@azamet_29_2
|
Bu gece bu ikinci ev.
Oysaki bana 5 dakika daha lâzımdı sonra o bebekler benim olacaktı.
İhtiyar çiftin uykusu erken gelmişti sanırım. Keşke gittikleri partide biraz daha oyalansalardı. O zaman işim daha kolay olacaktı.
Ama gece henüz bitmemişti.
Bu yüzden evden hızlı bir şekilde çıktıktan sonra maskemi çıkarıp mini sırt çantama teperken siyah ince uzun hırkamı da çantamdan alıp üzerime giyerek ordan uzaklaştım.
Bu devir tam hırsızlara uygun aslında.
Benim gibi... Gece Çakır. 19 yaşında gencim güzelim.
Ama artık değil, nedenmi?
Yıllarca canım çıkana kadar aldığım eğitimi şimdi hırsızlık yapmak için kullanıyorum.
Her neyse caddeye inerek bir taksi çevirdim ve evimin yolunu tuttum.
Boş oluşuyla dikkatimi hep çeken o büyük köşke her kim geldiyse oda öyle olmalıydı.
O an aklıma gelen şeyle kafamın üzerinde bir ampul görür gibi oldum. Kısa bir süre daha yol aldıktan sonra taksiye dur diyerek indim.
Önümdeki eve sessizce tırmandıktan sonra koşarak bir sonraki evin çatısına atladım.
Buraları avucumun içi gibi biliyordum.
Köşkün arka bahçe duvarına tırmandıktan sonra ayağa kalkmadan bütün bahçeyi kolaçan ettim. Arka tarafta kimse yoktu. Peki ya önde...
Yavaşça parmak uçlarımda bahçeye indim ve evin duvar dibine kadar kedi kadar sessiz ve hızlı ilerledim.
Sırtımı duvara yaslayarak köşeye kadar yürümeye devam ettim. Köşeye gelince yavaşça başımı uzatarak ön kısma baktım. Evet önde iki kişi vardı.
Ben şuan doğu kısımdaydım.
Eve şuan tepemde bana bakan küçük pencereden girecek, daha önce boşken de girdigim için yerini ezbere bildiğim kasayı açacak, paraları alıp yine pencereden çıkıp çatıya, sonra aradaki 4 metreyi atlayarak bahçe duvarına çıkacak ve ağaçlık alana dalıp kaybolacaktım.
Planda iyi.
Önce alt katın penceresindeki demir parmaklıklara tırmandım. Ordanda üst katın penceresinin pervazına çıktım. Ayakta kendimi sabitleyerek hemen yanda açık şekilde beni bekleyen o küçük banyo penceresine tırmanıp oradanda bir yılan gibi içeriye süzüldüm.
Boyum 165 civarı kilom ise 45-50 falandı. Çok zayıf ve inceydim. Ama sıkı ve esnek bir vücudum vardı.
Bu yüzden her delikten girebilirdim bence.
Lan şansa bak, banyoda biri varmış.
İçerde biri vardı ve şuan duşa girmişti.
Kabin şuan buharla kaplı olduğu için net görünmesede giren bir erkek olmalıydı.
Doğruca koridorun sonundaki merdivenlere oradanda kütüphaneye gidecektim. Ama aşağı kata inerken evin yeni halini görünce takılıp kaldım. Daha bir kaç ay önce harabe gibi olan ev şuan şahane duruyordu.
Aah. Oyalanıyordum.
Hızlıca etrafa bakarak kütüphane hangi oda olmalı diye düşünüp şansımı sondaki odaya kullandım. Hemen kapıya dayanıp yavaşça açtım.
Belimden küçük feneri çıkartıp etrafı hızlıca kolaçan ederek kasayı bulmaya çalıştım. Ama ezbere bildiğim yerde değildi. Ee... Nerdeydi o zaman?
Odanın duvarlar boydan boya kitaplık yapılmıştı. Karşımdaki kitaplık ve önündeki iz dikkatimi çekti.
O halde bir düğmesi vardı. Ben olsam kitapların arasına bir düğme iliştirirdim. Kitapları hızlı hızlı ama sessizce yere alıp kalan son kitapı tuttuğumda yerinden kıpırdamadığını gördüm.
Zaman azalıyordu.
"Evet gelin annenize bakalım bebekler."
Paraları alıp çantama tıkıştırdım. Sonra elime gelen takı kutusuna baktım. İçinde çok kıymetli bir şey vardı mutlaka, burda olmazdı yoksa.
"Alpay?
" Uf.. Adamdaki ses kalın geliyordu."
Hemen kapının arkasındaki kitaplığın üzerine tırmandım ve yüz üstü uzandım.
Odanın ortasına doğru yürüyerek etrafı görmeye çalışıyordu. Kasayı gördüğü anda çıngar çıkacaktı.
Üstelik ışığı açmaya kalkarsa kabak gibi ortada görünecektim.
Hemen yerimde doğrulup kapının üzerinden atlayarak koridora attım kendimi, aynı anda kapıyı hızla kapattım. Bu bana süre kazandıracaktı. Koşarak koridordan geçerken arkamdan bir el silah sesi duydum.
Tabi ya genelde kütüphaneye konur bu silah milleti.
Tam merdivenlerden inecekken ana kapı açılınca biri daha girdi içeri.
Aşağıdaki adamın elini beline attığını görmemle merdivenleri yandan atlayarak önce koltuğa ordan açık oda kapısını kullanarak üst katta bana bakan pervaza ve ordan da pencereyi açıp terasa çıktım.
Tam aksiyon yaşıyordum şuan.
Zira banyo penceresinden çıkış şuan için bir hayaldi.
Koşarak terastan geçip çatıya hamle yapacakken arkamdaki,
" Sakın kıpırdama! "
Diyen o tok sesle durdum.
" Dön! "
Dediğini yapmalımıydım.
Yavaşça arkamı döndüm.
1.90 civarı, kalıplı, kaslı belinde bir havlu ve ıslak saçlarından üzerine oradanda yere damlalar akıyordu.
Oda benim gibi nefes nefese bana bakıyordu.
Ben götlü göbekli zenginmi demiştim az önce.
" Sakın kıpırdama vururum! "
Duyduğum cümle ile transtan çıktım. Neyseki çıktım.
" Kasadan aldıkların umurumda bile değil.
O âna kadar unuttuğum elimdeki kutuya baktım.
" Ver onu sonra çek git, sana dokunmayacağım.
Elimdeki kutuya bir kez daha baktım. İçindeki her neyse paralardan daha değerliydi belliki.
Elindeki silahı dahada belli ederek,
" Sana son kez söylüyorum.
Dedi tıslayarak.
Tam çatıya nasıl zıplarım hesabı yaparken ayaklarımın dibine ateş etti. Aynı anda yerimden hızla geriye doğru zıplayıp teras demirlerinin üzerinde durdum.
Yaptığım harekete oldukça şaşırmış görünüyordu.
Hiç konuşmadan arkamdaki kutuyu önüme alarak havaya kaldırdım.
Diğer elimin işaret parmağı ile silahı aşağı indirmesini işaret ettim.
" Hazar abi iyimisin? "
Adı Hazar'mış demekki.
Adamın silahı üzerime dönük gözleri bende silahın horozu havadaydı.
" Alpay indir silahı. "
" Ama abi! "
"Alpay indir dedim!
Adam kutuya bakıp anında ikiletmeden elindeki silahı belinin arkasına taktı ve kolları yana düştü.
Anlamıyordum neydi bu kadar önemli olan şey.
Kutuyu iki elimle tutarak açmak isteyince gök gürültüsü gibi bir sesle irkildim.
" Sakın!!
" Oha o ses nerden çıkmıştı öyle."
Tamam be. Dedim içimden. Zaten alacağımı almıştım ben. Kutuyu arkama çektiğimde içindeki şey her neyse alıp cebime sokmuştum. Ve yerine diğer cebimdeki hediyeyi bırakmıştım.
Elimdeki siyah kutuyu sağ elime alıp Hazar denen adama doğru havaya attım.
Kendimi ağaçların arasına atıp koşarak uzaklaşmaya başladım.
Bir kaç saniye sonra arka arkaya kurşun sesleri gelmeye başlamıştı.
Kutuyu açmıştı. Hahahahah. |
0% |