Yeni Üyelik
12.
Bölüm

🦋H.K 12 Katilim 🦋

@azamet_29_2

Bir kaç lokma yedikten sonra çatal bıçağı tabağımın iki yanına bıraktım.

Bu hareketim dikkatini çekti.

"Madem buraya kadar geldik
Bari kendini tanıt.
Hazar Gökdemir. Kimdir."

🦋🦋🦋

Sabah hastanede odaya girdiğimde Gece'yi göremeyince şok şekilde kalakalmıştım.
Oysa sabaha kadar kapının önünde beklemiş güya gitmesini engelliyordum.
Nasıl nereye gider aklım almıyordu. Hemen açık olan pencereden aşağıya baktım. Ne bir ip, ne merdiven hiç birşey yoktu. Atlayıp gideceği bir kat da değildi. Aklıma Ahu geldi. Ama onlarda sabaha kadar karşımdaki koltukta ya oturmuş yada uyumuşlardı. Onlarada güvenmediğim için gözümün önünden uzaklaşmalarına izin vermemiştim. Peki nasıl kaçtı bu kız. Hayalet değilse imkanı yoktu.

Hemen koridora dönüp Ahu ve İbo'yu dürtdüm.

"Kalkın!
Kalkın lan Gece yok."

Panikle yerinden kalkan İbo eliyle gözünü ovuşturarak,

"Ne, nasıl yok. E odadaydı."

"Sizmi çıkardınız?"
Ahu şaşalayarak.

"Ne? Ha..Hayır.
Biz bütün gece burdaydık. Nasıl çıkaralım."

"O halde evine gidiyoruz."

"Hazar Bey. "

Ahu kolumu tutarak devam etti.

"Boşa uğraşmayın.
Bu iş zorla olacak iş değil. Gece istemedikçe, hiç bir şeyi biz söyledik diye yapacak bir kız değil. "

Dedi başı öne eğik.
"Gece'yi ikna edemezsiniz. Biz arkadaşıyken bile edemedik."
Diye devam etti.

Onları dinlemeyi bırakıp,

"Yürüyün." Dedim.
O ikisinide alıp hastaneden çıkarak bekleyen Alpay'ı çağırdım. Arabaya binip Gece'nin evinin yolunu tuttuk.

"Siz bekleyin. İlk olarak ben konuşacağım."

Dedim ve indim.
Dairenin kapısına geldiğimde önce normal şekilde kapıya vurdum. Ama açılmadı. İkinci kere denedim, yine açılmayınca tekmelemeye başladım.

"Aç. Gece evdesin biliyorum.
Aaaçç! "

Diye bağırdım.
Sonunda içerden sesi geldi.

"Ne istiyorsun Gökdemir."

"Aç Gece.
Konuşacağız."

"Konuşacak birşey yok.
Rahat bırak beni."

"Üçe kadar sayıyorum."

Dedim dahada sinirlenerek.

"Açtın açtın.
Açmazsan bu kapıyı sökerim yerinden.."

Kapı açılır açılmaz hızla ittim. Bir santim farkla değmedi Gece'ye. Öfkeni sikeyim Hazar.
Kızın kafasını delecektim nerdeyse.

Ben kendime küfürler savururken bana aldırmadan arkasını dönüp mutfağa gitti.

"Sen ne yapıyorsun?" Dedim kapıyı çarparak örterken.

"Yavaş ört biraz, kapıyı kıracaksın."
Hem ne yapıyormuşum ben?"

"Neden kaçıyorsun hastaneden?"

"Bıraksaydın kaçmazdım.
Sana söyledim. İstemediğim bir yerde kimse beni tutamaz."

"Nasıl çıktın ordan?"

Dedim mutfağa girerek.

"Nasıl çıktın.!?"

" Arkadaşım yardım etti."

"Yalan söylüyorsun arkadaşların benim yanımdaydı."

"Ne? Hani kovmuştun onları. Asıl sen yalancısın."
Evet yalan söylemiştim. Odasında usluca dursun diye yapmıştım bunu.

"Benim başka arkadaşlarımda var."

"Hiç bir arkadaşın seni 2. Kattan alamaz. "

"Sen öyle sanıyorsun."

Sonra dolabın üzerinden aldığı kâğıttan bir kelebeği masanın üzerine attı.

"Geceleri dolaşan arkadaşlarım da var benim."

Kağıt kelebeği gördüğümde o anki şaşkınlıkla kocaman açıldı gözlerim.
Kelebeği elime alıp inceledim.

"Bu.."

Burdan başlayarak Gece bir sürü şey söyledi. Hırsız kelebekle arkadaş olduklarını , o hırsız kızın kendisine yardım edip odadan çıkardığını,kağıt kelebeklerdeki sayıların kalan günleri olduğunu bile.

Sonunda da,

"Herşeyi öğrendin işte.
Artık rahat bırakırsın beni." Dedi.

"Hayır."
Dedim.
Kolay pes etmeye niyetim yoktu.
O hastaneye gidecekti.

"Şimdi benimle tekrar hastaneye geleceksin."

"Hayır gelmeyeğim."

"Geleceksin."

"Yoo gelmeyeceğim.
Pardonda sanane.
Neden ilgileniyorsun benim hayatımla. Benim hayatım beni ilgilendirir seni değil.

Ben ölümü kabul ettim.
Hatta mezar yerimi bile aldım.
Bu saatten sonra doktorlar benim için bir şey yapamaz.
Şimdi evimden çıkıp gidin. Bir dahada hiç bir şekilde karşıma çıkmayın."

Dedi öfkeli şekilde.
Sonrada kapıyı gösterdi.

Yüzüne baktım bir kaç saniye, sonrada ayağa kalkarak kapıya yöneldim.

Yanından geçecekken elini uzattı.

"Önce telefonum. "

Hastanedeyken telefonunu almıştım.

Cebimden çıkardığım eski telefona şöyle bir bakıp uzatarak,

"O hastaneye gideceksin. " Dedim ve kapıya giderek açıp çıktım.

Ben çıkarken İbo ve Ahu'yla karşılaştık. Onlarda arkamdan gelmişlerdi.

Gece:
" Çocuklar bir süre yalnız kalmak istiyorum." Diyerek kapıyı yüzümüze kapattı. İbo ve Ahu ile binadan çıkarken,Ahu ağlmaya başladı.

"Onu kırdık. Bize kızgın."

"İnatçı keçi ne olacak."

Arabanın önüne geldiğimizde Ahu ve İbo'ya,

"Binin."

"Gerek yok Hazar Bey ben İbo ile giderim." Dedi Ahu gözlerini silerken

"Binin dedim."

İkisi de bindikten sonra önce Ahu'yu evine bıraktık. Sonra da İbo'yu bıraktık.
İbo tekrar teşekkür ederken bende o sırada işyeri olan net cafeye baktım.

"Burası mı yerin?"

"Evet."

"Küçük bir yer."

"Evet ama benim için yeterli."

"Söylediğin kadar iyimisin bilgisayar işinde."

"En iyiyim bence."

Kendine bu kadar güveniyorsan haftaya pazartesi Gök inşaata gel."

İbo ağzı açık bakarken,

"Gidelim Alpay." Dedim.

Şirkete geldiğinde direk odama çıktım. İçeri girdiğimde Tamer'i beni beklerken buldum.

"Tamer?"

"Gelişini neye borçluyum." Dedim koltuğuma geçerken.
"Dur tahmin edeyim geçerken uğradın."

"Aynen."

"Lan şirketin diğer yakada. Ne geçmesi."

"Aslında canım burnumda olduğu için kendimi dışarı attım."

"Bak sen."

"O hırsızın bana yaptığını sindiremiyorum Hazar.
Bütün yardım paralarını alıp gitti. Yetmiyor gibi nerdeyse beni öldürecekti. Ama yaptığını yanına bırakmayacağım dört bir yana adam saldım.
Buldukları yerde gebertecekler. O fahişenin ölüsünü getirene ödül vadettim. "

"Ne yaptın?
Aklınımı kaçırdın?"

Dedim ayağa kalkarak.

"Sana ne oluyor oğlum. Hırsızın tarafını mı tutuyorsun."

"Ben taraf tutmam,lafını bil.
Hem sen..
Sen çokmu iyisin lan!
Sende hırsızsın!"

"Ne diyorsun Hazar.
Şakaysa hoşlanmadım bilesin."

"Hoşlansan ne, hoşlanmasan ne lan! Hırsız değilmisin?"

Çekmecemden hırsız kızın verdiği kağıdı çıkardım ve Tamer'e uzattım.

"Bunlar ne lan!"

Şok şekilde baktı kağıtlara.
Bu kâğıtları nerden buldun. Bunlar sahte."

"Ne sahtesi. Araştırdım. Hepside doğru.
Hesabına para geçirmeler gizli hesaplar. Hepside gerçek.
Nasıl adamsın lan sen. "

"Ağır gel Hazar bozuşuruz."

"Bozuştuk bile lan. Benim senin gibi adamlarla işim olmaz.
Al voltanı çık şirketimden."

Tamer öfke dolu gözlerle bana bakıp kapıya yürüdü.

"Ha bu arada. Cebine idiremediğin paralar yerine gitti.
Ve bence o hırsızın peşine düşme.
Bana verdiği belgeyi başka yerlerede verebilir."

Tamer dahada öfkeli bir bakışla çıkıp gitti. Adi herif birde üste çıkıyor.
Yerime geçerken çalan telefonla oturamadan yerimde kaldım.

Servet.?
Dayımın adamı neden beni arıyordu bu saatte.

Telefonu açtığımda Servet telaşla,

"Hazar abi ben Servet."

"Söyle Servet ne oldu."

"Abi şehir kütüphanedeyiz. Dayınız kalp krizi geçirdi."

"Ne.?
Ne diyorsun Servet?
Durumu nasıl, iyi mi.?"

"Abi burda bir bayan ilk yardım yaptı. Ambulans çağırdık. Hastaneye geçeceğiz."

"Tamam hemen geliyorum.
O kızı da alın getirin."

"Tamam abi."

Apar topar ceketimi alıp odadan çıktım. Kapının önünde kahvesini içen Alpay'a,

"Alpay yürü gidiyoruz.
Diyerek asansöre yürüdüm.
Koşar adım gelen Alpay:

"Abi kötü bir şeymi var."

"Dayım kriz geçirmiş hastaneye gidiyoruz."

Garaja iner inmez hemen arabaya binip hastaneye yola çıktık. Yolda Servet tekrar arayıp yoğun bakıma alındığını söyledi. Yarım saatin sonunda bizde hastanedeydik.

Yoğun bakım katına çıktığım da odanın önünde adamları ve oğlu Nevzat'ı gördüm.
Hızla yanlarına gelerek,

"Nevzat geçmiş olsun durumu nasıl.?"

"Şimdilik atlattı.
Ordaki kızın sayesinde ölümden dönmüş."

"Doktor ne diyor."

"Bugün yoğun bakımda kalacak yarın çıkar dedi."

"Güzel sen boş bırakma yanında kal."

Arkamdaki adama döndüm.

"Servet. Kız nerde?"

"Yan odada abi.
Çocuklar yanında.
Biraz inat biri zor getirdik. Hatta bizimle değil ambulansla geldi. Bize güvenmedi."

Elimdeki ceketi omuzlarıma atıp yan odaya yöneldim.

"Bakalım nasıl biriymiş."

Kapıyı açarak içeri girdim.
Koltukta tepe taklak duran kıza baktım şaşkın.
Emin olmak için adamlara bumu bakışı attım.

Başlarını sallayarak onaylayınca, ağır adımlarla kızın yanına gelince bir kez daha şaşırdım.

Bu kız Gece'ydi.
Bu nasıl tesadüftü. Dayımın hayatını kurtaran kız nasıl Gece oluyordu.

Nihayet. Dedikten sonra gözlerini açtı.
Beklerken sıkılmıştı sanırım.

"Yok ya! Ben yatağın yerini değiştirmeliyim aslında. Böylelikle ters taraftan kalkma işini halledebilirim."

Dedi ağzının içinde. Anlaşılan beni görmek hoşuma gitmemişti.
Hızla kendini düzelterek dağılmış saçlarını geriye attı. Arkamdaki adamlara yandan uzanıp bakarak,

"Abiniz bu dev değil, değilmi?"

Sorduğu soruya,
"Beğenemedinmi?" Diye Cevap verdim.

Yüzüme bakarak,
"Allah'ın yarattığına kusur bulunur mu hiç? De.
Senin olduğunu bilseydim buralara kadar gelmez direk lunaparka giderdim."

Şu söylediği şeyle dahada anlamaz şekilde baktım kıza. Bu kız beni sınıyordu bence.

"Her neyse."
Diyerek ayakkabılarını eline aldı.

"Gördüğüne göre bana müsaade."

Diyerek çoraplarla kapıya doğru giderken kolundan tutarak durdurdum. İnce kolu avucumun içinde kalmıştı.

"Çıkın!"

Adamlar hızla odadan çıktı.

"Otur."
Dedim. Konuşmak istiyordum.

"İşlerim var."

"Otur!"

"Hayır!"

"Otur dedim." Bu kez yüksek sesle. Söylediğimin bir kerede yapılmasını isterim her zaman ama Gece'ye sökmüyordu. Bu yüzden

"Lütfen..." Diye ekledim.
Sabırlı olmaya çalışıyordum.

Kolunu elimden çekerek koltuğa dönüp oturdu. Elimdeki ayakkabıları yere bırakıp geriye yaslanarak kollarını göğsünde birleştirdi.

Bende ceketimi koltuğa bırakıp,karşısına geçerek oturdum.
Bir süre sessizce yüzünü izledim.
Sonra,

"Teşekkür ederim." Dedim.

"İnsanlık görevimi yaptım. Babanın hâlâ zamanı varmış. Allah ömür versin."

Dayımı babam sanıyordu.
"Babam değil."

"Hı!"

"Babam değil. Dayım."

"Oğlu dediler senin için o yüzden."

"Dayım beni oğlundan ayırmaz."

"Her neyse.
Sen teşekkürünü ettin bende dinledim.
Artık gidebilirmiyim?"

Sabahki konuşmamızdan sonra benimle bir arada kalmak istemediği açıkça beliydi. Medem öyle gitsin bakalım.
Ayağa kalkarak.

"Sana bir borcumuz var artık."

"Hayır yok."

Dedi ayağa kalkarak.

Ama aynı anda dengesini kaybetti.
Sol elini gözlerine kapayınca başının döndüğünü anladım. Düşecekken belinden tuttum.

"Gece.
Gece iyimisin?"

"İ.İyiyim."

"Alpay!
Doktor çağır."

Dedikten sonra
Gece'yi kaldırıp koltuğa yatırdım.

"İyimisin?"

"Tansiyon." Dediğinde sinirle bağırdım.

"Hâlâ yalan söylüyorsun!"

" Bana bağırmayı kes.
Bir kaç gündür doğru düzgün yemek yemedim o yüzden tansiyonum düştü. Hastalığımla alakası yok."
Sesi yorgun çıkmıştı.
O sırada doktor ve hemşire geldi.

"Doktora gerek yok."

Dedi bu kezde kalkmak isterken.

"Yat.!" Dedim yine kızarak. Her seferinde beni dahada kızdırıyordu hareketleri.
Sessizce geri yattı.
Doktor tansiyonunu ölçtükten sonra, düşük dedi.
Serum takıp ilaç eklediler.
Serum bitene kadar, o koltukta yattı
bende diğer koktukta gözlerim üzerinde bekledim. Hemşire gelip serumu çıkardıktan sonra.
Yavaşça kalkıp oturdu.

"İyimisin?"

"İyiyim.
Bir daha bana kükrersen karışmam."

İçimden güldüm.
Ne yapacaksa,karışmazmış.
Bir süre bekledikten sonra,

"İyiysen kalk gidiyoruz." Dedim.

"Nereye?"

Cevap vermeden önden çıkarak kapının önünde bekledim.
Hastaneden çıkıp bizi bekleyen araca bindik. Bir kaç gündür doğru düzgün yemek yemedim demişti o yüzden yemeğe götürmeye karar verdim.
Geldiğimiz yer ilk karşılaştığımız yer olan Yakamoz restaurantdı.

Arabadan önce ben inip bekledim.
Gece'de indiğinde içeriyi işaret ettim.

"Seni yemeğe götürüyorum demek çokmu zor."

Dedi önden yürüyerek içeri girerken. En iyi masaya oturduk.
Her çeşit yemek gelmişti.

"Napıyorsunuz?
Biz bunları istemedik." Dedi garsona.
Adam bana bakınca sessizce gidebilirsin işareti yaptım.
Garsonda uzaklaşırken,

"Hadi başla."

"Bu kadar şeye gerek yoktu.
Bi tantuni falanda olurdu."

Onu duymazdan gelip rahatça yesin diye önden ben başladım.

"İyi madem. " Dedi.

"Bugün listede ziyafette var sayarım."

Bununla ne demek istedi anlamadım. Çokta umursamadım.

Bir kaç lokma yedikten sonra çatal bıçağı tabağının yanıa bıraktı.
Başımı kaldırıp baktım.

"Madem buraya kadar geldik. Bari kendini tanıt.
Hazar Gökdemir. Kimdir."

Duyduğum cümleyle kaskatı kesildim.
Hazar Gökdemir kimdi?

🦋🦋🦋

"Hadi Hazar uyan artık."

"Imm.
Bade bırak biraz daha uyuyayım."

" Hayır kalk. Hayatta izin vermem uyumana.Bana bugün köşkü gösterecektin söz verdin.
Bir haftadır seni bekliyorum.
Hadi hemen kalkıyorsun."

Gözlerimi yavaşça açıp yanımda oturan sevdiğime baktım.
Çocuklar gibi hevesliydi.
Vurulduğum gözlerinde eski köşkü görmenin heyecanı vardı.
Satılık ilanında gördüğü o eski köşkü çok beğenmişti. Bende ona süpriz olarak almıştım.
Bade böyleydi. Sade şeyleri, antikaları , eski evleri, sade huzurlu bir hayatı seviyordu.

Bade'yi kollarından tutarak yanıma çektim. Kollarımın arasında alıp sineme basarken saçlarını kokladım.

"Yavaş koca oğlan." Dedi yanıma uzanan kadınım.
"Artık iki canlıyım unuttun mu.?"

"Özür dilerim." Dedim panikle dirseğimin üzerine kalkarak. Elimi karnına koydum.

"İyimisin?
Canın yandı mı.?
Öküzün tekiyim."

"İyiyim. Korkma hemen.
Ayrıca öküz değilsin. Biraz kaslısın." Dedi kıkırdayarak.

"Gücünü ayarlayamıyorsun."
Hadi artık kalkta gidelim çok merak ediyorum şu köşkü. Onunla ilgili süper hayallerim var. Onu baştan aşağı yenileyip yaşlanınca bile orda oturalım. Ama önce bi gidip görelim. "

"Tamam güzelim gidelim.
Sen in bende geliyorum."

Bade yanımdan kalkıp aşağı inerken bende yerimden kalkıp banyoya girdim.
Bir duş alıp hazırlanarak aşağı indim.
Mutfağa girdiğimde Bade masayı hazırlıyordu.
"Bade neden iki canınla kendini yoruyorsun. Emine hanım var. O herşey hazırlardı."

"Ben istedim.
Hem sen başkasının yaptığı menemeni yetmezsin."

Dedi tavayı masaya koyarak.
Bade'yi elinden tutup kendime çektim. Başını göğsüme yasladım. Çenemi başının üzerine koydum. Ellerimi beline doladım. Çünkü senden daha lezzetli yapan yok." Dedim kendimden biraz uzaklaştırıp burnundan öperek.

"Hadi masaya gelde yiyip hemen çıkalım."

Aklı hâlâ köşkteydi.
Birlikte yaptığımız kahvaltıdan sonra hazırlanıp çıktık.
Şoförüm Aydın arabanın kapısını açınca önden Bade bindi yanınada ben. Aydın direksiyona geçince,

Bade:
"Hadi Aydın abi bir an önce gidelim."

"Tamam yenge."

"Aydın sen bakma buna. Normal git."

"Tamam abi." Derken aynadan gülümsediğini gördüm.

Önden biz arkada adamlarımın aracı yola çıktık.

"Yaa Hazar."

"Ne yaa..Bade! İki canlısın hızlı gidelim diyorsun."

"Of ya tamam." Dedi yüzü asık.

"Hemen surat asma Bademim."
Diyerek sarıldım. Kıyamadım üzülmesine.
Bir yarım saat yol aldıktan sonra yanımızdan geçen araba ile aniden hızlı bir şekilde yalpaladık.

"Ne yapıyorsun Aydın."

"Abi" Dedi aynadan bakarak. Yüzü asık sesi tedirgindi.
Arkadaki adamlarım farla sinyal veriyordu. Onların arkasındanda şüpheli araçlar vardı. Önce önümüze geçen arabaya sonra aynadan arkaya baktım.

"Hazar ne oluyor."

"Bir şey yok güzelim. Yol magandaları çocukları geçmeye çalışıyor." Desemde hoşuma gitmemişti.

Sonra öndeki aracın camından çıkan adamı ve elindeki silahı gördüm. Sonrada arkadaki araçtaki adamlar ve silahlar. Çapraz ateşte kalacaktık.

"Bade..!" Dedim korkuyla. Korkum ona ve bebeğinizle bişey olmasındandı. Kendi canım umrumda bile değildi onları korumalıydım.
Aynı anda koltuğa yaptırıp Bade'nin üzerine kapandım.

Bade'nin çığlıkları ve arka arkaya silah sesleri geldi kulağıma. Sıkılan kurşunlar sevdiklerime gelmemeliydi.
Sırtımda hissettiğim acıları umursamadım bile canlarıma birşey olmasın yeterdi. Sesler kesildiğinde başımı kaldırdım. Araç kenara kadar gelip öylece kalmıştı. Önce sevdiğime, canıma, Bade'ye baktım.
Gözleri aralık yüzüme bakıyordu.

"İyimisin?
İyisin değilmi.
İyiyim de ne olur. Badem gözlüm iyiyim de.! "

Elini kaldırdı yüzüme dokundu. Eli kandı. Gözlerim bedenine kaydı. Karnında kan vardı.

Kahretsin. Yaralanmıştı.
Olmaz olamaz.
Hayır!
Hayır. Lütfen.!
Lütfen Allah'ım.!

Elimi karnına koydum.
"Korkma iyi olacaksın."

Dedim dolan gözlerimle.
Başımı iki yana salladım,

"Size birşey olmasına izin vermem."
Ağlamaklı çıktı sesim.

"Hazar.."

"Konuşma güzelim, ne olur konuşma.
Kendini yorma bi tanem.
İyi olacaksın.
Sakın korkma! Burdayım yanındayım. İzin vermem sana bişey olmasına, izin vermem."

"Üzülme!
Ağlama koca oğlan.
Biz iyiyiz. Sakın üz..ü..."

Sonra eli düştü yani başına.
Benim için dünya o saniye durdu. Herşey bitti. Güneş battı. Denizler kurudu. Çiçekler soldu. Yaşam son buldu.

Sevdiğimin elini elime aldım,yüzüme koydum.
"Bırakma bu adamı, bırakma!
Ben sensiz ne yaparım Bade.!
Benide götür, geride bırakma beni.!"

Dedim.
Aynı anda ağzımdan püsküren kanla öksürmeye başladım.
Kurşunlardan biri ciğerimdeydi. Olsun... Sevdiğime kavuşturacaksa minnetle kabulümdü.
Gözlerim kararırken badem gözlü sevdiğime baktım. Son gördüğüm şey melek yüzlü sevdiğim olsun istedim. Onun yüzünü izleyerek uyumak yine onun yüzünü izleyerek uyanmak istiyordum.

Her gece ve her sabah olduğu gibi.

🦋🦋🦋

"Hazar.
Hazar Gökdemir. Sana söylüyorum huu. Bana kendini tanıtırmısın?"

Başımı kaldırıp karşımdaki kıza baktım. Sonrada elimdeki çatalı sıkarak ikiye bükerken cevap verdim."

"Ben..
Ben bir katilim!"

Dedim dişlerimi sıkarak. O kadarki gıcırtıyı karşımdaki kız bile rahatlıkla duyuyordu.

"Önce karımı ve bebeğimi , sonra da sebep olanların hepsini öldürdüm!"

Evet canımcımlar.

Bölümü nasıl buldunuz ?

Çok beğendiğiniz bir sahne varmı?

Hazar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Benimle paylaşın lütfen.

Loading...
0%