@azamet_29_2
|
Başımı kaldırıp karşımdaki kıza baktım. Sonrada elimdeki çatalı sıkarak ikiye bükerken cevap verdim." "Ben.. Dedim dişlerimi sıkarak. O kadarki gıcırtıyı karşımdaki kız bile rahatlıkla duyuyordu. "Önce karımı ve bebeğimi , sonra da sebep olanların hepsini öldürdüm!" 🦋🦋🦋 Gözlerim Hazar'da bir süre yüzünü izledim. "Aynı zamanda yalancısın." Dedim. Tek kaşı havada bana çevirdi bakışlarını. "Sebep olanları bilmem ama karını ve çocuğunu senin öldürmediğini biliyorum. Arabana saldırmışlar hamile olan eşin ölmüş. "O gün benimde ruhum öldü. Geriye sadece bu beden kaldı. Dedi tıslayarak. "Kimse kimsenin ömrünü uzatamaz, yada kısaltamaz. Kaderde kaç gün yazarsa o kadar." Yüzüme baktı. "Mesela 303 gün." Dedim yemeğime devam ederek. "Bu yüzden kendini suçlamak bir şeyi değiştirmez. Elimdeki çatalı tabağımdaki yemekte gezdirerek, "Bir zamanlar bir savaşcı varmış. Allah'tan başka kimseden zerre korkmazmış. Bir çok adam ile dövüşmüş. Kimseye yenilmemiş... Çünkü o köle savaşçının zırhında koltuk altında olan küçücük bir boşluktan mızrağını saplamış. O kölenin o küçücük boşluğu bulması tesadüfmü dersin. Önümdeki peçete ile duraklarımı silerek ayağa kalktım. "Yemek için teşekkür ederim. Çantamı sandalyenin kolunda alırken Hazar'da ayağa kalktı. "Senin kalkmana gerek yok yemeğini ye." Ama beni dinlemedi. Cebinde cüzdanını çıkarıp bir tomar parayı servis tabağının altına koyarak arkasını döndü. Eve kadar tek kelime etmedi. Arkamı dönüp kenar mahalle güzelime baktım. Bir anlık korkuyla geri giderken İbo ve Ahu kapıda belirdi. "Lan altıma yaptım! Ahu boynuma atlayarak sarıldı. "Özür dilerim Gece ne olur affet." İbo: "Aa evet. Öyle bi kerizlik etmişliğim vardı." İçeri girip kendimi koltuğa bıraktım. "Neden burdasınız.?" Ahu burnunu çekerek, "Özür dilemek için." "Tamam kabul ettim. "Biz sadece belki seni ikna eder diye düşündük ondan." İbo: "Sahi Gece. "Evet ama Hazar'a bir sürü yalan söylemek zorunda kaldım." Öbür tarafa hem hırsız hem yalancı gidecem galiba. "Ne mesela." "Mesela, Hırsız Kelebeğ'in beni kurtardığını,Kelebekle benim uzun zamandır arkadaş olduğumuzu falan." "Yook artık." Diyen Ahu arkadan bir kahkaha patlattı. "Size böyle bir şeyden bahsederse hiç bir şekilde bilmiyorsunuz. Anlaşıldımı?" " Gece..." Dedi Ahu hüzünle. Ayağa kalktım. "İkinizde iyi dinleyin. Kaderimde ölüm varsa her türlü öleceğim. Yoksa eğer, bir şey beni bu dünyada tutar zaten. Ahu kız maden geldin, elinden bi kahve içelim kız. Özledim uzun zamandır yapmadın." "Tamam." Diyerek kalktı Ahu. "İbo sen sen yaptın. "Kızım aslında sana iki haberim var." "Hadi mutfakta anlat." Masaya oturup kahve kokusunu içime çekerek , "Şimdi anlatabilirsin." Dedim. Kahve kokusu zihnimi açıyordu. "1.si Hazar Gökdemir beni işe çağırdı." "Ne diyorsun. Dedim ayağa fırlayarak. "Bu süper bişey hayatın kurtuluyor o zaman." Ahu'ya döndüm. "Ahu. Burda seninde şaşırman gerekiyordu." "Ben biliyordum ki. Dedi sırıtarak. "Hee. Demek öyle." Gelen kahvemi elime alırken, "İbo 2. Haber neydi ? " "Sana iş var. "Aksiyooon... " Dedim keyifle. "Severiz abisi anlat hele. "Önce işin özü ne onu söyle." "İşin özü, sahte ve gerçek milyonların takası." "Sahteler onlarda kalsın gerçekleri biz alalım." Dedim sırıtarak. "Peki nasıl olacak bu iş." "İşin taşlı kısmıda orası. Dedi sırıtarak. "Çalışanlar da dahil bütün davetliler maskeli olacak." "Ne. Neden ki? Korumalar hırsızları yakalıyor ve paralar geri alınıyor ama sahteleri. Gerçek olanlar o sırada iç ediliyor." "Vaay anasına oyuna bak. "Aynen zeki kız." "E o zaman yardım edeyim onlara. Onlar adamdan ben onlardan çalarım. Onlarda bok gibi kalırlar ortada." Dedim pis pis gülümseyerek. "Ne zaman bu parti." "Haftaya." "Benim o partiye bir şekilde gitmem lazım İbo." "Kalabalık olacağı için fazladan bay ve bayan garson gelecek. "Nasıl?" Arkadaşta o gece orda garson olarak çalışacakmış. Senide götürmesini isteyebilirim. Konudan ve Kelebekten haberi olmadığı için şüphelenmez. "Gece lütfen dikkatli ol. Yada hiç uğraşma bırak gitsin bu işleri. " "Ahuu. " "Tamam ya bişey demedim." "O halde anlaştık İbo. "Tamam." İbo ve Ahu ile bir süre daha oturduktan sonra evli evine köylü köyüne diyerek yolladım ikisini. Odama gidip yatağıma baktım. "Aç kollarını geliyorum." Dedim pijamalarımı giyerken. Sonrada yatağıma atlayıp yorganımı çekip içine gömülüp uyumaya geçtim. En büyüğü sensin." Dedim. Sonra mutfağa geçip çay suyu koydum. Su kaynaya dursun aklıma gelen şeyle. Tekrar odama döndüm. Bugün odamdaki eşyaların yerini değiştirmeye karar verdim anlık olarak. Önce yerdeki halıyı ve odadaki şifonyer dahil küçük mobilyaları salona çektim. Önce dolabı çekmem gerekiyordu. "İnanıyorum ya. Dedim gözlerimi devirerek. Salondaki eşyaların arasından geçerken zil yine çalınca, "Patlama geldim." Diye bağırdım sonunda. Hırsla kapıyı açarak, "Ne var." Dedim. "Neden açmıyorsun?" Karşımda bana bakan Hazar ve arkasındaki Alpay'ı görünce, "Sanırım geç kaldım." Dedim içeriye geri geri giderken. "Neye." Dedi. Ama gözleri bende değil göbeğimin üzerindeki kelebek dövmesindeydi. Kafasından geçeni tahmin edebiliyordum. Her yerinde bir dövme diye düşünüyordu. "İstersen sanada yaptırılım bir tane." Dedim sırıtarak. O an kendine gelip arkasına dönerek Alpay'ın elindekini alıp, "Sen git." Dedi kovar şekilde. "Kovsaydın!" Dedim üzerimdeki düşük bel eşofmanı biraz yukarı çekerek mutfağa girerken. Örtülen kapının arkasından Hazar'da peşimden mutfağa geldi. "Taşınıyormusun?" Dedi. "Henüz değil." Dedim. Daha 302 gün var. Diye ekledim içimden. "Yatağın ters tarafını düzeltmeye çalışıyordum." "Sen neden kargalardan önce kapımdasın. Hazar Bey?" "Saat 10" "Hadi ya.. Gözlerini devirerek, "Bu senin." Dedi masadaki paketi göstererek. "Neymiş o." Dedim bende uzaktan bakarak. Bu aç bak demekti. "Aaaa!" Dedim ellerimi çırparak. Maalesef çok sevdiğim şeylerdi. Ve belli etmekten kaçınmamıştım. "Bunlar bana mı?" "Evet. Sepetin naylonunu açarken, "Teşekkürün önü arkasıda mı varmış?" Sonra sepetteki en güzel görünen çikolatayı alıp açarak ağzıma attım. "Iımm. Nefis. "Seninle tanışmak istiyor. Bugün!" "Bugün misafir alamıyorum kusura bakmasın dayın. "O gelemez zaten. "Aynı cümleler altında tırnak,tırnak bende gidemem. Başka zaman inşallah." Dedim bir çikolata daha alıp açarken. Hazar önce salona, sonra odaya gidip baktı. Ceketini çıkarırken, "Nereye geçecek söyle." Dedi. Elim çikolatada, çikolatanın ucu ağzımda öylece kaldım. "Yok artık. Senmi çekeceksin." Dönüp birazda sert şekilde yüzüme baktı. "Tabi yardıma hayır demem." Dedim. Salona geldim önce. Hızla geçip çaktırmadan bir nefes alarak. "Dolabı pencere yanına yatağıda duvar tarafına almak istiyorum." Dedim. Kapıda durup çikolata kemirerek Hazar'ın dolabı ve yatağı ne kadar kolay itekledigini izledim. O vücut ve kaslar tam bu iş içinmiş meğer. "Küçücüksün ama kocaman yatağın var." Dedi tuhaf şekilde bakarak. "Biraz deli yatarım. Her sabah havada uyanmamak için yatağı büyük aldım." Diyemedim tabiki. O odayı yerleştirirken bende masayı hazırladım. İşi bitip ceketini giyerken, "Eh kahvaltıyı hakettin. Masaya geçerken, "Yaz temizliğinede gelirmisin?" Diyerek sırıttım. "Hiç dövmeli kız görmedin mi?" "Kaç tane. " "Ne.? Bununla 6. İşaret parmağımla göstererek, Ama bir tanede bel çukuruma düşünüyorum. "Nasıl olur sence." Diyerek Hazar'a döndüğümde gözlerindeki öfkeyi ve beyazlarının kırmızıya nasıl döndüğünü gördüm. "Vücuduna kelebek eklemek yerine hastalığının çaresini bulmaya bakmalısın. Yurt dışında da bir çok doktor var." "Sana söyledim. İstemiyorum." Diyerek masaya gecerek kahvaltımı yaparken Hazar sadece beni izledi. "Çay içmeyecek misin.?" "Hayır." Son bardağımıda kafama diktikten sonra kalkıp odama yürüdüm. "Üzerimi değişip geliyorum. Odama geçip üzerine mavi kot beyaz dar bir kazak giydim. Çantamıda aldığımda Hazar'la birlikte çıktık. Merdivenleri inerken, "Hazar Bey." "Kaldır şu Bey kelimesini." "Sen zengin iş adamı ben fakir kenar mahalle kızı,bizim sürekli yan yana gelmemiz sanada garip gelmiyor mu? Yoksa sosyeten bozulur adın çıkar demedi deme." "Benim kiminle ne yaptığım beni ilgilendirir. Başkalarının düşünceleri ssii... Dedi ve durdu. Sonrada, Sanki hiç küfür duymadık. Dedim içimden. Binanın dışında yine bizi bekliyordu o Jeep. Alpay kapıyı açtı bizde arkaya binerek oturduk. "Dayın nerde.?" " Evinde dinleniyor. " "Evi nerde?" Sanki bilmiyorum ya. "Gittiğimizde görürsün." Yarım saat kadar gittikten sonra dayı beyin evine geldik. Çalışan kız bizi salon bölümüne yönlendirdiğinde önden yürüdüm. Salonda dayı beyi hemen yanındaki diğer koltuktada genç bir kız ve bir adam gördüm. Kız tanıdık gelmişti. Koltuğa yaklaştığımda dayı bey yavaşça kalkarak, "Buyrun hoş geldiniz." Dedi. "Gece efendim. Adım Gece." "Hoşgeldin Gece kızım." "Hoşbulduk dayı bey. "Teşekkür ederim. Sayende iyiyim güzel kızım." "Estağfirullah. Yaşayacak ömrünüz varmış." "Tanıştırayım." Dedi yönünü dönerek. Bir adama bir kıza baktım. Başımla selam vererek, "Memnun oldum." Dedim. Ama Ceylan hanım pek memnun değildi. "Hazar'cım hoşgeldin" Hazar'ın cüssesi ve cım eki yanyana çok komik gelmişti. Hazar cevap vermek yerine kolunu çekerek Ceylan'dan kurtarıp yanıma gelerek oturdu. "Dayı nasıl oldun." "Daha iyiyim Hazar'ım. Bu melek kızın sayesinde biraz daha buralarda olacağım." "Estağfirullah." Dedim sadece. Şuan üzerimde Zihni beyin ve kızının sinir yüklü bakışları vardı. Beni sevmemişlerdi. Ceylan Hazar'ı benden kıskanıyordu bu açıkca belliydi. Yâni Gece kızım buralar sana göre değil. İlk fırsatta kalk. Bir süre sohbet ettik. Kahve ve çikolata ikramında bulundular. Bayıla bayıla yedim. "Dayı bey. Gönderdiğiniz hediyeyi aldım. Çok teşekkür ederim." "Beğenmene sevindim. Çikolatalar kendi ürünümüz." "Gerçekten mi. ? " Dedim şaşkın. Bir süre sonra artık sıkılınca "Efendim bana müsade artık." Dediğimde Ceylan keyifle, " Musade senin." Dedi. Dayı beye iyi günler dileyerek kapıya yöneldim. Hazar'da arkamdan kalkınca Ceylan, "Hazar sen nereye? Dedi. Kalkmana gerek yoktu. Ben kendim giderdim. "Bin Gece." Dedi aceleyle. "Sanırım o gece kurtardığım bela bu kız." Dedim gülerek |
0% |