@azamet_29_2
|
Selam canlar kaldığımız yerden devam ke
3. Bölümü okumadan okursan kafan karışabilir. 😁😁
Hastaneye gitmeden öncede birde İbo'yu bulup bu paraları çakal yoldan hastaneye bağışa geçirecektik.
Hastane kanser hastanesiydi. Birçok hasta bu hastanede tedavi oluyordu. Ama maddiyat bir çok hastayı ve hastaneyi zorluyordu.
Hırsızlığa o zaman karar verdim işte.
Hem ben yalalansamda ne olacakki. Ölmüş eşşek kurttan korkarmı?
Düşüncelerimden sıyrılıp hazırlanmak için odama giderek
Eski model telefonumu ve cüzdanımıda alıp cebime koyarak ayakkabılarımı giydim.
Kapıdan çıkıp arkamdan kilitledim.
Elimdeki paraları ona veririm oda çakal yollarla isteğim yerlere banka üzerinden bağış gibi yatırır. Kimseninde ruhu duymaz.
Zamanım azdı.
" Naber İboş"
" İyidir senden naber.
" Tabiki çanta dolusu hemde." Dedim gülümseyerek.
" Sen nasıl yiyeceğini bilirsin."
"Bilirim merak etme."
Çantadaki paraları kasasına koyması için verdikten sonra boş çantamı takıp,
"Şimdi gitmem lazım.
Ama bilgisayarlarda oynayan çocukları görünce.
" Ya İbo bir ara gelip şu çocuklar gibi bende oynamak istiyorum."
Diyerek durdum.
" Olmaz Gece.
" Çok komiksin İbo, neyse ben kaçtım hadi."
Diyerek çıkıp otobüse binmek için caddeye indim.
Bir kaç dakika sonra gelen otobüse binerek hastaneye gidiş yolunu tuttum. Yarım saatlik yolun ardından hastaneye gelerek doktorumun yanına gitmek için Ahu ile buluştuk.
Beni görünce sevinerek boynuma sarıldı.
" Gece, nasılsın? "
" İyiyim."
" Sen nasılsın?"
Yine sessiz bana bakıyordu.
" Ahu bırak artık şu ağlamaklı bakışları.
" Böyle birşeye nasıl alışabilirim Gece? En sevdiğim arkadaşım gün sayıyor."
" Artık saymıyorum.
" Ne işin var? "
" İnce iş Ahu ince iş.
Kızım, havada uyandığımda saat 3tü. İbo'ya git, buraya gel akşam oldu. Daha eve gidip sonra...
Neyse işte hadi verelim şu kanları gideceğim."
Ahu'nun yardımı ile tahlilleri verip birde kahve içtikten sonra gerisin geri eve döndüğümde akşam olmuştu.
Saat 12 ye kadar önce bir şeyler atıştırdım.
Bu kez bir dolmuş ile merkeze, sonrada köşkün olduğu yere ama uzak bir noktaya, taksi ile giderek indim.
Dün geceden sonra alarm takmışlardır heralde ama bu beni etkilemez.
Yüksek duvara geldiğimde yukarı zıplayıp tutunarak kendimi birazda çekerek üzerinden bahçeye bir göz attım.
Taş çarptığı duvarda kocaman bir kıvılcım parlattı.
Önce aralık olan pencerenin kenarında durup içeriye baktım. Hazar denen adam kütüphanedeydi.
Bu arada bende ona baktım.
"Kendine gel Gece."
Diyen iç sesim beni transtan çıkarınca başımı iki yana salladım. Şuan oraya giremezdim.
Eninde sonunda odadan çıkardı heralde. Çıkmazsa o zaman başka şekilde bırakacaktım keseyi.
Ben dışarda o içerde bir süre bekledik. Sonra içerden duyduğum sesle kulak kesildim.
"Abi.
Ses dün terastaki ikinci adama aitti.
" Ne var Alpay? "
" Abi kameralarda bir tuhaflık var."
" Nasıl bir tuhaflık? "
Dedi yerinden kalkarak.
" Son bir dakikayı tekrar edip duruyorlar, parazit girmiş olabilir."
" Neden acaba? "
Dedim gülümseyerek.
Hazar sinirle odadan çıkınca bende kolayca içeriye girdim.
Bıraktığım kelebeğe bakıyormuş.
Cebime elimi atıp üzerinde 332 yazan kırmızı kelebeği de çıkarıp masaya kesenin üzerine bıraktım.
* Hazar Gökdemir' i kim öldürmek istiyor.*
Şeklinde bir başlık.
🦋🦋🦋
Dün geceden beri adamlarımı ve polisi harekete geçirmiş evime giren hırsızın peşine düşmüştüm.
Banyodan belime bir havlu sarıp çıktığımda koridora gelince kütüphanenin kapısının açık olduğunu farkettim.
"Alpay?
Diye seslendim.
Kasayı gördüğüm anda beyninden vurulmuşa döndüm. Aynı anda kapı kapanınca evde bir olduğunu anladım.
Paraları siktir ettim, hayattaki en değerli şeyimi almıştı.
Hemen silahımı alıp arkasından koridora çıkıp ateş ettim.
Peşinden koşarken salona indiğini farkettim. Aynı anda Alpay kapıdan girince hırsız merdivenleri yandan atlayarak indi.
"Sakın kıpırdama vururum! "
Bana döndü.
İkna yollu konuşmaya devam ederek,
" Kasadan ne aldığın umurumda bile değil.
Dedim.
" Ver onu sonra çek git, sana dokunmayacağım.
Bu kez tehdit katmıştım cümleme.
" Sana son kez söylüyorum.
Dedim dişlerimin arasından.
O sırada çatıya baktığını farkettim. Kaçma hesabı yapıyordu.
Aynı anda nasıl yaptıysa yerinde hızla geriye doğru zıpladı.
Bu nasıl hırsız.
Bana bakarak arkasından kutuyu çıkarıp havaya kaldırdı.
O anda birden Alpay çıktı terasa.
" Hazar abi iyimisin?"
Dedi.
" Alpay indir silahı."
" Ama abi."
" Alpay indir dedim.
Alpay kızdaki kutuyu farkedince anında ikiletmeden elindeki silahı beline taktı.
Kız halimize bakıp kutunun içindekini merak etmiş olmalıydı ki açmak istedi.
Son damlaydı bu.
" Sakın!!
Dedim gürleyerek.
Bir kaç saniye bize ve kutuya bakıp elindeki siyah kutuyu bana doğru havaya attı.
Ben kutuyu havada yakalarken anında çatıya zıplayıp ağaçların olduğu tarafa koşarak çatı ile bahçe duvarı arasındaki uzak mesafeyi atlayarak bahçe duvarının üzerinde durdu.
Yok Yok.
Geri dönüp bana baktığında ezberlemek için inceleyerek baktım bende. Arkasını döndü ağaçların arasına dalıp gözden kayboldu.
"Abi polis çağıralım."
Umursamadan elimdeki kutuyu açtım ama içinde değer verdiğim hiç bir şey yoktu. Sadece mavi renkli kağıttan bir kelebek vardı. 333 yazan bir kelebek.
" Alpay adamları topla bahçe dahil bütün semti bütün şehri arasınlar. Bulun o hırsızı. Polislerede haber ver."
Diyerek odama geçtim.
Eve geri dönüp kütüphaneye çıktım. Sessiz şekilde boş kasayı izledim bir süre.
" Alpay! "
" Söküp atın şu kasayı.
" Tamam abi."
" Adamlara haber verdin mi?"
" Verdim abi."
🦋🦋🦋
Şuana kadar kızı bulamadık.
Her renkten kelebekler.
Ben düşünürken Alpay gelip kameralarda sıkıntı olduğunu söyleyince peşinden odadan çıkıp kamera odasına indim.
Haklıydı.
Birden aklıma o hırsız kız geldi.
Geri gelmişti gerçekten.
Anında içeri girip,
" Sakın kıpırdama." Dedim.
Olduğu yerde durdu. Bir süre bekledikten sonra.
" Dön! " Dedim.
" Bana bak!
Pencerenin hemen önünde yavaşça arkasını dönüp bana baktı.
Pencerenin kenarına kalçalarını dayamış, sağ bacağını solun üzerine çapraz şekilde atmış, ellerini birbirine kenetlemiş bana bakıyordu.
İlk kez bu kadar net şekilde görüyordum.
" Kendi ayağınla geleceğini bilsem burda beklerdim.
Dedim hırlayarak.
Aldığı şeyi gerimi getirmişti. |
0% |