Yeni Üyelik
31.
Bölüm

İ.Y 29 Gölge oyunu.

@azamet_29_2

Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. Kollarımı ve bacaklarımı esneterek tavanı izliyordum. Baran'ın geceyarısı beni yatağımdan alıp apar topar kendi odasına getirdiği gece ile birlikte 2 gecedir Baran'la aynı odayı ve aynı yatağı paylaşıyordum.
Ne yalan söyleyim beni kollarının arasına alışı, sarılışı ve nefesini duyarak uyumak hoşuma gidiyordu.
Galiba bu adam bana iyi geliyordu ki iki gecedir deliksiz uyuyordum.

Gözlerimi diktiğim tavandan alıp yanıma çevirdiğimde gördüğüm şeyle şaşkın ve inanamaz şekilde yerimden fırladım.

Baran yanımda yoktu ama onun yerinde..
Yerinde..
O kırmızı cüzdan vardı. Evlilik cüzdanı denen o cüzdan.
İnanamadım. Öylece baka kaldım.

Hızla yatağın üzerinde dizlerimin üzerine oturarak karşımda duran cüzdana baktım bir süre daha.
Hayal mi gerçekmi diye düşünürken Baran'ın sesini duydum.

" Eline alıp bakmayacak mısın? "

Şaşkın kocaman gözlerle olan bakışlarımı önümdeki cüzdandan kaldırıp Baran'a çevirdim. Kapının önünde elleri ceplerinde bana bakıyordu. Yavaş adımlarla yürüdü, yürüdü ellerini ceplerinden çıkarıp yatağın kenarına oturarak cüzdanı eline aldı.
Sol elini yatağa dayayarak sağ eliyle cüzdanı bana doğru uzattığında önce Baran'a sonrada cüzdana bakıp elime aldım.

Baran sözünü tutmuştu.
Benden vazgeçmemişti. Resmen karısı yapmıştı. Gözlerim dolarken cüzdanın ön sayfasını açtım.
İkimizin resmini görünce dolan gözlerimdeki yaşlar yanaklarımdan aşağı süzülmeye başladılar.
Ne zaman, hangi ara yapmıştı bunu.

Gözlerimi çevirerek dizlerimin üzerinde ilerleyip Baran'a yaklaştım.
Boynuna sarılarak dudaklarına bir buğse bırakıp geri çekildim.

Derken eli cebine gitti. Siyah bir kutu çıkarıp bana doğru uzatarak açtı.

Siyah bir kutu çıkarıp bana doğru uzatarak açtı
Kocaman gözlerle baka kaldım. Kutuda iki tane yüzük vardı. Birinin üzeri tek taşlarla süslü harika yüzükler. İyice afallamış, ne söyleyeceğimi bilemez hâle gelmiştim.

Yüzüklerden taşlı olanı alarak sol elimi eline alıp önce dudaklarına götürerek öptü.

Allah'ım galiba hâlâ uyuyor ve rüya görüyorum. Diye düşünürken elindeki yüzüğü parmağıma geçirdi. Tam oturmuştu, ölçüsünü nasıl bilmişti.

Şimdi bir elimde evlilik cüzdanı bir elimde taktığı yüzük vardı.
Allah'ım rüyaysa uyanmayayım lütfen.
Kendi için olan diğer yüzüğü eline alıp bana uzatırken aynı anda sol elinide uzattı.

Elimdeki cüzdanı önüme bırakıp elindeki yüzüğü alarak sol el parmağına geçirdim yavaşça.

" Seni seviyorum Leyla Kahramanoğlu. Bu yüzük ölene kadar, hatta öldükten sonra bile çıkmayacak parmağımdan."

Dedi. Ardından yüzümü avuçlarının arasına aldı. Bende onun yüzünü ellerimin arasına alarak sakallarını baş parmaklarımla okşadım.
Koyu mavilerinde gezdim sırayla. Dahada yaklaşırken gözlerimi kapattığımda dudakları dudaklarımı buldu. Saniyelik geri çekilip,

" Seni seviyorum Baran Karamanoğlu. Bu yüzük ölene kadar, hatta öldükten sonra bile çıkmayacak parmağımdan."

Dedim. Ardından kollarımı boynuna dolayıp onun gibi arsızca öptüm. Hayatımın en güzel sabahıydı sanırım. Tabiki fırsatçı benden daha arsızdı. Beni yatağa devirdiği gibi bütün bedenini üzerimde hissederken ateşli dudakları dudaklarımı talan ediyordu.

Nihayet nefes nefese uzaklaştığında üzgün gözlerini gördüm.
Ne olmuştu şimdi birden anlamazken.

" Böyle alelacele olduğu için özür dilerim. Seni en güzel şekilde gelinim yapmak isterdim. Lâkin Gölge ve adamları etrafımızda gezerken yapamam. Ama söz veriyorum en güzel balayını yaşatacağım sana."

Gülümseyerek başımı salladım.

" İstemiyorum.
Hiç birine gerek yok.
Ne düğün ne balayı...
Düğünüme gelecek bir anne babam olmadıktan sonra istemem. Balayı dersen,"

Dedim ve durdum. Sonra kulağına doğru kavis alarak.

" Ben en güzel gecelerimi senin yanında geçirdim zaten."

Derken geri çekilip koyu mavilerine baktım yeniden. Bu maviler Atlas Okyanusu gibiydi. Derinlerine çekiyordu beni.

" Baran...
Beni sev, vazgeçme benden yeter bana. "

Sözlerimle önce gözleri sonra dudakları buldu dudaklarımı.
Aşkla, tutkuyla öyle güzel öpüyorduki. Uzuun bir öpüşün ardından nihayet güçlükle uzaklaştı.

" Seninle burda bütün gün öpüşmek isterdim güzelim. Ama kalkmamız lazım.
Kahvaltı hazır.
Ve moda evinden iki kişi gelecek. Akşama davet var. Birlikte gideceğiz. "

Dedikten sonra üzerimden kalktı.

" Ne? Ne daveti.
Ben ne anlarım davete gitmekten."

Dedim şaşkın.

" İş adamlarından birinin vedası ve yerine geçen torununun iş dünyasına katılışı. Organizasyon bu akşam Büyük otelde. Ve ben karımla gitmek istiyorum."

Diyerek odadan çıkarken,

" Hadi seni aşağıda bekliyorum.
Şeker teyze mis gibi börek yapmış."

Dedi. Arkasından alık alık baktıktan bir kaç saniye sonra yerimden kalktım.

İş adamlarının ve sosyete karılarıyla kızlarının olduğu bir davet ve ben.

Gülerek önce banyoya girdim.
İşlerimi halledip elimi yüzümü yıkayıp pijamalarımı eşofmanlarımla değiştirdim. Yatağımın üzerini düzeltirken elime aldığım cüzdana bir kez daha baktım. Sonrada elimi havaya kaldırarak yüzüğüme... Hayatımda gördüğüm en güzel yüzüktü. Yüzümdeki gülümsemeye engel olamadım. Ben artık resmen Leyla Karamanoğlu'muydum...
Evet öyleydim.

Cüzdanı alıp komodinin çekmecesine bırakarak yatağı tamamen düzeltip odadan çıktım. Koridora gelen börek kokusu gerçekten insanın iştahını açıyordu. Sulanan ağzımla hızlı hızlı merdivenlerden inip mutfağa yol aldım. Yaklaştıkça börek kokusu ayaklarımı yerden kesiyordu.
İçeri girer girmez masaya Baran'ın karşısına oturdum.

" Şeker teyze ellerine sağlık koku üst katlara kadar çıkıyor."

" Afiyet olsun kızım. "

Derken Figen çayları dolduruyordu.
Şeker teyzenin masaya koyduğu böreklerden iki tanesini tabağıma alıp girişerken Baran:

" Şeker teyzenin böreklerinin üzerine tanımam.
Yetimhanedeyken böreklerini kapış kapış yerdik."

Diyince ağzımda börekle kaldım bir süre. Baran önündeki böreğe, Şeker teyze Baran'a bakıyordu.
Bakışlarımı farkeden Baran açıklama gereği duymuş olmalı ki,

" Şeker teyze benim kaldığım yetimhanede çalışıyordu. Hepimiz onu ve yemeklerini çok severdik. Kaçarken düşüp kendimi yaraladığımda bana çok bakmıştır. Benim için anne yarısı diyebilirim. Sonra yetimhaneden ayrılmak zorunda kaldı."

" Yani siz öncedende tanışıyorsunuz."

" Evet." Dedi Şeker teyze.

" Baran oğlum evleneceğini ve yardımcı birilerini aradığını söyleyince hemen geldim."

Baran'a baktım.
Geçmişini düşünmeden edemedim. Ben bu yaşa kadar zorluklarlada olsa annemle birlikteydim ama Baran çok küçük yaşta anne babasız kalmıştı. Yinede güçlü kişiliği sayesinde ayakta durabilmişti. Bunu taktir etmemek elde değildi.

İşte bu güçlü adam benim yağmurumdu.
Seni seviyorum Baran.
Dedim sadece dudaklarımı hareket ettirerek. Yüzüme bakarak gülümsedi ve güzel kahvaltımıza döndük.

*****

Akşam üzeri olmuş Leyla oturduğu koltukta dizlerini kendine çekmiş yanında gamsızca oturan Baran'ı izliyordu.
Sonunda,

" Sen delimisin? "

Dedi yanındaki adama bakarak.

" Neden? "

Derken kahvesinden bir yudum aldı Baran.

" Ya ben ne anlarım sosyetik davetlere gitmekten."

Baran elindeki kahveyi sehpaya bırakarak sağ kolunu Leyla'nın üzerinden arkasına geçirerek kolunun altına aldı. Yüzünü kıza yaklaştırarak,

" Bu akşam bir davet var ve ben karımla gitmek istiyorum ne var bunda."

Diyerek yanağından öptü.

" Karının erkek Fatma olmasının dışında bir şey yok.
Ben öyle süslü elbiseler içinde iki dirhem bir çekirdek Baran Karamanoğlu'nun kolunda şık ortamlara girecek kadar ağzında altın kaşıkla doğmuş sosyete gülü biri değilim. Hatırladın mı?

Canın rezil olmak mı istiyor.
Sen tek git bence. Bende evde oturup film izlerim. Oh mis! "

Diyerek geriye yaslandı kız.
Aslında istiyordu gitmeyi ama ortama uyum sağlayamayıp rezil olmakta vardı.

" Yani beni ordaki kadınların önüne mi atacaksın.? "

Kızın gözleri Baran'ı bulurken yüzünde sinsi bir gülümseme vardı adamın.

" O ne demek şimdi? "

Baran sessiz kahvesini alıp yudumlamaya devam ederken Leyla'nın aklından bin türlü görüntü geçiyordu.
Kendi demiyormuydu kadınların rüyalarını süsleyen adam diye.
Üstelik resmen evli olduklarını henüz kimse bilmiyordu. Baran'ı tek başına yollamak hata olabilirdi.
Tamam Baran'a güveniyordu ama kadın milletine güvenmiyordu.
Gözlerini devirerek,

" Tamam." Dedi mecburen.

Bu arada kapı açılarak Erol girdi içeri.
Abi moda evinden geldiler.

" Tamam Erol içeri al."

Erol çıkarken dışardan 2 bayan ellerinde kılıflar içinde kıyafetle geldi. Arkalarından Azad ve Fatih ellerinde deri çantalarla girip beklediler.

Baran ve Leyla ayağa kalkarak kadınları karşılarken, öndeki orta yaşlardaki bakımlı ve güzel görünen kadın,

" Baran Bey, Leyla Hanım iyi akşamlar. "

" İyi akşamlar."

Dedi ikili kadına bakarak.

" Yukardaki misafir odasını kullanabilirsiniz."

Baran'ın cümlesiyle Leyla ve yanında 2 kadın 2 adamla birlikte üst kata çıktılar.

Bir kaç dakika sonra Azad ve Fatih aşağı inip dışarıya çıkarken arkalarından Batuhan girdi.

" Ee hazırlamamışsın."

" Acelen ne?
Daha Leyla hazırlanmadı en az bir saatim var demek bu."

" Sen yinede bir taraftan hazırlan."

Diyerek yukarı yolladı Baran'ı Batuhan. Kendide koltuğa kurulup bir sigara yaktı bacak bacak üstüne atarak. Yarım saat kadar sonra önden Baran indi.

Üzerinde ben karizmayım diye bağıran bir takım elbise ile çok şıktı
Üzerinde ben karizmayım diye bağıran bir takım elbise ile çok şıktı.

Batuhan uzun bir ıslık çaldı.

" Yine konuşturmuşsun karizmanı.
Kadınlar bu gece seni yanında Leyla ile görünce baya üzülecekler."

" Şanslarına küssünler.
An itibariyle Leyla resmen karım."

" Cüzdanı ve yüzüğü verdin mi yani. "

" Evet."

Batuhan elini Baran'a uzattı.

" Ooo.. Mutluluklar dilerim o halde. "

" Aslında içim hiç rahat değil Batu.
Kıza haksızlık yaptım.
Direk nikah ve yüzükle basit bir evlilik oldu. Ama büyük bir düğün merasimi Gölge'yi üstümüze çekerdi. Ne Leyla'ya nede başkalarına bir zarar gelsin istemedim. "

" Leyla ne diyor bu duruma. "

" Hiç umursamadı.
Gerek yok dedi. Ama şu Gölge işini bir çözelim kendimi affettirecegim."

" Seni ilk kez böyle görüyorum Baran Bey. Sen bas baya bu kıza aşıkmışsın meğer. Valla nikâhı basarak iyi
yaptın. Allah bir..."

Demiştiki üst kattan Leyla'nın sesi duyuldu.

" Hay ben bu topuklu ayakkabıyı icad edenin. Ne gerek var buna. Düz ayakkkabı giyince sırmalarımızmı dökülüyor ya. "

Baran elini alnına koyup kahkaha atarken,

" Ben bu kıza bundan aşık oldum sanırım. Tam bir doğal çatlak."

Kız söylene söylene merdivenlerin başına gelirken arkasındaki kız,

Leyla Hanım bağcıklar desede kız aldırmadı. İki adam kıza bakarken donup kaldılar.

Leyla üzerindeki kırmızı elbisesi kızıl dağınık topuz yapılmış saçları, ela gözleriyle uyumlu makyajıyla harkulade görünüyordu

Leyla üzerindeki kırmızı elbisesi kızıl dağınık topuz yapılmış saçları, ela gözleriyle uyumlu makyajıyla harkulade görünüyordu.

Leyla'nın Baran'ı değil, Baran'ın Leyla'yı kollaması gerekiyordu bu gece.

Abi bu hanım kim diyen Batuhan'a Leyla' dan gelen cevap,

" Eben, Batu. Eben." Olunca,

" AA. Leyla'ymış."

Dedi Batuhan gülerek..

Leyla sinirle kollarını göğsünde birleştirdi. Sonrada bir hışımla ayağındaki topukluları çıkarıp eline aldı. Ardındanda arkasındaki kadının elinden beyaz kürk şalı. Sonrada hırslı hırslı aşağıya inerek salonun ortasına gelip durdu.

" Çok mu komik."

Batuhan kendini tutarken, Baran sessiz, gözleri güzelliğiyle nefesini kesen kızdaydı hâlâ.

Yavaş hareketlerle kızın elindeki pabuçları alıp önünde bir dizi üzerine çöktü Baran.
Leyla'nın şaşkın bakışları arasında ayakkabıları ayaklarına giydirerek bağcıklarını taktı. Ayağa kalkarak elindeki kürk şalı alıp arkasından omuzlarına örterek,

" Harika görünüyorsun."

Dediğinde kızın yanakları ister istemez kızarmıştı.
Bu iltifatın altında kalacak değildi.

Baran'ı yukardan aşağı süzdükten sonra,

" Sende çok yakışıklı görünüyorsun."

Yüzünü adamın yüzüne doğru yaklaştırırken içinden bu adamı yalnız bırakmamak lazım kızım Leyla. Aç kurt kaynıyor her yer dedi.

Batuhan önce yalandan bir öksürdükten sonra karşısındaki aşık çifte bakarak,

" Karşılıklı iltifatlarınız bittiyse gidebiliriz bay ve bayan Karamanoğlu."

Baran kolunu dirseğinden büktü. Leyla derin bir nefes alıp verdi ve kolunu adamın koluna geçirerek bu geceyi kazasız belasız atlatmayı umut etti.

Birlikte dışarı çıktıklarında yağmur çiselemeye başlamıştı. Erol elindeki büyük şemsiyeyi açarak arkalarına geçti. Baran ve Leyla bir kaç adımda sonra araca bindiler. Erol şemsiyeyi kapatıp direksiyona geçerken, Batuhan da hemen yanına bindi.

" Batuhan adamlar."

" Merak etme 10 adam bizimle birlikte.
Geçen seferki gibi olmayacak."

Leyla konuşulanlardan güvenlik için olduğunu anlamıştı. Baran'la ilk karşılaştığı geceyi hatırladı. Aynı şeyin yaşanmaması için tedbirli davranıyorlardı.

Bir süre trafikte yol alan araç sonunda Büyük Otel'in önüne gelip durdu. Önden Erol ve Batuhan indiler.
Erol arka kapıyı açtı. Baran önden inip arka koltuktaki kıza doğru eğilip,

" Basına aldırma ve görmezden gel." Diyerek elini uzattı.

Eh bu kadarını filmlerden görmüştü kız ne yapacağını biliyordu.

Uzanan ele koydu elini, sonrada elbisesinin yırtmacına dikkat ederek arabadan indi. Ardından koluna girdi Baran'ın. Şu gece bir geçsin başka birşey istemiyorum. Dedi bu kez içinden.
Basın mensuplarının arasından birlikte ilerleyerek otelin büyük kapısından içeri girdiler.
Davetin olduğu salona doğru ilerlerken Batuhan, Erol ve 4 adamı arkalarından geliyordu. Sonunda salona girdiklerinde Leyla'nın gözleri kocaman olmuş, ama Baran gayet sakindi.

" Bu ne lan iş adamı uğurlamaya mı geldik yoksa defileyemi."

Dedi kız.
Kadınlar ayrı, erkekler ayrı şıklık yarışına girmişlerdi sanki.

Birlikte boş masalardan birine geçerek oturdular. Kız ilk kez böyle bir ortama giriyordu o yüzden hem heyecanlı hem tedirgindi. Derin bir nefes çekerken elinin uzerindeki eli hissetti. Baran dizinin üzerindeki elini tutmuş gözlerine bakıyordu.

" Rahat ol. Bu kadar heyecan yapmana gerek yok."

" Alışkın değilim."

Dedi kız adama yaklaşarak fısıltıyla.
Geri çekildiğinde Baran yaklaştı bu kez.

" Zamanla alışırsın güzelim. "

Baran ve Batuhan geriye yaslanıp bacak bacak üstüne atarak birer sigara yakarlarken kızda geriye yaslanarak rahatlamaya çalıştı. Bu sırada masa masa geze garson gelerek elindeki tepsiden önlerine istedikleri içkileri bırakırken Leyla sadece alkolsüz bir kokteyl aldı.

Bir yandan elindekini yudumlarken bir yandan etrafı geziyordu gözleri.
Bu sırada kimsenin farketmediği kişilerde Baran ve yanındaki kızı izliyordu.

Saye Mercan ve en yakın adamı Doğan. Bu kalabalık organizasyona gelirken Baran Karamanoğlu' un da geleceğini bilerek gelmişlerdi.

Kadın elindeki kadehi dudaklarına götürürken bir yandanda salonun diğer ucundaki adamı ve kızı izliyordu.

" Bilgiyi teyit ettinmi? "

" Evet efendim.
Temel'in kullandığı kız artık resmen Leyla Karamanoğlu olmuş."

" Eminmisin?"

" Numan bizzat takip ederek öğrenmiş nikah dairesinden. Gizlice yıldırım nikâhı kıymışlar. Bizden başka bilen olduğunu da sanmıyorum."

" Bak sen.
Kız annesinin yasını Baran'ın kollarının arasında tutmuş desene. Hata ettin Karamanoğlu."

Dedi Saye kadehi tek dikişte içerken.

" Artık bir zaafın var.
Seni bana getirecek bir zaaf.

Doğan! "

" Buyrun."

" Kendinizi hatırlatalım Baran Bey'e. Ki. Vazgeçtiğimizi sanmasın."

Bu sırada Baran, Leyla ve Batu kendi aralarında Devran Mollabey halkında konuşuyorlardı. Baran bir kaç masa ilerdeki adamı göstererek,

" Oldukça yaşlandı ve hasta. Artık dinlenmesi gerekiyordu zaten.

Davetlilerin tamamı gelince bir konuşma yaparak vedasını açıklayarak, yerine geçen torunu Adil Mollabey'i tanıtacak.

Sonrada herkesle bir bir yeniden tanışacak yerini sağlamlaştıracak. Sonrada bir bitiş konuşması."

" O arada uyuya kalmam umarım çok sıkıcı."

Baran gülümsemeden edemedi.
Bir süre sonra Baran'ın da söylediği gibi Devran Mollabey bir konuşma yaptı.
Is hayatına nasıl başladığından başlayarak uzun bir konuşmanın ardından çalışma arkadaşlarına ve çalıştığı insanlara teşekkür etti. Torunu ve vârisi Adil Mollabey'i tanıttı. Şuana kadar birlikte iş yaptığı ceolarla devam etmesini istediğini söyledi. Nihayet biten konuşmayla Leyla sıkıntıyla bir,

" Oh be! " Dedi.

Daha fazla dayanamayacağını hissediyordu. Ayağındaki ayakkabılar sıkmaya üzerindeki elbise rahatsız etmeye başlamıştı. Salon sıcağıda ayrı bir dertti.

Kız eliyle alnına yapışan saçlarını çekiştirirken,

Duyduğu kadın sesiyle durdu.

" Baran Karamanoğlu.
Bu ne süpriz."

Kız başını kaldırıp karşısında duran esmer güzeli kıza baktı.

Sonrada yanındaki Baran'a. Baran hiç istifini bozmadan bacak bacak üstünde oturuyor duygusuz şekilde bakıyordu karşısındaki kıza. Tanıdığı belliydi.

" Merhaba."

Dedi Leyla'ya dönerek.

" Adım Dicle Birdal...

Siz."

Leyla'dan önce davranan Baran,

" Leyla...
Leyla Karamanoğlu."

Dediğinde kız dumur oldu.
Bir kıza bir kaşları çatık Baran'a baktı.

" Na- nasıl yani?
Siz...
Evli mi? "

" Leyla benim eşim."

Derken elini, elinin üzerine koydu kızın. Leyla'nın sıkkın canı dahada sıkılmıştı. Yinede sessiz kaldı.

Dicle sakin kalmaya çalışırken devam etti.

" Çok şaşırdım.
Yılların gözde bekarı Baran Karamanoğlu evlenmiş ha! Buna inanmak çok zor. Nasıl ikna olduğunu çok merak ettim inan.
Ben başaramamıştım çünkü."

Leyla'nın dilinin zembereği çözülüverdi. Gözlerini kızın gözlerine dikti.

" Belkide dolgu dudak, silikon göğüs, ekleme popo ve gizli korseli elbise giyecek kadar göbeği olan kızları...
Ha! Birde çatal dili beğenmiyordur cicim.
Belkide halis mulis doğal kadın seviyordur. "

Dedi göz kırparak Baran'ın koluna girerken.

Cümlesi bittiğinde Batuhan yanında kahkaha krizine girerken Baran sesli gülmemek için kendini zor tutuyordu.

" Şimdi önümüzden çekilirsen emekli olan amcayı dinliyoruz."

Dicle şok üstü şok yaşarken Leyla soktuğu lafların keyfini çıkarıyordu.

Kız bütün hırsıyla soluyarak masadan uzaklaşırken Baran kızı kolunun altına çekerek kulağına,

" Doğal kadınım."

Demiştiki kız Baran'ın koluna çimdigi geçirip,

" Bunlardan başka varmı kocacım? "

Dedi dişlerinin arasından.
Baran gülerek başını iki yana salladı.

" Yok valla."

" İyi o halde bi lavaboya gidebilirim.
Makyajımı tazeleyimde vakit geçsin hiç olmazsa."

Diyerek aldığı çantasıyla birlikte kalktı masadan. Daha ilk adımda yüksek topuk yüzünden yan basınca,

" Hay ben seni icad eden malın..."

Diyerek toparlanıp yürümeye devam etti. Sonrada düşmemeye özen göstererek lavaboya kadar gitti.
Kendini içeriye atıp aynanın karşısına geçti. Bu sırada arkasından iki kız daha girdi. Onlarında tek derdi vardı, makyaj tazelemek.

İlk giren kız çantasından rujunu çıkarıp dudağına sürerken yanındaki kız da aynı şekilde rujunu sürüp rimelini tazeledi.

Sonrada parfümünü çıkararak işaret parmağıyla bastı. Ama parfümün yönü kıza değil Leyla'ya dönüktü.
Parfüm Leyla'nın koluna boca olurken kız özür üstüne özür diledi.

" Lütfen kusura bakmayın.
Çok çok özür dilerim."

Leyla aldığı güzel kokuyla,

" Önemli değil."

Derken burnunu koluna dayayarak güzel kokuyu içine çekti.

" Çok güzelmiş.
Adı ne bu kokunun? "

Diye sordu.
Hafif ve hoş kokuyordu.

" Bu çok özel bir parfüm."

Dedi kız gülümseyerek. Sonrada çıkıp gitti. Leyla önce tek kaşı havada arkasından baktı. Sonra,

" Yedik sanki.
Şu zenginler ammada bencil oluyorlarmış."

Diye homurdanarak çıktı lavabodan. Yine dikkatli adımlarla salona döndüğünde Baran ayakta MollaBey ve torunuyla konuşuyordu.

" Nihayet gidiyoruz."

Derken gıcıklayan boğazıyla eli boynuna gitti. Nefes alışları değişti.
Bu sırada onu izleyen Dicle ile göz göze gelince kendine çeki düzen vererek durumu belli etmemeye çalıştı.

Baran Mollbey'in yanından ayrılıp Leyla'nın yanına geldiğinde kızın nefesi daralmaya başlamıştı.

" Bitti ve gidiyoruz."

Dedi Baran.
Leyla gülümseyerek,

" Gidelim artık.." Diyince, Baran kızın değişen yüzüne baktı.
Elini yanağına koyarak,

" Neyin var? "

" Daraldım dışarıya çıkalım düzelirim."

Desede durum farklıydı.
Baran yanında kız arkada Batu ve Erol, hızlı adımlarla dışarı çıktı.

Kız derin bir nefes almak istedi ama olmadı. Çatallaşan nefesiyle panikle öne eğilirken bir eli boynuna bir eli Baran'ın koluna gitti. Sıkarak konuştu.

" Ne- nefes alamıyorum!! "

Loading...
0%