Yeni Üyelik
17.
Bölüm

İ.Y 15 Tarifsiz ACI

@azamet_29_2

Tekin telefonu kapatıp geriye dönmüştüki Temel'i karşısından gördü. Öfke dolu gözlerle bakan temelle aynı anda göğsünde bir acı hissetti.
Elindeki sigarası ve telefonu yere düştü. Gözleri göğsüne doğru kaydı.
Temel'in tuttuğu sustalı göğsüne tam kalbinin yanına saplanmıştı.

" Kimse bana kazık atamaz.
Sen bile.

GEBER! "

*****

Salih Tekin ile konuşmasının ardından telefonu kapatıp Memo'yu aradı.

" Alo Memo neredesin.? "

" Baran'ın evinin önündeyim Salih abi. Yarım saaten fazla oldu içeri girdiler. Abi Baran kızı sürükleyerek götürdü. Zarar verecek diye korkuyorum."

" Memo işler karıştı.
Konum at hemen oraya geliyorum."

" Neler oluyor.
Kötü birşey mi var? "

" Gelince konuşuruz."

Diyerek kapattı.
Ali'ye döndü.

" Ali.. Şehir hastanesine git. Nevin teyzeyi bul yanından ayrılma."

" Tamam abi.
Hemen gidiyorum." Dedikten sonra koşarak çıktı Ali.

Salih ve arkadaşları Baran'ın adamlarının verdiği baskından sonra başka bir yer ayarlamışlardı. Zira sığınağın etrafında hâlâ Baran'ın adamları geziyordu.
Bulunduğu mekandan çıkıp arabasına bindi. Bu sırada Memo'un attığı konumda telefonuna geldi.
Salih konuma baktıktan sonra bi "Hassiktir. " Çekti.

" Zaman az, ev uzak.
Hay ben böyle işe... "

Arabayı çalıştırıp hareket etti.
Konum semt dışında kaldığı için biraz zaman alacaktı.
Salih bir yandan arabayı kullanıyor bir yandan kendi kendine konuşuyordu.

" Nevin teyze gözünü seveyim dayan.
Sana bir şey olursa Leyla ne yapar? Nasıl dayanır?
Allah aşkına dayan. "

Bu sırada Baran evinde salondaki barın önünde elinde sigara bir ileri bir geri tutluyor Erol ise bar sandalyesinde sinirle yürüyen adamı izliyordu.

Düşündükçe sinirleri geriliyordu Baran'ın. Leyla'dan çok kendineydi siniri.

" Nasıl?
Nasıl geldim ben bu oyuna.?
Bu güne kadar kimseye kanmazken bu kıza nasıl kandın Baran."

Dedi kendi kendine.
Sonunda başına giren ağrı yüzünden yorulup koltuklara yürüdü.
Oturup biraz sakinleşmeliydi.
Yoksa bu ağrının geçeceği yoktu.
Büyük koltuğa otutup kendini geriye attı. Başını geriye yaslarken kollarını iki yana bıraktı.

Düşünürken kıza ilk rastladığı âna döndü. Sonra vurulması. Sonra taksi durağı meselesi. Sonra Kaya'nın kızı takip etmesi, kızı uyuşmuş bir beyinle bulması. Hastane dönüşü kızın alerjisi yüzünde nefessiz kalışı.
Birde düşmeyen ateşi.
Hangi kısım oyun, hangi kısım roldü anlayamıyordu.
Birileri benimle oynuyor. Ama benimle oynarken kızlada oynuyor olabilirmi?
Kim kime oynuyor lan!
Yada gerçekten çok iyi rol yapıyor. "

Dedi dişlerinin arasından.

Erol Baran'ın haline bakıp yanına geldi.

" Abi iyimisin? "

" Değilim Erol.
Değilim!
Beynimin içi allak bullak. Kafamın içinden 40 tilki var hepsi başka yöne gidiyor.
Çözemiyorum...

Ama çözecem!
Bana içecek bir şey ver. "

Erol gözü Baran'da bara geçerken Baran sıktığı yumruğunu oturduğu koltuğa geçirdi.
Elinde bir ıslaklık hissetti o ân. Anında yerinde doğrularak yumruğunun altına baktı. Koltuktan eline bulaşan şey kandı.
Emin olmak için elini koltukta gezdirdi. Leyla burada oturuken kanı koltuğa bulaşmıştı.
Dahada dikkatli baktı eline.
O anda yüzleşti kızın bacağındaki yarayı unuttuğu gerçeğiyle. Arabadan indirirkende dâhil aklına bile gelmemişti kızın yaralı olduğu.

" Hassiktir." Çekti dişlerinin arasından sinirle. Sürüklercesine yaka paça getirmişti kızı eve. Odaya götürüp resmen içeri savurmuştu.

Hızla yerinden kalkarak odaya yöneldi. Koridora gelip kapıyı açarak içeri girdiğinde kızı yatakta elleri kucağında, gözleri ellerinde kıpırdamadan otururken buldu.

Bacağındaki yaraya kaydı gözleri. Kan pijamasından sızmış oturduğu yatağa geçmişti. Beyaz örtü kan olmuş ama kızın umru değildi. Uyuşmuş gibi ellerine bakıyordu sadece.

Hemen geri çıktı. Banyoya gidip dolaptan ilkyardım çantasını alarak döndü. Kızın yanına gelerek,

" Yaran kanıyor, uzanda bakayım." Dedi.

Kız yine sessizdi. Adamdan ne iyilik ne kötülük istemiyordu.
Baran, kıpırdamadan öylece bekleyen kıza baktı bir süre.
Hâlâ kıpırdamadığını görünce kollarından tutarak yatağa devirdi. Bacaklarını yatağa kaldırıp koydu.
Gözleri yarada pijamasını yukarı sıyırırken konuştu.

" Bu kadarcık kanamayla ölüp benden kurtulacağını sanma. Bu yüzdende boşa katlanma.
Konuşana kadar burdasın."

Kız yine sessizdi ve sadece tavana bakarak düşünüyordu. Ne yapmalıydı. Belkide her şeyi anlatmalı yardım istemeliydi. Ama ya yardım etmezse ne olacaktı. Nede olsa yalan söylemiş canına kastetmişti Baran'ın.

Birde Temel vardı tabi. Durumu anlayıp annesine zarar verebilirdi. O zaman ne yapardı. Ellerini şakaklarına bastırarak dişlerini sıktı.

Baran getirdiği kutudan pamuk ve baticon çıkararak yatağa bırakmıştı. Bacağındaki yaranın sargısını açarken bir yandan kızın hareketlerini izliyordu. Kafasının karışık olduğunu anlayabiliyordu.
Bu iyi diye düşündü. Anlatıp anlatmamakta karar vermeye çalışıyor.

" İçinden,

" Anlatacak! Başka şansı yok! "

Derken gözlerini tekrar yaraya çevirdi. Baktığı yaradan kan sızmıştı ama dikişler iyiydi. Yarayı güzelce temizleyip yeniden sardıktan
sonra pijamanın paçasını aşağı indirdi. Ayağa kalkıp elindekileri komodinin üzerine bıraktı.

Bir süre kendine bakmamak için tavaba bakan kızın yüzünü izledi.

Hâlâ inanmakta zorlanıyordu.
Nasıl olurda birinin oyuncağı olabilirdi bu kız. Nasıl bu kadar iyi rol yapabilirdi. Nasıl anlayamamıştı.

Baran sinirle arkasını dönüp, hızlı adımlarla çıktı odadan. Kapıyı kilitleyip banyoya yöneldi. Elini yüzünü soğuk suyla yıkayıp eline aldığı havluyla banyodan çıkmıştıki kapı önündeki tartışma seslerini duydu.

Giriş kapısına gelerek durdu. İki kişi kapıda Erol Azad ve Fatih'le tartışıyordu.

" Sana Baran'la görüşecez diyorum, çağırın gelsin. Acil bir durum. "

Yarım saat önce

Salih Memo'nun attığı konumla gelerek Memo"yu buldu.

Memo güvenli bir mesafede parketmiş uzaktan evi izliyor, bir yandanda direksiyona ritmik şekilde vuruyordu.

" Civciv inşallah o pislik sana birşey yapmamıştır. Yoksa oracıkta üstüne atlar sıkarım boğazını. "

Memo kendi kendine söylenirken Salih'te gelmiş hemen arkasına park etmişti. Aracından inip hızlı adımlarla öndeki arabaya geldiğinde yağan yağmur yerini kara bırakmış inceden kar yağmaya başlamıştı.
Salih üzerindeki karları silkerek sağ kapıdan girdi.

Memo boş bulunup korkuyla kapıya döndü. Eli kalbinin üzerinde,

" Senmiydin?
Korkuttun.
Anlat neler oluyor abi."

Salih koltuğa oturdu.

" Hiç iyi şeyler olmuyor Memo.
Bugün Tekin'i gördüm."

" Tekin'i mi, nerde?
Yunanistan'a sallamıştın sen onu."

" Civciv'in bahsettiği Temel'in yanında.
Pislik herif Temel denen ite çalışıyormuş. Bugün iyice bir silkeledim. Bana çalışacaksın dedim. Sana gün yüzü göstermem dedim. Korkudan kabul etti.
Nevin teyzenin yerini öğrenip bana söyleyeceksin. Dedim.. "

" Eee buldunuz mu.? "

" Meselede orda başlıyor.
Nevin teyze hastanedeymiş. Durumu krıtikmiş. Öyle dedi Tekin.

O yanındaki şerefsiz kız bilmeyecek demiş. Ölsede bilmeyecek.
Tekin arayıp kıza söyleyin dedi. Belkide bir daha göremez dedi."

" Kahretsin bu kadar kötümü durumu." Diyerek direksiyona geçirdi yumruğunu.
Ee ne yapacağız şimdi? "

" Memo iş bizden çıktı...
Leyla annesini bir daha ya görür ya göremez.
Mecbur söylemeliyiz. Yoksa hayatta affetmez bizi. "

" Nasıl.?
Ya Baran... Baran'ın evinde kız.
Ya Leyla'nın söyledikleri.
Civciv plan dedi durdu."

" Plan falan kalmadı Memo!
Annesi ölüyor."

" Doğru.
Ne yapacağız peki.
Gidip kapıya mı dayanacağız."

" Her şeyi göze alacağım.
Ya Civciv anlatır ya ben, ama bu kız bu gece annesine gidecek. "

" Delirdinmi?!
Adam bizim kim olduğunuzu anlarsa ikimizide zımbalar. "

" O yüzden ben tek gidip konuşacam."

Memo sinirle baktı yanındaki adama.

" Bende tek gitmene izin verecem yani öylemi.
Yok öyle yağma. "

" İzin vermeyeceğini biliyordum.

Hadi gidip bitirelim şu işi.
Zamanımız gittikçe azalıyor. Biz gidene kadar kadıncağız ölmez inşallah."

" Gidelim.."

Dedi Memo.
Motoru çalıştırıp evin önüne kadar sürdü. İki adam birlikte arabadan inip evin önüne doğru geldiklerinde Azad ve Fatih yollarını kesti.

" Kimsimiz?"

İki adam sinirle baktı.

Salih:

" Çekilin önümden acil Baran beyle konuşmalıyız."

" Kimsin dedim lan!
Kapıdan her geçenle görüşecek biri değil Baran Bey."

" Bana bak yarma!
Çağır sahibinide buraya gelsin konuşacaklarım var diyorum! "

O sırada kapı açıldı ve Erol çıktı.

" Ne oluyor lan!
Siz kimsiniz. Siktirin gidin. Elimde kalırsınız."

" Lan ne laf anlamaz adamlarsınız!"

Dedi Salih Erol' un üzerine yürüyerek.

" Sana Baran'la görüşecez diyorum çağırın gelsin."

" Babanın oğlumu lan Baran Bey...

" Bana bak!
Acil bir durum var. "

Baran kapıda göründü.

" Kimsiniz lan?!
Ne hırlıyorsunuz kapımda."

" Asıl senin köpeklerin hırlıyor. "

Dediği anda Erol,

" Laaann! " Diyerek Salih'in yakasından tuttu.

Salih sinirle yakasındaki elleri üzerinden çekerek sonunda baklayı ağzından çıkardı.

" Baran Karamanoğlu, konu acil.
Civciv'i almaya geldik."

Baran duydugu şeyle öfkeyle baktı adama.

" Civciv? "

Bu kez Baran Salih'i yakasından tutarak çekti.

" Siz..." Dedi belindeki silah çekip Salih'in kafasına dayayarak.

" Siz onlarsınız.
O maskeliler. "

Memo korkuyla ikisini izlerken Erol'un silahı çoktan kafasına dayanmıştı.

" Bu iş iyice boka sarmaya başladı."

Dedi dişlerinin arasından.
Salih Baran'ın elindeki silaha baktı gözlerini kaydırarak. Aldırmadan adamın yakasından tutup çektiğinde, Azad ve Fatih'in silahlarıda Salih'in kafasına dayandı bu kez.

Baran hâlâ öfkeyle bakıyordu adama.

Salih umursamadı bile.

" Bana bak Baran Karamanoğlu.

Ne istiyorsan ben anlatacam sana. Leyla anlatmazsa bizzat ben anlacam. Ne öğrenmek istiyorsan hepsini anlatacam. Ama şimdi kızı götür. Nevin teyze ölüyor. Annesi ölüyor, Leyla'yı annesine götür. "

Baran'ın kafası duyduğu şeylerle dahada karıştı. Kıstığı gözleriyle anlamaya çalıştı.

Salih ellerini Baran'dan çekerken.
Tek kelime etti.

" Lütfen..."

Salih kimseye lütfen dememişti. Ama şimdi konu Leyla idi.
Baran adama bakarak konuştu.

" Erol arabayı çek. Azad, Fatih bu ikisinden gözünüzü ayırmayın."

Dedikten sonra hızlı adımlarla içeriye girerek kızın olduğu odanın kapısına geldi. Kapının kilidini açıp içeri girdiğinde kız bıraktığı yerde yatıyordu hâlâ.
Hızla yanına gelip kızı kolundan tutarak kaldırırken,

" Kalk gidiyoruz." Dedi.
Ama kız yine tepkisiz kaldı.

Bu sefer,

" Arkadaşların burda." Dedi Baran.

Kızın elâları anında Baran'ın koyu mavilerine tırmandı.
Adam sinirli bir gülümseme ile,

" Demek şifre cümle buydu. "

" Ne demek arkadaşların burda? "

Dedi kız anında ayağa kalkarak.
Ama bacağı yüzünden sendeliyince düşecekken Baran tuttu kollarının altından. Kendini toparlayınca, kollarında kurtulup,

" Onların bir suçu yok bırak onları. Lütfen! "

" Varmı yokmu göreceğiz. Ama önce hastaneye gidiyoruz. "

Baran'ın koluna yapıştı kız.
Aklına gelen tek şey Baran'ın arkadaşlarını yakalamış olması ve onları öldüreceğiydi.

" Hastaneye falan gerek yok."

Dedi kız. Kendi için olduğunu bilmeden yakasından tuttu Baran'ı.

" Bırak onları lütfen!"

" Konuşacağız kızıl, uzun uzun konuşacağız."

Diyerek kızı tek hamlede kucağına alarak çıktı odadan.

Salona ordanda çıkış kapısından çıkarak arabaya yürüdü Baran.

Salih ve Memo kız çıkmadan önce arabaya binmişler, yanlarında Azad ve Fatih ile yola çıkmışlardı.

Yağan kara aldırmadan arabaya geldi. Erol'un açtığı kapıdan içeriye bıraktı kızı. Sonrada diğer kapıya yürüyüp kendiside bindi.
Erol direksiyona geçerken kız yeniden Baran'ın kolunu tuttu.

" Baran!
Abilerimi bırak! Onların suçu yok."

Baran sessizliğini korurken kız Baran'ın yakasından tutup bağırarak konuştu bu kez.

" Sana söylüyorum taş kafalı, abilerimi bırak."

Adam kızın öfkeli gözlerine baktı bir süre. Hâline kızmadı. Öfkelenmedi.
Durgun baktı sadece.

" Annen..." Dedi sonra.

Kızın gözleri kocaman oldu bir anda.

" Hastaneye kaldırılmış." Diye ekledi Baran.

Dondu kaldı kız.
Vücudundaki bütün güç çekilmişti sanki. Eleri adamın yakasından aşağı düştü kayarak.

" Na-Nasıl.
Ne denn... Se-sen nerden..? "

Araba durdu birden.

" Geldik abi. " Dedi Erol.

Kız hemen kendine gelerek kapıya dönüp açtı. Hızla inerek aksayarak koşmaya başladı.
Baran ve Erol arkasından hızlı adımlarla ancak yetiştiler. Acil girişinden girdiklerinde kayıt bölümündeki kızın yanına giderken arkasındaki Salih'in sesini duydu. Anında geriye döndüğünde

Salih'i, Memo'yu, Baran'ı, Erol'u, yan yana gördü. Önce kafası karıştı. Hepsinin neden bir arada olduğunu pas geçip,

" Salih abi annem...
Annem nasıl, nerde?
İyimi? Ne olur iyi de, Allah aşkına iyi de bana."

" Gel." Dedi Salih.

" Yanına götürecem seni."

Kızı kolundan tutarak asansöre yöneldi. Diğerleride peşinden bindiler asansöre. Kızın korkusu ve stresi bütün vücuduna yansımıştı.
Yoğun bakım katına geldiklerinde Leyla geldikleri kata bakarak,

" Yoğun bakımda mı?
Çok mu kötü abi? " Dedi.

Asansörden indiklerinde Ali'yi gördüler. Koşarak yanlarına geldi adam. Yüzündeki korku ve panik aşikardı.

" Nerde kaldınız? "

Kız:

" Nerde Ali.
Annem nerde? Ne oldu neyi var? " Dedi bağırarak.
Ali kızı kolundan tutarak özel odanın önüne kadar götürürken,

" Doktor kalp dedi." Diyebildi sadece.

Geldiği özel oda önünde camdan baktı kız. Annesi odada, yatakta hiç kıpırdamadan kablolar ve oksijen maskesinin arasında kendinden bir haber öylece yatıyordu. Yüzü solmuş kanı çekilmişti sanki.
Bir süre öylece baktı...baktı.

" Benim yüzümden. Hepsi benim yüzünden. Çektiklerine dayanamadı."

Dedi iki elinin avuçlarını cama dayayarak.

" Annem... " Dedi ağlamaklı.

" Özür dilerim...
Annem beni affet. Beni bırakma ne olur, beni sensiz bırakma.
Beni yokluğunla cezalandırma.
Annem kızına bunu yapma ne oluuur. Ne olur.
Ne olur.."

Dedi, alnını cama dayadı.

O anda duydu o azap gibi sesi. Sol yanına bir hançer saplandı sanki. Kalbini yardı attı.
Kadının kalbine bağlı cihaz o uzuuunn çizgiyi gösterirken hemşire alarmı çalmaya başlamıştı.

" Anneee!!! " Diye bir çığlık koptu dudaklarından, koridorda yankılandı.
Ellerini cama vurarak devam etti.

" Anneee! Anne beni bırakma!!
Annem yapmaaa! Yapma! Bana bunu yapma annem! Ne olur yapmaa.!" Çığlık çığlık bağırdı kız.

Koridorda bir doktor ve bir hemşire belirdi koşan.

Hızla odaya girdiler. Kız hâlâ cama vururken arkasından sarıldı Baran.

Salih, Memo, Ali hepsinin yüzünde kahreden bir hüzün belirdi.

İçerdeki doktor şok cihazıyla müdahale etti kadına.
3e kadar saydı ve düğmeye bastı doktor. Kadının bedeni yataktan yükselip geri düştü. Doktor tekrarladı. Yine 3e kadar sayıp düğmeye bastı. Yine aynı şey.
Doktor yine denedi. Yine ve yine.

Ama olmadı. Aletin üzerindeki ne o çizgi değişti nede ses.
Durdu kalbi atmamacasına.
Annesinin kalbiyle birlikte, dünya durdu..
Zaman durdu..
Hayat durdu..
Annesi artık geri dönemeyeceği bir yere gitmiş, yanlız olan Leyla dahada yalnız kalmıştı hayatta.

Baran üzgün, kollarını kızdan çektiğinde kız koşarak girdi odaya.
Olduğu yerde hiç kıpırdamadan kala kaldı. İzledi sadece. Doktor kolundaki saate baktı.

" Ölüm saati." Dedi.

Ne kadarda kolay söylemişti. " 22:05 "

Leyla'nın annesinin ölüm, Leyla'nın annesiz kalışının saatiydi bu saat bu dakika bu gece.

Doktor şok cihazını geri çekerken hemşire, kadının bedeninden kabloları ayırdı. Üzerindeki kefen beyazı olan çarşafı kadının yüzünü örtecek şekilde çekti.

Doktor ve hemşire odadan çıkarken kızın yanında saniyelik durup başın sağolsun dediler.

Kız iki ağır adımda annesine yaklaştı. Titreyen elini çarşafa uzayarak çekti.

Arkasından Baran ve Salih girdiler odaya.

Kız hiç kıpırdamıyor sadece annesinin kapalı gözlerine bakıyordu.
Baran kızın yanına geldi, yüzüne baktı. İfadesiz boş bakan gözlerinden sağnak yağmurlar gibi yaşlar boşalırken yumruklarını sıkarak son ses uzun bir çığlık koptu. Olduğu yere yığıldı. Yere düşecekken Baran yakaladı belinden, tuttu kucağına yatırdı.

" Leyla.
Leyla! "

Uyanmadı kız, koptu gitti karanlığa.

Loading...
0%