Yeni Üyelik
4.
Bölüm

İ.Y 2 Oyun, ilk perde

@azamet_29_2

Baran hızla kızın yanına gelerek bir elini koltuğa koyarken diğer elindeki silahı kızın kafasına dayadı.

Hemen konuşmaya başla. Yoksa şuracıkta beynini dağıtırım.

Kız başını yavaşça yukarı kaldırarak gözlerinin içine sabitlenmiş koyu mavilere baktı. Kızınca siyahın sınırlarına dayanan mavilere.

Dudağının kıyısına bi gülümseme ilişirken gözlerini adama dikti.

Hızla adamı itekleyerek üzerinde sadece südyen oluşuna aldırmadan ayağa kalktı.

Kaşlarını çattı.

" Beni tehdit etme."

Dedi işaret parmağını adama doğru uzatarak.
Adam bir kıza bir yarı çıplak olan vücuda baktı.

Kız adamın bakışlarının nerde olduğunu farkedince tekrar oturarak battaniyeyi geri çekti üzerine.

" Lütfen dersen anlatırım. "
Dedi gülümserken.
Baran dişlerini sıkarak,

" Ya sabır!" Çekince,

" Neyse bu seferlik affettim."

Dediğinde Batuhan gülmemek için arkada dudaklarını birbirine bastırıyordu.

" Zebellah gibi tepemden bakma.
Ne soracaksan oturda sor. Başım dönüyor sana doğru bakarken."

Adam sakin kalmaya çalışarak oturdu.

" Ki-min adamısın? "

" Ebenin...

Dedi ve sustu kız.
Önce dişlerini sıktı sonra,

" Ellerinden öperim. Neden sana türkçe öğretmediler acaba.

Neyse 1. Soruyu geçelim.

Hatta. Baştan başlayalım.
Sor."
Baran elini alnına bastırarak ovalamaya başladı.

" Beni tanıyormusun? "

" Tabiki.
Ünlü, şanslı, yakışıklı, karizmatik, bekar, sinirli, titiz, kıl milyarder iş adamı Baran Karamanoğlu.

Bekar kadınların salyaları akarak baktığı, geceleri hayallerini süsleyen adam.
Düşmanı çok dostu az.
Kıskanılanlar ilk onda liste başı.

Seni sokaktaki kediler, köpekler bile tanıyor. "

" Dün gece orda olduğumu bilerek mi geldin."

" Evet."

" Neden? "

" Şöyle söyleyim."

Ben ihtiyar ama gözü hâlâ kızların kalçalarında gezen bir adamın 1+1 evinde oturan...
Kirayı her ay zar zor denkleştiren...
Annesi fizik tedavi merkezinde yatarak tedavi olduğu için her ay bir sürü ödemesi olan...
Bunun için yarı aç yarı yok gezen... Ölmemek için taksicilik yapan...
Ve parayı bulduğu zaman annesiyle birlikte kan davalılarından Avrupa'ya kaçacak bir kızım...

Paraya ihtiyacım var yani.
Sizi kovaladıklarını gördüğümde yeni müşteri bırakmıştım.

Peşinize meraktan takıldım.
Ordakinin sen olduğunu bilmiyordum. Siz kaza yapıp iki ateş arasında kaldığınızda tam polisi arayacakken seni tanıdım.

Dedim işte bu!
Baran Karamanoğlu ayağıma gelmişken omuzuma sıçacak güvercinleri bekleyip bilet çekmeyi beklemeye gerek yok. Piyangodan Baran Karamanoğlu çıktı.

Yanındaki yarma seni evlerin arasına çekerken bende sokağın diğer ucuna sürdüm arabayı.

Size yardım edersem bir ödül kaparım diye düşündüm.

Ne bileyim senin cimri ve sapık olduğunu. "

Adam öfkeyle baktı kıza.

" Bana bak diline dikkat et karışmam."

" Sende1 milyon vermemek için kimin adamısın hikâyesi okudun durdun.
En baştan kabul etmeseydiniz sizi musait bir yerde indirirdim. Boş yere kurşun yedik bide."

Dedi kız kollarını göğsünde bağlayarak.

" Neden erkek kılığındaydın."

" Dedimya, kan davalıları. Tanınmamak için.
Kan davalılarının kadınla işi olmaz demeyin. Yıllarca köşe bucak saklanarak yaşadım ailemle.
Sonunda babam kalpten gidince bu işte bitti sanmıştım.

Ama manyak herif illede kan akıtacakmış. Ya cesaret kanı ya bekaret kanı diyormuş her yerde piç."

Baran kıza baktı bir süre. Sonra devam etti.

" Annen neden hastanede. "

Kız duruldu.
Gözleri doldu. Bir damla yaş kirpiğine asılınca tuttu sildi.

Burnunu çekerek,

" Benim yüzümden." Dedi.

" Yaptığım kaza yüzünden annem sakat kaldı. O kan davasının tarafı olan piçlerden kaçarken kaza yaptım. Annem yürüyemez hale gelirken ben kırık bir burunla kurtuldum."

" Hiç köylü kızı gibi durmuyorsun."

" Sende yetimhane bebesi gibi durmuyorsun. "

Baran dişlerini birbirine bastırarak sakin kalmaya çalışırken,

" Manyak şekilde araba kullanıyorsun.
Nasıl kaza yapabildin? "

" Annem yanımdayken daha tedirgindim ve..."

Dedi kız elini alnına bastırarak.

"Hastaydım.
Ateşim vardı o halde kullanıyordum arabayı. Aldığım ilaçlar falan, kafam yerinde değildi.
Benim suçumdu ama annem ödüyor bu hatamı. Ama sonunda iyi olacak. Sadece yavaş iyileşiyor."

" Nasıl böyle araba kullanıyorsun. Kullanmayı kimden öğrendin."

Kız kalleş bir gülümseme yolladı adama.

" Ben 10 yaşımdan beri direksiyondayım.
Bağdat caddesi çocuklarıyla büyüdüm. Mahallenin çakal abilerinden öğrendim ve geliştirdim. Avrupaya gidersem yarışlara bile katılabilirim belki.

Eveett. Hepsi bu kadar.
Başka birşey varmı. Yoksa bana musade.

Temel..."

Demiştiki aklına gelen şeyle aniden ayağa fırladı elleri saçlarında yine üzerinde birşey olmayışına aldırmadan.

Baran elini alnına bastırarak sinirle solurken Erol ve Batuhan'a baktı. Adamlar anında arkalarını döndüler.

Kız elleriyle ceplerini yoklarken Baran ayağa kalkarak askıdaki beyaz kazağı alıp kızın yanına gelerek hızla başından geçirdi.

" Giy şunu."

Dedi.

Kız bir yandan kollarını kazağın içinden geçirirken bir yandanda.

" Telefonum nerde.?
Arabam nerde.?

Temel öldürecek beni.?

Yada bu sefer kesin kovacak."

Baran elleri ceplerinde,

" Temel reis mi, o kim? "

" Taksinin sahibi, vede durağın. "

Dedi kız ve durdu.
Bir elini beline koyarak elini uzattı.

" Temel reis dediğine göre sizde.
Verin telefonumu ve cüzdanımı."

Baran Erol'a baktı.
Erol kızın yanına gelip cüzdanı ve telefonu kıza uzattı.

" Arabam nerde? "

" Garajda. "

" Anahtarı ver. "

Baran Erol'a bakarak.
" Toparlanın gidiyoruz." Dedi.

Kız tepkisiz adama baktı bir süre.

" Birlikte gideceğiz."

" Hâlâ yalan söylediğimi düşünüyorsunuz.
E madem öyle, buyrun gidelim Baran Karamanoğlu. "

Dedi kız koltuğun kolundaki montunu alıp giyerken.

Sonrada eliyle kapıyı işaret etti.
Adam kıza bakarak kolundan tuttu birden. İttirerek,

" Yürü." Dedi.

Dışarı çıktılarında sabah ayazı karşıladı kızı.

" Bıırrr soğukmuş."

Diyerek montunun yakalarını kaldırdı.

Sonra Erol'a döndü.
Elini uzatarak,

" Anahtarımı alayım artık. "

Erol boş boş kıza bakarken kılı bile kıpırdamadı.

" Sana diyorum yarma anahtar."

" Erol." Dedi Baran.

" Taksiyi durağa bıraksınlar.
Bizde otele geçiyoruz. "

" Tamam abi."

" Ne?" Dedi kız.

" Ne oteli?
Dalgamı geçiyorsunuz? "

" Sen benimle geliyorsun.
Bana bir hikaye anlattın diye sana hemen inanmamı beklemiyordun heralde.

Erol bu kızılın anlattığı her şeyi araştırın."

Kıza döndü sonra.

" Bir kelime bile yalan çıkarsa seni otelin çatısından aşağı atacağım."

Kız kocaman gözlerle baktı koyu mavilere.
Adamın bakışları gerçektende dediğini yapacak birine aitti. Kız bir süre o gözlerin içinde düşündü.

Sonra.

" Yok yaa.
Anan güzel mi senin?

Ne arabamı veririm ne seninle gelirim.

Araştırmak istiyorsan otur araştır. Benim yerim belli.
Selam verdik borçlu çıktık hâle bak."

Adam şüpheli şekilde kıza bakarak,

" Yalan söylemiyorsan neden itiraz ediyorsun? "

" Sana uyuz oldum o yüzden.

Yalan söylemiyorum ama sizinlede gelmiyorum. "

Dedi kız bir adım geri giderek.

Baran bir adım ilerleyerek,

" Geliyorsun." Derken,

Kız bir adım daha geri giderek,

" Hayır." Dedi.

Tartışmayı arkada dinleyen Batuhan elleri karnında kahkaha ile gülmeye başladı yine.

" Haliniz annemle babama benziyor."

Derken kızın arkasına kadar geldi.

Baran Batuhan'a bir bakış attığında
Batuhan aniden ciddileşerek kıza döndü.

" Üzgünüm güzelim ama bu adam hayır cevabını kabul etmez."

Diyerek elini kızın ensesine koyarak sıktığı noktayla kız bir anda olduğu yere yığılıp kaldı.

Baran bir Batuhan'a bir yerde bahgin yatan kıza baktı.
Batuhan kızı kucaklayarak arabaya taşırken Erol taksinin anahtarını adamlardan birine fırlattı.

" Durağa bırakın."

Sonrada arabanın direksiyonuna geçti.
Baran arka koltuğa, baygın kızın yanına otururken Batuhan öne oturdu.
Adamlarla birlikte bağ evinden ayrılıp merkeze doğru hareket ettiler.

Baran'ın gözü, başı yana düşen kıza kaydı. Bir süre yüzünü inceledi.
Kabarık saçı yine yüzüne düşmüştü.
Eliyle kenara çekti.

Bu kızın masum olup olmadığını gerçekten merak ediyordu.

Baran zengindi hemde çok.
Hem Türkiye'de hem yurt dışında başarılı ve yetenekli bir iş adamıydı.
Dişiyle tırnağıyla kazıyarak gelmişti bu noktaya. Çok çalışmış gecesi gündüzü karışmıştı çoğu zaman.
Hem maddi hem manevi yıprandığı zamanları olmuştu, ama şimdi en tepedeydi. Hemde genç yaşta.

Tabi buda üzerine düşman çekiyordu haliyle.
Bir çok kez ölümden dönmüştü. Ama pes etmemiş hırsla yoluna devam etmişti.

Leyla'dan da bu yüzden bu kadar şüphe ediyordu. Geçmişte bir kaç kez öldürülmek istenmişti. O yüzden hiç kimseye güvenmiyordu.

*****

Kız omuzundaki yanan acıyla kendine gelmeye başladığında birinin kucağında olduğunu anladı.

Ne olduğunu hatırlatmaya çalıştı. En son bağ evinin önünde Baran ile tartışıyordu.

E sonra ne oldu.

Biraz daha yordu kafasını, o sürekli gülen adamı hatırladı.
Batuhan...
O yanına geldikten ve elini ensesine koyduktan sonra bir anda film kopmuştu.

" Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu.
Piç! "

Baygın kız rolüne devam etti.

Kimin kucağındayım acaba.

Diye düşünürken asansör sesini duydu. Sonra içeri girilip düğmeye basma sesi.
Sonrada Erol'un sesi geldi kulağına.

" Abi yaranı zorlamasaydın. "

Baran?
Baran'ın kucağındamıyım lan!

Desenize o yüzden bu kadar pahalı kokuyor.

" Dede nerde? "

" Yolda.
Gelir 5-10 dakikaya."

Dede niye geliyor. Benim için mi? Onun için mi?
Benim için galiba çünkü sırtımda bir ıslaklık hissediyorum.

O sırada asansör durdu.
Baran kızla birlikte asansörden çıkarak bir süre yürüdükten sonra şifreli olan kapının önünde durdu.

Erol şifreyi girdikten sonra açılan kapıyla içeri girdi Baran.

" Yiyecek içecek bir şeyler yolla."

" Tamam abi."

Baran içeri girerek yatak odası olarak kullandığı odaya geldi. Kızı yavaşça yatağın üzerine bıraktığında kızın saçlarının bir tutamı yine yüzüne düştü.

Kız hâlâ baygındı görüntüde.

Baran gözleri kızın üzerinde üzerindeki kazağı çıkarıp yarasına baktı.
Sonrada üzerini değişmek için giyinme odasına geçti.
Uzaklaşan ayak sesleriyle kız gözlerini açtığında kendini çok rahat bir yatakta buldu.

Ömrü boyunca bu kadar rahat bir yatakta yatmamıştı.
Kıpırdamadan etrafina bakındı kız. Çok lüks bir odada geniş, rahat, yumuşacık bir yatakta yatıyordu.

Duyduğu ayak sesleriyle ilk pozisyonuna döndü.

Baran üzerindeki kanlı kıyafetleri çıkarmış sadece eşofman altı ile geri dönmüştü.

Yavaş adımlarla kızın yanına yaklaştı.
Önce kızın üzerindeki montu yavaşça çıkarıp kenara attı.

Kız bu süre içinde kıpırdamamak için dikkat etti.

Sonrada kızın üzerindeki kendi kazağını yavaş hareketlerle çıkarmaya başladığında kızın kalp atışı düzensizleşmeye başlamıştı.

Kız sakinleşmeye çalışarak halini bozmadı.
Adam kazağı kollarından sonrada başından çıkardı.
Yavaşça yanının üzerine yatırırken kızın saçları yine yüzüne döküldü.
Bu da kıza yaramıştı. Gözünü aralayarak yanındaki adama baksada anlamıyordu.

Baran yaraya baktı.

" Hassiktir."

Dediğinde kız anladı acının sebebini.
Dikişi açılmıştı. Sonra adamın eli kızın saçlarına gitti.
Ensesindeki saçları toplayarak kızın önüne çekti.
Eli kızın ensesinde gezdiğinde kızın tüyleri diken diken oldu.

Kıpırdamamak için zor dayanıyordu. Baran, Batuhan'ın bastırdığı sinir noktasına bakıyordu.

O sırada kapı sesi gelince Baran çarşafın ucunu kaldırıp kızın üzerine çekip örttü. Kız içinden bir oh dedi.

" Gel Dede.
Önce kıza bak, dikişi açılmış. "

" Tamam abi.
Sen nasılsın. "

" İyi."

Dede kızın yanına gelip örtüyü açarken,

" Neden baygın? "

" Gelirken zorluk çıkardı.
Batu'da ikna etmek zorunda kaldı."

Dedi Baran elindeki sigarayı yakarken.

Kız içinden,

" İkna etmek zorunda kalmışmış pöeh."

Bu arada Dede kızın sırtındaki bandajı açarak yaraya baktı.

" Evet dikiş açılmış.
Yeniden atmak gerek." Dedi.

Sonra bir iğne hazırlayarak yaranın etrafına enjekte etti ve dikişe geçti.

O sırada Baran yanlarına gelerek sol elinin iki parmağının tersiyle kızın kızıl saçlarının arasından alnına dokundu.

" Ateşi var."

Ateşim mi varmış.
Bende diyorum bu sıcaklık neden.

" Yara yüzünden olabilir.
Bir ateş düşürücü yaparım rahatlar."

Dede işi bitince yeni bir bandaj yaptı.

" Sıra ateş düşürücüde."

Dediğinde kız iğnenin nerden yapıldığını hatırladı.

Bir anda gözlerimi açtığında Dede ile göz göze geldi.

" Tövbe bismillah."

Diyerek yerinden fırlayınca yarası yeniden acıdı.

" Dikiş atsın diye ruhmu çağırdınız lan!"

Dedi Dede' ye bakarak.

Dede'nin yüzü asılırken Baran'dan bir kahkaha koptu.

Kız Dede'nin albino olduğunu bilmediği, ve bağ evinde yüzünü görmediği için anlık şaşkınlık yaşamıştı.
Adamı bıçakla rehin aldığında da arkasındaydı ve onu görmemişti.
Adamın saçları, kaşları, kirpikleri beyazken gözleri açık maviydi.

Adam kollarını göğsünde birleştirerek kıza baktı.

" Elimde iğne olduğunu hatırlatırım küçük hanım. "

" Pa. Pardon.
Ne bileyim birden uyanır uyanmaz seni görünce...

Bunlar dede dede derken ben seni essahtan dede sanmıştım. "

" Adım Mete.
Lakabım Dede."

" Neden acaba?"

" Her neyse arkanı dönersen şu iğne işini halldelim."

" Olmaz! İğne falan istemiyorum.
Ben iğneleri sevmem. "

" Ateşin var.
Uğraştırma Mete'yi. "

" Hayır! "

Dedi kız yatağın diğer tarafından kaçarak.

" İğne olmaz.
Ateşle gezerim daha iyi."

Diyerek odadan çıktı. Ama karşısına çıkan Erol ile olduğu yerde kaldı.

Adamın yüzü bir karış gözlerinde öfke vardı. Silahını çekerek kıza çevirdi.

" Nereye yalancı fare."

Kız duyduğu cümle ile bir Erol'a bir arkasında kalan Baran'a baktı.

Adam iki adımda kızın yanına geldi. Eliyle çenesinden tutup sıkarken öfke dolu gözlerle bakarak,

" Sana söylemiştim.
Bir tek kelime yalan çıkarsa seni çatıdan aşağı atarım demiştim. "

 

Loading...
0%