@azamet_29_2
|
Salih abi delirmiş, kendi etrafında tur atarken Sami baba canı sıkkın onu izliyordu. Yetmez gibi az ilerde duran siyah araç ve Batu'yu da görünce inmekten vazgeçip şoföre beni bir pansiyona götürmesini söyledim. An itibarıyle yalnızdım. Şoför direksiyonu caddeye çevirerek yola devam etti. " Hangi pansiyona gitmek istersiniz." " En uzaktakine." " Peki." ***** Ben... " Abi, iyimisin? " " Gidelim." Yerimden kalkıp kapıya yöneldim. Aynı koku duruyordu. Gömleğimi parmak uçlarımla tutarak burnuma yaklaşırdım. Kokuyu yeniden içime çekerken bir flaş daha patladı beynimin içinde. " Kokun..." Diyerek çektiğim nefes.. Önümdeki çıplak beden. " Kokun en sevdiğim koku. " Hı! Diyen ses... Ellerimi kulaklarıma kapattıım zihnimdeki sesi oraya hapsedercesine. Olduğum yerde donmuş dururken Batu'nun sesi geldi kulaklarıma. " Abi.. " Başımm.." dedim elim alnımda öne eğilerek. " Mete! " dedi geriye doğru. Elimle duvardan destek almaya çalıştım ama olmadı. Sendeledim. Erol tuttu kolumdan. " Abi!! " Dedi panikle. Bir kolumdan Batuhan tutarken Erol diğer koluma girdi. " Beynim patlatacak sanki." dedim başımı ellerimin arasına alıp sıkarken. Mete hemen yanıma geldi. " Abi birşeyler mi hatırladın? " Batu," Ne?! " derken " Görüntüler.." Dedim. " Kısa. Kısa.." Ölçmesi bitince, " Tansiyonun düşmüş abi. " Bu başağrısı neden geçmiyor Mete? " Soru Batu'dan geldi. Mete bir yandan koluma yeni bir damar yolu daha açarken bir yandan cevap verdi. " Ben notolojik değil de piskolojik olduğunu düşünüyorum abi. Baran abi. Ne zamandır birşeyler hatırlıyorsun? Yanılmıyorsam şirkette fenalaştığından beri.? " Sessiz ve gözü kapalı başımı salladım. Batu araya girdi. " Fenalaştığında başını yere çarpmıştı. " Olabilir abi. " Uyanmadan önce bir rüya gördüm. Ayakkabılarımı giyerken de geçmişteki bir anıyı." derken kolumda bir yanma hissettim. Mete ilaç veriyordu damar yolundan. " Az önce de koridorda bir anı... " Kokumu? " dedi Batuhan. " İğde çiçeği." " İğde çiçeği kokusu. Neden üzerimde? " Gözlerimi açtığımda karşımdaki Batu ve Erol birbirlerine baktılar. " Neden üzerimde siz biliyorsunuz değilmi lan!? " İlacın etkisi yavaş yavaş kendini belli ederken Batuhan, " Abi " Nasıl haberi oldu?" Eliyle saçlarını karıştırıdı. " Şey.. " İyi halt etmişsin." " Bir süre yanında yattı sanırım. " Neden derken dilim dolanıyordu. Anında Mete'ye çevirdim gözlerimi. " Ne verdin lan bana? " Dedim. " Abi seni rahatlatacak bir ilaç." " Ulan!" dedim sinirle. " Defolun, rahat bırakın beni. " & Duyduğum kurşun sesi ve Baraann! diye bağıran Leyla'nın çığlığı kulaklarımda çınlarken kanter içinde uyandım gördüğüm rüyadan. Aklım başıma geldiğinde kendi yatağımda kendi odamdaydım. Şaşıracak bir şey değildi tabi. Ama aldığım ilaçlar içmişim etkisi yapınca her uyandığımda etrafıma bakıyordum. Bir anda yine o ağrı saplandı başıma. Ellerimin arasına aldım başımı. Bütün gücümle şakaklarıma bastırıyordum. Geçsin, geçsin artık bu ağrı. Dün hastanede yeniden tahliller yapılmış, yeniden MR çekilmiş temiz çıkmıştı. Ama.. O sırada başımdaki ağrı dahada artarken bu ağrı yüzünden kafamdaki damarlar patlama noktasına gelmişti. " Pis sapık. " Ne? Kahkaha atan kendi sesim... Artan ağrı ile öne doğru eğildi bedenim. Başımdaki acı bütün hücrelerime dağılıyordu sanki. " Hiç aklıma gelmemişti. Daha az önce senden başka bir kız girmedi bu eve demedim mi? " Ve Leyla'nın bana bakan yüzü... Yerimde doğrularak aynaya döndüm. Gözleri kızarmış olan yansımama baktım. Bir şeyler hatırlıyordum evet. Ama içimde 2 Baran vardı sanki. Biri ne Leyla'yı ne anıları kabul etmiyor, diğeri herşey gerçek sen değiştin diyordu. Kafamın içinde kendi sesim, Leyla'nın sesi, kulaklarımdaki uğultu. Dayanamıyordum artık. " Geç artık geç la*et ağrı! Ellerim yumruk olmuş aynaya yaslı, avazım çıktığı kadar bağırıyor başımı arka arkaya aynaya vuruyordum. Sonra bir kere daha vurdum. Hâlâ bağırıyordum. Alnımdaki acı başımdakini bastırır sanıyordum. Bir kere daha vuracakken bir anda dolap ile aramda beliren Şeker teyze ile geriye itildim. Ne zaman geldiğini anlamazken aynanın kırık camlarına basarak geriledim. " Oğlum! " Bırak Şeker teyze! " Elim hâlâ başımda ağrının verdiği acıyla dişlerimi sıkarak dizlerimin üzerine bıraktım kendimi. Bir elim başında bir elim yerde inliyordum. " Abi. " Delirdim lan, delirdim! Yakamdan tuttu Batu aniden. Sarsarak, " Kendine gel abi yapma! " " Batu." dedim acınası halimle inleyerek. " Batu... " Abi kalk hadi.." Şeker teyzenin ve Batu'nun yardımıyla yerimden kalkıp yatağa oturdum. Az sonra hafiflemeye başlayan ağrıyla sinirle gülümsedim. " Bi yerlere kafa atmam gerekiyormuş demekki." Dedim. Şeker teyze aceleyle çıktı odadan sonra elinde ilaçla geri döndü. " İç şunu abi." Dediğini yapıp ilacı içtim. " Saat kaç." " Akşam 7" Kendimi geriye bırakarak yatağa uzandım. Başımdaki ağrı dahada hafiflemeye başlarken rahatlayan damarlarımla bastıran uyku ile gözlerimi kapattım. & Ne kadar zaman uyudum bilmiyorum ama uyandığımda ağrı tamamen geçmişti. Bu haplar ağrıyı geçici olarak kesiyordu. Yataktan kalkıp kenarına oturdum. Gözlerimi saate çevirdim. 12 ye geliyordu. Yerimden kalkıp banyoya yürüdüm. İşlerimi hallettikten sonra, sıcak bir duş almak için musluğu açtım. Su ısınınca üzerimdeki kıyafetlerden kurtulup akan suyun altına girdim. Ellerimi duvara yaslayarak üzerimden akıp giden suyun altında öylece bekledim. " Baran aklını topla." dedim kendi kendime. " Doğruyu bul ve yap. O la*et adam değilsin. Değişmişsin. Duvardaki yumruklarımı dahada sıkarken kalbinde bir ağrı hissettim ve nefes alamadığımı... Suyu kapatıp kabini açarak derin bir nefes çektim ciğerlerime. Arka arkaya nefesler aldım. Biraz olsun rahatlamanın ardından hızlı şekilde duşumu alıp çıktım. Salona indiğimde mutfaktan sesler geliyordu Batu ve Erol mutfaktalardı. Hızlı adımlarla garaja doğru ilerlerken Azad çıktı önüme. " Abi? " " Anahtarları ver." Azad arkamdan gelen varmı diye baktı önce. Ardından, " Batuhan abi? " " Tek çıkıyorum anahtarı ver." " Abi.. Anında yakasında tutarak kendime çektim. " Ver lan anahtarı.! " Mecburen çıkarıp verdi anahtarı. Anahtarı aldığım gibi garajın önünde bekleyen araca doğru giderken durup arkama döndüm. " Beni görmedin." Sessizce başını salladı. Ama söyleyecekti biliyordum. Işığın değişmesini beklediğim sırada Leyla geldi aklıma. Onu korurken yaralanıp yine onu unutmuştum. Karım dediğim kadını nasıl unutmuştum ben. Dahası öğrendikten sonrada kabul etmemiş yanımdan kovmuştum. Yinede ısrarla yanımda kalmıştı. Sahip çıkmıştı evliliğine. Ama ben... Aklıma gelen şeyler vijdanımı zorlarken kafamı direksiyona vurdum arka arkaya. Allah benim cezamı versin. Sıçtığımın beyni. Arkamdan gelen korna sesleriyle ilerlemeye devam ettim. Nereye gittiğimi bilmeden sadece sürüyordum o kadar. Bir anda Leyla'nın sözleri geldi aklıma. Hemde her bir kelimesi. " Bu kadar mı görmek istemiyorsun! Neden bir kere olsun hatırlamaya çalışmıyorsun! Neden bu kızında canı var, canı yanar üzülür demiyorsun! Böyle yapacaktın neden zorla aldın hayatına, neden sevdin, neden ilkim olup benimle evlendin!? Senden uzak durmak için, senden kaçmak için o kadar uğraştığımda bırakmazken nerdeydi aklın! Sakın bana seni hatırlamıyorum bu yüzden de istemiyorum deme. Anladım mı? UNUTMAYACAKSIN!! Bir kadını ayakkabısını bağlayacak kadar seviyorsan unutmayacaksın! YOK! " "Zalimsin Baran Karamankoyunu!" " Çok zalimsin.! Hatırladığım sözlerle başımdaki ağrıyı yeniden hissetmeye başladım. İlkim oldun demişti. " O kurşun beynimi patlatsaydı keşke." dedim bütün sinirimle direksiyonu yumruklamaya başlayarak. " Kafamı hem dağıtmak hem toplamak için iyi bir yer. Ayık kafayla hatırlamıyorsam belki sarhoş olunca hatırlarım." Dedim. Bu bahaneydi belkide. ***** Baran arabayı kenara çekip anahtarı valeye fırlattı. Sonrada hiç oyalanmadan içeriye girdi. Girer girmezde kalabalığın içinden geçerek barın olduğu bölüme gelip yüksek sandalyeye oturdu. " Hoş geldiniz Baran Bey ne alırsınız?" " Votka." " Hemen." diyen barmen hızlı şekilde hazırlarken adam elini alnına bastırdı yine. Barmen hazır olan kadehi Baran'ın önüne bırakırken, " Şişe kalsın." Dedi adam. Barmen şaşırarak bakarken, " Kalsın dedim sen işine bak." diye hırladı. " Peki Baran Bey." diyen adam şişeyi bırakıp arkasına dönerek işine devam etti Kadehi bittiğinde kendi doldurdu Baran. İlk kadehdeki gibi iki seferde boğazından aşağı yuvarladı alkollü sıvıyı. 3. yü doldururken, " Baran Bey. Duyduğu sesle arkasına baktı Baran. Safira tam arkasındaki sandalyede oturmuş elindeki içkisini içiyordu. Baran aldırmadan önüne döndü. Onu burda görmek kötü bir tesadüften başka bir şey değildi. Elindeki kadehi dudaklarına götürecekken Safira girdi görüş açısına. Kadın arkadaki sandalyeden kalkıp tam önündeki sandalyeye kuruldu.. Ardından yırtmaçlı mini eteğine aldırmadan bacak bacak üstüne atarak, " Sizi burada görmek ne hoş. Baran elindeki kadeh dudaklarına dayalı karşısındaki kadına baktı. Yukardan aşağı süzdü. Sonra önüne döndü. Kadına aldırmadan elindeki kadehi tek yudumda bitirdi. " Kötü." " Şuan yeri ve zamanı değil farkındayım ama teklifimizi kabul edip et..." Şuan hiç bir şeyle ilgilenmiyorum Safira hanım. Projenizi de umursamıyorum. Kendinize başka bir ortak arayın." Kadın duyduğu cümlelerle kısa bir şok yaşadı. Zaten başkalarıyla görüşmüş ve kimse kabul etmediği için gelmişti Baran Karamanoğlu'na. Dişlerini sıkarak baktı adamın aldırmaz yüz ifadesine. " Ama Baran Bey.." " Size ilgilenmediginmi söyledim. Kadın sinirle önüne dönerken öfkeden yüzü kızarmıştı. Baran elindeki şişeyi yeniden kadehinin üzerine doğru eğdi. Kız aklına gelen şeyle ne yaptığını fazla düşünmeden hızla elini çantasına attı. İçinden aldığı küçük kırmızı hapı elinin parmaklarının arasına sıkıştırdı ve hamlesini yaptı. Baran kadehi kavrayarak kaldıracakken Safira elini kadehin üzerine kapatarak engel oldu. " Baran Bey çok hızlı içiyorsunuz ara verin bence." Baran sinirle baktı kadına. İki parmağı ile tuttu bileğini ve yana savurdu. " Sizi ilgilendirmez." Elindeki kadehi inadına yapar gibi tek seferde içti bu kez. " İstesende istemesende bu gece benimlesin Baran Karamanoğlu. Sabah olduğunda emrime amade olacaksın." dedi içinden. Aradan geçen yarım saat sonra Baran içkisine katılan ilaç yüzünden olması gerekenden daha fazla sarhoş olmuş aklı dahada bulanmıştı. An itibariyle düşünemez ve ne olduğunu anlayamaz hale gelmişti. Zorlukla cebinden çıkardığı parayı bar tezgahına bırakarak yerinden kalkıp eve gitmek istedi. Ama yürümek bir yana ayakta duramıyordu. Safira halini gülümseyerek izledikten sonra ayağa kalktı. " Baran Bey. Baran yanındaki kadına çevirdi gözlerini. Ama görüşü tamamen bulanık duyduğu ses tamamen yakılıydı. " Gelin size yardım edeyim." Adamın kolunun altına girip birlikte yürüdü. Yine birlikte çıktılar mekandan. Sonunda arabaya bindiklerinde Baran dönen ve ağrıyan başıyla uğraşırken Safira halinden memnundu. " Otele gidiyoruz." Dedi. Bir süre yağmurda ve sıkışık trafikte ilerledikten sonra otelin önünde durdu siyah lüks araç. Önden inen şoförün açtığı kapıdan birlikte inip girişe doğru ilerlerken kız yine Baran'ın kolunun altındaydı. Bir kaç adım sonra, " Baran..." Baran kendi adını duyarak durdu. Bir süre öylece baktı. Kim olduğunu anlamaya çalıştı ama olmuyordu. Ne düşünceleri ne aklı ne fikri adama itaat edip bir araya gelmiyordu. Baygın bakan gözlerle elini alnına bastırdı. " Başım." Dedi. O dayanılmaz ağrı yine gelip bulmuştu adamı. " Gel." diyen Safira adamı çekerek uzaklaştırırken geride yıkık bir ruh bıraktığının farkında bile değildi. Safira ve Baran kapıya doğru yürüyüp içeriye girdiler. Kız yanında adamla lobiye bakan resepsiyona kadar gelerek görevlilerden anahtarını istedi. Otelden gece kulübüne gitmek için çıkarken sarhoş olup kaybetme ihtimaline karşı resepsiyona bırakmıştı anahtarını. Adamlar kadının yanındaki başı önüne eğik adama bakarken kadın yüksek sesle, " Anahtarım! " dedi. Görevli adam anahtarı çıkarıp kadına uzatırken Baran'ı tanıdı. İki adam önce birbirlerine baktılar. Biri diğerine göz işareti yaptıktan sonra, Baran'ın kolunun altına girip, " Baran beyle ben ilgilenirim siz rahatsız olmayın." Dedi. Kadın anlamadı önce. " İlgilenmenizi gerektiren bir şey yok siz işinize bakın." Adam kadının niyetini anlasada bir şey söyleyemediği için, " Kusura bakmayın Safira Hanım. Safira duyduğu şeyle kala kaldı. 15 dakika kadar sonra Batuhan, Erol ve Azad girdi kapıdan. Azad'ın yüzündeki morluk dikkat çekiyordu. Anlaşılan geç haber verişinin cezasını kesmişti birileri. Batuhan önce ertrafa bakındı, adamlarını ve abisini aradı gözleri. Lobide olduklarını görünce koşar adım koltukta ağrıdan kıvranan adamın yanına geldi. Yanındaki iki personele, " İşinize bakın siz." diyerek yolladıktan sonra Baran'ın yanına gelip kolundan tuttu. " Abi. Neden haber vermeden gidiyorsun evden. Niyetin beni endişeden öldürmek mi? " " Başım.." dedi Baran yine. " Başım çok kötü." " Kalk! Hemen hastaneye gidiyoruz.! Erol yardım et." Baran Erol'un ve Batuhan'ın yardımıyla ayağa kalktı. Ama bir anda kanamaya başlayan burnu ve dönen başı ile dizlerinin bağı çözüldü. İki adamın kollarının arasına yığıldı kaldı. ***** Gözlerimi açtığımda yanımdaki Mete tansiyonumu ölçerken Batu odada ileri geri yürüyor kendi kendine söyleniyordu. Mete'nin, " Abi? " Abi? " Geçmiş ağrımıyor." Bir anda bağırarak konuşmaya başladı Batu. " Senin derdin ne? Benide mi çıldırtmak istiyorsun? " Ne oldu? Nasıl buldunuz beni? " Derin bir nefes alıp verdi. " Büyük oteldeki adamlar haber verdi. İçip içip sarhoş olup Safira ile oraya gitmişsin. " " Ne? " Dedim şaşkın. " Ne Safiras'ı ne gitmesi. Batu Mete'ye baktı. " Ne? " Hatırlamaması normal ilacın etkisi olmalı." Dedi Mete. " Ne!? " Hap almışsın! " Sinirle baktım Batu'ya. " Abi yavaş. " Siktir git lan! " Kanında başka bir madde çıktı abi." Mete'ye baktım bu kez. " Ne maddesi? " " O kırmızı haplardan işte." Elimi alnıma bastırdım. Ben hap içecek kadar aciz biri değildim. Kafamı kesseler kullamazdım. " Biri vermiş olmalı. Da. Kim?" " Erol! " Diye bağırdım. " Geçmiş olsun abi nasılsın? " " O kulübe git. " Tamam abi." Aklıma gelen şeyle Batuhan'a döndüm. " Batu.." Ne var?! " Dedi hâlâ siniri burnunda. " Leyla nerde? " " Ne? " dedi sorduğum soruya şaşırarak. " Leyla nerde? " Ne bileyim." " Ne bilmemesi lan. Sen mi bilmeyeceksin. Nerde?" " Valla bilmiyorum. Yani kaldığı evi biliyorumda, şuan nerde onu bilmiyorum. Eliyle alnını sıvazladı. " Ama Salih bilir. Öğrenirim." " Öğren.. Bunu söylerken sol yanımda bir ağrı hissettim. O sırada kapı tıkladı. Önce bana bakıp, " Baran Bey geçmiş olsun." Başımı salladım sadece, teşekkür anlamında. Mete'ye döndü sonra. "Mete biraz konuşa bilirmiyiz? " Hâlini şüpheli bulup itiraz ettim. " Ne konuşacaksanız burda konuşun. Kadın biraz tedirgin, " Şey! Aslında bende onu anlamak için geldim. Sizinle ilgiliyse bilmeniz gerek diye düşündüm." " Ne diyorsun doktor? " Şey. Dün gece bir hasta geldi ambulansla. Bayan bir hasta. O anda kafamın içinde bir görüntü canlandı. Hayal meyal bir görüntü. " İlk müdahalesini acil serviste yaptık." " Bizimle ilgisi ne?" dedi Batu. Kadın bana bakıp, " Kadının soyadı." Dedi. " Karamanoğlu.. Anında ayağa fırladım. " Ne ne diyorsunuz? Eminmisiniz? " " Eminim." " Kahretsin. Şimdi nerde burda mı? " Kaçtı." " Ne?! " Dedim şaşkın. " Kaçtı! Batuhan'a döndüm. " Batu Salih'i ara hemen. Bulmalıyım onu! " Hızla yerdeki ayakkabılarımı girerken, " Hemen çıkalım." Dedim. Acele etmeliydim. " Baran Bey! " Diyen kadına baktım dönüp.. " Bayan... Hamile." Ben duyduğum şeyle ikinci şoku yaşarken Mete ve Batu'dan kocaman bir " NE!! "Geldi. Bütün bedenim donup kalmıştı. " Ne dedin sen? Şaşkınlıktan o kelimeyi söyleyemiyordum. " Doğru." Onaylayan o kelimeyle ellerimi saçlarına geçirerek kendi etrafında bir tur attım. Korku, sevinç, endişe, merak, heyacan. Bir duygu girdabına düşmüş gibiydim. " Onu hemen bulmalıyım. Derken 3. Şoku yaşadım duyduğum son cümle ile. " Hamileliği sonlandırmak istiyor. Babasız bir bebek istemediğini söyledi. Belkide şuana kadar yapmıştır." |
0% |