@azamet_29_2
|
Yeni olan önceki bölümü okumayı unutmayın canlar. Çikolata bulaşmış dudaklarından kahve ve çikolata kokusu yayılıyordu. Yavaşça yukarı çıkarken, "Emine hanım gelip Gece'nin üzerini değiştirmisin?" "Tamam. Gece'yi odaya çıkarıp bekledim. Emine hanım gelene kadar kucağımda uyuyan kızı izledim. Beyaz teni kara gözleri dolgun dudaklarıyla tatlı bir kızdı. Emine hanım gelip yatağı açınca yatağa bıraktım. Yatağımın kenarına oturarak ellerimi başımın arasına alarak gözlerimi kapattım. O âna geri döndüm. Duş alıp kendime gelmek için kalkıp banyoya gittim. Gördüğüm şeyle gerçekten şaşırdım. Bu şekilde nasıl bu kadar rahat uyuyordu acaba. Gülümseyerek baktım haline. Vazgeçip sadece üzeri örtüp çıktım. Sabah uyandığımda nasıl olduğuna bakmak için tekrar odasına geldim. Önce kapıyı tıkladım. Ses gelmeyince tekrar tıklayacakken, "Aahh.!" Diye bir ses geldi içerden. Cevabı beklemeden girdim. "İyimisin.?" "Değilim. Diye söylendi. Sol kolu ve sırtına destek vererek yerden kaldırırken, "Gayette iyi uyuyordun. Dedim "Hayır tabiki. Diyerek yatağa oturttum. "Birşey yok." "Bi dakka ya... Diye sorunca "Uyuya kalınca ben getirdim." "Pijamalarını Emine hanım giydirdi. Diyerek kapıya yöneldim. Odadan çıkıp merdivenlere yöneldim. Aşağı inecekken Ceylan'ı salondaki koltuğa kurulmuş şekilde görünce şaşırdım. Önce arkama Gece'nin odasına doğru sonra Ceylana baktım. Gece çıkmadan Ceylan'ı yollamalıydım. Gece'yi görürse yine kaos çıkarırdı. Hızla yanıma indim. "Sabah'ın bu saatinde neden burdasın. Dün olanlardan sonra ne yüzle geliyorsun." "Moralim bozuk çok üzgünüm. Seni görmek teselli bulmak için geldim." "Dalga geçiyor olmalısın. Ya şirkete ya evime gelip durma artık." Derin bir nefes alarak, "Bak Ceylan güzellikle olsun. "Hazar asıl sen anlamıyorsun. Demistiki, "Seenn." Dedi sinirle. Hızla bir kaç adım attı merdivene doğru, başımı kaldırıp baktığımda Gece merdivenlerin başındaydı. Ceylan parmağını Gece'ye uzatarak, "Bu şıllığın burda ne işi var Hazar? Diyerek bana döndü. "Sana soruyorum Hazar. Dediğinde Gece hızla merdivenlerden inerek son iki basamakta durdu. "Saçma sapan..." Demiştimki elimi kaldırarak onu susturdum. Açıklama yapması yada düzeltmesi gereken bir sey yoktu. Ceylan'a bakarak, "Burası benim evim. Dedim. "Bunun hesabını vereceksin. Sana bunun hesabını soracağım." Hâlâ Gece'yi tehdit ediyordu. "Ceylan Gece'yi tehtit edip durma." "Oo bakıyorum savunmalarda başlamış. Söylediği şeyle şaşkın kaldım. Bu kadarınıda beklemiyordum. "Ceylan! Ceylan yüzüme bakarken Gece hızlı adımlarla yukarıya doğru gitti. Ceylan çıktıktan sonra merdivenlere yöneldim. Tam çıkarken "Nereye." Dedim. Aşağı inerken, "Kendi evime." Dedi. "Dudağın kanıyor." Dedim. "Önemsiz. Bırakırsan gitmek istiyorum." "Ceylan'ın adına özür dilerim." "Sana demiştim. Benimle görünme adın çıkar sonra diye." Bir basamak daha inerek, "Önce kahvaltını yap lütfen. "Zorlama Hazar." "Tamam. Diyerek odama çıktım. Gece beni görünce kapıya yönelip açtı. Bir iki adım atmıştıki birden durdu ve bir iki adım geriledi. Arkasında olduğum için bana çarpınca belinden tuttum. "Paşa. Alpay Paşa'yı çağırınca Gece'de hızlı adımlarla yürüyerek çıkış kapısının önündeki jeep kadar gidip durdu. Alpay: "Geleyim mi abi." "Tek gideceğim." Diyerek arabaya geçtim. Ceylan'ın söylediği şeylere çok kızmıştı belliki ve haklıydı. "İlaçların. Bakışları yerde, Kolundan tuttum. "Özür dilerim. "Unuttum bile. Diyerek evine yürüdü. "Zihni Bey yerindemi?" "Evet. Bekleyin haber vereyim." "Gerek yok." Dedim kapıyı açıp içeriye dalarak. Önce Ceylan kalktı ayağa gözlerinde saçma bir sevinçle. Sanki onun için gelmişim gibi. "Hazar oğlum hoşgeldin. "Valla hoş bulmadım Zihni bey. Hiç bir şeyinizi görmek veya duymak istemiyorum. Bunun için ne Ceylan'ı nede dayımı kullamayacaksınız. Dedikten sonra, ikisinin şaşkın Zihni Beyin daha çok kızgın olan bakışları arasında kapıyı çarparak çıktım. Şirketten çıktıktan sonra eve gidecek halim kalmadığı için kendi işime gittim. Kalan gün içinde biriken işleri hallettim. Bu arada Engin'i çağırıp İbrahim'in durumu sordum. Engin: Bunu duyduguma sevinmiş ve bizimle çalışması için gerekenlerin yapılmasını istemiştim. Kalan zamanda bir toplantıya girerek 🦋🦋🦋 Bu sabah kapalı bir hava ile erkenden uyanıp ilk iş aşağı mahalledeki parkta biraz yürüyüş yaptım. Dün olanlari zihnimden silmek için iyi yöntemdi. Sonra fırına uğrayarak simit, markete uğrayarak peynir aldım. Yine yürüyerek evin yolunu tuttum. Jeepini binanın karşısına park etmiş içinden evimi dikizliyordu. "Çok beğendiysen sana miras bırakayım. " Dediğimde hızla bana döndü. "Dalmışsın midyemi çıkarıyorsun?" Dedikten sonra önünden geçerek yanına geldim. Yüzüne bakarak, "Hayırdır kabusundamı gördünde sabah sabah burdasın Hazar Bey. " Arabadan indi yavaşça. "Seni merak ettim. "İyiyim, kolumda iyi. Gözlerinde üzgün bakışlar gördüm. Gerçekten beni merak etmişti sanırım. "Kahvaltı yapacağım. Dün olanlardan bahsetmeyeceksen ve simit seversen sende gel." Dedim arkamı dönerek. İçeriye girip merdivenleri çıktık sessizce. Dairemin önüne gelince elimdekileri arkamda duran Hazar'a uzatarak, "Tutarmısın?" Dedim. Elimdekileri alıp bekledi. "Alabilirim." Dediğimde vermek yerine yanımdan geçerek mutfağa götürdü. Bende kapıyı kapatıp peşinden mutfağa geçtim. Ketıla su koyarak düğmesine bastım ve masaya oturdum. "Otur. Sessizsin neden?" Karşımdaki sandalyeye oturdu. "Sen nasıl bu kadar... "Ben olanları unuttum bile. Dedim, kalkıp sıcak suyu büyük kupalara koyup sallama çayları içlerine bırakarak. Sonrada masaya getirip önümüze koydum. Ama merak ettin madem söyleyeyim. Ben sinirlenince ya kendime yada etrafima zarar veriyorum o yüzden sakin kalmaya çalışırım hep. "Bakışların cürmün kadar yer yanarsın diyor. Hadi başla." Dedim simiti ve krem peyniri önüne bırakarak. "Simit çatal bıçakla yenmiyor malûm. Ellerini kullan." Bende elimdeki simiti alıp peynire bulayarak yemeye başladım. "Bugün işin varmı?" "Vaktim var." Dedi ilk kez benim evimde bir şey içerek. "Madem burdasın beni yaşlılar evine atarmısın?" "Yaşlılar evimi?" "Evet. "Olur." Bir saat sonra Hazar'la yaşlılar evine gelmiştim. "Akraban mı?" "Hayır doktorum." "Ne? "Aynen." "Şaka yapıyorsun." "Yoo yapmıyorum." "Dünyanın en iyi beyin cerrahı aslında. Tesadüfen tanıştık. Ona hastalığımdan bahsettim. Tahlillerimi görmek istedi. Hepsini topladım götürdüm. Baktı inceledi." Hazar'a baktım. İçeri girdiğinizde görevliye Hilmi beyi görmek istiyorum Dedim. "Demek öyle. Diyerek üzgün dışarıya yürüdüm tekrar. Kapının dışındaki banka oturup gözlerimi kapattım. "İyi insandı." Dedim yanıma oturan Hazar'a. "Tanısan sende severdin. "Ne dedi ne anlattı.?" "Öleceğimi söyledi." Dedim gülerek Hazar'a bakarken. Hazar'ın kaşları çatılınca durdum. "Dahası, ne dedi biliyormusun.? Ölmeden önce hafızan silinmeye başlatacak, arkadaşlarını, aileni, sevdiklerini unutacaksın dedi. 1.65 boyunda 50 kilo ağırlığında bir et parçası olarak, bir moron olarak yatağa mahkum olacaksın dedi. Şansın varsa çabuk ölürsün dedi. Hatta ne dedi biliyormusun." Dedim kahkaha atarak. "Sen en iyisi o kadar bekleme kendini öldür." Dedi. Hazar'a baktım. Yine sinirinin zıplamasına ramak kaldığı alnından boynuna kadar uzanan damarının kabarmasından anlaşılıyordu. Hemen önüme dönüp devam ettim. "Ben bu tümörü alırım." "Tabi alacağından değil, adamın aklı gidik sonuçta. Öğrencisi telefona istedi beni. Harfiyen aynı şeyleri söyledi. Ama yinede Amerika'ya davet etti. Buraya gel tekrar muayene edelim bir çare bulmaya çalışalım." Dedi. "Gerek yok." Dedim sadece. Derin bir nefes alarak ayağa kalktım. Kollarımı iki yana açıp derin bir nefes daha çektim. "İşte bütün hikaye bu. Dedim arkamı dönerek. Tam iki adım atmıştım ki kolumdan tutarak beni kendine çekti. Yüzümü göğsüne yaslayarak sımsıkı sarıldı. Sıcak göğsünü hissettim. Hızla çarpan kalbini duydum. İstemeden gözlerimi kapattım, buna ihtiyacım vardı sanki. "Sakin ol koca oğlan." Diyerek kendimi çekip kollarından zorda olsa ayrıldım. Gözleri hüzünle bakıyordu. "Üzül diye anlatmadım. Kabul et diye anlattım. Diyerek bahçenin dışına park ettiğimiz arabaya doğru yürüdüm. Dışarı çıkıp arabaya bindik. Hazar motoru çalıştırdığında. Karşıdan ve arkamızdan gelen birer siyah araç gördük. Siyah camları aralandığında çıkan silahlar ve Hazar'ın Hassiktir dediğini duymamla oturduğu koltuktan bana doğru eğilerek üzerime kapanması bir oldu. Olacak şeyi anlamıştım. Hemen ellerimi aracın iç gövdesine sabitleyerek bütün gücümü arabaya yönlendirdim. Bana sıkılan kurşunları engelliyorsa arabayı ve ikimizi koruyabilirdim. Aynı anda kurşun seslerini duymaya başladım. 3 -5 tane değildi. Kurşun yağdıkça gücümü dahada zorladım. Sonunda sesler kesilince bende durdum ama gücüm takatim tükenmişti. ******************************** Bölüm sonu canlarım. |
0% |