Yeni Üyelik
6.
Bölüm

🦋H.K 6 Tanıdık koku•

@azamet_29_2

Hatalarım olmuşsa sorry.😊😊

🦋🦋🦋
Üst kattan gelen silah sesiyle hızla yerimizde doğrulduk.

Dayım bana, ben dayıma saniyelik bir bakış attıktan sonra koşarak üst kata çıktım.
Nevzat'ın çalışma odasına girmek için kapıya vurdum ama kapı kilitliydi ve içerden ses gelmiyordu.

" Nevzat!
Nevzat ne oluyor? "

Dedim yüksek sesle ama hâlâ ses yoktu.
Kesin birşey olmuştu.

Dayımın şaşkın bakışları eşliğinde kapıya omuz attım. Sonra bir tane ve bir tane daha.

Sonunda kapının kilidini kırıp içeriye girdiğimizde Nevzat yerde boylu boyunca yatıyordu.
O an penceredeki kişi dikkatimi çekti.

Dayım Nevzat'ı kontrol ederken ben kıza baktım.
Hırsız kız burdaydı.
Sapa sağlam ve ayaktaydı. Benim evde 2 kat aşağı düşen birine hiç benzemiyordu.
Hiç birşey olmamış gibi hırsızlık için bugünde bu evi seçmişti.

Gözlerime bakarak pencereden arkaya ikici kattan aşağı atladı yine. Hemen pencerenin yanına gelip aşağı baktım. Durduğu yer benim arabamın üstüydü ve arabamın tavanı çökmüştü.
Bu kız normal değildi.
Bu mesafeden atlayıp kolunu bacağını kırmayan insan normal olamaz.

Ben kıza kız bana bakıyorduk.
Şuan yağan yağmur kızın üstünden geçiyor ama onun umru bile değildi.
O anda birşey farkettim.
Belkide hayal.

Kızın vücudundan bir elektirik dalgası geçti sanki.
Şaşkın baktım.
Göz yanılmasımıydı, yoksa gerçekmi diye düşünürken bana el sallayarak yandaki duvara doğru koşarak üzerinden atladı.
Çok çevik ve hızlıydı.

Geri dönüp Nevzat'ın yanına geldim.

"İyimisin?"

"İyiyim."

" 3. Salak için iyi duruyorsun." Dedim.

Az önce aşağıda soyulanlarla alay etmiştin.

"Ne bileyim oğlum. Hikaye sandım."

" Yalnız iyi çarptı.
Şok tabancası vardı heralde."

Yanından kalkıp kasaya gittim.
İçinde duran kelebeği alıp üzerini okudum. 330 yazıyordu.

" Ne kadar almış."

" Az önce getirdigin çantada ne kadar varsa. Çünkü çanta yok."

Ne diyorsun vallaha mı?
Lan telefonum ve müşterilerimin olduğu numaralarda gitti desene."

" Ciddi misin lan!
Doğrumu? "

Dedim o an aklıma gelen şeyle.

" Gelirken aceleyle telefonu çantaya atmıştım. Allah'ın belası hırsız işimin içine etti."

" Siktir et listeyi müşteriyi.
Telefon çantadamı gerçekten? "

" Evet.
Niye ki? "

Hemen telefonumu çıkarıp adamımı aradım.

"Alo Fatih.
Sana bir numara yollayacağım.
Hemen çok acil yerini bul bana."

Dedikten sonra numarayı yollayıp kapattım.
Fatih işinin ehliydi kısa sürede dönerdi.

" Hazar ne oluyor? "

Dedi dayım.

" O hırsızı bulmak için Nevzat'ın telefonunun konumunu kullanacağız.
Tabi farkedip telefondan kurtulmazsa."

"Yapabilirmisin? "

Dedi Nevzat.

" Belki paralarıda kurtarabiliriz."

" Bakacağız işte. Ben hemen çıkıyorum. Fatih birazdan arar."

" Bende geliyorum."

Dedi Nevzat silâhınızda alarak.

" İyi gelde,silah ne iş.?"

" Lazım olur."

" Lan az önce burnunun ucundayken vuramamışsın şimdimi vuracan."

Nevzat ile birlikte odadan çıkarken
dayım arkadan,

"Dikkatli olun." Diye uyardı.

" O hırsıza kurşun değmiyor." Dedim.

"Sen nerden biliyorsun?"

"O salaklardan biriyim bende."

Dedim imali şekilde bakarak.

" Hadi beh! Vallaha mı.?

Senin evede girdiğini bilseydim o lafı etmezdim.
Bi dakka kurşun değmediğini nerden biliyorsun.
Sendemi vurmaya kalktın? "

" Ben değil, Alpay.
Ama kurşun değmedi bile. Aksine üzerinden sekip duvara saplanmış.

Nevzat bana bak. Bu olanlardan kimseye, hiç kimseye bahsetmeyeceksin.
Tamam mı? "

" Merak etme bana gülmelerini istemem zaten."

Bu kızı iyice merak etmeye başlamıştım artık.

Kurşundan nasıl kaçtığını 2. Kattan nasıl birşey olmadan atladığını teras demirlerinde nasıl dengede durduğunu görmüştüm. Ve şu kağıt kelebekler iyice merakımı uyandırıyordu.

O sırada telefonum çaldı.
Telefonumu çıkartıp ekrana baktığımda arayan Fatih'ti.
Kesin yerini bulmuştu.

" Alo Fatih.
Buldun mu?
Nerede? "

" Evet abi buldum senin bulunduğun noktadaki evden geliyor sinyal."

" Hadi ya..
Hay ben böyle şansı sikeyim."

Telefonu kapatıp tekrar cebime koyduktan sonra Nevzat'a döndüm.

" Ne olmuş?.
Neredeymiş?
Bulabilmiş mi ?
Paraları bulabilecek miyiz? "

" Bulmuş Nevzat, bulmuş.
Telefonun evinde bir yerde kaçmadan önce telefonunu atmış.
Kendin ara bul, ben şimdi gidiyorum."

Alık alık bakan Nevzat'ı arkamda bırakıp arabama döndüm.
Önce tavanındaki göçüğe bir göz attım sonrada direksiyona geçtim.
Motoru çalıştırıp gaza bastım.

Yürü Hazar yürü.
Kız bizden uyanık çıktı anasını satayım.

🦋🦋🦋

Bu sabahta şirkete erkenden gelip işimin başına geçtim.
Toplantıların dışında bir de dayımın zoruyla Ceylan ve babası ile bugün buluşmam vardı.

Dayıma o kadar anlatmama rağmen yine de en azından bir kez olsun konuş kızı gör diye tutturdu.

" Tamam dayı sadece hatırın için bir kez.
Ama sende bir daha zorlamayacaksın. O iş olacak gibi değil."

Dedim. Sonuç belliydi.
Ben o adamın kızı nasıl bir insan olursa olsun... Sırf o adam istedi diye kızıyla falan evlenmeyecektim.
Benimle ortak olabilmek için kızını öne sürmesi zaten başlı başına adilikti.
Sevdiğim kadını toprağa gömdükten sonra bu dünyadaki hiçbir kız beni kendine aşık edemez.
Ama yine de bir kez görüp dayımın yakamdan düşmesini sağlayacaktım.

Dayımın bende hatırı çoktu.
Çünkü annem öldükten sonra dayım büyüttü beni. Babamı zaten hiç tanımadım ben çok küçükken ölmüştü. Bu işi dişimle tırnağımla kurmamda o yardım etti.
Bu yüzden dayıma bir kere de hayır demek zor oluyordu.

Bugün Ceylan ve babası Zihni Bey ile saat 9 da randevum vardı.
Şehir merkezindeki Yakamoz isimli restaurantda bize yer ayırtmıştı dayım.
Buluşup hem Zihni Bey'i görecektim hem de müstakbel kızını.
O saate kadar buradaki işleri ve toplantıları bitirmem gerekiyordu.

Bu yüzden dosyaları hızlıca hazırlayıp gelen iş adamları ile birlikte toplantı odasına geçtim.

Yaklaşık 3 saat süren toplantıdan sonra kısa bir ara verip sonra diğer toplantılar için yine toplantı odasına geçtim. Aslında bütün günü toplantı odasında geçirdim diyebilirim.

Odama döndüğümde sekreterim gelip Zihni Bey ile olan randevumu hatırlattı. Sanki hatırımdan çıkıyor gibi.

İstemediğim bir şeyi yapmaktan nefret ederim.

Saate baktığında 8'e geldiğini görünce öncelikte ofisindeki yan odama geçip üzerimdeki gömleği değiştirdim.

Sonra ceketimi alıp ofisimden çıktım. sekreterime acil bir şey olursa aramasını söyledim.
Umarım acil bir şey olur ve hızlı dönerim.

🦋🦋🦋

Duyduğum zil sesiyle mutfaktan çıkıp salon kapısına yöneldim. Kapının deliğinden baktığımda arkadaşım Ahu'nun geldiğini gördüm.
Hemen kapıyı açtım.

"Gece."

Diyerek hemen boynuma sarıldı ama anında küçük bir çarpma ile geri çekilmek zorunda kaldı.

"Ahu ne yapıyorsun aniden neden sarılıyorsun sonra böyle çarpılırsın. işte."

" Pardon ya. " Dedi kız kendi kollarını ovalayarak.

" Kızım kaç gündür neredesin sen.
Ben sana dün hastaneye gel demedim mi?

Hani tahlil sonuçlarını alacaktık, doktora çıkacaktık, konuşacaktık."

Kızım kaç gündür yağmurlu hava. Ben yağmurda yüksek gerilim hattı oluyorum biliyorsun.
En son 5 gün önce işe çıktım o kadar.

"Hakkaten 5 gün olmuş lan."

Dedim elim çenemde.

Elimdeki paraları bitirdim.
Yeni bir iş lazım bana.
(325 )

" Sonrada evdeydim işte.
Hem doktorla neyi konuşacaktık Ahu.
Kalan ömrüm üzerinden pazarlık mı yapacaktık.
Bir 6 ay daha ver mi diyecektik.
Ne yapacaktık.
Tahliller belli.
Sonuçlar belli.
Doktorun ne söyleyeceği belli.

Geri kalan hayatını güzel yaşa.
İyi yaşa, mutlu yaşa.
Böööyle al başını git dağa taşa.."

Ahu yüzüme baktı sulu sulu gözlerle.

" Yapma Ahu.
Kendimi umursamıyorumda sana üzülüyorum valla.
Gel sana bir kahve hazırlayım hadi."

Diyerek elinden tutup mutfağa soktum. Masaya oturtarak,

" Sende ne var ne yok? "

" Hastanemi değiştirdim."

" Ciddenmi. "

" Evet.
yine bu şehirde özel bir hastane."

" Dur bakayım neydi adı. Bu hastanenin büyük ortağı kimdi ya,dur hatırlayacam."

Kahve makinesi çalışırken bende bir bardak suyu alıp içerek tavana bakarak düşünen Ahu'ya izlemeye başladım.

" Kızım sen bu hafızayla nasıl hemşirelik yapıyorsun. "

" Ne yapalım kızım.
Biz senin gibi yıldırım çarpıpda zeki olamadık."

" Ben önceden de zekiydim bir kere."

" Hah! Hatırladım.
Hazar Gökdemir. "

Duyduğum isimle ağzımdaki suyu yere püskürttüm.

" Gerçekten mi.
Bu adamın bir de hastanesi mi varmış.
Bayağı bayağı zenginmiş desene."

"Aynen kızım öyle böyle değil.
Bir de yakından görsen resmen aşık olursun."

Gördüm zaten diyemedim Ahu'ya.
Ben işlerimden hiç kimseye bahsetmezdim. Kimsenin başının belaya girmemesi için kimse benim ne iş yaptığımı nasıl yaptığımı bilmemeliydi.

Kahveyi alıp fincanlara koyarak birini Ahu'nun önüne bıraktım.
Birini de kendi önüme.
Sonra buzdolabına giderek içindeki bitter çikolatalardan kocaman bir tanesini alıp döndüm.
İkiye bölüp kardeş payı yaptık Ahu ile.

"Ahu işin var mı.?"

"Hayır.
Neden?"

"Gel sana yemek ısmarlayayım bugün."

"Nereden çıktı şimdi bu."

"Bugün de böyle olsun dedim."

" Olur vallahi arkadaşımla bir akşam yemeğinden daha iyi ne var. Ama hesabı birlikte ödeyeceğiz.
Anlaştık mı.?"

" Anlaştık Ahu, anlaştık."

" Yeni keşfettiğim bir yer var Yakamoz Restaurant.
Böyle zenginlerin falan takıldığı bir yer."

" Kızım ne işimiz var bizim öyle yerlerde.
Onlar zengin."

" Ne varmış.
Bizim de gönlümüz zengin.
Giyiniriz şöyle şık şıkırdım bizi görenler sosyeteden birileri derler."

Diyerek kahkaha ile gülmeye başladım.

"Tamam kız gidelim gecenin tozunu arttıralım.

Ahu:

" Benim önce eve uğramam lazım.
Malûm babam tek. İlaçlarını vereyim önce. Sonrada hazırlanır 1 saate oraya gelirim."

" Tamam."

Kahvelerimizi içince çıktı Ahu.
Bende önce bir duş aldım. Sonrada dolabımdan beyaz sade hoş bir elbise beğendim.
Kulaklarıma inci küpelerimi takıp,

Çantamıda alıp topuklu pudra pembesi ayakkabılarımıda giyip evden çıktım

Çantamıda alıp topuklu pudra pembesi ayakkabılarımıda giyip evden çıktım.
İlk olarak kuaföre gidip saçlarıma dağınık topuz yaptırdım.
Sonrada bir taksi ile restaurant yolunu tuttum.

Mekânın önüne gelince inip karşıdan bir baktım. Gayet hoş bir mekandı.
İçeriye girince görevli elemanın gösterdiği masaya geçip oturdum.
Sipariş için gelen garsona arkadaşımı beklediğimi o gelince sipariş vereceğimi söyleyip masadaki sudan bir bardak alıp yudum yudum içerek beklemeye başladım.
Bir yandanda iç mekana bakıyordum.

O sırada gördüğüm kişi ile hayrete düştüm.
Yok daha neler. Burdada olmazki.
Hazar Gökdemir buradaydı.
Ve gözlerime bakıyordu.
Neden bakıyordu.?

🦋🦋🦋

Akşam olmuş ve randevu saati gelmişti.
Ofisten çıktım.
Alpay beni kapının dışında bekliyordu.

"Alpay çıkıyoruz."

"Tamam abi."

Birlikte çıkıp garaja inerek arabaya bindik.

" Nereye abi.?"

" Yakamoz'a çek."

" Tamam abi."

1 saat kadar sonra mekana gelip içeri girdim.
Önce kapının önünde durarak etrafa baktım.
Ceylan benden önce gelip cam kenarındaki masada oturmuş beni bekliyordu. Ama babası yoktu.

Anlaşılan ikimiz olacaktık sadece.
Dayımın ve Zihni Beyin oyununa gelmiştim.

Ceylan'ın üzerinde siyah, yakası dekolte bir elbise vardı. Bütün kartlarını oynamak istiyordu anlaşılan.

Ellerimi cebime sokarak içeri girip masaya gelerek önünde durdum.
Ceylan başını kaldırıp bana baktı.
Yüzünde ağır bir makyaj vardı.
Yüzüme gülerek,

" Hoşgeldin." Dedi ayağa kalkarak.

Sandalyeyi çekip bacak bacak üstüne atarak oturdum.

" Zihni bey nerede."

" Bizim başbaşa daha iyi vakit geçirebileceğimize karar verdiler."

Diyerek yerine oturdu.

" Öyle mi?"

" E o zaman sen başla."

" Nasıl yani."

" Buraya ne için geldiğimiz belli değilmi. Baban seni bana beni kandırman için yollamadımı.?
Eminim elbise seçmene bile yardım etmiştir."

Dedim çenemle dekolte bölümünü göstererek.
Önce yüzü kızarsada,

"Ben seni ilk gördüğümde sana aşık oldum." Dedi.

Söylediği şeye anında gülme isteği geldi. Komikti.
Oysa beni yıllar önce görmüş ama görmezden gelmişti.
Başımı öne çapraz eğerek sessizce gülmeye başladım.

Tam o anda yanımdan bir kadın geçti. Pudra rengi topuklu ayakkabıdaki ince bileğinde bir kelebek dövmesi olduğunu gördüm.

Pudra rengi topuklu ayakkabıdaki ince bileğinde bir kelebek dövmesi olduğunu gördüm
Aynı anda aldığım parfüm kokusuyla hızla başımı kaldırıp baktım.

Bu koku tanıdıktı.
Sevdiğim kadının, toprağın bağrına bıraktığım kadının kokusuydu.

Siyah dağınık topuz olan saçları beyaz ama sade bir elbisesi olan genç bir kız yanımdan geçmişti.

Tam karşımdaki masaya oturarak görevli garsonla birşeyler konuştu.
Garsonu gönderdikten sonra mekanın içini gözleriyle tararken bakışlarımız buluştu bir anda.

Ben ona o da bana şaşkın bakıyorduk.
Şuan Ceylan duraksamadan konuşuyor olsada konsantre olamadığım için ne dediğini anlayamıyordum.

Duyduğum koku aklımı almıştı sanki.

🦋🦋🦋

Karşımda Hazar Gökdemir' i gördüğüm anda paniklemiştim. Sanki kimliğimi öğrendiğini sanmıştım. Oysa imkanı yoktu.
Beni hiç görmemişti ki.
Ama bana bakışları garipti.
Hemen önüme dönerek bakışlarından kurtulmaya çalıştım. Sonrada karşı sandalye geçerek arkamı döndüm.
Evet ayıp olmuştu belki ama şuan gerçekten rahatsız olmuştum.
Bir kaç dakika sonra çalan telefonla çantamdaki takoz telefonunumu çıkardım.
Ahu'ydu arayan.

"Ahu nerdesin geciktin." Dedim.

" Alo Gece kusura bakma ben gelemeyeceğim babamın yine tansiyonu çıktı hastanedeyiz. Gerçekten çok üzgünüm."

" Tamam Ahu sorun değil. Başka zaman tekrarlarız. Hadi babanla ilgilen sen. Görüşürüz sonra."

" Sağol Gece."

Ahu'nun gelemeyeceğinide öğrenince istemedende olsa moralim bozulmuştu.

Elimdeki telefona bakarak başımı öne egip bir süre bekledim.
Şu göz hapsinden bari kurtulmalıydım. Telefonumu çantama koymuştum ki elbiseme damlayan kırmızı sıvı ile elbiseye baka kaldım.

Burnumda hissettiğim ıslaklıkla elimi burnuma değdiğimde kanadığını anladım.
Bu kadar çabuk beklemiyordum oysa.
Hızla yerimde doğrulmak istedim ama aynı anda başım dönünce, bir yerlere tutunmak istesemde olmadı.

Sendeleyerek geriye doğru düştüm.

Yere çarpmayı bekliyorken kendimi iki güçlü kol arasında buldum. Hazar'ın kucağındaydım ve sonrası karanlık.

Loading...
0%