@azamet_29_2
|
Bugün 2. gün. 2 gün boyunca Gece'nin yanından hiç ayrılmadım. Geceleri bile burda yanında kaldım. "Mehmet neden hâlâ uyanmıyor." "Vücudu yorgun olmalı. Bilmediğimiz başka birşey olmadığına eminmisin?" "Hayır sadece yüksek voltaj." Diye yine yalan söyledim. "Belkide hastalığınında etkisi var ama bilemiyoruz. Bu kezde sizin yüzünüzden MR çekemedik. Başka bir sorun varsa bile öğrenemiyoruz. "Mehmet emin ol çok önemli bir sebebi var." "Umarım öyledir Hazar." Dedi Mehmet çıkarken. O çıktıktan sonra Gece'nin yanına gelip yatağın kenarına oturdum. Yüzünü izledim. Ne kadar da aptalım. " Seninle görüşeceğiz yalancı Gece. Dedim elimin tersini yanağında gezdirerek. Ama derin uykusunda beni duymuyordu. Geçen sefer yaralandığında 30 saat uyumuştu. Deponun önündeki hali geldi gözümün önüne. O dengesiz gücün canını nasıl yaktığını, onu nasıl zorladığını, buna rağmen bizi korumaya çalışışını ve birden kalbinin nasıl durduğunu hatırladım. O an kalbimin sıkıştığını damarlarımdaki kanın çekildiğini hissettim. "Gece." Dedim. "Uyan artık, o gece karası gözlerini yeniden görmeme izin ver." Derken kapı tıkladı. "Uyandımı.?" Dedi Ahu. Gece'ye bakarak, Dönüp Gece'nin yüzüne baktım üzgün şekilde, " Hâlâ uyuyor." İbo: "Yorgun diyor. "Bizi neden görmek istediniz o zaman." Yatağın yanına oturarak, "Oturun." Dedim koltuğu göstererek. " Anlatmaya başlayın. " Ahu İbo'ya İbo'da Ahu'ya bakarak, "Neyi.?" Dediler. Herşeyi. Suskun oturan ikilinin ağızlarını bıçak açmıyordu. "Konuşun!" Dedim sinirli şekilde. İbo: "Ne demek anlatamayız?" Ahu: " Anlatamayız işte. "Özel gücü olan birinin suç ortaklarısınız. Ahu: "Ama bu gücü biliyordunuz. "Size neden söyleyecektik Hazar Bey." Dedi yine,Ahu. "Hangi sıfatla. 2 gün önce Gece kendi belli etmese hâlâ bilmiyor olacaktınız. "Gerçekten sinir bozuyorsun." Dediğimde gözlerini gözlerimden çekme gereği bile duymadı kız. İbo: Bu yüzden teşekkür ederiz Hazar Bey. "İyi o zaman borcunuzu anlatarak ödeyin. "Olmaz Hazar Bey.." Dedi Ahu yine. " Delirtirsiniz insanı. "Onları sorguya çekmeyi bırak Hazar!" Duyduğum zar zor çıkan sesle donup kaldım. Nihayet o sesini yeniden duymuştum. İbo: Dedi. "Öldüğünü sandım. "Hâlâ zamanım kalmış." Dedi Gece kısık sesiyle. Ahu: "Arkadaşım. "Ahu susadım. "Hemen." Ahu yanındaki şişeden bardağa biraz şu bırakıp Gece'nin dudağına uzatarak içmesine yardım etti . Bardağı bıraktıktan sonra, İbo bana bakarak. İbo: Diyerek çıkınca Gece'nin yanına geldim. "Özür..." "Seni yalancı." Dedim hem kızgın hem üzgün çıkan sesime engel olamadan. "Senide kaybettim sandım." Dedim. Dahada sarıldım. "Ben yalancıyım, ama sende aptalsın. "Ben orda olmasam asıl sen ölmüş olacaktın." Dedim geri çekilirken. "Orda... " Dedim ve durdum. "Kalbin durdu. Nerdeyse ölüyordum Gece.! Ne kadar korktum tahmin bile edemezsin. " Bir gün eksik birgün fazla, benim için bir fark yoktu. Yinede özür dilerim. Bir süre sessiz yüzüne baktım. "Özrünü kabul etmemi istiyorsan senden isteyeceğim şeyi yapacaksın." Yüzüme baktı. "Neymiş o." "Gece. "Sana söyledim Hazar, istemiyorum. "Orda o depoda söylediklerini hatırlıyor musun?" "Depodamı? "Keşke..." Demiştimki kapıdan Doktor ve Ahu girdi. "Gece Hanım. "Hayır sadece yorgunum." "Güzel, önce bir muayene edelim. Gece tekrar yatağa uzandı. "Vücudunuzda bir sorun görünmüyor ama Mehmet hocamın istediği MR 'ı çektirin lütfen." " Sağolun doktor bey, ama gerek yok." Dedi Gece yerinde doğrularak. Ahu: Desede cevap vermedi. "Benlik bir durum kalmadı Hazar Bey. Tekrar geçmiş olsun." Dedi. "Sağolun." Dediğimde odadan çıkmıştı bile. Ahu: Derken gözleri dolu dolu baktı arkadaşına. Gece ise sessiz sadece önüne bakıyordu. "Ahu bize izin verirmisin?" Dedim üzgün bakan kıza. "Bu yaptığın haksızlık. Diyerek çıkarken gözlerini siliyordu. Sonunda ağlamıştı. Gece'ye döndüm. "Arkadaşlarına acımıyorsun belli. " Ben kendime acımayı çok önce bıraktım Hazar Bey." Dedi üzerindeki örtüyü avuçlarının arasında sıkarken. "Durumumu öğrendiğimde çok acıdım kendime. Duyduklarımdan sonra neler hissettigimi ne kadar üzüldüğümü benden başka kimse bilemez. Gözyaşlarımı hiç kimselere göstermeden gece gündüz, tek başıma, nasıl ağladığımı... Kendimi ne kadar aciz hissettiğimi. Kimse,hiç kimse bilemez. Dedi, sesi doz doz yükselmeye, kaşları çatılmaya başlarken. "Dünyadaki herşeyden çok istediğim Olimpiyatlara katılma hayallerim vardı benim. İşte en son o zaman çok acıdım kendime. Aynaya her bakışımda, karşımdaki o zavallı kıza hep acıdım. O aynalarda alkolik bir anne ve babanın, hayalini çöpe atan kızını, ölüme mahkûm kızını her görüşümde ona... Bomboş bir evde boş bir odada soğuk bir yatağa yatarak, yastığına sarılarak, gözleri ve yüzü şişene kadar ağlayan kıza en çok ben acıdım. Delirmemek için nasıl direndiğini gördükçe nasıl çaba harcadığını gördükçe çok acıdım." Sesi dahada yükseldi. "O kadar acıdım ki. Bağırmaya başladı. Aniden pijamasının üstünü yukarı kaldırıp gözüme bakarak. Bu kelebeğin altına bıçak saplayacak kadar çok acıdım." Dedi hâlâ bağırarak. O an ellerimi ve dişlerimi sıkarak inanamaz şekilde baktım gece karası gözlerine. Kendinimi öldürmek istemişti. Yanına yaklaştım. "Özür dilerim." Dedim... Kollarımın arasında devam etti sözlerine. "Ama ne acımak işe yaradı nede o bıçak. "Bu yüzden artık kendime acımıyorum." Doğrulup Gece'ye baktım. Gözleri önündeki ellerindeydi. "Gece. Bana söylediğin şeyi hatırlıyormusun.?" Başını önünde, "Hatırlamıyorum." Dediğinde pes ederek bıkkın baktım yüzüne. Bilerek yapıyordu. "Keşke daha uzun yaşasaydım. Dedin. "Özür diledimya, yalanlarım için." Yine yapıyordu işte. Bilerek beni kızdırmaya çalışıyordu sanki. Dayanamadım. Hırsla ayağa kalktım. "Yani yalan söyledim, mi diyorsun? Dedim sinirle gömleğimin yaka düğmesini açıp yukarı bakarken. Başımı Gece'ye çevirdiğimde donuk ve dolu gözlerle bana bakıyordu. Az önce duygusuz ve sinir bozucu bakarken, şimdi ise o hâline tezat şekilde ağlayacak gibi bakarak aklımla oynuyordu. Onu öyle görünce kabaran sinirim bir anda söndü. Bu halinin sebebini anlamaya çalışırken, "Ne yapıyorsun? Tamamen ayağa kalkarak yataktan tutunarak ayakta durdu. Bacakları hala güçsüz ve titriyordu. Tam önümde gözleri sabit şekilde bakarak ellerini gömleğimin düğmesine götürdü. "Gece ne yapıyorsun?" Dedim şaşırarak. Saçma bir hareketti yaptığı. "Gece.! Yapma!! Dedim uyarıcı bir tonda. "Bakacağım!" "Gece yapma!" "Bakmak istiyorum. Dedi. 🦋🦋🦋 "Keşke daha uzun yaşasaydım. Evet bu sözler bana aitti. Konuşma şekli ve söylediği cümleleri duyunca bir anda ağzımdan çıkmıştı bu iki cümle,engel olamadan. O an ölmüş bir kadını, Bade'yi gerçekten kıskanmıştım. Ama yineleyemedim. "Özür diledimya işte yalanlarım için." "Yani yalan söyledim, mi diyorsun?" Dedi yorgun ses tonuyla. O zaman tebrikler yalancılar kraliçesi. Öyle bir anda öyle bir yalan söylemek için baya baya yalancı olmak gerekir." Eliyle gömleğinin yaka düğmesini açıp çekiştirerek başını tavana çevirirken. Kraliçe kelimesiyle önceki yalanlarımıda ima ediyordu. Kızmıştı. Yalnız yalan oluşunamı, yoksa inkar edişimemi kızmıştı bilemezken gördüğüm şey dikkatimi çekti. Aklıma gelen şeyle kala kaldım. Bana baktı Hazar durgun. Ayaklarımı yataktan aşağı sarkıtıp yataktan indiğimde yanıma gelip kollarından tuttu. "Ne yapıyorsun? Yataktan destek alarak gücü kesik bacaklarımın üzerinde tamamen ayağa kalkıp, Hazar'ın önünde durdum. Gözlerim aynı noktada ellerimi gömleğinin düğmesine götürdüm. "Gece? Dedi ama umursamadım dediği şeyi. "Gece.! Yapma!! " Uyaran ses tonuna yine aldırmadım. Ellerim düğmenin üzerinde, "Bakacağım." Dedim "Gece yapma!" "Bakmak istiyorum. Dedim bu kez dişlerimi sıkarak. Az önce eliyle yakasını çekiştirirken o yanığı görmüştüm. "Önemsiz. Gözlerimi gözlerine çevirdim. "Hazar bakacağım dedim... Dediğimde ellerini bileklerimden çekerek iki yanına bırakarak gözlerini kapatıp bekledi. Kalan 3 düğmeyi titremeye hazır ellerle, korkarak açtım. Gömleğini yakasından tutarak önce omuzlarından sonra kollarından aşağı indirdiğimde kocaman gözlerle baka kaldım. Göğsü, karnı, kollarının iç kısımları yanık izleriyle kaplıydı. Öylece bakarken kendimden ölesiye nefret ettim. Titreyen elimi yavaşça uzatıp tenine dokundum. "Özür dilerim." Açtığı gözleriyle bana bakarak gömleğini omuzlarına çektiğinde ellerimle önü açık gömleğinden tuttum. "Özür dilerim! "Şşşiitt." Yüzümü avuçlarının arasına alırken benim gözlerimden yaşlar dalga dalga akmaya başlamıştı. " Çok acıyor mu?" Dedim dişlerimi birbirine bastırarak. Başını iki yana salladı. "Yalancı aptal." Dedim hâlâ ağlayarak. "Neden yanımda kaldın. Derken üzüntüden ölebilirdim. Hıçkırıklarım eklendi ağlayışıma. Dizlerimin dermanı kesildi. Kendimi boşluğa bırakırken yine Hazar tuttu beni. Çocuk gibi kaldırıp yatağa oturttu. "Benden uzak durmalı bütün insanlar." Dedim. Tekrar yataktan inmek isterken engel oldu. "Nereye, otur yerine." "Hemen doktora gösterelim." "Gerek yok." "Hazar nasıl gerek yok. "İstemiyorum." "Ama. Ama çok kötü görünüyor. Dedim tekrar yataktan inmeye çalışarak. " Bu kadar çokmu üzüldün." Dedi merakla. Başımı salladım yavaşça. "O zaman anlaşalım." Dedi bir yandan gömleğinin düğmelerini kapatarak. "Sen MR ı çektirirsen bende doktora görünürüm." Kaşlarımı çatarak baktım bu kez. "Yalan söyledim, acıyor." Dediğinde kendimi daha kötü hissettim. "Tamam. Dedim kollarımı göğsümde birleştirerek. "Olmaz sana güvenmiyorum. "O zaman bende sana güvenmiyorum." "Gece beni kızdırma!" "Asıl sen beni kızdırma. Vallahi yanıklarına yanık eklerim." "Yapamazsın. Dedi imalı bakarak. Sonra, "Gece." Dedi. "Sen hatırlamadığını söylesende ben hatırlıyorum." Dedi yaklaşarak. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdığında nefesini boynumda hissettim. "Keşke daha uzun yaşasaydım. Dedin. "Gece." Dedi yine. "Bana doğruyu söyle. Sessiz şekilde önce yüzüne sonra önüme baktım. "Cevabı sonra alacağım." Dedi hızlı adımlarla odadan çıkarak. " Ahu uyandığını söyledi. Bende kontrole geliyordum." Dedi içeri girerek. Hazar: "Mehmet, Gece kabul etti. Dediğinde adamın yüzünde bir rahatlama ifadesi gördüm. Ama İbo ve Ahu'yu mutlu görmek güzeldi. Benim için endişe ediyorlardı bikiyordum. Bu MR hiç bir işe yaramayacaktı bence ama onları mutlu etmişti. Ne yapalım gönülleri bari olsundu. Doktor: "Nihayet! "Tamam." Dedi Ahu doktorun arkasından. Kaçacakmışım gibi koluma giren Hazar ile Ahu ve İbo'nun eşliğinde asansöre girerek eksi 3. katın düğmesine bastık. Kata geldiğimizde içimi yine aynı duygular sarınca tedirginliğim Hazar'ın dikkatini çekecek kadar arttı. Gerilipte endişelenince gücümü tetiklemekten korktum bir an. Hazar göz ucuyla bana baktığında. "Vazgeçebilirmiyim." Dedim. "Hayır. Ahu ne anlaşması yaptınız diye sorunca "Bizim aramızda sır. " MR odasına gelince durduk. Bir adım geri gidecekken arkamdaki büyük beden bana engel oldu. "Korkma burdayım, hemen kapının dışında." Derin bir nefes alırken, "Dışarı çıktığım da benden uzakta dur." Dedim içeri girerken. Hazar dışarda kalırken bende Ahu ile içeri girerek cihazın önündeki yere uzandım. Ahu. "Sadece sakin ol ve nefes al ve gücüne dikkat et. Yinede kötü hissedersen elindeki butona bas." Dedi elime verdiği kabloya bağlı butonla. Söylediği şeyler beni rahatlamak yerine dahada strese sokmuştu. "Tamam." "Ahu. "Korkma Gece, daha önce de çekindin. Hem biz seni görüyor olacağız birşey olursa hemen müdahale edeceğiz. Sadece sakin kal." Gözlerimle ayaklarımın olduğu tarafa baktım. Asistan çocuk ve Hazar cam bölümün arkasında bana bakıyordu. "Umarım kalabilirim." Dedim sadece. "Hazırsan başlıyoruz." Diyen sesiyle cihaz hareket ederek beni içeriye doğru ilerletti. Yarım saate yakın içerde durdum. Başlığı çıkarırken , "Ahu çabuk ol. Ahu: "Ne oldu Gece. "Allah aşkına Ahu. Çıkar şu şeyi." Ahu başlığı çıkarır çıkarmaz yerimden kalkarken Hazar'ın da bulunduğu odadan çıktığını gördüm. Hızlı adımlarla kendimi odadan dışarı atarken Hazar'la burun buruna geldim. Ne konuşmasına ne dokunmasına izin vermeden, "Uzak dur!" Dedim yanımdaki duvara elimle tutunarak. Şuan bedenim yine elektrik yüklüydü. Kendimi zor tutmuştum. "Gece iyimisin?" Dedi Hazar. "Dokunma lütfen."Dedim. "İzin ver geçsin." Ona yeniden zarar vermek istemiyordum. "Sakinleşirsem geçer." Diyerek kendimi duvarın dibine dizlerimin üzerine bıraktım. "Nasılsın?" "Daha iyi. "Gel hadi." Dedi beni yerden kucağına alarak. "İyiyim dedimya, kendim yürürüm." Ama dinlemedi bile. "Neden buraya geldik. Dedim yerimden kalkarak. "Hadi doktora gidiyoruz." "Gerek yok ben zaten dün görünmüştüm doktora." Dediğinde alık alık baktım. "Beni kandırdın. Ama vurduğum yerin yanık olan yer olduğunu hatırladığımda artık çok geçti. Sağ elini göğsünün üzerine koyarak, " Aahh!" Dediğinde içimde bir parça koptu sanki. "Özür dilerim." Dedim iki büklüm duran Hazar'a yaklaşarak. Ellerim yarım havada eğilerek, "Gerçekten özür dilerim isteyerek olmadı. Senin yüzünden, sen öyle beni kızdırınca..!" Demiştimki birden yerinde doğrulup Gözlerini gözlerime dikerek baktı. "Şimdi verebilirsin cevabını. Söylediklerinin anlamı neydi. ******************************* Bölüm sonu canlarım Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. |
0% |