Yeni Üyelik
18.
Bölüm

İ.Y 16 İntikam

@azamet_29_2

Hatalarım varsa affola canlarım.

Doktor ve hemşire odadan çıkarken kızın yanında saniyelik durup başın sağolsun dediler.

Kız iki ağır adımda annesine yaklaştı. Titreyen elini çarşafa uzayarak çekti.

Arkasından Baran ve Salih girdiler odaya.

Kız hiç kıpırdamıyor sadece annesinin kapalı gözlerine bakıyordu.
Baran kızın yanına geldi, yüzüne baktı. İfadesiz boş bakan gözlerinden sağnak yağmurlar gibi yaşlar boşalırken yumruklarını sıkarak son ses uzun bir çığlık koptu. Olduğu yere yığıldı. Yere düşecekken Baran yakaladı belinden, tuttu kucağına yatırdı.

" Leyla.
Leyla! "

Uyanmadı kız, koptu gitti karanlığa.

Baran elini yüzüne koydu, sarstı, tekrar seslendi.

" Leyla uyan."

Ama uyanamadı kız. Annesiz kalışını kaldıramadı, ne ruhu ne bedeni.

Baran kızı tek hamlede kucağına alırken Salih kadının üzerindeki çarşafı yeniden örttü başının üzerine kadar.

Baran kucağında kızla odadan çıkmış hızlı adımlarla asansöre yöneldiğinde Erol'da peşinden gitti.

Salih:

" Memo,Ali burdan ayrılmayın."

Dedi üzüntüyle elleri başlarında yere çökmüş bekleyen adamlara.

Sonrada Baran'ın peşine takılıp onlarla birlikte asansöre bindi.
Zemin katın düğmesine bastı, acil müdahale odasına inmek için.

Salih bir kıza bir Baran'a bakarken Baran kıza Erol ise Salih'e bakıyordu.
Bu iş nasıl birden bu hale gelebilmişti.
Asansör zemin katta durduğunda inerek acil müdahale odasına geldiler.

Kapıdan girerken Salih doktor diye bağırdı. Acil hemşiresi ile konuşmakta olan kadın doktor, duyduğu kelime üzerine dönerek hızlı adımlarla odaya döndü.

Baran Leyla'yı yatağa bırakırken kadın doktor hemen yanına gelip,

" Ne oldu? "

Baran canı sıkkın şekilde,

" Az önce annesini kaybetti.
Sonrada fenalaştı." Dedi.

" Anladım.
Üzüntü ile olmuş olmalı."

Derken, kızın koluna tansiyon aletini takarak ölçtü.

" Tansiyonu düşmüş."

Dedikten sonra,
Yanındaki hemşireye dönerek,

" Hemşire hanım damar yolu açalım.
Tansiyonu içinde ilaç ekleyelim."

" Tamam doktor hanım."

Diyen hemşire kızın koluna damar yolu açarken doktorun gözleri kızın bacağına kaydı.
O anda Fark etti Baran, kız koşarak haraket ettiği için bacağındaki dikiş açılmıştı.

" Bacağına ne oldu? "

Dedi kadın kızın pijamasını yukarıya sıyırırken.

" Yaralandı."

Kadın sargıyı açarak yaraya baktı. Sonrada Baran'a.

" Kurşun yarası?
Dikiş açılmış.
Kurşun yarası Adli vakadır. Polise haber vermek zorundayım."

" Önce yaraya bak doktor. Sonra ne istersen yap. Emniyetin haberi var zaten."

Kadın kendine sinirle bakan adama bir bakış attıktan sonra yan masadan pamuk ve baticon alarak yarayı temizlemeye başladı. Sonra açılan 2 dikişi yeniden atıp yeniden sardı yarayı. İşi bittiğinde,

" Hemşire hanım hastayı müşahade odasına alalım."

Baran ve Salih'e bakarak,

" Birazdan kendine gelir." Dedi.

" Sağolun."

Dedi Salih kadın odadan çıkarken.

İki hemşire Leyla'yı aynı kattaki müşahade odasına aldılar. Serumu ayarlayıp çıkarken,

" Geçmiş olsun." Diyerek çıktılar.

Kız kendinden bi haber yararken Baran kızı izledi bir süre. Kaç saatir karışık olan aklı dahada karışmıştı.

Bir anda hemen arkasında duran Salih'e döndü. Yakasına yapışarak,

" Hemen konuşmaya başla.
Yoksa hepinizi teker teker vuracam! "

Dedi hırlayarak.
Salih iki elini yakasındaki iki elin bileğine sarınca anında kafasına dayanan silahı hissetti.

Erol hemen dibinde öfkeyle bakıyordu adama.

" Tamam anlatacağım.
Zaten daha beter oldu herşey. Önce ellerini çek. "

Baran hırsla çekti ellerini adamın yakasından. Salih kıza döndü önce.
Yürüdü, yanına geldi. Yatağın yanına oturarak,

" Civciv benim kardeşim gibidir. Hepimizin kardeşidir."

Dedi. Eğildi alnından öptü kızı, saçını okşadı.

" Babasından sonra annesinin acısını nasıl kaldıracak bilmiyorum."

Baran'a çevirdi bakışlarını,

" Oturun."

Dedi sandalyeyi işaret ederek.

" Bildiğim her şeyi anlatacağım.
Ama öncelikle şunu bilinki Leyla hiç bir şeyi isteyerek yapmamış.

Leyla'yı 10 yaşından beri tanıyoruz."

" Siz kimsiniz önce onu söyle."

" Biz bağdat caddesi çocuklarıyız. Küçük bir grup."

" Yani çete."

Salih Baran'a baktı. Cevap vermedi.

Leyla'yı 10 yaşındayken tanıdım.
Ocak ayıydı. Kar, yağmur, soğuk... Babası ile birilerinden kaçarlarken bir çöp konteynırının yanında saklanırken buldum onu.

Babası peşlerindeki birilerinden kaçıyormuş. Adamları kendi peşine takıp uzaklaştırırken kızı çöplerin arasına saklamış.

Ben bulduğumda korku ve soğuktan tir tir titriyordu. Yardım etmek için yaklaştığımda beni o adamlardan biri sanarak çok korktu, o kadarki düştü bayıldı.
Alıp hastaneye götürdüm. Kendine gelince ağlayarak babasını annesini istedi. Evlerini öğrenip alıp geldim. Nevin teyzenin nasıl korktuğunu anlatamam. O korkuyla o gün ölmeliydi o kadın. Böyle bir korku ve kızını bulduğundaki sevinci hiçbir yerde görmedim.

O günden sonra Leyla bizimle takılmaya başladı. Ne kadar söylersem söyleyim bizden uzaklaşmadı. Okul çıkışlarında bizim yanımıza geldi. Aramızdaki en küçük çocuk oydu. Lâkabını ben taktım. Civciv...

Aramızda büyüdü. Bir gün duydukki babası ölmüş. Nevin teyze ile yalnız kaldılar. Bu sırada bize hiçbir şey anlatmadı tabi. 2 yıl öncesine kadar bizimleydi. Sonra birden ortadan kayboldu.

Ulaşamadık bulamadık.
Neyse dedim. Demekki bizden soğudu uzaklaştı. Olsun iyiyse sorun yok.
Sonra 3 gün önce birden bir mesaj geldi.

" Salih abi yardımınız lazım." Demiş.

Tamam dedim tabiki.
Sizi bulup o adamlarin elinden aldığımız gün... 2 yıldan sonra ilk
o gün tekrar görüştük.

Mesajında bana geleceğiniz yeri, yanınızda birilerinin olacağını, sizi onlardan kurtarmamızı, ama seninde durumu anlamaman gerektiğini söyledi."

" Yani oyun içinde oyun.
Ama neden?"

" Temel'i tanıyor musun? "

" O adamda mı oyunun içinde lan!"

" Aynen.
Hatta oyunun başı o.

Bir kaç ay önce Leyla kaza yapmış. Annesi felç olmuş bu kazada. O günlerde tanımış Temel'i.
İş bulurum umuduyla Temel ile konuşmuş. Temel kızın yeteneklerini görünce sana karşı kullanmaya karar vermiş. Temel senin peşindeymiş. Gölge diye biri seni istiyormuş. Temel'de seni ona vermek karşılığında para alacakmış.

Ama aşırı dikkatli olduğun için yaklaşamamışlar. Temel kızı güzel bir planla senin yanına sokmak istemiş.

Tabi Leyla kabul etmemiş. Pis işler beni bulaştırmayın demiş. Ama kızın annesinin başına adamlar yollamış Temel. Ya bana yardım edersin ya da annen ölür demiş."

Baran duyduğu şeyle anında ayağa fırladı.

" Ne diyorsun lan sen!
Doğru mu bunlar? "

" Hepside doğru.
Sizi bir numara ile gölgenin adamlarından aldık.
Bizim sığınağa götürdük. A. Bu arada kafan için kusura bakma. Senin bize silah çekmen hesapta yoktu."

Baran sinirle elini başının arkasına koydu. Acı hâlâ hissedilir şekildeydi.

" Peki neden maskeli bir oyun."

" Leyla'nın fikriydi.
Leyla hem seni hem annesini korumak istiyordu. Temel Leyla'yı senin yanına bir oyunla soksa bile..."

Dedi ve durdu.
Baran önüne bakarak bekleyen Salih'i izliyordu.

" Onun hayatını kurtarmışsın.
Birincisi bizimde daha yeni öğrendiğimiz kanlısı olan Kaya' dan senin sayende kurtulmuş. İkincisi alerjisi yüzünden neredeyse ölecekken yine sen yardım etmişsin.
Sağol...

Ama kızı korkutmuşsun.
Yalan söylediysen seni öldürürüm diye tehtid etmişsin. Bu yüzden sanada birşey söyleyememiş.
Önce Temel'e gitmiş.
Senin için... "

Dedi Salih yumruklarını ve dişlerini sıkarak. Başını önüne eğdi.

Bu hali Baran'ın kaşlarını çatmasına sebep olurken aklından bin türlü şey geçti.

" Ne? Konuş..."

" Temel'in önünde diz çökmüş...
Yalvarmış."

Dediğinde Baran'ın kocaman açılan gözleri hâlâ kendinde olmayan kızı buldu. İnanamadı duyduğu şeye. Leyla Baran için o adama mı yalvarmıştı.

" Hayatımı iki kere kurtaran birini öldürmenize yardım etmek istemiyorum. Demiş.
Beni ve annemi azad et. Demiş.

Ama adam kabul etmediği gibi Nevin teyzeyi gizlice başka bir yere aldırmış Leyla'yı tehdit etmeye devam edebilmek için.
Leyla da hem seni hem annesini koruyabilmek için bu planı yapmış.

Adamın seni telefonla ararken seni bulmalarına bilerek müsade ettik.
Leyla Temel'den uzak olmak ama annesinede zarar gelmemesi için en güvenli yer Baran'ın yanında kalmak dedi. Sana güvendi yani."

Baran kaşları çatık gözü hâlâ kızda,

" Peki yarası."

" Biz yaptık."

" Ne.? " Dedi Baran öfkeyle Salih'in yakasından tutarak.

" Ne demek biz yaptık?
Lan adi pislik. Kardeşim dediğiniz kızı mı vurdunuz? "

Salih başını kaldırıp Baran'ın öfke yüklü gözlerine bakarak konuştu.

" O istedi.
Temel bu hengameden sıyrık almadan çıktığıma inanmaz dedi.
Temel'den korku. Ama kendisi için değil sizin için...
Annesi ve senin için. Hem bu sayede beni Baran'ı bize getir diye zorlayamaz dedi.
Bu olayın öncesinde Baran'ı bize getireceksin diye zorlamış, ya annenin ölüsü ya Baran'ın ölüsü demiş çünkü.
Hem bizde bu süre içinde yeni bir plan yapabilir annemi bulur alırız dedi.

Sonra da sana her şeyi anlatacaktı zaten. Leyla seninleyken bizde Temel'i takibe aldık Nevin teyzeyi bulmak için. Ama adam çakal, hiç birşey belli etmezken hastaneye kaldırıldığını söyledi Tekin.

Durumu ağır kıza haber verin dedi. Çünkü Temel şerefsizi kadın ölsede Leyla bilmeyecek yoksa bana çalışmaz demiş. Orospu çocuğu hâlâ tehdit etmeye devam edecekmiş kızı.

" Tekin?"

Dedi Erol.

" Temel'in yanındaki o piç mi? Oda Temel'in adamı. Nasıl olduda sana söyledi. Nerden tanıyorsunuz birbirinizi? "

Salih bir kaç saniye sessiz durdu.
Sonra,

" Tekin benim üvey kardeşim.
O pislik herif pis işlerin adamıdır. Geçen yıllarda burdan sürmüştüm onu, ama yine gelmiş.
Buna rağmen Civciv'i ve beni görünce bizim tarafımıza geçti.
Gerçi mecbur kaldı ama yinede onun sayesinde öğrendik. Yoksa sittin sene bulamazdık kadını. Burdan alır sessizce gömerdi o piç. Leyla'yı da tehdit etmeye devam ederdi."

Derin bir nefes alıp verdi Salih.

" Bildiklerimin hepsi bu. "

Baran donuk gözlerle bir süre kızı izledi. Salih'in söylediği herşey kafasının içinde döndü durdu. Hâlâ inanamıyordu olanlara ve duyduklarına. Leyla'ya bir yandan acırken bir yandan öfke duyuyordu. Hem kendi canını, hem annesinin canını, hemde Baran'ın canını alabilecek bir oyunun içinde rol oynamıştı.

Elini alnına bastırarak sinirle odanın içinde ileri geri yürümeye başladı.

Erol ve Salih onu izlerken Erol,

" Şimdi ne yapacaz abi."

Baran durdu.

" Batuhan'ı ara nerdeyse buraya gelsin. Şu Temel'i ve Gölge'yi bulmalıyız. Ama önce kadının, annesinin cenazesi. "

Demiştiki aniden kapı açıldı.
Nefes nefese giren Ali' ydi. .

Salih ayağa fırladı.

" Ali.?
Ne oldu lan?!
Sana yukarda kal demedim mi? "

" Abi rahmetliyi morga indirdiler.

Yalnız işler iyice karıştı, gelseniz iyi olur. "

" Niye, ne oldu lan? "

" Abi polis burda.
Tekin'i vurmuşlar. "

" Ne?
Kimi?
Tekin'i mi? Kim vurmuş lan? "

3 adam da Ali'ye bakıyordu.

" Abi polis burda Nevin teyzeden tutta Tekin'e kadar bir sürü soru soruyorlar. Bi gelmeniz lazım."

Salih hızla odadan çıkarken, Baran kıza baktı bir kaç saniye. Aklı hâlâ Salih'in anlattıklarındaydı. Derin bir nefes çekerek Erol ile birlikte odadan çıkıp kapıyı çekti.

Kapının önünde 3 polis adamları bekliyordu.

" Nevin Demirer'in yakınları sizmisiniz. "

" Evet." Dedi Salih.

Daha kadının ölüm şokunu atlatamadan Tekin'in haberi yeniden şok etmişti Salih'i

" Ne oluyor memur bey."

" Tekin Semender'i
tanıyormusunuz? "

" Evet üvey kardeşim."

" Nevin Demirer'in yanında hastaneye gelenlerden biri olan Tekin yanındaki diğer şahıs tarafında göğsünden bıçaklanarak ağır şekilde yaralanmış. Şuan ameliyatta ve durumu kritik. Hastane polisi bizi aradı."

" Kim yapmış, adı sanı bellimi? "

Polis elindeki kağıtlara bakarak,

" Süleyman Piroğlu.
Lakabı Temel Reis. Eski bir sabıkalı."

" Vay şerefsiz piç."

Memo araya girdi.

" Salih abi, Temel Tekin'in bize haber verdiğini duymuş olmalı."

Baran konuşulanları dikkatle dinlerken polis araya girdi.

" Beyler ifade için emniyete kadar gelmeniz gerekiyor."

Salih elini alnına bastırarak,

" Tamam memur bey..
Memo biz seninle emniyete gidiyoruz.
Ali sen Baran beyle burda kal."

Ali, " Tamam abi. " Derken Memo:

" Abi Civciv nasıl. Kız perişan oldu. Bi göreyim öyle gidelim."

" Odada uyuyor.
Tansiyonu düşmüş. Doktor serum ve ilaç verdi."

" Tamam bi göreyim geliyorum."

Diyerek kapıyı açıp içeri girdi.
Ama girmesiyle çıkması bir oldu.

" Abi Leyla yok."

Dedi panikle.
Anında odaya daldı Baran'la Salih.

Baran, açık gördüğü pencereyle bi,

" Hassiktir. " Çekti.

Koşarak açık pencereye gitti.

" Nerde lan bu kız? Nereye gitti. "

Dedi Baran bahçeye bakarken.

Salih:
" Konuştuklarımızı duymuş olmalı."

Dediğinde bahçeden hızla çıkan kendi aracını gördü Baran.

Leyla uyanır uyanmaz kolundaki serumu çıkarıp camdan aşağı inmiş Baran'ın üzerinde anahtarla bırakılan arabasını alarak son gaz bahçeden çıkıyordu.

Baran panikle,

" Erol çabuk diğer arabaya! "

Dedi odadan çıkarken.
Erol peşinden koştu. Salih ve yanındakileri hastanede bırakıp Leyla'nın peşine düştü iki adam.

Binadan çıkıp bahçede bekleyen Azad'ın kullandığı diğer arabanın yanına gelerek, adamların şaşkın bakışları eşliğinde hızla arabaya bindiler.

Erol motoru çalıştırıp gaza bastı. Tam bahçeden çıkacakken aniden gelen ambulansla dar yolda karşı karşıya kalınca, durup şansına küfrederek geri geri gitmek zorunda kaldı Erol.

Ambulansın girişinden hemen sonra Erol hızla çıkıp ana yola kırdı direksiyonu. Trafiğe girip makas atarak ilerledi yolda.

" Leyla Temel'i bulmaya gidiyor."

" Ama nereye gidiyor abi. Temel'i nerde bulacak? Biz onları nasıl bulacağız. "

" İlk iş durağa gidecektir."

Erol aniden aklına gelen şeyle bir kaç saniye kocaman gözlerle önüne bakarak,

" Kahretsin."

Dedi direksiyona yumruğunu geçirerek.
Baran Erol'a bakarken,

" Abi torpidodaki silahı falan almaz umarım. "

Dediğinde Baran'ın kaşları dahada çatıldı. Sinirle kapıya geçirdi yumruğu.

" Bas şu gaza Erol. Leyla şuanki psikolojiyle her şeyi yapabilir."

Öyleydi.
Leyla gözlerini açtığında aklına gelen ilk şey Temel, ve onu öldürmek olmuştu. Aynı anda dışarda konuşulanlarıda duyunca Temel'e olan nefreti artık sınırlarının ötesine geçmişti. Şuursuzca düşündüğü tek şey Temel'i öldürmekti.

Temel yaptıklarıyla Leyla'nın hayatını kabusa çevirmiş, zaten zor günler geçiren kızı dahada zor bir hayata mahkum etmişti.

O adamın yüzünden aylardır annesine bir şey olacak korkusuyla yaşamıştı. En sonundada tehditlerine devam edebilmek için, sırf Baran'ı ele geçirebilmek için, annesini Leyla' dan habersiz onun bulamayacağı ve göremeyeceği bir yere götürtmüştü.

Her fırsatta kızı annesiyle tehdit etmişti ve ediyordu. Ama artık annesi yoktu. Sevdiği ikinci insanda ölmüştü. Canına zarar gelir diye korkacağı hiç kimsesi kalmamıştı. Kendi canı ise umru bile değildi artık.

Dahada bastı gaza.
Önündeki araçları, kırmızı ışıkları hiç birini beklemedi. Hiç biri için oyalanmadı. Yolun kapalı olduğu noktalarda kaldırımdan geçerek devam etti yoluna. İnsanların arasından sürdü arabayı. Tek derdi tek amacı vardı artık.

Annesinden önce Temel giyecekti o kefeni. Annesinden önce Temel girecekti o kara toprağa. Başka türlüsü mümkün değildi.
Temel ölmeden annesini almayacaktı kız morgtan.

Kesilmeden yağan yağmurlar gibi akan göz yaşlarını elinin tersiyle aralayarak iyice bastı gaza.

Bir süre sonra nihayet durak göründü. Hızını kesmedi Leyla.
Dahada yüklendi gaza, sonuna kadar bastı pedala. Gelen siyah aracı gören şoförler korkuyla kenara kaçarken kız son sürat daldı durağın içine. Sonunda koca araba yazanenin kapısından içeri girerek motorundan çıkan dumanlarla durabildi.

Çarpmanın etkisiydi Leyla başını çarptığı direksiyon yüzünden bir kaç dakikalık kısa bir baygınlık geçirince direksiyonun üzerindeki açılan hava yastığında kaldı kısa bir süre.

Alnındaki acıyla açtı gözlerini. Elini alnına bastırdı. Alnı açılmış kanıyordu. Ama umursamadı bile. Duraktaki şoförler başına toplandı. Kız başını yana çevirerek yerinde doğrulurken çarpmanın etkisiyle açılan torpidodaki silahı gördü.

Aklına gelen şeyle hızla elini uzatıp silahı torpidodan aldı. Sonrada kapıyı açarak indi. Yazanenin içini taradı gözleri ama yoktu. Temel burda değildi.

Yanında iyimisin diye soran ama ne söylediğini umursamadığı şoförü yakasından tuttu kız.

" Nerde o orospu çocuğu Temel? " Adam kızın elindeki silaha bakarak korkuyla cevapladı.

" Yok, gitti."

" Nereye gitti lan!
Hangi cehenneme gitti."

"Dönmem dedi ve gitti."

Dedi yaşlı adam.

Kız:

" Dönmeyecek..."

Diyerek eli alnındaki kanayan yarada kırık kapıdan çıktı. Sayıklarcasına konuşarak,

" Dönmeyecek...
İzin vermeyeceğim...
Dönemeyecek..."

Dedi. Duraktaki en iyi aracın yanına doğru yürürken,

" Ordasın. Karayel' desin biliyorum.
Seni o rıhtıma gömeceğim."

Derken adamlar kızın neden bahsettiği anlamaya çalışıyorlardı.
Sanki hâlâ sayıklıyordu.

Leyla: " Anahtar kimde." Dedi silahı adamlara doğrultarak.

Az önceki yaşlı adam gelip anahtarı kıza uzattı.

Leyla anahtarı alarak araca bindi. Motoru çalıştırır çalıştırmaz gazı kökledi. Hızla yerinden kalkan araç hızla ilerledi.
Trafiğe giren Leyla ağrıyan başını sol eliyle tutarak trafikte ilerlemeye devam etti.

Durakta bulamadığı Temel'in nerede olabileceğini biliyordu.
Yazanede Temel'i Emre ile konuşurken duyduğu günü hatırladı.
Rıhtımda demirli bir kuru yük geminin adını duymuştu.

Karayel. Emre'den Karayel'deki kamarasından çantasını getirmesini istiyordu.
Leyla o gün açık camdan duymuştu onu. Hiç belli etmemişti ama.

" Adım gibi eminin ordasın Temel."

Dedi kız.
Rıhtıma doğru kırdı direksiyonu.

Yarım saatin sonunda Kız rıhtımdaydı.
Gemilerin önünden geçerken isimlerini okuya okuya ilerledi.

1-2-3-4 Derken 5. Gemide durdu.
Karayel'i ve onun önüne park edilmiş Temel'in gri arabasını gördü.
Durdu...
Yavaşca arabadan inerken gemiden aceleyle inen Temel'i ve Emre'yi gördü.

Temel annesini ondan uzaklara götürürken bu işi onun için yapan kişi Emre'ydi. En az Temel kadar oda hak ediyordu ölmeyi.
Sesizce bekledi kız karanlığa sığınarak.

Temel arabanın yanına iki büyük çanta ile gelerek bagaja koydu çantaları. Önemli herşeyi o çantalarda olmalıydı.
Sonra Emre'ye döndü.

" Kaybolun, bir süre ortalarda olmayın." Dedi.

Bilmiyordu Temel zaten bundan sonra ortalarda olmayacaklardı.

Kız karanlıktan yavaş adımlarla çıkarken kızı ilk gören Emre oldu.

Elini anında beline atarken kız hızla doğrulttuğu silahın tetiğine bastı.

Sağ omzuna gelen kurşunla geriye düştü Emre.

Aynı anda Temel'e çevirdi namnuyu.
Ağlayan gözleriyle başını yana eğerek Temel'e baktı.
Ağlamaktan kızaran ve şişen gözleriyle Temel'i baştan aşağı süzerken Emre belindeki silaha ikinci kere davradı.
Ama bu kez başka bir silahtan çıkan kurşunla olduğu yere yığıldı.

Sonra Baran'ın sesi duyuldu karanlıkta. Oydu Emre'yi vuran.

" Leyla!
Dur!
Sakın yapma! "

Kız sessiz bir kaç adımda yan tarafa geçti.

Şimdi görüş alanında hem Temel, hem Baran, hem Erol vardı.

Kız elinde silahla bekleyen Temel'e baktı. Artık gözünde hiç bir heybeti yoktu adamın.
Çünkü annesi yoktu.
Çünkü acıyacak yanı yoktu.

Hem yanı, hem canı, hem ciğeri artık yoktu. Korkacağı birşeyde...
Artık ölüm bile korkutmuyordu kızı.

Baran'ın sesi tekrar duyuldu.

" Leyla sakın!
Sakın bu adamın pis kanına bulama elini."

Kız yorgun, başını yana devirerek baktı Baran'a.
Sonra aniden tetiğe bastı.
Kurşun Temel'in silah tutan eline geldi.
Adam elini diğer eliyle tutarken acıyla inledi.

" Seni orospu."

Dedi Temel, sinirle.
Baran öfkeyle Temel'e bakarken kız şuursuzca Baran'a bakıyordu.

Baran kıza bakarak bir adım daha attı.
Hiç iyi görünmüyordu. Mekanik bakışlarla boşluğa bakıyordu sadece.
Aklının yerinde olmadığı aşikardı.

" Leyla." Dedi Baran.

" Pişman olacağın birşey yapma! "

Kızın yüzü ve gözleri Baran'a, silahı Temel'e dönüktü.
Cevap vermedi Leyla.
Ne konuşacak hali, nede söyleyebileceği bir cümlesi vardı.

Hiç düşünmeden bir kez daha bastı tetiğe. Sonra bir kez daha.

Kurşunlar bu kez adamın iki bacağına gelmişti. Adam bağırarak düştü önce dizlerinin üzerine, sonra sırtının. Baran anlamıştı.

Kızın durmaya niyeti yoktu. Baran kıza baktı yeniden,

" Leyla..." Dedi bir adım daha yaklaşarak.

Leyla son kez yerdeki adama baktı ve son kez tetiğe dokundu.
Yedigi son kurşunla Temel cansız, yerde kanlar içinde kaldı.

Baran bir yerde yatan adama birde gözünden sağnak sağnak yağan yağmurlar gibi yaş akan kıza baktı.

O anda kız elindeki silahı kendi kafasına dayadı.

" Annemi özledim." Dedi varla yok arası çıkan sesiyle.

Baran,

" Yapma!!" Diye haykırırken kız tetiğe bastı son kez.

Loading...
0%