@azamet_29_2
|
Sürç-ü lisan etmişsem affola. ." Abi dışarıya gelsen..." Baran ve Batuhan önde Erol, salona ordanda dış kapının önüne çıktılar. Kapının önünde 2 Polis duruyordu. Polislerden biri öne çıktı. " Buyrun." Dedi Baran. " Leyla Demirer burada mı? " Evet neden? " " Cinayet suçlamasıyla hakkında ihbar var." " İhbar mı? " İsimsiz." Baran dahil herkes bir polislere birde hemen arkalarında olan bana bakıyorlardı. " Burdayım memur bey, biraz beklerseniz üzerimi değişip geleyim. Sonrada gidelim." Dedim. Bu cümle itibariyle Baran'ın kaşları mümkünmüş gibi dahada çatıldı. Koyu mavileri ise yine siyahlara dayanmıştı. Böyle giderse göz rengi değişecekti bu adamın. Kara kaş kara göz devam edecekti hayatına. Bana bakan gözler eşliğinde üst kata çıkan merdivenlere yöneldim. Tutuklanmak hapse girmek tabiki iyi bir şey değildi ama yaptığımın bedelini ödemem gerekiyordu. Odama girip üzerimdekileri çıkararak dolaptaki kıyafetlerin arasından uygun bir pantolon ve kazak alıp giyindim. Saçlarımı at kuyruğu bağlayıp montumu da elime alıp kapıya döndüm. " Eveet Leyla Demirer. Dedikten sonra yürüyerek kapıyı açıp aşağı inen merdivenlere yöneldim. " Geldim. Diyerek önümdeki başımı kaldırdığımda salon koltuğunda oturmuş, bacak bacak üstüne atmış, bir elinde viski bardağı bir elinde sigara içen Baran'dan başka hiç kimse yoktu ortalıkta. Ne Batuhan ne Erol ne polisler. " Ne oluyor? " Polisler mi? " Ne? Elindeki sigarayı yanındaki küllüğe basıp bardağı önündeki orta sehpaya koyarak hızla ayağa kalktı. Kollarını göğsünde birleştirmiş bana bakarak, " Sen yaptın değilmi? " " Neyi? " Desemde ne sorduğunu biliyordum. " O isimsiz ihbarı sen mi yaptın. İnkar etmenin bir anlamı yoktu. " Evet bendim. Peki neden gitti polisler. " Sen kafayı yetmişsin. Ne zaman kendi kafandan iş yapmaktan vazgeçeceksin sen? " " Neden beni almadılar? " " Ne zaman laf dinleyeceksin? " Sonunda patladım. " Polisler neden almadı beni diyorum!? " Diye bağırdım sonunda. Çünkü sorularıma sorularla cevap veriyordu. " Akıl sağlığı yerinde olmayan birinin ihbarını ciddiye almadılar sanırım. " Dediğinde duyduğum şeyle kocaman açılan gözlerimle elimdeki montu kenara atıp ayağa fırladım. " Ne? Hâlâ yüzüme bakıyordu gıcık. " Ne anlattın? Elini cebine atarken, " Ben birşey söylemedim. " Rapor? Dediğimde elindeki kağıdı bana uzattı. Anında alıp açtım kağıdı. Benimle ilgili bir sağlık raporuydu. Okumaya başladım. Lan...! Düpe düz deli raporumu aldınız bana. O kadar sinirlenmiştimki elimdeki kağıdı parça parça edip Baran'ın yüzüne doğru savurdum. Kağıt kar taneleri gibi havadan dökülürken, " Bu kadarıda çok fazla." Diye bağırdım. " Sen kimsin? Baran aniden kollarımdan tutarak beni kendine çekti. " Ben Baran Karamanoğlu'yum. Rapora gelince, akıllı olduğun söylenemez zatende, hastanede ağzınla söyledin cezama razıyım diye. Bir kaç tane insan bile sayılmayacak adam yüzünden dört duvar arasında çürümene izin verecek değildim." Kollarımı bıraktığında ben hâlâ alık alık yüzüne bakıyordum. Arkasını dönerek sehpadaki bardağını alıp salondaki bara doğru yürürken, " Şimdi! Hhaah. Koltuğun üzerindeki sert minderi kaptığım gibi bütün sinirimle bana arkası dönük olan Baran'a doğru fırlattım. Yastık tam kafasına isabet ederken önce sendeledi sonra olduğu yerde donup kaldı öylece. Yavaşça doğrulup bana doğru döndü. " İyi oldu! Mmeeehh! " Diyerek birde koyun efekti bıraktım lafımın arkasına. Ben kollarımı göğsümde birleştirmiş, o ise sinirle baktığı bir kaç saniyeden sonra elindeki bardağı bara doğru fırlatıp, " Seni varya! " Diye hırlayarak üzerime doğru yürüdüğü anda keskin bir U dönüşüyle merdivenlere dönüp koşarak çıkmaya başladığımda, Baran'da koşarak peşime takılmıştı. Hızla çıktığım merdivenlerden sonra kendimi odama atıp kapıyı kapatacakken kapı arasındaki ayakkabı ile başarısız oldum. "Hay bin kunduz! " Defol Baran Karamankoyunu! " Diyerek bağırdım. " Rahat bırak beni. Dedim. Nasıl yapacaksam vurulmadan. " Elimden kurtulamayacaksın cadı! " Diyerek kapıyı omuzlayınca geriye doğru sendeledim. " Şimdi nereye kaçacaksın bakalım cadı. Ha! " " Sakın yaklaşma! " Dedim etrafıma bakarak. Bunun bir fondöten olması tamamen benim şanssızlığımdı. Parfüm şişesinin olmasını tercih ederdim. Şuan tam kafa yarmalık olan oydu. Yinede elimdekini havaya kaldırıp, " Baran uzak dur karışmam. Vallaha delerim kafanı! " Dedim burnumu dikleştirerek. Ama umru bile olmadı. Göz ucuyla elimdekine baktıktan sonra, dudağının kıyısında alaycı bir gülümseme ile üzerime yürümeye devam etti. Elimdeki kıytırık şeyden korksa adamlığına zarardı zaten. " Sen az önce attığın o yastıkla bana karşımı geldin." Bunun bir bahane olduğunu anlamamak için mal olmak gerekiyordu. " Yetmezmiş gibi en sevdiğim gömleğim senin yüzünden leke oldu. O gömleğin fiyatını biliyormusun sen?" " Çokta şeyimde." Dedim sinirle. " Umrumda yani." Diyerek devam ettim. " Kendin döktün. Kaşları havaya kalktı, inanamaz. " Manyak mısın nesin ya? Pardon ya. Dedim inadına giderek. " Adımı deliye çıkarmış. Sanki kendi yaptığın çok normal bir şey gibi tepki gösterdiğime mi bozuluyorsun? Asıl deli sensin be! Diyerek elimdekini kafasına doğru fırlattım. Ama üzerine uçan fondötenden kendini kurtardığı gibi anında dibinde bitmişti. Söylediklerime baya bozulmuştu galiba. Hâlâ sinirli gözlerle gözlerime bakıyordu çünkü. Korkudan mı desem başka şeyden mi yutkunduğumu farkettim. Tam ağzımı açacakken bir anda iki bileğinden kavrayarak kollarımı arkamda birleştirip beni duvarla arasına aldı. Geniş göğsü ile duvar arasında ezildiğimi hissederken bakışlarımı koyu mavilere çevirdim. Öyle bir bakıyordu ki... Yok yok. O değil...Aşk mı? Cık! Koyu mavi irisleri, sanki siyahla karışmış, hipnoz eden dalgaları elâlarımdan geçerek beynimi uyuşturuyordu. Galiba beynim şuan o uyuşturucuyu çekmiş kafayı bulup dünyadan kopmuştu. Sadece hipnoz olmuşçasına ona bakıyordum çünkü. Yeniden yutkunmama engel olamadım. Bu adam bana ne yapıyordu böyle. Gözleri gözlerimde gezerken nihayet dudakları aralandı. Yoksa kendimi bir tuvaldeki alık alık bakan kız resmi sanmaya başlayacaktım. " Deli Leyla, benden uzaktaki mahkum Leyla'dan iyidir. Bu ne demekti şimdi. " Öldüler ve dünya bir kaç pislikten temizlendi. Cümlesi bittiğinde uyuşuk beynim listeye bunuda yazmaya çalışırken, Baran, gözleri gözlerimde üzerime doğru eğildi. +18 🔞 Hareketi o kadar yavaştıki zamanın yavaşladığını düşünmeden edemedim. Allah'ım ne oluyor demeye kalmadan dudaklarını dudaklarımın üzerinde hissettiğimde kalbim yerinden fırlayacak şekilde atıyordu. Sebebi neydi bu deli atışların? Elleri yavaşça bileklerimden ayrılıp yanaklarımı bulduğunda kollarım iki yanıma düşerken gözlerim kendiliğinden kapandı. Bu yüzden aşık oldun. Diyen içimdeki zilliye küfürler etmek istedim ama dudaklarım şuan başka dudaklarla meşguldü. Dudakları yavaş hareketlerine devam ederek dudaklarımı dolaşmaya devam ederken engel olamadım, karşılık verirken buldum kendimi acemice. Elleri yüzümden boynuma, ordan kollarıma doğru kaydığında ellerimle gömleğinin iki yanından tutundum. Yoksa her an yere yığılacak gibi hissediyordum. Beni kendine çekerek diğer tarafa yönlendirdiğinde bedenim benden ayrı itaat etti güçlü kollara. Allah'ım ne yapıyordum ben. O koyu maviler artık yoktu. Sadece arzu yüklü siyah kuyular vardı. Gözleri önce gözlerimde sonra açıkta kalan üst bedenimde dolaşırken ben yine gözlerini izliyordum yetmeyen nefesimle. Sigara karışık kokusu ciğerlerimi doldurdu. Bu koku her kadının aklını başından alabilecek bir kokuydu. " Çemkiren çirkef Leyla nerdesin? Neden bana engel olmuyorsun? " Derken, Baran'ın fısıltıyla gelen sesini duydum o an. " Leyla...Kokun... Dedi. Konuşurken tenime değen nefesi dalga dalga etimi yakıyor, ciğerlerim sıkışmışcasına hızlanıyordu nefeslerim. Boynuma konan öpücükler nokta nokta dahada aşağılara inmeye başladığında dudaklarımı birbirine bastırdım inlememek için. Bu neydi, neden bütün bedenim eriyor gibi hissediyordum. Neden her zerremde depremler oluyordu. Beni daha öncede öpmüştü. Ama... Durmadı devam etti. Az önce uyuşturucu çektiğini düşündüğüm beynim kuytu bir yerde sızıp kalmıştı sanırım. Baran'ın dili göbeğimin etrafında yavaşça daireler çizip beni dahada delirttikten sonra tekrar boynuma doğru ilerledi. Konduğu her noktada ateşten izler bırakırken göğüslerimin üzerinde oyalandı bir süre dudakları. Kulak mememi dişlerinin arasına alıp ezdikten sonra emerek öptü. " Leyla..." Dedi. Ama ben cevap verecek hali çoktan geçmiş ölmenin eşiğinde kıvranıyordum. Nerdeyse bayılacak haldeydim. " Leyla..." Dedi yine. Cevap vermem mümkün değildi. " Devam etmemi istiyor musun? Devam edersem, o dalga geçtiğin soyadımı taşımaya mecbur kalırsın." O an sadece Baran'ın bana söylediği şeyleri düşündüm. Beni gerçekten isteyip istemediğini düşündüm. " Senden vazgeçmeye niyetim yok. Artık vazgeçemem, bundan sonra olmaz.." Derken ne kadar ciddiydi.. Baran benden cevap alamayınca başını kaldırıp kısık gözlerle nefes nefese olan halime baktı. Sadece gülümsedi. " Anladım. Diyerek üzerimden kalkarken işaret parmağımı gömleğinin yaka düğmesine taktım. Hareket edemeyince önce elime sonra bana baktı. " Benden vazgeçmeyeceğini söylerken..." " Dünyadaki her şeyden daha ciddiydim." Diyerek tamamladı cümlemi. Gözlerine baktım. Bu gözlerdeki bakışlar yalan olamazdı. Evet güveniyordum. Şuan güvendiğim tek kişi oydu belkide. ***** Baran'ın erkeksi kokusuna karışan sigara ve parfüm kokusuyla kanter içinde açtım gözlerimi. Başımı biraz kaldırıp yüzüne baktım. Ben onun koynundaki kaçıncı kadındım bilmiyorum ama o benim ilkimdi. Bundan sonra sabaha kadar seviştiğim bu adamdan başkası olmayacaktı benim hayatımda. O sözünü tutsada, tutmasada. " Nereye? " " Sence." Diyerek kalkmak istedim. Ama yanan canım acele etme diye uyarıyordu. Arkamı Baran'a dönüp dizlerimi kendime çekerken Baran, " Leyla iyimisin? " " Değilim, canım acıyor." Diyerek dirseğimi geçirdim karnına. Kıkırdayarak arkamdan sarılıp beni kendine çekerken büyük eli karnıma ordan kasıklarıma indi. " Canını çok mu yaktım, özür dilerim." " Onu abanırken düşünseydin keşke.." Dedim sinirle kızarak. Beni bir anda sırt üstü çevirip sıkıca kendine bastırırken kulağıma doğru keyifle, " O sırada şikayet etmeyince anlayamadım güzelim. Dediğinde bu kez ikinci dirseği geçirdim karnına. Ama oralı bile olmadı. " Bırak kalkacağım." Diyerek kalkmak istedim ama geriye çekildim yine. Yine sarıldı. Yine eliyle masaj yaparak, " Hemen kalkma biraz daha kal. " N-ne? Dedim kızaran yanaklarımla başımı diğer tarafa çevirerek. " Karımı yıkamamda ne sakınca var." Duyduğum şeyi gerçekten duydum mu diye emin olmak için tekrarladım. " Karım? Mı? " Ben alık alık bakarken, yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Burnu yanağımda gezinirken, " Karım... " Dedi. " Artık benim karımsın. ***************************** Evet canlar bölüm sonu.
|
0% |