Yeni Üyelik
44.
Bölüm

İ.Y 42 Sürpriz.

@azamet_29_2

Hastanedeki son kontrollerden sonra Baran ile birlikte çıktık hastaneden.
1 saat kadar sonra Erol ve Batu ile birlikte eve gelmiştik.

Durduğumuz yerde arabadan inmeden önce karşımda duran eve baktım kısa bir süre. Bir anlığına tüylerim diken diken oldu.

Baran önden inerek elini uzatarak elimden tutup inmeme yardım etti. Ardından bir anda kucağında buldum kendimi.

" Ne yapıyorsun indir. Kendim yürürüm. Adamlar bize bakıyor."

Derken arkamda gülümseyerek bizi izleyen Erol ve Batuhan'ı gösterdim.

Baran yavaşça kulağıma doğru sokuldu. Nefesini temimde hissederken derin bir nefes çekti kokumu duymak ister gibi.

" Olmaz bundan sonra kendini yormak yok. O ikisinin nereye baktığıda umrumda bile değil."

Hızlı adımlarla eve yöneldi. Baran'ın kollarında girdim ağlayarak çıktığım bu eve. Bu yüzden tuhaf hissediyordum. Bu evde çok şey yaşamıştık Baran ile. Ama en son Salih abiyi çağırıp yıkılmış bir insan olarak, çökmüş duygularla çıktığımı hatırladım. Gözlerim buğulanmaya başlamıştı ki birden,

" Hoşgeldiniiiz!!" Nidaları koptu evin içinde.

Anlık şaşkınlıkla irkilirken Baran'ın boynuna asıldım birden sıçrayarak.
Ne oluyor lan diye düşünürken evdeki kalabalığı görünce anladım ne olduğunu. Hem Baran'ın hem benim tayfa... Tanıdığımız kim varsa şuan bu evin içindeydi.

Anlaşılan taze anne adayı olan Leyla'nın eve gelişini kutlamak için bir süpriz hazırlamışlardı. Baran içeriye doğru yürüyüp beni koltuğa getirerek yavaşça bıraktı.

" Ne yapıyorsunuz burda?
Hemde hepiniz birden. "

" Kovsaydın bari." dedi Nergiz.

" Saçmalama ne kovması. Sadece şaşırdım." Dedim.

Salih abi Mehmet'e bakarak,

" Duyduk ki dayı oluyormuşuz."

Siz nereden duydunuz hemen demeye kalmadan,

" Bizde teyze." dedi Nergiz ve Canan kelimeleri paylaşarak.

" Kutlamaya geldik."

Batuhan girdi araya. Erol'a bakarak,

" Bu durumda bizde amca oluyoruz galiba." Dedi gülerek.

" Gözünüz aydıın.!!! "

Dediler hep bir ağızdan.
Gözlerimi devirdim.

"Sizde baya meraklıymışsınız.
Birilerinin bebeği olsada akraba kimliği kazansak diye."

Baran'a baktım sonra. Kollarını göğsünde birleştirmiş halinden pek bir memnundu. Bu sırada mutfaktan Şeker teyze ve Figen çıktılar. Yanımıza gelip

" Gözünüz aydın Baran oğlum. Çok mutlu olduk." Dedi. Sonrada,

" Masa yarım saate hazır olur."

Diyerek geriye mutfağa doğru yürüdü. Masamı diye düşünürken barın önünde bir kuş sütü eksik olan masayı gördüm. Nede olsa bir kutlamaydı değilmi. Yerimden kalkıp yukarı çıkan merdivenlere yöneldim.
Anında yanıma gelen Baran,

" Leyla nereye? " Dedi.

Fısıltıyla,
" Hastane kokuyorum gidip bir duş alıp, üzerimi değişeceğim."

" Doğru, hadi çıkalım. "

Arkasını dönüp Batuhan'a baktı sonra.

" Biz birazdan geliyoruz" Dedi ve elini belime dayayarak merdivenlere doğru yönelirken benimle birlikte yürüdü.

" Senin gelmene gerek yok."

Desemde önemsemeden yürümeye devam etti benimle. Üst kata çıktığımızda hatırladığım son anılar kıyafetlerimin kendi odamda olduğunu güncellediğinde ilk geldiğim zaman kullandığım odaya doğru yürüdüm. Ama kapıya gelemeden belimdeki el beni diğer odaya doğru çekiştirdi.

" Kıyafetlerim bu.."

Cümlem yarım kalırken kendimi büyük yatak odasında buldum. İçeri girdiğim an itibariyle hareketsizce odayı izlerken arka arkaya geçmiş günlerin anıları canlandı gözlerimin önünde. Baran' la ilk gecemizden başlayarak, ağlayarak çıktığım son geceye kadar herşey bir film matinesinden görüntüler gibi geçti zihnimden.

Örtülen kapının sesiyle geldim kendime. Geriye doğru yarım dönerek baktığımda Baran'ın bana bakan arzu yüklü gözleri gözlerimi buldu. Ağır adımlarla yanıma gelip tam karşıma geçerek gözlerime baktı koyu mavileriyle kısa bir süre daha. Sonra yavaş hareketlerle avuçlarının arasına aldı yüzümü. Bu kez koyu mavileriyle elalarımın arasına köprüler inşa etti gözle görünmeyen ve yıkılmayan.

" Seni çok özledim." Dedikten sonra yüzünü yüzüme yaklaştırırken devam etti.

" Tenini, kokunu her şeyini özledim güzeller güzelim. Bütün yaptıklarım için özür dilerim Leylam...
Nasıl pişmanım, nasıl azaptayım bilemezsin. Ama sana söz veriyorum bundan sonra üzülmene, tek damla göz yaşı akıtmana izin vermeyeceğim, asla! "

Buğulu gözlerim gözlerinde gezerken bir yandan neden son günlerde bu kadar ağlamaklı ve duygusal olduğumu düşündüm. Sonra rahmimdeki miniği hatırladım. Hamileliğim yüzünden hormonlarım alt üsttü. Hemde şimdiden. Buydu sebep.

Gözlerim kendiliğinden kapanırken gülümseyen dudaklarımı buldu dudakları. Sıcacık öperken kollarımı kaldırıp boynuna bıraktı. Sonra kolları ve elleri belime sarıldı. Sağ eli hareketine devam ederek belimden sırtıma, oradan boynuma tırmanırken, arzu dolu öpüşü ateşli bir hâl aldı. Devam ederken beni kendine bastırdı. Nefessiz kalana kadar sürdü öpüşmemiz. Zar zor geriye çekilirken alnını alnıma yasladı. Kapalı gözlerimle,

" Duşa girmeliyim." Dedim.

Yoksa aşağıda o kadar misafir varken burdan çıkamayacak herkesin alay dolu kınamalarına maruz kalacaktım. Gözleri hâlâ gözlerimde olan Baran'ın gülümsemesi sinsi bir hâl alınca,

" Aklından bile geçirme." Dedim aklından geçeni tahmin ederek.

" Bugün uslu çocuğum güzelim. Sadece seni ellerimle yıkayacağım. Ama sonrasına söz veremem." Diyerek banyoyaya yönlendirdi beni.

" Abartma Baran.
Gerek yok! "

Beni dinlemedi bile.
Kısa bir süre sonra duş kabininin içinde Baran'ın ellerinin arasında sıcak suyun tadını çıkarıyordum.
Elleriyle yıkadı yine saçlarımı ve vucudumu, bu kez dahada özenliydi dokunuşları. Bir ara gözleri ve elleri bir süreliğine göbeğimde gezindi. Sanki bebeğimizi görmeye çalışıyor gibiydi bakışları.

Ardından beni durulayıp çıkmama yardım etti. Bornozumu giydirip küçük havluyu saçlarıma bırakıp kucağına alarak banyodan çıkardı. Giyinme odasının önüne getirip yatağın kenarına bıraktı. Saçlarımı elleriyle kurularken başımı kaldırıp yüzüne baktım. Kötü, hatta çok kötü geçen günlerden sonra şuan bu şekilde onun yanında olmak, onun bu şekilde benim yanımda olması sanki rüya gibiydi. Allah'ım ne olur rüya olmasın. Artık huzurumuz bozulmasın dedim içimden yalvarırcasına.

Yanımdan uzaklaşıp aynalı dolabın solundaki kapıyı kaydırarak açtı. Giyinme odasına girip benim için seçtiği kıyafetlerle ve çamaşırlarla geri dönüp yatağın üzerine bıraktı.

" Bi dakika benim kıyafetlerim ne zaman buraya geldi." Dedim şaşkın.

" Biz gelmeden Figen'den öyle yapmasını istedim. Kalk hadi."
diyerek elimden tutup kaldırdı.

Elini tuttum.
" Gerçekten gerek yok, kendim giyinebilirim."

" Bırak ben yapayım."

Olanlar yüzünden hâlâ üzgündü bakışlarındaki ifade. Elimi yavaşça indirdim.

Bornozumun kuşağını açtı önce. Bornoz omuzlarından kayıp ayaklarımın dinine düştü.
Sonra yatağın üzerinden aldığı çamaşırlarımı giymeme yardım etti. Ardından üzerime lacivert, uzun kollu penye buluzu giydirdi. Bunu yaparken gözleri her an gözlerimde ve yüzümdeydi. Kollarımdan tuttu sonra nazikce. Yatağa oturtup önümde bir dizi üzerine çöküp kot pantolonumu bacaklarımdan geçirdi. O sırada gözleri tekrar göbeğimi buldu. Büyük ellerini belime koydu sonra. Yaklaştı ve dudaklarını göbeğime bastırdı aniden.
Yaptığı şeye şaşkınlıkla bakarken bir elimi farkında olmadan saçlarının üzerine koyduğumda alnını karnıma dayadı. Özür dilerim dedi kısık sesiyle. Bebeğimizden özür mü diliyordu.

" Özür dilerim, ikinizdende." Dedi. Pişmanlık doluydu sesinin tonu.

Sonrasında yerinden kalkıp benide yavaşça kaldırdı. Pantolonumu yukarıya çekerek giydirip ilikledi. Islanınca dalga dalga olan saçlarımı eliyle geriye aldı.

" Açık kalsın.
Sana yakışıyor." Dedi.

Bir elini belime bir elini boynuma koyarak bir kez daha öptü dudaklarımdan. Sonrada alnımdan.

" Sen önden dikkatlice in bende 5 dakikaya geliyorum."

" Tamam." Diyerek odadan çıkıp aşağıya indim.

" Hadi gelin.
Herkes buyursun." diyen Şeker teyzenin çağrısıyla masaya yönelen kalabalığa doğru ilerletip aralarına karıştım.

" Eveet. Ev sahibinin bir geldi.
Diğeri nerde? "

Diyen Batuhan'a cevap verecekken arkamdan gelen Baran,

" Hayırdır yarım saatte özledin mi beni? "

" Niye özleyim seni ya. Acıktım."

Gülümsedim hallerine.
Birlikte masaya yöneldik. Masadaki
ikramlıklar ve içecekler gerçekten iştah açıyordu. Herkes elindeki tabağına çeşitlerden biraz alıp bir yandan yiyip bir yandan sohbet etmeye başladı. Konu sık sık bize ve yaşananlara geliyor. Bu da yüzümün asılmasına sebep oluyordu istemedende olsa. Sonunda Baran,

" O konu kapandı. Tekrar açan okursa karışmam ona göre."

diyince herkes sus pus oldu. Bu sırada önümdeki tabağa baktı Baran.

" Doğru düzgün yemedin."

" Yo yedim." Desemde inanmayan Baran kalabalıktan olsa gerek üstelemedi. Ama gözleri kaygılı bakıyordu. Üzerime dahada titrer olmuştu.

Bu sırada Batuhan'ın genzini temizleme sesini duyduk. Ardındanda çatalını elindeki kadehine vurma sesini.. Masadaki herkes bir anda susmuş Batuhan'a dikat kesilmişti. Galiba önemli bir şey söyleyecekti.

" Kusura bakmayın lokmalarınızı böldüm." dedi hafiften gülümseyerek.

" Ama bunu sizlerin önünde yapmak istedim. Belki şansım artar."
Derken yüzündeki gülümsemesi dahada genişledi.

Baran, " Neden bahsediyorsun? " dediğinde Batuhan yanındaki Nergiz'e döndü yönünü.

Elini cebine atarak siyah bir kutu çıkararak kapağını açtığında gördüğümüz tek taş ile birlikte Nergiz dahil hepimizin gözleri kocaman açılırken Nergiz hariç herkesten bir,
" Oooo!!" Geldi.

Batuhan,

" Lafı evirip çevirmeyeceğim Nergiz. Seni birazda olsa tanıdım. Öyle romantik şeylerden hoşlanmadınıda biliyorum. Bu yüzden direk konuya geleceğim.

Arkadaşlarının ve arkadaşlarımın önünde sormak istiyorum.

" Benimle evlenirmisin.?
Hayat arkadaşım, can yoldaşım olurmusun? "

Beni şok eden cümlelere masadaki herkesten alkış gelirken Nergiz'in geçirdiği şok daha büyüktü. Bir Batuhan'a birde bize bakıyordu.

" Bu çok, çok a-ani oldu.
Be-ben...
Ben ne diyeceği- mi bii..."

Demiştiki Salih abi lafa girdi.

" Evet de kızım.
Bu adamdan daha cesaretlesini ve delisini bulamazsın."

Canan devam etti.

" Yoksa evde kalacaksın."

" Ne ? " dedi Nergiz sinirle baktığı Canan'a.

" Kabul et." diyen Baran'a döndüm yönümü.

" Seviyorsan kabul et. Kardeşimden daha iyisini bulamazsın." derken gayet sakinken ben şaşkındım.

" Araya başka şeylerin girmesine, sizi üzmesine, gereksiz ayrı kalışlara izin vermeyin."

İrice açıldı gözlerim.
Bilge Baran'dan öğütler...mi?
Hayır! Deneyim kazanan Baran'dan tavsiyelerdi bunlar.

" Hem Leyla ile elti olursunuz." diyen yine Canandı.

" Canan! " dedi Nergiz uyaran ses tonuyla.

" Ne var ya. Yanlış bir şey mi dedim."

Batuhan tekrar araya girdi.

" Nergiz.?
Cevabın? "

Nergiz bir eliyle saçlarını karıştırırken,

" Yani çok ani oldu. Hiç böyle birşey beklemiyordum. Sende hiç belli ermedin...

Yinede... Daha cesur ve delisini bulamam sanırım." dedi gülümseyerek.

" Yani ." dedi Batu, tatlı bir umutla.

" Kabul ediyorum."

Dedi Nergiz gülümseyerek.

" Yani evet! "

Masada yine ve daha büyük bir alkışla beraber, " Tebrikler!!" Nidaları koptu bu sefer.

Batuhan kutudaki yüzüğü eline alıp Nergiz'in parmağına takarken Nergiz'in yanakları al al oldu.

Ardından Batu Nergiz'e sarılıp dudaklarına yapıştığında bir alkış daha koktu. Az sonra,

" Ee nikah ne zaman? "

Dedi Canan yine pis pis sırıtarak.
Nergiz gözlerini devirdi.

" Haftaya. Yıldırım nikahı.
Tabi Nergiz de kabul ederse. "

" Ne haftamı? " Dedi kız cırlayarak.

" Acelen ne kaçıyomuyuz? "

Hallerini görünce bana bir gülme geldi.

" Bunlar bizden beter .." demiştim ki bir anda midemden ağzına yürüyen yediklerimle öğürünce ellerimi ağzıma bastırdım.

Tam sırasıydı. Herkes bir şeyler yerken öğürmekte neydi. Mideleri bulanmasın diye kimse farketmeden anında arkamı döndüğümde Baran'ın dikkatini çektim.

Hızla yanıma gelip kolunu arkadan belime sararken,

" Leyla!" dedi endişeli.

O zaman dikkatleri üzerime çektim işte. " Midem!" dedim elimin altından çıkan boğuk sesimle. Tam banyoya doğru yürüyecekken Baran'ın kucağında buldum yine kendimi.

Hızlı adımlarla alt koridordaki banyoya yetiştirdi beni. Yere bıraktığı anda yine klozetin önüne çökerek yediğim bir kaç lokmayı öğüre öğüre çıkardım. Baran hemen arkamda eli sırtımdaydı. Rahatlamam için yukarı aşağı sıvazlıyordu. Az bir sürenin sonunda boş bir mide ve pelte olmuş titreyen bir vücutla olduğum yerde sık nefesler alıyordum.

" Güzelim..
İyimisin? "

Başımı salladım evet anlamında. Ama değildim. Hareket edecek gücümde midemdekilerle birlikte gitmişti sanırım.

" Gel. " dedi kolunu arkadan belime sararak. Yerimden kaldırıp lavaboya getirdi. Eliyle yüzümü, dudaklarımı yıkadı. Güçsüz bacaklarım ve dönen başım yüzünden sendelerken düşmeme tek engel Baran'ın güçlü koluydu. Askıdaki havluyu alıp yüzümü kurularken bir eli hâlâ belimdeydi. Sonra tekrar kucağına aldı beni. Banyodan çıkarken yüzümü göğsüne bastırdım. Kollarımı boynuna sararken gözlerim yine doldu.

" Özür dilerim." dedim niye dilediğimi bile bilmeden.

Salona geldiğimizde Salih abi ve diğerleri geldi yanımıza. Arka arkaya gelen nasılsın sorularına Baran benim yerime cevap verdi.

" Daha iyi ama dinlenmesi lazım."

Yüzüm Baran'ın göğsüne kapalı,

" Abi özür dilerim.
Keyfinizi kaçırdım." Dedim, üzgün boğuk ve ağlamaklı sesimle.

O an elini saçımda hissettim, kuru bir abi dediğim ama abidende öte olan insanın.

" Ne özürü. Özür dileyecek bir şey yok Civciv'im. Sen git dinlen. Bizde çıkacaktık zaten. "

Anlık bir sessizlikten sonra

" Baran Civciv'ime iyi bak."

Dediğinde Baran cevap vermedi. Belkide gözleriyle cevap verdi bilmiyorum, ama hareketini hissettim. Üst kata çıkıyorduk.

Az bir süre sonra açılan kapıyla odaya geldiğimizi anladım. Bir kaç adım sonra da beni yatağa bırakıp yanına oturdu.

" Daha iyimisin? " Dedi elleri saçlarımı okşarken. Başımı salladım.

" İyiyim. Ayakta çok durunca tansiyonum düştü galiba.

Batu'nun da en güzel gününün içine kustum ya.."

" Leyla. Daha iyimisin? " diyen Nergiz'i duyunca kapıya çevirdik gözlerimizi.

Batu ve Nergiz kapının önünde,

" Müsait misiniz? " dedi Batu.

" Gelin." Dedi Baran.

" Kusura bakmayın çocuklar. Sizinde keyfinizin içine kustum."

" Sorun değil üzme kendini."

Dedi Nergiz.

" Abi ben Nergiz'i bırakmak için çıkıyorum. Erol aşağıda. Bir şey gerekirse diye."

" Tamam. " Dedi Baran tek kelime gözü bende.

Batu ve Nergiz odadan çıkarken Baran yanıma uzanarak bir kolunu başımın altına koyarken diğerini göğüslerinin altından bana sardı.

Burnunu saçlarıma dayayarak kokladı. " Nasılsın şimdi."

" İyi, ama uykum var."

Derken gözlerimi kapatarak yönümü Baran'a dönüp özlediğim kokusunu barındıran göğsüne bastırdım yüzümü.

Derin bir nefes çektim sarılarak.
Çok uzun zamandan beri hasrettim kokusuna. Özlemiştim. Hemde çok.

Bir süre öylece yattım yanında. Düşünürken aklıma annem geldi. Bana hamileyken sürekli uykusu gelirmiş. Büyük ninesi senin kızın olacak, kızı olacak kadın çok uyur dermiş. Öyle de olmuş. 9 ay ayakta uyudum derdi annem. Gerçi köy yeri iş güç yorgunlukta etkilemiştir ama hep uykuluymuş. Canım annemi ve sözlerini hatırlayınca annemin özlemiyle ağlamaya başlarken, bir kız çocuğunu düşününce ister istemez gülümsedim. Hatta kıkırtıyordum.

" Güzelim."

Dedi Baran. Tedirgin geliyordu sesi.

" Senin hormonlar şimdiden aktifleştiler galiba. Önce ağladın şimdi gülüyorsun."

" Baran." Dedim.

" Söyle bi tanem. Söyle aşkımın Leyla'sı."

" Bizim bir kızınız olacak bence. Olursa adı Yağmur olsun mu? "

" Olsun güzelim.
Kızımız olsun.
Senin gibi kızıl saçları olsun.
Yuvamızda açan kırmızı bir gül olsun.
Adıda istediğin gibi Yağmur olsun."

" Olsun." dedim uyku çöken gözlerimi kapatırken.

*****

Sabah yağmurunun cama vuran sesiyle uyandı Leyla.
Şuan duyduğu ses müzik gibi geliyordu kulaklarına. Bu yüzden elini göbeğine koyarak,

" Günaydın bebeğim." diyerek kapalı gözlerini bir süre daha açmadan dinlemeye devam etti cama vuran yağmur damlalarının çıkardığı hoş nağmeleri. Yeni yeni sindiriyordu kız hâlâ inanmakta zorluk çektiği hamileliğini ve anne olacağının heyecanını. Her aklına geldiğinde kalbi yeniden ve yeniden heyecanla çarpıyordu. Gülümsedi farkında olmadan. Ardından elini yanına attı. Ama boştu yatak. Baran çoktan kalkmıştı ve odada değildi.

Yerinden yavaşça kalkıp etrafa bakındı. Emin olduktan sonra banyoya girdi ilk olarak. İşlerini halledip elini yüzünü yıkadı. Üzerindeki pijamalarıyla odadan çıkıp merdivenlere yöneldiğinde aşağıdan gelen tanıdık sesler çekti dikkatini.

Şeker Hanım ve Nergiz sohbet ediyordu. Merdivenlere geldiğinde inerken,

" Nergiz hayırdır. Sabahın bu erken saatinde neden burdasın.
İşe gitmedin mi? "

" Şuan işteyim."

" Anlamadım. Nasıl yani."

" Bugünkü işim sensin. Sana arkadaşlık yapmak yani."

Salona inen kız,

" Ne yani seni bana bakıcı olarak mı bıraktı Baran. "

Diyerek kollarını göğsünde birleştirdi.

" Biz gelene kadar Leyla'nın yanında kal dediler bende tamam dedim."

Etrafına bakınarak konuştu Leyla.

" Nereye gittiler."

Nergiz'in yüzünde pis bir gülümseme peydah oldu.

" Safira'nın defterini dürmeye."

&

Bu sırada Baran, Batuhan ve Erol çoktan otele gelmiş büyük dönen kapıdan girerek direk asansöre yönelmişlerdi.

Lobideki görevli iki kişi adamın yüzündeki öfke dolu ifadeyi gördüklerinde selam vermeye bile çekinmiş sadece uzaktan izliyorlardı hareketlerini.

Acılan asansör kapısıyla üç adam içeri girip çıkacakları katın tuşuna bastılar. Her birinin yüzü asık geçtikleri katları izliyorlardı. Sonunda asansör son katta durunca açıldı kapısı. Hızlı ve kendinden emin adımlarla yürüdü Baran.

500 nolu odanın önünde durduğunda kapının önündeki iki adamı başıyla selamladı gelenleri.

" Aç! " dedi Baran.

Adam şifreyi girerek kilidi açtığında Baran kapıya geçirdiği tekmeyle kapı hızla geriye açılıp esneyerek gelirken eliyle tutarak içeri girdi adam.

Kapının bu şekilde açılmasıyla çığlık atarak gerileyen Safira'nın adamı anında hizmet ettiği kadının önüne geçti korumak için.

Ama karşısındaki öfke dolu gözleriyle bir boğadan farksız Baran'ı engelleyemeyecekti. Adam içeri girdiği üçüncü adımda önündeki adamın yüzüne öyle bir geçirdi ki yumruğunu, kırılan kemik sesini koridorda onu izleyen adamlar bile duydu.
Korkuyla yana savrulan adamına bakan Safira elleri ağzında bir çığlık atarken bu kez kendi boğazında hissetti Baran'ın elini.

Adam hızını kesmeden boğazından tuttuğu kadını pencereye doğru sürükleyerek, yere kadar olan pencereye dayadı bedenini.

Korkuyla bağırmak istesede sıkılan boğazı yüzünden sesi çıkmıyordu kadının. Öfkeden simsiyah kesilmiş gözlere baktı korkuyla.

Niyeti kötüydü adamın. Öldürecekti belkide. Tamda bunu düşünürken Baran boştaki eliyle pencerenin diğer kanadını açtı. Aynı anda Safira'yı yana çekip pencere korkuluğuna dayadı kızın belini ve geriye doğru eğdi.
Safira korkuyla çığlık atarken Baran hırladı.

" Hesap zamanı Mısır yılanı. "

Loading...
0%