@azamet_29_2
|
" Sana kadınım dedim bir kere. Dediğinde elini çenemde, dudaklarını yeniden dudaklarımda hissettim. Anlamıştım. Bu adam bilerek, bana işkence olsun diye yapıyordu. Baran geri çekildiğinde ben alık alık o ise arzuyla bakıyorduk bir birimize. Vestiyere gidip montumu alırken arkamdan gelip kolumu tuttu. " Ne yapıyorsun? " Sinirle baktım yüzüne. " Bu evdemi kalmak istiyorsun? Tamam... Sana söyledim, katlanamıyorum dedim. Seni gördükçe kendime katlanamıyorum. Senin yüzünden... Dedim ve durdum. Senin yüzünden kendimi hatırlıyorum. Kaya'dan önce kendimi öldürememe sebep olacaksın diyemedim. Onun yerine devam ederek, "Sen gitmezsen ben giderim." Dedim. " Hayır! " Öylemi? " Hırsla çektiğim kolumu elinden kurtararak. " İzle ve gör gidiyormuyum, gitmiyormuyum." " Leyla! " Diye hırlarken montum elimde kapıya yöneldim. " Leyla.! " Benim ise dönen yıldızlara karışan, " Aahh! " Diyişim ve kararan gözlerimle gerisin geri Baran'ın kollarında buldum kendimi. Elim alnımda son hatırladığım, " Eline sıçayım Batu." Diyen Baran ve " Ben ne yaptım? " Diyen Batu'nun sesi oldu. Sonrası yok. ***** Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Konuyu alnımda hissettim buz gibi bir his ile bağlayıp kendime gelirken, kulağıma gelen uğultular yerini kelimelere bırakmaya başladı. Dedi kodu yapan karılar sandıklarım, meğerse Baran ve Batuhanmış. Da.. Neden Baran'ın sesi tepemden, tepemden geliyordu ki? Çaktırmadan kirpiklerimi küçücük araladığımda kendi koltuğumda ve Baran'ın dizinde yatıyordum. " Abi hastaneye mi götürseydik Kızıl'ı." Kızıl mı dedi yine o? Kızıllar götürsün senide yarma. Bir dahada getirmesinler. Dedim içimden. " Gerek yok. Taş kafamı dedi o. Onlar konuştukça bende içimden saydırıyordum. " Sen devam et Batu. " Uyandığından beri Tekin'in yanında. Tekin mi? " Ölmediği için şanslı. " Dedi Baran. Erol devam etti. " Temel 1 santim daha yana vursaymış bıçağı kalbine gelecek oracıkta mort olacakmış." Ne oluyor lan! Baran: " Belki de yaptığı küçük iyilik yüzünden yaşıyordur hâlâ. Tekin Salih'e heber vermeseydi, Salih'te o gece kapıma gelmeseydi, Leyla annesinin son nefesine bile yetişemeyecekti. " Duyduğum şeyle gözlerim kocaman açıldı. Tekin miymiş haber veren. " Ne?! Neden?" Dedim. Ama daha yerime oturamadan Baran, " Yat yerine.! " Diyerek, alnımdaki eli ile beni geriye çektiğinde kalktığım gibi ellerim havada tekrar yattım dizine. " Hemen kalkma başın dönebilir. Dinlemeyi bırakıp konuşmaya katılmaya karar vermen güzel." " Ne? " Dedim safça tepeme doğru bakarak. " 10 dakikadır uyanıksın taş kafa. Bizi dinlediğini biliyorum. Evet diyesim gelsede onun yerine, " Çek şu şeyi kafamdan!" Dedim, söylediği şey yüzünden sinirle ittirerek elini. "Beynim hücrelerine kadar dondu." " Sende beyin var mı ki. Son cümleside bardağı taşıran o son damlaydı işte. " Asıl sende beyin yok. Diye çemkirdim. Bu seferde o dikildi ayağa. Tabi dururmuyum bende peşinden kalktım. " Sakın bana sesini yükseltme! " " Yükseltirsem ne olur? Bu saçmalık bugün bitecekti. " Annemle babama benziyorsunuz." Dedi yine Batuhan kollarını göğsünde birleştirerek geriye yaslanırken. Bu Batuhan'ın hikayesini merak etmedim desem yalan olur. Kafamdaki anlık ve gereksiz merakı kenara sıyırıp hızla çektim kolumu Baran'ın elinden. Sırayla baktım her birine. " Allah cezanızı versin! Allah! Benim cezamı versin! Diyerek ayaklarımı yere vura vura salondan çıkıp yine dış kapıya çevirdim yönümü. Neden anlamıyorlardı. Onu gördükçe aklımı toparlayamıyordum. Çünkü kendime olan kinim öne çıkıyordu. Bazen kendi canım kendime ağır geliyordu. Burnumdan soluyarak geri döndüm salona. Kapıyı kilitleyip anahtarı alan zeki eleman Baran'ın ta kendiydi kesin. " Anahtarı ver hemen! " Durduğum kapı önünden Baran'a bakıyordum. Diğerleride yine bize tabi. Baran koltukta bacak bacak üstüne atmış kollarını göğsünde birleştirmiş öylece bana bakarken, yüzündeki pis gülümseme gel suratıma kafa at diyen türdendi. Tekrarladım. " Anahtarı ver hemen! " Yanına gelerek tepesine dikilip elimi uzattım. Cıyak cıyak, " Ne yapıyorsun? Diye bağırdım. Saniyede nasıl bu halde bulmuştum kendimi daha bunu anlayamadan kendimi yatak odasında yatağıma uçarken bulmuştum. Ben bacaklarım aşağı sarkık sırt üstü yatarken, Baran sağ dizi ve sağ elini yanıma yatağa bastırarak, dişlerinin arasından öfkeyle konuştu. " Sana söylediklerimi düşünüp, anlayıp, kabullenene kadar bu odadan çıkış yok." Derken sol işaret parmağını ritmik şekilde gerdanıma vuruyordu. " Beni burda zorla tutamazsın! " Dedim hırlayarak. " Dağ başımı bura! " Bu kez sol elinide yatağa dayayarak bir anda üzerime doğru eğildiğinde nefesini yüzümde hissettim. Anlık korkumu desem, heyecan mı bilmem, nefesim benden ayrı gelip gidiyordu bedenime. Sonrasında kulağıma doğru ilerleyerek fısıltılı şekilde, " Beni sınama cadı. Derken burnundan derin bir nefes çekti. Nefesmi alıyordu, yoksa kokumumu çekiyordu ciğerlerine anlayamadım. Tam doğrulacakken yakalarından tutarak izin vermedim kendime çekerek. " Şimdi sen beni dinle Karamanoğlu. O Kaya puştu dışarda rahat rahat gezerken, onunla görülecek bir hesabım varken, anneme onu gebertme sözüm varken, beni burda tutamazsın. Baran'ın gözleri gözlerimde gezdi kısa bir süre. Rahat rahat, " İşte bu yüzden burdan çıktığında gidebileceğin tek yer benim evim olacak. Gidip başını o piç yüzünden belaya sokmana izin vermeyeceğim." Dedikten sonra bir eliyleellerimi yakasından yavaşça çekerken alaycı bakışlarından nefret ettim. Üzerimden kalkarak, " Bu söylediklerinden sonra kesinlikle çıkamayacaksın burdan. Söylediği şeyden sonra sağ omuzun üzerinden geriye doğru bana bakarak pis bir şekilde gülümsedi. Yaptığı hareketle hızla kalktım yerimden. " Asıl sen beni sınama Baran. Emin ol benimle savaşmak istemezsin. " Sözlerime aldırmadı bile kapının anahtarını söküp dışarıya çıkıp kapıyı dışarıdan kilitledi. Hızla yatağın yanındaki komodinin üzerinden çalar saati alıp son ses bağırarak kapıya fırlattım. Küçük kalp şeklindeki saatim parçalanıp yere dağılırken yatağa oturup kendimi geriye bıraktım. 2 kolumu iki yana açarak gözlerimi kapalı, Sen istedin bunu Karaman koyunu. Dedim Düşün Leyla düşün, düşün, düşün. Hem buradan çıkmalıydım, hem Kaya'nın peşine düşmeliydim. Ama nasıl yapacağımı tam olarak bilmiyordum. Sonunda aklıma gelen şey ile hemen yerimden kalktım. Daha sonra hızlı adımlarla gardrobumun yanına gelerek kapakları açıp içinden kışa uygun şekilde kalın bir kot pantolon, kalın siyah bir kazak, üzerinede eski montumu alarak yatağın üzerine bıraktım. Dolabın alt tarafından kısa çizmelerimide çıkartıp kenara bırakıp hızlı şekilde kıyafetlerimi giyindikten sonra dolabın üst gözünden sırt çantamı çıkarıp içine cüzdanımı, telefonumu şarj aleti mi 1-2 parça da kıyafet koydum. Son olarak çizmelerimi ve momtumuda giyinip beremi taktım. Elimi cebime soktuğumda bir ara yanından hiç ayırmadığım çakımı bulmam güzel bir tesadüf olmuştu. Perdeyi kenara çekerek pencereyi yavaşça açtım ve kafamı dışarıya doğru uzatarak yerden olan yüksekliğe baktım. Geri dönüp geleneksel çarşaftan ip yapma modeli ile çarşafları yataktan söküp uc uca ve peteğin borusuna bağladım. Diğer ucunu camdan aşağı sarkıtından sonra camdan yavaşça çıkarak önce bedenimi aşağıya sarkıttım pencereden tutunarak. Sonra da aşağıya olan 2 metrelik yeri atlayınca kendimi yerde buldum. Evet şuan popomun üstünde oturuyordum ama sonuçta 2. kattan aşağı inmeyi başarmıştım. Yerden kalkınca ilk işim kendimi duvara yaslayarak etrafımı iyice kontrol etmek oldu. Görünürde kimse yoktu ama Baran'ın adamları etrafta saklandıkları köşelerden beni izliyor olabilirlerdi. Öncelikle hastaneye gitmeyi düşünmüştüm aslında. Tekin denen o itin ne işler çevirdiğini bilmiyordum ve ögrenmek istiyorum. Ama Salih abiyede çok güvenemiyordum. Nergiz farklı biriydi. Canı istemezse kimseyi dinlemezdi. Salih abi de dahil. O gün pusuya düştüğünüzde benim arkamdaki adamı vuranda ta kendisiydi. Onun yüzünden yaptığım kaza ile annem felç olmuş son aylarını hastane köşelerinde birbirimizden uzakta geçirmiştik. Hatta annemin ve benim Temel'in tuzağına düşmemizde dolaylı yoldan onun suçuydu. Karar vermiştim. Annemin ölümünde payı olan herkes hesap verecekti. Ölü yada diri. ***** Baran Leyla'nın yaptıklarından habersiz salonda bir ileri bir geri yürüyordu. " Abi yeter artık. " Ben böyle inat insan görmedim Batu. Ben tek kalamazsın dedikçe inatla benden kurtulmaya çalışıyor. Neymiş efendim beni görünce kendine katlanamıyormuş. " " Abi. Seni gördükçe aklı karışıyordur bence. Baran ölseydi annem yanımda olurmuydu diye düşünmeden edemiyordur. Yada neden bu işe bulaştım diyordur. Hatta annesinin ölümünü kendi suçu olarak bile görüyordur. Erol: " Ben olsam bende seni görmek istemem abi." " Baksen. O nedenmiş beyefendi." " Birilerini öldürmek istiyorsam aklımın karışmasını istemem." O anda Baran istemeden de olsa hak verdi iki adama. " Ammada konuştunuz. Demiştiki telefonu çaldı. Baran telefonu açarak hoparlöre aldı sesi. " Abi dairenin arka camından dışarıya çarşaf sarkıtılmış. Haberiniz varmı diye aradım." Duydukları cümle ile herkes birbirine bakarken Baran yatak odasına doğru koştu. Hızla açtı kapıyı. Soğuktan buz kesmiş odada yatak dağılmış, ip yapılan çarşafları camdan dışarı sarkıyordu. Baran hızla camın önünde aldı soluğu. Çarşafı eline alarak dışarıya baktığında Azad'ı 2 kat aşağıda kendine bakarken gördü. Elindeki çarşafı sıkarak, " Leylaaa! " Diye bağıran sesi odada yankılandı. " Seni aptal! " ***** Leyla yağmaya başlayan kar ile cama yaslı başı, yolu izlerken bir yandanda düşünüyordu. Küçükken kocaman, kocaman hayalleri varken, artık 1 saat sonrası bile belirsiz bir şekilde yaşıyordu. Kırık bir gülümseme belirdi dudaklarında. Hâlâ camda olan gözleri eriyip kaybolan kar tanelerini izlemeye devam ederken arka planda kalabalık caddeyi görüyordu. Cadde yağan kara aldırmadan kaldırımda yürüyen, alış veriş yapan, yemeğe, yada kahve içmeye giden insanlarla doluydu. Kimileri telaşlı telaşlı yürürken kimileri karın tadını çıkarır gibiydi. Tekrar açtığında gözleri kocaman açıldı. Zaman durma noktasında yavaşladı sanki. Kaya... Bir elinde telefon bir eli cebinde yağan kara aldırmadan telefonda konuşuyordu. " Durun. Hemen durun. İneceğim." Adam duyduğu cümle ile aniden yavaşlayarak sağa yaklaştıktan sonra zor bulduğu bir boşlukta durdu. Alel acele adama ücretini verip indi kız. Sonra elini cebine soktu. Cebindeki çakıyı sıkıca kavradı. Aralarındaki mesafeye ve yağan kara aldırmadan gözlerini adama dikti. " Buraya kadar Kaya. Ödeşme zamanı. Ağır ve kendinden emin adımlarla yürümeye başladı kız. ******************************
|
0% |