Yeni Üyelik
9.
Bölüm

🦋H.K 9 Konuşalım•

@azamet_29_2

Selam yeni bölümden merhaba.

🦋🦋🦋 (319)

Sonra bana çevirdi bakışlarını.
İşim bittigi için arkamı dönmüştüm ki.

"Gitme.
Konuşalım.
Seni tanımak istiyorum."
Dedi. Pusluydu sesi.

Söylediği şeye şaşırdım.
İlk gün beni öldürmek isteyen adam şimdi benimle neden konuşmak isterdiki.

Yoksa tuzak falanmı kurdu.
Niyeti beni yakalamakmıydı, böyle birşey yaparmıydı.?

Ayakta bulunduğum demirden arkaya ve aşağıya baktım önce.
Açıkcası pusuda birilerini görmeyi bekliyordum. Sonra çatıya ve etrafa en sonda Hazar'ın yüzüne baktım.

"Seni yakalamaya çalışmak gibi bir niyetim yok. Tuzak falanda kurmadım. Şuan bu evde ikimizden başka kimse yok. Herkesi yolladım."

Aklımımı okudu o.
Yok artık.
Burdaki tek ucube benim.
Bir süre karar veremeden yüzünü izledim.

Oda benim yüzümü izliyordu. Umut ediyordu sanki durmamı. Konuşmalımıydım.
Bilmem.
Ama denemek istiyordum.
Eğlenceli olabilirdi.

Demirin üzerinden inerek demire oturdum.
Ellerimi demire dayayarak bacaklarımı öne doğru uzatıp bir ayağımı diğerinin üzerine bıraktım.

Oda,yerdeki çantayıda alıp terastaki ikili koltuğa oturdu. Arkasına yaslandı.
Bir süre sadece birbirimizi izledik.
Tuhaftı halimiz, sözde konuşacaktık.

Ayağa kalkarak tam karşısına denk gelen demire oturdum bu kez. Kollarımı göğsümde birleştirdim.
Çenemle konuş işareti yaptım.

"Kimsin?"

Dedi, sanki işaretimi bekliyormuş gibi.

Bu ilk soruya gözlerimi devirerek cevap verdim. Sanki maskemi kaldırıp merhaba ben Gece hatırladın mı diyecektim.

"Yada nesin?
O.. O şeyleri nasıl yapıyorsun, normal bir kız değilsin."

Sadece gülümsedim.

"Konuşabiliyormusun.?"

Başımı aşağı yukarı salladım evet anlamında. Şuan kahkaha ile gülmek istiyordum.

"Neden konuşmuyorsun o zaman."

Omuz silktim istemiyorum dercesine.

Bacak bacak üstüne atarak kollarını göğsünde birleştirdi oda.

"Sesinden tanınmamak için konuşmuyorsun."

"Akıllı adamsın Hazar."

Dedim içimden.
Sinsi şekilde gülümseyerek.

"İnsan olduğuna şüphe yok ama o elektrik... O nasıl oluyor.
Bunu her zaman yapabiliyormusun?"

Sağ elimdeki eldiveni çıkaracak gibi yaparak yüzüne baktım.
Göstermemi istiyor muydu merak ettim.

"Tekrar yapabilirmisin.?
Her istediğinde yapabiliyormusun yani?" Dedi merakla.

Ayağa kalkıp terasın ortasına doğru iki adım attım yavaşça.
Elimdeki eldiveni tamamen çıkarıp belime taktım.
Önce yumruk yaptım elimi,sonra öne ve biraz havaya kaldırdım.
Anında ayağa kalktı. Yakından görmek istiyordu sanırım.

Avucumdaki elektirik yoğunluğunu arttırırken avucumu yavaşça açtım. Şuan avucumda elektirik yüklü bir küre vardı.

Kocaman gözlerle şaşkın baktı Hazar.

Yaklaşmak isteyince bir adım geriledim.

"Sadece yakından bakmak istedim. Kötü bir amacım yok.
Sana dokunmak için aptal olmak lazım. Tamer'i gördükten sonra zaten hiç dokunmam.
Sadece yakından bakmak istiyorum."

Söylediği şeye inanmak isteyerek durdum. Elimi ona doğru uzattım. Elleri ceplerinde bir süre izledi...İzledi...

"Gerçekten ilginç."
Dedi geri çekilerek ama hâlâ gözleri elimdeydi.

Elimdeki ışık topunu söndürdüm ve eldivenimi giyip, geriledim demire oturdum tekrar.
Hazar'da bir adım daha gerileyerek elleri ceplerinde bana bakmaya devam etti.
Nedense elleri ceplerindeyken göğüs kasları öne çıkıyordu. Vücut çalıştığı belliydi.

"Alpay seni vurmak istedi ama kurşun sana değil duvara saplanmıştı.
Bu nasıl oldu ? "

Yüzüne baktım.
Şuan oturmuş baya baya sırlarımı ifşa ediyordum. Hâle bak.

Merakla cevabı bekleyen Hazar'a bir bakış attım. Sadece omuz silktim.

"Anladım söylemeyeceksin."

"Peki ikinci kattan düştüğünde nasıl sağlam kaldın?"

Bak bunu görsün istiyordum ama onuda gösteremezdim. Yine omuz silktim.

Adam beni ciddi ciddi sorguya çekiyor iyimi.

"Ne zamandan beri yapabiliyorsun bunları."

Yüzüm düştü. Anne babamla yolda giderken başımıza gelenleri hatırladım.

Başım önde 1 parmağımı kaldırdım.

"1 yıldır mı?"

Yoğun bakımdan çıktıktan baya sonra keşfettim gücümü.

Yine başım önde şekilde başını salladım.

"Canın acıyormu?
O şeyler canını acıtıyormu?"

Elimi çeneme koydum, bunu hiç düşünmemiştim aslında.
Sağ işaret parmağımı yukarıya kaldırıp küçük bir elektirik dalgası çıkararak baktım.

Hayır acımıyordu.

Başımı iki yana salladım.

"Neden bu gücünü hırsız olmak için kullanıyorsun?"

Yine omuz silktim.

"Herşeyi de bilme Hazar Bey."

Dedim içimden.

"Çaldığın paraları ne yapıyorsun. Büyük meblağlar almışsın insanlardan."

Gülümsedim sadece.

"Bir kuruşuna bile dokunmadan
hayvanlar dahil bir çok yere dağıttım o paraları. " Diyemedim tabi.

Bunu anlatabilecek kısa bir işaret bilmiyordum. Bu yüzden gülümsemekle yetindim.

"Yedim içtim mi diyorsun?"

Kaşlarım çatık ,sinirle baktım yüzüne.

"Sinirlendin!
O halde iyi birşeylere kullandın öylemi?"

Bu kez gülümsedim.

"Anladım Hırsız Robin Hood'culuk oynuyorsun."

Tek kaşımı havaya kaldırarak başımı iki yana salladım yine.

Elimi arka cebime attım. Dikkatle beni izliyordu. Arka cebimdeki kırmızı kelebeği çıkardım. İki parmağımın arasına alıp havaya kaldırdım.

Kelebeğe bakarak biraz bekledi.

"Hmm. Hırsız kelebek." Dedi.

Kelebeği tekrar cebime koydum yüzümde sinsi bir gülümseme ile.

"Adın, Hırsız Kelebek. Mi ?

Böylece adınıda öğrenmiş oldum o halde.
Peki bu kelebekler ve üzerindeki sayılar ne anlama geliyor. Bir yıl dolduğunda ne olacak. "

Söylediği şeyle oldukça şaşırmış şekilde gözlerine baktım.
Sayıları çözmüştü.

"En çokta bunu merak ediyorum."

Yüzüm yeniden düştü ama çabuk toparladım. Yine omuz silktim.

Söylemeyeceksin bunuda.

Aniden ayağa kalktım.
Ellerimi arkamda birleştirerek Hazar'a doğru bir iki adım attım.

Yine çenemle kendisini gösterdim.
Sen anlat anlamında.

Sıra banamı geçti diyorsun.
Başımı aşağı yukarı salladım evet anlamında.

"Hazar Gökdemir adım."

Gözlerimi devirdim bu cümleye. Onu zaten biliyorduk.

Kollarımı arkamdan önüme alıp göğsümde birleştirdim.
Devam et anlamında yüzüne baktım.

"28 yaşındayım.
Kendi işimin sahibiyim. Gök inşaatın. Birkaç şirketin ve bir hastanenin en büyük ortağıyım. Gördüğün gibi maddi durumum gayet iyi, ama beni tekrar soymayı aklının ucundan bile geçirme."

Sessizce gülmeme engel olamadım.
Çenemle devam et işareti yaptım.

"Bu kadar."

Tek kaşımı havaya kaldırdım yine.
Ne yani bu kadarmıydı.

İki adım gerileyip, iki elimi kullanarak kolye ve bileklik işareti yaptım.
Benim en çok merak ettiğimde buydu.
Cam kolye ve bileklik.
Anında sinirle ellerini ceplerinden çıkarıp bir adım öne geldi.
İşaret parmağı havada şekilde.

"Sakın bana bir daha bunu sorma." Diye kükredi.

Yaptığı bu hareket aniden korkmama sebep olunca hızla geriye doğru sıçrayarak demirlerin üzerine döndüm. Ayakta yumruklarım sıkı durarak yüzüne baktım. Elini burun kemerine bastırarak gözlerini kapattı. Sinirli bir nefes aldı.

Böylelikle konuşmamızda bitmişti. Cebimdeki üzerinde (319) yazan kırmızı kelebeği terasa kendimide aşağı bıraktım.
Yere inip koşarak duvar dibine gelince geri dönerek bir kez daha terasa baktım. Arkamdan bakıyordu ve kelebek elindeydi.

🦋🦋🦋( 304 )

Bu sabah kahvaltı masasına oturduğumda aklıma gelen şeyle kendime bir liste yapmaya karar verdim. Hem çayımı içiyor hemde elimde kağıt kalem yazıyordum.

Önce bir başlık attım kağıda.
Ölmeden önce yapılması gerekenler...

Zaman su gibi akıyor diyorlar ya çok doğru. Madem zamanım azdı o halde kendime zaman ayırıp değerlendirmeliydim.
Hem zenginleri ziyaret edip hemde kendime vakit ayırabilirdim pekala.

Listemdeki ilk sıraya bu sabah fırına giderken afişlerini gördüğüm resim sergisini yazdım. Örnek bir iki resim bile vardı afişte. Gerçekten bazı insanlar resme acayip yetenekliler.

Serginin altına,
Kütüphane,
Lunapark,
Doğum günümü kutlamak...ki hiç kutlamadım.
Mezarlığa gitmek,
Ahu ve İboya güzel birer hediye almak,
Ata binmek,
Denize gidip yalın ayak sahilde yürümek, ki bu deniz maldivlerde bulunan parlayan deniz.
Son 200 gündede dünyayı dolaşmak.

Listemi yaptıktan sonra kendime bir bardak daha çay doldurup elime alarak telefonumu çıkarıp Ahu'yu aradım.
Birlikte gideceğimiz akşam yemeği fiyasko olduğuna göre belki sergi ile telafi ederdik.

"Alo Ahu."

"Alo Gece. Hayırdır bi sorun yok değilmi."

" Hayır hayır bir sorun yok. "

"İyisin yani."

"İyiyim Ahu.
Ne bu kız. Aradım diye hemen sorgu."

"Gece sen beni ne zaman sabah aradın. O yüzden şaşırdım. Bir şey oldu sandım. "

"Öyle mi ya.. Gerçekten ben seni hiç sabah aramıyormuyum. "

"Hayır canım. Genelde akşam yada hiç."

"Kusura bakma ya." Dedim gülerek saçlarımı düzeltirken.

"Söyle şimdi neden aramıştın."

"Seninle sergiye gidelim bu akşam demek için. "

"Bu akşam sergimi varmış.
Yaaa. Çok isterdim ama ben bu hafta nöbetçiyim. "

"Tamam canım önemli değil başka sefere."

"Gece İbo'yu arasan o gelebilir."

"Evet onu arayım sonuçta memur değil kendi işi.
Hadi görüşürüz canım sana kolay gelsin. "

"Sağol canım çok öpüyorum."

Ahu ile konuşmamızı bitirip İbonun numarasını tuşladım.
2. Çalışta açtı.

"Alo İbo bugün ne yapıyorsun." Diyerek direk konuya girdim.

"Sağol Gece bende iyiyim." Dedi dalga geçerek.
Sence. Tabiki program yazacağım için yine cafede olacağım."

"Boş ver programı.
Bugün benimle bir yere gelir misin?"

"Tabiki sen iste yeter. Nereye?"

"Merkez galeriada resim sergisi açılıyormuş.
Onu gezelim. Ne dersin."

"Resim sergisi mi?
Kızım ben ne anlarım resimden.
Teknoloji sergisi desen neyse.
Ahu'yu çağırsaydınya.
Aradım ama nöbeti varmış."

"İyi tamam o zaman, kaçta.?"

"Akşam 8 de. Taa...Buraya kadar yorulma orda buluşalım."

"Tamam olur."

Evet. Bugün için planım sergi gezmek sonra bir şey daha bulabilirim belki.
Uzun zamandır yapmadığım bir şeydi. Sanırım en son ortaokulda gitmiştim sergiye oda okul gezisiydi.

Şimdi akşam için uygun bir kıyafet ayarlamalısın Gece.
Dolabıma gidip içinde şöyle bir göz gezdirdim. Sergi gibi yerlere spor kıyafetle gidilemeyeceğini biliyorum bu yüzden bir elbise bulmalıydım.

Tamam çok zengin değilim ama uygun kıyafetlerim var. Evet çaldığım paralara dokunmuyorum. Çalışmıyorumda.
Çünkü babamdan kalan maaş bana yetiyor.
İhtiyaçlarımı karşılıyor yani.

Dolabındaki siyah sırtı kelebeklerimi açıkta bırakacak tarzda olan elbisemi seçtim. Altına siyah papuç,saçlar dağınık topuz ,yüzüme biraz makyaj birde pembe ruj. Gözümde kendimi canlandırdığım da kombin fena olmadı.
🦋🦋🦋

Akşam olmuş hazırlanıp Merkez Galeria'nın önüne taksi ile gelip inmiştim.
İbo görünmüyordu. Anlaşılan henüz gelmemişti.
Onu beklerken binanın önünde durup binanın bütün katlarını en alttan en üste kadar tektek bakarak saydım. Sergi ikinci kattaydı. Acaba çok insan gelmişmiydi ,pek sanmıyorum.

İnsanlar eskiden sanatla daha fazla ilgilenirlermiş. Ama şimdi o kadar ilgi görmüyor. Gelenler ya sanat camiasından yada yaşını başını almış insanlar, Gençler ise umursamıyorlar bile.

"Ne yapıyorsun, yıldızmı topluyorsun ? "

Arkamdan gelen ses İbo'nundu. Anında arkamı döndüm.
Üzerine giydiği gri takım elbise ile şuan bir manken kadar hoş görünüyordu.

"İbo! Gözlerime inanamıyorum.
Bu senmisin. Çok yakışıklı olmuşsun."

"Teşekkür ederim.
Takım kiralık çaktırma. Sende çok hoş görünüyorsun."

Diyerek bana sarılıp alnımdan öptü.
Sonrada yanıma geçerek sol kolunu dirseğinden bükerek bana doğru uzattı. Bende zevkle koluna girerek başımı omuzuna yasladım.

O sırada girişte durmuş bize bakan kişiyi görünce bir anlığına şaşırdım.

Hazar Gökdemir de burdaydı.
Sonra yanda asılı büyük afiş dikkatimi çekti. Gökdemir sponsorluğunda,yazıyordu afişin en altında.

Bunu sabah okusaydım gelmezdim heralde. Şuan Hazar koyu renk gözlerini dikmiş bize bakıyordu.
Daha çok İbo ya bakıyordu aslında.
Sanırım beni alnımdan öptüğünü görmüştü.
İbo ile içeri girerken Hazar'ın önünden geçtik. Bu sırada başımla selam vererek,

"İyi akşamlar." Diyerek devam ettim.

O konuşmadı tabiki.

"Gece...
Ne iş Hazar Gökdemir'i tanıyormusun.?"

"Evet." Dedim gülümseyerek.

"Hatta kahve ikram etmişliğim bile var."

"Ne diyorsun evinemi geldi.
Nasıl. Ne zaman.? "

"Boşver İbo."

"Vaybe az değilsin sen. Sır küpü.
Kızım varya öyle bir şirkete kapağı atsam hayatım kurtulur."

"Gidip söyle o zaman."

"A, yok kalsın.
Ben öyle gidip iş istemem kimseden."

Konuşarak ikinci kata çıkarak resimlerin olduğu salona geldik.
Kapıdan içeri girdigimizde kocaman bir salon ve rengarenk resimlerle dolu duvarlar ve sütunlar karşıladı bizi.
Hayran şekilde baktım tamamına ve aynı anda. Sonra teker teker inceleyecektim. En sondaki duvarın önünde içecek ve kanepeler hazırlanmıştı gelen ziyaretçiler için.

Tahmin ettiğim gibi çok insan yoktu yada henüz gelmemişlerdi.

"İbo. Ne kadar güzeller değilmi." Dedim hayran hayran bakarak.

"Gece sen tek tek incele tadını çıkar ben kendimize içecek birşeyler alıp geliyorum."

Evet anlaşıldığı üzere İbo sadece beni kırmamak için gelmişti. Yoksa resimlere ilgisi falan yoktu.
Kendi sağımdaki duvar ve sütundaki resimlerle başladım bakmaya.

Tek tek resimleri inceledim. Her birinin bir hayale ve başka bir dünyaya ait olduğu tuale işlenmişti resmen.
Bir iki derken önünde durduğum resme takılı kaldım. Çok güzel bir kelebek resmiydi.
Hemen yanında bir tane daha vardı.

Hemen yanında bir tane daha vardı
Muazzam güzellikte iki resim, hayranlıkla ve buruk şekilde inceleyerek bakıyordum
Muazzam güzellikte iki resim, hayranlıkla ve buruk şekilde inceleyerek bakıyordum.

"Kelebekleri seviyorsun sanırım."

Arkamdaki ses Hazar'ındı.
Anında arkamı döndüğümde Hazar'ı yine elleri ceplerinde bana bakarken buldum.

"Evet seviyorum."
Dedim tekrar resme bakarak.

'Muazzam yaratıklar.
Dünyanın bütün renklerini üzerlerinde taşıyorlar çok güzeller.
Ama..."

"Ama az yaşıyorlar.
Ne kadar güzel olursa olsunlar ömürleri kısa.
Sevdiğin vücudundaki kelebek dövmelerinden anlaşılıyor."

Evet şuan üzerimde olan elbisenin sırtı açık ve kelebeklerim görünüyordu.

Evet şuan üzerimde olan elbisenin sırtı açık ve kelebeklerim görünüyordu
"Evet. Maalesef ömürleri çok kısa." Dedim önüme bakarak.

Kendi ömrümü temsil ettiği için kelebek dövmesi yaptırmıştım.

"Bu yüzden seviyorum onları."

"Erkek arkadaşın nerde?"

Başımı çevirip yanımda duran Hazar'a baktım. Gülmemek için yanaklarımın içini ısırdım.
İbo'yu erkek arkadaşım sanmıştı.

"Sanırım senin kadar ilgilenmiyor resimle ,sanatla."

"Hayır hiç anlamaz.
O daha çok teknolojiyle ilgilenir.
Benim zorumla geldi.
Aslında mecbur hissetmese gelmezdi bile."

Dedim gülümseyerek.

"Gece."

"Ah. Gel İbo. Seni Hazar beyle tanıştırayım."

İbo elindeki içeceğin birini bana verdikten sonra boşta kalan elini Hazara uzattı.

İyi akşamlar.
Hazar Bey ben İbrahim Derince.

Gece'nin..." Demiştiki.

"Erkek arkadaşım." Diyerek araya girdim.

"Memnun oldum." Dedi İbo.

Hazar astığı suratıyla bende diyerek el sıkıştılar.

"Ne işle meşgulsün İbrahim Derince."

"Bilgisayar uygulama yazılım kodlama ne ararsanız."

"İbo çok yetenekli biridir bilgisayar işlerinde. " Dedim gurur duyarak.

O sırada arkasından gelen Alpay dikkatimi çekti.

"Abi!
Erdem bey aradı.
Size ulaşamamış. Gelmenizi bekliyorlarmış."

"Tamam birazdan çıkacağımı söyle."

"Sanırım işiniz var biz sizi oyalamayalım. " Dedim elimi uzatarak.

Hazar elimi sıkarak iyi akşamlar dedi ve arkasını dönüp Alpay ile birlikte çıktı.
Neden Bu kadar bozuluyordu anlamıyorum.

"İbo seni beğenmedi galiba." Dedim İbo'ya bakıp gülerek.

"Hadi gezmeye devam edelim."

Diyerek İbo'nun koluna girip resimleri dolaşmaya devam ettim.

🦋🦋🦋

Resim galerisine sadece yüzümü göstermeye gitmiştim. Sponsor oldugum içindi bu.
Burdan çıkınca da hastanedeki toplantıya katılmam gerekiyordu .

Galeriye geldiğimde arabadan inmiş içeri girecekken onu görmüştüm Gece...

Gece'de gelmişti. Resim galerisi herkese açık olduğu için Gece'de görmeye gelmiş olmalıydı.
Yanında kendi yaşlarında geç yakışıklı bir delikanlı daha vardı.
Arkasından gelip Gece'ye sarılıp alnından öpünce bahsettiği erkek arkadaşı olduğunu anladım.
Gece'de ona karşı sıcaktı bu her hâlinden belliydi.

İçeriye girip resim salonuna geldiğimde yalnız şekilde hayran hayran resimlere bakan Gece dikkatimi çekti yeniden.
Şuan karşısındaki kelebek resmine odaklanmış o resmin içindeki dünyaya çekilmiş gibi bakıyordu. Kelebekleri seviyordu bence.
Kolunda bacağında ve sırtında kelebek dövmeleri vardı. Sevmese yaptırmazdı.

Yanına yaklaşarak, ellerimi ceplerine sokarak,

"Kelebekleri seviyorsun sanırım." Dedim.

Anında bana döndü.

"Evet seviyorum." Dedi tekrar resme dönerek.

'Muazzam yaratıklar.
Dünyanın bütün renklerini üzerlerinde taşıyorlar. Çok güzeller.
Ama..." Dediğinde cümleyi ben tamamladım.

"Ama az yaşıyorlar.
Ne kadar güzel olursa olsunlar ömürleri kısa.

Sevdiğin vücudundaki kelebek dövmelerinden anlaşılıyor."

Diye devam ettim.

"Evet. Maalesef ömürleri çok kısa." Dedi önüne yere bakarak.

"Bu yüzden seviyorum onları."

"Erkek arkadaşın nerde?" Diye sordum.
Merak etmiştim Gece'yi yalnız bırakmıştı.

"Sanırım senin kadar ilgilenmiyor resimle ,sanatla."

"Hayır hiç anlamaz.
O daha çok teknolojiyle ilgilenir.
Benim zorumla geldi.
Aslında mecbur hissetmese gelmezdi."

Dedi gülümseyerek. Zevkleri aynı değildi.

"Gece."
Gelen erkek arkadaşıydı.

"Ah. Gel İbo. Seni Hazar beyle tanıştırayım. "

Çocuk elindeki içeceğin birini Gece'ye uzattıktan sonra elini bana uzattı.

"İyi akşamlar Hazar Bey.
Ben İbrahim Derince.

Gece'nin. Demiştiki.

"Erkek arkadaşım." Diyerek araya girdi Gece.

"Memnun oldum." Dedi İbrahim.

"Ne işle meşgulsün İbrahim Derince." Diye sordum.

"Bilgisayar uygulama yazılım kodlama ne ararsanız."

İyiydi mesleği.

"İbo çok yetenekli biridir bilgisayar işlerinde. " Dedi Gece över şekilde.

"Abi!" Diyen Alpay'ı duyunca sustuk.

"Erdem bey aradı.
Size ulaşamamış. Gelmenizi bekliyorlarmış."

"Tamam." Dedim.

" Birazdan çıkacağımı söyle." Diye ekledim.

"Sanırım işiniz var biz sizi oyalamayalım. " Diyen Gece'ye döndüm tekrar.

İyi akşamlar diyerek uzattığı elini sıktım.
Sonrada dönüp Alpay ile birlikte çıktık. Bir saat sonra hastanede ve yönetimle toplantıdaydık. Gündüz hepimiz yoğun olduğumuz için bu saate kalmıştı toplantı.
Diğer yönetici ve Başhekim ile birlikte hastaneye yapılacak ek bina ve proje meselesini görüşecektik.
2-3 saatin sonunda konuyu karara bağlayarak toplantıyı bitirdikten sonra nihayet en yakin olan acil girişinden dışarı attım kendimi.

"Alpay arabayı getir gidelim artık."

"Tamam abi."

Alpay arabayı getirmeye giderken bahçeye giren taksiyle İbrahim'i içinden çıkarken gördüm.

Aklıma ilk gelen Gece oldu. Koşarak yanına giderek ne olduğunu anlamaya çalıştım. Gece'yi arka koltukta yüzü kan içinde görünce şok oldum. Yine burnu kanamıştı ve bayılmıştı.

Loading...
0%