Yeni Üyelik
21.
Bölüm

🦋H.K 21 Yaralı 🦋

@azamet_29_2

"Sen ne hakla bana engel oluyorsun.
Ne hakla karışıyorsun.
Engel olacaktın neden söyledin.!
O şerefsizin aldığı her nefes Bade'nin ve bebeğimizin canından kesildi." Dedim.

Sessizce yerinde doğruldu. Gözleri duygusuz bakıyordu.
Kapıya doğru yürüyerek çıktı. Geldiği yerden terastan çıkıp gidecekti büyük ihtimalle.
O an aklıma gelen şeyle peşinden terasa çıktım.
Onu gördüğümde çatıdaydı.

"Bana borçlusun." Dedim.

"O keçiyi bana getireceksin anladın mı?"
Diye bağırdım arkasından.

Bana baktı bir kaç saniye. Sonrada omuz silikti. Ardından koşarak çatıdan karşı duvara atlatarak ağaçlık alanda kayboldu.

Tekrar içeri girerek odama geldim.
Telefonumu alıp salona inerken bir arama yaptım.
Alpay da peşimden gelirken,

"Abi kimi arıyorsun."

"Cengiz'i"

"O Şahin denilen piçi takibe alıp yerini bulsun.
Bulsun ki inine girip kafasını kopartıp parçalarına bölüp dört bir yana dağıtayım."

*****

Hazar'ın yanından ayrıldıktan sonra ağaçlık alana girip bir süre yürüdüm.
Sonra maskemi çıkararak çantama koyarken hırkamı çıkarıp giydim.
Hava dahada soğumaya başlamıştı.

Ağaçlık alandan çıkarak yine her zaman olduğu gibi kuytu yerlerden geçmeye dikkat ederek ana caddeye doğru yürüyerek düşünmeye başladım.

Hazar söylediklerimden sonra resmen delirmişti.
Şahin gerçekten bu kadar tehlikeliyse belkide Hazar'ın dediğini yapmalıydım.
Kendim için olmasada Hazar için,
dediğini yapıp onun yanına dönecektim.

Ama önce eve dönmeliydim. Beni tanımaması için bu kıyafetlerden kurtulmam gerekiyordu. Yoksa beni tanıyabilirdi. İsteyeceğim son şey bile değildi bu.
Caddeye kadar gelmiştim, ama yorulmuş hissediyordum.
Bacaklarım ağrımaya omuzlarım düşmeye başlamıştı.

Kendi halime şaşırdım. Ben bu kadar çabuk yorulmazdımki.
Otobüs duraklarından birine sığınıp oturarak dinlenirken sebebini düşündüm.
Buldumda.

Gündüz içinde olduğumuz arabayı kurşunlardan korumak için aşırı güç kullanmışdım. Sonrasında Hazar'ı durdurabilmek için neredeyse bir o kadar daha.
Buda beni fazla yormuştu.

Bir kaç gün uslu durmalıyım. Dedim kendi kendime.
Şimdi gelelim eve nasıl gideceğime üzerimde ne telefon ne para ne cüzdan, hiç bir şey yoktu.

Hastaneden kaçarken Hazar'ın arabasında kalmıştı herşeyim ve alamamıştım.
Yinede eve taksiyle gidip taksi parasını evdeki cüzdanımdan verebilirdim.

Üzerimdeki hırkama biraz daha sarılarak geçen taksileri kollamaya başladım.
Bekledim, bekledim ama şu ana kadar bir tane bile taksi geçmemişti. Kıranmı girdi bunlara nedir. Dedim sinirle.
Bugün yine yatağın tersinden kalmış olmalıyım. Yediğim soğuğa mı yoksa yorgunluğuma mı yanayım bilemedim.

Nihayet gördüğüm taksiyle mutlu olurken hemen ayağa kalkıp durdurarak kendimi arka koltuğa attım.

"Şöför bey klimayı açarmsınız lütfen." Dedim sesim titreyerek.

Adam klimayi açıpta araba ısınınca biraz kendime gelebildim.

Evin adresini vererek yolu izlemeye başladım. Yorgunluktan göz kapaklarım ağırlaşmaya başlamıştı. Nerdeyse uyuyacak haldeyim.
Bir yarım saat kadar sonra evin önüne geldigimde başım cama düşmüştü artık.

Şöför:

"Abla geldik." Dediğinde kendime geldim.

"Şöför bey taksi metreyi kapatmadan biraz beklermisin,hemen geri geliyorum. Arkadaşıma gideceğim." Dedim.

"Tamam abla bekliyorum."

Hemen inerek hızlı adımlarla içeri girdim. Daireme zorlukla çıkıp kapıyı açarak içeri girdim. Kapıyı kapatıp
odama girerek üzerimi daha kalın kıyafetlerle değiştirdim.

Büyük sırt çantama bir kaç çift çamaşır bir kaç kıyafet maskem ve yedek cüzdanımı koydum. Sırtıma takıp mutfağa yürüdüm.

Masada bana bakan çikolatalardan bir tane alıp ağzına attım.
Acıkmıştım , ama bekleyecek zamanım yoktu.

Ağzımdaki çikolatayı yiyerek evden çıktım.
Kapımı kilitleyerek merdivenlerden aşağıya inmeye başladım.
Binadan çıktığımda taksinin yerinde yeller esiyordu.

"Nerde bu adam."
Demiştim ki duyduğum sesle olduğum yerde kaldım.

"Kıpırdarsan beynini patlatırım."

Yavaşça arkamı döndüğümde Şahin'in adamı Tuncay elindeki silahı bana doğrultmuş şekilde bana bakıyordu.
Onu tanıdığımı bilmiyordu tabi.

"Kimsin ne istiyorsun benden?" Dedim.
Sanki bilmiyor gibi.

"Bizimle geleceksin."

" Neden.
Kimsin. Hayır." Dedim geri geri yürüyerek.

"Hiç bir yere gelmiyorum." Derken çarptığım şeyle durdum.

Anında arkamı döndüğümde bir adam daha gördüm.

"Ne oluyor ya.
Eşkıyanızınız?"

Benimki laf işte. Eşkıyadan farkları yoktu, katildi bunlar.
Daha bugün bizi öldürmek istemişlerdi. Şimdi ne yapacaktım.
Gücümü kullanırsam ifşa olurum, kullanmazsam ellerinden kurtulamam ne yapacağım ben ya.

O yatağı tamamen atıp yerde yatmazsam neyim bende.

Bütün suç o yatakta, yada düz tarafı tutturamayan bende.
Yoksa bu kadar terslik beni bulmaz.

Tuncay denen adam:

"Zorluk çıkarmadan yürü. Rahat durursan zarar görmezsin.
Seninle bir derdimiz yok."

"Madem benimle derdiniz yok, derdiniz kimse onunla uğraşın o zaman beni rahat bırakın."

"Çok konuşmada yürü." Dedi arkamdaki pislik kolumdan çekiştirerek.

Düşün Gece, düşün.
Bunlar Hazar'ı tuzağa çekmek için beni kullanacaklar belliki.

Olmaz buna izin veremem. Hazar'ın birde benim yüzünden zarar görmesine izin veremem.

"Bin!"

Dedi Tuncay önünde durduğumuz arabanın kapısını açarak.

"Hayır.
İstemiyorum." Dedim.

Yerimden kıpırdamadım bile.

"Sana bin dedim!" Diyerek beni arabaya iterken ellerimi iki yana koyarak binmemek için direndim.

"Hayır. Sizinle hiç bir yere gelmiyorum."

Birden boynuma dolanan kolu ve kafamdaki soğuk demiri hissettim.

Kulağıma doğru sinirle soluyarak,

"Sana bin dedim. Benim canımı sıkma."

Dedi dişlerinin arasından.

"Hayır.
Basmak istersen bas o tetiğe. Ölmüş eşşek kurttan korkmaz it herif."

Dediğimde kafamdaki silahı çekip belinin arkasına taktı. Sonra aniden iki kolumu birden hızla arkama kıvırıp birleştirdi.

Acıyla,
"Aahh." Dediğimde kendimi arka koltukta yüz üstü buldum.

Kapıyı üzerine kapatıp kilitledi.
Kendide ön koltuğa diğer adamın yanına geçip oturduğunda belindeki silahı yeniden çıkararak bana doğru tuttu.

"Ters bir şey yaparsan acımadan sıkarım." Dediğinden kendimi düzeltip koltuğa oturmuştum.

Araba hareket ederken,

" Siz bugün bize saldıranlarsınız değilmi?" Dedim Tuncay'a.

Bana bakarak pis pis gülümsedi.

" Evet.
Ama o itin arabasının zırhlı olmasını hesap etmemiştik. Piç herif tedbirli çıktı."

Hazar'ın aracını zırhlı sanıyorlardı. İçimden gülmek gelsede kendimi tuttum.

"Ama sorun değil. Sadece zamanı erteledi o kadar. Eninde sonunda geberecek."

"Neden?
Hazar size ne yaptı da onu bu kadar öldürmek istiyorsunuz? "

"Orası seni ilgilendirmez.
Canın yansın istemiyorsan adam gibi dur."

Tabi tabi sen dedin ya bende dururum, avucunu yalarsın.
Kollarımı iki yana bırakarak,

"Nereye gidiyoruz." Dedim.

Cevap vermedi.

"Sana söylüyorum."

Dedim ama yine cevap yok.
Sırımdaki çantayı çıkarıp yanıma bıraktım.
Başımı cama çevirerek dışarıyı izlemeye başladım.
Bulunduğum semtten çıkmak üzereydik. Bir an önce birşeyler yapmalıydım.

Elimi çaktırmadan kapıya koyarak gücümü bir kere daha kullandım. Önce arabanın ışıklarını bozdum.
Işıklar yanıp sönmeye başladıklarında Tuncay direksiyondaki adama dönüp,

"Ne oluyor?" Dedi.

"Bilmiyorum lambalara bişey oldu galiba."

Bu günün sonunda yığılıp kalacaktım. Ama başka çarem yoktu.

Gücümü dahada arttırdım. Arabanın motorundan dumanlar çıkana kadar zorladım.

Adamlar,

"Ne oluyor lan." Diyerek paniklerken araba birden sarsılıp teklemeye başladı.
Aniden durup kaputu havaya kalkınca bende kapıyı açtığım gibi çantamıda alıp kendimi dışarı attım.

Bütün gücümle koşmaya başladım. Tuncay beni farketmiş olmalıydı.
Çünkü arkamdan üzerime ateş edilmeye başlayınca korkuyla dahada hızla koşmaya başladım.

Ben koşarken Tuncay'ın sesini duydum. Peşimdeki kesin ve kesin Tuncay'dı.

"Benden kaçamazsın." Dediğinde evlerin arasına dalarak koşmaya devam ettim.
Ama hâlâ arkamdan geliyor bir yandan da ateş ediyordu.

Önümdeki yoldan caddeye inen rampaya geldiğimde bir kez daha ateş ettiğinde sırtımda hissettiğim acıyla sendeleyip yere düştüm.

İlk kez bu kadar büyük bir acı hissetmiştim.
Kurşun sırtımda bir yeri sıyırmıştı.
Ama nasıl olmuştu bu. Gücüm beni her zaman kurşunlardan korurdu.
Bu sefer nasıl olmuştu da korumamıştı.

Bugün gücümü çok fazla kullanmıştım ve konsantrasyonum dağılmıştı. Bu yüzden olmalıydı.

Önce burdan çık Gece sonra yaparsın kritiğini. Dedim kendi kendime ve önüme çıkan ilk taksiye attım kendim.

"Abicim peşimde azrail var bas gaza dediğimde,

"Abla ne oluyor." Diyerek bastı adam gaza. Arkama baktığımda Tuncay elinde silah uzaktan bana bakıyordu.

"Allah razı olsun senden."
Dedim adama.

"Abla kötü bir durum varsa polise gidelim."

"Hayır polise gerek yok, sen devam et." Dedim dişlerimi acı ile sıkarak.
Sonra elimi sırtıma götürdüm.
Sırtımda sağ kaburgamda hissettiğim acıya elimi dokunup elime baktım.
Kırmızı sıvı beni haklı çıkarmıştı.
Kanıyordu.
Sadece sıyrık olsada gerçekten çok acıyordu.

"Abla nereye gidiyoruz."

Diyen taksiciyle kendime gelip köşkün adresini verdim.

10 dakikada beni oraya götürürsen ücretin iki katını veririm dediğimde adam gülümseyerek gazı kökledi.
Gerçekten 10 dakikada köşke gelmişti.

Adama ücretin iki katını ödedim.
Bir miktarda fazladan verdim. Arka koltuktaki kanı temizlerken kullanır diye düşünerek.

Taksiden indiğimde artık tükenmiş hissediyordum. Bacaklarım titriyordu yürürken.
Bahçe kapısına kadar zar zor gelip durdum. Bir elim duvarda bir elimde çantam öne doğru eğilip nefes almaya çalıştım.
O kadar yorgundumki olduğum yere kapının önüne kendimi bıraktım.

Biraz dinlenip öyle devam etmeyi düşündüm ama halim yoktu. Burda kalacak gibiydim.
Kendimi demir parmaklı kapının yanındaki duvara yasladım. Gözlerimi kapatıp sık nefesler alırken bir anda yanımda biten o kuçu kuçuyu gördüm.

Beni görünce kaba kaba havlamaya başladı.

"Senden kaçacak kadar bile halim yok." Dedim kısık sesimle.

"Bari bir iyilik yapta o dev sahibini çağır!"

*****

Hırsız kız burdan giderken ona beni çarpmasının karşılığı olarak,bana borcu olduğunu söyleyerek Gece'yi getirmesini istemiştim.

Benim yanımdan başka bir yerde güvende olmazsın dediğim halde beni dinlememiş kaçıp gitmişti aptal kız.

Kelebek gittiğinden beri nerdeyse iki saat olmuştu. Ne Gece'den nede Cengiz'den haber vardı.

Adamım Cengiz'e Şahin'in yerini bul demiştim ama hâlâ bulamamıştı.
O piçi 7 kat yerin altındada olsa bulacaktım. Tek korkum ben onu bulamadan onun Gece'yi bulup zarar vermesiydi.

Son yarım saattir salonda deli gibi ileri geri yürüyerek bir haber bekliyordum. Ben ileri geri turlarken Alpay ayakta beni izliyordu.

"Abi biraz sakin olsan."

"Ne sakini Alpay ne sakini.
Delirmek üzereyim. Aynı şeyleri bir daha yaşama fikri beni boğuyor öldürüyor sanki.
Yok.
Yok, böyle olmayacak."

Dedim kapıya doğru yürüyerek.
Kendimi dışarı atarken Alpay'da peşimden geldi.

Hava almazsam gerçekten ölecek gibi hissediyordum.
Kapının önüne çıkıp bu kez orda ileri geri yürümeye başladım.
Aklıma gelenlerin sınırı yoktu.
Orda ne kadar yürüdüm bilmiyorum bir süre sonra Paşa'nın sesini duydum.
Köşkün arkasında ve önünde adamlarım vardı. Ama paşanın sesi bahçe kapısından geliyordu.

Öndeki adamlar kapıya giderken bizde silahlarımızı çıkarıp kapıya doğru ilerledik.
Kimdi bu saatte.
Şahin olamazdı.
O kadar aptal değildi ayağıyla gelecek.
Gece'yi de Kelebek le birlikte terasa gelir diye bekliyordum.

Peki bu kimdi.
Paşa'nın havlandığı yere kadar geldiğimde yerde oturan birinin bacaklarını gördüm. Elimde silah dikkatli şekilde yaklaşarak baktığımda Gece'yi görmemle şok oldum.

Yerde öylece oturmuş yarı açık gözleriyle Paşa'ya bakıyordu.

"Kapıyı açın." Diye bağırdım panikle!
Otomatik kapı açılırken beklemeden aradan geçip Gece'nin yanına geldim.

Yüzünü avuçlarımın arasına aldım.

"Gece?
Gece, ne bu halin. Neden burdasın. İyimisin? " Dedim panikle.

Yüzüme baktı.

"Pek sayılmaz."
Dedi gözleri kapanırken.

"Gece!
Gece cevap ver!

Alpay hemen doktor çağır çabuk."

Gece'yi kucakladığım gibi eve gelirken elimde hissettiğim ıslaklıkla olduğum yerde donup kaldım.
Hissettiğim şeyi tahmin etsemde bakmaya korktum.

Bade geldi gözlerimin önüne.
Kanlar içindeki hali geldi. Elimi kaldırıp gözlerimi ağır ağır elime çevirdim.
Kan!
Kandı. Gece'ye çevirdim gözlerimi. Kucağımda hareketsiz öylece yatıyordu.

Kendime gelip koşar adımlarla içeri girerek merdivenleri çıkarken,

"Alpay, doktor!" Diye kükredim.

"Yolda abi gelir birazdan."

Odama çıkıp yatağı açarak Gece'yi yatağıma bıraktım.

Kendinde değildi. Yan çevirerek sırtına baktım. Küçük bir yırtık ve kan vardı ama yarayı göremiyordum.

Yarayı görmek için üzerindeki kazağı korkarak yukarıya kadar sıyırdım. Gördüğüm şeyle bütün damarlarımı ateş bastı.
Kurşun yarası dedim sayıklarcasına. Kurşun kürek kemiğinin altından sıyırmıştı. Ben yaraya bakarken gözlerini araladı.

"Gece." Dedim elimi saçlarına koyarak. Saçlarını okşayarak,
"Merak etme.
İyi olacaksın doktor yolda geliyor. Korkma yanındayım tamam mı.?"
Dedim.

Sadece başını aşağı yukarı salladı yavaşça.

"Canın çok acıyor mu.?"

"Biraz."
Desede sıktığı dişlerinden ve yüzünden acısı belli oluyordu.

O an bütün acısını çekip almak kendi bedenime hapsetmek istedim.

" Kim yaptı?
Nasıl oldu?
Nerde oldu.?" Dedim sinirle.

Başını önüne eğdi.

"Sabahki adamlar.
Seni öldürmek istiyorlar, kaçarken oldu. Ateş etti." Dedi.

O an ona o kadar kızdım ki.
Kendimi tutamadım.

Ayağa kalkarak olduğum yerde ileri geri yürüyerek ellerimi saçlarıma geçirdim.

"Tam bir keçisin.
Sana söylemedim mi ben?
Peşine düşerler demedim mi?
Neden beni dinlemiyorsun?
Bir kere ya bir kere.
Bir kerede beni dinlesen ne olur.
Bir iyileş görüşeceğiz seninle."

Gözlerini kapatırken,

"Hazar..." Dedi kısık ama ağlayacak gibi çıkan sesiyle.

"Uykum var, uyumak istiyorum."

Bitkin haline baktım. Bütün sinirim sönüp yok oldu. Kıyamadım pişman oldum kızışıma .

Açılan kapıyla Alpay girdi odaya. Arkasından da doktor.

"Abi bu benim arkadaşım Serhat."

Serhat Gece'nin yanına geldi hemen.

"Sırtında kurşun yarası var Serhat."
Dedim.

Serhat:

"Kazağı çıkaralım abi."

Gece'nin yanına oturup onuda omuzlarından tutup kaldırarak oturur pozisyona getirdim.

"Gece." Dedim.

"Hımm." Dedi uykulu.

"Doktor burda. Yarana bakacak."

Cevap vermedi, gözleri hâlâ kapalıydı. Kazağını yavaşça çıkardığımda ellerini kendine kapatıp göğsüme kapanarak uyumaya devam etti. Halinden habersiz güya kendini saklıyordu.

Gece'yi omuzundan ve belinden tutarken Serhat yaraya baktı.

" Kötü değil abi sıyırmış sadace.
Dikiş gerektiren bir şey değil.
Pansuman ve bandajla hallolur. Bir haftaya toparlar."

Diyerek malzemeleri çıkardı.
Eline aldığı baticonu pamuğa boca ettikten sonra bana baktı.

"Biraz acıyacak."
Dediğinde Gece'yi biraz daha bastım göğsüme.

Serhat yarayı temizlemeye başlayınca Gece'nin,
"Aahh" Diyişiyle nefesini tenimde hissettim.
O an bütün bedenim kasıldı.

"Şşiitt. Tamam bitiyor.
Sana bunu yapanlara bunu ödeteceğim. " Dedim kulağına eğilerek.
Susarak uyumaya devam etti.
Çok yorgun ve bitkin haldeydi.

Serhat bandajı yapıştırdığında tekrar yatağa yan şekilde bırakıp örtüyü üzerine çektim.

Serhat:

"Akşamdan akşama pansuman yapılmalı."

"Tamam biz hallederiz. Sağol."

"O halde bana musade.
Tekrar geçmiş olsun. "

Diyerek odadan çıkarken,

Alpay'a,

" Doktoru evine bırakın." Dedim.
Onlar gittikten sonra Gece'ye döndüm.

"Uyu küçük keçi.
Seninle yarın uzun uzun konuşacağız." Dedim yanına oturarak.

********************************

Bölüm sonu canlar.

Loading...
0%