Yeni Üyelik
32.
Bölüm

İ.Y 30 Ben Gölge.

@azamet_29_2

Baran yanında kız arkada Batu ve Erol, hızlı adımlarla dışarı çıktı.

Kız derin bir nefes almak istedi ama olmadı. Çatallaşan nefesiyle panikle öne eğilirken bir eli boynuna bir eli Baran'ın koluna gitti. Sıkarak konuştu.

" Ne- nefes alamıyorum!! "

BARAN'DAN

" Nefes alamıyorum Baran."

Leyla'yı öyle görünce ilk olarak allerjisi geldi aklıma. İçtigi şey alerji yaptı diye düşünürken, Leyla'nın sağ kolundaki ve boynundaki kızarıklıklar çekti dikkatimi. Gerçekten de bir şey alerji yapmıştı.

" Erol." Diye bağırdım.

" Çabuk arabaya!
Hastaneye gidiyoruz, çabuk!!"

Tek hamlede Leyla'yı kucağıma aldım. Birlikte arabaya giderken yanımdaki Batuhan'a,

" Hemen Mete'yi ara! "

Diye bağırarak araca binip Leyla'yı kucağına yatırdım.

Erol hemen direksiyona geçip motoru çalıştırırken Batuhan hızla yanına bindi. Erol gaz pedalını köklerken kucağımdaki Leyla baktım.

" Leyla ağzını aç."

Dediğimi yaparak ağzını açtığında yine dilini ve boğazının şiştiğini gördüm. Kolundaki ve boynundaki kızarıklıklarıda görünce anladım kesinlikle alerjiydi. Zorlukla nefes alırken dudaklarının rengi değişmeye başlamıştı.
O sırada Batu'da Mete'yi arayarak ulaştı. Mete'nin değil ama Batu'nun konuşmalarını duyuyordum.

" Alo Dede.
Oraya geliyoruz..
Leyla'yı getiriyoruz..

Ne bileyim lan ben.
Bir anda nefes alamaz oldu. Yine allerji olmuş olabilir."

Demişti ki Leyla'nın gözleri kayarak kapanırken kolu yanına düştü.
Korkuyla seslendim.

" Leyla.
Leyla! "

Elimi Leyla'nın yüzüne koyup hafiften sarsarak,

" Leyla aç gözünü."

Dedim. Kendimin bile zor duyduğum sesimle.

" Biraz daha dayan iyi olacaksın. "

Derken oteldeki hali geldi gözümün önüne. Bu sırada Erol açtığı dörtlülerle trafiği yararak ilerliyor önüne gelen bütün araçları sollayarak geçiyordu.

Bitmek bilmeyen yolda bir süre daha ilerledik. Erol hastaneye yetişmek için cadde aralarından geçti.

Nihayet Mete'nin olduğu hastaneye ulaşarak acil girişine geldik. Arkamızdanda adamlar.

Mete bizi acil kapısında yanında sedye ve personel ile bekliyordu. Erol'un açtığı kapıdan çıkarken Mete sedyeyi hızla arabanın yanına çekti. Yanındaki hemşirenin elinde küçük bir oksijen tüpü ve maske vardı.

Leyla'yı sedyeye bırakır bırakmaz Mete maskeyi Leyla'nın yüzüne takarak oksijen verdi. Sonrada hızla acil müdahale için içeriye doğru sürdüler sedyeyi.

Sedyenin yanından tutarak koşar adım onlara yardım ederken gözüm sevdiğim kadının yüzündeydi. Kendinden bir haber elaları kapanmış dünyadan kopmuştu sanki. Bir an yüreğime onu kaybetmenin korkusundan kaynaklı bir sızı saplandı.

İçeri girer girmez acil müdahale odasına girdik. Mete hızla bir ilaç hazırladıktan sonra Leyla'ya enjekte etti. Ardından kalp atışlarını ve tansiyonunu kontrol ederken hemşire parmağına taktığı aletle kanındaki oksijen miktarını kontrol etti. Bana döndü Mete.

" Düzeliyor.
Alerjisi nüksedince ciğerleri kapanmış. Oksijen alamayınca bayılmış. 1-2 saate iyice toparlar abi korkma."

Duyduğum şeyle omuzlarımdan bir yük indi.

" Mete, burdayken aleji testi yapın.
Neyse derdi öğrenelim uzak duralım."

" Olur.
Kendine gelsin yapalım...
Şimdi odaya alalım rahatca dinlensin."

" Tamam."

Dediğinde üzerindeki elbise ve acılan bacağını yeni fark edince üzerimdeki ceketi çıkarıp bacaklarına örttüm. Telaşla fark edememiştim.

Mete'nin çağırdığı hemşireler Leyla'yı üst kata çıkarırken bende yanında ilerledim.
Bu sırada telefonuma gelen mesajla elimi cebime atıp telefonumu çıkarıp ekrana baktım.

Yeni bir mesaj vardı.
Kimden olduğu yazmıyor sadece numara görünüyordu.

Açılan asansör kapısıyla mesajı okumadan cebime koydum telefonu.

Leyla ve hemşirelerle birlikte asansöre bindik. Yatan hasta katına çıktığımızda 385 nolu odaya girerek Leyla'yı yatağa geçirdiler.

Hemşire kız Leyla'nın kolundaki serumu ayarlayıp üzerinide güzelce örttükten sonra geçmiş olsun diyerek çıkarken Mete girdi içeri.

" Birazdan uyanır."

Diyerek Leyla'nın yanına gelip kolundaki kelebekten serumu ayırdı önce. Sonrada yanında getirdiği enjektöre kan aldı. Serumu yeniden takarken,

" Kanı labaratuvara yollayacağım.
Sonrada alerji testi yaparız."

" Sağol Mete."

" Görevim abi.
Tekrar geçmiş olsun."

Mete çıkınca Leyla'nın yanına yatağın ucuna oturarak elimi elinin üzerine koydum. Arkamdan gelen Batuhan:

"Ben gideyimde birer kahve alayım."

Diyerek çıkarken aklıma telefondaki mesaj geldi. Hemen çıkarıp okumadığım mesajı açarak okudum.

Tek cümle yazıyordu.

" Karına geçmiş olsun Baran Karamanoğlu."

Okuduğum cümle ile yerimden fırladım. Kapıya koşup asansörün önünde bekleyen Batuhan'a,

" Batu! Hemen buraya gel."

Batuhan halime şaşkın, hızlı adımlarla yanıma koştu.

Elimdeki telefonun ekranını Batuhan'a çevirip mesajı okuttum.

Gözleri büyüdü. Leyla'nın karım olduğunu sadece biz biliyorduk. Kimdi bu.

Hemen numarayı aradım. Batuhan'da benim gibi açılacak mı diye bekliyordu. Ama duyduğumuz cümle böyle bir numara yok. Oldu.

" Hemen bu numarayı araştırın."

Batuhan numarayı ezberine alırken,

Leyla'nın sesini duydum.

" Baran..."

Anında arkama dönüp içeriye doğru , Leyla'ya baktım. Leyla uyanmış yorgun gözleriyle bana bakıyordu.

" Batu kahveyi boş ver numarayı bulun."

Diyerek Batu'yu yolladıktan sonra Leyla'nın yanına kadar gelerek yatağın ucuna oturdum. Eğilip alnından öptüm.

" Güzel karım nasılsın? "

Elini maskeye uzatarak,

" İyi.
Nerdeyiz? "

Derken elini tutarak engel oldum.

" Çıkartma.
Bir süre kalacak.
Daha rahat nefes alabilmen için... Hastanedeyiz. Mete'nin yanında.

Korkutun beni."

" Bende korktum."

" Neden birden kötüleştin. İçtiğin şeyden mi oldu."

" Sanmam.
Sanırım...
Sanırım o parfüm yüzünden oldu. "

" Ne parfümü? "

" Siz otururken lavaboya gitmiştimya.
Ben ordayken İki kız daha geldi. Makyajlarını tazelediler.
Bir tanesi parfümünü kendine sıkarken direk bana geldi.

Değişik güzel bir kokuydu. Hatta adını bile sordum ama söylemedi kendini beğenmiş bencil kız.

Özel bir kokuymuş. Kesin o koku alerjimi tetikledi.
Çünkü çıkar çıkmaz nefesim daraldı."

" Birdahakine daha dikkatli olmalısın."

" Saat kaç."

" 4 Nerdeyse sabah olmak üzere.
Hadi uyu biraz dinlen.
Kendini toparlayınca Mete alerji testi yapacak."

Dediğimde bana bakarak gülümserken sağ eliyle yatağa vurarak

" Sende gel."

Dediğinde şaşırdım.
Gülümseyerek baktım yüzüne.

" Bak sen.
Tamamen iyileştin galiba."

Yatağın diğer tarafına geçerek arkasındaki boş tarafına uzanarak sol kol dirseğime dayanıp sağ kolumu beline sararak kendime çektim. Kendini iyice ittirerek sırtını göğsüme yaslarken,

" Sıcaklığını seviyorum." Dedi.

İlk kez benimle ilgili sevdiği bir şey söylemişti. Ve bu hoşuma gitmişti doğrusu. Gülümseyerek kulağına doğru eğildim.

" Sadece sıcaklığımı mı seviyorsun karıcım."

Dedim munzırca. Tabi dirseği de yedim.

" Uyu Baran."

Diyerek gözlerini kapattı. Sessiz geçen bir süreden sonra mırıltılı sesini duydum.

" Baran.."

" Hımm."

Dediğimde yavaşça bana doğru döndüğünde göz göze geldik.

" Baran...
Bu dünyada senden başka kimsem yok artık. Bundan sonraki tek korkum seninde beni bırakıp gitmen."

Derken yüzündeki maskeyi indirdi. Gözleri gözlerimde dudakları dudaklarımı buldu. Bu kızın cesurca öpüşlerini seviyordum. Beni öperken kapattığı gözlerinden birer damla firar etti yanaklarına doğru, içimi sızlatan.

Geri çekildiğinde maskesini yüzüne takarken.

" Seni asla bırakmam. Bunu yaz aklına karıcım." Dedim.

Alnını göğsüme yasladığında Leyla'yı kendime çektim biraz daha. Bedenimin ve ruhumun diğer yarısı olmuştu bu kız. Bir süre sonra duyduğum düzenli nefesinden tekrar uyuduğunu anladım. Derin bir nefes çekerek kollarımın arasında Leyla ile birlikte yatarken o uyudu ben düşündüm. Mesajı atan kimdi diye düşündüm.

Leyla'nın resmen benim karım olduğunu sadece benim adamlarım biliyordu. Oda topu topu en yakınımdaki 4 kişi. Peki bu 5. Kişi kimdi.

Aklıma Gölge'den başkası gelmiyordu.
Hâlâ peşindeyim mesajı veriyordu.
İçimden bir ses çok yakında kendini gösterecek diyordu. Tedbirli olmalıydım.

Derin bir nefes daha çekerek gözlerimi yanımda uyuyan Leyla'ya çevirdim.
Sakin huzurlu ve mışıl mışıl uyuyordu. Benim yüzümden onada bir zarar gelirse kendimi affetmezdim. Bu yüzden çok dikkat etmeliydim. Ben bu düşüncelerle boğuşurken kapı açıldı ve Mete girdi içeri.

Beni Leyla'nın yanında yatıyor görünce panikledi.

" Pardon abi ben... "

Diyerek arkasını döndü.

" Ben sonra geleyim."

Diyince,

" Saçmalama lan, gel buraya." Dedim.

Bizi öyle görünce utanıp çıkmak istemişti.

" Maskeyi çıkarmak ve bunu bırakmak için gelmiştim. "

Dedi çekinerek. Elindeki poşeti koltuğa bıraktı ve Leyla'ya doğru gelerek yüzünden maskeyi yavaşça çıkarıp aldı. Leyla ne kadar derin uyuyorduysa artık maskenin alınışını duymadı bile.

" O ne? "

Dedim poşete bakarak.

" Evden yollamışlar. Gece elbisesinin yerine."

Leyla'ya baktım. Doğruya hâlâ üzerindeki kırmızı elbisiyle duruyordu.

" Kan tahlilleri iyi geldi abi. Yarın ilk iş alerji testi yapacağız."

Dedikten sonra biten serumuda çıkarıp,

Tekrar geçmiş olsun.
Sabah görüşürüz."

Diyerek odadan çıktı.

*****

Aradan geçen saatlerden sonra odaya giren Batuhan'ın sesiyle uyandı Baran ve Leyla.

" Ooo paşam.
Sabah şerifleriniz hayrolsun."

Diyen Batuhan'ın uykusuzluktan küçülen gözleri Baran'a bakıyordu.

Baran umursamaz şekilde doğrulup kalktığı yatağın etrafından dolaşarak Batuhan'ın yanına geldi.

Leyla da bu sırada yerinde doğrulmuş elleriyle gözlerini ovuşturarak kendine gelmeye çalışıyordu.
Ağzı kurumuş dili damağına yapışmıştı. Tam Baran'dan masadaki suyu vermesini isteyecekken Baran birden Batuhan'ı kolundan tutup dışarıya doğru çekiştirerek çıkardı ve kapıyı örttü. Baran'ın bu âni hareketi kızı şaşırtırken Baran dışarda,

" Ne buldunuz? "

" Hiç." Dedi Batu esneyerek.

" Bu numarada diğerleri gibi ölüye ait."

" Batu, bu numarada Gölge'ye ait.
Kendini hatırlatıyor. Adım adım bizi takip ediyor olmalı.
İçimden bir ses yakında bir şeyler çevirecek diyor.

Adamları uyar herkes gözünü dört açsın. Salih'e de haber salın."

" Tamam.

" Bu arada Keko'dan haber var."

" Ne haberi."

" Önceki numaralardan birini geriye doğru süre süre gitmiş. Vee..."

" Ve ne lan! "

" Bil bakalım kime ulaşmış."

" Batu çakacam şimdi bir tane. Uzatma lan. Söyle."

" Haşim..."

" Haşim mi? Hangi Haşim? "

" Sana pusu atan ve nalladığın Haşim. Onun adamlarından birinin eski numarası. "

" Haşim yada eski adamının Gölge ile ne alakası olabilir?

Batu, bizim telefonları ve adamlarinkinin, her birini takibe alın. Kimin nerde olduğu kiminle ne kadar konuştuğu her şeyi takip altına alın."

" Tamam, Keko'ya söylerim.
Siz ne zaman geleceksiniz? "

" Bir aksilik olmazsa bir kaç saate çıkarız. Önce bir test işi var. "

" Erol ve adamlar burda kalsın.
Ben Azad'la dönerim."

" Tamam."

Dedikten sonra tekrar odaya döndü Baran. Leyla yataktan kalkmış masadaki 1.5 litrelik su şişesini tepesine dikmiş lıkır lıkır içiyordu.
Baran odaya girince dolu ağzıyla adama bakarak.

" Batu nerde? Ne iş çeviriyorsunuz. "

" Gitti. Hem bir iş çevirmiyoruz. "

" Baran.."

" Efendim."

"Hep soracam, soracam diyorum, unutuyorum.
Bu Batu ile aramızda nasıl bir ilişki var."

" Anlamadım? "

" Anladığım kadarıyla öz kardeşin değil. Ama ona olan hareketlerin diğer adamlarından farklı. Daha yakın."

Baran koltuğa doğru yürürken,

" Benim kardeşim yok.
Tek çocuktum. Ama bir kardeşim olsaydı ancak Batu gibi olurdu.

Batuhan'la yetimhanede tanıştık.
Aynı yatakta yattık bir süre. Birbirimizi koruduk kolladık. Küçüktük ama o hasta oldu ben ona baktım. Ben hasta oldum o bana baktı. Yemeklerde, bahçede, yatarken hep yan yanaydık. Onunda senin gibi alerjisi var. Bir keresinde o alerjisi yüzünden neredeyse ölüyordu."

" Gerçekten mi?
Peki neye alerjisi var?
Belkide aynı şeye alerjimiz vardır.. "

" Domates ve kivi çekirdeğine."

Diyerek koltuktan poşeti alıp kızın yanına geldi Baran.

İçindeki eşofman takımını çıkarıp yatağa bırakıp kızı kollarından tuttu ve kendine çekerek sarıldı.
Kızın gülümseyen bakışları eşliğinde elleri sırtında dolaştıktan sonra elbisesinin fermuarına giderken devam etti.

" Herkes uyurken biz birbirimizin yatağına gider uyuyana kadar konuşurduk sessizce.

Sonra beni evlatlık aldılar.
Batu orda kaldı. Çok ağladık ayrılırken."

Elbisenin fermuarı tamamen açılınca kızın üzerinden ve kollarından akarak ayaklarının dibine düştü.
Kız ellerini kendine kapatırken Baran poşetten aldığı sudyenini kıza giydirip ellerini arkasına geçirip kopçaları ilikledi. Sonrada eşofman altını alıp eğilerek kızın ayaklarından geçirip beline doğru çekti.
Ardından da eşofman üstünü giydirip fermuarını çekti. Sonrada spor ayakkabılarını giydirdi.

Bu süre boyunca Leyla sessiz kalarak izledi ve dinledi sadece. Baran'ın bu şekilde kendine itina göstermesi Leyla'nın şımaracak kadar hoşuna gidiyordu. İlk gördüğü Baran'dan çok farklıydı bu Baran. Onunla bir çocuk gibi ilgileniyordu.

" Beni evlat edinen adama yalvardım."

Diyerek devam etti adam.

" Batu'yu da al dedim. Önceleri istemedi. Sadece Batu'yu ziyarete gitmeme izin veriyordu. Bir yıl sonra dayanamadı Batu'yu da koruyucu aile olarak aldı.

Böylece kardeş olduk.
Batuhan ve ben birbirimizin ne düşündüğünü gözlerimizden bile anlarız. Bir birimizi iyi bilir ve güveniriz. Ondan başka hiç bir adamıma gözü kapalı güvenmedim."

" Sizi kıskandım doğrusu."

" Neden? "

" Hem kardeş hem arkadaşsınız."

" Senin tayfan gibiyiz bizde. Zira sizde öylesiniz."

" Aslında doğru."

Dedi kız gülümseyerek.

Bu sırada kapı tıkladı.
İçeri giren adam

" Günaydın."

Diyerek kahvaltı tepsisini getirip masaya bıraktı ve çıktı.

Baran kızı yavaş hareketlerle yatağa doğru ittirip oturttuktan sonra masayı önüne çekti.

" Kahvaltını yap sonra Mete ile test yapmaya ineceğiz."

" Ben hastane yemeği sevmem Baran."

" Sev demedim zaten, atıştır.
Eve gidince birlikte güzel bir kahvaltı yaparız. "

" O zaman sende atıştır."

Dedi kız adama bakarak.

Baran:

" Hayırdır.
Baya baya bensiz birşey yapmaz oldun sen."

Kız sadece omuz silkti.

" Hastane yemeği de olsa kocamla atıştırmak istedim ne var yani."

Baran gelip kızın yanına oturdu. Bir kaç lokmada olsa eşlik etti Leyla'ya.
Ardından gelen Mete ile küçük çantasını da alıp birlikte çıkıp aşağıya 1.kata inerek alerji testi için başka bir doktorun yanına gittiler.

1 saatin sonunda yapılan tetkiklerle doktor,

" Alerji yapan besin bal. Bala alejiniz var." Dedi.

" Bal mı? "

Kız şaşırmıştı.

" Ama oteldeyken bal yemedimki ben.
Nasıl alerji oldum."

Bunu söylerken Temel'in gizlice verdiği tonikten hâlâ bi haberdi.

" Ya dün gece.
Üzerime parfum yerine bal mı sıktı kız."

" Parfüm konusu ayrı."

Dedi kadın doktor.
Parfümlerde kimyasal maddeler var.
Bunun için ayrı bir test gerekli.
İsterseniz bunun içinde test yapalım."

" Ay aman istemiyorum kalsın.
Bal yemem, milletin parfümündende uzak dururum. Bir arada gelir testi yaparız. Ama şimdi eve gitmek istiyorum. "

Kadın doktor,

" Peki siz bilirsiniz. "

Derken Mete Baran'a baktı.

" Leyla'nın dediği gibi yapalım şimdilik. "

" Tamam abi siz bilirsiniz."

Baran ve Leyla Mete ile birlikte odadan çıkarak çıkışa doğru yürürken Erol'da önden çıkarak arabayı kapının önüne çekti.

Mete'ye teşekkür ettikten sonra binadan çıktı çift. Baran kolunu Leyla'nın arkasından beline sararak göz ucuyla etrafı taradıktan sonra Erol'un açık kapıyla beklettiği araca doğru yürüyüp bindiler.

Erol direksiyona geçerek gaz pedalına basarak hareket ederken diğer adamlarda arkalarından kendi araçlarıyla hareket ettiler.

Araçlar arka arkaya çıktı açık park alanından. Ana caddeye girip trafikte ilerleyerek evin yolunu tuttular.

Bir süre sessiz şekilde yol aldılar.
Leyla sessizdi ama Baran'ın sessizliği dalgınlığındandı.
Bir şeyler düşündüğü için sessizdi.
Düşündüğü şey Haşim konusuydu. Nasıl olupta konu Haşim denen o adama kadar gitmişti.

" Baran? " Dedi kız.

" Sorun ne? "

" Sorun mu?
Bir sorun yok."

" Yalan söyleme.
Batu'yla dışarda konuştun.
Ve dalğınsın. Bir şeyler oluyor değilmi?
Gölge mi?
Yine mi peşinde? "

Baran kızın endişeli gözlerine baktı.

" Sen kafanı yorma."

Derken telefonunun sesi duyuldu.
Ceketinin cebindeki telefonu çıkarıp ekrana baktı adam bir kaç saniye.
Bu sırada telefon hâlâ çalıyordu.

Bekleyen Baran ve çalmaya devam eden telefon yüzünden Erol'un gözleri aynadan Baran'ı buldu.

" Abi..."

Dedi.
Baran Erol'a aldırmadan telefonu açarak kulağına götürdü.

Sessiz beklerken Erol ve Leyla Baran'ın çatık kaşlarıyla kasılan yüzüne bakıyordu.

" Alo.."

Karşıdan ses gelmedi bir kaç saniye.

" Alo. Kimsin? "

" Merhaba Karamanoğlu."

Baran kulağından çektiği telefonun ekranına bakarak tekrar kulağına götürdü.

" Kimsin? "

" Hâlâ anlamadın mı?
Ben...
Gölge! "

" Gölge.? "

Erol ve Leyla panikle Baran'ın yüzüne bakarken, Baran hissettiği öfkeden donan gözleriyle boşluğa bakıyordu.

" Demek kendini göstermeye karar verdin adi herif."

Telefonun diğer ucundaki ses kahkaha ile güldü.

" Evet artık tanışma ve bu hesabı kapatma zamanı geldi Baran Karamanoğlu. Görüşürüz. "

Telefon kapandığı anda bulundukları araç aniden çarpma sesi ile birlikte kenara doğru savrulurken, Baran yanındaki Leyla'ya sardı kollarını.

" Hassiktir! "

Diyen Erol zorlukla toparladı aracı. Hemen yan şeritteki kasalı kamyon bulundukları araca çarpıp sarsarak yoldan çıkarmaya çalışıyordu.

Kendi şeritine geçen kamyon bir kaç saniye sonra tekrar üzerlerine gelmeye başladığında konu anlaşılmıştı. Gölge'nin adamları peşlerindeydi.
Aynı anda arka arkaya silah sesleri duyuldu. Arkalarındaki araca isabet eden kurşunlarla Baran'ın adamları arabayla birlikte kenara savrulup bariyerlere çarparak kaza yaptıklarında Baran:

" Kahretsin.
Gölge'nin adamları peşimizde. Erol çıkar bizi burdan."

Derken solunda oturan Leyla'yı kollarından tuttuğu gibi kendi üzerinden diğer tarafa geçirerek silahını çekip camı açtıktan sonra hemen yan şeritte onları hedef alan kamyona doğru ateş etmeye başladı.

Bir kaç el ateş ettikten sonra lastiğe gelen kurşunla kamyon yoldan çıkarken yerini siyah iki araç aldı.

Biri hızla ilerleyerek Erol'un önüne kırarken diğeri geri kaldı. Erol arka arkaya küfürler ederek şerit değiştirerek ve makas atarak aralarından sıyrılırken arkadaki araçtan çıkan silahlar lastikleri hedef aldı.
Leyla:

" Piçler bizi canlı istiyor. Bu yüzden lastiklere nişan alıyorlar."

Derken Baran camdan dışarı sarkarak arkadaki araca arka arkaya kurşun yağdırmaya başladı. Aracın şoförünü vurmayı başarınca araç hızla yoldan çıkarak bariyerlerden uçarken öndeki araçtaki Numan son hamleyi yaptı.

Nişan aldığı Erol'u vurdu. Erol göğsüne yediği kurşun yüzünde direksiyon hakimiyetini kaybederken

" Abi kendinizi koruyun."

Diyebildi sadece.

Baran yanındaki kızı kollarının arasına çekerek sıkıca sarılıp bir elini başının arkasına sabitledi.
Erol son gücüyle frene asılırken altlarındaki araç az önceki araç gibi yoldan çıkarak bariyerlere çarparak şarampole uçtu.

Loading...
0%