Yeni Üyelik
23.
Bölüm

🦋H.K 23 Gerçek Gece 🦋

@azamet_29_2

"Alışın artık.
Buraya sadece Hazar Bey rahat etsin diye geldim.
Yoksa benim neleri yapıp yapamayacağımı sen çok iyi bilirsin İbo."

Dedim yerimden kalkarak.

Yönümü mutfağa çevirip yürüyerek,

"Emine Hanım kahve alabilirmiyim.
Varsa dayı beyin çikolatalarından alırım doğrusu."

*****
İbo'nun ardından ellerimi saçlarıma geçirip koltuğa bıraktım kendimi.

Gece, İbo bir hecker dedikten sonra hemen şirketi arayıp İbo'yu köşke getirmelerini istedim.
Eğer Gece'nin dediği doğruysa İbo o şerefsizleri bulma konusunda bana daha çok yardım edebilirdi.

İbo'dan söz ettikten sonra Gece koltuğa uzanarak uyumak istediğini söyledi. Rahat edemezsin, odaya çık desemde burada uyumak için ısrar etti.

Yatakta bile normal yatmazken koltukta nasıl yatacaktı acaba.

Gözlerini kapatır kapatmaz anında uykuya dalmıştı. Sürekli yorgundu. Neden bu kadar yorgun ve bitkindi. Hastalığının bununla alakası varmıydı. Sordum ama ilgisi olmadığını söyledi.

O uyurken Emine hanımdan bir battaniye getirmesini istedim.
Battaniyeyi üzerine örtüp karşısındaki koltuğa geçip oturdum. Düşerse tutarım diye düşündüm.

O uyurken bende oturduğum yerde
İbo'yu beklemeye başladım.
İbo her seferinde ben en iyiyim diyordu.
Eğer gerçekten en iyiyse Şahin'i rahatlıkla bulabilirdi.

*****
Gece bir saattir o koltukta döne döne uyuyor bende ha düştü ha düşecek diye tetikte bekliyordum. Hatta bir iki kere düşecek gibi olunca yerimden kalkıp yanına geldim ama düşmedi.

Nihayet salon kapısı açılarak şirketteki adamım ve İbo içeri girdi.

İbo:
"Hazar Bey?
Beni istemişsiniz."

"Şşiitt. Sessiz ol!"

Dedim Gece'yi işaret ederek.

Gece'yi gördüğü anda hızla yanıma gelerek,

"Gece?
Hazar Bey?

Ne oluyor?
Gece neden burda?
Bir şeymi oldu, iyimi?"

"Kötü bir şey olmadı.
Ama ramak kalmıştı. Otur anlatacağım."

Dedim.
İbo oturup gözlerini Gece'ye çevirirken, olan herşeyi bir bir anlattım. İbo hop oturup hop kaktı. Gece'ye sinirlenerek demediğini bırakmazken o sırada uyuyan gece hiç birini duymadı tabiki.

Sonunda,

"Yarası kötümü?" Diye sordu İbo.

"Değil.
Ucuz atlatmış."

İbo elini çenesine koyarak,

"Hayret o kurşun nasıl denk gelmiş.
Daha önce hiç olmamıştı."

Dedi, çok önemli bir şeyi yeni fark etmiş gibi düşünceli.

"Anlamadım.
Daha önce mi?"

"Evet daha önce hiç vurulmamıştı ?"

"Daha öncedemi kaçırıldı.?"

" Ne.? "

"İbo ne anlatıyorsun sen.?"

"A. Yok.
Yani başına hiç böyle bişey gelmemişti demek istedim." Dedi kekeleyerek.

İbo'nun hâli gözüme şüpheli görünsede uzatmadım.

"Dinle İbo.
Benim bu Şahin itini bir an önce bulmam lazım.
Gece senin hecker olduğunu söyledi."

"Ne?
Ne dedi.?
Gece'mi söyledi.?
Delirmiş mi? Niye söylüyor?"

"İbo hecker olman benim işime gelir. Benden sır çıkmaz. Senin yeteneğin benim için bulunmaz bir nimet şuan.
Şahin piçini bir an önce bulmama yardım et.

O orospu çocuğu benim canlarımı benden aldı. Şimdide Gece'nin ve benim peşimde. Kendi canım umrumda bile değil ama Gece'nin benim yüzünden zarar görmesine izin veremem ve onun hesabını kesmeden Gece'ye yardım edemem."

"Gece'ye mi?
Yardım mı?"

"O her ne kadar inat etsede onun için dünyanın en iyi beyin cerrahını buldum. Buraya hastaneye davet ettim.

"Siz ciddimisiniz?"

"Evet. Gece'yi ona götüreceğim."

"Siz onu daha tanımamışsınız." Dedi İbo umutsuz.

" Gelmez ki."

"Nasıl yapacağıma karar vermedim ama bir şekilde götüreceğim.
Ama Şahin belasını ortadan kaldırmadan olmaz. Her an peşimizde bir katil varken Gece'yi o doktora nasıl götürebilirim."

"Gece iyi olacaksa dünyayı bile yakarım."

Dedi İbo. Ciddi ciddi söylüyordu bunu.

Hemen elindeki son model laptopu açarak duşlara basmaya başladı. Şahin'in telefon numarasını isteyerek başladı işe.
Numarayı verip bulacağı şeyleri beklemeye başladım.

İbo laptopunda bilgileri tararken bende yanına oturup hâlâ uyuyan Gece'ye çevirdim bakışlarımı.
Şuanki hâli öyle acayiptiki nasıl uyuyabildigini hayretle izliyordum.

Başı aşağı sarkmış sol kolu aşağı sağ bacağı yukarıdaydı.
Deli yatmak deyiminin hakkını veriyordu resmen. Bir süre sonra gözlerini açtı.

"Neden ters duruyorsunuz?"
Dedi. Tam uyanamamıştı anlaşılan.

"Sen nasıl birşeysin böyle.
Resmen çarpılmış gibi yatıyorsun Gece."

"Evet biraz deli yatarım."

" Delimi?
Zır deliler bile senin gibi yatmaz."

Kendini düzeltip düzgünce oturdu.
Esnerken İbo ya,

"Naber İbo." Dedi.

İbo sadece elini havaya kaldırdı. Merhaba dercesine.

"İbo ne zaman geldi. "

"1 saat falan oldu."

" Ben ne zamandır uyuyorum."

"2 saattir.
Dinlenebildin mi bari.
Gerçi o şekilde nasıl dinlenilir onuda bilmiyorum ama."

"Evet daha iyi hissediyorum. Dinlenmişim." Dedi gülümseyerek.

Bu sırada İbo elindeki laptopu orta sehpaya bırakarak,

"Eveeet şimdi sadece bekleyeceğiz."

"Neyi bekliyoruz?"

"Bilgilerin düşmesini.

"Sana gelince Gece."
Dedi Geceye dönerek.
Geldiğinden beri kızgındı Gece'ye.

"Sen aptalmısın?
Arabaya kurşun yağdırmışlar, zor kurtulmuşsunuz.
Daha ne diye Hazar beyin dediğini yapmayıp illede kendini vurduruyorsun.
Adam seni uyardığı halde kaçıp gitmişsin. Ya sana birşey olsaydı. Ya daha kötü vurulsaydın.
Ya..." Dedi. İbo benim yerimede saydırıyordu şuan.

Gece kollarını göğsünde birleştirip,

" Ya ölseydim.
Değilmi.? " Dedi alaycı şekilde.

"Dalga geçme Gece."

Gece bu kez dirseklerimi dizlerine koyarak öne doğru eğildi.

"Size bir sır vereyim mi?"

Dedi.
Gizemli gözlerle bakıyordu.

"Ben zaten gün sayıyorum ve görünen o ki görünmez bir el kum saatimi sallıyor. Zamanım daha hızlı akmaya başladı."

O an sol yanında bir sızı hissettim yeniden.
Bunu neden yapıyordu kendine, bize...

O anda burnundan bir damla kan aktı dudaklarına doğru.
Ben anlık korkarken o yine umursamadı.

"Gördünüz mü?"
Dedi umursamaz şekilde.
Panikle ayağa kalktığımızda müdahale etmeme izin vermedi bile. Hırsla eşofmanımın koluyla kanı silerek, sinirle baktı.

"Alışın artık.
Buraya sadece Hazar Bey rahat etsin diye geldim."

Benim içinmi?
Ne yani sırf ben aklımı ona takmayım diyemi gelmişti.

"Yoksa benim neleri yapıp yapamayacağımı sen çok iyi bilirsin İbo."

Diyerek devam etti. Buda İbo'yu tehtitdi. Yerinden kalkarak mutfağa yürüdü.

"Emine Hanım kahve alabilirmiyim.
Varsa dayı beyin çikolatalarından alırım doğrusu."

Dediğinde artık sinirlerim bozulmuştu. Bence bu kız artık sıyırmış. Vurdum duymazlıkta seviye atlamıştı. Nasıl bu kadar umursamaz olur bir insan.
Ölümü nasıl bu şekilde öylece kabul eder. Benim aklım almıyor artık.

İbo'nun ardından ellerimi saçlarıma geçirip koltuğa bıraktım kendimi.

"Bu kız beni deli edecek."
Dedim hırlayarak.

İbo üzgün şekilde dirseklerini dizlerine koyarak parmaklarını birbirine geçirip önündeki ekrana çevirdi bakışlarını.

Gözlerinden akan yaşları görünce elimi omzuna koyarak,

"İyimisin.?" Dedim.

Başını iki yana salladı.
"Değilim Hazar Bey.
Gözlerimin önünde ölümü bekleyen bir arkadaşım var ama elimden hiç birşey gelmiyor. Nasıl iyi olabilirim. "

"Elimden gelen herşeyi yapacağım İbo. Ben onun gibi pes etmeyeceğim. Onunda gözümün önünde ölmesini izlemeyeceğim."

Demiştimki ekrandan bildirim sesleri gelmeye başladı.

"Evet yakaladım sizi." Dedi İbo sevinçle.

Ekrana bakarak,

"Bulduk. Şehrin güneyinde sanayi depolarının olduğu bölge. Sinyaller ordan geliyor.
Ama tam nokta için biraz daha bekleyeceğiz."

"Aferin sana İbo.
Sen izlemeye devam et. Bu sırada bizde hazırlığımızı tamamlarız."

Ayağa kalkarak cebimden telefonumu çıkardım.

"Alpay.
Buraya gel." Diyerek kapattım.

Bir kaç dakika sonra Alpay içeri girdi.

"Alpay, o itlerin yerini bulduk."

Dediğimde gözleri İbo'ya kaydı.

"Sabah erkenden diğer eve geçeceğiz. Hazırlıkları yapın."
Diye devam ettim.

"Tamam abi"
Diyen Alpay hızlı adımlarla çıkarken
Gece'de elinde çikolata tabağı ve kahvesiyle geldi.

Koltuğa oturup ayaklarını sehpaya uzattı.
"Emine Hanım sizinkini getiriyor." Dedi.

Tabağı bize uzatarak,

"İstermisiniz." Dediğinde İbo ile yüzüne baktık.

"Az önceki Gece gitmiş uslu olan geri gelmişti."

"Hiç ayarın yok Gece."

Dedim bıkkın şekilde.

"Ama sıra banada gelecek."

"Ne sırası.?" Dedi eline aldığı çikolatayı kemirerek.

Pes edip İbo'ya döndüm.

"Diğer eve geçene kadar sende bizimle kalıyorsun. Hatta bir süre daha."

"Ne benmi?
Sizinlemi?"

"Birinin bu keçi ile kalması iyi olur.
Ve o kişi tanıdığı biri olursa dahada iyi olur."

"Ama şirkette işler..."

"Şirket benim İbo.
Patron benim ne dersem o olacak."

O anda bir kahkaha patlatan Gece'ye baktım.
Bir eli alnında ağzında çikolata yüksek sesle gülmeye devam ederek,

"Nasılmış İbo.
Bana akıl veriyordunya. Oh canıma değsin. Çek cezanı."

*****

Sabah uyandığımda yine aynı manzara ile kalkınca bu sefer dirseğimi Hazar'a geçirdim. Ama umru bile olması.

"Ya sapınmısın ne diye yine yanımdasın."

"İnsan gibi yatsan burda olmazdım."

"Ne yani hayvan gibimi yatıyorum."

Sol dirseğinin üzerine kalkarak elini yüzünde ve gözlerinde gezdirerek,

"Öyle demedim.
Normal insan gibi anlamında dedim. Cümlelerimi bir tarafınla dinleme."

Diyerek yanından kalktı.

"Ne.?"

"Hadi kalk çıkmamız lazım."

"Nereye.?" Dediğimde yine şüpheyle baktı.

"Neden sorduğum her şeye hafızam silinmiş tepkisi veriyorsun.
Tamam, hatırladım diğer eve işte."

Hazar sessizce dolaba yürüyerek bir kaç kıyafetini alıp odadan çıktı.

Bende kalkarak banyoya girdim önce işlerimi halledip tekrar odaya döndüm. Çantamdan siyah kotumu ve beyaz balıkçı yaka kazağımı çıkarıp giyindim.
Saçlarımı arkadan gelişi güzel bağlayıp sweat hırkamı giydim. Siyah ayakkabılarımı da giyip çantamı sırtıma takarak odadan çıktığımda Hazar'da giyinmiş yan odadan çıkıyordu.
Üzerine siyah pantolon boğazlı siyah kazak ve lacivert spor ceket giymişti.

Bu hâliyle oldukça şıktı doğrusu.

"Hadi gidelim artık." Diyerek aşağı merdivenlere yöneldi, bende peşinden indim.

Salona geldiğimizde İbo ve Alpay bizi bekliyordu.

Alpay bizi görünce,

"Abi herşey hazır. Arabalar dışarda bekliyor. Rıfat'ta burda."

"Rıfat kim."

"Bizim çocuklardan."

Dedi dışarı çıkarken.

Bende arkasından çıktığımda gördüğüm manzara ile bir kaç saniye durdum.

"Hazar." Dediğimde bana döndü.

"Pardon ya yeri değil biliyorum ama bişey soracağım."

"Kaşlarını çatıp bakarak,

"Sor." Dedi.

"Sen ne kadar zengindin."

" Baya.."

"Belli oluyor. Silahlı adamlar ve araba modellerini görünce anladım zaten."

"Abi herşey tamam.
Gidebiliriz.
Hemen arkanızda olacağız."

Sanırım bu konuşan Rıfat dediği kişiydi. Bu adamdan hiç hoşlanmadım doğrusu. 6. Hissim bu adamdan kork diyor nedense.

"Hadi Gece yeterince oyalandık."

Dedi Hazar kolumdan tutup büyük siyah jeep e doğru yönlendirerek.

Alpay'ın açtığı kapıdan arka koltuğa binerek oturdum. Bir yanıma Hazar otururken diğer yanımada İbo oturdu.

Alpay direksiyona geçerken dışardaki adamlarda arabalara bindiler.

*****

Şahin oturduğu koltuğunda bir elinde sigara bir elinde içki kadehi sadece düşünüyordu. Sarhoş olan aklı Şahin'i geçmişe doğru çekmiş özlediği kızı bir serap gibi göstererek alay ediyordu adeta.

Sevdiği kadını arkadaşım dediği Hazar'a kaptırmıştı ve
hastalıklı ruhu şimdi intikam istiyordu.

Oysa Bade Şahin'i hiç bir zaman evlenilecek biri olarak görmemişti. Karakterini ve takıntılarını beğenmiyordu. İlk gördüğü andan beri sadece Hazar vardı onun için.

Şahin'in kendi takıntısıydı düşlediği şeyler. Bade ile evlenme hayallerini kendi dünyasında yaşıyordu Şahin.

O gün okula geldiginde Bade'yi görmek ve ona olan aşkından, evlenme arzusundan bahsedecekti.

Üniversitenin girişinde beklemeye karar verdi. Gördüğü ilk anda ellerinden tutacak ve hemen söyleyecekti duygularını.

Karşıdan gelen kızı götür görmez bir heyecan sardı içini.
İşte.
Dedi. Geliyor. Hemen söyleyeceğim, artık bilsin duygunlarımı.

Bade Şahin'i görünce koşarak gelip boynuna sarıldı.

"Çok mutluyum." Dedi kız.
Şahin Bade'nin kendisine böyle sıcak sarılmasından memnun ve şaşkın baktı.

"Şahin çok mutluyum. Evleniyoruz."

Şahin duyduğu şeyle öylece kaldı.

"Ne? Ne demek bu?
Ya.Yani sen ve..."

"Evet Hazar'la evleniyoruz.
Bu yaz.
Okul bitince."

Adamın dünyası durdu o an. Nefreti öfkesi kırık kalbi ile binanın önünde onu bekleyen Hazar'a doğru koşan kızın arkasından baktı.

Zaman geçti ama öfkesi geçmedi.
Bade'ye olan aşkı bitmek yerine öfkesi odun, aşkı alev oldu.

Öfkesi yandıkça aşkını besledi. Alevleri aklını, mantığını, ruhunu yaktı yok etti.
Bade'ya olan sevgisi takıntı halini aldı.

Şeytani bir plan yaparak Hazar'ı öldürüp yalnız kalan Bade'ye yakınlaşmanın ona aşkını itiraf etmenin planlarını yapmaya başladı.

Herşeyi ayarladı.
Hazar'ı takip ettirmeye başladı önce. Sonra peşinden silahlı adamlarını yolladı.
Evden çıktığı anda delik deşik edeceksiniz emrini verdi.

Bilmediği şey o gün sevdiğini iddia ettiği kızında aynı arabada Hazar'ın yanında olduğuydu. İs bitti adamlar görevlerini yerine getirdi ama Bade Hazar'dan önce can verdi.

O gün aldığı haberle delirdi Şahin. Dünya başına yıkıldı. Bade ölmüştü. Ama Hazar hâlâ hayattaydı.
Yinede suçlu Hazar'dı ona göre.
Hazar olmasa, Hazar'la evlenmese yaşayacaktı Bade.

"Bade." Dedi Şahin acıyla inleyerek.

Açılan kapıyla Şahin gördüğü seraptan uyandı.

"Abi."

"Anlat."

"Adamımızdan haber geldi.
Hazar'ın yanındaki yeni çocuk gerçektende yerimizi bulmuş.

Hazar mekan değiştiriyor. Kız hâlâ yanında. Yeni yaptırdığı evine geçecekmiş."

"Adi şerefsiz, piç herif.
Onun yüzünden Bade toprağın altında. Oysa hemen başka karıların koynuna girmiş. Ama ödeyecek.
Yaptıklarını bir,bir ödeyecek.
Bade gibi acı çekerek ölecek.
Rıfat işini ne oldu."

"Buldum bizzat konuştum.
Vadettiğin parayı duyunca dayanamadı, kabul etti paragöz.
Artık bize çalışıyor."

Yarın sabah için hazırlıklarını yapıp haber verecek.
Bizde elimizle koymuş gibi alıp depoya geleceğiz."

Hata istemiyorum Tuncay.
Eğer Hazar elimden kaçarsa onun için kazdığım mezara seni ve adamlarını üst üste gömerim."

"Anladım abi. Merak etme."

*****

H.K 23/2
Keşke daha uzun yaşasaydım. Belkide sana aşık olurdum...

Alpay'ın açtığı kapıdan arka koltuğa binerek oturdum. Bir yanıma Hazar otururken diğer yanımada İbo oturdu.

Alpay direksiyona geçerken dışardaki adamlarda arabalara bindiler.

Bir araba arkamızda bir arabada önümüzdeydi.
Oturduğum yerde Hazar'a izliyordum.
Yüzünde endişe hakimdi. Kaşları çatık, gözleri sürekli etrafı tarıyordu.

"Neyin var. "

"Yok birşey."

Desede gözlerinde o günden kalan korkunun izlerini görebiliyordum.
O olay bir travma olarak bilinç altında kalmış olmalıydı.

"Yeni evin güzelmi bari."

"Ne.?"

"Evin diyorum. Güzel mi?
Bahçesi varmı. Senin kuçuya bahçe lazım. Değilmi? "

Dedim.

Aslında derdim ne evinin ne kadar güzel oluşu, nede bahçesiydi.
Aklındaki karıncaları dağıtmaya çalışıyordum o kadar.

"Evet." Dedi sadece.
Gözleri hâlâ dışarıyı turluyordu.
Diğer yanımdaki İbo'ya baktım.
Oda aynı şekilde dışarıyı izliyordu. Anlaşılan oda konuya dahil olmuştu.

Sonunda pes ederek sadece ön camdan dışarıyı izlemeye başladım.
Hoş, gördüğüm tek şey öndeki araçtıya neyse.
Bir süre daha bu şekilde sessiz yol aldık. Alpay'a bakarak,

" Alpay daha varmı?"

"Çok değil sadece..."

Demiştiki birden Alpay'ın yanındaki koltuğun altından yoğun bir duman çıkmaya başladı.

"Hassiktir.
Abi gaz.." Demesiyle herkes elini yüzüne kapatırken Hazar beni göğsüne çekerek yüzümü göğsüne kapattı.
Hepimiz öksürmeye başladığımızda arabadaki dumandan dışarı görünmüyordu artık.

Alpay direksiyon hakimiyetini kaybetmiş,araba savrulmaya başlamıştı.
Bulanan şuurumla son hatırladığım şey aracımızın devrilmesiydi.

*****

Yüzüme çarpan soğuk suyla öksürerek uyandım. Kendime gelmeye çalışırken başımı iki yana sallayarak yüzümdeki ve gözlerimdeki sudan kurtulunca gözlerimi açtım.

Biri üzerime soğuk suyu boca ederek gitmişti.

İlk anda nerde olduğumu algılayamadım. Zihnim ve gözlerim hâlâ bulanıktı.
Sadece öksürerek nefes almaya çalışıyordum.
Bir süre sonra olanlar beynimde flaş gibi patlayınca panikle kendime ve etrafima baktım.
Bir sandalyede ve ellerim arkamdan bağlıydı. İki metre kadar ötemdede Gece bir sandalyede bağlı ve kendinde değildi. Başı önüne düşmüş dağılan saçları yüzüne dökülmüştü.

"Gece!"
Diye bağırdım.

"Gece iyimisin.
Gece uyan.
Gece!!" Derken bütün gücümle kollarımı kurtarmaya çalışıyordum.
Ama bileklerimden ve kollarımdan bağlıydım.

O anda arkamda olduğunu sonradan anladığım biri saçlarımdan tutup başımı geriye yatırarak,

"Sakin ol Hazar Gökdemir.
Kız arkadaşın iyi merak etme. Senin kadar dayanıklı değilmiş hâlâ uyuyor." Dedi.

Tepemde bana bakan adama baktım.

"Çöz lan ellerimi.
Çözde seni parçalarına ayırayım.

ÇÖZ.!!
ÇÖÖZZ!! " Dedim debelenerek.

"Sakin ol Gökdemir.
Hemen kükreme."

Arkamdaki orospu çocuğu ellerini saçımdan çekince, bana doğru gelen ayak seslerine ve sesin sahibine çevirdim bakışlarımı.

Şahin ve yanında bir adamı bana doğru geliyordu. Şahin yanımda dururken adamı Gece'nin yanına ilerlerek durdu.

Şahin'e değil adamına odaklandım.

"Ona dokunursan seni canlı canlı doğrarım."
Adam Gece'nin çenesinden tutarak başını yukarı kaldırdı.

"Çek lan ellerini ondan gebertirim lan, gebertirim seni."

"Tuncay...
Kızdırma Hazar Beyi.

Ama unutma Hazar en ufak diklenmende kızın beynini patlatacak Tuncay

Seni böyle çaresiz görmek ne kadar keyifli bilemezsin."

*****

Kulağımdaki uğultulu seslerle kendime gelmeye çalışıyordum.
Bilincim gidip geliyordu. Arada bir konuşmaları duyuyor arada tekrar dalıyordum. O gazın kokusu burnumda ve hâlâ midemi bulandırıyordu.

"Bu kadar mı çok seviyorsun bu kızı.
Bade'den demi çok.
Zavallı Bade.
O senin gibi biri yüzünden toprağın altına girerken sen başka kızların koynundasın. Yazık."

"Onun adını ağzına alma lan!
Dilinle kirletme onun adını."

Diye kükredi Hazar.

"Her şeyi biliyorum lan!
Nasıl yaptın lan nasıl!
Beni geçtim.
Nasıl yaptın, nasıl kıydın ona!
Seni şerefsiz nasıl kıydın!!"

Diye gürleyen Hazar'ın sesini duymamla tekrar ayıldım.

Ama hareketsiz dinlemeye devam ettim. Kime bağırıyordu.

"Bütün suç senin Hazar.
Onunla evlendiğin için öldü. Senin yanında olduğu için öldü."

Şahin!
Şahin'in sesiydi duyduğum.

Başımı hafifçe yana, gözlerimi yanımdaki Hazar'a çevirdim.

Aynı anda Şahin'in Hazar'a yumruk attığını gördüm.
Bir tanede değil, arka arkaya iniyordu yumrukları. Görüyor ama birşey yapamıyordum.Çünkü gücümü kullanacak kadar ayılamıyordum.

" Onu benden sen aldın.
Ölümüne sen sebep oldun." Diyerek ağzından burnundan kan akana kadar vurdu.

"Seviyordum lan."

Dedi Hazar'ı kazağının yakasında tutarak.
Tam herşeyi anlatıp sevdiğimi söyleyecekken bana gelerek evleneceğinizi söyledi.
Onu benden çaldın."

"Bu yüzden mi.
Beni öldürüp onu kandırmaya karar verdin. Namussuz, şerefsiz.

Hamileydi lan..! "

Dedi Hazar.
Şahin'e dikti gözlerini. Ağlamaklı sesi, buğulu bakışları kalbimde bir yara açtı.

"Karnında bebeği ile aldın onu benden. Onu aldın ama beni öldüremedin. Beni niye öldürmedin laaann! "
Diye haykırdı sonses.

Şahin'e baktım.
Öfkeden yüzü kızarmıştı.

Hazar:
"Bugün burdan ya sen ya ben sadece bir kişi çıkacak Şahin."

Dediğinde Şahin patladı. Sandalyedeki Hazar'ı omuzlarından tutarak karnına arka arkaya dizini geçirdi. Hazar'ın inleme sesini duyuyordum.

"Öleceksin Şahin.
Seni gebertmeden yaşamak bana haram." Diyordu dişlerinin arasından.

Şahin geri çekildi. Arka arkaya nefes alarak belinden silahını çekti.

"Kim ölecek göreceğiz.
Ama önce acılardan acı beğen Hazar Gökdemir." Dedi benim yanıma gelerek.

Hazar:

"Sakın!" Dedi.

"Sakın ona dokunma."
Sesi hırlayarak çıkmıştı.

"Onun bu durumla alakası yok.
Beni öldürmek istiyorsan öldür.
Ama onu bırak gitsin.
Onun bir suçu yok.
Gece hasta. Ona dokunma. "

Dedi. Sesindeki acı barizdi.

"Ne oldu koca Hazar.
Birden yumuşadın.
Bu kız senin için çok kıymetli demekki. Önce onu sonrada seni gebertecem lan!

Ama yalvarırsan..!
Bu kızı bırakmam için bana yalvarırsan...
Belkide acırım o zaman."

Bir süre sessiz durdu.
Düşünüyordu.

"Bırak onu Şahin."
Dedi başını kaldırıp Şahin'e bakarak,

"Bırak, onun suçu yok.
Benim yüzümden oda ölmesin. Lü.t.!!!"

"Yapma! "

Dedim kısık sesimle araya girerek.
Senin gibi güzel seven biri kimse için bu şerefsize yalvaramaz.

"Keşke daha uzun yaşasaydım."

Dedim gülümseyerek.

"Belkide sana aşık olurdum..."

Aynı anda.
Çözdüğüm ellerimi arkamdan çıkarıp hızla Şahin'in silahını elinden alıp kenara attım.

Ellerimi göğsüne bastırarak bütün gücümle elektiriğimi karşımdaki adama yükledim.
Aldığı şok ile iki metre geriye sırt üstü düştü.

İki elimi iki yana açarak iki büyük elektirik küresi oluşturdum.

Tuncay ve Hazar'ın yanındaki adam ne olduğunu anlayamadıkları için korkuyla üzerime ateş etmeye başladı.

Bu kez gücüm yerindeydi. Kurşunlar bedenime dokunmuyordu.

Aldırmadan Hazar'a çevirdim yüzümü.

Kocaman gözlerle bana bakıyordu.

"Ge- Gece?
Senn...

Kelebek...?"

" Yalanların sonu Gece'nin gerçeği." Dedim hüzünle.

Sonra yerde yatan adama Şahin'e baktım. Sersemlemiş şekilde sırt üstü yerdeydi.

Yanına gelip üzerine oturdum. Bir elimi gırtlağına dayarken bir elimde hâlâ elektrik yüklü küre vardı. Tuncay'a döndüm.

"Hazar'ı çöz.
Yoksa öldürürüm sahibini." Dedim.

Tuncay, önce Şahin'e baktı.
Ne olduğunu bile anlatamayan Şahin,
şaşkın ve korku dolu kocaman gözlerle bakarak,

"Sen nesin böyle?" Diye sordu.

Şahin'e yaklaştırdım yüzümü,

"Söyle bıraksın Hazar'ı.
Yoksa seni kızartırım." Dedim bir doz daha şoklayarak.

Dişlerini sıkarak inledi.

"Bırak!
Tuncay bırak!" Dedi zor çıkan sesiyle.

Tuncay hızlı adımlarla Hazar'ın yanına giderek ellerini çözdü. Hazar ayağa kalktığı gibi Tuncay'a attığı kafayla onu yere serdi.

Ağır adımlarla yanıma yaklaştı.

"Gece..." Dedi.

Hazar'a bakamadım.
Bu kadar yalandan sonra yüzüm yoktu bakmaya.

"Çık burdan Hazar Gökdemir."

Demiştimki dışardan silah sesleri gelmeye başladı. Hazar'ın adamları bizi bulmuştu.

"Hazar çık.
Sana zarar vermek istemiyorum."

"Hayır. Bırak onu benimle gel."

Dedi elini uzatarak.
Şuan gücüm çok fazlaydı ya kendime ya etrafıma zarar vermek üzereydim.

"Olmaz çık." Demiştimki kapıdan Alpay ve İbo girdiler.

İkiside bana bakarken,
İbo'ya baktım.

"Olamaz gözlerin." Dedi İbo.

Dişlerimi sıkarak,
Dişlerimi sıkarak,

"İbo çıkın!
Şu aptalıda çıkarın! Sınırlarımdayım." Dedim.

İbo koşarak gelip Hazar'ı kolundan tutarak,

"Çıkalım." Dedi.

"Hayır." Dedi Hazar.

"Onuda almadan gitmiyorum. "

İbo:

"Hazar Bey onun bi şansı var bizim olmaz.Gitmezsek kızarırız durum tehlikeli çıkalım. Alpay yardım et."

Dediğinde ikisi zorla çıkardılar Hazar'ı

Onlar kapıdan çıkarken benim gücüm tamamen benden ayrı şekilde büyük bir dalgalanma ile serbest kaldı.
Etrafımdaki her şey bir anda alev aldı.

**********************************

Bölüm sonu canlarım Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.

Loading...
0%