@azamet_29_2
|
Bir kaç lokma yedikten sonra çatal bıçağı tabağımın iki yanına bıraktım. Bu hareketim dikkatini çekti. "Madem buraya kadar geldik 🦋🦋🦋 Sabah hastanede odaya girdiğimde Gece'yi göremeyince şok şekilde kalakalmıştım. Hemen koridora dönüp Ahu ve İbo'yu dürtdüm. "Kalkın! Panikle yerinden kalkan İbo eliyle gözünü ovuşturarak, "Ne, nasıl yok. E odadaydı." "Sizmi çıkardınız?" "Ne? Ha..Hayır. "O halde evine gidiyoruz." "Hazar Bey. " Ahu kolumu tutarak devam etti. "Boşa uğraşmayın. Dedi başı öne eğik. Onları dinlemeyi bırakıp, "Yürüyün." Dedim. "Siz bekleyin. İlk olarak ben konuşacağım." Dedim ve indim. "Aç. Gece evdesin biliyorum. Diye bağırdım. "Ne istiyorsun Gökdemir." "Aç Gece. "Konuşacak birşey yok. "Üçe kadar sayıyorum." Dedim dahada sinirlenerek. "Açtın açtın. Kapı açılır açılmaz hızla ittim. Bir santim farkla değmedi Gece'ye. Öfkeni sikeyim Hazar. Ben kendime küfürler savururken bana aldırmadan arkasını dönüp mutfağa gitti. "Sen ne yapıyorsun?" Dedim kapıyı çarparak örterken. "Yavaş ört biraz, kapıyı kıracaksın." "Neden kaçıyorsun hastaneden?" "Bıraksaydın kaçmazdım. "Nasıl çıktın ordan?" Dedim mutfağa girerek. "Nasıl çıktın.!?" " Arkadaşım yardım etti." "Yalan söylüyorsun arkadaşların benim yanımdaydı." "Ne? Hani kovmuştun onları. Asıl sen yalancısın." "Benim başka arkadaşlarımda var." "Hiç bir arkadaşın seni 2. Kattan alamaz. " "Sen öyle sanıyorsun." Sonra dolabın üzerinden aldığı kâğıttan bir kelebeği masanın üzerine attı. "Geceleri dolaşan arkadaşlarım da var benim." Kağıt kelebeği gördüğümde o anki şaşkınlıkla kocaman açıldı gözlerim. "Bu.." Burdan başlayarak Gece bir sürü şey söyledi. Hırsız kelebekle arkadaş olduklarını , o hırsız kızın kendisine yardım edip odadan çıkardığını,kağıt kelebeklerdeki sayıların kalan günleri olduğunu bile. Sonunda da, "Herşeyi öğrendin işte. "Hayır." "Şimdi benimle tekrar hastaneye geleceksin." "Hayır gelmeyeğim." "Geleceksin." "Yoo gelmeyeceğim. Ben ölümü kabul ettim. Dedi öfkeli şekilde. Yüzüne baktım bir kaç saniye, sonrada ayağa kalkarak kapıya yöneldim. Yanından geçecekken elini uzattı. "Önce telefonum. " Hastanedeyken telefonunu almıştım. Cebimden çıkardığım eski telefona şöyle bir bakıp uzatarak, "O hastaneye gideceksin. " Dedim ve kapıya giderek açıp çıktım. Ben çıkarken İbo ve Ahu'yla karşılaştık. Onlarda arkamdan gelmişlerdi. Gece: "Onu kırdık. Bize kızgın." "İnatçı keçi ne olacak." Arabanın önüne geldiğimizde Ahu ve İbo'ya, "Binin." "Gerek yok Hazar Bey ben İbo ile giderim." Dedi Ahu gözlerini silerken "Binin dedim." İkisi de bindikten sonra önce Ahu'yu evine bıraktık. Sonra da İbo'yu bıraktık. "Burası mı yerin?" "Evet." "Küçük bir yer." "Evet ama benim için yeterli." "Söylediğin kadar iyimisin bilgisayar işinde." "En iyiyim bence." Kendine bu kadar güveniyorsan haftaya pazartesi Gök inşaata gel." İbo ağzı açık bakarken, "Gidelim Alpay." Dedim. Şirkete geldiğinde direk odama çıktım. İçeri girdiğimde Tamer'i beni beklerken buldum. "Tamer?" "Gelişini neye borçluyum." Dedim koltuğuma geçerken. "Aynen." "Lan şirketin diğer yakada. Ne geçmesi." "Aslında canım burnumda olduğu için kendimi dışarı attım." "Bak sen." "O hırsızın bana yaptığını sindiremiyorum Hazar. "Ne yaptın? Dedim ayağa kalkarak. "Sana ne oluyor oğlum. Hırsızın tarafını mı tutuyorsun." "Ben taraf tutmam,lafını bil. "Ne diyorsun Hazar. "Hoşlansan ne, hoşlanmasan ne lan! Hırsız değilmisin?" Çekmecemden hırsız kızın verdiği kağıdı çıkardım ve Tamer'e uzattım. "Bunlar ne lan!" Şok şekilde baktı kağıtlara. "Ne sahtesi. Araştırdım. Hepside doğru. "Ağır gel Hazar bozuşuruz." "Bozuştuk bile lan. Benim senin gibi adamlarla işim olmaz. Tamer öfke dolu gözlerle bana bakıp kapıya yürüdü. "Ha bu arada. Cebine idiremediğin paralar yerine gitti. Tamer dahada öfkeli bir bakışla çıkıp gitti. Adi herif birde üste çıkıyor. Servet.? Telefonu açtığımda Servet telaşla, "Hazar abi ben Servet." "Söyle Servet ne oldu." "Abi şehir kütüphanedeyiz. Dayınız kalp krizi geçirdi." "Ne.? "Abi burda bir bayan ilk yardım yaptı. Ambulans çağırdık. Hastaneye geçeceğiz." "Tamam hemen geliyorum. "Tamam abi." Apar topar ceketimi alıp odadan çıktım. Kapının önünde kahvesini içen Alpay'a, "Alpay yürü gidiyoruz. "Abi kötü bir şeymi var." "Dayım kriz geçirmiş hastaneye gidiyoruz." Garaja iner inmez hemen arabaya binip hastaneye yola çıktık. Yolda Servet tekrar arayıp yoğun bakıma alındığını söyledi. Yarım saatin sonunda bizde hastanedeydik. Yoğun bakım katına çıktığım da odanın önünde adamları ve oğlu Nevzat'ı gördüm. "Nevzat geçmiş olsun durumu nasıl.?" "Şimdilik atlattı. "Doktor ne diyor." "Bugün yoğun bakımda kalacak yarın çıkar dedi." "Güzel sen boş bırakma yanında kal." Arkamdaki adama döndüm. "Servet. Kız nerde?" "Yan odada abi. Elimdeki ceketi omuzlarıma atıp yan odaya yöneldim. "Bakalım nasıl biriymiş." Kapıyı açarak içeri girdim. Başlarını sallayarak onaylayınca, ağır adımlarla kızın yanına gelince bir kez daha şaşırdım. Bu kız Gece'ydi. Nihayet. Dedikten sonra gözlerini açtı. "Yok ya! Ben yatağın yerini değiştirmeliyim aslında. Böylelikle ters taraftan kalkma işini halledebilirim." Dedi ağzının içinde. Anlaşılan beni görmek hoşuma gitmemişti. "Abiniz bu dev değil, değilmi?" Sorduğu soruya, Yüzüme bakarak, Şu söylediği şeyle dahada anlamaz şekilde baktım kıza. Bu kız beni sınıyordu bence. "Her neyse." "Gördüğüne göre bana müsaade." Diyerek çoraplarla kapıya doğru giderken kolundan tutarak durdurdum. İnce kolu avucumun içinde kalmıştı. "Çıkın!" Adamlar hızla odadan çıktı. "Otur." "İşlerim var." "Otur!" "Hayır!" "Otur dedim." Bu kez yüksek sesle. Söylediğimin bir kerede yapılmasını isterim her zaman ama Gece'ye sökmüyordu. Bu yüzden "Lütfen..." Diye ekledim. Kolunu elimden çekerek koltuğa dönüp oturdu. Elimdeki ayakkabıları yere bırakıp geriye yaslanarak kollarını göğsünde birleştirdi. Bende ceketimi koltuğa bırakıp,karşısına geçerek oturdum. "Teşekkür ederim." Dedim. "İnsanlık görevimi yaptım. Babanın hâlâ zamanı varmış. Allah ömür versin." Dayımı babam sanıyordu. "Hı!" "Babam değil. Dayım." "Oğlu dediler senin için o yüzden." "Dayım beni oğlundan ayırmaz." "Her neyse. Sabahki konuşmamızdan sonra benimle bir arada kalmak istemediği açıkça beliydi. Medem öyle gitsin bakalım. "Sana bir borcumuz var artık." "Hayır yok." Dedi ayağa kalkarak. Ama aynı anda dengesini kaybetti. "Gece. "İ.İyiyim." "Alpay! Dedikten sonra "İyimisin?" "Tansiyon." Dediğinde sinirle bağırdım. "Hâlâ yalan söylüyorsun!" " Bana bağırmayı kes. "Doktora gerek yok." Dedi bu kezde kalkmak isterken. "Yat.!" Dedim yine kızarak. Her seferinde beni dahada kızdırıyordu hareketleri. "İyimisin?" "İyiyim. İçimden güldüm. "İyiysen kalk gidiyoruz." Dedim. "Nereye?" Cevap vermeden önden çıkarak kapının önünde bekledim. Arabadan önce ben inip bekledim. "Seni yemeğe götürüyorum demek çokmu zor." Dedi önden yürüyerek içeri girerken. En iyi masaya oturduk. "Napıyorsunuz? "Hadi başla." "Bu kadar şeye gerek yoktu. Onu duymazdan gelip rahatça yesin diye önden ben başladım. "İyi madem. " Dedi. "Bugün listede ziyafette var sayarım." Bununla ne demek istedi anlamadım. Çokta umursamadım. Bir kaç lokma yedikten sonra çatal bıçağı tabağının yanıa bıraktı. "Madem buraya kadar geldik. Bari kendini tanıt. Duyduğum cümleyle kaskatı kesildim. 🦋🦋🦋 "Hadi Hazar uyan artık." "Imm. " Hayır kalk. Hayatta izin vermem uyumana.Bana bugün köşkü gösterecektin söz verdin. Gözlerimi yavaşça açıp yanımda oturan sevdiğime baktım. Bade'yi kollarından tutarak yanıma çektim. Kollarımın arasında alıp sineme basarken saçlarını kokladım. "Yavaş koca oğlan." Dedi yanıma uzanan kadınım. "Özür dilerim." Dedim panikle dirseğimin üzerine kalkarak. Elimi karnına koydum. "İyimisin? "İyiyim. Korkma hemen. "Gücünü ayarlayamıyorsun." "Tamam güzelim gidelim. Bade yanımdan kalkıp aşağı inerken bende yerimden kalkıp banyoya girdim. "Ben istedim. Dedi tavayı masaya koyarak. "Hadi masaya gelde yiyip hemen çıkalım." Aklı hâlâ köşkteydi. Bade: "Tamam yenge." "Aydın sen bakma buna. Normal git." "Tamam abi." Derken aynadan gülümsediğini gördüm. Önden biz arkada adamlarımın aracı yola çıktık. "Yaa Hazar." "Ne yaa..Bade! İki canlısın hızlı gidelim diyorsun." "Of ya tamam." Dedi yüzü asık. "Hemen surat asma Bademim." "Ne yapıyorsun Aydın." "Abi" Dedi aynadan bakarak. Yüzü asık sesi tedirgindi. "Hazar ne oluyor." "Bir şey yok güzelim. Yol magandaları çocukları geçmeye çalışıyor." Desemde hoşuma gitmemişti. Sonra öndeki aracın camından çıkan adamı ve elindeki silahı gördüm. Sonrada arkadaki araçtaki adamlar ve silahlar. Çapraz ateşte kalacaktık. "Bade..!" Dedim korkuyla. Korkum ona ve bebeğinizle bişey olmasındandı. Kendi canım umrumda bile değildi onları korumalıydım. Bade'nin çığlıkları ve arka arkaya silah sesleri geldi kulağıma. Sıkılan kurşunlar sevdiklerime gelmemeliydi. "İyimisin? Elini kaldırdı yüzüme dokundu. Eli kandı. Gözlerim bedenine kaydı. Karnında kan vardı. Kahretsin. Yaralanmıştı. Elimi karnına koydum. Dedim dolan gözlerimle. "Size birşey olmasına izin vermem." "Hazar.." "Konuşma güzelim, ne olur konuşma. "Üzülme! Sonra eli düştü yani başına. Sevdiğimin elini elime aldım,yüzüme koydum. Dedim. Her gece ve her sabah olduğu gibi. 🦋🦋🦋 "Hazar. Başımı kaldırıp karşımdaki kıza baktım. Sonrada elimdeki çatalı sıkarak ikiye bükerken cevap verdim." "Ben.. Dedim dişlerimi sıkarak. O kadarki gıcırtıyı karşımdaki kız bile rahatlıkla duyuyordu. "Önce karımı ve bebeğimi , sonra da sebep olanların hepsini öldürdüm!" Evet canımcımlar. Bölümü nasıl buldunuz ? Çok beğendiğiniz bir sahne varmı? Hazar hakkında ne düşünüyorsunuz? Benimle paylaşın lütfen. |
0% |