Yeni Üyelik
13.
Bölüm

İ.Y 11 Oyun, dördüncü perde

@azamet_29_2

•Batuhan'dan.

Erol ile birlikte Dinçer'in son anda çıkardığı toplantı için şirketten ayrılıp yanımıza aldığımız adamlarla birlikte yola çıktık.

Dinçer ortak iş yaptığımız ve Kemal'ın da ortağı olduğu bir şirketin ceosuydu.

Baran abi durumdan kıllanmıştı ama kendimizce tedbir alarak onun yerine biz gidiyorduk.
Geçen seferki saldırının Kemal'ın işi olduğunu düşünsekde ispat edememiştik. Hâlâ 24 saat takip ediyorduk. Ama farkında olduğu için kendini ele verecek şeylerden kaçınıyordu piç.

Ben Erol ile çıkınca Baran'da o çatal dil diye kızdığı başının belası haline gelen Leyla ile dönmeye karar verdi.

Bir saat sonra Dinçer'in şirketine gidip son dakikada çıkardığı toplantıya katıldık.

Bizi çağırmasının sebebi son anda aldığı bir teklif yüzünden bizimle olan ortaklığını bozmak istemesi ve diğer şirketle anlaşmak istemeseymiş.

Bize bunu anlatıp bizim ne diyeceğimizi sormak için bizi aniden toplaması gerekmiş. Büyük bir şirketten büyük bir teklif aldığı için haklı o şirketle iş yapmada kalmıştı.

Tabii ki itiraz ettik.
Daha önceden yapılmış bir anlaşma varken yeni bir anlaşmaya girilemez bunu kendi de biliyordu.

2 saat boyunca tartışmalı geçen bir toplantıyla karşılıklı fes istedi. Tabi kabul etmedik. Hatta Kemal bile karşı çıktı. Tazminat alırız diyince Dinçer pes etti. Sonra kavga dövüş süren toplantıyı bitirdik.

Şirketten çıktığımızda sinirden Bütün damarlarım zorluyordu.

Erol yanıma gelerek,

" Ne oldu? Suratın düşmüş."

Dediğinde her an birini boğabilirdim.

" İt herif iş içinde iş karıştırıyor.
Baran abiye haber vermem lazım. "

Dedim. Telefonumu çıkararak aradım. Bir yandanda arabaya yürüyordum. Arka koltuğa bindiğimde hâlâ açılmamıştı telefon.

Yanında o çatal dil varken ettiği kavgalardan duymamıştır diye düşünüp, kapatıp yeniden aradım.

Ama yine çalıyor yine açmıyordu.
Tekrar ararken Erol aynadan bana ben Erol'a baktık.
İkimizde kıllanmıştık. Her zaman ilk seferde açardı. Açmazsam sorun var demektir derdi.

Hemen adamımız Cihan'ı aradım.

" Cihan çabuk bana abinin telefonunu bul hemen." Diyerek kapatıp, tekrar abiyi aradım. Ama açılmıyordu.

Erol:

" Hassiktir bir şey oldu kesin. "

Kapattım. Cihan'ı arayacakken telefonum çaldı. Cihan'dı.

Hemen açarak,

" Nerde?"

" Abi güzergah dışı.
Hemen konum atyorum."

Diyerek kapattı.
Bir kaç saniye sonra hem bana hem Erol'un telefonuna konum geldi.

" Sikeyim böyle işi."

Diyerek arkada bizi takip eden arabadaki adamları aradım. Durumu anlatıp silahlarını hazır etmelerini istedim.
Bu arada Erol'da konuma doğru gazı kökledi.

Yarım saatin sonunda karanlık kenar mahallerin birinde bulunan eski bir iş hanının önüne geldik.

Arabalardan çıkarak silahları çekip binaya doğru ilerlerken,

" Dikkatli olun." Diye uyardım.

Bir kaç adım daha ilerlemiştik ki birden kurşun yağmuru başladı.
Doğruydu demem ki.
Baran abi bir şekilde tuzağa düşmüştü.

Karanlıkta nerden geldiğini anlayamadığımız kurşunlara rast gele ateş ederek karşılık veriyordun. Bir kaç saniye sonra içlerinden biri,

" Geri çekilin kaçın."

Dedikten sonra kurşun sesleri kesildi.
Bizde tedbirli şekilde girişe gelerek önce etrafı kontrol ettik.

Sonra bağırdım.

" Abi!
Abi ses verin burdamısınız.?"

" Batuhan!
Burdayım! "

Şükür iyiydi.
Abim iyiydi. Erol'la birlikte arkamızda adamlar hızla içeri daldık.

İki sarı lambanın loş şekilde aydınlattığı, eski eşyaların olduğu depo görünümlü bir yerdi. Baran abi ortada bir sandalyede bağlı iken kız ortada yoktu.

" Abi." Dedim.

" Geldik."

Hemen arkada bağlı bileklerini çözerken Erol gözündeki kıravatı aldı. Bir yandan da gözüm kızı arıyordu.

" Abi kız?
Kız nerde? "

Derken Erol cebinden çıkardığı çakı ile ayak bileklerindeki bandı kesti.

*****

Baran hızla ayağa fırlayıp etrafa bakınarak bağırdı.

" Leyla!
Leyla nerdesin? "

Ama ses yoktu.
Endişeli şekilde tekrar bağırdı.

" Leylaa! Cevap ver!

Batu, Erol siz diğer tarafa bakın! "

Adamlara döndü.

" Dışarıyı arayın! "

İç içe iki bölüm olan büyük deponun içini aramaya başladılar.

Sonunda Baran gördüğü şeyle korkuyla kaldı yerinde.

Büyük dolapların arasında yatan beden Leyla'nın bedeniydi. Hemen yanındaki kan birikintisi yaralı olduğunu gösteriyordu.

" Batu!
Erol ! "

Diye haykırırken kızın yanına koştu. Yanına çökerek yerde yan üstü yatan kızı kucağına doğru çevirdi. Bacağından vurulmuştu ve kan kaydediyordu. Hemen kemerini belinden çıkararak kızın bacağına turnike yaptı.

Hızla kucağına kaldırırken,

" Çabuk, hastaneye gidiyoruz."

Diye bağırdı.
Erol Baran'ı kucağında kızla görünce koşarak dışarıya fırladı.

Adamlara,

" Toparlanın gidiyoruz."

Derken kendide arabaya binip motoru çalıştırdı. Arkasından Baran kucağında kızla geldi. Batu'nun açtığı kapıdan arka koltuğa otururken Batu hızla öne Erol'un yanına geçti.

Erol anında kökledi gaz pedalını. Ara sokakları hızla geçip hastaneye giden en kısa yola, caddeye sürdü arabayı.

*****

4 Saat önce

" Yaah!
Memo ne biçim vurdun lan! Deldin kafasını beh! "

" Size silah çekmesi hesapta yoktu Civciv. Bıraksaydımda Salih abiyi vursamıydı? "

Salih elleri ceplerinde kıza bakarak konuştu.

" Hayırdır Civciv ne iş.
Senin için değerli olmalıki, Bağdat caddesi çocuklarını yardıma çağırdın."

" İşler karışık Salih abi."

Salih:

" Hadi toplanın Memo. Alın şu Cesur Yürek'i de gidelim. Birazdan burası polis kaynar.

Civciv sende sığınakta anlatırsın. Hadi gidelim."

Keko kameraları biz gidince çözer gelirsin.

" T-tı-ta tamam. "

Dedi genç çocuk kekeleyerek.

Memo yanındakilere,

" Çocuklar, hadi el atında beyzadeyi arabaya alalım."

Dediğinde gelen iki kişi ile birlikte Baran'ı kollarından ve bacaklarından tutup yanlarına gelen siyah minibüse taşırlarken, arka kapıyı açtıklarında onları izleyen Leyla önden bindi minibüse.

Memo Baran'ı boş zemine yavaşça bırakırken kız hemen yanına oturarak adamın başını dizlerinin üzerine koydu.

" Eline sıçayım Memo."

Dedi kendi telefonunu kapatarak. Çünkü Temel telefondan peşine düşebilirdi.

Memo kıza bakarak,

" Önce şurdan gidelim sonra et küfürlerini.

Hadi binin sizde lan gidiyoruz."

Dışarıdaki adamlarda minibüse bindiğinde Salih direksiyona geçerek gaza bastı. Maskesini yüzünden başınının üzerine kaldırdıktan sonra cebinden telefonunu çıkararak Keko'yu aradı.

"Keko.
Her şeyi düzelt sığınağa gel."

Dedikten sonra kapatarak gaza yüklendi. Bir saate yakın yol gittiler. Bu süre boyunca kız sessizce Baran'ı izlerken adamlarda kızı ve adamı izledi. Üzgün şekilde yüzüne bakarken,

" Kusura bakma mecbur kaldım. İkimiz içinde tek yol buydu."

Dedi.
Sonunda kenar mahallelerden birinde eski bir iş hanının bodrum katına girdi minibüs.

Salih önden indi.

" Memo, Ali, siz kalın diğerleri, etrafa dağılın. Telefonları açık tutun.

" Tamam."

Diyen adamlar araçtan inip kapıdan çıkarlarken Salih arkaya gelerek elleri yine ceplerinde

" Eee Civciv.
Ne yapıyoruz bu Cesur Yürek'i."

Dedi baygın yatan adama bakarak.

" Çıkarıp bir sandalyeye bağlayalım."

" Bağlayalım derken.?"

Dedi Memo.

" Bağlamak işte. Bir sandalyeye oturtup kollarından bacaklarından bağlayacağız."

" Niye yardım ettik niye bağlıyoruz? "

" Anlatacağım. Önce dediğimi yapın."

Memo ve Salih Ali ile birlikte Baran'ı indirerek eski eşyaların arasındaki en sağlam sandalyeye oturtarak kollarını arkadan, bacaklarınıda sandalyenin bacaklarına bağladılar.

Adam başı önde baygın durumdayken kız hemen Baran'ın yanına gelerek boynundan çözdüğü kıravatını adamın gözlerine kapatıp arkadan bağladı. Elini başının arkasına koyup kanayan yere bakarken cebinden çıkardığı kağıt mendille saçlarındaki kanı silerek önce yarayı sildi, sonra yine Memo'ya döndü bakışları.

Memo kollarını göğsünde birleştirerek çatık kaşlarıyla başını yana çevirdi umursamaz şekilde.

Kız:

"Şuandan itibaren maskeleri çıkarmıyoruz ve isim kullanmıyoruz anladınızmı?
Banada bir maske ver Memo."

Dediğinde Memo az önce giden adamların bıraktığı maskelerden birini kıza verdi. Kendileride maskeleri saçlarının üstünden yüzlerine indirdiler.

" Adamın gözünü bağladın zaten. Maskeyi neden takıyoruz. "

Dedi Ali.

" Bizi kazara bile görse başımız ağrır. Hem maske sayesinde sesimiz de boğuk çıkıyor. Yani sesimiz tanınmasın diye takıyoruz.."

Salih:

" Civciv anlat artık! "

" Dışarda konuşalım abi."

Leyla ve Salih birlikte çıkarken Memo da peşlerinden çıktı.
Salih diğerine dönerek,

" Burdan ayrılma. " Dedi.

Dışarı çıkar çıkmaz Salih ellerini yine ceplerine sokarak,

" 2 yıl önce birden bire ortadan kaybolup bizimle bütün bağlantılarını kopardın.

Mesajlarıma bile cevap vermedin.

2 yıl sonra birden Salih abi yardımın lazım diye mesaj attın.
Tamam Dedim.
Ne yapacağımızı söyledin onada tamam dedim.
Seni ve o zengin züppeyi o 3 serserinin silahlarının ucundan aldık.

Şimdi!
Herşeyi anlat Civciv!

Bir tane bile eksik ve yalan olmadan anlat."

Kız başını önüne eğdi.

" Salih abi öncelikle sizi öylece,haber vermeden terk ettiğim için özür dilerim.

Ama yemin ederim sizin için yaptım.
Babamın kanlıları yani kan dayalıları bizi bulduğu için izimizi kaybetmememiz lazımdı.
Benim yüzümden size bir şey olur korkusuyla sizden uzaklaştım."

" Ne?
Kanlılarınız mı? Ne kanlısı ne davası?
Lan kan davası mı kaldı bu devirde. Sikerim lan onların davasını."

Dedi sinirle. Sonra devam etti.

" Peki ya sen...
Sen peşinizde kanlılarınız vardı ve bize söylemedin, öylemi?

Kızım sen aptalmısın?! "

Dedi adam elleri saçlarında.

" Şşiitt! Abi yavaş Baran duyarsa.."

Salih kısık sesle dişlerinin arasından devam etti konuşmasına.

" Neden bize söylemek yerine bizim için bahanesiyle kaçtın?
Biz kendimizi koruyamıyormuyuzda sen bizi korumaya kalkıyorsun, aptal Civciv!

Biz adamın iliğini sökeriz lan! Bilmiyormusun? "

Derken yine dişlerini sıktı.

Derin bir nefes alıp verdi sinirle yerinde bir tur dönerek.

" Devam et bakalım, başka neler yumurtlayacaksın. "

" Bir gün hastane dönüşü peşime düştü Kaya.
Biliyorsun babam öldü, ama adam benim peşimde bu kezde."

Memo sinirle hırladı.

" Onu davasında boğarım lan!
O piç kimki bizim kardeşimizin
peşine düşüyor. Sikerim lan onun belasını. Orospu çocuğuna bak! "

Kız sırayla ve minnetle baktı karşısındaki iki adama. 10 yaşından beri aralarında büyümüştü. İki abi olmuştu kıza bu iki adam.

Devam etti konuşmasına.

" Onlardan kaçarken kaza yaptım. Annemde yanımdaydı üstelik. "

" Ne?
Kazamı?
Vay şerefsizin piçi.
Nevin teyze.. O nasıl? "

" O kazadan sonra yürüyemiyor. Benim yüzümden..."

" Ne? "

" Evet..."

Dedi kız. Gözleri doldu annesi şuan Temel'in elindeydi.

Annemi özel bir merkeze yatırdım. Tedaviye başladılar, düzelme var ama çok yavaş.

Parasıda oldukça yüksek meblâlalar. Yinede çalışarak üstesinden gelmeye çalışıyordum."

" Hadi başında söylemedin.
Kazadan sonra neden söylemedin, yardım edebilirdik."

" Kimseye yük olmak istemedim...

Her neyse. O gün temiz kıyafet getirmek için annemin yanından çıkmış eve gidiyordum. Bir taksiye binip evin yolunu tuttum.

Bu sırada taksi şoförüne yani Temel'e iş aradığımı ihtiyaç varsa taksi şoförlüğü bile yapabileceğimi söyledim. Bana iyi araba kullanıp kullanamadığımı sordu. Bende gereksizimya kendimi islapatlamak için maharetlerimi gösterdim.

Meğer taksi durağına kadar herşey sahteymiş. Adam aslında pis işler müdürü. Bana bir iş teklif etti.

Hem kadın, hem güzel, hem iyi araba kullanıyorsun. Bu işte bana çok yararsın dedi.

Bir adamı yakalayıp başka bir adama teslim edeceklermiş.
Bizimle çalış. Dedi. İyi para var. Dedi."

" Yani Baran Karamanoğlu'nu mu? "

" Hı hı!

Önce kabul etmedim.
Pis işler.
Benim öyle işlerim olmaz dedim.
Ama sonra mecbur kaldım.
Çünkü Temel hakkımda araştırma yapmış. Annemden tutun Kaya'ya kadar her şeyi biliyor.
Beni annemle tehdit etti."

" Ne yani sen şimdi annenle tehdit edilerek o Temel denen adam içinmi çalışıyorsun? Sana inanamıyorum! "

" Mecburum abi.
Annem elinde. Önceleri yattığı hastaneye adamlar dizmişti. Ama 2 gün önce annemi başka yere aldırmış.
Nerde onu bile bilmiyorum...

Baran'ı bize getireceksin dedi.
Ya Baran ölür ya annen dedi."

" Yani bizim küçük Civciv birden horoza dönüştü. "

" Annem için kimseye acımazdım Salih abi."

Dedi kız çatık kaşlarla adama bakarken.

" Tek isteğim annemle beraber bu ülkeden defolup gitmekti.
Ama..."

" Ama ne? "

Dedi Salih alaycı bir dille.

" Ama ben yapamadım.

Baran hayatımı kurtarmışken... Hemde 2 kere kurtarmışken yapamadım.

Birinde Kaya' ya yakalanıyordum nerdeyse. O şerefsizle burun burunayken Baran yetişti, kurtuldum.

Diğerinde, alerjim yüzünden nefes alamazken yine Baran yetişti.

Ateşim var diye 2 gün başımda bekledi.

Onu onlara teslim edemem.

Baran'ı onlara teslim etmeden ve kendimi hem Baran'a hem Temel'e ele vermeden başka bir çözüm bulmalıydım.
Bende bu planı hazırladım.

Temel her ne kadar Baran'ı ele geçiremesede benim onun istediğini yaptığımı düşünmeli.

Böylece anneme dokunmaz.

Bu şekilde Baran'da Temel'e çalıştığımı anlamayacak. Eğer anlarsa bu kez Baran öldürür beni."

" Bravo Civciv.
Tam pisliğe batmışsın."

Kız devam etti.

" Bundan öncede saldırıya uğramış Baran. Yanına adamlar, kadınlar sokmuşlar. Bu yüzden kimseye güvenmiyor. Herkes şüpheli onun için.

Dahası peşindeki her kimse Baran'ı istiyor. Hemde ölü istiyor.
Baran bu yüzden çok dikkatli.

Nerdeyse yanına neden yaklaştığımı bile anlıyordu. Eğer öğrenirse ne söylersem söyleyim bana inanmaz.

Bu yüzden bu planla biraz süre kazanacağım.
Annemin nerde olduğunu bulup, onu kurtarıp, sonrada Baran'a herşeyi anlatıp bu ülkeden kaçacağım."

Kız gözlerini Salih'e çevirdi.

" Bu süre içinde bana yardım edin abi. Benim için olmasada annem için."

Salih'in çatık kaşları düzeldi. Kıza yaklaşarak sıkıca sarıldı.

" Seni aptal kız.
Her ne kadar sana kızgın olsamda tabiki sana yardım edeceğiz.
Bizim yanımızda büyüdün. Kardeşimizsin civcivimizsin. Gidip o Temel'i döve döve konuşturup annenin yerini öğrenelim."

" O işler öyle olmuyor abi.
Bu Temel zehir gibi. Çakalın en önde gideni. Biz daha annemin adını söylemeden öldürürler annemi.
Yavaş ve onları kıllandırmadan hareket etmeliyiz.

Salih:

" Anladım.
Peki aklındaki ne? "

Demiştiki içerden bağırma sesleri geldi.

Salih Memo ve kız maskeleri yüzlerine indirip içeri girdiğinde
Baran kendine gelmiş akla gelmedik küfürler saydırıyordu.
Sonunda,

" Cevap versenize lan!
Kimse yokmu neden cevap vermiyorsunuz.
Kız nerde? Ne yaptınız ona? "

Kız maskesini kaldırıp her ihtimale karşı Baran'a arkasını dönerek Salih'e baktı.

" Abi açık verme! "

Dedi çok kısık sesle.
Sonrada maskesini indirdi.

Salih kalın ve boğuk sesiyle,

" Bağırıp durma Karamanoğlu."

Dediginde adam yerinde debelenerek kollarını kurtarmaya çalışırken bir taraftan bağırmaya devam etti.

" Kimsin lan!
Kimsiniz?
Gölge denen puşt değilsin, kimsin?
Kaya mısın...?

Kız nerde?
Leyla nerde, ne yaptınız ona?
Eğer elinizi sürdüyseniz hepinizin derisini yüzerim lan! "

Kız Baran'a, Salih kıza baktı.
Bu kadar mı önemsiyordu.

"Aptal." Dedi kız içinden.

Salih:

" Kim olduğumu bilmesende olur.
Zamanı geldiginde yüzyüze tanışacağız nasılsa.
Civciv'e gelince."

Dedi Salih kıza bakıp kolunu beline sararak.

" İyi. Dinleniyor."

" O na elini sürersen seni yaşatmam!
Ne istiyorsunuz söyle? "

" Ne mi istiyorum.
Iımm. Biraz düşüneyim!

Ülkedeki en zengin adamdan birinden ne istemeliyim...

Aah hemen bulamamki.

Sen şimdi burda sessizce bekle, bende biraz düşünüp geleyim.

Ama sessiz ve uslu dur yoksa 1 saat daha uyursun o sandalyede.
Bilmem anlatabildim mi? "

Baran dişlerinin arasından konuştu.

" Sana söz veriyorum bir gün teke tek konuşacağız."

" Olur."

Dedi Salih.
Kızıda yanına alarak tekrar dışarı çıktı. Maskeleri yukarı kaldırdılar.

Bu sırada Keko da gelmişti.

" Sa-Salih a-abi he-herşey t-t-ta-tamam."

" Tamam Keko. Ali'nin yanına git ve ağzını açma."

Adam başını sallayarak içeri girdi.

" Şimdi ne olacak? "

" Bir şekilde geri dönmeliyiz abi."

Temel ne olduğunu anlamak için 4 bir yana adam salmıştır. Bizi bulmak isteyecek yoksa Gölge'ye hesap veremez.

Benim için en güvenli yer şuan Baran'ın yanı. Burdan kaçmalı yada kurtarılmalıyız."

"Öylece izin verirsem Cesur Yürek kıllanır. "
İkisi ne yapabileceklerini düşünürken Memo çıktı kapıdan.

" Salih abi beyzadenin telefonu çalıp duruyor."

Salih, Memo'ya bakarken kız yüzünde bir gülümseme ile araya girdi.

" Bırakalım çalsın.
Kesin adamı Erol ve Batu arıyor. Baran cevap vermeyince bir daha arayacaklar. Yine cevap vermeyince peşine düşecekler.
Kalıbımı basarım telefonu takiptedir.

Abilerim! Beni dinleyin işte plan.
Kız dışarda iki adama planını anlatırken Baran Ali'nin ve Keko'nun sessiz bakışları eşliğinde kendini sandalyeden kurtarmaya çalışıyordu.
Ama Memo'nun sıkı sıkı sardığı bantlardan kurtulamıyordu. Kurtulamadıkça da dahada deliriyordu.

Bu sırada dışarda Salih Leyla'yı kolundan tutup,

" Sen delirdim mi? " Dedi.

" Böyle plan mı olur. Hayır kabul etmiyorum. "

" Kabul etmek zorundasın abi."

Dedi kız cebinden telefonunu çıkararak havaya kaldırıp yere bırakırken. Telefon yere düştüğünde ekranda büyük bir çatlak oluştuğunda alıp takrar cebine koydu.
Buda plana dahildi çünkü.

" Sen yapmazsan ben yaparım abi.
O Temel şerefsizi bu cendereden sıyrık almadan çıktığıma inanırmı sanıyorsun. Bedelini anneme ödetir. "

Salih dişlerini sıkarak,

" Seni aptal.
Kendini soktuğun hâle bak.
Sana birşey olursa yakarım hepsini."

" Yapacakmısın? "

Salih dişlerini sıkarken yüzünü sıvazladı.

" Tamam lan tamam. Ama yakınında olacağım. Ne olur ne olmaz."

Derken Memo,

" Siz kafayı yemişsiniz.
Abi hadi bu sıyırmış. Sen nasıl uyuyorsun buna. "

" Mecburum abi. Temel'i tanımıyorsunuz siz.
Zalim ve acımasız biri. Anneme zarar verir."

" Aldın mı cevabı Memo." Dedi Salih.

Leyla:

" Hem böylece bir süre benden birşey istemez. Bu sıradada birlikte bir plan yaparız."

" Tamam. Dedimya işte."

Memo:

" Adamları nasıl tanıyacağız? Temel'in adamları olmadıklarını nasıl anlayacağız. "

Leyla:

" Ben size söylerim."

Salih telefonu çıkarıp dışardaki adamlardan Bekir'i aradı.

" Herkese söyle gözünüzü açın misafirler gelebilir.
Vurmadan, vurulmadan biraz göz dağı verip kaçın. Anladın mı? "

" Anladım abi."

Baran içerde adamlar dışarda beklemeye başladılar.

Bu arada Salih ve Memo kızla birlikte içeri girerken Ali ve Keko dışarı çıktı.

İki adam ve kız kasalara çıkarak bodrum katın tavana yakın camlarından dışarı bakarken Baran hâlâ kollarını bağlardan kurtarmaya çalışarak küfürler ediyordu.

Bir süre sonra binanın önünde iki araba belirdi. Bir kaç dakika sonrada silah sesleri gelmeye başladı. Adamlar kıza baktılar.
Kız onlar anlamında başını sallayınca camdan dışarıya rast gele ateş etmeye başladıklarında Baran'ın yüzünde bir gülümseme belirdi.

" Buraya kadar."

Dedi. Ama içinde bir yerde hâlâ Leyla'ya birşey olursa korkusu vardı.

Kendine geldiğinden beri çatal dil dediği kızın sesini bir kere olsun duymamıştı.

Dışardan kurşun sesleri gelmeye devam ederken adamlar ve kız aşağı indiler.

Kız iki adamın karşısına geçti.

" Hadi." Dedi kısık sesiyle.

Salih silahını kıza doğrulttu.
Tereddüt ederek baktı.
Kızın dediğini yapmak istemiyordu aslında.

" Hadi zaman yok! "

Dedi yine kısık sesle.

Montunun kolunu dişlerinin arasına aldı. Ama Salih'in eli tetiğe gitmiyordu.

Sonra bir anda bacağındaki hissettiği acıyla Memo'ya baktı.
Memo üzgün bakarken karnına yediği yumrukla nefessiz kalarak yere yığıldı kız. Salih'in yapamadığını Memo yapmıştı.

" Sizin yapacağınız planını sikeyim."

Diyen Memo koşmaya başlarken Salih kendine gelerek büyük kasalardan birinin içine gizlenerek diğerini üzerine çekti. Bıraktığı küçük aralıktan kızı ve Baran'ı izlameye başladı.
Bütün bu olanlar Leyla'nın süpheleri üzerinden uzaklaştırmak için yaptığı planın bir parçasıydı.

Baran'ın adamlarının gelişini, Baran'ı çözmelerini, Baran'ın kızı bulup apar topar kucaklayıp depodan çıkışlarını izledi.

Kendine gerek kalmamış Baran kızı alıp çıkmıştı.

Bundan sonrası Baran'daydı.

******************************

Eveeet bölüm sonu canlarım.
Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

Hepinizi seviyorum. Sizide hayaletlerim.

Loading...
0%