

Ömürleri kısa olduğu için kelebekleri sevdigini söylemişti.
Kendine benzettiği için yaptırmıştı bu dövmeleri.
Kolunu tekrar kapatarak yanına bıraktım.
Hızla odadan dışarı çıkıp koridordaki asansöre yöneldim.
Baş hekimin yanına çıkarak Mehmet hocayı hemen çağırmasını ve Gece'yi görmesini isteyecektim.

 

Üst kata çıkar çıkmaz Başhekim aynı zamanda eski bir dost olan Erdem'i gördüm.
Odasından çıkmış kapısını kilitliyordu.

 

"Hazar hayırdır gitmemişsin hâlâ."

 

"Erdem konuşmalıyız."

 

"Bu saate mi?
Oğlum yarın gel konuşalım."

 

"Olmaz şimdi konuşacağız."

 

"Tamam gir, odamda konuşalım."

 

Odaya geçip koktuklara oturduk.

 

"Erdem az önce bi tanıdığım geldi acile. Genç bir kız. 19-20 yaşlarında.
Beyninde tümör varmış.
Burnu kanamış ve baygındı."

 

"Sende burda bir doktor görsün istedin öylemi."

 

"Evet en iyi doktoru hemen çağır gelsin acil olduğunu söyle."

 

Mehmet hocamı ?
Maalesef şuan yurt dışında. Een erken yarın sabah gelebilir daha önce gelemez. "

 

"Ne ? Hay şansımı."

 

"Kız burda demedin mi ? "

 

"Evet."

 

"Tamam işte yarına kadar burda kalır Mehmet gelincede muyaene eder.
O zamana kadar gözetim altında tutarsız."

 

"Yapacak başka bir şey yok.
Yarını bekleyeceğiz. "

 

"Yakın biri sanırım bu kadar endişe ettiğine göre."

 

Cevap vermeden ayağa kalktım.

 

"Mehmet Bey döndüğünde haber ver."

 

Diyerek odadan çıktım.
Asansöre yürüyerek binip 2. Katın düğmesine bastım. Gece'nin olduğu kat 2. Kattı.
Asansör durduğunda inip odanın olduğu yöne baktım.
Ama odanın önünde kimse yoktu.
Odaya doğru gelirken içerden sesler duymaya başladım.

 

Gece'nin sesiydi.
Uyanmıştı.

 

"Ne yaptınız!
Ne yaptık dediniz. Aklınızı mı kaçırdınız siz.

Ahu.?

 

Ya sen İbo.
Sen neden yaptın. Hani bizim sırrımızdı.
Kabul etmiştiniz. Kimse bilmeyecekti.

 

Nasıl söylersiniz ? "

 

"Kızma bize Gece. Seni öyle görmek ne kadar kötüydü biliyormusun."

 

'Sus İbo. "

 

"Ahhh! Acıdı."

 

Şuan İbo'yu dövüyordu sanırım.

 

"Birde alıp bu hastaneye getirmişsin."

 

"Gözlerimin önünde düşüp kaldın. Elimden hiç bir şey gelmedi.
Seni öyle yerde gördüğümde dayanamazken nasıl...."

 

"Çok basit İbo. 2 metre yer kazıp içine bırakın gitsin bu kadar."

 

"Sus Gece. Yapma arkadaşım."

 

Ahu'ydu konuşan.

 

"Kendine bir şans daha ver.
Bu yüzden söyledik Hazar Beye.
O hem zengin hem tanınan biri. Belki daha iyi bir doktor bulur."

 

"Bulsa ne olur bulmasa ne olur Ahu.
Ben tedavi falan istemiyorum."

 

Daha fazla dayanamadım. Kapıyı bile tıklamadan direk odaya daldım.

 

Gece yatağın kenarında oturmuş arkadaşlarından hesap sorarken benim girmemle bağırmaları yarım kalmıştı.

 

Ben girince herkes sustu.
Yüzüme sinirli sinirli bakan Gece'ydi.
Yanındakilerse yakalandık korkusu ile bakıyorlardı.

 

Ellerimi cebime sokarak,

 

"Bizi yalnız bırakın."

 

"Gerek yok.!
Ahu kıyafetlerim nerede ? "

 

"Bizi yalnız bırakın dedim."

 

"Ahu kıyafetlerimi getir çıkacağım burdan."

 

Biz birbirimize meydan okurken diğer ikisi bize bakıyordu.

 

"Çıkın dışarı lan!! "

 

Diye kükredim.

 

"Yerlerinde irkiken iki arkadaş hızla dışarı çıkarak kapıyı örterken,Gece olduğu yerde kaldı."

 

"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz."

 

"Ne yapıyormuşum ? "

 

"İzinsiz odama girip arkadaşlarımı kovamazsınız. "

 

"Burası benim hastanem istediğimi yaparım. Hem dışardan pek arkadaş gibi gelmiyordu sesin."

 

"Sizi ilgilendirmez.
Hem zaten durmaya niyetim yok. Size hastanenizle mutluluklar."
Diyerek yerinden kalkıp kapıya yönelince kolundan tuttum.

 

"Nereye?"

 

"Evime."

 

"Hiç bir yere gidemezsin."

 

"Ne.? Anlamadım?"

 

"Hiç bir yere gidemezsin." Dedim.

 

"Size ne ya.
Sizi ne ilgilendirir."

 

"Bana yalan söyledin.
O gün seni hastaneye götürürken bana tansiyonum var diye yalan söyledin. Yalandan hiç hoşlanmam."

 

Dedim dişleri sıkarak..

 

"Bu yüzden cezalısın.
Yarın sabaha kadar bu odadan çıkmayacaksın. Sabah bir doktor gelip seni muayene edecek."

 

"Yok yaa.
Sen ciddi misin?
Pardonda hangi hakla beni burda tutacaksınız?
Hiç kimse beni istemediğim bir yerde zorla tutamaz."

 

Tekrar kapıya yönelince kapıya elimi dayayarak açmasına engel oldum.

 

Bıraksana be bırak diyerek kapı koluna yapışsada engel oldum. Açamayınca yatağına dönüp çantasını alarak içinden telefonunu çıkardı.

 

" Bakalım polislere ne söyleyeceksiniz.
Hazar Bey."

 

Hızla yanına gelip eski telefonunu elinden alıp ceketimin iç cebine koydum.
Sonrada koltuk altlarından tutup kaldırarak yatağa bıraktım."

 

"Sabaha kadar burdasın biraz sabret." Dedim ve odadan çıkarken anahtarı da alıp çıkarak kapıyı dışardan kilitledim.

 

🦋🦋🦋

 

Kendime geldiğimde bir hastane odasındaydım.
Yanımda Ahu'yu ve İbo'yu görünce hallerine bakıp kendime değil onların hâline üzüldüm.

 

"Ahu.?"

 

"Gece.
Canım kendini nasıl hissediyorsun."

 

"İyiyim."
İbo hızla gelip bana sarılınca olanları daha net hatırladım.
Bemim yüzümden korkmuştu arkadaşım.

 

"Korkutun bizi kız."

 

"Nerdeyim."

 

"Bizim hastanedesin.
İbo ben burdayım diye seni hemen buraya getirdi."

İbo:

 

"Acilin önünde Hazar bey bizi görünce seni o getirdi içeriye kadar."

 

"Ne? O neden burdaymışki."

 

Ahu:
Bugün toplantı vardı. Büyük ortak olarak oda burdaydı.

 

Her neyse.

 

Gece...
Doktor, muayeneden sonra kontrollerini yaptırsın mutlaka dedi.
Tedavi olsun dedi.
Lütfen tekrar düşün şu tadavi işini.."

 

Ahu doktor bunları Hazar beyin yanında demedi değil mi?

 

Dedim endişeyle. Onun hastalığımı bilmesini istemiyordum.
Çünkü geçen sefer yalan uydurup tansiyon demiştim.

 

"Şey..."

 

"Neyy."

 

Her şeyi biliyor. Söyledik."

 

"Ne yaptınız!
Ne yaptık dediniz. Aklınızı mı kaçırdınız siz.
Ahu.?

 

Diye bağırarak yerinde doğruldum.

 

"Yasen İbo.
Sen neden yaptın. Hani bizim sırrımızdı.
Kabul etmiştiniz. Kimse bilmeyecekti.

 

Nasıl söylersiniz ? "

 

"Kızma bize Gece. Seni öyle görmek ne kadar kötüydü biliyormusun."

 

Dedi ibo yanıma oturarak.

 

'Sus İbo. " Dedim kolunu tutup birazda elektirikleyerek.

 

"Ahhh! Acıdı."

 

"Birde alıp bu hastaneye getirmişsin."

 

"Gözlerimin önünde düşüp kaldın. Elimden hiç bir şey gelmedi.
Seni öyle yerde gördüğümde dayanamazken nasıl...."

 

"Çok basit İbo. 2 metre yer kazıp içine bırakın gitsin bu kadar."

 

"Sus Gece.
Yapma arkadaşım.
Kendine bir şans daha ver.
Bu yüzden söyledik Hazar Beye.
O hem zengin hem tanınan biri. Belki daha iyi bir doktor bulur."

 

"Bulsa ne olur bulmasa ne olur Ahu.
Ben tedavi falan istemiyorum."

 

Demiştim ki.
Kapıdan içeri Hazar Gökdemir daldı.
"Bari kapıyı tıklasaydınya. "
Dedim içimden.

 

O içeri girdi diye hepimiz sustuk.
Yüzüne sinirle baktım.

 

Ellerini cebime sokarak,

 

"Bizi yalnız bırakın." Dedi.

 

"Gerek yok.!
Ahu kıyafetlerim nerede ? "

 

"Bizi yalnız bırakın dedim." Diye yeniledi. Ama benim niyetim yoktu.

 

"Ahu kıyafetlerimi getir çıkacağım burdan." Dedim dik dik bakarak.

 

Bir anda.

 

"Çıkın dışarı lan!! "

 

Diye kükreyince ben donarken iki arkadaşım olacak, beni bırakıp kaçtılar.

 

"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz." Dedim.

 

"Ne yapıyormuşum ? "

 

"İzinsiz odama girip arkadaşlarımı kovamazsınız. "

 

"Burası benim hastanem istediğini yaparım. Hem dışardan pek arkadaş gibi gelmiyordu sesin."

 

"Sizi ilgilendirmez.
Hem zaten durmaya niyetim yok. Size hastanenizle mutluluklar."
Diyerek yerinden kalkıp kapıya yöneldim.

 

Ama anında kolumdan tutarak.

 

"Nereye?" Dedi.

 

"Evime."

 

"Hiç bir yere gidemezsin."

 

"Ne.? Anlamadım?"

 

"Hiç bir yere gidemezsin." Dedim.

 

"Size ne ya.
Sizi ne ilgilendirir." Bu adam kafayı yemiş. Ne hakla beni burda tutmaya çalışır.

 

"Bana yalan söyledin.
O gün seni hastaneye götürürken bana tansiyonum var diye yalan söyledin. Yalandan hiç hoşlanmam."

 

Dedi dişleri sıkarak.

 

"Bu yüzden cezalısın.
Yarın sabaha kadar bu odadan çıkmayacaksın. Sabah bir doktor gelip seni muayene edecek."

 

"Yok yaa.
Sen ciddi misin?" Dedim alaycı. Şekilde.

 

"Pardonda hangi hakla beni burda tutacaksınız?
Hiç kimse beni istemediğim bir yerde zorla tutamaz."

 

Tekrar kapıya yönelince kapıya elini dayayarak açmamı engelledi.

 

"Bıraksana be bırak diyerek kapı koluna sarıldım.

 

Ama açamadım. Adam öküz gibi güçlüydü. Baktım olmayacak yatağıma dönüp çantamı alarak içinden telefonunu çıkardım.

 

" Bakalım polislere ne söyleyeceksiniz.
Hazar Bey." Dedim tuşlara basarak.

 

Bu kezde yanıma gelip telefonumu elimden alıp ceketinin iç cebine koyup benide koltuk altlarımdan bir çocuk gibi tutarak kaldırıp yatağa bıraktı."
Resmen dev gücündeydi bence.

 

"Sabaha kadar burdasın biraz sabret." Dedi. Sesi bir tık yumuşadı sanki.

 

Sonrada odadan çıkarken anahtarı da alıp çıkarak kapıyı dışardan kilitledi.

 

Koşarak kapıya yapışıp vurmaya başladım.

 

"Ne yaptığını sanıyorsun sen.
Beni burda tutamazsın. Nerde görülmüş zorla hasta tutmak manyakmısın.

 

"Ahu..
İboo. Açın şu kapıyı."

 

"Boşa bağırma burda değiller ikisinide kovdum."

 

Duyduğum şeyle şaşkınlığım bir kat daha artmıştı.
Hem beni buraya kilitlemiş hem arkadaşlarımı kovmuştu.

 

Ama bilmediği şey ben burda durmam. Önce saatine baktım.
Gece 3 e geliyordu.
Hemen yatağımın yanına gidip çantamı aldım. Pencereyi açıp dışarıya göz attım. Etrafta güvenlik kameralarını görmeye çalıştım. Görünürde kamera yoktu ama işimi garantiye almalıydım.

 

Bir kaç saniye yerimde durup konsantre oldum.
Kameralar varsada artık son dakikayı tekrar ediyordu.
Pencereye tırmanıp kendimi boşluğa bıraktım.
İki kat aşağıya indiğimde kimse beni göremesin diye bahçeyi çevreleyen demirlerin üzerinde atlayarak dış tarafa çıktım. Şuan üzerimde hastane pijamaları olduğu halde burdan kaçıyordum. Umarım taksiciler beni deli sanmaz.
Ana caddeye kadar yalın ayak yürüyerek bir taksi bulmak için biraz bekledim.
Bu arada ayaklarımda üşümeye başlamıştı ama yapacak birşey yoktu. Burda duracak değildim. Evime gitmek istiyordum.

 

Bir süre Ahu ve İbo'yuda görmek istemiyordum dogrusu.

 

Gelen taksiyi görünce hemen önüne geçip durdurup hemen arka koltuğa atladım.
Amca beni görünce tuhaf tuhaf bakınca,

 

"Bakma amca deli falan değilim.
Pijama partisine arkadaşıma gidiyorum deyiverdim. "

 

Adam pek ikna olmasada üstlemedi.
Evime gelip kapıyı açıp kendimi daireme attığımda bir oh çekerek kapıyı kilitledim.
Bir kaç gün yok numarası yaparım sonrası Allah kerim.
Diyerek odama gittim.
Hızla üzerime kalın birşeyler giyip kendimi yatağıma bıraktım.

 

🦋🦋🦋

 

Gözlerimi yatağımda sıçrayarak açtım.
Çünkü birileri tıklamak yerine kapımı kırıyordu.
Afallayarak yerimden doğrularak kapıya koşarken ayağımı kanepeye çarpınca hassiktir çeke çeke geldim çelik kapının önüne.

 

"Kim bu saatte gelen alacaklı? "

 

Dedim ellerimle gözlerimi ovuşturarak.
O an aklıma gece olanlar gelince kim olduğunu tahmin etmem zor olmadı.

 

Sessizce kapının deliğinden bakmaya gerek kalmadan böğürme sesini duydum.

 

"Aç Gece evdesin biliyorum."

 

Sessizce beklesem gidermiydi.

 

"Aaaçç! "

 

Sanmıyorum. Biraz daha bağırırsa bütün aparmam başımıza toplanacaktı.

 

"Açmaktan başka çarem kalmamıştı."

 

Ama yinede önce bi denemek istedim.

 

"Ne istiyorsun Gökdemir."

 

"Aç Gece. Konuşacağız.
Konuşacak birşey yok. Rahat bırak beni."

 

"Üçe kadar sayıyorum. Açtın açtın.
Açmazsan bu kapıyı sökerim yerinden.."

 

Anlaşıldı açmaktan başka seçeneğim yoktu.

 

Kapıyı açarak bir adım geriye çekilince kapı hızla açıldı. Bir santim daha yakın olsam kafamda delik açacaktı.

 

Kapının eşiğinde soluyarak bana bakan Hazar'a aldırmadan arkamı dönerek mutfağa doğru gittim.

 

"Sen ne yapıyorsun." Dedi hızla kapıyı çarparak.

 

"Yavaş ört biraz, kapıyı kıracaksın."
Hem ne yapıyormuşum ben"

 

Dedim bir bardak su alıp içerken.

 

"Neden kaçıyorsun hastaneden."

 

"Bıraksaydın kaçmazdım.
Sana söyledim. İstemediğim bir yerde kimse beni tutamaz."

 

"Nasıl çıktın ordan."

 

Dedi masanın önüne gelerek.
Ne diyecektim şimdi. Bunu düşünmemiştim bak.

 

"Nasıl çıktın.!?" Dedi tekrarlayarak.

 

" Arkadaşım yardım etti."

 

Dedim sırıtarak.

 

"Yalan söylüyorsun arkadaşların benim yanımdaydı."

 

"Ne? Hani kovmuştum onları. Asıl sen yalancısın."

 

Yüzünde pis bir gülümseme gördüğüme yemin edebilirim ama ispatlayamam.

 

"Benim başka arkadaşlarımda var."

 

"Hiç bir arkadaşın seni 2. Kattan alamaz. "

 

"Sen öyle sanıyorsun."

 

Dedim buzdolabının üzerinden aldığım mavi kelebeği masanın üzerine atarak.

 

Geceleri dolaşan arkadaşlarım da var benim.

 

**********************************

 

Bölüm sonu canlarım Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.
❤❤❤❤❤

 

🦋🦋🦋

Loading...
0%