Yeni Üyelik
47.
Bölüm

İ.Y 45 FİNAL FİNAL

@azamet_29_2

 

Selaaam canlarım.

Geldik bir hikâyenin daha sonuna.
Bu hikâyede bana eşlik eden herkese çok çok çok teşekkür ediyorum. İyiki varsınız.
Hepinizi seviyorum.

Uzun bir bölüm oldu. Umarım keyifle okursunuz. Bir ara Wattpad kafayı yedi. Bu yüzden aksaklıklar oldu.
Hatalarım varsa affola.

********************************

Temmuz ve Süpriz.

Yeni evimize taşındığımızdan beri 1 buçuk ay olmuştu. Artık yeni, büyük, lüks, olan bu evde Nergiz ve Batu ile birlikte yaşıyorduk. Batu ve Nergiz balayından döndükten sonra direk yanımıza yerleşmişlerdi. Ev çok büyük olduğu için, mutfak işlerinde yine Şeker teyze ve Figen diğer işler içinde yeni alınan yardımcılarımız ilgileniyordu. Örneğin temizlik için 2 bayan 2 erkek yardımcı daha çalışmaya başlamıştı evde.

Sabahları Baran ve Batuhan şirkete gidiyor Nergiz ise haftada bir kaç kez gidiyor diğer günler evde birlikte birşeyler yapıyorduk. Bazen büyük bahçede yürüyüş yapıyor bazen alış verişe gidiyor bazen de oturup film izliyorduk. Bazende ben o filmler izlerken salak salak ağlıyordum.

Bugünde tam tersi şekilde Nergiz kocasıyla şirkete giderken Baran gece geç geldiği ve yorgun olduğu için geçikmeli gitmek üzere evde kalmıştı.

Bu sabahta kahvaltıyı arka bahçede kamelyada ve açık havada yapacaktık. Artık Temmuz ayındaydık çünkü. Veeee bu sabahta hava çok güzeldi. Mis gibi oksijen iştah açıyordu. Bu arada bulantılarım nerdeyse tamamen bitmişti. Çünkü 2 buçuk aylık olmuştu bebeğimiz. Birde küçük bir göbeğim vardı artık.

Fındık göbek ha! ha!

&

Sabah duşumu alıp çıkıp bornozumu giyindim. Saçlarımı küçük havluyla güzelce kurulayarak gelişi güzel topuz yapıp saç bağımı taktım. Valla bugün taramakla falan uğraşmayacaktım.

Yatağın yanına gelerek hâlâ uyuyan Baran'a baktım bir süre. Üzerimde bornozum, sırıtarak sevdiğim adamın yanına uzanarak sarıldım. Anında verdi tepkiyi. Kollarını belime sararak beni kendine çekip yüzünü göğüs oluğuma dayadı. Tilki uykusu uyuyor bu adam valla.

" Imm" diyerek derin bir nefes çekti içine.

" İğdem. Günaydın."

Ardından öpücükler bıraktı gerdanıma.

" Biz acıktık.
Kahvaltıya gidiyoruz gelecekmisin? "

" Sen in güzelim bekleme.
10 bilemedin 15 dakika sonra yanındayım."

" Tamam." Dedim.

Tam yanından kalkacakken aniden beni kendine doğru çekip dudaklarıma yapıştı. Uzun ve arzu yüklü bir öpücük bıraktı.

" Hadi git.
Beni zorda bırakma güzelim."

Kıkırdayarak ve hızlı şekilde kalktım yanından. Giyinme odasına girip hızlıca giyinip çıktığım da Baran'da kalkmış banyoya girmişti.
Odadan çıkıp salona indim. Ordan mutfağa geçtim. Ben girerken Figen elindeki kahvaltı tepsisiyle arka kapıdan arka bahçeye çıkıyordu. Mis gibi sigara böreği kokusunu alınca koşar adım yanına geldim.

" Günaydın Figen." diyerek tepsideki tabaktan bir tane sigara böreği çaldım. Ağzıma atarken diğer elimle bir tane daha.

" Kulak arkası." dedim güya espiri yaparak.

" Yine döktürmüşsün Figen." Ağzım tepeleme dolu konuşuyordum.

" Afiyet olsun."

Birlikte bahçeye çıkıp kamelyaya geçerken Şeker teyze masayı hazırlıyordu.

" Günaydın Şeker teyzee."

" Günaydın kızım. Neşen yerinde bakıyorum."

" Öyle valla."

" Baran oğlum nerde? "

" Gelir şimdi."

Figen elindekileri masaya dizerken,

" Geldim Şeker teyze geldim.
Günaydın." Dedi Baran.

" Günaydın."

Şeker teyze çayları doldurup afiyet olsun diyerek Figen'le birlikte mutfağa dönerken bizde masaya kurulup kahvaltıya başladık.

Önceki hâlime göre şimdi daha rahat yiyordum. Hatta fazla rahat.
Bu gidişle duba Leyla olacaktım.
Ben löp löp yerken Baran öylece beni izliyordu. Bakışlarını görünce,

" Ne? Acıktık! "

" Ye güzelim afiyet olsun, yarasın."

derken çayından bir yudum aldı.

" Bana yaramasın ya kızıma yarasın. Bana yararsa kilo alırım."

" Kızım? "

" Evet. Kızım..."

Kızımız olacağından nerdeyse emindim. Henüz öğrenemesekte biliyordum. Kızım olacaktı benim. Yağmur'um olacaktı.

" Güzelim kızımızda olsa, oğlumuzda olsa benim canım olacak. Ama kız yerine oğlan diye duyarsan afallama sonra."

" Hayır ya afallamam.
Şok falanda geçirecek değilim. O benim canım olacak. " dedim elimle göbeğimi severek.

" Sadece kız olduğunu hissediyorum."

Tabağındakileri yemeye devam ederken telefonu çalınca cebinden çıkarıp baktı.

" Batu arıyor."

" Batu mu? Hayırdır? "

Telefonu açarak,

" Alo." dediğinde Batuhan'ın telaşlı olduğunu anlayabildiğim sesini duysamda ne dediğini anlayamıyordum. Baran,

" Telâşlanma hemen oğlum.
Kötü birşey olduğunu sanmıyorum.
Sıcaktan falan olmuştur.
Tamam. Siz gidin bizde çıkıyoruz."

Baran telefonu kapatırken merakla sordum.

" Ne oluyor Baran?"

" Nergiz fenalaşmış.
Bu da korkmuş. Mete'ye gidiyorlar."

" Neden?
Ne olmuş ki?
Merak ettim. Hadi hemen bizde gidelim! "

Masadan kalkıp alel acele çıkarak hastaneye doğru yola çıktık.

&

Bedduacı teyze

Nerdeyse 10 dakikadır kahkaha atarak gülüyordum. Karşımdaki sedyede yatan Nergiz sinirli şekilde, Batuhan şaşkın şekilde,
Nergiz'i muayene eden doktor Ayla ise garip garip bana bakarken, Baran kollarını göğsünde birleştirmiş şekilde konuştu.

" Siz ona aldırmayın.
Bu aralar bi ağlıyor bi gülüyor. "

" Evet evet, siz bana aldırmayın." diyerek bir kahkaha daha patlattım ellerim karnımda. Nergiz,

" İnanamıyorum ya! Ben böyle bedduacı birini daha görmedim!"

" Evet, evet tabi. " Derken hâlâ gülüyordum.

" Tamam Leyla abartma sende."

Baran bile çaktırmadan gülümsüyordu.

" Pardon ya.
Haklısın Baran abarttım..."

Dedim ama dayanamayıp tekrar gülmeye başladım. Bu arada hâlâ şaşkın şaşkın bakan Batu doktora dönerek,

" Eminsiniz değilmi? " Dedi.

Kadınında sinirleri bozulmuş olacakki.

" Bu güne kadar hamilesiniz dediğim bütün hastalarım bebek sahibi oldu!" Dedi Ayla.

Evet Nergiz de benim gibi hamileydi. Hemde ilk haftadan. Bugün şirkette adamlara talim yaptırırken tansiyonu düşünce bayılıp kalmış. Batuhan'ana haber vermişler hemen. Tabi Batu korkup anında karısının yanında almış soluğu. Korkudan aklı çıkmış. Hemen Azad'ı arayıp arabaya gelmesini söyleyip sevgili karıcığını kaptığı gibi hastaneye, Mete'ye getirmiş. Yoldaykende bizi aramış. Biz buraya gelirken, Mete tahlillerde pozitifi görünce Ayla'ya haber vermiş. Geldiğimizde Ayla Nergiz'i muayene ediyordu. Veee sonuç. Ayla:

" Nergiz hanım gerçekten hamile.
Bebek 1 buçuk aylık."

Hahahaha ahım tutmuştu.
Batu ellerini alık alık bakan karısının yanaklarına koyarak dudaklarına bir öpücük bıraktı heyecanla.

" Sonrada sevinçle baba oluyorum babaa.. Heyt beee!" Diye cırladı.

" Gitti canım cicim aylarınız."

Dedim Nergiz'e bakarak. Oh olsundu.

" Yeminle ben böyle bedduacı teyze görmedim."

Nergiz'in sinirli bakışları eşliğinde,

" Ayla hanım bir ihtimal ikiz olabilir mi? "
Diye sordum.

" Nee!? " Diyerek baktı bu kez Nergiz.

" Yok artık."

İkisi birden Ayla'ya bakınca Ayla,

" Hayır ikiz değil."

Yemin ederim Nergiz'in yüzünde bir rahatlama gördüm.

Ayla elindeki kağıt havlu ile Nergiz'in karnını silerken bana sürekli söylediği şeyleri söyledi. Baş dönmeleri ve bulantılar görülebilir.
Dikkatli olacaksın.
İyi besleneceksin.vs.vs.
Ayda 2 kerede kontrol.

Ayla'nın cümlesi bittiğinde,

" Kontrole gelirken bana arkadaşlık edersin artık elticiğim." Dedim.

Nergiz hâlâ sinirli sedyeden kalkarken Batuhan atladı hemen.

" Siz merak etmeyin doktor hanım. Ne derseniz uyacağız.
Allah'ım baba oluyorum yaa. Baba!"

Bizim kocaların ikiside manyaktı bence. Gerekli vitaminlerin reçetesinide alıp birlikte hastaneden çıkarak arabaya ilerledik. Batuhan'a bakan Erol,

" Geçmiş olsun." Dediğinde Batuhan, kolunu beline sardığı karısını kendine çekerek,

" Erol baba oluyorum lan!"

Diye yapıştırdı cevabı. Erol bir kaç saniye alık alık baktıktan sonra sevinerek,

" Gözünüz aydın." Dedi.

Desenize iki kere amca olacağım.

Aynen öyle olacaktı. Nergiz ile aramızda 1 ay vardı. Bebeklerlerimiz arka arkaya gelecekti dünyaya. Büyük evimiz hızlı şekilde kalabalıklaşacaktı.

" Bunu kutlamalıyız." Dedim anında.

Batuhan da benimle aynı fikirde,

" Evet kesinlikle kutlamalıyız."

" Baran hadi bu akşam yemeğe gidelim."

" Olur güzelim. Gidelim. Nereye gitmek istersiniz? "

" Balık yemeye gidelim mi? " dedim her birinin yüzüne bakarak. Gülümsedi.

" Bence senin canın balık çekti.
Kutlama bahane. "

" Tabi oda var.
Hem kutlayıp hem balık yiyebiliriz pekala."

Baran Batu'ya ve Nergiz'e baktı.

" Bize uyar." cevabıyla anlaştık. Akşama balık yemeye gidiyorduk.

" Hadi gidelim." Diyen Baran'la arabalara bindik.

&

Yemek ve dans.

Akşam olduğunda şehrin en şık ve en lüks balık restorantındaydık. Erkeklerin sadece bizim için kapattığı mekanın boğaz manzarasının güzelliği bir yana buranın balığı ve mezeleri harikaydı.
Ayrıca canlı müzik bile vardı. Lezzetli balıkları afiyetle yedikten sonra bir süre gözlerim kapalı müziği dinledim. O sırada aklıma gelen şeyle aniden ayağa kalktım. Baran'ın koluna yapıştım.

" Baran dans edelim mi."

Şaşkın bana baktı önce. Biz hiç dans etmemiştik. Bunu hatırlayınca,

" Benimle dans edermisin yakışıklı kocacım." dedim sırıtarak.

" Zevkle." dedi Baran elindeki sigarasını masadaki küllüğü bırakarak. Ayağa kalkarak elini belime doladı. Birlikte yürüdük ortadaki alana.

Bizim arkamızdan Batuhan'da Nergiz'i dansa kaldırdı. Onlarda yanımızdaki yerlernini alırken, romantizm yüklü müzik eşliğinde kollarımı Baran'ın omuzlarına koyarak başımı geniş göğsüne yasladım. Gözlerimi kapatarak kokusunu taa içime çektim. Romantik atmosferle birlikte yaşadığım hayatımın her sahnesi dalga dalga zihnimden geçmeye başladığında gözlerimde yavaş yavaş yanmaya başlamıştı..

8 yaşlarında başlamıştı benim hem şanslı hem şanssız hikayem. Kan davalılarımızdan kaçarken gelmiştik bu şehre. Babamın öldürülmesi korkusu içinde yaşarken, burda tanımıştım bağdat caddesi çocuklarını. Ailemin tek çocuğuyken bir anda kardeşlerim, abilerim olmuştu. Salih abim, Mehmet abim. Onlar en değerlileriydi benim için. Keko erkek kardeşim gibiydi. Canan ve Nergiz kız kardeş. Aslında hepsi birbirinden kıymetliydi.

Sonra babamı kaybettim. Cigerimin yarısı gitti. Daha onun acısını yaşayamadan kan kovalayan şerefsiz Kaya ve adamlarının bizi bulmalarıyla yaptığım o kaza...

Dönüm noktası olan o kaza annemin sakat kalmasına sebep oldu. Benim suçumdu. O kazayı yapmasaydım annem belkide hâlâ yaşıyor olacaktı.

Gözlerim dahada doldu.

Ve Temel...
Hayatımdaki en kötü zamanlar...
Ben o adamın tuzağına nasıl düştüm? Nasıl annemi bana karşı kullanmasına olanak verdim?
Bunu düşündükçe kendimden katlanarak artan şekilde nefret ediyorum.

" Ya annenin canı ya Baran Karamanoğlu'nun canı."

Hatırladığım cümleyle dahada sindim sevdiğim adamın göğsüne. Kollarını sırtımda ve belimde hissettim.

Onu ilk gördüğüm geceyi hatırladım o an. Onu o çatışmanın içinden çıkardığım geceyi...
Aptal Tekin'in yüzünden Baran'ın kollarında kalmış, gözümü adamın evinde açmıştım. Şimdide kollarındaydım ama daha farklı.

Aptal herif işi hızlandırmak için beni sırtımdan vurmuştu. Ertesi sabah Baran'ın benden şüphelenen ve öfke yüklü bakışlarını hatırladım sonra. O gözler şimdi aşkla bakıyordu bana.

Kader!

Kader çok garip bir kavramdı. Ölmesi için uğraşan Temel'e yardım ettiğim adama onun için ölecek kadar aşık olmak...

Kendi kendime güldüm. Ama annemin hastanede son nefesini nasıl verdiğini hatırlayınca gülümsemem yüzümde soluverdi. Dolan gözlerim dahada dolarak göz yaşlarım kirpiklerimin sınırlarına dayandı. Annemmm...Dedim yüreğimin en derinlerinden ve sessiz.

O gece hayatımın ikinci ve en büyük acısını yaşamış babamdan sonra birde annesiz kalmıştım. Ve Temel ile adamını ellerimle öldürmüştüm. Çünkü annem benim ve Temel'in yüzünde stres dolu bir hayat yaşarken kalp hastası olmuştu. Bunun ilk elden sebebi olan Temel'i ellerimle cezalandırmış, 2. sırayada kendimi koymuştum. Elimdeki silahı Baran'ın gözlerinin önünde kafama dayamış tetiğe basmıştım. Ama kader yine devreye girmişti. Silah boştu. Mermisi bitmişti. Ölmedim. Ölemedim. Annemin acısıyla yanarken azar azar Baran merhem oldu yaralarıma. Annemin defin işlemlerine dahi yardım etti. Sonra bir gün bir baktık farkında olmadan o bana ben ona aşık olmuşuz meğer.

O gün ansızın Baran'ın kollarının arasında buldum kendimi. Ben onun kadını o benim erkeğim oldu. Ardındansa nikah...

Nergiz ve Batuhan gibi bir tören ve balayınız olmadı bizim. O sıralar Temel'in kendisi için çalıştığı Gölge lakaplı Saye Mercan hâlâ peşimizdeydi. Güvenliğimiz tehlikedeydi. Bu yüzden tören ve balayı yapmamıştık sonrasında da ben istememiştim. Anne babam olmayınca nikahın, bir yanım buruk olunca balayının bir önemi yoktu benim için. Sevdiğim adam yanımda olsun yeterdi. Tek isteğim huzurlu bir hayattı. Ama Saye karısı bunu bile çok görmüştü bize. Kurduğu tuzakla beni hastanelik etmiş, çıkışta 2. bir tuzakla Baran'ı ve beni adamlarına kaçırtıp bizi öldürmeye kalkmıştı. Baran beni korumaya çalışırken başından yaralanmış, ölümden kıl payı dönerken hafızasını kaybetmişti. Beni ve evli oluşumuzu tamamen unuttuğu yetmezmiş gibi her gördüğünde beni yanından kovuyor evlenerek hata yaptığını boşanacağını söylüyordu.

Allah'ım o günleri hatırladıkça başıma ağrı saplanıyor.

O sıralar Baran'ın beni ve evliliğimizi hatırlamasını ondan uzakta ve sabırla beklemeye karar vermiş ayrılmıştım evden. Bu seferde Safira denen çıyanın Baran'a askıntı olması yüzünden zor günler geçirmiştim.

Hatta hamile olduğumu otel önünde ikisini birlikte gördüğüm gece geçirdiğim kriz yüzünde hastanelik olduğumda öğrendim. O kadar öfkelenmiş ve üzülmüştüm ki nerdeyse bebeğimin hayatına malolacak bir hata yapacaktım. Neyseki aklım başıma çabuk gelmişti. Artık bebeğimle yalnız bir hayat yaşamanın planını yaparken Baran gelen hafızasıyla o pansiyonun odasında buldu beni.
İyikide buldu. İyikide zorla getirdi yanında. İyiki...

" Güzelim?
Leyla?
Ağlıyormusun sen? "

" Hı hı." dedim tuttuğum gözyaşlarımı özgür bırakarak.

" Ne oldu neyin var? "

Kollarının altından beline sarıldım.

" Hep bu hormonlardan oluyor." Dedi.

" Evet. Hep bu hormonlardan." Dedim.

" Hadi gel daha fazla yorulma oturalım. "

" Tamam."

Masaya geri döndük. Biz otururken Batu ve Nergiz hâlâ dans ediyorlardı.
Baran oturduğum sandalyeyi kendine yaklaştırarak beni kolunun altına aldı.

" Baran.."

Ağlamaklı çıktı sesim.

" Yarın...
Beni annemle babama götürür müsün? Çok özledim."

" Olur güzelim.
Şirkete girmeden önce gider ziyaretimizi yaparız.
Hem...
Hem bende annemi ziyaret ederim.
Çok uzun zamandır gitmedim."

Dediğinde gözleri boşluğa daldı.

&

Ziyâret

Ertesi gün sabah kahvaltısından sonra birlikte çıktık evden Batuhan ve Nergiz Azad ile şirkete giderken biz Erol ile mezarlığa gittik. Anne ve babamın kabirleri farklı yerlerdeydi. Önce babamın kabrini ziyaret ettik. Bildiğim ezberlediğim bir dua olmadığı için yanımda getirdiğim dua kitapçığından dua okudum ona. Babamdan sonra da annemin kabrine gittik. Annem içinde dualar okudum. Sonra içimden yine annemle konuştum. Bebeğimizden bahsettim. En sonki ziyaretimde bebeğim 2. Ayına yaklaşmıştı şimdi ise 2 buçuk aylıktı.

" Anne. " Dedim.

" Senin gibi çok uyuyorum. Benimde kızım olacak galiba. İçime öyle doğuyor.
Annem...
Canım annem.
Keşke hayatta olsaydın. Yanımda olsaydın. Torununa nasıl bakacağımı, nasıl tutacağımı, nasıl emzireceğimi sen anlatsaydın.
Kızın kalas gibi anne.
Bebek tutmak direksiyon sallamaya benzemiyordur heralde.

Anne...
Hepsi bir yana ben seni çok özlüyorum anne.
Ne olur affet beni."

Dedikten sonra eğilip toprağına kapandım, öptüm..
Yaşasaydı ayaklarının altını öperdim annemin. Ama toprağını öpmeye mahkum olmuştum. Hıçkıra hıçkıra ağlarken omuzumda hissettiğim elle ağlayarak doğruldum. Baran'a baktım. Parmak uçlarıyla yüzündeki toprağı sonra gözlerimi sildi.

Hiç bir şey söylemedi. Ne diyecektiki.
Burda sözlerin hiç bir anlamı yoktu.
Yavaşça yerimden kalkarken yardım etti. Anneme baktım sonkez.

" Allah'a ısmarladık annem yine geleceğim."

Baran'ın koluna girdim. Birlikte arabaya döndük. Erol bizi diğer giriş kapısına götürdü. Tekrar inerken,

" Yorgunsan inme güzelim."

Dedi Baran.

" Değilim sorun olmazsa bende gelmek istiyorum."

Baran'ı tanıdığımdan beri ilk kez annesinin kabrine gelmişti.

" Tamam." Dedi. Birlikte yürüyüp kabirlerin arasından geçerek beyaz güllerle çevrili bir kabre geldik.

Gülbeyaz Karamanoğlu yazıyordu taşta. Beyaz güller ve Gülbeyaz. Annesine it-af edilen güllerdi bunlar ve kabrin çevresi gül kokuyordu.

Yanımda elleri önünde sessizce kabri izleyen Baran'a baktım. Sanki toprağın altını görüyor gibiydi bakışları. Bir süre sessizce bekledi sadece. Sonra yavaşça eli ve kolu belime dolandı. Zorlukla çıktı cümlesi ağzından.

" Annecim.
Gelinin..
Ve torununun annesi, karım...
Leyla.

Özür dilerim.
Seni hayattan kopardığım için.
Yaşasaydın torunlarını kucağına alabilirdin. Beni affet."

Gözünden akan o bir damla yaşı gördüm sonra. Ben Baran'ı bu şekilde göreceğime hayatta inanmazdım.
Oysa çok normaldi. Anne acısı her yürekte aynı etkiyi bırakıyordu.
Gözlerini silerek bana döndü.

" Tansiyonun düşmeden gidelim güzelim. Hava çok sıcak."

Buruk bir gülümseme ile,

" Tamam. Gidelim." Dedim.

Arabaya dönerken teşekkür ettim.
Anlamaz şekilde baktı.

" Beni annene takdim ettin.
Teşekkür ederim."

Benim gibi buruk bir gülümseme belirdi yüzünde. Hiç bir şey söylemedi. Sadece yutkunduğunu gördüm. Dediğim gibi kelimelerin burda bir anlamı olmuyordu.

&

Cinsiyetler

Gözlerimi arkamdan bana sarılmış, eli pijamamın altında ve göbeğimde gezen el ile açtım. Gıdıklanarak kıkırdadım.

" Baran ne yapıyorsun?"

" Bebeğimle oynuyoruz annesi."

Dediği o anda bebeğimizin teknesini hissettim. Son günlerde sık sık tekmeler atmaya başlamıştı. Hareketli bir bebekti. Arada bir Baran elini karnımda gezdiriyor onu hisseden ufaklığımız da ona tekme ve hareketleriyle karşılık veriyordu. İyi anlaşıyorlardı şimdiden.

" Kesin kızdı bebeğimiz. Kesin!
Bir yerde okumuştum.
Kız çocuklarının ilk aşkı hep babaları olurmuş. Şimdiden babasına aşık olmuştu bence kızım. Bu kadarda netim.

Veee bekledigimiz gün gelmişti.
Bugün Nergiz ve ben ve kocalarımız, hep birlikte hastaneye gidip bebeklerin cinsiyetlerini öğrenecektik. Bizim ufaklık 1 ay büyük olsada ikisininde cinsiyetini aynı anda öğrenmek için Nergiz'in ayının dolmasını beklemiştim. Baran sabırsızca,

" Ne farkeder biz öğrenelim..."

Derken Nergiz,

" Siz beni beklemeyin." desede ben birlikte öğrenelim ne olur diye ısrar edince Baran'da el mecbur beklemek zorunda kalmıştı.

Ve bugün o büyük gündü.
Bizim ufaklık 5 buçuk Nergiz'in ufaklık 4 buçuk aylık olmuştu. Artık cinsiyetleri öğrenebileceğimiz aya gelmiştik yani. Ben kendimden o kadar emindimki Batu'ların bebeğinin cinsiyetini merak eder olmuştum. Kız mıydı? Erkek mi? Kız olursa kızımla arkadaş olurlardı. Erkek olursa kavga etmeleri kaçınılmazdı. Yada belkide daha iyi anlaşırlardı. Heyecanla,

" Bugün büyük gün. " Dedim.

" Hadi kalk Baran, kahvaltıdan sonra hemen gidip öğrenelim kızımız mı olacak oğlumuz mu. Ama bence kız."

Artık futbol topu şeklinde olan karnımla önce yavaşça yan dönüp sonra yatakta doğruldum.

" O kadar net ve çok söyledinki kız diye artık merak etmiyorum güzelim. Baya baya kıza alıştım ben galiba. Hatta Ayla oğlan derse üzülecek gibiyim."

Derken gülmeye başladı.

" Yaa dalga geçme.
Kız da bizim oğlan da.
Ben sadece bi Yağmur'um olacak diye hissediyorum."

Adını bile hazırlamıştım. Bana her gördüğümde huzuru hissettiren yağmur damlaları gibi bebeğim, Yağmur'um da huzurum olacaktı.

" O halde gidip kahvaltınızı yapalım. Sonrada hastaneye gidelim ve artık bu muammayı çözelim."

Önce sırayla banyoyu kullandık. Sonra üzerimizi Eylül ayına ve hastaneye gitmeye uygun şekilde değiştirerek giyindik. Birlikte odamızdan çıkıp aşağı inen merdivenlere geldiğimizde Batuhan ve Nergiz' de yeni inmişlerdi.

" Günaydın." Dedik.

" Günaydın." Dediler.

Koşar adım Nergiz'in yanına inerken,

" Leyla yavaş."

Tabi Baran'dan da uyarıyı yedim.
Duymazdan gelerek,

" Evet elticim.
Büyük gün geldi."

Dedim sırıtarak koluna girerken.

" Leyla ya ben çok heyecanlıyım. Nerdeyse hiç uyumadım. "

" Bide benim yerime koy kendini.
Senin yüzünden beklerken bende bizimkini merak ettim durdum."

Birlikte mutfağa doğru yürürken eşlerde arkadan geliyordu.

" Kızım sen salaksın da ondan.
Ne diye beni bekliyorsun ki. "

" Biraz eğlence kattım fenamı birlikte örteceğiz işte. Gerçi ben biliyorum, bizim kızımız olacak."

" Hâlâ kız diyor ya.
Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun anlamamıyorum. Görende 5 çocuk doğurdun sanacak."

" Anne iç güdüsü." dedim masaya geçerek gülümserken.

Şeker teyze,

" Günaydın kızlarım." Dedi.

" Günaydın Şeker teyze.
Şeker teyze! Sence bizim bebişler kız mı oğlan mı? "

" Ha! Bi Şeker teyzeyi karıştırmamıştınız o da oldu. "

Diyen Baran'a baktım.

" Valla bende merak ediyorum." Dedi hemen yanındaki Batuhan. Sandalyelere otururlarken.

" Görmüş geçirmiş kadınsın Şeker teyze varmı bi ipucu."

Bu güne kadar ne Şeker teyze birşey söylemişti hamileliklerimiz hakkında nede biz ona birşey sormuştuk. Baran gözlerini devirerek baktı Batu'ya.

" Ciddi misin sen?
Şeker teyze doktor mu lan! Nasıl bilsin? "

Biz konuşurken Şeker teyze gülmeye başladı. Yaklaşıp boştaki sandalyeye oturdu sonra.

" Öncelikle Allah'tan sağlıklı olmalarını isteyelim dimi. Sonra erkek, kız farkedermi? İkiside canınızdan, kanınızdan birer parça olacaklar. Evlat kokusu cennet kokusu derler. Allah acılarını göstermesin. Allah vakitli, zamanlı, sağlıklı versin kucağınıza."

" Aamin! " dedik cami cemaati gibi hep bir ağızdan.

" Gelelim tahminime.
Az çok birşeyler gördüm bu yaşa kadar. Benceee..."

Hepimizin gözü Şeker teyzedeydi Figen'in bile. Yerinden yavaşça kalkarken gözüne bakıyorduk merakla. Ne diyecekti acaba.

" Bence ikinizinde kızı olacak."

Bir anda gülmeye başladım. Evet Şeker teyze de benimle aynı fikirdeydi. Ve kızıma bir kız arkadaş ihtimali fazlaydı bana göre. Nede olsa görmüş geçirmiş kadındı. Bilme ihtilali yüksekti.

" Hahaha! Pembe odaları hazırlayalım. "

" Önce bi dereyi görelim. Hemen paçaları sıvamayın."

Batuhan' a bakarken Baran,

" Batu haklı. Önce Ayla onaylasın."

" Hadi kahvaltımızı yapın kızlar. O tabaklar bitecek. Torunlarımı iyi besleyin. "

Şeker teyzenin emri üzere tabaklara giriştik.

" Ya Nergiz senin yaptığın haksızlık."

" Ne? Ne haksızlık?
Ne yapmış benim karım."

" Ben aylarca öğürmekten geberdim. Nergiz dadece 1 ay kustu.
Ben kaç ay birşey yiyemedim bu kız habire yedi durdu."

" Ay Leyla.
Ayla'da anlattıya ya. Bünye meselesi."

" Ben bilmem.
Bi dahakine sen kusacaksın ben yiyecem."

" Ne? " Dedi Nergiz.

Baran kahkaha atarken Nergiz sinirle,

" Daha birinciyi doğurmadım ne bidahaki ya! "

Batuhan'a bakıyordu bir yandan, bir şey söyle beni onayla gibilerinden. Batu,

" Bence sakıncası yok sevgilim. "

Dediğinde ve tekmeyi bacağına yediğinde bu kez ben attım kahkahayı. Arkamdan Baran'da katıldı bana.

" Hadi neyse sonra edin elti kavganızı.
Randevuya geç kalacağız. "

Baran reis uyarıyı verince kahvaltıya döndük. Yarım saat sonra kahvaltımız bitmiş evden çıkmıştık. Hastaneye doğru ilerlerken Nergiz ile alış veriş planlarına başlamıştık bile. Çünkü bebeklerimiz kız mı erkek mi bilmediğiniz için hâlâ alış verişe çıkmamıştık ve hâlâ hiç bir hazırlığımız yoktu.

Nihayet hastaneye geldiğimizde bana Baran Nergiz'e Batu yardım etti inerken. Ben Baran'ın Nergiz Batu'nun kolunda, birlikte içeri girip Ayla'nın odasının olduğu kata çıktık. Bizi gören hemşire güler yüzle,

" Hoşgeldiniz. Ayla hocada sizi bekliyordu." Dedi.

Teşekkür edip içeri girdik.

" Hoşgeldiniz hanımlar tabi beylerde.
Heyecanlımıyız? "

" Evet." Dedik. Hepimiz heycanlı ve meraktaydık. Kadın gülümseyerek baktı. Önce kime bakalım.

Batuhan atladı hemen.

" Önce biz.
Meraktan çatlamak üzereyim."

Baran, " Karısının değişen hormonları bunu etkiledi. İyice tuhaflaştı." Dedi gülerek.

" Tamam tamam önce siz öğrenin bari. " diye ekledi elini belime koyarak. Hâli çok komikti.

" Tamam o halde.
Nergiz hanım buyrun." Dedi Ayla.

Nergiz Batuhan'ın yardımıyla yatağa uzandı ve karnını açtı. Ayla yine önce jeli sürdü. Sonra elindeki âleti karnının üzerinde gezdirmeye başladı. Hepimizin gözü ekranda kulaklarımız Ayla da beklemeye başladık. Öncelikle bebeğin kilosunu boyunu vs söylemeye başladı. İyice meraklanalım diye bilerek söylemiyordu sanki.

"Maşallah maşallah sağlıklı.
Ama kız mı erkek mi bide onu söyleyin artık." Dedi Batuhan. Dayanamamıştı attık.

Ayla kıs kıs güldü. Bilerek yapıyordu.

" Kız mı bekliyorsunuz erkek mi? "

" Kız da bizim canımız, erkek te. Sağlıklı olsun yeter. E sağlıklıda dediniz şükür. Söyleyin artık ya."

Ayla daha fazla uzatmadı.

" Batuhan Bey, Nergiz Hanım.
Bir prenses geliyor."

" Oh şükür! " diyen Batu Nergiz'in alnına bir öpücük bıraktı.

" Teşekkür ederim Nergiz'im."

Nergiz toparlanırken,

" Hadi bakalım. Sıra sende Leyla. Bakalım Şeker teyze bilmiş mi? "

Nergiz kalkarken Baran'ın yardımıyla ben uzandım yatağa. Ayla karnıma jel sürerken,

" Siz 1 ay öndesiniz.
Bakalım sizin ufaklık kız mı erkek mi? "

" Numara yapmayın. Adım gibi eminim biliyorsunuz."

Sessiz kalarak sadece gülümsedi. Biliyordu işte sadece bize ayak uyduruyordu. Elindeki aletle az önceki gibi karnımda gezindi. Boyunu kilosunu söyledi bebeğimizin. Ardından bizi daha fazla bekletmek istememiş olacakki sağlıklı bir prenses daha."

" Eev vet! " diye bağırdım.

" Biliyordum." Derken başucumdaki Baran'a baktım. Gülümsedi yüzümü ellerinin arasına alarak dudaklarıma ve alnıma birer öpücük bıraktı.

" Teşekkür ederim İğdem!
Annesine benzeyen bir kız olsun. Kızlarım sana benzesin güzelim." Dedi.

" Oğullarımızda sana benzesin. 2 kızımız 2 oğlumuz olsun." Dedim.

Arkadan Nergiz'in sesini duydum.

" 4 çocuk mu. Siz kafayı yemişsiniz."

" Evet ne var.
Babası Baran annesi ben olduktan sonra 4 tane olmasında sakınca yok elticiğim. Kıskandıysanız sizde yapın."

Yattığım yerden Nergiz'e bakarken Ayla kahkaha atıyordu.

" Hiç böyle hastalarım olmamıştı."

Bu sözüyle hepimiz gülmeye başladık.

&

Biraz zaman biraz sabır ve sevinçler gelir.

Elimde ıhlamur çayımla salonun bahçeye bakan penceresinden dışarıyı izliyordum. Aralık ayı gelmiş, hava bulutlu yağmur yağdı yağacak gibi duruyordu.

Fincanımı dudaklarıma götürüp bir yudum daha aldım. Sonra pencerenin önüne bırakıp iki elimi artık kocaman görünen göbeğimin üzerinde gezdirirken,

" Leyla hayırdır erkencisin.
İyisin değil mi?
Yoksa ağrın falan mı var."

Batuhan, Nergiz ile medivenlerden inerken sordu soruyu.

" İyiyim Batu.
Sadece acayip rüyalar görünce uykum kaçtı."

" Sende mi uyuyamadın."

" Sizdemi uyuyamadınız? "

" Nergiz'inde uykusu kaçtı."

Yine kaygılı bir gece geçirmişti anlaşılan. Nergiz durmuş durmuş 8. ayına gelince doğum yapamam korkusuna kapılmaya başlamıştı. Hatta bir ara ben anne olamam diye ağlama krizi geçirmiş sonunda Ayla ve bir uzmandan yardım almak zorunda kalmıştık. Sonunda Ayla gerekirse sezeryanla bile kolayca doğum yapabileceğini defalarca anlatınca biraz olsun rahatlamıştı. Ama anlaşılan doğum zamanı yaklaştıkça tekrar başlamıştı kaygıları.

" Bana bak Leyla!
Baran nöbetciyken doğur. Sakın ben nöbetciyken doğurayım deme."

" Yok artık.
Onu nasıl ayarlayacağız." Dedim gülerek. Yanında gelen Nergiz araya girdi.

" Kız haklı Batu. Ayarımı olur." derken stresle yumruklarını sıkışı dikkatimizi çekti.

" Valla bilmem ben.
1 ay sonra seni nasıl yetiştirecem diye şimdiden panik yapmaya başladım zaten. Birde aniden Leyla'yı götürmek zorunda kalmak istemiyorum. 2 stres bana çok gelir. Herkes kendi stresini çeksin arkadaş!"

Kahkahayı patlatırken göbeğime bakarak konuştum.

" Amcanı duydum kızım.
Baban evdeyken geleceksin. Bugün amca evde. O yüzden uslu dur. "

" Aynen." dedi Batu pekiştirerek ve gülerek.

Bebeğim artık son dönemine girmişti. 1 hadi olmadı 1 buçuk hafta içinde doğum bekliyorduk. Bu yüzden Baran ve Batuhan şirkete sırayla gidiyorlardı. Aniden hastaneye gitme ihtimalime binaen birinin evde kalıp bize göz kulak olması gerektiğine karar vermişlerdi.

Dün Baran evdeyken bugün Batu evdeydi. Yarında yine Baran.

" Ee madem sizde kalktınız hadi kahvaltıya gelin çocuklar."

Şeker teyzenin çağrısıyla Nergiz ile birlikte iki ördek gibi elimiz bellerde mutfağa yürürken Batu arkamızdan geliyordu. İkimizde birbirimizle yarışır şekilde kilo almış göt göbek kocaman, bacaklar şiş, gün saymaya başlamıştık.

Masanın önüne geldiğimizde Nergiz'le birbirimize baktık. Nergiz yine bir anda elleri karnında gülmeye başladı.
Bunu son günlerde sık yapar olmuştu.
Arada sinirinden ağlamaya sonrada gülmeye başlıyordu. Yada tam tersi.

Ayla,
" Hamilelik stresi. Doğum endişesi veya aşırı korkusu olan bazı annelerde görülüyor." demişti.

Bu arada Nergiz'den habersiz Batuhan'ı aramış evdede rahat olması için yardım etmesini bu streslerin kasılmalara sebep olabileceğini söylemişti. Yani erken doğum riski vardı. Tabi Batuhan'ın stresi bu yüzden dahada artmış ama kendinden beter olur korkusuyla Nergiz'e çaktırmıyordu.

" Şu halimize bak ya. Aynı evde iki hamile. Masaya bile oturamıyoruz. "

Ne yalan söyleyeyim haklıydı. Halimiz baya baya komikti.

" Kızlar isterseniz salonda koltukta yapın kahvaltıyı."

" Sağol Şeker teyze.
Koltuğa oturunca hiç kalkamıyoruz."

Dedik gülerek. Zar zor sandalyelere oturunca Batu'da karısının yanına oturdu.

" Leyla kızım nasılsın? "

" İyiyim şeker teyze. Çantamı hazırladıp arabaya koyduk Yağmur'umu bekliyoruz işte.

" Hayırlıca gelsin inşallah kızım."

" Amin Şeker teyze."

" Sen nasılsın Nergiz kızım? "

Hem Nergiz'in hem Batu'nun yüzü asıldı.

" Korkuyorum Şeker teyze. "

" Kızım boşa üzülüyor kaygılanıyorsun. Vakti zamanı gelince sezeryan olur yine de kucağına alırsın kızını biraz rahatla kuzum üzülme. Bebeğinde stres oluyor."

" Haklısın Şeker teyze. Ama, işte yapamıyorum. Ne oldu bana anlamıyorum." Derken gözleri doldu yine.

" Nergiz'im yapma böyle. Boş yere kendini üzüyorsun. "

" Özür dilerim Batu! "

" Ben... Ben iyi bir anne..."

Demiştiki aniden dişlerini sıkarak inledi. Panikle yüzüne bakarken bu kez " Aahh!! " dedi eli karnının altında.

" Batu! Dedi Batuhan'ın elinden tutarak. Korkuyla gözleri büyürken,

" Batu sancım var!
Batu!
Batu bebeğim. Ahhhıı!
Batu daha erken."

Dedi inleyerek. Batuhan' da Nergiz gibi bir anda panikle ayağa fırlarken Batuhan' la birbirimize baktık.

" Batu hastaneye çabuk! "

Figen solona koştu hemen. Dış kapıyı açıp sonses dışarıya doğru bağırdı.

" Azad abii yetiş."

Aynı anda Batu Nergiz'i kucakladığı gibi kapıya doğru koşar adım yürürken, bende olabildiğince hızlı peşlerinden gidiyordum. Henüz çok erkendi. Birden gelrn sancı normal değildi. Ya onlara birşey olursa korkusu içime oturdu.

Kapıya geldiğimde Batu Nergiz'le arabaya binerken,

" Fatih burda kal.
Azad gidelim.
Leyla Baran'ı yanına çağır."

Derken Nergiz'den bir çığlık koptu.
Kız ciddi ciddi doğuyordu. Hemde benden önce.

" Allah'ım yardım et." dedim panikle.

Araç bahçeden çıkarken,

" Fatih buraya gel!
Bizim arabayı al.
Bizde gidiyoruz."

" Bu halde olmaz yenge! "

" Fatih! Ya sen götürürsün yada hamileyim demem kendim kullanırım arabayı. Sende Baran abine hesap veririrsin! "

" Ama.."

" Fatih! " Diye cırladım.

Aynı anda kasığımda bir ağrı hissettim. Korkuyla elim karnıma giderken tekrar geçince,

" Şeker teyze hadi biz de gidelim."

Dedim Fatih'in getirdiği araca yürürken. Şeker teyze ile Fatih'in açtığı kapıyla apar topar arka koltuğa bindik. Hızla hareket ederek Batu'nun peşinden hastaneye doğru yola çıkarken telefonumu çıkarıp hemen Baran'ı aradım. Baran anında açtı telefon.

" Alo Leyla'm?
Birşey mi oldu? Yoksa sancılar mı başladı."

" Evet Baran ama... " Demiştim ki.

" Sakin ol güzelim!
Hemen yola çıkıyorum.
Doğru Ayla'ya gidin. Hemen geleceğim bende."

" Baran!"

" Tamam güzelim korkma sakin ol herşey yolundan. Erol!
Çabuk gidiyoruz!

İğdem çıktım bile."

Baran Batuhan'dan beter telaşlanmıştı. Nergiz dememe bile fırsat vermemiş benim doğuma gittiğimi düşünüp panikle yola çıkmıştı.

İki doğum birden

Nihayet hastaneye ulaştığımızda acil girişinin önünde durduk. Önden Şeker teyze inip bana inmem için yardım etti. Olabildiğince hızlı yürüyerek az ilerde bekleyen Azad'ın yanına gelerek,

" Durum ne? " diye sordum.

" Nergiz yengeyi acil doğuma aldılar."

" Ne? Gerçekten mi? "

" Erken doğum demiş doktorunuz.
Batuhan abim yukarda yanında."

" Hadi hemen yanına gidelim."

Diyerek içeriye doğru yürürken bir ağrı daha hissettim.
Paniklediğim için benimde mi ağrılarım oluyordu, geçicimiydi yoksa..

Durdum. Bir elim karnımda bir elim duvara dayalı nefesler almaya başladım.

" Kızım iyimisin? Yoksa sendemi? "

" Yok Şeker teyze yoruldum ondan."

Bir kaç nefesten sonra geçti ağrım. Şeker teyze ile yürümeye devam ettim. Tam asansöre doğru ilerlerken,

" Leyla." diye bağıran Baran'ı duydum. Anında arkamı dönüp baktığımda elleri dizlerinde telaş içinde soluklanan Baran'ı gördüm.
Nede çabuk gelmişlerdi böyle.
Çok korkmuştu. Doğrulup yanıma koştu. Sarıldı...

" Çok korktum iyimisin? "

" İyiyim Baran.
Konuşturmadın ki.
Nergiz'in sancısı tuttu. Doğum başlamış. Erken doğum demiş Ayla."

" Sen neden geldin bu halde? "

" Nasıl durabilirdim evde?
Merak ettim bende geldim.
Hadi yukarı çıkıp duruma bakalım."

Şeker teyze ve Baran'la birlikte asansöre binerken o ağrı yine yoklayınca dişlerimi sıkmaya başladım. Elimden geldiğince belli etmemeye çalışıyordum ama böyle giderse sıradaki bendim galiba. Asansörden indiğimizde koridorda ileri geri dönen Batuhan'ı görünce yanına geldik.

Batuhan'ın yüzündeki ifâde ağlamak üzere olan bir çocuk gibiydi. Oda çok korkmuştu. Geride durdum, Baran yaklaştı.

" Abi" Dedi Baran'ın koluna yapışarak Batuhan.

" Abi erken doğum dedi Ayla. İçeri aldılar."

" Tamam oğlum korkma hemen.
Ayla ne dedi."

" Erken doğum olsada sağlıklı doğacağını söyledi ama korkuyorum.
Ya onlara birşey olursa."

" Hiç bir şey olmayacak oğlum.
Sakin ol."

Dedi Şeker teyze. Baran Batuhan'ı sakinleştirmeye çalışırlarken ben arka arkaya gelen sancılarla bağırmamak için zor tutmaya başlamıştım kendimi. Ama benimde sınırım gelmişti. Yaşadığımız aksiyon bendede etkisini gösterince,

" Aaahh!!" diye bastım çığlığı.

Koridordaki herkes ile birlikte Baran anında bana döndüğünde korkma sırası Baran'a doğum sırası bana geçmişti. Bir elim duvara dayalı bir elim karnımın altında aynı anda bir sancı daha gelince bir kez daha bağırdım. Bunlar baya baya doğum sancılarıydı.

Baran ve hemşireler koşarak yanımda aldılar soluğu. Baran korkuyla belimden sarılırken,

" Leyla'm. Yoksa.." Dedi. Şaşkındı.

" Baran...
Baran bizimki arkadaşını kıskandı."

Derken dişlerimin arasından inledim acıyla. Hemşire,

" Muayene odasına alalım hemen."

dediğinde Baran beni kucaklayarak hemşire kızın gösterdiği odaya taşıdı.
Tam yatağa bırakacakken en son giren en şiddetli sancıyla olan oldu. Suyum geldi.

Şimdi ne yapacaktım. Ayla Nergiz'in yanındaydı ve ben bu odada doğuruyordum. Baran beni yatağa bıraktığında telaşla,

" Hemen Ayla hanıma haber verin."

Derken tuttuğum elini bırakıp yatağın korumasına yapıştım. Baran eliyle saçlarımı geriye doğru düzeltirken,

" Tamam güzelim sakin ol ve derin nefes alıp ver. "

Derken kapıdan Ayla girdi.
Hızlı hareketlerle üzerindekileri çıkarırken,

" İnanamıyorum size aynı andamı? "

O eldivenlerini değiştirirken yanıma gelen hemşire üzerimdeki tulumu çıkararak bir çarşaf örttü.

" Baran musade et."

" Hayır burda kalacağım."

" Baran." Dedim.

" Hayır." Dedi kararlı.

Ayla muayeneden sonra,

" Doğum başlamış, bebek kanalda.
Zaman yok burda yapacak doğumu.
Hızlı ve kolay bir doğum olacak gibi."

Korkuyla Baran'a baktım. Ama oda Batu gibi endişeyle doluydu.

" Leyla çoğu gitmiş azı kalmış." Dedi Ayla.

" Şimdi derin bir nefes al ve tutarak bütün gücünle ıkın. "

Ayla'nın dediğini yaparak derin bir nefes aldım. Bütün gücümle ıkınıyordum ama olmadı. Olmuyordu.

" Hadi bir daha."

Tekrar bir nefes alıp yine bütün gücümle ıkındım.

" Hadi, hadi... Az kaldı.
Son kez bir daha! "

" Son kez." Dedim. Yağmur'umu görme isteğiyle ve bir kez daha ıkındım. Sonunda hissettiğim boşlukla doğan Yağmur'umu görmek ve ağlayışını duymak çektiğim bütün acıya değerdi..

Ayla elinde tuttuğu, avaz avaz bağırarak ağlayan bebeğimizi getirip göğsümün üzerine bıraktığında ben iki gözüm iki çeşme ağlıyordum.

" Demiştim kolay ve başarılı bir doğum oldu. " Çarşafın ucuyla örttüm hemen kızımı.

" Baran, Baran şuna bak!
Şu güzelliğe bak! "

Şaşkınlıktan baka kalan Baran kendine gelerek gözlerini kızımızdan ayırıp bana çevirdi. Alnımdan öptü.

" Güzelim tıpkı sana benziyor. Senin kadar eşsiz."

Ayla kızımızın göbeğini keserek hemşirenin getirdiği örtüye sarıp odadaki beşiğe koydu. Elini yüzünü temizledi. Sonra Baran'ın kucağına vererek,

" Gözünüz aydın Baran Karamanoğlu.
Şimdi sizi dışarı alalım. Leyla ile biraz daha işimiz var."

Baran kucağındaki kızıma aşık olmuşçasına bakarak dışarı çıktı.

                             &

Mutlu son.

Doğumumuzun üzerinden 2 saat geçmiş, Nergiz ve kızlarımızla birlikte aynı odaya alınmıştık.

Nergiz ve kızı Kardelen gayet iyilerdi. Evet küçük kızlarının adını Kardelen koymuştu Batuhan. Annesi gibi ismi çiçek ismi olsun diye. Sadece kilosu biraz düşüktü. Ama sağlıklıydı.

Kızım, Yağmur'um ve bende iyiydik.

Haberi alan herkes ellerinde oyuncaklarla hastaneye gelmiş kapımızın önü dünya kadar oyuncak ve çiçeklerle dolmuştu. Şeker teyze sayesinde kısa süren ziyaretler akşam olduğunda bitmişti ancak. Artık eşlerimiz ve kızlarımız vardı sadece yanımızda.

İşte benim umutsuzca başlayan hayatımın mutlulukla devam eden bölümü burdan itibaren başlıyordu.

Baran, ben ve kızım Yağmur.
Batuhan, Nergiz ve Kardelen.

Önümüzde kocaman bir hayat bizi bekliyordu. Ve kalan zamanımızı doya doya yaşamak tek arzum..

SON.
 

Loading...
0%