@azamet_29_2
|
" Abi beni burdan alırmısın?" dedim zorlukla. " Civciv..? " " Abi beni alırmısın? " Tamam... Kızın ağlaması hıçkırıklara dönüşürken, " E..Ev deyim." Dedi. Kapanan telefonu masaya bırakarak ağlamaya devam ederken Şeker Hanım geldi yanına. Oturan kıza sarıldı. " Ablama kuzum. " Herşey yoluna girecek gör bak." Dedi yaşlı kadın bu kez. " Figen bakma öyle su ver kızım." " Tamam." Hemen bir bardak su doldurup getirdi. Şeker Hanım aldığı bardağı kıza verirken, " Hadi iç şundan." Leyla bardağı dudaklarına götürüp bir yudum aldı. " Teşekkür ederim." dedikten sonra yavaşça masadan kalkıp salona yürüdü. " Kızım bir kaç lokma yeseydin bari." Leyla'nın hâline oda üzülüyordu ama elinden birşey gelmiyordu. " Canım istemiyor Şeker teyze." Leyla koltuğa kadar geldi, oturdu. Annesinin kollarının arasında uyurken nede mutluydu, huzurluydu. Keşke büyümeseydim. Dedi mırıltılı sesiyle. Aradan geçen bir süreden sonra kapalı gözleri uykuya doğru kayıp gitti. Gözlerini açtığında yanı başında abi dediği Salih vardı. O derin uykudayken gelmiş, koltuğun yanı başına diz çökmüş kızı izliyordu. Uyurken bulduğu kızı biraz olsun dinlensin diye uyandırmak istememişti. Kendisi uyansın diye beklemişti. Leyla Salih'i görür görmez yerinden doğrularak oturdu. Abi dedi kollarını boynuna dolarken. Başını omuzuna koydu. Sulanan gözleri damla damla aktı. " Hiişşttt! " Abi hiç birşey sorma. Adam biraz uzaklaşarak kızın sulu gözlerine baktı. Belliki canı yanıyordu. " Tamam." Dedi. " Hadi gel.." Yerinden kalkıp kızıda kaldırdı. Bir kolunu kızın beline doladı arkasından. Diğer eline kızın valizini aldı. Birlikte çıktılar kızın bir süredir yaşadığı bu evin kapısından. Bahçeye yürüdüğü bir kaç adımdan sonra durdu kız, geriye döndü baktı. Sonra tekrar önüne döndü ve devam etti. Pes ediyorum. Bir süre ara vermeliyiz belkide. dedi içinden. Salih'in açtığı kapıdan arabanın ön koltuğuna geçip oturdu.. " Seni Nergiz'e götüreyim. Bir süre onunla kal." " Salih abi.. " " Efendim." " Bir süre yalnız kalabileceğim bir yer varmı? " " Yalnız kalmak derken.? " " Yalnız kalmak işte. Yalnız kalıp, düşünmek için." " Bak Civciv... Imm. Nasıl anlatsam bilemiyorum. Sen o kazma herife bağlanıp onunla evlenmişsin. Onu ne kadar sevdiğin ortada. Onunda seni ne kadar sevdiği yaptığı haraketten belli zaten. Yanii...Sevdiği kadını unutmayı oda istemezdi. Başına gelen bu şey heralde dünyadaki en şanssız adamın bile başına gelmez." Direksiyonu tutan elleri öyle sıkıyordu ki eklem yerleri beyazlamıştı. " İkinizinde durumu zor ve hiç birimizin elinden birşey gelmiyor. Sabırla beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok yani." " Bekliyordum abi. Yemin ederim sabrediyordum. Ama belden aşağı vuruyor zalim herif. Odasına almasın diye adam bile dikmiş kapısına. Ben yanında kalmayım, ondan nefret edeyim uzak durayım diye bilerek canımı yakmaya çalışıyor. Açıkca söyledi, beni istemiyor. Derken gözleri yine doldu. " Bir süre birbirimizi görmesek daha iyi olacak galiba. İş gezisine gitti derim..." derken buruk bir gülümseme belirti dudaklarında. " Kendimi avuturum. Dönüşünü umutla beklerim. Ama ya... Başını önüne eğdi kız. " Bunu düşünmek bile istemiyorum abi." " Tamam." dedi Salih. Kızın haline bakıp hak verdi. " O zaman seni bizim Canan'ın evine bırakayım. Canan bir süreliğine Mersin'e gitti, onun evinde kalabilirsin." " Olmaz abi kızın evinini o yokken kullamam." " İtiraz istemiyorum Civciv. Leyla itiraz etmedi, edecek hali yoktu zaten. " Tamam." Dedi Karanlıkta yol alan araç uzaktaki semtlerin birinde 3 katlı bir binanın önünde durdu. Önden Salih arkadan Leyla indi araçtan. Salih araçtan kızın valizinide alıp binanın önüne beldi. Cebindeki anahtarı çıkarıp kapıyı açtığında Leyla'nın meraklı bakışları dikkatini çekti. " Canan giderken anahtarını bana bırakmıştı. Paşa'ya bakmamız için." " Paşa? " " Canan'ın papağanı. Zoraki gülümsedi kız. " İlgilenirim." Abi kardeş içeri girip merdivenleri çıkarak 1. Kata geldiler. Salih dairenin kapısını açarak elinde valiz içeri girdi önden. " İçeri gel." Kız çekinerek girdi içeri. Direk salona geçti kız. Karşılıklı duran bordo renkli 2 kanepe, çaprazda 2 berjer ortada bir sehba, giriş duvarında bir televizyon ve ünitesi, kanepenin hemen yanında küçük bir sehpaha, üzerinde de Paşa'nın kafesi vardı. Paşa'nın yanındaki kanepeye geçti. Gözleri gelenlerle neşelendiği için sürekli hareket eden gri kuşta öylece oturuyordu. Salih ayakta kıza baktı bir süre. " Karnın aç mı? " Aç değilim sağol abi. Abi..." " Efendim." " Bana söz ver." " Ne sözü? " dedi Salih şüpheli şekilde bakarken. " Burda olduğumu ikimizden başka kimse bilmesin. Hiç kimseye bir açıklama yapacak halde değilim. " " Söz, sen isteyene kadar kimse bilmeyecek." Salih kızın yanına geldi ve oturdu. " Civciv... Kız Salih'e bakarak başını salladı. " Hadi ben gideyim sende yat dinlen." ***** LEYLA'DAN Aradan 10 gün geçmişti. " Seni kaçak. Eminim başka kelimelerde söylüyordu ama son bir kaç gündür sadece beni taklit ediyordu. Çünkü Son günlerimin özeti bu şarkıydı işte. " Unuttun mu beni. Bu kuşlar gerçekten taklitciydi. Kanepeye oturup dizlerimi kendime çektim. Çenemi dizlerimin üzerine koydum. " Paşa. " dedim gri tüylü, siyah gagalı kuyruğunda kırmızı tüyleri olan kuşa bakarken. " Yaşamak zor geliyor bazen " Ölsem keşke! dedi anında tekrar ederek. Şuan toprakta olmaları farketmiyordu. Eminim hâlâ sıcaktı koynu ikisininde. " Paşa... Hatırlasa beni arardı değilmi? Derken başım önüme düştü. " Belkide hatırlamak istemiyor. Başım hâlâ önümde, kaderin böyleymiş Leyla! Dedim. Bu nasıl kaderse... O an o güne döndü zihnim. Baran'la bana deli raporu mu aldın diye tartışmış, koltuktaki yastığı arkası dönükken Baran'a fırlamıştım. Baran'ın bana sarılışı, tutkuyla öpüşü yeniden canlandı zihnimde. Baran ilkim olmuş bedenimle ruhumla onun olmuştum. Pişman olmayacağım demiştim. Olmamıştımda. En güzel gecelerimi onun yanında, teninin kokusu ve sıcaklığıyla koynunda geçirmiştim. O zamanlar geçmişte çektiğim acılara rağmen Baran'la birlikte mutluluğa açılan bir kapıdan geçtiğimi sanarken, şimdi kapılar yüzüme kapanıyordu bir bir. Baran benim ilkimdi. Ve sonum. Derin bir nefes aldım. Bu adam benim karşıma çıktıysa boşa değildi. Bizim kaderimiz birlikte yazılmıştı, bundan emindim. Herşey yoluna girecekti. Sadece biraz daha sabır gerekiyordu buna inanıyordum. Zihnimdeki düşünce fırtınası yavaş yavaş dinip üzerimdeki ağırlıktan kurulurken, sis altındaki beynim uyuşmuş gibi hissediyordum. Paşa, " Kapı! Kapı!" dediğinde, " Duydum." diyerek yerimden kalktım. Tam kapıya doğru bir adım atmıştım ki bir anda dönen başımla geriye sendeleyip oturdum. Ellerimi kararan gözlerime kapatarak bir kaç saniye kendime gelmeyi bekledim. Sanırım tansiyonum düşmüştü. En son ne zaman ve ne yemiştim ben?Düşündüm ama hatırlayamadım. Kendime gelince kalkıp kapıya yürüdüm. Çelik kapının deliğinden dışarıya baktığımda 4 gün önce gelen Salih abiyi gördüm. Beni kontrole gelmişti yine. Ellerimle saçlarımı ve üzerimi düzelttim. Beni perişan görmesin istedim ve kapıyı açtım. " İyi akşamlar Civciv." diyerek içeri girdi. " İyi akşamlar abi." Direk mutfağa geçip elindeki poşeti masaya bırakırken, " Çayın yanına börek aldım." diyince masajı aldım. " Hemen koyarım." Tezgâh üzerindeki çaydanlığı doldurup ocağa çay suyu koydum. Zaten acıkmıştım o yüzden nazlanacak değildim. " Sağol abi." diyerek Salih abiye dönmüştüm ki gözünün yanındaki morluğu farkettim. " Abi ne bu halin? Ne oldu? " Salih abi mutfaktaki sandalyeye geçerken gülerek, " Batuhan denen herifle kapıştık." " Ne, neden.? " " Kaç gündür beni arıyordu. İlk gün seni Nergiz'in yanına götürdüm diye düşünüp, oraya gitmiş. Nergiz'in yanında seni bulamayınca, dahası Nergiz'den kalayı yiyince beni aramış. Bende açmayınca sürekli arayıp durmuş. Yine açmayınca sinirle soluğu benim yanında almış. Nerde olduğunu sordu. Söylemedim. Tartıştık." " Oda sana vurdu mu? " " Evet ama kendide yedi bi kaç yumruk." dedi gülümseyerek. " Zaten sinirimi bozuyordu o ikisi bahanesi oldu. Yinede nerde olduğunu öğrenmek için dayağa bile razı olunca, bende söyledim. " " Söyledin mi, gerçekten mi? " " Nerde olduğunu değil ne istediğini söyledim. Yalnız kalmak, kimseyle konuşmak istemiyor dedim. Biraz yalnız bırakın dedim." Suyun kaynama sesiyle birlikte sessizce tezgaha dönüp çayı demlerken, kısa bir süre sessizlik oldu. Devamında mekanik bir sesle, " Hastaneden çıkmış. Evindeymiş. Sessiz, poşetin içindeki böbekleri çıkarırken durdum. Boğazıma bir yumru oturdu. " Civciv... Yarın sabah ilk iş birlikte ya şirkete ya evine gidiyoruz. Gidelim ve konuşalım. Bu şekilde kendini üzüp duracağına bi hal çaresine bakalım." Börekleri keserek tabaklara koyarken başımı iki yana salladım. " Hayır abi." " Hayır mı? " " Yanına gidip nefretle bakan gözlerini görmek istemiyorum. " Ciddi olamazsın." " Yarın ilk iş kendime bir iş bakacağım. Tabakları masaya koyarken Salih abi durgun şekilde bana bakıyordu. " Tamam. Benden uzaklaşırken, " Canan aradı. 2 ay daha gelemiyormuş. Evde istediğin kadar kalabileceğini söyledi. Paşa'ma iyi baksın dedi birde." Gülümsedim. Çayları doldurmak için tezgaha yürürken, " Yarın eski arkadaşlardan bir ikisiyle görüşeceğim. Takside çalışmak için. " " Taksi? Saçmalama ne taksisi? " Takside çalışmayı seviyorum, rahat ve stres olmayacağım tek iş." Salih abi derin bir nefes çekti stresli. " Tamam ya. Sami babayla konuşurum o zaman." dedi Salih abi. " Ondan başkasına güvenmem. Tanıdığım babacan biri. Durağı var." " Tamam." Dedim çaylarıda masaya bırakarak. Birlikte çay içip böreklerimizi yedik. " Ben artık gideyim. Salih abiyi yol ettikten sonra masadaki tabakları ve bardakları lavaboya bırakıp masayı silerken kapı zili yeniden çaldı. Salih abi kesin bir şey söylemeyi unuttu diyerek kapıyı açtığımda iki sinirli yüz bana bakıyordu. Batuhan ve Nergiz.. Gözlerimi devirerek geriye dönüp mutfağa ilerlerken arkamdan, " Sen ne yaptığını sanıyorsun? " Çay sıcak istermisiniz? " Birden kolumdaki el ile arkama döndüm. Öfkeli gözler gözlerimdeydi. " Hani pes etmeyecektin. Kaşlarım çatık hırsla çektim kolumu. " Börekte yermisiniz? " Leyla..." Dedi Nergiz üzgün sesiyle. " Salih abiyi takip ettiniz değilmi? " Diyerek masaya oturdum. " Neden burdasın? " Bana nefretle bakan gözler dayanma gücümü çekip aldı. O evde kalsaydım yine öyle bakacaktı bana. Yada hiç gelmeyecekti eve. Beni... Burda ve sabırla bekleyeceğim." " Burda mı kalacaksın? " Nergiz'e baktım. " Yarın işe başlayacağım. " İşmi? Taksimi? Batuhan'a baktım bu kez. Gerçekten çok kötü bakıyordu gözleri. " Onun karısı olduğumu o kabul etmedikten sonra, bir önemi varmı sence? " Hızla ayağa kalktı. " Hemen şimdi benimle geliyorsun. " Hıh! " dedim yine buruk bir gülümseme ile. " Öylemi... " Baran'ın duyması gerekmiyor." " Sağol Batu gerek yok. " Leyla..." " Yeter Batu! Sessizce yerlerinden kalktılar. " Bari benim yanıma gel Leyla." " Sağol Nergiz, gerek yok. " Leyla. Bir ihtiyacın olursa ara mutlaka. Unutma sen hâlâ yenğemizsin." " Yenge? Yenge ha! Neden hiç öyle hissetmiyorum peki." & Ertesi gün Salih abi geldiğinde Batuhan'ın ve Nergiz'in geldiklerinden bahsetmedim. Salih abi ile Sami baba dediği yaşlı adamın yanına gittik birlikte. Salih abi, " Sami baba kardeşim sana emanet ha! " diyerek kendi işinin başına dönmek üzere bana sarılıp, Artık taksi şoförü Leyla olmuştum yeniden. Saçlarımı toplayarak kasketin içine sıkıştırarak başıma taktım. Sonrada sıradaki taksiyi alıp trafiğe çıktım. |
0% |