@azamet_29_2
|
Gözlerimi açtığımda öğlen olmuştu. Gece olanlar zihnimden tekrar tekrar geçmeye başlayınca gülmeme engel olamadım. Tuncay'ın ve o iki sahte hırsızın halleri gerçekten komikti. Sonrada Hazar ile olan konuşmamız, daha doğrusu konuşmam geldi aklıma. Hay şansıma. Mutfağa giderken arka arkaya hapşırmaya başlayınca dank etti. Gece yediğim yağmurun etkileriydi. Sonunda banyoya düşmüş olan telefonumu yerden alarak açtım. "Alo Gece. "Sakin ol İbo ne bu panik. Ve gelen hapşırıkla burnumu çekip devam ettim. "İyiyim. "Şükür. "Geleceğim İbo pazartesi olsun geleceğim." "Gece." "Efendim." "Bugün Pazartesi. Sen uykuyu alamamışsın galiba." "Aa.. Saçlarımı gelişi tarayıp kuyruğu bağlayıp mutfak masasındaki sandiviçimi kapıp dişlerimin arasında tutarak kapıya koştum. Hızlıca sporlarımı giyerek çıkıp kapıyı kilitledim. Sandiviçimi elime alırken bir ısırığını ağzımda bırakıp çiğneyerek koşmaya başladım. Merdivenleri hızlı hızlı indikten sonra binadan çıkarak caddeye doğru yürüdüm. Geçen ilk dolmuşa atlayarak İbo'nun yanına yola çıktım. Yarım saat sonra İbo'nun Cafesindeydim. "İbo geldim." Diye bağırdım. İbo arka kısımdaki kendi odasından çıkarak, "Bende hazırlandım." Dedi. "Ooo İboş. Yakıyorsun." "Ya Gece. Ben çok heyecanlandım sanki." "Geçer İbo'şum geçer. İbo'ya çantayı verirken arka arkaya gelen hapşırıklarla, "Gelirkende bana bi selpak falan getir be İboş." Dedim burnumu çekerek. "Gece? "Yok be İbo dün biraz ıslandım diye. Yoksa ne hastası." Verdiği selpak mendille burnumu silip birlikte çıktık. "Ya Gece bu adamın yeri nerdeydi." "Taksi bulur nasılsa yürü sen." Dedim yoldan geçen taksiye el kaldırırken. Taksi durup bindiğinizde, "Şoför bey Gök inşaat şirketine gidelim lütfen." Adam sessizce başını sallayarak Önümde kocaman 20 katlı adı gibi gök mavi camlarla kaplı bir bina görmeyi beklemiyordum doğrusu. "Oğlum bu ne? "Sen yan derdine İbo. Ben kalıcı değilim." Dedim sırıtarak. "Hiç komik değil Gece." "Tamam tamam hadi girelimde içerden nasıl görünüyor diye bakalım." Birlikte girişe geldiğimizde iki güvenlik tarafından kontrol edilip içeri alındık. Bu arada Hazar beyin ofisinin 15. Katta olduğunuda öğrenip asansöre yöneldik. Holun sonundaki asansöre binerek 15 numaraya basarak beklemeye başladık. Sonunda asansör durdu.Hani kapı açılmasa onuda anlamazdık. Altın sırmalı ayrıntıların olduğu koridoru boydan boya inceledik. İbodan bir ıslık daha geldi. Sonunda sekreterin olduğu köşedeki deri kapıyı görünce bakışlarımız kapıda durdu. "Gece acaba..." "Yürü İbo. Buraya kadar geldik." Genç kadın aşağıdan yukarıya kadar bizi süzdükten sonra. "Buyrun. Nasıl yardımcı olabilirim." "Hazar Bey ile görüşeceğiz." Kadın ezici bakışlarıyla bizi bir kez daha süzdü. "Randevunuz varmıydı.?" Kadının lensli gözlerine silikonlu dudaklarına yine silikonlu göğüslerini açıkta bırakan dekolte gömleğine şöyle bir göz atıp, "Evet. Kadın yeniden bizi tepeden tırnağa süzerek yerinden kalktı. Bir daha bakarsa üstüne atlayacam artık o olacak. Bir dakika sonra tekrar kıvırta kıvırta yanımıza kadar gelip eliyle kapıyı göstererek, "Buyrun lütfen Hazar Bey sizi bekliyor." Dedi Açık olan kapıdan içeriye girdiğinizde büyük ofisin içindeki, büyük masadaki büyük koltukta oturan Hazar'ı gördüm. İşte. Bu adamın olması gereken yer burası. Dedim kendi kendime. Mobilyalar tam kendi ölçülerine göreydi. Hazar önce bize baktı. Sonra ayağa kalkarak eliyle masasının önündeki koltukları işaret ederek. "Gelin. Oturun. "Hoşbulduk Hazar Bey." Dedi İbo. "Gece seni beklemiyordum. "Benimle mi?" Hazar masasındaki kağıt mendil kutusundan bir iki mendil çekip bana uzattı. "Hastamısın?" "Hayır." İbo' ya dönerek konuya girdi Hazar. "İbrahim seni neden çağırdığımı az çok tahmin etmişsindir." "Evet Hazar Bey." "Ben en iyilerle çalışmayı severim. Seni ve en iyiyim dediğin yeteneğini denemek istiyorum. Gerçekten dediğin kadar iyiysen benimle çalışırsın." İbo gözleri parlayarak. "Teşekkür ederim Hazar Bey. Hazar masadaki telefonunu kaldırıp, "Çay, Kahve?" "Hayır teşekkürler." Az sonra kapı tıkladı ve 40lı yaşlarda bir adam içeri girdi. "Engin bey. Gülümseyerek İbo'ya bakan adam. "Gel bakalım delikanlı. Dedi kalk gidiyoruz diyen el hareketiyle. İbo önce bana bakınca başımı aşağı yukarı salladım. "Göster kendini." Dedim. İbo Engin'in yanına takılıp onunla ofisten çıkarken bende Hazar döndüm. "Benimle." Dedim hapşırarak. " Ne konuşmak istiyorsun?" Masadaki kutudan yine selpak çıkarıp verirken, "Hastasın? " Dedi. "Değilim. Sadece ceryanda kalmışım uyurken o kadar. Dedim burnumu silerek. "Konuşmak istediğiniz neydi." "Sana... " Demiştiki kapı tıkladı yeniden. "Gel." Dedi gürleyerek. Sekreteri olacak kız içeri girip "Yolla." "Beni bekle." Dedi ve çıktı. Batu denen çocukta arkadan çıkıp kapıyı örttü. "Önemli olmalı." Diyerek ayağa kalktım. "Çabuk geldin. " Dedim arkama dönerek. Ama gördüğüm kişi Hazar değil Ceylan'dı. Üzerinde mini etekli kırmızı bir elbise beyaz, tüylü bir hırka,siyah deriden yapılmış ben pahalıyım diye bağıran bir çanta ile bana bir fareye bakar gibi bakıyordu. Bu bakışların anlamı, "Seni fare. "Senin ne işin var burda?" Dediğinde içimden kendime iyi tahmin.Dedim. "Hiç. "Yalancı Hazar seni neden çağırsın." "Gelince kendisinden öğrenirsiniz Ceylan Hanım." Dedim sakince gülümseyerek. "Bana bak kenar mahalleli." Diyerek parmağını geri çekip kollarını göğsünde birleştirerek devam etti. "Evet seni araştırdım." Dedi sanki şaşıracağım bir şey yapmışcasına. "Sen- bir- fakir- kenar mahalle dilberisin." Yüzüne baktım dudaklarımı büzerek. "Boşa araştırma zahmetine girmişsin. Sorsan,sana kendimde söylerdim. Beni sinirlendiremediğine sinirlenerek, "Bana bak küçük fahişe." Dedi. Ama bu kelime battı doğrusu. "Senin gibileri iyi tanırım. Zengin yakışıklı bir erkek görünce hemen ağzınızın suyu akar. O gece bayılma numarasıyla Hazar'ın kafasını karıştırmış olabilirsin. Ama ben varken Hazar'a yaklaşamazsın buna izin vermem. Ceylan'a doğru bir iki adım atıp yanına geldim. "Hazar seni seviyorsa neden korkuyorsun anlamadım. "Bana bak." Diyerek üzerime yürüyen Ceyla'nın tokatı yüzümde patladı. Sakinleşmeye çalışarak, "Bana bir daha dokunma. Sen zarar görürsün." Diye uyardım. "Ne yaparsın? Dedi tekrar iterek. Şıllık? Yinede, "Bende seni son kez uyarıyorum. Bana bir daha dokunma. Zengin mahalle dilberi." Dahada öfkeli baktı yüzüme, "Sen ne hakla bedenimle böyle konuşursun." Diyerek beni bir kez daha ittiğinde sırtımı camda hissettim. Ama odanın 15. katta oluşu ve açılan kapı ile beraber basınç oluşmasıyla camlar dışarı savrulurken bende kendimi camın dışına doğru düşerken buldum. Şuan sanki zaman ağır çekimle ilerliyordu. Birden kolumu tutan bir el, Biri beni son anda tutmuştu. Nihayet gözlerimi araladığımda odanın içinde yerdeydim. Karşımda olan Hazar'ın uğultulu sesi geliyordu kulağıma. Bu adam yerden bakınca daha da büyük göründü gözüme. Hazar,Ceylan'a bağırıyordu. Gözlerimi açtığımı görünce, " Gece. İyimisin? Tamam korkma şimdi hastaneye gidiyoruz." Dedi. "Gerek yok. Dedim sağ elimi alnıma dokunmak isteyerek. " Kolum." Dedim inleyerek. Hazar panikle koluma baktı. "Elini sileyim Hazar." dedikten sonra beni hızlıca kucağına aldı. "Hastaneye gidiyoruz." "Ne oluyor?" "Alnın kanıyor ve omuzun çıkmış." "Ne?" Dedim şaşkın. "Seni tutarken olmuş olmalı." Sahi beni omu tutmuştu. Kapıdan çıkarken, "Alpay arabaya." Dedi. Birlikte asansöre binerken bir ara uykulu şekilde gözlerimi kapatınca "Uyuma." Dedi bu kezde yüksek sesle. "Başını çarptın uyumasan iyi olur." Diye eklediğinde sesi daha yumuşaktı. Garaja inip arabaya binince koltuga oturtup beni kucağına yatırdı. "Bu kararınada gerek yok oturabilirim." "Kıpırdama ve uyuma." Dedi Hastaneye gelir gelmez acil müdahale odasına girdik. "15. Katın penceresinden uçtu. Düşmeden tuttum ama başını çarpmış ve omzu çıkmış." Dedi sıkıntıyla. Doktor önce alnımdaki şişliğe bakıp çok kötü görünmüyor." Dedi. Sonra koluma muayene etti. Omzunuza gelinde, kırık yok. Sadece omuzu yerine oturtacağız. Bir sürede askıda kalacak. "Acırmı?" Dedim istemeden. Tamam geceleri damdan dama atlayan, hırsızlık yapan, aksiyon üstüne aksiyon yaşayan biriydim ama gücüm sayesinde hiç düşmemiş hiç yaralanmamıştım. Doktor biraz düşünüp, "Evet biraz acıyacak." Dedi Hazar'dan çekinerek. Doktor alnımdaki yarayı pansuman ederek bandaj yaptı. MR a gerek görmedik ama yinede tedbiren bir süre uyumayın. Kapıdan giren başka bir doktora bakarak, Dediğinde bir an oturduğum yatakta geriye gitmek istedim. O anda beni gören Hazar sinirle odada ileri geri turlamaya başladı. Gözlerindeki vijdan azabını görünce daha sakin olmaya çalıştım. Daha fazla üzülmesini istemedim. "Tamam hadi yapalım bitsin." Dedim. "Yanımda oturabilirmisin." Hazar önce şaşkın bir bakış attı. Sonra yanıma gelip bir bacağını bükerek yatağa oturdu. Doktor biraz sola dönün dediğinde bende yönümü Hazar'a doğru dönmüş oldum. "Gece hanım biraz acıyacak ama bir kez. Sakin olun ve derin bir nefes alın. 3 dediğimde. Tamam mı.?" Başımı salladım ve 3e kadar saymasını bekledim. Aynı anda Hazar'ın doktora olan değişik bakışı dikkatimi çekti. Ve sağ elini beline sol elinin yüzüme koydu. İçimdeki elektiriğin voltajı artmaya başlarken gözlerimi sıkıca kapatıp bekledim. Doktor, 1 dedi önce. Devamında 2 der demez omuzumda bir acı ile başımı Hazar'ın göğsüne dayayıp kısa bir çığlık attım. "Yalancı." Dedim sadece. "İşte bu kadar." Dedi doktor. "Kolunuzu hareket ettirin." Dediğinde ağrılıda olsa hareket ediyordu. İlk doktor: "Tamam doktor sağolun." Dediğinde kolumdaki askıyı inceliyordum. Bir kaç gün iş yok Gece. |
0% |