Yeni Üyelik
21.
Bölüm

İ.Y 19 Gitme 1

@azamet_29_2

Kız Temel'i öldürmekten bahsediyordu. Oysa o gece elleriyle öldürmüştü.

" Mete, ne oluyor lan! "

Mete işaret parmağını kendi şakağına koyup sadece dudaklarını hareket ettirerek,

" Hafıza kopukluğu."

Baran başıyla odadan çıkalım işareti yaptı.
Batuhan'a bakarak,

" Sen kal."

Dedi. Kıza bir bakış attıktan sonra
Mete ile birlikte kapıdan çıkarken kolundan tutup hızla koridorun ortasına çekti adamı Baran.

" Ne oluyor lan!
Nerden çıktı bu hafıza kopukluğumudur nedir."

" Kısa öz anlatayım abi.
Kız görünenden daha fazla etkilenmiş.
Şimdi sorsan hastaneden kaçışıda dahil o kısmı hatırlamıyordur. Annesinin şokuyla beyni kısa devre yapmış gibi düşün. "

Baran eliyle saçlarını karıştırdı.

" Ne yapacağız peki? "

" Ne desem yalan olur abi.
Karşısına geçip direk sen adamı zaten öldürdün diyebiliriz. Buna nasıl bir tepki verir bilmem.

Yada söylemeyiz, Temel'i arar durur boş yere, sonunda da vazgeçer.

Yada bulamadığında yine biz söyleyebiliriz. Ama bu kez de inanmayıp aramaya devam edebilir. "

" Tamam Mete tamam anladım. Bi bok söylemeyeceksin. En iyisi söyleyip kurtulmak."

Dedi Mete'yi kenara iterek.

" Bütün şokları bir arada atlatır. "

Tam odanın kapısına gelmişti ki Batuhan odadan çıkarak kapıyı örttü.

" Uyudu."

Dedi elindeki anahtarı Baran'a vererek.

" Balkon anahtarı.

Dede bir baksan iyi olur ateşi var.
Bu kız kolay kolay kalmayacak galiba."

Mete odaya girerken Baran elini alnına bastırarak derin bir nefes alıp verdi.
O sırada Erol geldi yanlarına.

" Abi.
Kızın arkadaşları başsağlığına gelmişler.
Aşağıdalar."

Baran merdivenlere doğru yürütüp aşağıdakilere baktı.
Salih'in yanında başka birileri daha vardı. Ağır adımlarla aşağı inerken Batuhan ve Erolda arkasından inerek yanlarına kadar geldiler.

" Hoş geldiniz."

Dedi Baran, soğuktu sesi.
Hâlâ bu adamları sevememişti. Ama güvenilir olduklarını açıkça belliydi.

Oturan herkes ayağa kalktı.

Salih:

" Hoşbulduk." Dedi. Onunda sesi soğuktu.

Eliyle işaret ederek,

" Mehmet ve Ali'yi tanıyorsunuz zaten.
Bu arkadaşlar da Keko yani Kerim, Bekir, Canan, Serkan ve Nergiz. Diğerlerininde selamını getirdik."

" Diğerleri? " Dedi Batuhan.

" Anlaşılan çete değil şebekesiniz."

" Ne çeteyiz ne şebeke. Sadece birbirini koruyan, kollayan arkadaşlarız. Buraya Leyla'ya baş sağlığı dilemeye geldik.
Nerde? "

Herkes aynı anda koltuklara oturdular.

Baran:

" Leyla yarım saat önce uyandı ve sinir krizi geçirdi.
Şimdi uyuyor yanında doktor var.
Annesinin ölümü onu kötü etkiledi. Birde küçük bir hafıza kaybı yaşıyor. Annesinin şoku yüzünden diyor doktor."

" Ne?
Anlamadım, hafıza kaybımı? "

Batuhan,

" Temel'i öldürdüğünü hatırlamıyor. Düzelince ilk iş Temel'i bulacakmış."

Salih dişlerini sıkarken yumruklarını dizlerine bastırıyordu.

Memo ve Ali'de ondan farklı değillerdi.

" Kahretsin!
Aptal kız. Bize çok önce haber vermeliydi.

O halde biz kalkalım.
Yarın tekrar gelir herşey konuşur anlatırız bir şekilde. Sonrada alır gideriz."

Baran son cümleyi beğenmemişti. Leyla'yı yanında götürmek istiyordu.

" Bekleyin sizinle konuşmak istiyorum."

Baran'ın sözüyle tam ayağa kalkan grup geri oturdu yerlerine.

" Ne hakkında." Dedi Salih.

" 1. Si. Tekin'in durumu ne? Uyandı mı? Onunla konuşacaklarım var."

Salih'in yüzü asılırken duygusuz bir bakış attı adama.

" Hâlâ yoğun bakımda.
Durumu kritik. Doktoru umut verici konuşmuyor."

Baran'ın canı sıkıldı. Oysa Tekin'den birşeyler öğrenebileceğini düşünüyordu. Devam etti.

" 2. Si. Siz kimsiniz?
Bana kendinizi anlatın."

" Bunu neden yapalım? "

Konuşan Memo'ydu.

" Benimle çalışmanız için."

Canan girdi söze.

" Biz kimseye çalışmayız."

Keko devam etti.

" Ben Salih abiden başka hiç kimse için parmağımı kıpırdatmam."

Dedi kekeleyerek. Bekir:

" Bana hiç bakmayın ben zaten Salih abiye zimmetleyim. "

Nergiz ise cevap verme gereği bile duymadan öylece Batuhan'a bakıyordu.

Baran tek tek duyduğu cevaplarla Salih'e çevirdi bakışlarını. Salih'in yüzünde sinsi bir gülümseme, Baran'a bakıyordu.

Aldınmı cevabını der gibiydi hali.

" Anlaşıldı. " Dedi Baran.

" Önce senin ikna olman lazım."

Salih kollarını göğsünde birleştirdi.
Alaycı bir bakış atarak,

" Hangi sözünle beni ikna edeceksin çok merak ediyorum."

Baran gülümsedi.

" Gel benimle. "

Dedi ayağa kalkarak salonun diğer ucundaki bara yönelirken.

Batuhan ve Erol Baran'a bakarken,
Memo ve diğerleride Salih'e bakıyordu.

Baran yolun yarısında durarak ellerini ceplerine sokarak Salih'e döndü.

" Korkma seni öldürmeyeceğim. "

Salih gözlerini devirerek yerinden kalkarken,

" Öldüremezsin zaten. " Dedi.

Salih ve Baran barın arkasına geçtiler. Salondaki herkes önce birbirine sonra iki adama bakarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Baran karşısındaki adama iyice yaklaşarak kulağına doğru fısıltıyla bir şeyler söylediğinde Baran'ın diğer yöndeki yüzü görünmese de Salih'in salona dönük yüzündeki sakin ifadenin nasıl kızıl bir öfkeye dönüştüğü görünüyordu.

Kısa bir süre sonra, Salih bir anda öfkeyle Baran'ı yakalarından tutarak kendine çektikten sonra sırtını bara yaslayınca arkadaki bir kaç bardak yere düşüp kırıldı.

Erol ve Batuhan koşarak bara gelirken Memo ve Ali 'de peşlerindeydi. Erol anında silahını çekerek karşısındaki Salih'e çevirince. Baran sol elini cebinden çıkarıp havaya kaldırdı.

" Erol." Dedi kaşları çatık şekilde.

" Sorun yok. "

Erol durdu. Bir Baran'a bir sinirden soluk soluğa kalmış adama baktı.

Batuhan Baran'ın yanına gelirken Salih siniri hâlâ üstünde geçti yanlarından. Salonun tam ortasında durduğunda arkadaşları yanına toplandılar.

" Salih abi ne oluyor." Dedi Ali.

" Bugünden itibaren Baran Karamanoğlu'na yardım edeceğiz."

Memo ve Ali dahil herkesten bir,

" Ne? " çıktı.

Salih sinirle,

" Yürüyün gidiyoruz."

Baran:

" Yarın şirkette ol. "

Dedi üzerini düzeltirken.
Salih Baran'a öfkeli bir bakış attıktan sonra kapıya yöneldi.
Sinirle açtığı kapıyla önden kendi çıkarken arkadan diğerleri çıktı.

Baran salona gelip kendini koltuğa bırakırken Batuhan bardan bir şişe alıp açarak kafasına dikerek geldi.

Erol ise hâlâ Baran'a bakıyordu.
Baran cebinden çıkardığı paketinden bir dal sigara çıkararak dudaklarına bıraktı.
Erol gelip sigarasını yakarken,
hâlâ bir şey söylemesini bekliyorlardı.
Az önce ne olmuştu.

Batuhan hızla gelip Baran'ın önünde durdu.

" Ne oluyor, ne dedinde hem yakana yapıştı, hemde kabul etti aniden."

Dedi şişeden bir yudum alırken.
Baran gülümseyerek baktı Batuhan'a.

" Zayıf yönünü, Leyla'yı kullandım.

Herkese güvenmediğimi gerçekten güvenilir adamlara ihtiyacım olduğunu söyledim...

Kadınımı hem kendi düşmanlarımdan, hem onun düşmanından korumak için. Dedim. "

Batuhan duydugu cümleyle gözleri kocaman olurken ağzındakini dışarı püskürttükten sonra,

" NEEE!!! " Dedi yüksek sesle. Öksürmeye başlayarak.

" Ne? Dedim dedin.
Kadının mı?
Leyla mı? "

Batuhan öksürük kriziyle arkasındaki koltuğa bıraktı kendini. Şuan ufak bir şok yaşıyordu.

" Ciddi misin sen? "

" Salak salak konuşma Batu.
Yok öyle birşey.

Tabi o bilmiyor bunu.
Kardeşleri kadar çok seviyorlar Leyla'yı bunun farkındayım.

Leyla'yı yanında götürmek isteyince aklıma bu yalan geldi.
Leyla'yı onlarla yollayamam. Şuan kafası karışık, bu şekilde gitmesine izin veremem. "

" Yalanını sevsinler."

Dedi Batuhan sırıtarak.

" Batu çakarım şimdi burnunun üzerine kafayı."

Batuhan Baran'a dalgalı bir bakış attıktan sonra,

" Yemedim ama gargara yaparım. Neyse hadi kalk. Şirkete gidiyoruz. İşler birikti kaç gündür. "

*****

Ertesi günün sabahının ilk ışıklarıyla uyandı Leyla.
Dünden beri hiç uyanmadan uyumuş yeni yeni ayılabilmişti.
Eskiden hiç bu kadar uyumazdı. 3-5 saat uyur bu kadarcık uyku bile yeterdi. Ama son 3-4 gündür hem ruhu hem bedeni yorgundu. Hatta ruhu bedeninden daha fazla yorgundu. O kadarki bedenini terkedip gitmek istiyor ama acıya acıyada olsa hâlâ atmakta olan kalbi izin veriyordu.
Dolan gözleriyle yönünü tavana çevirdi kız.
Tavanın krem rengi boyasına baktı uzuuun bir süre. Göz yaşları gözlerinin kenarlarından yüzüne ordan boynuna doğru inerken zamanı geriye sardı zihni, sonrada içinden geçip 10 yaşına geldi.

Anne ve babasıyla memleketinden kaçarak İstanbul'a sığınmışlardı. Bu kalabalık şehir her ne kadar sinir bozsada birilerinden saklanmak için yeterince kalabalıktı. Küçük bir gece kondu mahallesinde bir ev bulup yerleşmişlerdi. Babası inşaatlarda günlük işlerde çalışıp eve ekmek getirir olmuş, böylece bir süre rahat etmişlerdi.
Ama çok sürmemişti. Kaya ve adamları babasını yine bulmuşlardı. Bir akşam babası ile fırına giderlerken önlerine çıktı Kaya ve itleri. Babası ile soluk soluğa kaçarlarken babası kızı bir çöp konteynırının arkasına saklayıp adamları peşine takıp uzaklaştırmıştı.

O akşam hiç korkmadığı kadar korkmuştu kız. Sonra Salih'i tanımıştı Memo'yu ve diğerlerini tanımıştı. Bir ailede onlar olmuştu kıza.

Ve bir gün babası aniden bıraktı kızı ve annesini. Yaşadığı strese dayanamadı kalbi çünkü.
Babasının ardından, kızın peşine düştü bu kez Kaya. Ya cesaret kanı ya bekaret kanı diyordu adi adam. Aslında derdi kan davası bile değildi. Kızı istiyordu sadece.
Kaya'dan kaçarken yaptığı kaza ile zaten zor olan hayatı dahada zorlaştı. Annesi felç olurken Leyla Temel'in tuzağına düştü ve sıkıştı kaldı.
Annesine karşılık can istedi Temel. Baran Karamanoğlu'nun canını.

Mecbur kaldı kız, kabul etti. Ama hesaplar tutmadı. Kız Baran'ın canını almak isteyenlere yardım ederken Baran kızın canını kurtarınca işler değişti. Baran'ın yaptığı iyiliğe kötülükle karşılık vermek istemedi. Artık yapamazdı, olmazdı.

Temel'in yanına gitti kız, diz çöktü.
Azad et bizi dedi. Canımı kurtaran birini öldürmenize yardım etmek istemiyorum dedi. Ama olmadı. Acımasızdı Temel, izin vermediği gibi annesini başka yere kaçırdı gizlice.
Ya annen dedi ya Baran.

Pes etmedi kız. Salih ve Mehmet abisinden yardım istedi. Hem annesini hem Baran'ı korumak istedi.
Başardıda, ama buraya kadardı.

Annesini bir kere daha görmeyi çok gördü kader. Apar topar getirildiği hastanede annesinin son nefesine yetişebildi. Bir kerecik daha duyamadı sesini, beni affet diyemedi. Sonunda elleriyle verdi soğuk toprağa.

Kızın kapanan gözlerine yaşlar hücum etti. Kirpiklerinin arasından sıyrılıp yüzünden aşağı kaymaya devam ederken kapının açılma sesini duydu. Gözlerini açmak istemedi. Şuan kimseyle konuşacak halde değildi.
Duyduğu ayakkabı sesi ağır ağır yaklaştı yanına. Yatağın kenarı aşağı çöktüğünde yanına oturan kişi Baran'dı, parfümünden anlamıştı.
Dahada dikkat etti gözlerini açmamaya.

Baran'ın dün akşam söylediği şeyler geldi aklına. Onunda annesi ölmüştü. Oda kendi suçu olduğunu söylüyordu.
Gözlerinden bir dalga daha koptu süzüldü. Herkes ölebilirdi, ama anneler ölmemeliydi. Anneler ölünce dünyadaki her şey ölüyordu çünkü.

O an yüzünde bir el hissetti. Baran'ın sigara kokan eliydi yanağındaki. Odaya girmeden önce sigara içmişti belliki.

Yüzüne doğru akan gözyaşlarını baş parmağı ile sildi nazikçe.

" Yine ağlamışsın.." Dedi.

" Ağla hakkın ama inanki işe yaramıyor.
İşe yarasaydı benim annem dönerdi. Mezarlıkta döktüğüm göz yaşlarına Allah şahit. Bir kabri doldururdu. Ama annemi getiremedi."

Adam öne doğru eğildi, eğildi alnını kızın alnına dayadı.

" Geçecek diyemem.
Hiç bir zaman geçmeyecek.
Her düştüğünde, canın her yandığında, her ağladığında, her çaresizliğinde aklına gelecek annen. Keşke annem yanımda olsaydı diyeceksin, olmayacağını bile bile. Canın yine ve yine yanacak.
Ama zamanla azalacak acın...

Şimdi uyu dinlen, sonra ikimizin konuşacakları var."

Baran yavaşça kalktı yataktan.
Yavaş adımlarla odadan çıkarak kapıyı yavaşça çekti.
Kapanan kapı ile açtı gözlerini Leyla.
Baran'ın söyledikleri tekrar tekrar döndü zihninde.

Baran'ın Leyla'ya karşı hareketleri değişmişti. Nedeni neydi? Acıyormuydu kıza.
Yoksa başka bir şey mi?

Leyla yerinden yavaşça kalkıp yatağın kenarına oturdu, önce bir süre kendini dinledi.

Gözlerindeki son ıslaklıkları sildi ellerinin tersiyle. Bu günden sonra tekrar akmalarına izin vermeyecekti.

" Yas bitti Leyla, ayağa kalk artık."

Dedi kendi kendine, yavaşça kalkarken.

" Yapman gerekenler var. O Temel'i bulacaksın önce. Sonra sana yaptığının hesabını soracaksın. Ondan sonrada Kaya. İkisininde bu dünyada yaşamaya hakkı yok.

Ama ilk önce annene gideceksin."

Odadaki banyoya doğru yürüdü. Üzerindeki çıkarıp kirli sepetine fırlattı.
Duş kabinin içine girerek saguğa yakın açtığı suyun altına girdi.
Bir süre hareketsiz öylece bekledi. Yediği suyla aklı başına gelmeye başlayınca önce saçlarını sonra vücudunu yıkayıp durulayarak çıktı. Bornozunu giyerek saçlarını küçük havluya sarıp iyice kuruttu. Kurutma makinesiylede kuruttuktan sonra odaya döndü.
Yatağın diğer tarafında yerde yatan valiziyle sevindi. Hemen valizinin yanına gelerek açıp içerisinden giyeceklerini çıkarıp hızlı şekilde giyindi.

Saçlarını tarayıp arkadan sıkıca ördü.
Üzerine montunuda giydikten sonra odadan çıkarak aşağıya inen merdivenlere yöneldi. Merdiven başında durarak aşağıya baktı önce kimse görünmüyordu. Merdivenlerden indiğinde salonun bar tarafında Batu ve Baran'ı gördü. Biraz önce yukarda söylediği şeyler yeniden dolaştı zihninde. Ama bu kez kendini tuttu.

Arkasını döndüğünde kızı ayaklanmış, duş alıp temizlenmiş, yeni kiyafetler gitmiş şekilde görünce hemen yanına geldi.

" Neden kalktın? "

Üzerindeki kıyafetler ve montuna bakarak

" Neden giyindin, nereye gidiyorsun? "
Kız yürümeye devam ederek yanına geldi.

" Önce annemin yanına gideceğim.
Sonrasına henüz karar vermedim."

Mutfaktan genç bir kadın çıkarak,

" Baran Bey kahvaltı hazır."

Dediginde Baran,

" Önce kahvaltını yap."

" Canım istemiyor. "

Dedi kız kapıya yönelirken.

Baran aniden kolundan sıkıca tutarak durdurdu.
Kız kaşları çatık Baran'a dönünce elini gevşetti.

" Canın istemesede ye. Yoksa daha kötü olursun. "

Kız düşündü, annesinin ölümüne sebep olanların peşine düşmek istiyorsam güçlü olmalıyım dedi içinden.

Kolunu Baran'ın elinden çekerek montunu yavaşça çıkarıp bara bıraktı. Mutfağa doğru yürürken Baran arkasından, Batuhan'da arkalarından yürüdü.

Baran'ın hareketlerini gülümseyerek izliyordu. Eski Baran gibi hareket etmiyordu. Bu hâli komik geliyordu Batuhan'a.

Mutfak masasına oturduklarında kadın çay servisini yaparken, kız önündeki tabağa bir kaç parça kahvaltılık alarak zorlukla yemeye başladı. Ama yediği her lokma ağzında büyüyor boğazından geçmiyordu. Bu yüzden çayın yardımıyla yutuyordu.

10 dakika kadar sonra kız yavaşça ayağa kalktı. Mutfaktan çıkarken, Baran:
Bekle birlikte çıkalım, burdan araç bulamazsın."

Dedi. Kız bir kaç saniye durdu. Sonra devam etti. Salona barın önüne gelerek montunu alıp giyindi ve kapıya yöneldi. Açtığı kapıyla karşısında Erol'u görmesi bir oldu.

" Kızıl." Dedi Erol şaşkın. Kızın yorgun bakan elâlarına bakarak.

Sonrada arkasından gelen Baran'a baktı.

" Abi." Dedi ne oluyor der şekilde.

" Şirketten önce mezarlığa gideceğiz."

Erol sessiz kaldı.
Önden arabaya giderek arka kapıyı açtı. Leyla önden bindikten sonra Baran onun yanına Batu'da öne Erol'un yanına oturdu.

Sessiz geçen 1 saate yakın yoldan sonra mezarlığa geldiler.
Leyla arabadan inerek annesinin olduğu yere kadar yürüdü. Dün yağan kar bütün kabirlerin üzerlerini örtmüştü. Annesinin iki mermer kabir arasında kalan toprak mezarına baktı.

Yanına çöktü, ellerini açarak dua etti. Sonra toprağın üzerindeki karları eliyle kenara sıyırdı. Üzerine yatarak elini toprağa koydu. Donuk toprağı severek konuştu.

" Annem ben geldim. "

Dedi yüreği sızlayarak.

" Hayırsız ve kötü evlat olan kızın.
Sana bakamayan, ilgilenemeyen yanına gelemeyen kızın. Başını beladan belaya sokan ama cezayı sana çektiren kızın.
Yüzüm yok sana beni affet demeye."

Gözlerini kapattı kız.
İçinden devam etti konuşmaya.

" Ölümüne sebep olanlara acımayacağım anne.. Onların canını almadan huzuruna bir daha gelmeyeceğim. Sana kendimi affettireceğim mutlaka.
O zamana kadar huzur içinde ol annem."

Dedikten sonra yavaşça yerinden doğrularak ayağa kalktı.
Aynı anda sendelerken bir el belinden tuttu.

" Arkasına baktı kız.
Hemen arkasında Baran vardı.
Ne zamandan beri arkasındaydı farkında değildi ama düşecekken tutmuştu."

" İyimisin.?
Başın mı döndü? "

Kız bir kaç saniye koyu mavilere baktı. Cevap vermedi. Onun yerine Baran'ın kolunu belinden çekti. Sonrada yanından geçerek arabaya doğru yürüdü. Yaklaştığında Erol onlar gelmeden önce inerek kapıyı açtı. Önden Leyla arkasından Baran bindi.
Kız başını cama çevirerek dışarıyı izlerken Baran,

" Şirkete geçelim. "

" Beni evime bırakın. "

" Önce şirkete geçelim."

" Beni eve bırak öyle geç. Yada beni yolda indirin otobüsle giderim."

Baran kıza bakarak,

" Salih abin şirkette bizi bekliyor. "

Dediğinde kız o ana kadar sormak isteyipte soramadığı soruyu hatırladı, ama sormak için beklemeye karar verdi.

Önce şirkete, sonra kapalı garajdaki asansöre binip ofis katına çıkarak odanın önüne geldiler. Baran ve Batuhan Leyla ile birlikte odaya girerken Erol çalan telefonu yüzünden geride kaldı.

Birlikte içeri girdiklerinde Salih'i odada masanın önündeki koltuğa kurulmuş bacak bacak üstünde gördüklerinde şaşırdılar.
Sekreter kız gelecek oluşundan haberi olduğu için onu içeri alıp birde kahve ikram etmişti.

Batuhan,

" Bakıyorumda erkencisin. "

Derken Salih gördüğü kızla hemen yerinden kalkıp Leyla'nın yanına gelerek sıkıca sarıldı kıza.

" Civciv'im...
Nasılsın?
Başın sağolsun." Dedi.

Leyla'da abi dediği adama sıkıca sarılarak dolan gözlerini göğsüne bastırarak sakladı.

" İyiyim abi. " Diyebildi.

Salih, " Gel otur." Diyerek yanındaki koltuğa kadar çekerek oturttu.
Kolunun altına aldığı kızı şakağından öperek,

" Biz hep yanındayız. Bunu sakın unutma Civciv'im."

Dedi elini yanağına koyarak yüzüne bakarken.

" Sağol abi." Dedi kız başını geniş omuza yaslarken.

Salih, kendilerini izleyen Baran'a döndü.

" Şimdi konuş Karamanoğlu.
Ne yapmamızı istiyorsun."

Baran masadaki çekmemeden bir telefon çıkararak Salih'e fırlattı.

" Adamın bunu çözebilirmi? "

Salih tuttuğu telefonu incelerken,

" Bunu çözecek adamımın olduğunu nerden çıkardın."

" Yapma Salih.
Adamın olmasa mobeselerle nasıl oynardın."

" Sizin görüntülerinizi bulana kadar göbeğim çatladı."

Dedi Batuhan araya girerek.

" Tesadüfen buldum başka bir araçtan."

Leyla Salih'in elinden telefonu çekip aldı.

" Nerden buldun bu telefonu? Temel'in telefonu bu. 2 adımda masanın önüne geldi.
Ellerini masaya dayayarak gözlerini Baran'ın koyu mavilerine dikerek konuştu.

" Temel nerde?
Hemen nerde olduğunu söyle bana."

Baran sakin bakan gözleri kızda,

" Temel diye biri yok artık."

Leyla'nın kaşları çatıldı. Kafası karıştı. Sonra,

" Nasıl yok?
Senmi yaptın?
Neden..?
Nasıl yaparsın? Onu ben..."

Demiştiki birden o görüntüler hücum etti aklına.
Temel ile karşı karşıya olduğu ânı, elindeki silahı, Temel'e ateş edişini bir bir hatırladı.

Gözleri kocaman olurken bir eli alnında aniden kahkaha ile gülmeye başladı. 3 adam endişeli şekilde kıza bakarken kızın kahkahaları odanın dışına bile çıkacak hâle gelmiş deli gibi gülüyordu.
Baran yerinden kalkıp kızın yanına geldi. Kolundan turarak,

" Leyla. "

Derken Batuhan,

" Ahaaa...
Sonunda kayış koptu."

Baran sinirle Batuhan'a bakarken Leyla bir yandan gülerken konuşmaya başladı.

" Hatırladım.
Gerçekten hatırladım.
Aferim bana aferin...
Yapmışım! Onu gebertmişim!"

Bir kahkaha daha attı.

" Sonunda geberdin!
Cehennemde yan Temel Reis. "

Dedikten sonra kendini koltuğa bıraktı. Yüzü asılırken elleri dizlerininin üzerinde ağlamaklı şekilde devam etti.

" Keşke önceden yapsaydım. Şimdi böyle olmazdı. "

Dedikten sonra geriye yaslanarak derin bir nefes aldı.

" Ama bana yaptıklarını başkalarına yapamayacak artık.
Bu bir teselli. "

Baran sinirle bir nefes alıp verdikten sonra kızın karşısındaki koltuğa oturarak Salih'e döndü.

Bu telefonu çözsün adamın. İçindeki silinen bütün numaraları istiyorum.
Bu telefon beni Gölge'ye götürecek bence.
Birde diğer adam. Onuda bulmalıyız.
Biz onu bulmazsak o bulur."

Derken gözüyle Leyla'yı işaret etti.

Baran Salih'e Kaya'dan bahsediyordu ama kızın anlamasını istemiyordu.
Salih kıza baktı göz ucuyla.

" Anladım."

Dedi.

" Her yere adam salarım. Mutlaka bir haber çıkar."

O sırada kapıdan Erol girdi.

Herkes Erol'a bakarken Erol,

" Abi Kemal iti ölmüş."

Dedi.

" Ne? Ölmüş mü?
Nasıl ölmüş? "

" Trafik kazası diyorlar frenleri tutmamış. Ama biraz kurcalayınca öğrendikki frenleriyle oynanmış. Yani birinin cenaze listesindeymiş."

Baran Batuhan'a döndü.
Batu gidin şu işi bi araştırın.

" Tamam." Dedi Batu. Yerinden kaltı kapıya yürürken,

Baran:

" Batu. Dinçer işine oldu? "

Şimdi gelmişti aklına.

" Dinçer'e senin anlaşmayı bozduğunu özgür oluğunu söyledim.
Tazminatıda ödedik ama diğer şirket teklifi geri çekmiş.
Ne oldu nasıl oldu henüz öğrenemedim.
Birde küçük bir sirketmiş. Nasıl daha kârlı bir anlaşma teklif etti orasıda muamma."

" Onuda araştırın."

" Tamam.
Gel Erol gidip biraz dolaşalım. "

Diyerek çıktı iki adam.
Onların ardından Salih ayağa kalktı.

" Bende gidiyorum."

Bunu duyan Leyla' da kalktı.
Leyla kalktığında Baran'da kalktı.

" Abi bende seninle geliyorum.. "

Salih bir kıza bir Baran'a baktı.
Baran ise elleri ceplerinde Salih'i izliyordu.

" Civciv şuan benimle gelemezsin. Senin Baran Beyle kalman daha uygun. "

Kızın Salih'in ağzından duydukları inanılacak gibi değildi. Salih abisi kızı yanında istemiyordu. Dahası şuan Baran'a çalışıyordu.

Kız neler olduğunu anlamaya çalışırken Salih hızlı şekilde kıza sarıldı.

" Sonra görüşürüz Civciv'im. "

Diyerek kapıdan çıkarak kapıyı kapattı.

Bir kaç saniye sonra şaşkınlığı geçen kız Salih'in peşinden koşarak kapıya gelip koluna yapışarak açmak istedi. Ama arkasındaki Baran'ın iki eli iki yandan kapıyı tuttu bir anda. Kapıyı açmasına izin vermiyordu.

Kız tekrar çekti kapıyı ama yine olmadı.

" Gitme. " Dedi Baran sakin bir sesle.

Leyla sinirle arkasını dönerken bağırarak,

" Çek ellerini, bırak şu kapıyı.

Ne oluyor?
Ne iş çeviriyorsunuz? Salih abinin yapacağı birşey değilken, neden beni burda bırakıyor.

Ne oluyor dedim?
Ne söyledin ona.
Neden senin için çalışıyor."

Kız arka arkaya soru yağmuru yağdırırken Baran sadece ela gözlerine bakıyordu.
Cevap alamayınca adamın yakalarından tutarak tekrar bağırdı Leyla.

" Sana söylüyorum Seni..."

Dediği anda Baran kapıya yasladığı ellerini kızın beline sardığı gibi kızı kendine çekerken dudaklarını kızın dudaklarına bastırdı.

Leyla hissettiği dudaklar yüzünden kocaman gözlerle öylece kalırken adamın ellerinden biri sırtına doğru ilerledi.
Kızı kendine, dudaklarını dudaklarına daha çok bastırdı. Acımasız ve tutkuyla öpülen kızın canı yanıyor ama sesi çıkmıyordu. Uzun bir öpüşten sonra Baran zorlukla uzaklaştı kızın bal sandığı dudaklarından. Leyla'nın şaşkın hali devam ederken alnını kızın alnına dayadı.
Bir süre öylece kaldılar.

" Nefes al kadınım. "

*******************************

Evet bölüm sonu canlarım.
Oylar ve yorumlar itina ile alınır.
Yoksa itina ile küsülür. 🤗🤗

Loading...
0%