@azamet_29_2
|
Batuhan, Nergiz Baran ve Salih'in isteğiyle Batuhan, Memo, Keko ve Nergiz hastaneden ayrıldılar. Batuhan arabanın yanına gelip arkasındaki üçlüye bakarak, " Binin sizide bırakayım." Dedi. Çocuklar önce Batuhan'a sonra birbirlerine baktılar. " Adam yemiyorum. Binin yoksa bu yağmurda vasıta beklersiniz. " Dedi Bu kez asık suratıyla. Nergiz Batuhan'ı haklı bulup önden yürüyünce diğerleride arkasından yürüdü. Batuhan açtığı kapıdan direksiyona geçerken Nergiz hemen yanındaki koltuğa geçip oturdu. Diğerleride arka koltuğa geçtiler. Batu motoru çalıştırarak gaza basıp aynadan arkayı kontrol ederek park yerinden ayrılırken Memo, " Madem bıracaksın beni hastaneme bırak." Memo başka bir hastanede personel olarak çalışıyordu. " Böyle giderse başka bir iş bulmam gerekecek." Nergiz: " Bir kaç kere gitmedin diye kovacak halleri yok ya." Memo: " Valla o domuz herife hiç güvenmiyorum. Zaten bana gıcığı var. Gerçi Leyla'yı sağ salim bulduk ya kovulsamda umrum değil. " Nergiz: " O şerefsiz kızı ne hale getirmiş öyle. " Leyla'nın aptallığıydı. Başına daha kötüsü gelmediği yada ölmediği için çok şanslı." Dedi Batuhan. Nergiz'in sinirli bakışları Batuhan'ı buldu. " Kaçmak zorunda kalmış belliki. Bu kez Batuhan sinirle baktı kıza. " O benim patronum değil abim. " Yok ya! Batuhan sustu, göz ucuyla baktı kızın sinirli mavilerine. " Hayır... Konu değişirken, aniden aklına gelen şeyle birden frene bastı Batuhan. Kız öne savrulunca göğüsten tutunurken arkadakiler önlerindeki koltuklara çarptılar. " Ne yapıyorsun ya. Batuhan bir çemkiren kıza birde arkaya dönüp Keko'ya baktı. Kızın sinir eden sözlerine aldırmadı ama. Kendi kendine gülümseyerek önüne dönüp vites atarak gaza bastı yeniden. " Yeminle bütün erkekler manyak." Batuhan yine umursamadan sürmeye devam etti. Keko: " Abi beni de merkeze bırak." Dedi kekeleyerek. " Keko verdiğimiz telefonu çözdünmü? " " Henüz değil abi. Dedi yine kekeleyerek. " o yüzden benide merkeze bırak abi. Alacağım programlar var. Ancak o zaman telefonu çözebilecem." " Tamam. " Dedi Batuhan. " Seni." Dedi Bu kez göz ucuyla kıza bakarak. " Metroya bırak. " Dedi kız tek cümle. Batuhan önce Memo'yu çalıştığı hastaneye bıraktı. Sonra da Keko'yu merkeze. Bir kaç kilometre ilerde metro girişinde inecekti Nergiz. " Hey geçtin. Batuhan duymazdan gelerek devam etti. Sonra da cadde kenarına çekerek durdu. " Bekle beni." Diyerek araçtan indi. Kız sinirli bir ifadeyle arkasından bakarak bir şeyler homurdanırken Batuhan aracın önünden geçerek kaldırıma çıktıktan sonra az ilerdeki eczaneye girdi. 5-6 dakika kadar sonra elinde küçük bir poşetle çıkararak geri gelip açtığı kapıdan bindi. Kızın gözleri Batuhan'dayken Batuhan elindeki poşeti karıştırıyordu. Sonunda poşetten gazlı bez, baticon ve pamuk çıkardı. " Bunlar ne için? Batuhan gözlerini devirerek baktı kıza. Eline aldığı baticondan birazını pamuğa döktü. " Uzat elini. " Dedi. " Uzat elini." Kız önce sol eline sonra adama baktı. " Bana laf edene bak. Kız şuana kadar farketmemişti avuç içindeki kesiği. " Uzat hadi." " Gerek yok. " " Uzat dedim. Kız istemeden de olsa uzattı elini. " Ne zaman olmuş farketmedim. Batuhan sessizce sargıya geçti. " Oldu." Dedi. Elindekileri poşete koyarak arka koltuğa attı. Sonrada motoru çalıştırıp gaza bastı yeniden. " Nerde oturuyorsun? " Gerek yok. " Sanada iyilik olmuyor. " Gerek yok." " Söyle dedim." " Evim yok! Batuhan şaşırdı. " Anlamadım? " Arkadaşımın yanında kalıyorum şimdilik." " Sen kaç yaşındasın? " Sanane. " İnatlaşma Nergiz. Kız önce yüzüne baktı adamın. Sonra istemeden gülümsedi sinirle. " Tamam." Dedikten sonra semti ve adresi söyledi. " Çokta uzak değilmiş. " Diyen Batuhan yola devam etti. Bir süre daha yol aldıktan sonra adrese gelindi. " Teşekkür." Dedi sadece. Sonrada arabanın önünden karşıya geçti. Batuhan kızın arkasından baktı bir süre. 4 katlı apartmana girdiğinden emin olduktan sonra, " Bunların biri değil hepsi manyak." Diyerek yeniden bastı gaza. Şirkete doğru yola çıktı. ***** " Ben sana kadınım dedim. Sende bana..." Dedi ve durdu. Kaşlarımı çatarak şüpheli şekilde yüzüne baktım. " Seni seviyorum." Dedin. " Nnööööeeeeeeyyyy! " Derken hızla yerimde doğruldum. " Aaahh! " Çekerken Baran: " Salak mısın sen? İyimisin? Elim burnumda gözlerime inen yaşlarla dişlerimi sıkarak konuştum. " Yalancı mahluk. " Dedin!" Derken gözleri alaycı bakıyordu. " Demedim!" " Dedin, uyanırken dedin! " " Haasssss!!! Ta. Etme adamı! " Aklımdan geçen kelime bu değildi tabiki. " Demedim! " Ya sabır! Kocaman gözlerle bakarken inanasım gelmedi. Ne diye öyle birşey söyleyeyimki. " Mete senin adamın. Baran'ın kaşları çatıldı. Tam ağzını açmış, " Leyla! " Demiştiki, kapıdan önce bir doktor sonra Salih abi girdi. " Demek hastamız uyanmış. " Hanım? " Dedim etrafıma bakarak. " Kim? Bu odada başka kadın olmadığına göre galiba bana söylüyordu. " Mideniz bulanıyormuş." Dedi bıyıklı doktor. " Ah. Omu? " Dedim soruya dönerek. " Geçti. Dedim karşımdaki Baran'a bakarken. " Başım ve yüzümün her yeri ağrıyor." " Anladım." Derken yanıma gelerek el yordamı ve gözleriyle burnumu ve yüzümdeki morluklar kontrol etti. " Ne zaman çıkabilirim doktor bey? " " Eşinizede söylediğim gibi her hangi bir komplikasyon olmazsa 1-2 günde çıkabilirsiniz." " Tamam teşekkürler dok..." Dedim ve kaldım. Ne demişti o? " Eş... iimm! " " Tekrar geçmiş olsun." Diyerek odadan çıkan doktorun arkasından kendime gelerek yerimden doğrulduğum gibi Baran'ın yakasından tuttum. " Seni varya! Baran bir yandan sinsi bir gülümseme ile elimi tutarak yakasından çekerken, " Ben demedim." Dedi. Bu arada Salih abi araya girdi. " İyi olduğunu gördüm Civciv. Dedi gülümseyerek. " Biraz konuşalım." Baran'da aynı tepkiyle yerinden kalktı. Ama ben sözümü bitirmemiştim. " Daha konuşmam bitmedi! " Diye bağırırken hissettiğim ağrıyla ellerim yüzümde, "Ahhh! " Diye inleyince çemkirmeyi sonraya erteleyip sustum. Neydi bu kadar önemli de benden uzakta konuşuyorlardı. " Şimdi bu serumu takıp ilaç ekleyeceğim. Hem ağrınızı hafirletecek hemde uyumanıza yardım edecek." " Çok ağrım var ne zaman başlar etkisi. " " Birazdan hafiflemeye başlayacak." Hemşire serumu takıp ilacı ekledikten sonra odadan çıktı. Bu ağrı neden bu kadar fazlaydı. Kolumu alnıma yaslayarak ağzımın tavanından çıkan ağrının bir an önce geçmesi için beklemeye başladım. Bu arada Baran geri geldi. Düşünceli hali gözden kaçmıyordu. " Ne oldu yalancı. Baran'ın bakışları üzerimde odadaki koltuğa oturup bacak bacak üstüne attı. " Ne konuştun Salih abiyle? " " Önemli birşey değil." " O Gölge denen kişiyi bulmaya çalışıyorsunuz biliyorum." Dedim gözlerimi tavana çevirerek. " Ben ikisinden kurtuldum. Baran hızla kalkıp yanıma geldi. " Çok iyi halt etmiş gibi birde söylüyorsun. O piç sana..." Dedi ve durdu. " O evden sağ çıktığın için şanslısın." Baran'ın aklından anlık geçenleri tahmin edebiliyordum. Ama içimde, içine atılacak küçücük bir taşla bile patlayabilecek bir volkan kabarmıştı. Yanan gözlerime yaşlar sızarak doldurmaya başlarken, " O serefsizleri... Alık alık bana baktı bir süre. " Kes saçmalamayı da uyu." Dedi koltuğuna dönerken. Anlık sinirimi geriye itekleyerek Baran'a çevirdim bakışlarımı. " Hâlâ o Gölge'yi bulamadığın için sinirlisin. Baran baktı susacağım yok, oda uydu. " Kerim'e bir iş verdim hâlâ halledemedi.. Bende baya yetenekli sanıyordum. " Duyduğum cümleyle kahkaha ile gülmeme engel olamadım. Ama canımda yandı. " Çok mu komik." " Sen Keko' yu tanımıyorsun. O en iyidir." " Belli hâlâ bulamamasından." Alaycı bir gülümseme ile baktım Baran'a. " Ne sen ne de Temel, hiç merak etmediniz mi? " " Neyi." Derken kaşları çatıldı. " Ben sana ve Temel'e yakalanmadan nasıl Salih abiye mesaj atıyordum. En ufak yalanımı aradığın için telefonumu takibe almıştın. Değilmi? Konuşmalar ve mesajlaşmalar hepsini izliyordunuz. Aynısını Temel'de yapıyordu. Bunu söylerken annemin acısı kalbimdeki yerini tazeleyince sol yanıma bir ağırlık çöktü yine. Ama anında toparladım kendimi. İyi olacaktım. Biliyordum ki ben iyi olursam annemde huzurlu olacaktı. Yaşasaydı benim için üzülme derdi. Hayatına devam et derdi. Sen iyi oldukça bende iyi olacağım derdi. Tıpkı yaşadığı zamanlarda olduğu gibi. Yeniden konuya döndüm Peki bu kadar takibin arasında ben Salih abiye nasıl ulaşıp yardım istedim. Hiç biriniz fark edemediniz. " Baran'ın ilgisini çekmiş olacakki gelip yatağın ayak ucuna oturdu. " Nasıl? " " Çiftlik oyunu." " Ne?! Yüzündeki ifadeyi görünce yine güldüm. " Aynada kendini görmelisin. " Yani ofiste bana meyve sebzelerinden bahsederken aslında Salih ile plan yapıyorsunuz." " Aynen zekâ küpü." Dedim ağırlaşan gözlerimi açık tutmaya çalışarak. Baran başını önüne eğerek sinirle gülmeye başladı. " Kerim'i gördüğüm de tebrik edeceğim. " O yüzden bulurum dediyse bulur." Konuşmaya devam ederken gözlerim daha da ağırlaştı. İlaç yüzünden olmalıydı. En azından ağrısız bir uyku uyumayı umarak, " Daha hızlı bulmasını istiyorsan Kerim'i işe al. Zavallının elinde yeterli imkan yok. Söylediğim cümle hoşuna gitmiş gibi bakarken benim gözlerimde kapanmaya devam etti. " Evde görüşürüz." Olunca, " Ev mi? ***** Kulağıma gelen seslerle gözlerimi açmaya çalıştım ama olmuyordu hâlâ açılmıyorlardı. Sanki ameliyattan yeni çıkmış gibiydim. Kulağıma Baran'ın ve Batuhan'ın konuşma sesleri geliyordu. " Bu çatlak kız uyandığında ben burada olmak istemiyorum abi. Kafama bir şey yemek istemem." " Durma o zaman. " Kerim mi? Dedi o." " Evet Kerim'e özel bir ofis ve istediği ne varsa tahsis ederek önüne koyduk. Ağzı kulaklarına varıyordu en son." " Gerçekten Kerim'i işe mi almış." " Şu andan itibaren en kısa zamanda o numaraların sahiplerini bulması gerekiyor. Ama şöyle de bir durum olduğunu söyledi. Bu numaralar 2. veya 3. kişilere ait olabilir ve çoktan silinmiş olabilir. Yine de bulmaya çalışacak. " " En ufak bilgi bile önemli bizim için o yüzden bulduğu her şey değerli." Dedi Baran. " Nergiz'i de bizim güvenlik departmanına alalım diyorum." " Nergiz'i mi?" " Nergiz'i mi? " Dedim Baran kadar şaşkın. Ne alakaydı. " Batu, ciddi misin? Nerden çıktı bu? " " Evet ciddiyim. " İyi madem. Tamam. " Anladım ben ilgilenirim. Ayak seslerinin ardından sessizlik olurken bende gözlerimi açmayı başarmıştım. Gördüğüm ilk şey beyaz bir tavan, sarı taşlı bir avize oldu. " Nerdeyiz." " Evde." " Benim evimde bu avize olmadığına göre o zaman..." Anında yerimde doğruldum. " Yavaş be kızım." " Burası benim evim değil." Dedim panikle. Ben kendi evime gidene kadar ne zorluk çekmiştim halbuki. Hatta kalmak için.. " Benim evim. " " Ne zaman, nasıl geldim buraya? " Dün öğlen geldin." " Dün mü.? " Ben bu sabah diyorum adam dün diyor iyimi. " Ben getirdim." " Sen mi? " " Evet. " Dünden beri uyuyor olamam." " Ama öyle. " Ebenin... Benimle dalga geçiyordu resmen. " Yat yerine! " Kollarımı ellerinden kurtarıp, " Hayır. Baran'ın kaşları çatıldı. Gözlerinin mavisi yine siyahların sınırlarına dayanmıştı. " Yeter artık Leyla! Sinirle arkasını dönüp odadan çıkarken bir an geriye döndü. 3 adımda tekrar yanıma geldiğinde gerilememe engel olamadım. Gözlerime bakarak konuştu. " Emin ol gerçek Baran'la karşı karşıya kalmak istemezsin. " Kapıya dönüp gidecekken geriye dönüp burnumun ucunda bitti. Yine.. " Sıkıyorsa burdanda kaçta göreyim. Dedi ve dönüp çıktı bu kez odadan. " Seni piskopat manyaaaak! " Diye bağırdım kilitlediği kapıyı duyarken. " Seni duyuyorum cadı! Kendimi yatağa bırakırken aklımdan gelip geçen bütün küfürleri saymaya başladım. Gözlerim yatağın yanındaki tuvalet aynasındaki kendime kaydı. Gördüğüm kız ben olamazdım. Bu yüz bu gözler bu dudaklar benim olamazdı. Yüzüm kamyon çarpmış gibi görünüyordu. Öldürdüğüm Temel'den yada kanımı isteyen Kaya'dan bir farkım yoktu. Orda ne kadar oturdum öyle bilmiyorum. Sırt çantamı kenarda görünce memnun şekilde yerden alıp içinden telefonumu çıkarıp açtım. Kullanmadığım telefonumun şarjı bitmişti. Şarj aletimi yatağın hemen yanındaki pirize, kabloyuda telefona taktım. Hapis hayatı yaşarken en azından sıkılmayacaktım bu sayede. Tabi bu süre uzun olmayacaktı. Kendimi biraz toparladıktan sonra gidecektim bu evden elbet. Telefonumun dolmasını beklerken yatağa uzanıp torbayı yüzümün üzerine, kollarımıza iki yana bıraktım. Gözlerini kapatıp biraz daha uymaya çalıştım. Ama olmuyordu. Gözlerimi kapatır kapatmaz gözümün önüne Kaya ve donuk bakan gözleri geliyordu. Sonrada geriye saran film baştan başlıyor kendimi yerde, Kaya'yı üzerimde görüyor elinden kurtulmaya çalışırken nasıl korktuğumu o bıçağı nasıl sapladığımı hatırlıyordum. Gözlerimi kocaman açıp uyumaktan vaz geçtim. Yüzümde artık erimeye başlayan buz torbasını kenara fırlattım. Öylece yatarak bundan sonra ne yapmam gerekiyor diye düşünmeye çalıştım. Ama onu bile beceremeyip akışına bırakmaya karar verdim. Aradan geçen 2 saatten sonra kilitli kapı açıldı ve genç bir kız elinde 10 kadar çanta ile gelip elindekileri bırakıp çıktı. Önce kıza sonra çantalara baktım. Kız çıkınca yerdeki çantalara yöneldim. Tek tek açtım çantaları. Yeni kıyafetler vardı içinde. Hepsini tek tek çıkardım. Kazaklar, pantolonlar ayakkabılar ve iç çamaşırlar. Ve olmazsa olmaz parfum ve mayaj malzemeleri. Hemde hepsi marka. Kim almıştı bunları. Dahası bedenimi nasıl tutturmuşlardı. Fazla düşünmedim. Banyodan çıktığımda çantalardan çıkan kıyafetlere bakarak yerde bırakıp parfümlerden birini alıp üzerime hafif sıktım. Fazlası baş ağrısı yapıyordu bende. Yatağa geri döndüm. Aradan geçen 1-2 saatten sonra 50 yaşlarında bir kadı yemek ve ilaçlarımı getirdi. " Sen burda mı çalışıyorsun? " " Evet." " Ne zamandır." " 2 gün oldu. " Anladım. Teşekkür ederim yemekler için." " Afiyet olsun." Aradan 3 gün geçmiş bu sürede Baran'ı hiç görmemiştim. İnanılmaz şekilde öfkelensemde karşı gelmiyor sessizce Baran'ın emirlerine uyuyordum. İyileşene kadar ayıya dayı demeye karar vermiştim çünkü. Ben kahvaltı yaparken karşımdaki koltuğa oturup beni izledi. O andan sonra bazen sabah kahvaltısında bazen akşam yemeğinde benim odamdaydı. Ama ne o, ne ben konuşmuyorduk. Bir hafta sonra kontrole gidip burnumdaki tampondan kurtulduktan sonra artık odanın dışına çıkma izni verdi beyefendi. Evin içinde dolaşabiliyordum ama dışarı yasaktı bu kezde. Ya sabır diyerek bunada sustum. Zaten fazla zamanın kalmamıştı. Bir süre sonra salon kapısının sesiyle içeriye Erol girdi. Doğruca mutfağa yöneldi. " Abi! " " Ne oldu Erol? Bir bana bir Baran'a baktı. " Söylesene lan! " " Abi dışarıya gelsen..." Baran ve Batuhan önde Erol, salona ordanda dış kapının önüne çıktılar. Kapının önünde 2 Polis duruyordu. Polislerden biri öne çıktı. " Buyrun." Dedi Baran. " Leyla Demirer burada mı? " Evet neden? " " Cinayet suçlamasıyla hakkında ihbar var." |
0% |