@azamet_29_2
|
Hemen ellerimi aracın iç gövdesine sabitleyerek bütün gücümü arabaya yönlendirdim. Bana sıkılan kurşunları engelliyorsa arabayı ve ikimizi koruyabilirdim. Aynı anda kurşun seslerini duymaya başladım. 3 -5 tane değildi. Kurşun yağdıkça gücümü dahada zorladım. Sonunda sesler kesilince bende durdum ama gücüm takatim tükenmişti. ***** Olanlardan sonra uykusuz geçen bir gecenin sabahında kendimi Gece'nin evinin önünde buldum. Nasıl olduğunu merak ediyordum. Şirkette olanlardan sonra Ceylan'ın birde evde Gece'nin üzerine gitmesi, bu yüzden Gece'nin kendi evine gelmek istemesi canımı sıkmıştı. Evin önüne gelince aracımı kenara park ettim. Dairesine çıkıp kapısını çalmak istesemde yapamadım. "Çok beğendiysen sana miras bırakayım. " Duyduğum sesle hızla arkama baktım. "Dalmışsın midyemi çıkarıyorsun?" Dedikten sonra arabanın ön tarafindan geçerek yanıma geldi. "Hayırdır kabusundamı gördünde sabah sabah burdasın Hazar Bey. " Dediğinde arabadan inerek, "Seni merak ettim. "İyiyim, kolumda iyi." Yüzüne baktım. "Kahvaltı yapacağım. Dün olanlardan bahsetmeyeceksen ve simit seversen sende gel." "Sessizsin." Dedi. "Sen nasıl bu kadar... "Ben olanları unuttum bile. Dedi, çayları hazırlarken. "Ama merak ettin madem söyleyeyim." Dedi Sonra. "Ben sinirlenince ya kendime yada etrafima zarar veriyorum o yüzden sakin kalmaya çalışırım hep." Yukarıdan aşağı süzdüm gayri ihtiyarî. "Bakışların cürmün kadar yer yanarsın diyor. Önümdeki çayı elime aldım. Uzun zamandan sonra ilk kez çay içecektim. Aniden, "Bugün işin varmı?" Diye sordu Gece. "Vaktim var." Dedim. "Madem burdasın beni yaşlılar evine atarmısın?" "Yaşlılar evimi?" "Evet. "Olur." Dedim. Bir saat sonra yaşlılar evindeydik. "Akraban mı?" Diye sordum. "Hayır doktorum." "Ne? "Aynen." "Şaka yapıyorsun." Dedim burda ve bir doktor, nasıl olacaktı. "Yoo yapmıyorum." "Dünyanın en iyi beyin cerrahı aslında. Tesadüfen tanıştık. Ona hastalığımdan bahsettim. Tahlillerimi görmek istedi. Hepsini topladım götürdüm. Baktı inceledi." Ne söyleyeceğini merakla bekledim. "Bunu sana niye anlatıyorum ben, onuda anlamadım ya neyse. İçeri girdiğinizde görevliye Hilmi beyi görmek istediğini söyledi Gece, ama Hilmi adındaki yaşlı doktor ölmüştü. Gece üzgün şekilde Allah rahmet eylesin. Diyerek çıkıp kapının dışındaki banka oturdu. "İyi insandı. "Ne dedi ne anlattı.?" Dedim. Gülerek, "Dahası, ne dedi biliyormusun.? 1.65 boyunda 50 kilo ağırlığında bir et parçası olarak, bir moron olarak yatağa mahkum olacaksın dedi. Şansın varsa çabuk ölürsün dedi. Hatta ne dedi biliyormusun." Dedi kahkaha atarak. "Sen en iyisi o kadar bekleme kendini öldür. Dedi. " Diyince dahada sinirlendim. Yaşlı bunak dedim içimden. "Ben bu tümörü alırım.Dedi. Öğrencisi telefona istedi beni. Harfiyen aynı şeyleri söyledi. Ama yinede Amerika'ya davet etti. Buraya gel tekrar muayene edelim bir çare bulmaya çalışalım. Dedi. Gerek yok. Dedim sadece. Derin bir nefes alarak ayağa kalktı. Kalbimde bir sızı ve ağırlık hissettim. İnanmak istemedim duyduklarıma. "Sakin ol koca oğlan." Dedi. Yüzüne, gözlerine baktım. Dedim içimden. "Üzül diye anlatmadım. Diyerek bahçenin dışına doğru yürüdü. Motoru çalıştırdığım anda karşıdan ve baktığım aynadan arkamızdan gelen siyah araçları gördüm. Camlar aralandığında çıkan silahlarla, Yine aynı şey oluyordu, yine çapraz ateş altında kalacaktık. Bir kaç saniye için o güne döndüm. Aklımda sadece Gece'yi korumam gerektiği vardı. Ben ölsemde o yaşamalıydı. Ölümü beklesede o güne kadar yaşamalıydı. Hemen oturduğum koltuktan kalkıp Gece'nin üzerine kapandım. Gözlerimi kapatıp hissedeceğim acıyı bekledim. Aynı anda kurşun seslerini duymaya başladım. Başka birşey yapamadığım için bekledim . Bitmesini, gitmelerini sadece bekledim. "Gece? Hareket etmeyince dahada korktum. Yarası varmı diye vücudunu kontrol ederken, "Gece? Gece'nin gözleri kayarak kapandığında burnundan akan kanı gördüm. Vücudunda görünen bir yara yoktu ama burnu kanıyordu. Bu kan o tümörle ilgiliydi. Beni korkudanda buydu. Ani bir beyin kanaması olma olasılığı. Bu düşüncelerle korkum bir kat daha arttı. Hemen koltuğuma geçerek motoru çalıştırdım. Aracım o kadar kurşuna rağmen hâlâ çalışıyordu. Şaşırsada üstünde durmadım. Gece'ye dönüp kemerini bağlayarak yerime gecip gaz pedalını kökledim. O yolu nasıl geldim kaç aracı solladım hatırlamıyorum. Hastanenin bahçesine girer girmez arabadan inip Gece'nin olduğu tarafa geçtim. Kemerini açıp Gece'yi kucakladığım gibi hızla acile doğru yürüdüm. Koşarak yanımıza geldi. "Gece!? "Ahu susta doktoru çağır çabuk!!" Ahu koşarak giderken Gece'yi müdahale odasına getirip yatağa bıraktım. "Gece ne olur iyi ol. "Hazar?" "Ne oluyor?" "Gece. O sırada kapıdan Doktor ve Ahu girdi. Doktor: "Ne oldu?" "Aracımıza silahlı saldırı oldu. Ahu duyduklarıyla ellerini ağzına kapatarak bir çığlık attı. 10 dakika sonra doktor yanıma gelirken Gece doğrulup yatağın kenarına oturdu. Doktor: "Çok şükür." "Vücudunda yara veya kırık çıkık yok. "Hazar,Ahu ne oluyor, niye burdayız." "Özür dilerim benim yüzünden. Dedim tekrar sarılarak. "Ne senin yüzünden oldu. "Hatırlamıyormusun?" "Hayır hatırlamıyorum. Neyi hatırlamalıyım?" "Seninle yaşlılar evine gittik bugün. "Ne saldırısı ne kurşunu ne anlatıyorsun?" Ahu: "Gece... Diye sorduğunda bende en az Ahu kadar korkuyla baktım Gece'nin yüzüne. "Hatırlamıyorum Ahu. Yalanmı söylüyorum." Ahu'nun gözleri dolduğunda dişlerimi ve yumruklarımı sıktım. "Gece." Dedim. "En son hatırladığın şey ne?" Gece gözlerini kapatıp düşündü. "Seninle simit çay yapıyorduk." Ne söyleyeceğimi ne düşüneceğimi bilemedim. Kalbimdeki ağırlık misliyle artmıştı. Sabahtan şu ânâ kadar olan kısmı hatırlamıyordu. Doktora baktım. Oda biliyordu durumu. "Bir MR çekilmeli ve Mehmet beylede bir görüşün bence." "Gerek yok. Ayağa kalkıp Gece'ye döndüm. "Gece inat etme. "Hayır buna gerek yok." "Gece yapma." Dedi Ahu yalvarır şekilde. "Beni dinlemiyorsan arkadaşını dinle hiç olmazsa." Dedim. "İstemiyorum Hazar." Dedi ayağa kalkarak. "İstemiyorum. Ne MR ne doktor, istemiyorum.! Sürekli aynı şeyleri duymak istemiyorum.! Sürekli öleceğimin hatırlatılmasını istemiyorum anladınız mı? İstemiyorum. Dedi. Bu kez güçsüz çıkmıştı sesi. "Eve gidemezsin." Dedim önüme bakarak. "Giderim." "Gidemezsin. "Düşmezler. "Saçmalama, nasıl koruyacaksın kendini. Adamlar acımadan üstümüze kurşun yağdırdılar diyorum. "Yoo. "Gece inat etme. "Hayır Dedim Hazar. Lütfen ısrar etme." "Bana kızgınmısın bu yüzdenmi? Benim yüzünden bu duruma düştüğün içinmi. Dedim odadan çıkararak ***** Hazar tehdit vari bir konuşma yaptıktan sonra odadan çıkıp gitti. Ahu ile başbaşa kalınca kendimi yatağa bıraktım. "Gece?" "Hmm." "Gerçektende hatırlamıyormusun?" "Ahu yeter, hatırlasam söylerim değilmi." "O arabadan sağ çıktıysanız senin sayende olmalı. "Öyleyse bile hatırlayamıyorum Ahu. "Böyle söyleme ne olur." "Hemen ölmüşüm gibi davranıpta beni daha fazla üzme Ahu ne olur." "Özür dilerim. "Tam bilmiyorum. Asıl anlatmam gereken şeyleri Hazar'a nasıl söyleyeceğim onu bilmiyorum. "Yinemi kaçacaksın." "Evet." "Ve bunun için bana bir araba lazım. Ahu'dan telefonunu alıp aklımdaki numarayı çevirdim. Telefon çalar çalmaz açıldı. "Alo." "Alo Emin." "Deli? "Yardımın lazım." "Nerdesin hemen gelirim." "Özel Medical Hastanesindeyim. Acilin arkasına gel. " "5 dakikaya ordayım. "Tamam." Diyerek kapattım. Ahu'ya telefonunu verip, "Sen şimdi odadan çık. "Tamam." Ahu bana sarılıp yavaşça kapıdan çıkarken, bende pencereden aşağı atladım. Neyseki burası acil katıydı ve yere yakındı. "Hey deli. Atla." Dedi. Emin gelmişti. "Hayırdır Deli. "Aynen. Dedim gülümseyerek. "Nereye gidiyoruz." "Eve bırakırsan sevinirim. "Sana minnet borçluyum." "Okuyorum ama çalışmak zorunda değilim bir süre. Ve bu yıl mezun olup stajyer doktorluğa geçiyorum. " "Sen tıp mı okuyordun?" "Aynen." "Hangi dal." "Beyin cerrahi." "Yapma yaa. Şansımı sii..." Dedim. "Geldik Deli." Dedi Emin. "Ücret istemez adını bağışla yeter." Dedi gülümseyerek. "Gece." Dedim. "Beni biraz beklermisin?" "Tabiki." Hemen arabadan inerek apartmana girdim anahtarları çantamda taşımadığıma şükrederek arka cebimden çıkarıp kapıyı açtım. İçeri girerek tekrar kilitledim. Hazar'ın ayıkıp gelme ihtimalini göz ardı edemezdim. Koşarak aşağı inip binadan çıkarak arabaya bindim. Bu arada arkama bakarken Hazar'ın jeepini görünce şok oldum. "Şimdi nereye gidiyoruz Gece. " "Bir arkadaşa geçeceğim." Dedim. Hazar'ın evinin adresini verdim Emin'e. Yarım saat kadar sonra gelmiştik. " Çok teşekkür ederim çok makbule geçti." "Ne demek ne zaman ihtiyaç duyarsan gelirim." Emin'le vedalaşıp yolladıktan sonra şimdi sırada eve girmek vardı. Bahçedeki o kara kuçu kuçuya yakalanmadan girebilmek için köşkün yan tarafına geçerek ağaçların arasından duvara, oradanda terasa çıkmaya karar verdim. O kuçu kokumu alırsa ortalığı ayağa kaldırırdı. Ben buraya geldim ama Hazar'la nasıl konuşacaktım. Tamam geçen sefer sesim kısıktı anlamadı ama uzaktan uzağa nasıl kısık sesle konuşacaktım. Hazar'a arkadaşın karına aşıkmış seni öldürecekken kazara karını ve bebeğinide öldürmüş. Olmaz Gece nereye yazıyorsun. Birde ya onları öldürürse ya hapse girerse. Hapse girmesini istemiyorum doğrusu. Geldiğim yerden tekrar dönmeye karar vermiştim ama... Bu sırada gelen araba sesiyle terastan Alpay yanına gelip, "Abi ne oluyor? " Delirecem ya. Sonra başı önünde eğik bir süre durdu. Sıktığı yumruklarını aracın kaputuna vurmaya başladı. "Zaten öleceğim diyorsun değilmi?" Dedi. Derken o aptal köpek bana bakarak havlamaya başlayınca bakışları önce Paşa'ya sonra terasa kaydı. Ve göz göze geldik. İki dakika geçmeden teras kapısını çarparak açtı. Soluk soluğa terasa çıkarak bana baktı. Kaşları çatık bana bakıyordu. Yumruklarını sıkarak ağır adımlarla bana doğru gelmeye başladığında hâlini hiç beğenmedim. Kendimi korumak için tehdit amaçlı iki elimde elektrik oluşturup birbirine bağladım. Ama o hiç öyle durmuyordu Elini alnıma bastırarak gerileyip terastaki koltuğa bıraktı kendini. "Sana zarar vereceğimi sandın." Bugün herkes aynı şeyi yaşıyor. "Gece ile arkadaş olduğunu biliyorum. Hadi konuş Gece. Elimdeki elektriği kesip sol elimi cebime sokarken sağ elimi sağ cebime vurdum. Hazar gözleri kısık şekilde bana baktı. Başımı salladım evet anlamında. Yine başımı salladım. "Neden konuşmuyorsun. Omuz silktim sadece. " Delirtirsiniz insanı. Peki Şahin.? Hadi anlat anlatabilirsen. "Bugünkü adamlarla alakası varmı?" Sorduğu sorunun cevabını ateşli gözlerle bekliyordu. "Nedenini biliyorsun değilmi?" Yine başımı salladım. "Söyle." "Beni öldürmek istiyor." Gözlerimi devirdim. İşaret parmağımı havaya kaldırdım. Ucunda ince bir elektirik dalgası oluşturdum. Başını hafif yana yatırdı, kaşları çatıldı. Yumruklarını sıkarak bana bir adım attı. Anlamıştı demek istedigimi. "Yalan! Dedi Gökgürültüsü gibi bir sesle. Diye bağırdı üzerime gelerek. Yüzüme baktı nefretle. "Neden? İşaret parmağımla Hazar'ı gösterdim. Sonrada o ölüm işaretini yaptım yine istemeye istemeye. "Ama neden, ben ne yaptım ona. "O kadarda değil. Şahin Bade'ye aşık olduğu için beni öldürüp onu elde edecekti diyorsun öyle mi. Ama o gün Bade'nin yanımda olduğunu bilmiyordu öylemi. Dizlerinin üzerine bıraktı kendini. Elimden birşey gelmedi. ******************************** Bölüm sonu canlar. |
0% |