Yeni Üyelik
32.
Bölüm

🦋H.K 32 Bedel 🦋

@azamet_29_2

"Sende mi lan.?
Sendemi?
Hepinizmi hain oldunuz lan. Serefsiz piçler."

Hazar'a baktım. Yüzü bembeyaz olmuş dudakları morarmaya başlamıştı. Zehir artık bütün vücuduna işlemişti.

Bir kaç saniye bana baktı. Gülümsemeye çalıştı.
Sonra olduğu yere yığıldı.

Hazaaarrr!!

Dizlerimin üzerinde emekleyerek Hazar'ın yanına geldim. Omuzlarından iterek sırt üstü yatırdım. Kolları ve başı yana düştü. Kendinde değildi.

" Hazar!" Dedim çığlık atarak.
Kapının önündeki Alpay," Abi!" Diye bağırdı.
Dünya durdu. Kalbim durdu.
Hazar'ı öylece cansız yatarken görünce, ruhum bedenimden çıktı sanki.

Alpay, " Bırak lan şerefsiz hain." Diye bağırırken arkasındaki Oğuz kolunu Alpay'ın boynuna sarmış diğer elindeki silahı kafasına dayamış ve bırakmıyordu.

Alpay şuan istesede yardım edemiyordu. Oğuz denen adamda hain çıkmıştı.
Oda Rıfat gibi Şahin'in adamı olmuştu.

Titreyen elimi korkarak Hazar'ın boynuna koydum.
Nabzı yok denecek kadar yavaş atıyordu.
Ölüyordu.
Hazar gözlerimin önünde ölüyordu. Ellerim göğsünde sarsarak,

" Ölme!
Hazar ölme!
Ne olur ölme!"

Diye yalvararak ağlamaya başladım.
Ölemezdi beni geride bırakıp ölemezdi. Ölmemeliydi.
Allah'ım ne olur ölmesin. Diye yalvardım içinden.

Aynı anda arkamdaki Şahin,

" Elveda Hazar." Dediğinde nefretle baktım yüzüne.

Şahin silahını üzerimize çevirip tetige basarkan Hazar'ın üzerine kapandım.

Aynı anda ortaya çıkan gücüm kurşunu engellemişti ama ikincisinin garantisi yoktu.

Alpay kapıda Oğuz'dan kurtulmaya çalışırken ben Hazar'ı korumaya çalışıyordum. Kurşunlardan korusamda zehirden koruyamazdım bir an önce hastaneye gitmeliydi.
O anda mucize gibi dışardan silah sesleri geldi.

Kimdi?
Kim gelmişti?
Şahin'in adamlarıyla çatışan kimdi?

🦋🦋🦋

# 1 SAAT ÖNCE #

Alpay:

"Abi sen çocuklarla hastaneye git. Ben giderim eve.

" Olmaz. Bas gaza."

" Abi o bıçakta zehir varsa..."

" Varsa var.
Önce Gece."

" Abi yapma!
Ben gidiyim, sen hastane git."

" Olmaz dedim Alpay. Delirtme beni. "

Abi o zaman Dayı Beyi arayayım yardım lazım olabilir.

" Ne yaparsan yap, gaza bas yeter."

Alpay hem gazı kökledi. Hem Hazar'ın dayısını arayarak durumu anlatıp acilen yardım lazım Dedi.

🦋🦋🦋

Kimdi.
Kim gelmişti.
Şahin'in adamlarıyla çatışan kimdi.

Silâh seslerinden sonra Alpay'ın arkasındaki Oğuz'un düştüğünü görmemizle Şahin:

"Hassiktir." Çekip mutfağa dönerek kaçmaya başladı.
Şerefsiz yine kaçıp kurtulmanın hesabını yapıyordu.
Alpay koşarak yanıma gelince,

Alpay'ın kolundan tutup ağlayarak yalvardım.
" Alpay ne olur kurtar onu. "

Dedim yerimden sendeleyerek kalkarken.

"Gece dur!"

" Allah aşkına kurtar onu ne olur Alpay!"

Dedim Şahin'in peşine düşerken.
İzin vermeyecektim.
Hazar ölürse onun yaşamasına izin vermeyecektim bu kez.

Şahin mutfağın arka kapısından koşarak arka bahçeye çıktığında bende peşinde koşmaya başladım.
Yapabildiğim kadar hızlı yetişmeye çalışıyordum.
Benden daha hızlıydı ama peşini bırakmayacaktım.
Bu sefer olmazdı.

Hazar'ın hali geldi gözümün önüne.
Akan göz yaşlarımı tutamadım.

Ne olur Hazar'ım!
Ölme!

Dedim.
O an fark ettim ne söylediğimi.
Ne demiştim ben...

HAZAR'IM! Demiştim farkında bile olmadan.
Hazar'ın Gece'm dediği gibi bende Hazar'ım demiştim.
Dahada dolan gözlerimi koluma sildim. Hem ağlıyor hem koşuyordum.

Şahin. Yaptığını ödeyeceksin! Hazar'a ve bana yaptığını ödeyeceksin.
Bu sefer kurtulamayacaksın.
Bu sefer senden ölü yada diri bir şekilde kurtulacağız.

Koşarak bahçe duvarına gelen Şahin hızla arkasını dönüp tekrar ateş etti.
Anlık vuracağını düşündüm ama tutturamadı.

Bir sonraki kurşunu engelleyebilirmiyim bilmiyordum.
Sonra hızla duvara tırmanıp duvarın üzerine oturarak tekrar bana döndü Şahin.

Arka arka tetiğe bastı.
Zaten allak bullak olan gücüm bu kez çok etkili değildi.

Omuzumun üzerini sıyırarak geçti kurşun.
Bir şeyler yolunda gitmiyordu. Gücümü doğru düzgün kullanamıyordum.
Bunun o uyuşturan ilaçla ilgisi yoktu. Farklı birşeydi hissettiğim.

Sebebini düşünmeyi sonraya bırakıp canımın yanmasını umursamadan koşmaya devam ettim.

Hiç bir acı şuan Hazar'ınkinden fazla olamazdı.
Onu kaybetmek korkusu ve acısı şuan bu acıdan daha baskındı.

Şahin duvarın diğer tarafına anladığında bende tek hamlade duvara çıktım. Sonrada peşinden atlayıp nefes nefes koşmaya devam ettim.

Şahin evin arkasındaki ağaçlık alana daldığında bende peşinden gittim.
Evet tehlikeliydi.
Ağaçların arasına saklanabilir bana saldırabilirdi. Ama bunu göze alıyordum. Q
Hazar ölümle burun burunayken ne ondan ne ölmekten korkmazdım.
Bende peşinden daldım ağaçlık alana.
Allah'ım yardım et. Dedim yavaşlattığım adımlarla yürüyerek.

Sağ elimi sol omuzumun üzerine dokundum. Acıyla birlikte elimdeki sıvıyı hissettim.
Karanlıkta göremiyordum ama kanamıştı bunu anlayabiliyordum. Şuan tek güvendiğim kendi gücümdü.
Şahin bana ateş ederse beni koruyacak tek şey gücümdü.

Bir yandan nefesimi düzenleyerek ağır adımlarla yürümeye devam ettim.
İki elimi iki yana açarak iki küre oluşturdum.
Yürümeye devam ettim. Bu küreler el feneri gibi önümü aydınlatıyordu.

"Şahin." Diye bağırdım.

" Şahin beni duyuyorsun biliyorum. Burdan çıkmana izin vermeyeceğim Allahın belası.
Hazar'a Bade'ye bana yaptığını sana ödetmeden kurtulamazsın benden."

Bir sürelik sessizlikten sonra Şahin:

" Bak sen küçük ateşli kızımız baya baya cesurmuş."

Dedi 10 15 metre ötemde görünerek.

" Nasıl kurtuldun o zehirden. "

" O kız o kadarda zeki değilmiş. Yaşlı bir kadına yenildi."

Dedim gülerek.

"O zehiri enjekte edemedi."

" Geri zekalı aptal." Dedi kızgın.

Sonrada silâhı üzerime çevirerek devam etti.

"Sen kurtulmuş olabilirsin ama Hazar kurtulamayacak.
Daha hastaneye ulaşamadan ölecek."

" Hayır.!
Hayır ölmeyecek.
Senin gibi biri şerefsizin yüzünden ölecek biri değil o."

" Ölecek...
Hemde acı çekerek, inleyerek, can çekişerek ölecek! "

Dediğinde.
Daha fazla dayanamadım. Bağırarak üzerine koştum.
Aynı anda bana doğru arka arkaya ateş etmeye başladı.

Kurşunlar bana değiyormu değmiyormu anlamıyordum.
O kadar öfkeliydimki bütün duyularım uyuşmuştu sanki.
Tek düşündüğüm Şahin'i yok etmekti o an.

Hayatımda böcek bile öldürmeyen ben şuan Şahin'i öldürmek istiyordum.

Ve sonunda boş tık sesi geldi silahtan. Şarjör boşalmıştı kurşunu bitmişti.

Hızla yanına geldiğimde iki elimi göğsüne dayayarak bugün gücümle hatta ölmesini isteyerek elektiriğimi vücuduna yükledim.

Şahin aldığı şokla 2 metre geriye düştü. Nefes nefese izledim hâlini. Yeniden ayağa kalkarken kahkaha atıyordu.

" Sen insan değilsin."

"Hazar kendine uzaylı birini bulmuş. Uzaylı küçük bir fahişe.
Zavallı Bade.
Şimdi kemikleri sızlıyordur."

Dediğinde bende film koptu.

"Seni adi serefsiz. "

Dedim Elektirk yüklü yumruğumu suratına geçirirken.
Seni piç Dedim diğer elektirik yüklü yumruğumu karnına geçirirken.

Seni katil...
Alma onların adını pis ağzına. Alma.!
Dedim Bir kere daha vurarak.

"Bebek katili, kadın katili. "

Dedim. Bir kere, bir kere daha vurarak. Hem ağlıyor hem vuruyordum.
Yedigi şoklar ve aldığı yumruklarla sendeledi.
Geri Geri giderken sonunda düştü.

Oda, bende nefes nefeseydik.

" Seni affetmeyeceğim."

Dedim bağırarak. O an farkettiğim esen rüzgar ve ayın ışığıyla nerde olduğumuza baktım.
Ağaçlık korudan çıkmış bir uçurum kenarındaydık. Başımı yukarı kaldırdım.

Gece'nin karanlığını dolun ay laciverte çevirmişti.
Hava ayaz gökyüzü berraktı.

" Yolun sonu için güzel bir yer." Dedi Şahin.
Ellerimi iki yana açtım yeniden.

"Ölmen için iyi bir yer. "

Kahkaha atarak güldü yeniden.

"Size bu zevki tattırmam."

" Kaçacak yerin kalmadı Şahin.
Burda bitecek bu iş. Artık kimseyi üzemeyecek zarar veremeyeceksin."

"Ben böyle değildim." Dedi bağırarak.

"Sevdiğim kadını başkasına kaptırıp sonunda ölümüne sebep olmak nasıl bir azap biliyormusun.
Hepsi o Hazar'ın suçu.
Onunla evlendigi için oldu herşey.

Ama artık bitti.

Bu geceden itibaren Hazar diye biri yok. Böylelikle banada gerek kalmadı. İntikamımı aldım.

Size Şahin'i öldürme zevkini tattırmayacağım."

Dedi gerileyerek.
Bir adım ve bir adım daha geri gittiğinde artık uçurum kenarıydı.

Bana baktı bir süre sonra kollarını iki yana açtı ve kendini geriye bıraktı.
Bense öylece kaldım.
Az önceki sinirim, onu öldürme arzum, öfkem bir anda sönmüş ne yapacağımı ne düşüneceğimi bilememiştim.

🦋🦋🦋

Şahin mutfağın arka kapısından koşarak arka bahçeye çıktığında Gece'de peşine takılıp çıkarken Alpay sadece arkasından baktı.
Gece'yi mi engellemeliydi yoksa Hazar'ı mı kurtarmalıydı.

Hazar'ı kurtarmalıydı.
Önceliği Hazar' dı.
Abisinin yakasını açtı önce nefes alabilmesi için.
Arkasından koşarak yardıma gelen dayısı ve oğlu Nevzat'tı.

Geçmişte olduğu gibi dayısı yine Hazar'ın yanında olmuştu.
Aradıkları anda oğlu Nevzat ile hemen yola çıkmış Hazar'ın yardımına gelmişlerdi.

Dayısı Hazar'ın yanına çöküp önce boynuna baktı zayıf da olsa nabız vardı.

"Acele edelim hemen hastaneye yetiştirelim."

Nevzat, Alpay ve dayısının kollarında aceleyle arabaya taşındı Hazar.
Arka koltuğa bırakıldığında yanına dayısı oturup, başını kucağına aldı oğlum dediği Hazar'ın.

" Dayan oğlum.
Sen güçlüsün. Pes etme dayan." Dedi adam acıyla.

Nevzat motoru çalıştırıp gazı kökledi. Hızla bahçeden çıkarak yola koyuldular. Alpay telefonundan hastanenin Başhekimi Erdem'i aradı. Bir çırpıda anlattı olanları.

Adam,
"Oyalanmayın hemen getirin. Acilde bekliyorum." Dedi ve kapattı.

" Bas Nevzat bas. Bir an önce yetişmeliyiz."
Nevzat sona dayanan pedala biraz daha yüklenirken,
Alpay arkaya döndü.

"Dayı nasıl?" Dedi korkarak.

Yaşlı adamın gözleri hüzünlü,
" Zorlanıyor." Dedi.

Dev deden adam nefes almakta zorlanıyordu. Kalleş bir adamın kalleşçe kullandığı zehir ciğerlerini tıkıyordu.

" Ne kadar dayanır bilmiyorum."

Dedi adam ağlamaklı.
Nevzat dahada bastı gaza.
Gecenin karanlığını yararak yetiştiler hastaneye.
Acile girdikleri anda bir kaç doktor karşıladı Hazar'ı.
Daha içeriye alınırken serum ve oksijen maskesi takılıp kolundan kan alındı.
Hazar acil müdahale odasına girerken hemşire aldığı kanı koşarak tahlile götürdü. Zehirin ne olduğunu anlayarak panzehir verilmeliydi.
Bu sırada zaman kazanmak için ilaç verildi serumla birlikte.

Yatağa alınan Hazar'ın yüzü morarmaya yakın bir renk alırken, dayısı, Nevzat, ve Alpay delirmek üzere dört dönüyorlardı.

Ellerinden gelen birşey yoktu.
En kötüsü de buyduya zaten.
Ölümle cebelleşen Hazar'ı izlemek ölmekten beter hissettiriyordu dayısını.

Bir kaç dakika sonra bir doktor ve Erdem koşarak girdi kapıdan.
Elindeki panzehiri beklemeden Hazar'ın kolundaki damar yolundan bastı doktor.
Ne kadar hızlı o kadar iyi. Bekleyecek hal yoktu.
İlaç Hazar'ın damarlarına girdikten sonra dayı bey eli kalbinde dizlerinin üzerine çöktü.

"Çok şükür." Dedi.
"Çok şükür"
Nevzat korkuyla babasının yanına çöktü.

"Baba!
Baba iyimisin?
Doktor!" Diye bağırdı.

Babasının yine kalp krizi geçirdiğini düşündü.
Bu kadar korku telaş ağır gelmişti adama.
Rahatlayınca dizlerinin bağı çözülmüştü.

" Bir şey yok evlat iyiyim. Sadece sinirlerim boşaldı."

Dedi dayı bey.
Nevzat ve Alpay koluna girmesiyle
yerden kalkıp diğer yatağa oturdu.

" Uzan." Dedi Nevzat.

"Dinlen biraz. İnşallah düzelecek"

Doktor her ihtimale karşı yinede muayene etti adamı.
İyiydi neyseki.
Artık sadece beklemek kalmıştı.
Hazar'ın gözlerini açmasını bekleyeceklerdi.

Ya Gece. Gece nerdeydi.

🦋🦋🦋

Uçurumun kenarında öylece baktım. Boşluğa baktım.
Şahin az önce gözlerimin içine baka baka kendini arkasındaki uçuruma bırakmıştı.
Onu öldürme hesabı yaparken gördüğüm şeyi aklım almadı.
Kafam daha da karışmıştı.
Yaptığının bedelini kendi ödetmişti kendine.

Hakettin dedim mırıltıyla.

Aklıma gelen Hazar'la, durma burda. Dedim bu kez kendime.
Hemen geri dönmeli Hazar'ın yanına gitmeliydim.
Ne haldeydi acaba.
İyimiydi, yaşıyormuydu.
Yaşamalıydı.
Yaşamak zorundaydı.
Benim için. Bizim için...

Arkamı dönerek koşar adım yürümek istedim ama birkaç adımda hissettiğim acılar mani oldu.

Başımda, bacağımda karnımda ve omuzumda acı hissediyordum.

Ne olmuştu.
Yaralımıydım.
O anki adrenalinle mi bilmem farkına varmamış birşey hissetmemiştim.
Ama şuan canım yanıyordu.

Elimi başıma götürdüm.
Şakağımda kan vardı.
Sol ayak bileğime baktım. Üzerinde kan vardı. Kazağımı kaldırıp
acıyan sol yanıma baktığımda yine kan vardı.

Şahin'in sıktığı kurşunlar isabet etmesede her biri sıyırmıştı.
Ama nasıl?
Bir an düşününce anladım, gücüm azalıyordu.
Bu yüzden zorlanıyordum.
Sıyrıklar bu yüzdendi.
Ne yarayı ne kanı umursamadım.
Bunu düşünmeyi sonraya bıraktım.

Hızlı adımlarla yürüdüm yolu. Ağaçlıktan tekrar çıktığımda hızla eve doğru ilerledim.
Üzerinden atladığım duvardan tekrar geçerek bahçeye girdim.
Koşarak mutfaktan bahçeye açılan kapıdan geldim. Beni gören iki koruma anında silahla karşıladı beni.
Başkası sanmışlardı.

" Hazar." Dedim.

"Hazar nerede?
İyimi.?
Hastaneye mi götürüldü.?
Durumu nasıl?"

Adamlar,

" Bilmiyoruz haber gelmedi." Diyebildi üzgün.
Koca dünya taşdan duvar oldu,üzerime çöktü bende altında kaldım sanki.
O anda Emine teyze geldi yanıma.

" Gece kızım nerdeydin öldüm meraktan.
İyimisin ne bu halin yaralımısın.?"

"Emine teyze, Hazar.! " Dedim gözümden akan yaşlara karışan hıçkırıkla.

Emine teyze bana bakarken onunda gözleri doldu.

Yanımdaki adamlara,

"Beni hastaneye götürün hemen, ne olur." Dedim.

Adamlardan biri,

"Tamam gidelim." Demiştiki.

" Gece!
Gece nerdesin?" Diyen Alpay'ı duydum.

Koşarak salona geldim.
Alpay salonda gözleri evi tarıyor, beni arıyordu.
Koşarak yakasından tuttum.

"Alpay...
Alpay söyle.
Hazar.
Hazar nasıl?
Ne olur iyi de.
Ne oluurr." Dedim dahada ağlayarak.

Gözleri yüzümde gezdi önce.

" İyi. Seni götürmeye geldim."

" İyi." Dedim.
" İyi.
Allah'ım yaşıyor.
Şükürler olsun yaşıyor."

Dediğimde dizlerimin son gücüde tükendi bitti. Akşamdan beri gerilen vücudum rahatlayıp pes etmiş kendimi olduğum yere bırakmıştım.

Düşecekken Alpay tuttu.

" Gece?
Gece iyimisin yaralamısın? Gece!"

" İyiyim. Şimdi iyiyim.
Hazar'a götür beni. Ne olur."

"Tamam." Dedi kucağına alarak.
Diğer adamlara,
" Evi boş bırakmayın." Dedi.

Arabaya kadar kucağında götürerek arabanın ön koltuğuna bıraktı beni. Sonrada direksiyona geçti.

" Alpay doğru söyle.
Gerçekten iyi mi?
Bana yalan söylemiyorsun değilmi.?"

" Hayır gece doğru söylüyorum. İyi. Panzehir verildi.
Yarasınada bakıldı şu an dinleniyor.
O yüzden gelip seni aldım.

Sen neredeydin.
Sana Şahin'in peşinden gitme demiştim.
Nasıl oldu bu yaralar iyi misin daha ağır yaran var mı?"

" Yok ben iyiyim, çok iyiyim."

" Şahin'e ne oldu.
Kaçtımı orospu çocuğu."

" Şahin...
Öldü."

" Ne?" Dedi Alpay şaşkın şekilde bir bana bir yola bakarken.

"Nasıl ya.
Ya yani sen mi öldürdün?"

" Hayır çok istedim.
Gerçekten çok istedim, ama kendi kendi kendini...
Uçurumdan aşağı bıraktı kendini."

" Bu yaralar onun yüzünden mi oldu."

"Evet üzerime ateş açınca bir kaç sıyrık oldu ama önemli değil."

" Aptalmısın?
Neden peşinden gidiyorsun.
Ya sana bir şey olsaydı.
Ne söyleyecektik Hazar abime?"

" Kaçmasına izin veremezdim.
Hazar'ı o hale getirip, göz göre göre kaçmasına izin veremezdim.
Yakalamak ve hesabını sormak istedim. "

Dedim. Gözlerimi elimin tersiyle silip burnumu çekerek.

" Hadi in geldik."

Dediğinde hızla arabadan indim.
Acil kapısına yöneldim ama aniden başım dönünce arabadan tutunarak destek almak zorunda kaldım.

Alpay hızla yanıma gelip koluma girdi.

" İyi değilsin.
Önce bir doktora görün."

Dedi ama olmaz dedim.

"Olmaz.
Önce Hazar'ı görmeliyim.
Gözümle görüp iyi olduğuna emin olmalıyım."

" Ne inatsınız ikinizde.
Elinizden çekeceğimiz var."

" Ne? "

" Yok bişey, hadi.
Biraz daha sık dişini. "

Alpay kolumda, birlikte içeri girerek asansöre yöneldik.
Hazar'ı özel odaya almışlardı sanırım.

Asansörle 4 kat çıktıktan sonra açılan kapı ile birlikte koridorda Hazar'ın gürleyen sesini duyduk.

Alpay eli alnında,

" Uyanmış." Dedi.

Şu an duyduğum en güzel ses onun gürlemesi olabilirdi.

" Bırakın kalkacam.
Gece'nin yanına gitmem lazım onu görmem lazım.
Bırakın diyorum lan size. Bırakın!"

O da beni merak ediyordu.
Alpay kolumda, hızlı ama aksatarak Hazar'ın odasına doğru geldim.
Kapının önünde durduğumda hem dayı bey , hemde Nevzat yatakta yatan Hazar'ı yatakta tutmak için çabalıyorlardı.

Dayısı:

"Oğlum bi dur hemen kalkamazsın."

Derken, gözlerim doldu.

" Hazar! "

Dedim. Sesi durdu.
İki adam iki yana çekildiginde göz göze geldik.

Hazar:

"Gece'm!"

Dedi.
Geceler günlere, günler gecelere karıştı.
Hepsi benim oldu.
Hazar'ın sesini duydumya dünya benim oldu.
Koşarak yatağa geldim.

" Hazar'ım!"

Dedim.
Kocaman gözlerle bana bakarken, ben ağlayarak sarıldım.
Oda bana sarılıp yanına çekti.
Yanına yatırıp göğsüne bastı.
Kollarım boynuna sarılı hıçkıra hıçkıra ağladım.

" Tamam güzelim." Dedi elleri saçlarımda.

Dayı bey:
" Biz çıkalım."

Dediğinde sadece ikimiz kaldık odada.

" Hazar çok korktum.
Sana birşey olacak diye çok korktum.
Seni kaybettim sandım."

" İyiyim.
Seni bırakıp gidermiyim? "

" Ya sen,sen nerdeydin.
Uyanıp seni göremeyince deliye döndüm."

Dedi beni kendinde uzaklaştırıp yüzüme bakarken.

Sonra,
"Başına ne oldu?" Dedi.

" Önemsiz."

Dedim yerimde doğrulurken ama bu kezde karnımdaki yara acıdı.

"Ne oldu Gece.
Neden canın yanıyor?" Diyerek kolumu tutunca bu kezde omuzum acıdı.

Hazar hızla yerinden kalkıp yataktan indi.
Kazağımı uçlarından tuttuğu gibi başımdan çıkardı.
Tiz bir çığlıkla ellerimi kendime kapattım.

"Delirdinmi ya napıyorsun?"
Dedim sinirle.
Elindeki kazağımı sıkarken öfkeli gözlerle inceledi bedenimi.
Önce başımda kanayan yere baktı saçlarımı kenara çekerek.

Sonra omuzumu inceledi kolumdan tutarak. Sonrada beni yatağa iterek ki o an bir, " Aahh." çıktı ağzımdan. Karnımdaki sıyrığa baktı.
Gözlerinin kızardığını gördüm.

Yataktaki örtüyü üzerime örtüp
kapıya yürüdüğünde dahada sindim örtünün altına.
Kapıyı açar açmaz,

" Alpay." Dedi yine gürleyerek.

" Hemen bir doktor getir."

" T-tamam abi."

Hızla geri geldi yanıma.

" Nasıl oldu bunlar
Şahin mi yaptı."

Diye bağırdı.
Yerimde sıçradım.

Örtünün altında önüme bakarak başımı salladım.

"Siktiğimin şerefsizi." Diye bastı küfrü.

" Nasıl yapar lan!
Na.. "

Dediginde,

" Öldü." Dedim.
Kocaman gözlerle baktı bana.

" Senden sonra kaçtı.
Peşinden gittim."

" Ne yaptın ne yaptın?
Delirdinmi?!
Neden peşine takıldın?"

" Delirdim. "
Dedim.

" Seni orda, yerde cansız yatarken görünce delirdim.."

Dedim ağlayarak.

" Peşine düştüm.
Öldürmek için peşine düştüm.
Kaçarken ateş etti.
Sıyırdı kurşunlar.
Önemsiz."

Şaşkın şekilde yüzüme baktıktan sonra. Yanıma oturup beni kaldırıp göğsüne çekti.
Uçurumun yanına kadar kovaladım. Kendini aşağı bıraktı."

" Sakın.
Sakın bir daha böyle bir şey yapma. Senin bir damla kanına dünyayı yakarım.
Anladın mı?"

Sessizce başımı salladım şuan bana ne kadar kızarsa kızsın umrumda bile değildi. Çünkü yaşıyordu ve ben onun sesini duyuyordum bu yeterdi.

Yüzümün değdigi tenle kendime geldim. Bir çığlık atarak kendimi geri çekerken,

" Ne? Ne oldu.?"

" Çı. Çıplaksın.
Üstün çıplak. "

" NE?
Saçmalama Gece.
Çıplak falan değilim.. "

Tamam pantolonu vardı ama üstü çıplaktı.

" Yarı çıplansın oldumu?" Dedim çemkirerek.

Gelen doktorla Hazar yanımdan kalkınca bende rahat bir nefes aldım.

" Doktor.
Bir kaç yerinde kurşun sıyrığı var." Dedi yine sinirle.
Adamın bir anı bir anını tutmuyordu.

Doktor yaralara bakarken Hazar"da uzaktan bizi izledi.
Doktor önce başımdakine sonra omuzuma sonra karnıma bakarak temezleyip birer bandaj yaptı. Yanındaki hemşire de bir serum taktı koluma.

" Başka bir yerinde varmı."

Hazar'ın bakışlarından kaçarak,

" Şey sol bileğimin üstü" Dedim ayağımı kaldırarak.

Hazar anında pantolomun paçasını kaldırıp baktı.
Olan siniri katlanarak artıyordu. Doktordan sonra bir araba daha fırça yiyecektim sanırım.

Doktor bacağımıda sardıktan sonra. Geçmiş olsun diyerek çıktı.

Hazar'da peşinden çıkarak kapının dışında dayısı ve Alpay'la birşeyler konuşurken serumdanmıdır nedir gözlerim kapanmaya başladı.

Sabah oluyordu ve gece boyu ayakta kalmıştım. Bir miktarda kan kaybı olunca uykumun gelmesi normaldi belkide.

Hazar tekrar içeri girdiğinde yanıma geldi.
Azara hazır ol gece.
Dedim kendime, ama kızmadı.

" Şimdi nasılsın." Dedi.
Elleri saçlarımda.

" Uykum var.
Hemde çok."

Dedim gözlerimi kapatarak.
Sonra Hazar'ın sıcaklığını sırtımda kolunu belimde hissettim.

" Uyu küçük pil.
Uyu dinlen. "

" Hazar."

" Hımm. "

" Gücüm beni terkediyor sanırım."

Loading...
0%