Yeni Üyelik
33.
Bölüm

🦋H.K 33 Sevmişim 🦋

@azamet_29_2

" Şimdi nasılsın." Dedi.
Elleri saçlarımda.

" Uykum var.
Hemde çok."

Dedim gözlerimi kapatarak.
Sonra Hazar'ın sıcaklığını sırtımda kolunu belimde hissettim.

" Uyu küçük pil.
Uyu, dinlen. "

" Hazar."

" Hımm. "

" Gücüm beni terkediyor sanırım."

Dedikten sonra derin bir uykuda buldum kendimi.

*****

Gözlerimi açtığımda yatakta yalnızdım. Aklıma gelen şeyle hızla doğrulurken örtüyü kaldırıp kendime baktım. Gördüğüm kazağımla bir oh çekerek rahatladım.
Geceki hadiseden sonra yarı çıplak uyansaydım çığlığı basardım heralde.
Yavaşça ayaklarımı sarkıtıp yatağın kenarına oturarak elimi başıma götürdüm. Hafif bir sızı ve küçük bir bandaj vardı.
Kazağımın yakasını kaldırıp omuzuma baktım. Sonra kazağımı kaldırıp karnıma. Artık pes edip bacağımada bakmadım.
Savaştan çıkmış gibiydim. Bandajlar yerli yerindeydi.

Yataktan inip yerde duran içi kan lekeli ayakkabıma baktım. Bacağımdaki yaradan sızan kan ayakkabımın içinde birikmişti.
Yinede mecburen giyerek ayağa kalktım. Aynı anda bacağımın acıdığını hissettim. Yere basarken zorluyordu.
Hiç kimse yoktu odada.
Hazar nerde acaba diyerek kapıya doğru aksayarak giderken Hazar'ın sesini duydum. Yine öfkeli geliyordu sesi.

" Rıdvan, Oğuz, Sibel.
Nasıl olur lan!
Nasıl?
Üçüde nasıl Şahin'e çalışır."

Cümlesinin ardından duyduğum cam kırılma sesiyle kapının aralık olan yerini birazcık daha açarak koridora baktım.
Hazar, Alpay ve dayısı koridorda konuşuyorlardı.
Hazar'ın yanındaki cam kırıklarını görünce, hemen yanındaki duvarın üzerindeki kırık çerçeveye kaydı gözlerim.
Cânım güne bakan çiçeklerinin camları yerde çerçevesi duvardaydı.
Sinirini duvardaki resim çerçevesinden çıkarmıştı.
Sonra konuşmaya devam etti.

"Ya Şahin?
Gerçekten ölmüşmü? "

Sorduğu soruyla karşısında ona bakan Alpay'a çevirdim bakışlarımı.

Başını sallayarak,

" Ölmüş." Dedi.

" Uçurumun dibinde bulmuşlar.
Boynu kırılmış. "

Duyduğum şeyle geri dönüp yatağa oturdum. Ellerimi dizlerimin üzerinde birbirine geçirdim.
Dün gece onu öldürmeyi o kadar çok istiyordumki resmen gözüm dönmüştü.
Ama şimdi öldüğünü duyunca tuhaf bir his kaplamıştı içimi.

Ellerimi havaya kaldırıp avuçlarıma baktım. Ellerimde iki küre oluşturdum.
Kolay olmuştu.
Peki...
Dün Gece neden beni Şahin'den koruyamamıştı.
O kurşunlar bedenime giremesede etimi sıyırmıştı.
Gücüm buna engel olamamıştı.
Gerçekten azalıyormuydu gücüm.
Bir süre bunu nasıl anlayabilirim diye düşündüm.
Düşündüm düşündüm...
Oturduğum yatağa bakarken aklıma gelen şeyi denemeye karar verdim.

Uykumda yataktan düşerken, yada yüksek bir yerden düştüğümde yada atladığımda beni hep gücüm koruyordu.

Bakalım hâlâ koruyabiliyormuydu.
Önce yatağa uzandım.
Sonrada gözlerimi kapatıp dönerek yataktan aşağı bıraktım kendimi.
Yere çarpmayı bekledim ama olmadı.
Gözlerim kapalı olsada kendimi havada hissediyordum. Gülümseyerek gücüm hâlâ yerinde. Demiştimki kendimi yerde buldum.

O sırada,
" Alpay sen çıkış işlemlerini yap."

Diyerek içeri giren Hazar, beni yerde görünce,

" Gece?"
Diyerek panikle gelip yanıma çöktü.

" Ne oldu?
İyimisin? Yinemi düştün sakar pil!"

Dedi kollarımdan tutup kaldırarak.
Sonra da yatağa oturttu.
O öyle diyince kendimi tutamadım.
Dolan gözlerimle sessizce ağlamaya başladım.

" Hazar..."
Dedim.

"Gece'm." Dedi.

"Neden ağlıyorsun güzelim, neyin var? Yaranmı açıyor hemen doktoru çağırıyorum."

Diyerek kapıya yöneldi.
Ama elinden tutup izin vermedim.
Başımı iki yana sallayarak,

" Bir yerim acımıyor."

Yönünü bana çevirdi. Yüzümü büyük, sıcak avuçlarının arasına aldı.Yüzünü yaklaştırdı yüzüme.

" O zaman neden ağlıyorsun.?
Ağlama, sızlatma kalbimi."

"Gücüm...
Gücüm azalıyor. Dün gece beni koruyamadı. Yaralarımı engelleyemedi.
Ya bir gün tamamen yok olursa.
İstemiyorum. Yok olmasını istemiyorum ben."

" O yüzden mi yerdeydin. Bunun içinmi ağlıyorsun güzelim.
Ağlama. Bu güç senin için çok güzel birşey olabilir ama gücün seninle var olmadı.
Bu güçle doğmadın. Bir gün gerçekten yok olacak belkide. Buna hazır olmalısın. Üstelik daha kesin bir şey yokki.
Belkide aldığın ilaçlardan oluyordur. Hadi artık ağlama. Bir süre bekleyelim görelim."

" Öylemidir."

Dedim umutla yüzüne bakarak.
Bu sırada kapı açılıp Alpay girdi içeri.

"Abi hazırız."

" Tamam geliyoruz.
Hadi Gece."

Dedi kucağına almak isteyerek.

" Sakın dokunma."

Dedim.
Olduğu yerde kaldı şaşkın.

" Niye, ne oldu? "

Ben kendim gideceğim.

" Olmaz Gece yürüyemezsin."

"İyiyim, yürürüm, kendim gideceğim."

" Gece saçmalama bacağında dahil her yerin yara. Yürürken canın yanar."

"Seninde yara.
Benimkiler derin değil.
Sende bir kurşun bir bıçak yarası var benimkiler sıyrık."

" Ben senin gibi değilim.
Sen kuş gibisin. Taşırken zorlanmam.
Şimdi itiraz etmede gidelim. "

Dedi. Yine kucağına almak isteyerek.

" Hayır.
İllede biri taşıyacaksa o zaman Alpay taşısın.
Ama sen taşıma."

İkisi aynı anda,

" Ne!!" Dedi.

Hazar kaşları çatık önce Alpay'a sonra bana baktı.
Yanıma yaklaşarak kulağıma doğru eğildi,

" Sana kimsenin dokunmasına izin vermem.
Kendi adamımı dövdürme bana Gece."

Dedi sinirle.

Baktım durum ciddî.

" Tamam yaa..
Canın yansında gör."

Dedim kollarımı çocuk gibi havaya kaldırarak.

"Aferim." Dedi beni kucağına alırken.
Bende kollarımı boynuna dolayıp,

" Madem öyle, kucakta taşınmanın tadını çıkarayım bari." Dedim.

Sonra burnumu Hazar'ın boynuna dayayıp kokusunu içime çektim.
Erkeksi kokusu ve parfümü her kadını mest edebilecek türdendi.

Hazar yüzünü bana çevirdi.
Ne yaptığıma baktı birazda şaşkın. Valla hiç utanacak değildim.
Dün Gece onu öyle gördükten sonra şu an ne düşünürse düşünsün unrum değildi.

Gözlerimi kapatıp gülümseyerek bakan gözlerinden kurtardım kendimi. Binadan çıktığımızda soğuk havayı tenimde hissedince dahada sığındım Hazar'ın göğsüne. Göğsü sıcaktı, yumuşaktı.
Arabaya kadar kucağında getirip bıraktığında. Hemen içeri girip kendimi koltuğa bıraktım.
Hazar' da girip kapıyı kapattığında arabadaki sıcağa şükrettim.

"Gidelim Alpay."

"Tamam abi."

Yanımda oturan Hazar'ın kaslı koluna sarılıp yol boyu sesizce gözlerimi kapattım.
Dün gece olanlar gözümün önüne geldikçe o korkuyu yeniden ve yeniden yaşadım.
Hazar'ı yaralı görmek zehirlendiğini bilmek canımdan can çekiliyorcasına canımı yakmıştı.

"Gece?
İyimisin?" Dedi elini omuzuma koyarak.

" Ha!
İ. İyiyim. Neden ki?"

Derken ellerime baktım. Tırnaklarım Hazar'ın koluna batacak kadar kolunu sıkıyordum şuan.

" Özür dilerim farketmedim acıdı mı."

" Hayır.
Neyin var?"

" Dün olanlar aklımdan çıkmıyor.
Seni öyle görmek...
Çok çok kötüydü." Diyebildim.

" Dün olanlar geride kaldı artık.
Üzülme. Bir dahada olmayacak. Bunun tekrarlanmasına asla izin vermeyeceğim.
Bundan sonra daha güzel bir hayatımız olacak. Sana söz veriyorum."

Dediğinde umutla baktım gözlerine.
Çok istiyordum.
Güzel huzurlu bir hayatı onunla paylaşmayı gerçekten istiyordum.
Bir süre daha yol aldıktan sonra nihayet eve gelmiştik.
Biz arabadan inerken kar atıştırıyordu. Kasım ayı bitmiş
Aralık 1 demiştik.
E tabi bu evde yüksekte kalınca bizi karın karşılaması normaldi.

Başımı yukarı kaldırıp yağan karı izledim bir süre.
Pamuk, pamuk yağıyordu.
Hazar beni tekrar kucağına alıp evin önüne kadar geldiğimizde Paşa'yı göremeyince.

" Hazar, Paşa nerde ? " Diye sordum.

Hazar önce birşey demedi.
Bir kaç saniye sonra,

" Paşa'yı çiftliğe yolladım." Dedi.

" Nedenki? Yoksa benim yüzümden mi? Korkuyorum diyemi.? "

" Hayır Gece.
Alpay'ı ısırmış. Bende yolladım."

Dediğinde arkadan gelen Alpay'a baktım. Başı öne eğikti.
Hali şüpheli gelince gece olanlar aklıma geldi yeniden.
Aklıma gelen şeyle,

"Yalan!
Yalan söylüyorsunuz.
Yoksa dün gece onudamı..?"

Dedim.
Dolan gözlerime engel olamadım.
O zavallı köpeği de öldürmüşlerdi belliki.
Eminim onları görünce bizi korumak için havlamıştı. Onlarda acımadan onu...

Ondan korksamda onun ölmesini asla istemezdim.
Sessizce ağlamaya devam ettim.

Hazar:

"Üzgünüm Gece.
Sen üzülme diye söylemek istemedim.." Dedi eve girerken.

Salona geçip beni koltuğa bıraktı.
Gözlerimi elimin tersiyle silerken kendide yanıma geçip oturdu.

" Yazık.
Zavallı hayvan.
Bizim yüzümüzden..."

Dediğimde Hazar kolunu arkamdan bana sardı.

" Üzülme lütfen. "

Koşar adım yanımıza gelen Emine Hanım:

"Hazar oğlum, Gece kızım.
Hoş geldiniz.
Geçmiş olsun. Büyük badire atlattınız.
İyisiniz değil mi ?"

" Sağol Emine Hanım. İyiyiz.
Sen nasılsın daha iyimisin."

" Şükür iyiyim kızım."

" Sibel'e ne oldu?"

" Sibel ve Oğuz'u emniyet aldı.
Oğuz önce tedavi olacak sonra ifade ve mahkeme."

Konuşan Alpay'dı.

" Anladım."

" Gece gel seni odaya çıkaralım, dinlen yemeğe kadar."

"Tamam." Dedim üzgün.
Olanlar bedenimi olduğu kadar ruhumuda yorgun hissetmeme sebep oluyordu.

Hazar'ın kucağında odaya çıktım. Beni yatağa bırakırken
Ben hâlâ üzgündüm.
Her yerden daralmış gibi hissediyordum.

Başımı kaldırıp yüzüne baktım.
Omuzlarımdan tutarak nazikçe yatağa yatırdı. Elini saçımda gezdirip, uyu dinlen dedi.
Arkasını dönüp kapıya yöneldiğinde elinden tuttum.
Bana dönüp önce elime sonra yüzüme baktı.

" Biraz kalsan...
Olurmu.?
Yalnız kalmak istemiyorum."

Bir kaç saniye yüzüme baktıktan sonra elini elimden kurtararak yatağın diğer tarafına geçip arkama uzandı.
Güçlü kollarının birini başımın altına koyarken, diğeriyle belimden sarılıp kendine bastırdı.
Sırtımda Hazar'ın hızlı hızlı atan kalbini ve sıcaklığını hissediyordum. Sıcaklığı güven veriyordu.
Ya kalbi.
Benim için mi bu kadar hızlı atıyordu? Öyleydi.
Aylarca yalnız yaşamak zorunda kaldıktan sonra şimdi yanımda bir beden, bir kalp beni seven biri vardı.
Bu his beni kendine esir edebilirdi.

Yerimde yavaşça Hazar'a döndüm.
Gözleri gözlerimde yumuşak bakışlarla bana bakıyordu.
Ellerimi kendi göğsümde birleştirerek Hazar'ın geniş göğsüne sığındım bir çocuk gibi.
O an nerden geldiğini bilmediğim ağlama hissiyle birden ağlamaya başladım.
Sanırım sinirlerim bozulmuştu.
2 yılın birikimi bir anda volkan gibi patlamıştı.

" Gece'm ne oldu. Neyin var? "

" Bi-bilmiyorum."
Dedim dahada ağlayarak. Sinirlerim yıprandı sanırım."

Bu ağlayışım yalnız geçen aylarımın, üzüntülerimin, kendimi tutmalarımın patlamasıydı belliki.
Bunun farkındaydım. Ama ne anlatabiliyordum ne sindirebiliyordum.
Kendimi aciz zavallı küçük bir çocuk gibi hissediyordum yalnızca.
Hazar'ın elini sırtımda hissettim.

" Şşşiitt.
Tamam." Dedi eliyle sırtımı sıvazlayarak.

"Geçti.
Herşey daha iyi olacak.
Eğer rahatlayacaksan ağla.
Ama son kez olsun. Sonra hep gül Gece. Hep mutlu ol!"

Sessiz gözlerimi kapattım.
Bu kadar kolay olabilirmiydi.
Benim gibi biri Hazar'ın sevgisini kazanmış olabilirmiydi. Oyunmuydu, rüyamı?
Sanki bir yerde bir hata vardı.
Bu bir film çekimi ve birazdan biri gelip,

" Kestiiik." Diyecek gibi geliyordu.

Hazar'ın göğsüne biraz daha sindim. Boşta kalan kolumu benim iki katım olan belinin üzerinden sardım.
Hareketimle beni kendine biraz daha çekip saçlarımdan öptü.
Kendimi huzur veren kokuyla uykunun kollarına bıraktım.

*****

Gözlerimi yeniden açtığımda kendimi daha iyi hissediyordum.
Uzun zamandır böyle güzel uyumamıştım.

" Hazar'ın göğsünde ağlayarak uyumak terapi etkisi yaptı zaar. "

Diyen iç sesime bir tekme atarak uzaklaştırdım yatakta gerinerek Hazar'ın kalktığı yere doğru dönerken.

Yüz üstü öylece durup hâlâ çarşafta olan kokusu duyunca içime çektim farkında olmadan.
Yaptığım şey dank edince panik ve utançla yerimde doğruldum.
Ellerimi yanaklarıma vurarak, kendine gel Gece. Dedim.
Yedin kafayı iyice.
Karnımdan gelen gurultuyla acıktım diye bağıran midemi duyunca, kalkta midenle ilgilen sen. Diyerek yataktan kalmak istedim. Yan tarafima dönmemle sıralı yastıkları görmem bir oldu.
Hazar yanımdan kalkarken düşmeyeyim diye yastıktan duvar örmüştü resmen.

Yok artık.
Diyerek yastık tepesini aşarak yataktan indim.
Aksayarak banyoya girip işlerimi hallederek yüzümü yıkadım.
Yine aksak adımlarla odadan çıkarak aşağı inmek için merdivenlere geldigimde salonda oturan Ahu'yu gördüm.

"Ahu?"

" Gece." Dedi ayağa kalkarak.

Yavaş adımlarla aşağı inince birbirimize sarıldık.
Özlemiştim arkadaşımı.

"Ne zaman geldin?
Neden haber vermedin."

Birlikte koltuğa geçip oturduk.
Hazar Bey senin için,

" Yorgun uyuyor kaldırma." Dedi.

" Aşk olsun Gece.
Neden beni beklemeden hemen çıktınız.
Seni görmeye yanına çıktım.
Gittiler dediler.
Bende evde ziyaret edeyim dedim.
Tabi artık Hazar bey varya, gözün bizi görmüyor değilmi?"

" Saçmalama Ahu.
İbo ve sen benim için vazgeçilmez iki arkadaşımsınız.
O an nasıl oldu anlamadım çıktık işte. Zaten kafam çok karışıktı.
Herşey üst üste geldi."

" Gece.
Gece'cim...
Öncelikle senin adına çok mutluyum bunu bil.
İyileşiyor olman dünyadaki her şeyden daha çok sevindirdi bizi.
Nihayet önünde yeni bir hayat olacak.
Herşeye yeniden başlayacaksın.
Umutsuzca ölümü bekleyen bir Gece görmeyeceğim artık."

"Teşekkür ederim Ahu.
Çok garip hissediyorum.
Ne yapacağımı nasıl davranacağımı bilemiyorum. Yeni yürümeye başlayan çocuk gibiyim."

" Önce o tümörün tamamen gittiğini görelim sonra yeniden başlayacaksın hayata."

" Nerdeyse başlamadan bitecekti yeni hayatım."

"Gerçekten ya.
Ucuz kurtulmuşsunuz Gece.
O adamlar resmen sizi öldürmeye kastetmişler.

Gece katta nöbetçiydim.
Aşağı indiğimde sizin hastaneye geldiğinizi duyunca elim ayağım birbirine dolaştı. Yerime birini bulup hemen gelmek istedim ama acil ameliyat gelince doktora yardım ederken gelemedim.
Sizin için çok korktum.
Hazar Bey zehirli bıçakla yaralanmış dediklerinde seninde aynı şekilde olabileceğin aklıma gelince kalbim ikiye bölündü sandım.

Şimdi nasılsın.
Yaraların nasıl? Acıyormu? Pansuman falan yapılacaksa yapayım mı? "

" Sağol canım.
Şimdilik gerek yok."

" Sahi Gece.
Sen nasıl yararlandın ya. Gücün sayesinde hiç bir şey olmuyordu sana."

" Evet birde o var.
Ahu..."

" Hmmm."

" Sanırım gücüm gittikçe azalıyor ve böyle giderse tamamen kaybolacak."

" Gerçektenmi.? Ama neden. Nasıl?"

" Bilmiyorum."

"Gece.. Bu iyi birşey değilmi?
Artık Sağlıklı ve normal bir insan olacaksın işte.
Çok iyi birşey bence. Buna üzüleceğine sevinmelisin bence."

Dediğinde ne düşünsem bilemedim.
Belkide haklıydı.

Bir süre yüzümü izledikten sonra,

" Hadi anlat Gece."

" Neyi?" Dedim şaşkın.

" Bu yeni Gece'yi ve Hazar beyi."

Ahu yüzünü yüzüme doğru uzatarak,

" Kızım adam sana el koydu resmen.
O gün..
Hani seni damdan indirdiği gün.
O günden beri bırakmıyor seni. Burda yanında kalıyorsun. Hastaneye birlikte geliyorsunuz.
Adam sen korktun diye MR cihazının yanında bile bekledi.
Bu adam sana aşık."

Dediğinde ne diyeceğini bilemedim.

" Hadi anlat aranızda ne oluyor."

" Şey...
Aslında..." Dedim kızararak.

"Valla biliyordum." Diye cırladı Ahu.

"Kızardın. Sende ona aşıksın."

" Ya Ahu.
Kes şunu."

" Söyle Gece.
Sende ondan hoşlanıyorsun değilmi." Dedi bu kez sırıtarak.

" Şey.
Ahu.."

" Efendim."

" Benim senden başka kız arkadaşım yok biliyorsun.
Ben sana birşey söyleyeceğim."

" Söyle canım. "

" Yani anlatacağım.
Birine anlatmaya ihtiyacım var."

" Bana her şeyini anlatabilirsin Gece sende biliyorsun. "

" Ahu."

" Hmmm"

" Hazar bana beni sevdigini söyledi.
Hep yanımda olursan kalan ömrümü ve kalbimi önüne koyararm. Dedi
Bana Gece'm. Dedi.
Benimle...
Beni.. leee. Evv...."

Ahu gözlerinde kocaman ışıltılarla,

"Demeee!
Evlenme mi teklif etti."

Diyerek ayağa fırladı.
Ayy... Ay çok sevindim.
Eeeee. Sen?
Sen ne cevap verdin , kabul ettin mi?" Dedi heyecanla tekrar otururken.

" Ne acelemiz var." Dedim.

" İnanmıyorum sana.
Ne yaptın? "

Ama. Ama dün gece olanlar...
Onu öyle görünce. Yaralı.
O zaman onu kaybetmekten ne kadar korktuğumu anlayınca...

Ahu...
Ahu ben Hazar'ı çok sevmişim farkında olmadan.
Çok... Çok sevmişim.

Teklifini kabul etmek istiyorum.

" Gece! "
Diyen heyecanlı sesle kapıya döndüm.

Hazaaar!!!!

Loading...
0%