@azamet_29_2
|
LEYLA'DAN Sabah kendime gelmeye başladığında uyku ile uyanıklık arası avucumda hissettiğim eli daha sıkı tutuyordum. Çünkü bundan sonra sevdiğim iki insanı, anne ve babamı görebileceğim tek yer rüyalarım olacaktı. " Beni bırakma." Diyordu. "Hep yanında olacağım." Diyordu ve hâlâ babamın eli avucumdaydı sanki. Bu öyle bir sızıydıki hiç geçmeyecek hep benimle yaşayacaktı. Rüyama geri dönmeyi başaramayınca mecburen gözlerimi açtım ağırdan ağırdan.. Gözlerim önümdeki elime kaydı istemeden. Ama gördüğün şeyle korku ve şaşkınlıkla iyice açıldılar. Gözlerim acıyla kapalı, duyduğum erkek sesiyle elim başımda yatakta gülme krizi geçiren adama baktım. " Yok ya. Dedim kendi kendime gülerek. " Hâlâ rüya görüyorum. Bu kez resmen bir kahkaha koptu odada. " Lan.!" Diyerek bir odaya bir Baran'a baktım. " Hay şansımı siksinler. " Hızla ayağa kalkarak hâlâ şüpheli olduğum rüya tezimi sorguluyorum. Baran yerinden kalkarak yatağın etrafından dolaşarak üzerime doğru yürümeye başladığında ben de 1 adım geriye gittim ama duvardan öte geçemedim. " Ne oluyor ya! Diye çemkirdim ama, sanırım son cümle ağır olmuştu. Bu haline ek olarak siyahın sınırlarındaki mavi gözlerine bakarken korkmadım desem yalan olurdu. Şuan bana bakan Baran ilk gördüğüm Baran'dı sanki. Sadece kafama dayadığı silahı eksikti. O da olsa tetiğe basmıştı belkide. Az sonra gözlerimdeki gözleri odağından ayrılmış yüz hatlarımda gezerken sessizce bir kez daha yutkundum. " Ne odana ne yatağına zorla girdim. Seni yemek yemen için uyandırmaya gelmiştim. Kâbus görüyordun. Dedi ve durdu. " Oteldeki yatağımdan sağ çıkamazdın." Dedi ve sinirli şekilde arkasını dönerek odamdan çıktı. " Hadi beh.. " Hay ben kafama sıçayım." Adam haklıydı ne yazıkki. Rüyamda anne ve babamı görürken gerçekte Baran'ın tuttuğum elini babamın eli sanmıştım. Bir elimi alnıma bastırırken sinirle gülümsedim. " Aptal, aptal." Derken gözlerim hüzünle doldu yine. " Anne... Daha dirayetli olacağım. Acınız hep yüreğimde olacak ama kimseye belli etmeyeceğim. Sizde benim için üzülmeyin. Sıktığım yumruklarımla derin bir nefes çektim içime. " Özür dile." Cümlesini duyunca, " Oldu başka. Dedim içime doğru çemkirerek. Odadan çıkıp mutfağa geldigimde mutfak balkonunda hâlâ sigara içen Baran'ı gördüm. Arkası dönük oldugundan beni fark etmemişti. " Bu soğukta gömlekle kıçındamı donmaz be adam. " Diyerek mutfağı tarayan gözlerimle bir kez daha şaşırdım. Masa üzerinde sipariş edilen ama yenmeyen yemekler öylece kalmıştı. Sonları çöp olduğu için üzülsemde yapacak birşey yoktu. Paketleri toplayıp poşetleyerek tezgahın altındaki çöp kovasına bıraktım. Sonra tezgah üzerindeki çaydanlığı doldurarak ocağın üzerine bırakırken Baran balkondan içeri girdi. Buzdolabının kapısını açtığımda ağzım açık kala kaldım. Dolabımı birilerinin dolabıyla karışmış sandım tamamen saçma bir şekilde. Ben dolabın içindeki paketlerin arasında peynir zeytin arayışına çıkarken arkamdaki çaydanlık sesini duydum. Kafam hâlâ dolap içinde sesin geldiği ocağa doğru çevirdim başımı. " Öyle olmaz ekmek arası yapayım ye bari." Dedim ama içinden. Tekrar önüme dönüp kahvaltılıkları çıkarıp tezgaha bıraktım. Dolaptan domates ve biberde alıp yıkayarak tezgaha bıraktım. Üst dolaptan bir tava alarak ocağa bırakıp altını yakarak içine birazda yağ ekledim. Musluğun yanındaki kesme tahtasını alarak tezgaha bıraktıktan sonra poşetten çıkardığım kuru soganıda alarak bütün malzemeleri sırayla ve hızlı şekilde doğrayarak bir bir tavaya ekledim. Az sonra menemenden güzel kokular yayılmaya başladığından arkamdaki Baran'dan duyduğum cümle ile kaşlarım çatıldı. " Ooo. Normalde menemen sevmemde yememde ben. Ama Baran'ı dehlemeden önce en azından kahvaltı ikram etmek istemiştim. Tavadaki menemene baktım. Sonra baharat kavanozlarından sırayla bir çorba kaşığı acı biber bir çorba kaşığı karabiber bir çorba kaşığı tuzu alıp tavaya boca ettim. Bir güzel karıştırdıktan sonra üzerine bir çorba kaşığıda tarçın ekledim. Üzerine yumurtalarıda kırdıktan sonra diğer kahvaltılıklarla birlikte masaya getirdim. Baran bir önündeki tavaya bir bana bakıyordu. " Demek yemek yapabiliyorsun? " " Kendime yetecek kadar yaparım." Dedim önündeki kahvaltılıklardan tabağıma alırken. Ben yemeye başlarken Baran menemenden birazını tabağına aldı. " Sen neden almıyorsun? " " Ben menemen sevmem." " O halde neden yaptın? " Gözleri şüpheyle bana bakıyordu. " Senin için yaptım. Derken bardağımı dudaklarıma doğru götürüp sıcak çayımdan bir yudum alarak havadaki bardağımla onu izlemeye başladım. Baran çatalını menemenin içine daldırdı. Tam ağzına götürürken bir anda durdu ve kokladı. " İçine birşey kattın değilmi? " " Hıhı zehir kattım. Baran gözlerini devirerek elinde tuttuğu çatalı dudaklarından içeriye götürürken gözleri hâlâ bendeydi. Bense acaba anladımı diye düşünsemde sakin şekilde sadece izliyordum. Ama bir daha benimle alay edemeyecekti Baran beyefendi onu iyi biliyordum. Sen istedin. Baran çataldaki menemeni ağzına bırakıp tedbirli şekilde yemeye başlarken bende vereceği tepkiyi merakla bekliyordum. Lokmayı ağzında iki çevirip yuttuktan sanra gözleri beni buldu. " Gerçekten yemek yapabiliyormuşsun. Duyduğum şeyle kaşlarım havada kocaman gözlerle yüzüne baktım. " Ama biraz daha biberli ve tuzlu olsa dahada güzel olabilirmiş." Derken masadaki tuz ve kara biberden biraz daha ekledi tavaya. " Yinede beğendim güzel olmuş. " Diyerek böldüğü ekmekle tabağa dalarken ben açık kalan ağzımdan düşen zeytin ile kala kaldım. Bu adamın damak tadımı yoktu yoksa duyularımı ölmüştü. " Gerçekten eline sağlık." Dediğinde midemden ağzıma doğru ilerleyen safrayı bastırmak için koca bir yudum aldım çayımdan. Yoksa onun yerine ben kusabilirdim. " Yok artık. Baran yine yüzüme baktı. " Neden? " O an kendimi ele vereceğimi farkederek, " Ya. Yani.. Şu ana kadar kimsenin yaptığım yemeği beğeneceğini düşünmemiştim de. Hemde ne şaşırma. O iğrenç şeyi nasıl yediğinin hayretini yaşıyordum şuan hâlâ. Benim alık bakışlarım arasında Baran masadaki paketinden bir sigara daha çıkarıp yakarken telefonu çaldı. Cebinden telefonunu çıkarıp geriye yaslanarak bacak bacak üstüne atarken hoparlöre aldı sesi ve konuşmaya başladı. " Alo Batu." Batuhan'dı arayan. " Alo abi hâlâ Kızıl'ın yanındamısın?" " Kızıl mı? Dedim geriye yaslanarak sinirle bakarken. " Evet hâlâ buradayım. " Konuşmamız gerekenler var." " Konuş dinliyorum." " Telefonda olmaz." " Hmm. Buraya gel o zaman. Duyduğum şeyle avel gibi baka kaldım bu kez. " Bekliyorum gelin." Diyerek kapattı. " Batuhan ve Erol içinde bir menemen yaparsın heralde. " Sinirden kulaklarımdan alev çıkacak hâle gelince bende artık menemeni filan boşverip, " Dalga mı geçiyorsun ya? Ara söyle gelmesinler çünkü sen... Gidiyorsun!" Baran elindeki siğaradan bir nefes daha çektikten sonra dumanını havaya doğru üfleyip ayağa kalktı. Bardağınıda alıp ocağa ilerlerken, " Öyle birşey demedim." Dedi kendine bir çay daha doldurarak. Sonra bana dönerek, " Sana daha öncede söyledim. Bunu söylerken tezgaha dayanarak sol elini cebine soktu. Sağ elindeki bardağı dudaklarına götürerek bana bakarken, ben elimdeki çay bardağını sıkarak sinirle bakıyordum ona. " Hem belki yine menemen yaparsın benim için." Diyince, " Zııkk... Taş ye! " Diye bağırdım. " Ben ne diyorum sen ne diyorsun. Anlasana be adam. Çayından bir yudum daha alırken, " Öyle bir niyetim yok." Dedi gayet sakin. Dişlerimle beraber sıktığım bardak kırılıp elimde dağılınca, Baran korkuyla açılan gözleri, elindeki bardağı tezgaha atarcasına bırakıp hızla yanıma geldi. " Ne yaptın? Derken bileğimden tuttu. " Aç elini." Geçmeyen sinirimle hızla ayağa kalkarak cümlemi tekrar ettim. " Rahat bırak beni. " Aç elini dedim sana!! " Diye kükredi bu kez. " Rahat bırak beni." Dedim yine. Dahada öfkelendi. " Hemen! Aç şu elini!! " Derken bileğimi öyle bir sıkıyordu ki kendiliğinden açıldı parmaklarım. Açılan elimle avuç içimden cam parçalarını alarak, " Seni manyak.! " Dedi dişlerinin arasından hırlayarak. Beni çekiştirerek musluğun yanına getirip suyu açarak elimi suya tuttu. Akan kanlardan sonra tezgahtaki havluyu alıp elime bastırdı ben acıyla dişlerimi sıkarken, " İlk yardım çantan varmı? " Diye sordu. " Sana soruyorum! " Diye kükredi yine. Yine cevap vermeyerek başımı yana çevirdim. " LEYLA! " Derken bu kez beni hırsla kendine çekmişti. " Odamda." Dedim gözlerine diktiğim gözlerime hırlamamı ekleyerek. " Banyoda." Dedim. İşaret parmağını bana doğru uzattı. " Sakın kıpırdama." Diye uyararak hızla banyoya girip bir kaç saniye sonra geri döndü. Yatağa oturup ilk yardım kutusunu yatağa bırakarak açtı. Acıyan canımla inleyince gözleri gözlerimi buldu anlık. Devamında bir yandan pansumana devam ederken bir yandan üfledi pamuğun dokunduğu yerleri. Pansuman işi bittikten sonra gazlı bezle sıkıca sarmaya başladı. Bir yandanda, " Seni aptal, şu haline bak." Diye laf sokuyordu. Elimi sarmaya devam ederken, sonunda pes ederek asıl söylemem gerekeni söyledim. " Baran... Nefret ettiğim göz yaşlarım gözlerimi zorlarken, duyduğu cümle ile bir anda koyu mavileri elâlarımı buldu yine. " Seni gördükçe kendime katlanamıyorum. Seni gördükçe işlediğim günahı ve çektiğim cezayı ve hatta vicdan azabımı hatırlıyorum. Beni öldürmen gerekiyorken inadına yapar gibi bana acımana, bana yardım etmene katlanamıyorum. Eğer sen gitmezsen bem gideceğim." Dedim. Baran hâlâ gözlerimde olan bakışları ile bir süre bekledi. Yavaşça derin bir nefes alarak yine yavaşça verdi. " Burdan çıktığında gidebileceğin tek yer benim evim olabilir." Sinirle baktım yüzüne. " Hatırlıyor musun? Gözlerine bakıyordum sadece. " O gün Salih'e ne dedim biliyormusun? Kaşlarımı çatıp Baran'a baktım, konuyla alakasız bir şeyden bahsediyordu. " Ona o gün sağlam ve güvenilir adamlara ihtiyacım var dedim." Derken bana doğru yaklaşmaya başladı ve devam ederek, " Kadınımı korumak için Dedim." Dediğinde yüzü yüzümün önünde bana bakıyor, alıp verdiği nefesi tenimin üzerinden geçiyordu. Duyduğum cümle ile salak salak bakarken, " Sana kadınım dedim bir kere. Dediğinde elini çenemde, dudaklarını yeniden dudaklarımda hissettim. |
0% |