@azamet_29_2
|
BATUHAN'DAN Yanımda Azad, Fatih ve adamlarla birlikte iki araç yola çıkmış Baran abinin telefonunun sinyallerini takip eden Keko'nun yönlendirmesiyle çevre yoluna gelmiştik. Geldiğimiz konumda durarak araçtan indiğimizde gördüğümüz şeyle şoke olduk. Baran abinin olduğu araç şarampole uçmuş, ters şekilde duruyordu. " Kahretsin! Yaşadığım korkuyla bağırarak, Nergiz ve adamlarla birlikte bariyerlerin üzerinden atlayıp koşarak indik yolun kenarından. Yağan yağmur bir taraftan çamur bir tarafta zorlukla ulaştık ters duran aracın yanına. " Kahretsin yoklar! " Dedi Nergiz korkuyla. " Azad, Fatih yardım edin hemen hastaneye yetiştirelim." Adamların yardımıyla hızlı şekilde Erol'u araçtan alarak yola çıkarıp minibüse aldık. Biz biner binmez hareket etti araç. Üzerimdeki ceketi çıkararak zemine yatırdığımız Erol'un yarasına koyup, " Azad bastır." Diyerek Azad'a bıraktım. " Erol. Ama uyanmıyordu. " Lan kafayı yiyecem! Erol'dan bize hayır yoktu. " Ne yapacağız." Bir Nergiz'e bir Erol'a baktım. Telefonumu çıkararak Keko'yu aradım hemem. " Alo Keko. " Az kaldı." Demiştiki telefon el değiştirdi. " Ne oldu buldunuz mu? " Salih'ti telefonu eline alan. " Hayır. " Koduğumun piçleri. Arkadan küfürler yağdıran Memo'nun sesi geliyordu. Onlarda korkuyorlardı, hemde çok. " Keko çözecek Gölge'nin telefonunu. O zaman anında takibe alırız. " Dedi Salih. Beklemekten başka bir şey gelmiyordu elimizden. Bekleyecektik. *** Sabah Baran abiyle konuştuktan sonra verdiği emir üzere hastaneden çıkarken Keko'yu aramış, Baran abi ve Leyla dahil bütün adamların telefonlarını konuşmalarını ve mesajlaşmalarını hemen takibe almasını istemiştim. Başka biri olsa akşama kadar ancak yapardı ama Keko farklıydı. Yaptığı işte tam bir hecker gibiydi. Önündeki son motel cihazlarında yardımıyla yarım saatin içinde herkes elinin altında ve ekranlardaydı bile. Keko'dan sonra Salih'i de aramış olanları anlatmıştım. Tabi bizim gibi oda kıllanmıştı. Salih Keko'nun yanına gelmek üzere yola çıkarken Nergiz'i de haberdar etmiştim. Yardımı gerekebilirdi. Otele gidip uyumayı çok istesemde şirkete gitmem gerekiyordu. Bana göre çok hızlı geçen 1 saatten sonra Fatih'in sesiyle kendime gelmiştim. Araç durmuş Fatih kapıyı açmış bana sesleniyordu. " Abi geldik." " Ne çabuk geldik. " Abi istesemde hızlı gelemem malûm trafik. " Homurdanarak inip şirketin ön kapısına doğru yürürken telefonum çalınca cebimden çıkardığım telefonun ekranına baktığımda Keko'nun aradığını görmüştüm.. Ne buldu acaba diyerek telefonu açınca, " Batuhan nerdesin, hemen buraya gel acil. Çabuk!" Duyduğum Salih'in sesiyle ne oluyor diye düşünmeye fırsat bulamadan asansöre doğru koşarken bulmuştum kendimi. Salih ve Memo odada sinirle volta atarken bir ses kaydı dinliyorlardı. " Ne oluyor lan!" Salih: " Keko başa sar." Dediğinde Keko'ya dönmüştüm. " Alo.. Alo. Kimsin? " " Merhaba Karamanoğlu." " Kimsin? " " Hâlâ anlamadın mı? Duydugum isimle koca bir Hassiktir çekmiştim. Gölge bizzat Baran'ı mı aramıştı. " Gölge.? Demek kendini göstermeye karar verdin adi herif." " Evet artık tanışma ve bu hesabı kapatma zamanı geldi Baran Karamanoğlu. Görüşürüz. " Ve kayıt bitti. " Çabuk abi nerde bul." Dedim. Keko ellerini hızlı şekilde klavyede gezdirerek hareket halindeki aracı göstermişti ekranda. Ekranda bulundukları yere bakarken araçlarının bariz bir şekilde hızlandığını farketmiştik. Bu sırada Nergiz daldı içeri, " Neler oluyor? " Telefonu kapatıp Salih'e döndüm. " Siz burda kalın." " Olmaz bizde geliyoruz." Demişti öne çıkarak. " Hayır. Tuzak olabilir. Nergiz'e baktım. " Sende geliyorsun. Keko, bizi yönlendir." " Ta- Tamam." Salih, Memo ve Keko'yu orda bırakıp diğer adamlarla birlikte odadan çıkarken Nergiz hemen bir telefon görüşmesi yapmıştı. Bu arada Keko'yu arayarak bir yandan konuşup bir yandan güzergahı belirliyorduk. Bize ekran üzerinden yardım ederek yolun kestirmelerini ve Baran'ın aracının şuan nerde olduğunu söylemişti sürekli. Nihayet Keko'nun yardımıyla aracın olduğu konuma gelmiştik ama bulduğumuz tek şey kaza yapmış araç, ağır ağır yaralı Erol ve kayıp olan Baran ve Leyla'ydı. Önümde yatan Erol'a bakarak, " Kahretsin." Dedim. Abi haklıydı. Gölge kendini göstermişti sonunda. Büyük ihtimalle kazaya onlar sebep olmuşlar, kazadan sonra da Leyla ve Baran abiyi almışlar Erol ölsün diye bırakmışlardı. Yumruğumu sinirle koltuğa geçirdim. " 5 dakikaya ordayız abi. Daha hızlıya trafik izin vermiyorki. " Haklıydı ne yazıkki, arka arkaya korna basarak ve flaşörleri yakarak gittiğimiz halde ilerlemekte güçlük çekiyorduk. Nihayet bir süre sonra hastaneye ulaştığımızda kornaya basa basa girdik acil kapısına kadar. " Hemen ameliyata alıyoruz çabuk çabuk! " Dediğinde personel hızlı adımlarla asansöre yöneldiler. Tam bizde arkalarından giderken çalan telefonla durdum. Arayan Salih'ti. ***** Gözlerimi açmaya çalıştığımda başımdaki ağrı ve bulanık zihnim yüzünden zorlanıyordum. Ne olmuştu. Nedendi bu müthiş ağrının sebebi? Olduğum yerde bir süre daha hareketsiz kalıp kendime gelmeye çalışırken bir yandanda neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordum. Şuan tozlu bir zeminde yerde yatıyordum ve bağlıydım. Gözlerimi ağır ağır etrafımda gezdirdigimde gördüğüm yer, büyük boş bir depo yada öyle bir yere benziyordu. Dışardaki zayıf gün ışığı tavandaki iki küçük pencereden içeriye sızsada oldukca karanlık geliyordu bana. Küfür ederek olduğum yerde kıpırdanırken, zihnimdeki duman dağılmaya başladığında arka arkaya beliren görüntülerle bir anda gözlerim kocaman açıldı. " Leyla!" Diye bağırdım. " Leyla!" Diye bağırdım yeniden. Yine ses yoktu bir anda içime müthiş bir korku düştü. Yerimde zorlukla doğrularak dizlerimin üzerine oturdum. Oda benim gibi elleri ve ayakları bağlıydı. Dizlerimin üzerinde hareket edip yaklaşarak yanına eğildim. " Leyla.. Ama uyanmıyordu. " Leyla." Diye bağırdım daha yüksek sesle. " Leyla korkutma beni Leyla! " Yine ses vermedi. Korkum dahada artarken, " Çok romantik. Duyduğum sözlerle anında arkama döndüm. Gözlerimi kısarak karanlıktaki gölgeliğe saklanmış bedenlere odaklandım. Ama kim olduklarını anlayamıyordum. Duyduğum sesten anladığım tek şey bana hitaben konuşan kişinin bir kadın olduğuydu. " Kimsiniz? Dedim alev almak üzere olan öfkemle. " Kapa çeneni! " " Ne oldu, hem köpeği hem avukatımısın? " Konuştuğum kadın hızlı adımlarla karanlıktan loş aydınlığa çıkarak tam karşıma geçip durdu. " Sana kapa çeneni dedim! " Diye haykırırken sessiz kadını izliyordum. 60 yaşlarında beyaz saçları olan siyahlar içinde zayıf bir kadındı. Yüzü tanıdık gelsede çıkaramayışım sinirimi bozmuştu. Birden belinden çıkardığı silahı hızla yüzüme çevirdiğinde tekrar haykırdı. " Ben Saye Mercan'ım. Söylediği şeyle anlık şaşırmış öylece baka kalmıştım. Bu yaşlı kadınmıydı Gölge. Bu nasıl bir saçmalıktı böyle. Ben gülerken o devam etti konuşmaya. " Aylardır peşinde olan benim Karamanoğlu." Konuşma tarzı arabadayken telefonda konuştuğum sesin tonuna büründüğünde beni ikna etmeyi başarmıştı. Gülmem durunca, hem şaşkın hem sinirli bakışlarımı karşımdaki kadına çevirdim. Şuan dizlerimin üzerinde olduğum için bana tepeden bakan, kadının arkasında kalan gün ışığı kırıntılarının yüzünden kendi yüzü gölgede kalıyor, kullandığı lakabını ete kemiğe bürüyordu. Bir dakika kadar sessiz meydan okuyuşlarla baktık birbirimize. " Saye... Derken nefretle bakmaya devam ettim yüzüne. " Söyle, derdin ne? Yüzüne pis bir gülümseme iliştirerek elindeki silahı beline takıp arkasına döndü ve geldiği yöne doğru 3-5 adım yürüyerek adamının önüne bıraktığı sandalyeye oturduktan sonra, " Numan." Dedi. Yanındaki adamı cebinden bir sigara çıkararak kadına uzattı. Sigarasından derin ber nefes çekerek bacak bacak üstüne attı. " Derdim ne? Gülümseyerek sigarasından bir nefes daha çekti. " Seninle derdim Haşim'den kalma. Sen nasıl onu hiç acımadan öldürdüysen bende seni acı çektiğinden emin olarak öldüreceğim. Ne yaptınız? Her neyse... Yalnız bu kızla evlenmeni hiç beklemiyordum bak." Derken işaret parmağı Leyla'yı gösteriyordu. " Ama bu da bize yaradı. Sinirlerim dahada gerilmişti. " Haşim olacak aptal kendi kaşındı. Hem senin Haşim'le işin ne. Sanane onun ölümünden. " " Hepsi senin yüzünden!" Diye haykırdı yerinden kalkarak. " Sana olan borcu için vakit tanımadın ona. Acımadan mallarına el koydun. Şirketime haciz koydurdun. Herkese rezil ettin. Sana gelip biraz daha süre isteyecekken kapıdan içeriye bile almadı adamların. Yetmedi öldürdün onu. " Şirketime mi demişti o? " Kimsin sen? " Ben kimim biliyormusun Baran Karamanoğlu... Ben Haşim'in eski karısıyım. Elindeki şirketi ona ben vermiştim. Yani senin yüzünden parçalanıp dağılan şirketi." Duyduğum şeyle dahada şaşırdım. O bana kıstığı gözleriyle bakarken ben gözlerimi önüme çevirip bir süre düşündüm. Şimdi oturmuştu herşey. " Ve bugün sende tıpkı Haşim gibi öleceksin." " Hiç inandırıcı değil. 2. si. Madem karısıydın neden kocana yardım etmedin. 3. sü. Yediği boklardan nasıl haberin olmadı." " Sana açıklama yapmak zorunda değilim ama yinede merakını gidereceğim. Haşim ile evliliğimiz. Ve.. Kendini aklamak için bi boklar çevirdiğini söylemende acınası." Kısa bir sessizlikten sonra gözlerimi karşımdaki kadına diktim. " Kendini çok zeki sanıyorsun değilmi Saye Mercan." Dedim alaycı bir şekilde. "Ama değilsin. Sana açıklama yapmak zorunda değilim ama yinede söyleyeceğim." Dedim onun gibi. " Bir kaç şirket ile görüştükten sonra tecrübeli ve başarılı olan şirketlere rağmen Haşim ile ilk kez ortak bir iş yaptık. Çünkü ona bir şans verip kendini geliştirmesine katkıda bulunmak istedik. Ben konuşurken ilgiyle dinliyordu beni. Bende bu sırada bir yandan elimle ayak bileklerimdeki ipleri çözmeye çalışıyordum. Konuşmalarımla dikkatini dağıtırken elimdeki ve ayağımdaki bağlardan kurtulmaktı amacım. " Başka bir işte yine kendi ile çalışmamızı teklif etti. Ben borcunu ödemesini beklerken Haşim salağı yılbaşında soluğu Kıbrıs kumarhanelerinde almış. 3. Kez kapıma gelir diye beklerken bana pusu atıp kurşun yağdırdığında izleyecek değildim." " Yalan! Öleceksin Baran! Gözlerim korkuyla büyürken, bir yanımda yatan Leyla'ya bir karşımda bana bakan Saye'ye baktım. " Bana inan yada inanma! Öldüreceksen de öldür! Umrumda bile değil! " Diye bağırdım. " Ama Leyla'nın bir suçu yok! Diye bağırdığımda onu duydum... " Baran.." Hemen sevdiğim kadına döndüm. " Leyla.. " Nihayet uyandı küçük hanımda." Karşısındaki Saye'yi gördüğü anda yerinden kalkmak istedi ama tıpkı benim gibi kıpırdayamadı. " Baran... Dedi panikle. " Saye Mercan. Leyla önce kocaman gözlerle baktı kadına. " Senn.. Söylediği şeylere anlık gülme isteği gelmişti. Bu kız hangi ortamda olursa olsun şaşırtıyordu beni. " Senden olsa, olsa hayalet olur." " Leyla kes şunu." Dedim. Vaktinden önce öldürtecekti kendini yoksa. " Leyla'nın Haşim'in ölümüyle alakası yok. Bırak gitsin." Leyla hızla bana döndü. " Ne? " Leyla sen bu işe karışma! " " Ne demek karışma! " Kes sesini leyla! " Ben bağırınca anında sustu. " Saye! " Dedim yeniden. " Sana her şeyi anlattım. " Hayır! " Leyla!" Diye bağırarak gözlerimi Leyla'ya çevirdim. Alt dudağını ısırmış ağlayan gözlerle bana bakıyordu. " Ne dediysem o! Saye'nin gözlerine diktim gözlerimi. " Saye seni öldürürüm! Öfkeyle yüzüne bakarken, sözlerim onun umru bile olmamıştı. " Saye Hanım! " Diyerek araya giren sesin sahibi Doğan'dı. Saye'nin özel sekreteriydi bu adam. " Hâtâ yapıyorsunuz. Saye' nin sinirli bakışları birden Doğan'a döndüğünde elindeki silahı adama çevirip hiç düşünmeden tetiğe bastı. " Baran'ın tarafına geçtiğini biliyordum." Alakası bile yoktu. Numan şaşkın ve korkan gözlerle kadına bakarken birden geriye dönüp yeniden silahı bize çevirerek iki adımda yanıma kadar geldi. Gözlerime bakarak namnuyu Leyla'ya çevirdi. " Son duanı et Leyla Karamanoğlu. " |
0% |