Yeni Üyelik
20.
Bölüm

🦋H.K 20 Öfke 🦋

@azamet_29_2

Şahin Bade'ye aşık olduğu için beni öldürüp onu elde edecekti diyorsun öyle mi. Ama o gün Bade'nin yanımda olduğunu bilmiyordu öylemi.
Benim yüzümden...
Öyle mi? " Dedi Hazar.

Dizlerinin üzerine bıraktı kendini. O dev gibi adamın çöküşünü gördüm orda.

Elimden birşey gelmedi.
Bağıra çağıra yeri yumruklayan adamı izledim sadece. Bütün sinirini, bütün hırsını, bütün üzüntüsünü o beton zeminden çıkarmak istiyordu sanki.

Bu sırada Alpay geldi duyduğu seslere. Hazar birden durdu.

Alpay, "Abi?" Dedi.
"Abi ne oluyor?"

Beni farkedince sinirle baktı yüzüme. Hazar elleri ve dizleri üzerinde donuk bakışlarıyla öylece bekliyordu.

Alpay ne yapacağını bilemez şekilde,

"Abi cevap ver, Allah aşkına."

Dedi korkuyla.
Hazar burnundan soluyarak ne yapacağını düşünüyordu.
Birden ayağa kalktı. Hızla kapıya yönelip içeri girdi.
Alpay'da peşinden.

Bende yavaş adımlarla arkalarından içeri girdim. Hazar önce koridora sonra kütüphaneye yöneldi.
Sessizce peşlerinden gitmeye devam ettim. Kütüphane kapısını açıp içeri girdiklerinde kapının kenarına sinerek çaktırmadan onları izliyordum.

Hazar çalışma masasına gelerek kilitli çekmeceyi açtı. Silahını ve mermileri çıkardı. Şarjöre mermileri takmaya başlayınca,

Alpay, "Abi ne oluyor.
Nereye gidiyorsun."

"Şahin'i bulmaya.
Onun hayatını sikecem. Gebertecem o şerefsizi. Ölmek için nasıl yalvarılır oda öğrenecek."

"Abi.
Abi bi sakinleş.
Ne oluyor anlat, kurban olayım. Düşünmeden birşey yapmayalım."

Hazar'a anlatmak gerçekten iyi fikir değilmiş. Adam resmen delirmişti. Yalın kılıç savaşa gidiyor gibiydi hali. Alpay aniden Hazar'ın önüne geçerek,

"Abi bekle.
Konuşalım planımızı yapalım beraber gideriz." Dedi.

Sevdim bu Alpay'ı. Akıllı adam.

"Çekil Alpay önümden."

Hazar sinirle Alpay'ı kenara itti. Ne onu ne başkasını dinleyecek gibi görünmüyordu. Sadece Şahin'i öldürmeye odaklanmıştı.

"Onu delik deşik etmezsem, bütün vücudunu mermiyle doldurmazsam adam değilim."

Hazar silahı belinin arkasına takıp kapıya döndüğü anda kapıda duran beni görünce sinirle duraksayıp baktı.

Şimdi hem Hazar'ın hem Alpay'ın bakışları üzerimdeydi.
Hışımla iki adımda yanıma gelirken olduğum yerden kıpırdamadım.

"Çekil!"

Yumruklarımı sıkarak yerimde durmaya devam ettim.
Başımı iki yana salladım kollarımı yana açarak.
Dişlerini sıkarak yüksek sesle tekrar etti.

"ÇEKİL!!"

Yinede kıpırdamadım.
Çenesinin hareketlerinden kendini ne kadar sıktığı belli oluyordu. Kapıdan çıkmak için yana doğru bir adım attı.
Bende bir adım atıp yine önüne geçtim. Başını öne eğdi sinirden vucudunun titredigini görebiliyordum.

Hazar patlamaya hazır bir bomba gibiydi ve ben tam yanındaydım. Patlarsa bu patlamadan sağ çıkarmıydım.
Öfkesinde haklıydı, acılıydı, sevdiği öldürülmüştü sonuçta.

Aniden yakamdan tutarak beni kendine doğru çekti.

"Abi." Dedi Alpay.

Şuan ayak parmaklarımın ucundaydım. Yüzüme gözlerime dikti gözlerini. Sinirden kan oturmuş gözleriyle kızgın bir boğadan farkı yoktu. Öfkesinden gözü hiçbir şeyi görmez olmuştu. Karşısında kim olursa olsun onu engelleyemez gibi duruyordu. Dişlerinin arasında konuştu.

"O siktiğim orospu çocuğunu öldürememe kimse engel olamayacak. Onu parça parça doğrayacağım. Her bir parçasını şehrin başka bir köşesine atacağım. Toprağın altını bile hak etmiyor o.
Parçalarını köpekler yiyecek." Dedi.

Şuan karşımdaki bambaşka biriydi. Ne yapacağı belli olmayan delirmiş bir insan. Benim tanıdığım Hazar'la bu Hazar'ın arasında hiç bir benzerlik yoktu. Doğru düşünemiyordu.

Bu şekilde giderse ya hata yapacak yada tuzağa düşecekti. Mantıklı düşünemediği her hareketinden belliydi.
Yakamdaki ellerini bileklerinden tuttum.
Başımı iki yana salladım, gidemezsin dercesine.

Dahada sinirlendi.
Yakamdan tuttuğu elleriyle beni sarsarak,

"Sana - çekil - dedim!"

Diyerek beni hızla yan tarafa savurunca kendimi sırt üstü yerde buldum. Acıyan sırtımla yattığım yerden ona bakarken o arkasını bile dönmeden merdivenlere yöneldi.

Böyle bir şey ilk kez oluyordu. Kimseye bunu yapacak kadar zaman tanımamıştım. Başkası olsa şimdiye kadar çoktan yerde bulurdu kendini.

Yerimde zorlukla doğruldum.
Geride bir bana bir Hazar'a bakan Alpay'ın bakışları eşliğinde kalkıp koşarak Hazar'a arkadan yetiştim.

Hızla önüne geçerek ellerimi göğsüne koyduğum gibi vücudumdaki elektriği onun bana göre büyük olan vücuduna aktardım.

Madem güç kullanacağız o halde durumu eşitleyelim dedim içimden.

Hazar olduğu yerde kas katı kesilip kaldı. Sandığımdan daha güçlüydü, benim gücüme bu kadar dayanabilmesine inanamadım. Kıpırdayamıyor ama düşmüyorduda.

Çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Yaptığım şeyi sorguluyordu. Hem şaşkın hem kızgındı gözleri.

"Özür dilerim."

Dedim kısık sesimle.

"Bu halde gitmene izin veremem."

Gücümü bir doz daha arttırdım. Sonunda koca gövdesi yere devrildiğinde gözleri kapanmış kendinde değildi.

Alpay koşarak gelirken,kendimi yere bırakıp dizlerimin üzerine çöküp nefesimi düzenledim.

Bu sabah gücümü zorlamamın üzerine onu durdurmak için gücümü tekrar kullanmak beni yormuştu

Dev ne olacak. Birde bana bir düşün diye akıl veriyor.
Kendin düşün önce ne halt ettiğini. Dedim mırıltıyla.

"Abi.?" Dedi Alpay korkuyla yanına çökerek.

"Elimi sallayarak iyi merak etme işareti yaptım."

Alpay bana şaşkın şekilde baktıktan sonra ayağa kalktığında duvardan tutunarak bende kalktım.

Alpay gözlerime bakarak,
"Yan odaya geç kimse görmesin seni." Dedi.
Ne olduğunu anlamaya çalışarak yan odaya girdim.
Cebinden telefonu alıp bir arama yaptı.

"Yukarı gelin." Girdigim odanın kapısını aralık kalacak şekilde kapatıp o aradan izlemeye başladım.
İki dakikaya üç adam geldi yukarı.

"Yardım edin odasına alalım." Diyince, adamlar hiç bir şey sormadan kollarından ve bacaklarından tutarak odaya taşıdılar Hazar'ı.
Adamı 4 kişi ancak taşıyabiliyordu.

Hazar'ı bırakıp çıkan adamların arkasından, bende bulunduğum odadan çıkıp Hazar'ın odasına girerek nasıl olduğuna baktım.

Yatağında öylece uyuyordu.
Az önceki kızgın boğa halini hatırlayınca şuanki hali kedi gibi görünmüştü doğrusu.

Hazar'a baktım. Yattığı zaman daha uzun görünüyordu sanki. Kalın kaşları hâlâ çatıştı. Uzun kirpikleri dikkatimi çekti. Bir erkeğin böyle kirpikleri olmamalı bence. Bir kaç günlük sakalı yüzüne yakışıyordu.

Aferin Gece adamı çarptın şimdi oturmuş inceliyorsun.

Alpay'a baktım sonra.
Yatağın yanı başında ayakta bekliyordu. Abi dediği adamı ne kadar sevdiği ve saydığı her halinden belliydi. Aklıma o gün geldi. Alpay Aydın'ın yani o suikastte ölen şoförün kardeşiydi.

Abisinden sonra Hazar'ı abisi gibi görmüştü.
Bu yüzden abi diyordu ona.

Alpay:

"Otur." Dedi.
Gitmem gerekiyordu ama Hazar'ı da merak ediyordum.
Biraz fazla güç kullanmıştım.
Umarım zarar vermemişimdir.

*****

Hastanede beklerken Gece'nin yine kaçtığını anlayınca sinirden yarılacaktım nerdeyse.
Bir kerede beni dinlese olmazmıydı.
Neden bu kadar inat ediyordu.

Geçen seferki gibi yine evine gittiğini düşündüm. Oraya gidecek, gerekirse zorla tutup getirecektim. Hızla hastaneden çıkıp arabamın yanına geldim.
O ânâ kadar dikkat etmedigim şeyi yeni farketmiştim.

Arabamın tamamında kurşun izleri vardı ama hiç bir kurşun içeri girememişti.
Camlara baktığımda da aynı şeyi farkettim. Kurşunların değdiği yerlerde küçük çatlaklardan başka birşey yoktu.
Bu nasıl olmuştu arabam zırhlı değildi sonuçta.

Kuru sıkı kurşunda kullanmış olamazlardı. Ne oluyordu anlayamamıştım.
Yinede bu işi düşünmeyi sonraya erteleyip arabaya binip motoru çalıştırdım.
Doğruca Gece'nin evine çevirdim direksiyonu. Evine geldiğimde kapıya dayanıp tekmeyle vurmaya başladım.

"Gece!
Gece aç kapıyı evdesin biliyorum!" Dedim.

Ama arkamdaki yaşlı adamın sesiyle yanıldığımı anladım.

"Gece hanım az önce koşarak çıktı." Dedi.
Geldiği gibi başka yere gitmişti aptal kız. Koşarak indim merdivenleri binadan çıkıp etrafa baktım.
Görünürde yoktu.
Yapacak bir şeyimde yoktu. Gerisin geri arabaya binip eve doğru ilerledim.

Bütün yolu kafamda saçma sapan senaryolarla uğraşarak geldim. Bahçeye girdigimde arabadan inip bütün sinirimi arabadan çıkarırken Alpay geldi yanıma.

"Abi ne oluyor?
Ne oldu?
Arabaya ne oldu, iyimisin, birimi saldırdı.?"

Alpay'ı dinlemedim bile.
Derdim hala Gece'ydi.

" Delirecem ya.
Söylediğim şeylerin hiç birine aldırmadan yine kaçmış.
Hastanede yok,evde yok hangi deliğe girdin Gece.
İnatçı keçi.
Seni bir elime geçireyim bak bakalım kaçmak nasıl oluyor.
Oturda düşün bir ya. Bir kere düşün. Adamlar seni öldürür diyorum umru değil kızın." Dedim bağırarak.

Sonra dank eden şeyle başım önüme düştü. Sıktığım yumruklarımı aracın kaputuna vurmaya başladım.

"Zaten öleceğim diyorsun değilmi?" Dedim
"O yüzden umursamıyorsun değilmi?
Kahretsin!
Senide Bade gibi... "

Birden arkamdaki Paşa'nın sesini duydum. Arkama baktığımda Paşa'nın terasa bakarak havladığını görünce yukarı baktım.

O hırsız kız burdaydı.
Hemen koşarak içeri girip terasa yöneldim. Kapıyı çarparak açıp dışarı çıktım.

Burdaydı,karşımda bana bakıyordu.
Kaşlarım çatık yumruklarımı sıkarak yürüdüm.
Gece'ye olan kızgınlığıma birde Şahin eklenince sinirim dahada kabarmıştı.

Kelebek üzerine geldiğimi anlayınca
kendini korumak için yine o gücünü kullanıp ellerinde bir elektrik oluşturdu.

Oysa ona zarar vermek gibi bir niyetim yoktu. Elimi alnıma bastırarak gerileyip terastaki koltuğa oturdum.

"Sana zarar vereceğimi sandın.
Bugün herkes aynı şeyi yaşıyor." Dedim.

"Gece ile arkadaş olduğunu biliyorum. Gece'yi bulmam lazım nerde olabilir.
Aptal arkadaşının peşinde birileri olabilir. Hayatı tehlikede olabilir. Yardım et onu bulmalıyım." Diye ekledim.

Elindeki gücü kesip sol elini cebine sokarken sağ elini sağ cebine vurdu.

"Cepte.
Yani seninle mi?"

Başını salladı evet anlamında.

"Aptal mı bu kız?
Ne diye diye kaçıyor.
Güvendemi?"

Yine başını salladı.
Şimdide konuşmayan biriyle konuşmaya çalışıyordum.

"Neden konuşmuyorsun.? Diye sordum.
"Son karşılaşmamızda kısık seslede olsa konuştun."

Omuz silkti sadece.

" Delirtirsiniz insanı.
Ona söyle benim yanıma dönmeli başka türlü güvende olmaz."

Dedim kızgın.
Sonra aklıma gelen Şahin ile,

Peki Şahin.?
Neden uzak durmalıyım anlat.
Bugünkü adamlarla alakası varmı?"

Diye sorarak o verecek olduğu cevaba odaklandım.
Başını öne eğdi ve evet anlamında salladı.
Anında ayağa fırladım.

"Nedenini biliyorsun değilmi?"

Dedim. Biliyordu emindim bundan.
Yine başını salladı.

"Söyle."

İşaret parmağıyla beni gösterdi önce. Sonrada başparmağımı kaldırıp boğazımın üzerinden bir çizgi çekti.

"Beni öldürmek istiyor." Dedim gülümseyerek.
"Farkettim zaten."

Gözlerini devirdi.
İşaret parmağını havaya kaldırarak ucunda ince bir elektirik dalgası oluşturdu.

Ne yaptığını dikkatle izledim. Yüzük parmağıma bir yüzük çizdi.
Sonra iki eliyle hamile işareti yaptı.
Bade ve bebeğimizden bahsediyordu.

Kaşlarım çatık yumruklarımı sıkarak bir adım attım.
Sağ elini kaldırarak boynunun altına bir çizgi daha çekti. Anlatmaya çalıştığı şeye inanmak istemedim.

"Yalan!" Dedim gürleyerek.

"Karımı ve bebeğimizi öldüren o mu? Yalan! Söylüyorsun."

Diye bağırdım üzerine yürüyerek.
Birden 2 metre geriye zıplayarak teras demirlerinde durdu.

Yüzüne baktım nefretle.
Ama nefretim kendimeydi.
Başını iki yana salladı. Yalan değildi.

"Neden? Dedim.
Neden yapsın?"

İşaret parmağıyla yine beni gösterdi. Sonrada o işareti yaptı yine.

"Benimi öldürecekti.
O gün beni öldürecekti ama Bade'yi bilmiyormuydu."

Başını salladı yine evet anlamında.

"Ama neden, ben ne yaptım ona?
Benim arkadaşımdı o.
Bade'ninde arkadaşıydı."

Dedim. Ölecek gibi hissediyordum. Kalbime ağrılar saplanıyordu.

O an Kelebek elini kalbinin üzerine koydu.

"O kadarda değil.
Ba-Bade- yemi aşıkmış.
Yalan söylüyorsun. "

Dedim. İçimdeki acı ve ihaneti sindiremiyordum.

Bu kadarınada inanamazdım.
Şahin Bade'ye aşık olduğu için beni öldürüp onu elde etmek istemişti. Ama o gün Bade'nin yanımda olduğunu bilmiyordu.
Bade'nin benim yüzümden öldüğü bir kere daha yüzüme vurulmuştu.
Bütün gücümün bedenimden çekildiğini hissettim.
Dermanı kesilen dizlerimin üzerine bıraktım bedenimi.
Çöktüm. Oracıkta ölmek istedim.

Bütün gücümle bağıra bağıra yeri yumruklamaya başladım.

Sonra durdum.
Düşündüm. O şerefsizin yaptığını yanına bırakmayacaktım. Hızla yerimde doğrulup içeri girdim.
Doğru kütüphaneye giderek çekmecedeki silahımı alıp mermileri şarjöre dizmeye başladım.

Alpay:

"Abi ne oluyor.
Nereye gidiyorsun." Dedi.
Halime bakıp panik olmuştu.

"Şahin'i bulmaya.
Onun hayatını sikecem. Gebertecem o şerefsizi. Ölmek için nasıl yalvarılır oda görecek." Dedim.

Oda görmeliydi oda yaşamalıydı.
Tıpkı benim gibi acıyla ölmek istemeliydi. Ben Bade'den sonra ne kadar ölmek istediysem oda isteyecekti.

"Abi.
Abi bi sakinleş.
Ne oluyor anlat, kurban olayım. Düşünmeden birşey yapmayalım."

Dedi Alpay önüne geçerek,

"Abi bekle.
Konuşalım planımızı yapalım beraber gideriz." Dedi.

Ama ne o, nede söyledikleri umrumda bile değildi. Tek isteğim Şahin'i bulup kafasını koparmaktı.

"Çekil Alpay önümden."

Dedim kenara iterek. Kimseyi duymak dinlemek istemiyordum.

"Onu delik deşik etmezsem bütün vücudunu mermiyle doldurmazsam adam değilim."

Silahı belime takıp kapıya döndüğümde Kelebeği görünce sinirle duraksadım.
Bir kaç saniye sonra onu görmezden gelip kapıya doğru yürüdüm. Oysa tam kapının önündeydi ve yerinden kıpırdamadı.

"Çekil!"

Başını iki yana sallayarak kollarını açtı. Bana engel oluyordu.
Dişlerimi sıkarak tekrar ettim.

"ÇEKİL!!"

Yine kıpırdamadı.
Çıkmak için yana doğru bir adım attım. Aynı şeyi yaparak önüme geçti.

Başımı öne eğdim, sinirim kat be kat artmış gözüm şuandan sonra kimseyi görmez olmuştu.

Yakasından tuttuğum gibi kendime çekerek yüzüne gözlerine baktım.
Öfkem o kadar yoğunduki sinirden gözlerim buğulu görüyordu.

Dişlerimin arasından hırlayarak,

"O siktiğim orospu çocuğunu öldürememe kimse engel olamayacak. Onu parça parça doğrayacağım.
Her bir parçasını şehrin başka bir köşesine atacağım. Toprağın altını bile hak etmiyor o.
Parçalarını köpekler yiyecek." Dedim.

Duyduklarımla delirmiştim adeta. En son bu kadar delirdigimde o suikaste karışan herkesi bulmuş tek tek vurmuştum.

Kelebek pes etmedi.
Yakasından tuttuğum ellerimi bileklerinden kavradı.
Başını iki yana salladı.

Dahada sinirlendim.
Karşımdakinin kim olduğunu umursamadan,

"Sana - çekil - dedim."

Diyerek kenara savurdum kızı.
Sonrada arkama bakmadan merdivenlere yöneldim.

Tam merdivenlere gelmiştimki hırsız kız aniden önüme geçti.

Aynı anda ellerini göğsümde, o elektirik yüklü gücünü bedenimde hissettim.
Olduğum yerde kıpırdayamadan kaldım. Bütün vücudumda bir ateş var ve beni içerden yakıyordu sanki.
İnatla direndim.
Kıpırdayamıyor ama düşmüyordumda.

Karşımdaki kıza baktım.
Bunu neden yapıyordu. Neden beni engelliyordu. Engelleyecekse neden anlatmıştı.
Hem şaşkın hem kızgındım. Direndim kollarımı ve vücudumu kıpırdatmaya çalışırken,

"Özür dilerim." Dedi. Kısık sesini yine duydum.

"Bu halde gitmene izin veremem."
Dedi tekrar.
O andan bütün vücudumdan güçlü bir dalganın daha geçtiğini hissettim. Yere düştüğümü hatırlıyorum.
Sonrası ise karanlık.

*****

Gözlerimi açmaya çalışırken vücudumun her yerine iğneler batıyordu sanki. Elimi başıma koyup gözlerimi tamamen açtığımda önce nerde olduğuma baktım.
Kendi odamda kendi yatağımda olduğumu anladım.
Yatağın biraz ötesinde sandalyede oturan Alpay, uyandığımı görünce hemen yanıma geldi.

"Abi nasılsın, iyimisin?"

Ne olduğunu hatırlamaya çalıştım. Kelebeğin bana yaptığını hatırlayıncada hemen yerimde doğruldum ama aniden başıma saplanan ağrıyla geriye bıraktım kendimi.

"Abi yavaş."

Başımı Alpay'a çevirip,

"Nerde o? "

Dedim sinirle, Kelebeği kastederek.

Alpay çenesiyle yan tarafı işaret edince anında başımı yana çevirdim.
Yatağın diğer tarafındaki koktukta bacak bacak üstünde, kollarını göğsünde birleştirmiş ,oturmuş eserini izliyordu manyak.

"Seni!!" Dedim hışımla yerimden kalkarak.
Ama anında iki elinde birden o kocaman enerji kürelerinden yaparak bir nevi tehdit etti beni.

Yaklaşsam aynı şeyi yapacağını açıkça belli ediyordu. Arkamı döndüğümde Alpay'ı gülmemek için kendini tutarken gördüm.

"Alpay silkelerim lan seni." Dedim sinirle.

Sonra hırsız kıza döndüm tekrar.

"Sen ne hakla bana engel oluyorsun.
Ne hakla karışıyorsun.
Engel olacaktın neden söyledin.!
O şerefsizin aldığı her nefes Bade'nin ve bebeğimizin canından kesildi." Dedim.

Sessizce yerinde doğruldu. Gözleri duygusuz bakıyordu.
Kapıya doğru yürüyerek çıktı. Geldiği yerden terastan çıkıp gidecekti büyük ihtimalle.
O an aklıma gelen şeyle peşinden terasa çıktım.
Onu gördüğümde çatıdaydı.

"Bana borçlusun." Dedim.

"O keçiyi bana getireceksin anladın mı?"
Diye bağırdım arkasından.

Bana baktı bir kaç saniye. Sonrada omuz silikti. Ardından koşarak çatıdan karşı duvara atlatarak ağaçlık alanda kayboldu.

*********************************
Bölüm sonu canlarım.
Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.

Loading...
0%