@azamet_29_2
|
.Korkuyla bağırmak istesede sıkılan boğazı yüzünden sesi çıkmıyordu kadının. Öfkeden simsiyah kesilmiş gözlere baktı korkuyla. Niyeti kötüydü adamın. Öldürecekti belkide. Tamda bunu düşünürken Baran boştaki eliyle pencerenin diğer kanadını açtı. Aynı anda Safira'yı yana çekip pencere korkuluğuna dayadı kızın belini ve geriye doğru eğdi. " Hesap zamanı Mısır yılanı. " Baran öfke dolu gözlerle Safira'ya bakarken kız korkuyla adamın bileklerine sarıldı. " Ölmemek için ne söyleyeceksin bakalım yılan." " Lütfen bırak! " Zevkle." dedi Baran pis bir gülümseme ile. Kadını biraz daha sarkıttı geriye. " Hayır! Kadının eli Baran'ın koluna yapıştı. " Lütfen..." Ağlıyordu. " Ben bir şey yapmadım.! " Baran dahada öfkelendi. Kadını biraz daha sarkıttı geriye. Ayakları yerden kesilmiş ölümle arasındaki tek engel Baran'ın eliydi. Bıraktığı anda aşağı düşüp ölecekti. Korkuyla büyük bir çığlık attı. " Lütfeen! " Sen kendini ne sanıyorsun lan!? Sen kimi kandırdığını sanıyorsun?!" Dedi adam öfkeli gözlerle hırlarken. " İmdaat! " Dedi kadın çaresizce. Baran ise onu duymuyordu bile. Aklındaki tek şey Safira'nın ona oynadığı oyun ve Leyla'nın yaşadıklarıydı. Safira'nın yüzünden nerdeyse bebeğinin annesini kaybedeceğini hatırladıkça delirecek gibi hissediyordu. Leyla'nın nasıl ağladığı, nasıl acı çektiği onu bulduğu pansiyon odasındaki hali... Aklına gelenlerle kadını hırsla yukarı kendine çekti. Yüzünü yüzüne yaklaştırıp soluyarak ve hırlayarak konuştu. " Bana oynadığın oyunu öğrenemem mi sandın lan!? Sana bunu çok kötü ödetecem! " Diyerek kızı tekrar geriye sarkıtırken kız bir çığlık daha attı son ses. Saçları geriye doğru savrulurken göz yaşları şakaklarına doğru yürüdü. " Yapma!" Diye bir ses duyuldu o anda. " Yapma Karamanoğlu! Arkasındaki kapının önünde nefes nefese bağıran adam Safira'nın babasıydı. Mahsut Hazem. İçeriye girmek istiyor ama Batu ve Erol kollarından tutmuş izin vermiyorlardı. " Baran Bey yapma!" Dedi bir kez daha. Baran başını hafiften yana çevirip adama bakarken, " Baba yardım et." Dedi kızı Safira çaresizce. " Baran Bey! Baran'ın öfkesi katlanarak arttı. " Yaptığınızın cezasını çekecek." " Lütfen!" dedi adam tekrarlayarak. " Yalvarıyorum! Bir kaç saniye sessiz düşündükten sonra. " Kızının yaşamasını istiyormusun? " Dedi Baran korkutucu bir bakışla. " Evet.. Baran dişlerini sıkarak ve ağlayan kıza bakarak konuştu. " Herşeyini... Adam " Ne? " derken eli kalbine gitti. Her an bir kriz daha geçirebilirdi. " Hayır baba! Kız pencerenin dışından bu kez babasına sesleniyordu. Biliyorduki bunu kabul ettiğinde hiç bir şeyleri kalmamış olarak sefil bir hayata mahkum olacaklardı. " Sen kes sesini yılan." diye hırlarken kızı tekrar sarstı Baran. " Cevap ver! Adam hâlâ düşünürken kız bir kez daha sarsılırken buldu kendini. Çığlık attı yeniden. " Tamam! " Dedi adam aynı anda. " Tamam kabul! " Gülümseyen Baran kızı hırsla geri çekti boşluktan. Sürükleyerek kapıya doğru getirerek babasının ayaklarının dibine savurdu. Öfkeli ve ağlayan gözleriyle bir Baran'a bir babasına baktı kız. Yerden kalkmaya çalıştı. Ama bacakları titriyor, üzerine basamıyordu. " Neden kabul ettin? " Adamın başı önüne düştü. " Senide kaybedemem." Baran karşısındaki ikiliyi izledi bir süre. Ardından yaklaşıp adamın önünde durdu. " Senin hiç birşeyi istemiyorum. Ha! Sanmaki bununla kurtulacaksınız. İş yaptığınız herkesi bir bir arayıp engelleyeceğim. Kredi aldığın bütün bankalara ya Hazem ya Karamanoğlu diyeceğim. Arayıp alacaklarını isteyecekler. Bu camiada 5 kuruşluk şerefiniz kalmayacak. Kimse sizinle iş yapmayacak, kimse yüzünüze bakmayacak, kimse saygı duymayacak." Adamı yakasından tutup kendine çekti. Ardından gözleri Batuhan'ı bulunca Batuhan Safira'nın arkasına geçerek kollarımdan sıkıca tutup bağırış çağırış dışarı çıkardı kızı. Baran adamın kulağına doğru eğildi. " Bir sabah uyandığımda diyeceklerki Hazem ölmüş... Sonunda kendi kafana sıkacaksın Hazem." Adamın gözleri büyüdü. Kalbi dahada sıkıştı. Nefesi daraldı. " Erol! " " Emret abi." " Alın bunları götürün gözüm görmesin. Yanlarına adam tak. Bu ülkeden gittiklerine emin ol. Erol ve adamları odadaki adamlarla birlikte Safira'yı ve babasını alıp odadan çıkarken Baran yatağa oturup ellerini başının arasına alarak sakinleşmeye çalıştı. Batuhan girdi az sonra içeri. Elleri ceplerinde karşısındaki adama baktı. " Hayırdır? " Baran gözlerini yerden kaldırıp Batuhan'a çevirdi. " Ne? " Eskiden olsa bu ikisini ve adamlarını burdan ceset torbasıyla çıkarırdık. " Yumuşuyor musun? " Adam yüzünde pis bir gülümseme ile bakarak kalktı yerinden. " Yanlışın var Batu. Dedikten sonra elleri ceplerinde odadan çıktı. " Artık dönelim. Baran ve Batuhan otelden ayrılıp Azad ile birlikte eve doğru yola çıktılar. Baran'ın aklı sabahtan beri Leyla'ydı. Sabah uyurken bırakmıştı karısını. İyimiydi, yemek yemişmiydi, yine midesi bulanmışmıydı. Bunları düşünüyordu. ***** " Şeker teyze ne bunlar." " Kahvaltı kızım. Leyla'nın başı önüne eğildi. Yüzü asılırken gözleri doldu. Yaşadıkları tekrar tekrar gözünün önünden geçti anlık. Kendini yavaşça sandalyeye bıraktı. Nergiz de diğer sandalyeye otururken Şeker Hanım tam karşılarındaki sandalye geçip oturdu. Bir süre sessiz yüzlerini izledikten sonra, " Bakın kızlarım. " Dedi. " Haddim olmayarak size bir öğüt vereceğim. Beni anneniz gibi kabul edin lütfen." Kızlar karşılarındaki yaşını ve deneyimini almış kadına baktılar. " Sevmek çok kolaydır. Şimdi diyeceksinizki evlilik tek taraflımıda bize öğüt veriyorsun Şeker kadın, ya kocalar ne olacak? " Gözleri kulakları sonuna kadar açık iki kız tamda bunu düşünüyorlardı. " Size söylediğim herşeyi oğullarımada söyledim. Umarım anlatabildim. Ve umarım bana kızmadınız." " Estafurullah Şeker teyze. Tabiki kızmadık. Ne kadarını uygulayabiliriz bilmiyorum ama verdiğin öğüt için sağol." Dedi Leyla minnet yüklü bakışlarıyla. İyi kadındı Şeker kadın. Anne gibiydi hareketleri, sevgisi... " Hadi şimdi kahvaltınızı yapın, afiyet olsun." Leyla önündeki masaya ve envai çeşite çevirdi gözlerini. " Şeker teyze ben bunların onda birini yiyemem. " " Yok öyle yağma. " Yok artık. Asıl o zaman kusarım. Zaten bahaneye bakıyor midem." " Olsun kussanda yemelisin. Kızın yüzü asıldı. " Şeker Hanım haklı. Şeker Hanım çayları koyarken Figen fırından böreği çıkardı. Nergiz tabağına herşeyden biraz koyarken Leyla önüne aldığı tabağa biraz peynir biraz zeytin, domates, salatalık aldı. Daha çatalı batıramadan Şeker Hanım börekten başlayarak salama, yumurtaya kadar ne varsa hepsinde biraz daha ekledi tabağa. " Şeker teyze ne yapıyorsun? " " İtiraz yok." diyince Leyla da pes etti. Eline aldığı çatalla minik minik parçalar yerken bir yandan arkadaşına bakıyordu. Nergiz löp löp ağzına atıyordu tabağındakileri. " Nasıl böyle yiyebiliyorsun hayret." Derken aldığı yumurta ve salam kokusu midesini uyarmaya başlamıştı bile. " Ben hamile değilim." dedi kız dolu ağzıyla. Ardından aklına gelen şeyle ağzındaki lokmayı yutup önce Şeker hanıma ve Figen'e baktı. Arkalarının dönük olduğundan emin olduktan sonra Leyla'ya doğru uzandı. " Sende ilk haftadan hamile kalmışsın be kızım. Gitti canım cicim aylarınız." Nergiz kahkaha atarken Leyla alık alık kıza baktı. " Darısı senin başına Nergiz. İlk gecenden hamile kal inşallah." Leyla sinirle gülümserken Nergiz ağzındaki çayı yana doğru püskürterek öksürmeye başladı. " Çabuk töbe de karışmam." " Banane. Diyerek dahada pekiştirdi. " Leyla ya! Diyerek ayağa fırladı kız bu kez. Şeker kadın ve Figen kızlara bakarken, " Alay etmeseydin sende." Nergiz sinirle bakarken Leyla'nın eli aniden midesinin üzerine gitti. " O değilde benim midem... Banyoya girdiğinde kızı yine kusarken buldu. " Leyla." dedi panikle. Yanına diz çöktü. " Güzelim." derken yüzüne dökülen saçlarını elleriyle arkasına toplayarak tuttu. Leyla'nın bu haline üzülsede elinden birşey gelmiyordu. " Daha iyimisin? " Başını salladı sadece. Baran kızın kalkmasına yardım ederek kucağına aldı. Banyodan çıkıp salona geldiklerinde Nergiz, Batu ve Şeker hanım salonda bekliyordu. " Daha iyimisin." Dedi Nergiz. Şeker hanım endişeli bakıyordu. " İyiyim. Baran Batuhan'a başıyla rahatınıza bakın işareti yaparak kucağında ki Leyla ile üst kata yöneldi. Odaya girdikten sonra yavaşça yatağa yatırdı. " Güzelim nasılsın?" Derken üzerindeki ceketini çıkarıp kenara bıraktı hızlıca. " İyi." Elleri hâlâ midesindeydi. Baran kızın kapalı gözlerine yüzüne baktı. Rengi solmuştu sanki. " Özür dilerim İğdem. Elimden birşey gelmiyor." " İğdem? " Kız farkında olmadan gülümsedi. " İğdemm! " Dedi Baran. " İğde çiçeği kokulum." Kıkırdadı kız. " Baran uykum var. Nedense kustuktan sonra uyku çöküyordu gözlerine. " Uyu güzelim dinlen." " Baran." dedi kız yine uykulu. " Söyle güzelim." " Safira... Kızın aklına gereksizce Safira gelmişti. " O konuyu hallettim. " Ne yaptın? Öl..." " Hayır... Kızın gözleri yavaş yavaş kapanırken Baran elini kızın göbeğinde gezdiriyordu. Leyla sırtında hissettiği sıcaklığa bastırdı kendini ardından huzurla kapattı gözlerini. ***** Aradan 1 hafta geçmiş herşey yoluna girmişti yeniden. Tabi benim bulantılarım hariç! Hemen hergün ya uyandığımda ya yemeklerden sonra soluğu banyoda klozetin önünde alıyordum. Midem yemek yeme fikrini kabul etmiyordu bu sıralar. Tabi buda tansiyonumu kötü yönde etkiliyor, sık sık tansiyonum düşüyordu. Bir keresindede baygınlık geçirmiş, Baran'ın aklını almıştım korkudan. Sonunda bulantılar ve sık sık düşen tansiyonum için yeniden doktor Ayla'ya gitmiştik. Ayla bulantıların normal ve kaçınılmaz olduğunu bir iki ayda düzeleceğini söylemişti. Çok zorlandığımda kullanmam için birde şurup reçete etmişti. " Bu hamilelik ne zor birşeymiş." demeden edememiştim. & Bu sabahta yine bulantıyla uyandım. Yataktan ellerim ağzımda ve midemin üzerinde kalkar kalkmaz soluğu banyoda aldım yine. Tabi Baran da yine arkamdan banyoya koştu. " Güzelim iyi değilsin biz gitmeyelim." Dedi Baran beni klozetin önünden kaldırırken. " Olmaz Baran. Baran'ın kollarının arasından çıkıp lavaboda elimi yüzümü yıkarken, " Zaten hiç bir şeyde yanında olamadım. " Dedim üzgün. 3 gün önce Nergiz için alışverişe çıkmış, ama tansiyonum düşüp bayılınca alış veriş heyecanı hastane acilinde son bulmuş, endişeden köpüren Baran da üstüne tüy dikmişti. Gözlerimi açtığımda Baran'ı endişeyle odada ileri geri yürüyerek kendi kendine mırıldanırken bulmuştum. Doğal olarak bensiz devam etmişti bütün hazırlıklar. Son günlerde sık sık yaptığım gibi yüzümü astım yine. Baran, " Güzelim bak yine fenalarınşan dağıtırım o nikahı ona göre." Gözlerine çevirdim bakışlarımı. " Yaa yapma böyle Baran." dedim masum bakışlarımla. " Sadece bir kaç saat. Derin bir nefes alıp verdikten sonra yaklaşıp belime sarılarak kendine bastırdı beni. Dudaklarıma bir buğse bıraktı. " Tamaam." Dedi pes ederek. " Ama sözünü unutma." Sevinerek banyodan çıkıp odaya geçtigimde, hızlı adımlarla dolabın önüne gelip kapıyı yana kaydırarak açtım. Dün gelen elbiseme ve ayakkabılarıma göz gezdirdim. Giyinip hazırlanmak için sabırsızlanıyordum. Heyecanlıydım. Ama arkadaşlarım adına mutlu ve heyecanlıydım. Baran en az gelin kadar güzel ve şık olmam için beyaz bir elbise seçmişti bana. Yanıma gelerek belime sarıldı. " Önce güzel bir kahvaltı yapacaksın. Kahvaltı kelimesini duyunca bile midem uyarılıyor olsada mecbur bebeğim için yemeye çalışıyor, zorla yiyor, sonra yine kusuyordum. Bebeğimiz artık 1 aylık olmuş ve azalacağına artan bu bulantılara ve kusmalara nerdeyse alışmaya başlıyordum. " Hadi gel." Diyen Baran'ın kolu sırtımda çıktık odadan. Birlikte merdivenlerden inip salona ordanda mutfağa ilerlemek için bir kaç adım atmıştık ki salon kapısı açılıp Batuhan ve Nergiz içeri girdiler. Durduğumuz yerden bakarken, " Geldiniz mi? " Dedi Baran. " Evet biraz geciktik. Ufak bir iki şey için oyalandıkta." " Hoşgeldiniz." Derken Baran ve Batuhan'ın birbirlerine olan bakışları normalden farklı geldi bana. Şeker Hanım mutfaktan çıkarak, " Kahvaltı hazır hadi." dediğinde kahvaltı için birlikte mutfağa girdik. Dün, bugün için kahvaltıyı birlikte yapmak arkasındanda nikah salonuna birlikte gitmek için anlaşmıştık. Tabi öncesinde kuaföre gidilecekti. Masaya geçerek oturduğumuzda Figen ve Şeker teyze servisi yaptılar. Yine önümdekilere bakarak yemeye hangisiyle başlamasam diye düşünürken Baran'ın bakışlarını üzerimde hissedince peynire daldım direk. En azından midemi o kadar etkilemiyordu. Bir yandan da Allah'ım ne olur kusmayım yoksa bu deli Baran beni nikaha götürmez diye dua ediyordum. " Bugün nasılsın? " Soruyu soran Nergiz'di. En son bayıldığım gün görüşmüştük onunla. " Sen artık gelme bizimle dinlen." Diye. " İyiyim." dedim gülümseyerek. " Sen nasılsın? Daha doğrusu siz demeliyim." Batu'ya bakıyordum bir yandanda. " Heyecanlıyım." derken göz ucuyla Batu'ya baktı kız. Halleri çok tatlıydı. " Herşey hazır. Burdan çıkıp kuaföre gideceğiz. Canan bizi kuaförde bekliyor olacak. Ordanda hazırlanıp nikâh dairesine geçeceğiz. " Nergiz konuşurken belli etmemeye çalışsa da çok mutluydu. Bu soğukkanlı, eli titremeden adam vurabilen kızın bu hâli bambaşka bir Nergiz'di. Biz konuşurken Baran ve Batu'nun bakıştıklarını gördüm yine. Ardından " Iıhımm." Diyerek genzimi temizledim ve, " Söylemek istediğiniz bir şey mi var?" Diyiverdim. Başını önünden kaldıran erkekler önce bana sonra Nergiz'e baktılar. Baran'ın koyu mavilerine diktim gözlerimi. " Bir şey var. Söyle! " Rahat bir şekilde elindeki çatal bıçağı tabağının iki yanına bırakarak arkasına yaslandı Baran. " Canan'ın söylediklerinden sonra aklıma geldi. " " Canan mı? " Batu ve Nergiz Bodrum'dan döndükten sonra diğer evde birlikte yaşayalım. Batu'ya da söyledim. Ama önce sizede sormak istedik. " Söylediği şeye şaşırsamda hoşuma gitti. Bir Baran'a birde Nergiz'e bakan Batu'ya baktım. Ardından Nergiz'i buldu gözlerim. Canan'ın, " Elti olursunuz." Sözünü hatırladım o an. " Olur!" dedik aynı anda. Sanki biliyormuş ve anlaşmış gibi. Ardından aynı anda gülmeye başladık. Bu çok iyi olacaktı. Büyük bir evde tek başımıza değilde, tanıdığımız bildiğimiz Nergiz ve Batu ile birlikte aynı evi paylaşacak, birlikte yaşamaya devam edecektik. " Güzel. " Hem arkadaş hem elti. " Hadi eltiler kahvaltınızı yapında artık gidelim. " Diyen Baran'la önümüze döndük. Hazır şekilde beyleri beklemeye başladık. Biz birbirimize, kuafördeki kızlar bize bakarken kapı açıldı. Onlar bize hayran bakarken, bizde onlara baka kaldık. İkiside çok yakışıklı olmuştu. Hemen arkalarındaki Erol'da onlardan aşağı kalmazdı. Baran ağır ağır yanıma gelerek kollarının arasına çekti beni yavaşça. " Çok güzelsin meleğim. Dedikten sonra etraftakilere aldırış etmeden dudaklarıma yapıştı. |
0% |