@azamet_29_2
|
"Uyu küçük keçi. ***** Ama sırtımda hissettiğim acıyla inleyerek iki büklüm elim sırtımda yüz üstü yerime yatmak zorunda kaldım. "Aahh. "Gece. "Asıl sen ne yapıyorsun arkamda." Diye cırladım arkama bakmaya çalışarak. "Ya seni bağlayacaktım yada böyle tutacaktım." Dedi Hazar arkasını dönüp yataktan kalkarken. "Tutmak daha mantıklı geldi." "Ne.? "Sen nasıl bu kadar deli yatabiliyorsun. "Ne? Dedim ve durdum. "Bi dakka bi dakka!" Dedim dizlerimin üzerinde oturduğum yatağa ve odaya bir göz gezdirerek. "Ne zamandan beri burdayım ve uyuyorum." Bunu, beni havada uyurken falan görmesinden korktuğum için sormuştum. Ama beni tuttuysa düşmediğim için havada asılı falan kalmamışım demekki. Her ne kadar yanımda yatmasına kızsamda iyi olmuştu beni tutması. Böylece sırrım hâlâ güvendeydi. Hazar dikkatle bana baktı. Gözlerinde endişe hakimdi. "Yoksa yinemi hafıza kaybı yaşıyorsun." "Hayır hayır. Rahat bir nefes verdikten sonra, "Seninle uzuuuun bir konuşma yapacağız küçük keçi. Ama şu kadarını söyleyeyim 30 saattir burdasın ve 30 saattir sadece uyuyordun. Pansumanı bile uykunda yaptım." "YAPTIM..? " Dedim şaşkın. "Senmi yaptın?" " Pijamalarını Emine Hanım giydirdi." Dedi yanıma gelip yatağın ucuna oturarak. "Dön arkanıda yarana bakayım." "Gerek yok iyiyim." "Dön Gece. " İyiyim gerek yok dedimya." "Zorlarsam daha çok acır. O yüzden rahat durda bakayım." Pes ederek arkamı döndüğümde pijamamı yukarı kaldırdı. Bantları hissettiğime göre yarada bandaj vardı. Nazikçe bantları açıp yaraya baktı. "Aferin sana, kanatmışsın." Dedi bıkkın şekilde. "Kıpırdamada değiştireyim." Yerinden kalkarak şifonyerin üzerinden malzemeleri alıp geldi. Ben pijamanın ucunu tutarken oda bandajı tamamen çıkarıp yeniden ilaçladı. Sonrada yeniden bandaj yaptı. "Âni hareket etme." Diye uyarmayıda ihmal etmedi. " Nasıl hissediyorsun." "Daha iyiyim." Dedim yatağın kenarına oturarak. "O halde giyin aşağı in konuşacağız." Dedi ve odandan çıkıp gitti. "Sorguya çekeceğim demiyorda." Diyerek kalktım. Önce banyoya girerek işlerimi hallettim. Odaya döndüğümde yatağın yanında bana bakan çantamdan eşofman takımımı çıkararak yavaşça giydim. Sonrada odadan çıkıp salona inen merdivenlere yöneldim. Yavaş adımlarla inerek salona geldim. Hazar'ın, "Mutlaka getireceğim öyle veya böyle. Dediğini duydum. "Kimi nereye götürüyorsun." Dedim koltuğa oturarak. Aniden dönüp, "Ne zaman indin duymadım." "Ne o gizli işlermi çeviriyorsun." "Evet." Dedi sinsi bir bakışla. Emine Hanım: "Kahvaltı hazır buyrun." Diyince Hazar, "Hadi kalk kahvaltını yap. Sonrada konuşacağız. " "Sorguya çekeceğim diyorsun yani." Gözleri bende, elini cebine atarak telefonunu çıkararak bir arama daha yaptı. "Alpay işini bitir buraya gel." Diyerek kapattı. Bir iki gündür gerçekten aç olduğum için hiç itiraz etmeden mutfağa giderek masaya oturdum. Sıcak çay ve her çeşit kahvaltılık olan masayı görünce mutlu olmadım desem yalan olur. "Başla." "İstediğin başka bir şey varsa söyle yapsınlar." "Daha ne isteyim herşey var." Diyerek herşeyden bir parça attım ağzıma. "Emine hanım, elllerine sağlık." Dedim dolu ağzımla. "Afiyet olsun." Hazar'a döndüm tekrar. Dedim beni izlediğini görünce. "Bir an önce bitsin sorguda rahat edeyim." "Sormama gerek yok. Hastaneden neden kaçtığınla başla sen anlatmaya, ben dinlerim." Dedi kaşları çatık soğuk bir sesle. Geriye yaslanıp elimdeki çatalla tabağımdaki zeytinle kovalamaca oynayarak başladım söze. "Kaçtım çünkü benimle inatlaşıp izin vermedin." "Çünkü kötüydün, çünkü fenalaşmıştın. Çünkü hafızan bile..." Dediğinde, "Geri geldi." Diyerek kestim cümlesini. "Yeniden hatırladım herşeyi. Arabaya binişimizi kurşun yağmurunu, herseyi." Dedim. Bana baktığını hissediyordum ama ben başımı kaldırıpta ona bakamadım. "Hem sana Kelebeğ'i yollamam için gitmem gerekiyordu." "Seni yalancı. "Kelebek senin yanından döndükten sonra benimle konuştu. Yalanların mimarı Gece. Senin abideni dikecekler kızım. Buraya gelmeden önce kıyafet almak için taksiyle eve gittim." Diyerek sorusunu duymazdan geldim. "Taksiciye bekle dememe rağmen çıktığımda gitmişti. Sonra bir adam kafama silahını dayayıp bizimle geleceksin dedi. İtiraz ettim ama iki kişilerdi karşı koyamadım. "Yalan, yalan,yalan. "Beni zorla arabaya bindirdiler." Dediğimde saniyelik Hazar'a baktım. Gözlerinin beyazı yine öfkeden kırmızıya boyanmıştı. Ama herşeyi bilmeliydi. Tedbirini almalıydı. "Sabahkiler sizmiydiniz diye sordum. Dedim yutkunarak. "Yolda araba arıza yapınca arabadan kaçtım." "Biri ateş ederek peşine düştü. Gözlerimi tabağımdan kaldırarak sessizliği bozulmamış, hâlâ kükrememiş, hâlâ öfkeden deliye dönmemiş olan Hazar'a baktım. Dediklerim olmamıştı ama elinde sıktığı çay bardağını fark etmemle elinde parçalanması bir oldu. "Ne yaptın!?" Dedim panikle yerimden kalkarak. "Aç! Hazar! Aç şu elini!" Dedim parmaklarını açmaya çalışarak. Ama gücüm yetmiyordu. "Lütfen!" O an bana döndü yumuşayan bakışları. Elini yavaşça açtığında kanayan eline bakarak, "Emine Hanım ilk yardım kutusunu getirin." Dedim yüksek sesle. "Benim yüzümden sinirlendin. Dedim. Avucundaki camları alarak. Sonra masadan peçete alarak elindeki kana bastırdım. Emine Hanım elinde ilk yardım kutusuyla gelince hemen elinden alarak masaya bıraktım. İçinden pamuk ve baticonu alıp, baticonu pamuğa döktüm. Büyük elini avucuma koydum. Elini yavaşça açarak avucunundaki kanı silerek kutudan aldığım sargı beziyle elini sardım. "Acıyor mu?" Gözlerime bakarak başını iki yana salladı. " Hayır." Öyle bir şekilde söylediki bu kelimeyi sanki yıllar önce kaybetmişti bu duyguyu. Bu sırada Alpay mutfağa gelince elini elimden çekip kendini toparlayarak ayağa kalktı. "Gel." Dedi. Elimdekileri masaya bırakıp peşinden yürüdüm. Salona geçerek koltuğun önünde durdu. Dediğini yapıp koltuğa oturdum ama gözüm hâlâ elindeydi. "Alpay sende otur. " Dediğinde ikiside koltuğa oturdu. Alpay önce elindeki sargıya sonra bize bakarak, "Abi elin?" "Önemli birşey değil. "Gece. "Ama!" "Ama yok Gece. Dediğinde pes edip sustum. "Alpay evin durumu ne?" "Bitti sayılır abi." "Yarın burayı kapatıp oraya geçiyoruz." "Tamam abi." "Bizim için uygun araç ayarlasın Rıfat. "Tamam abi." "Şimdi gidebilirsin." Dediğinde Alpay kalkarak evden çıktı. Dalgın şekilde önündeki orta sehbaya bakan Hazar'a baktım. "Başka bir evemi gideceğiz." Dedim. "Evet. "Hmm anladım." Dedim bende aynı sehbaya aynı şekilde bakarak. "Peki o adamları bulunca ne yapacaksın. O zaman hapse girersin." "Sen kafanı yorma bu işlere." " Kim bu adamlar?" "Eski dost yeni düşmanlar. "Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?" "Yerini bulmaya çalışıyor adamım. Hâlâ bulamadılar ama. Bulduğumda görürsün ne yapacağımı." Gözlerine diktim gözlerimi. "Öldürmezsen nasıl bulacağına yardım edebilirim." Yüzüme baktı. "Sen ne demek istiyorsun?!" Dedi ayağa kalkarak. Yerinde ileri geri yürüyerek yüksek sesle konuşmaya devam etti. "O şerefsizleri öldürme, ne demek. Sen kimden yanasın. O orospu çocuklarının aldığı her nefes ziyan." "Bana bağırmayı kesermisin. Bir süre sessiz durdu. "İbo'dan yardım almalısın. Diyerek yüzüne baktım. Gözlerini gördüm.Harelerinde hâlâ değişik duygular dalgalanıyordu. "Nasıl bulacak?" Sırıtarak, Dedim bu bilgiyi söylemek konusunda kararsız şekilde. "Dalga geçiyorsun." "Yoo dalga filan geçmiyorum." Dedim koltuktaki minderi sol tarafıma koyarak yatarken. Uykum geliyordu. Yorğunluğum tam geçmemişti. Bir süre yüzüme baktı. "Hemen İbrahimî biriyle bana yollayın. Köşke gelsin. Hemen!" Dedi. Telefonu kapatıp cebine koyduğunda bende gözlerimi kapattım. "Benim uykum geldi biraz uyumak istiyorum." "Neden bu kadar yorgunsun. "Çok güç harcadım." "Ne.?" Dediğinde dank etti. "Yani açlık, uykusuzluk, kaçmak, koşmak falan, çok yormuş beni gücüm tükendi anlamında." Diyerek toparlamaya çalıştım. "Tamam uyu dinlen. "Kimse dokunmasın yeter rahatsız olmam sen işine bak." Dediğimde gözlerim gözkapaklarımın arkasına doğru kaymıştı bile. Ne kadar uyudum bilmiyorum ama uyandığımda üzerimde bir battaniye karşımdaki koltukta ise ters şekilde duran birer adet Hazar ve İbo vardı. İbo elindeki laptopu koştururken Hazar kaşları çatık, kolları göğsünde bağlı, bacak bacak üstünde başını yana devirmiş beni izliyordu. "Neden ters duruyorsunuz?" Soruma İbo aldırış etmezken Hazar gözlerini devirdi. "Sen nasıl birşeysin böyle." Dediğinde farkettim ters duranın kendim olduğunu. Başım koltuğun yanından aşağı düşmüş sol kolum aşağıda diğer kolum kendi üstümde sağ bacağımı koltuğun sırt yerine koymuştum. "Resmen çarpılmış gibi yatıyorsun Gece." "Evet biraz deli yatarım." " Delimi? Kendimi yukarı çekerek düzeltip "Naber İbo." Dedim. İbo o kadar konsantre olmuştuki sadece sol elini havaya kaldırdı. Merhaba anlamında. "İbo ne zaman geldi. " "1 saat falan oldu." " Ben ne zamandır uyuyorum." "2 saattir. "Evet daha iyi hissediyorum. Dinlenmişim." Dedim gülümseyerek. İbo elindeki laptopu orta sehpaya bırakarak, "Eveeet şimdi sadece bekleyeceğiz." "Neyi bekliyoruz?" "Bilgilerin düşmesini. Sana gelince Gece. Adam seni uyardığı halde kaçıp gitmişsin. Ya sana birşey olsaydı. Ya daha kötü vurulsaydın. Anlaşılan Hazar her şeyi anlatmıştı İbo'ya. " Ya ölseydim. "Dalga geçme Gece." Dedi İbo. Sesindeki acı barizdi. Bu hâlleri beni artık sinir etmeye başlamıştı. Dirseklerimi dizlerime koyarak öne doğru eğilerek ikisininde yüzüne baktım sırayla. "Size bir sır vereyim mi?" Dedim,gizemli havası verip gözlerimi kısarak. "Ben zaten gün sayıyorum ve görünen o ki görünmez bir el kum saatimi sallıyor. Zamanım daha hızlı akmaya başladı." Hazar'ın ve İbo'nun üzgün bakışlarını izlerken burnumda hissettiğim ıslaklıkla bir damla kan burnumdan dudaklarıma indi. "Gördünüz mü?" İkiside panikle ayağa kalkarken ben hırsla eşofmanımın kolunu burnuma dayayıp kanı silerek, sinirle baktım yüzlerine. "Alışın artık. Dedim yerimden kalkarak. Yönümü mutfağa çevirip yürüyerek, "Emine Hanım kahve alabilirmiyim. ********************************* Bölüm sonu canlarım yeni bölümlerde görüşmek üzere. |
0% |