@azamet_29_2
|
"Gerçekten yanımda dur desem duracakmısın?" "Evet. Dururum." "Sen delimisin. "Sen istersen dururum. "Yok daha neler." "Ben bir kere kaybettim Gece. Bir daha kaybetmeyeceğim!" Dediğinde Hazar'ın yüzünde geçmişten bugüne bugünden geçmişe acı ve gözyaşıyla kazınmış izler gördüm. Beni bu halde kabul edersen hep yanında olmak istiyorum. Demişti. Hazar'ın bedeninden büyük bir kalbi ve ruhu vardı bunuda biliyordum. Görmüştüm. Sessizce masadan kalkarken bir kez daha baktım Hazar'a . Bana mahçup şekilde bakan Emine hanıma sessiz ol işareti yaptım. "Nereye.?" Diye soran, Hazar'dı tabiki. "Doydum. Dedim elimdeki çikolataları göstererek. "Emine hanım bize birer kahve lütfen." "Tamam oğlum birazdan getiririm." Elimdeki küçük kutunun jelatinini ucundan açıp küçük bir çikolatayı ağzıma taşıyarak, salona doğru geçerken üzerimdeki pijama mı yoksa çarşaf mı karar veremediğim kumaşın uzuuun paçasına basınca tökezledim. Elimdeki çikolatayı dişlerimin arasına koyarken, "Tutma, tutma gül." Dediğimde izin bekliyormuş gibi kahkaha atmaya başlayınca gözlerim yüzünde, çikolata dişlerimin arasında,ağzım yarı açık kala kaldım. "Gülmesin bence bu adam. Ben alık alık bakarken birden durdu. Yüzüme bakarak, "Ne oldu." Diye sordu. "Seni ilk kez böyle gülerken görünce, bünye de alışık değil tabi..." Bir birimize bakarken Emine Hanım yetişti imdada. "Kahveler geldi." Dedi ortadaki büyük sehbaya bırakırken. Tamamını açtıktan sonra paketiyle birlikte sehbaya bırakıp içinden bir kaç tanesini alıp tek tek açarak bir yudum kahve bir küçük çikolata attım ağzıma. "Sağol bana kahve yeter." "Aa evet, sen çikolata sevmezdin değil mi? Kahve çikolata kahve çikolata derken fincan bitti. Geriye yaslanarak, " Dayı beyin kesesine bereket." Dedim gerçekten kaliteyim diye bağıran çikolatalara bakarak. Hazar'a döndüm. "Birazdan burda olur hepsi." "Saate baktım öğlen oluyordu. "Gece." "Hı." "Benim şirkete uğramam lazım. "Tabi Sen git. "Hayır!" " Hazar, di dedim. Ama hastane işi için burda kalacağız mecbur diyecektim." Bir dizini koltuğa çekerek bana döndü yönünü. Elini çeneme koydu nazikçe. Kocaman gözlerle gözlerime bakarken sol tarafımda göğüs kafesimi zorlayan kalbim beni zor durumda bırakıyordu. "Şimdide, sonrada, burda kal hep kal." Yüzümün şuanki halini hayal edemiyordum. Bu cümlenin neresinden giripte nasıl bir şey söylemeliydim bilemiyordum. Ben bön bön bakarken içeriye giren Alpay hayatımı kurtarmış gibi hissettim. "Abi Gece hanımın eşyaları. Ahu'mu paketlemişti. "Odaya bırakın." Dedi Alpay ve arkasındaki adam paketleri ve çantaları yukarıya taşırken arkalarından giren Paşa'yı görmemle, "Annecim!" Diyerek kendimi koltuğun tepesine çekmem bir oldu. O kadar panik olmuştumki korkudan koltuğun arkasına düşme ihtimalini unutmuştum. "Dikkat et bir yerini kıracaksın." Diyerek beni bırakınca kendimi koltuğun arkasına attım. Koltuğun arkasını siper alıp, "Ay! o damı burdaydı." Dedim korkuyla. "Paşa dışarı.!" Dediğinde Paşa çıktı. "Bende küçücük köpekten korkmana inanamıyorum." "Dev Hazar, sana göre küçük. Tamam biraz abartılı oldu, ama büyüktü işte. Yerimde doğrulup, "Her neyse ben gidip şu üzerimdeki çarşafı çıkarayım. " "Tamam akşam görüşürüz. "Görüşürüz." Diyerek paçalarımı dizlerimden tutarak üst kata çıkmak için merdivenlere yürüdüm. Odama çıktığım da çantalar yatağın üzerinde bana bakıyorlardı. Oh be dünya varmış. Sabahtan beri kocaman bir pijamayla gezip durdum. Odadaki dolabı ve çekmeceleri açıp kıyafetlerimi hızlıca yerleştirdim. "Hay şansıma ya." Kablo evde kalmıştı. "Seni pil kılıklı." Kendim doldurabilirim. Diye düşündüm. Gücümü harekete geçirerek elimdeki pile aktarmaya başladım. Hisettigim acıyla hızla banyoya girerek soğuk suyu açıp elimi suya tutarken gözümden yaş çıktı. Çok kötü değildi. Ama gerçekten acıyordu. Adalet işte. Hızlı adımlarla banyodan çıkarak aşağı indim. "Gece kızım ne oldu eline." Emine hanıma, "Telefonum alev aldı." Diyerek yeşil buzlu kalıbı dolabın kapağından alıp elimi üzerine koydum. "Emine Hanım evde yanık kremi varmı." " Valla bilmiyorum kızım ben anlamam. Aşağı banyoda ecza dolabı var bir bak istersen." Yerimden kalkıp alt kattaki banyoyu bulup ecza dolabına baktım. "Hazar oğluma haber verelim." "Hayır gerek yok. Sakın arama benim yüzünden yeterince aksadı işleri. "Hiç içime sinmiyor ama sen bilirsin kızım." Elimdeki buzluğu yedeğiyle değiştirip avuç içimde tutarak odama çıktım. Yerdeki yanık yere hüzünle bakarak kendimi yatağa bıraktım. "Neymiş? Kendimi yatağa bırakıp kalıbı elimin altında tutarak gözlerimi kapattım. Elimdeki sızıyla uyandım. Gözümü açtığımda uyku sersemi gördüğüm "Sen?" Dedim sol elimle gözlerimi ovuşturarak. "Neden erken geldin." Dedim. "Elini nasıl bu hale getirdin." Dedi asık suratıyla. "Benim yüzümden mi geldin yoksa? Emine hanıma arama demiştim." "O aramadı. "Gelmeni gerektirecek kadar kötü değildi." " Yanık çok acır..." "Nasıl oldu. Nasıl becerdin." Dedi sargı bezini sürdüğü kremin üzerinden sararken. " Şey bataryam bitmiş. Kablomda evde kalmış bende yeni bir şey deneyip kendim doldurmaya çalıştım." "Ne yaptın ne yaptın?" Dedi yerinden kalkarak. "O ayarsız gücünü pil doldurmayamı kullandın?" İnanamaz gözlerle baktı gözlerime. "Sen delirdinmi parmakların kopabilirdi. Haklıydı bu yüzden suçlu bir çocuk gibi sessiz kaldım. "Acıyormu ?" "Başımı iki yana salladım." "İyi. "Misafir.? " Evet birde o Emin denen herif. " "Emin mi.?" Şaşkın baktım. Emin. Beni ziyarete, hemde Hazar'ın evinde ziyarete gelmiş. "Nasıl?" Hazar memnuniyetsiz şekilde, " Seni ararken bindiğin araba sayesinde Emin'e kadar ulaştık. Nerde olduğunu bileceğini düşünmüştüm. Ama onuda kandırmışsın. "Allah,Allah. Ama Hazar'ın kıskanç şekilde bana olan bakışlarını görünce, " Boşa merak etmiş." Dedim. Sakinleşmesi için. Banyoya girip sol elimle yüzümü yıkayıp çıktığımda kapının önünde beni bekliyordu. "Gece canım nasılsın?" Diyerek geri çekildiğinde bu kez elimi görünce, "Eline ne oldu?" Dedi korkuyla. "Bir şey yok Ahu küçük bir yanık." Hazar ilerleyip kendini koltuğa bırakırken bende yanlarına geldim. "Bizi korkuttun." Dedi kulağıma doğru kısık sesle. Sonra tekrar sarıldı. " Emin, hoş geldin." Dedim sol elimi uzatarak. Ama Emin elimi sıkmak yerine birden sarıldı. "Seni deli kız. Emin'in kollarının arasından, arkasındaki Hazar'a kaydı gözüm. Elini çekip bana baktığında gözlerinin koyuluğu dahada artmıştı. "Kusura bakmayın." Diyerek kendimi Emin'in kollarının arasından çıkardım. "Korkutmak istemedim. O an ne yaptığımın pek farkında değildim." Dedim. "Seni iyi gördüğüm sevindim." "Sen ne yaptın. "İyi bu yıl daha zor geçiyor ama baş ediyorum. Bana yaptığın iyiliği ödeyemem." "İyi bir doktor ol. O şekilde öde. " "En iyisi olmak için uğraşacağım sana söz. Sen nasılsın seninde..." "Evet bende hastayım. Ama bir umut var demiş doktor." Hazar'a baktım. Gözlerindeki kıskançlık yerini şevkat dolu bir bakışa bırakmıştı. "Umarım." Dedi Emin. Maalesef tıpla alakası yok diyemedim. "Her neyse. Dedim arkadaşlarıma. " Banada musade." "Nereye" "Yatmaya malum yarın kader günü." Dedim önüme bakarak. "Önce elini yeniden kremleyelim." Elimdeki sargıya baktım. "Otur." Ben yatağın kenarına otururken Hazar'da elinde kremlerle gelip karşıma oturdu. Poşetten çıkardığı iki kremi içindeki küçük şeffaf kutucuğun içine sıkıp birbiriyle karıştırırken Şuan kendimi bir sapık gibi hissetsemde gözlerim takılı kalmıştı işte. Adam uzun, yakışıklı ve kaslıydı. Elden ne gelir. Hazar kremleri bırakıp sargıyı açtı. " Gözlerini alamadın. Bu kadar çokmu beğendin." Dedi hınzır bir gülümseme ile. " Ha! Ne! Kahkaha atarak bana baktı. "Kızardın. Dedi ayağa kalkıp ilaçları aynanın önüne bırakırken. Söylediği şeyle dahada kızarmış ve sinirlenmiştim. Adam kısa devre dedi ya. " Sen başlattın. Desemde adım adım geliyordu. "Hazar uzak dur!" Dedim gözlerimi aşağı çevirerek. Yinede burnumun ucuna kadar geldi. Ellerini yanlarımdan dolaba dayayarak kulağıma eğilirken burnum şuan göğüs kafesindeki saklı kalbinin hizasındaydı. "Zamanı gelince yakından görürsün. Hazar geri çekilip arkasını dönerek kapıya yürürken bıraktım, tuttuğum nefesimi. Ne ara nefesimi tutmuştum. Elimdeki gücü dağıtıp ne dedi o. Az önce olan neydi. Kafam karma karışık şekilde geri geri yürüyüp yatağa oturdum. Kendine gel Gece yat zıbar. 🦋🦋🦋 Sabah erkenden kalkıp elimi yeniden pansuman yaptıktan sonra kahvaltı bile yapmadan soluğu hastanede aldık. Michael denen doktor ve doktor Mehmet bizi bekliyordu. Aslında haksız sayılmazdı. Binaya doğru ilerlerken o gün olanlar aklıma gelince hatırladıklarımla beynimden bacaklarıma giden kan kesildi sanki. Yürüyen ayaklarım birden durdu. Durduğumu gören Hazar bana baktı. "Gece?" Dedi. " Hazar. Hazar bana döndü. Ellerinin arasına aldı yüzümü. Gözlerime baktı. " Güvenmek stiyorum. "Bana güven herşey daha iyi olacak." Dedi ve burnumun ucuna küçük bir öpücük bıraktı. Kocaman ve şaşkın gözlerle baktım gözlerine. Dudakları ilk kez bilinçli şekilde tenime değmişti. Kalbimin atışları kulaklarıma tırmanırken derin bir nefes alıp verdikten sonra kolunu tekrar belime sarınca ilerledik. 🦋🦋🦋 Gece'yi de alıp sabahın erken saatlerinde hastaneye geldik. Bahçeye geldiğimizde Gece'nin geçen hafta yaşadığı olayı hatırlamasıyla içeri girmek için tereddüt edince onu sakinleştirip yeniden ikna etmem gerekmiş, hatta küçük bir öpücükten yardım almıştım. Gece sakinleşip derin bir nefes aldıktan sonra içeri girip 2. Kata çıkarak iki doktorun bizi beklediği odaya geldik. Kulağına eğilip, Yavaş adımlarla içeri girdiğimizde Michael Gece'ye bakarak, "Geçmiş olsun." Dedi Önce. Gece ingilizce konuşarak, "Bir an önce bitirelim şu muayene işini" Dediğinde şaşkın dinledim ingilizce konuşmasını. Bu kadar iyi ingilizce bildiğini bilmiyordum. Yarım saat kadar sonra. "Şartmı." Dedi Gece. "B-ben o cihazı sevmiyorum. " Michael: Çaresiz tamam Dedi Gece. Ama gözlerindeki bakış sıkıntılıydı. 10 dakika sonra Michael ile birlikte MR odasının önündeydik. Gece kapının önüne geldiğinde yine korkuyla geriledi. "Korkma burdayım." Dedim yine. İçeriye girerken endişeli şekilde baktı yüzüme. Ahu'da yanımıza gelince asistan ses sisteminden Gece'ye başlıyoruz dedikten sonra Cihaz Gece'yi içeriye doğru alarak dönmeye başladı. Dediği şeyle bir anda endişe sardı beni. Bunu söylememişti. Gece'nin o cihazda daha uzun kalacağından haberi yoktu. Süre geçmişti ve Gece'nin ellerini sıktığını bacaklarının titremeye başladığını gördüm. Ahu endişeli gözlerle bana bakarken, "Dayanamayacak." Dedim. Hemen belimdeki kemeri ve cebimdeki anahtar,telefon dahil bütün metalleri çıkarıp Ahu'ya verirken, "Cihazı kapatmayın." dedim. "Ne yapıyorsunuz?!" Diyen Michael'i umursamadım bile. "Gece. "Hazar? Neden hâlâ burdayım. Çıkarın beni zorlanıyorum. "Gece. Az kaldı." Dedim elini tutarak. Ne olur biraz dayan. Dedim. Ama elimdeki eli ve bacakları hala titriyordu. "S-sen. "Şşşiittt. Bir kaç dakika sonra Cihaz yavaşlatarak durunca Ahu içeri girerken ben önce davranıp başlığı açınca Gece koşarak dışarı attı kendini. Eliyle duvardan destek alırken yine yere yığıldı. Derin nefesler almaya çalışarak, "Uzak dur." Bir süre sonra Gece gözlerini açınca, "Nasılsın." Dedim. Başını aşağı yukarı salladı. "Gel hadi." Diyerek kucakladım Gece'yi. "Ahu eşyalarımı getir." Michael ile biz önden giderken Ahu'da arkamızdaydı. Tekrar Mehmet'in odasına gelip içeri girdik. Gece'yi koltuğa bıraktım. " Dinlen güzelim. " Dedim. Görüntünün ekrana düşmesini beklerken eşyalarımı alıp ceplerime yerleştirdim. Sonra kemerimi yeniden taktığımda görüntü ekrana düştü. Mehmet ve Michael ekranı bizde ikisinin yüzünü inceliyorduk. Michael bize çevirdiği saşkın bakışlarla Dediginde gözlerimi Gece'ye çevirmemle gözlerinin kaydığını gördüm. Olduğu yere düşerken tuttum. Zavallı, duyduğu şeyin heyecanıyla yığılıp kaldı. |
0% |