Yeni Üyelik
9.
Bölüm

🖤K.8 Nikah meselesi 🖤

@azamet_29_2

Geriye yaslanıp bacak bacak üstüne atarak kollarını göğsünde birleştirdi.

" Bir şeyler hatırlayabildin mi bari?! "

Bana söylüyordu.

" Şeyda seninle konuşmaya geldiğini söyledi. Hafızan için."

Bir de bana yalancı derler. Buradaki kızlar yalanda lisans bitmiş doktora yapıyor resmen.

Şahin'in gözleri hâlâ üzerimde cevap bekliyordu.

" Birşeyler anlattı ama hiç biri tanıdık gelmedi. Yani bir işe yaramadı. "

Sende onlardan aşağı kalmazsın Umay.

Diyen iç sesimi boğasım vardı. Bu sırada Selcan kahveyi getirdi ve masaya bıraktı. Ardından,

" Meran hanım. Alınacaklar listesi için mutfağa gelebilir mi dedi Gülden abla."

" Tamam kızım geliyorum. "

Bize döndü.

" Siz oturun ben hemen gelirim."

" Acele etme anne! "

Diyen Şahin'in bana bakan gözlerinde ve zihninde karanlık fikirler dolaşıyordu sanki. O nasıl bir bakıştı öyle.

Soğuk, keskin, ölümcül...

Meran hanım. Bizi yalnız bırak mesajını alıp sessizce uzaklaşırken yerinde doğruldu. Dirseklerini masaya dayayıp parmaklarını birbirine geçirerek dudaklarına dayadı.
Aramızdaki sessiz bakışma kısa süre devam etti. Önündeki kahvesini alıp büyük bir yudum içtikten sonra, yerinden kalkıp küçük adımlarla yanıma doğru gelirken tane tane konuşmaya başladı. Sanki ürkütmemeye çalışır gibiydi hâli.

" Nikâha, kadar, hatırladın, hatırladın."

Kafamın içinde bir kıvılcım patladı. Nikâh mı? Ne nikahı? Ben nikah konusunu tamamen unutmuş, uzun süre dile gelmez diye düşünmüştüm oysa.

Arkama geçti. Ellerini bir anda omuzlarımda hissettiğimde bütün bedenimden bir ateş dalgası geçti sanki.

" Hatırlayamazsan..."

Dedi ve durdu. Ardından kulağımın dibinde hissettim nefesini. Tüylerim diken diken olurken tıslayarak konuştu yine.

" Yarın gece hatırlatırım ben sana."

Duyduğum şeyle korkuyla fırladım yerimden.

Nikah mı?
Yarın mı?
Bu kadar çabuk mu?

İnsan kızın hafızası gidik, hatırlamasını bekleyelim falan der. Ne bu acele beh!

Dedim içimden.
Gözlerine bakarak gerilerken o elleri ceplerinde halimden haince zevk alarak izliyordu beni.

Dışımdan ise,

" N-ne?
Ne diyorsun sen beh! "

Yüzünde pis bir gülümseme belirdi bu kez.

" Ne sanıyordun Dicle hanım.
Bir ömür senin oyununun bitmesinimi bekleyecektik? Sen hatırla yada hatırlama bir berdel kararı alındı. Ve bu nikâh olacak.

Yarın akşam nikah memuru eve gelecek. Ve sayende yarım kalan nikahımızı kıyacak."

" Sus! " Dedim bağırarak.

Lâkin en ağır ve içimde korku uyandıran adımlarıyla bana doğru yürürken devam etti.

" İtiraf et Dicle! "

Tam önümde durdu. Beni bir anda belimden yakalarken bir eli çenemi kavradı. Ellerimle çenemdeki elin bileğinden yakaladım. Refleks olarak yapmıştım. Bedenimi sertçe bedenine dayadı. Baskısını arttırırken bana temas eden yerler yüzünden etime kızgın köz basılmış gibi hissediyordum.

" Yalancı olduğunu, kaç gündür benimle oynadığını itiraf et!"

Diye hırlarken yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Sigara ve kahve kokusu tenimi yalayıp geçerken ölümü hatırlatan gözlerini gözlerime dikti.

" O zaman yarın gece sana nazik davranmaya çalışırım belki.

Amaaa bu şekilde yalanlarına devam edersen, yarın gece seni öyle bir hâle getiririm ki değil ayağa kalkmak, kıpırdayamazsın bile. "

" Bırak beni. Bırak! "

Kendimi geriye çekerek kollarından kurtulmaya çalışsam da olmadı. Beni kendine daha çok bastırırken çenemdeki mengene el yüzünden hissettiğim acı dahada artırıyordu.
O acıyla inlerken dahada yaklaştı. Dudakları ile dudaklarım arasında milim boşluk kalmıştı.

" Ha... Bir gece dayanırım kurtulurum sanma sakın. Ölene kadar her gece benimlesin! "

O an zihninin geçmişe gittiğini anlatan bir bakış yakaladım gözlerinde.

" O gece! "

Dedi resmen beni silkeleyerek.
Öfkesi dahada belirgin hâle gelmişti.

" Nikahı beklerken!
Hayatımda ilk kez dedim ki. Sevemem! Ama kıymet veririm.

O da benim gibi kaderin kurbanı. Kardeşimde suçluyken cezayı sadece bu kıza kesmek haksızlık. Dedim kendime. Senin için üzüldüm.

Karşıma geçip deseydin ki babam berdel istemiş ama ben seni istemem Şahin ağa. Şerefsizim kabul etmezdim bu berdeli. Kimsenin seni zorlanmasına da izin vermezdim. Ama sen ne yaptın? Önce kabul ettin, gelinliğinle geldin yanıma oturdun. Sonra da şerefimi ayaklar altına alıp kaçtın.

Bunu hiç unutmayacağım Dicle. Şahin ağa adıma nasıl çamur sürdüğünü hiç unutmayacağım. Bu yaptığının hesabını her zerrenden azar azar soracağım. Hayatın boyunca bu konaktan çıkamayacaksın. Benimle evlendiğin için her gece ağlayarak sabaha kadar hem acı çekecek hem zevk alacaksın.
Hem de bir ömür boyu."

Duyduğum şeylerle iyice şok olmuştum. Dicle kaçtığı için kıyılamayan nikâh yarın kıyılacaktı ama gelin olarak geri zekalı ben olacaktım masada.

Şimdi sıçtın Umay.

Aniden bırakıp geri çekildi. Dicle'ye olan kinini Dicle sanarak benden çıkarma niyetindeydi bu adam.

" Sapık manyak! "

Diye bağırdım elim çenemde yüzüne karşı. Öldürücü bakışlar eşliğinde başını yana doğru devirirken boynunu kıtlattı. Bir adım öne geldiğinde korkuyla geriledim.

" Bir ömür bana mahkum edildin Dicle."

Yanımdan geçerken korkuyla çekildim kenara. İçeriye girerken aşağıdaki Meran hanıma seslendi.

" Anne! Yarın akşam..."

Dedikten sonra bana döndü yeniden pis pis gülümseyerek.

" Memur gelecek. Nikâh kıyılacak. Hazırlık yapın."

Diye bitirdi cümlesini.

" Hayırlı olsun oğul!"

" Göreceğiz hayır mı şer mi olacak. "

Dedi yine tıslayarak ve içeriye girdi.

*****

Olduğum yerde taş kesilmiş kalakalmıştım. Aklım durmuştu sanki. Bu adam evlenerek fantaziler eşliğinde alacaktı intikamını. Ama yanlış kişiden.

Ellerim saçlarıma gitti. Senin yapacağın planı tekrar tekrar sikeyim Umay. Postu deldirmeyelim derken kendini nikah masasında bulacaksın.

Hayır hayır! Olmaz!
Bir şekilde buradan çıkarım.
Ya çıkarım ya da çıkarım. Başka türlüsü mümkün değil. Olmaz!

Allah'ın belası Dicle. Bana benzemek zorundamıydın. Benim geldiğim gece kaçmak zorundamıydın. Şimdi hangi cehennemde geziyorsun Allah bilir ama yerine ben yanacağım.

La*et olsun! Hepinize!
Siktir et kaçmayı. Benim hemen bu zalimle konuşup herşeyi en baştan anlatmam lazım. Şanslıysam bu kez inanır.

Hemen arkamı dönüp eve yöneldim. Doğruca Şahin ağanın odasına yürüdüm. Kapının önünde durup derin bir nefes alıp verdikten sonrada bodoslama daldım içeriye.

" Şahin ağa! "

Oda boş kimse yoktu.

" Şahin ağa!" dedim yine iç odaya yürüyerek.

Yoktu. Neredeydi? Daha az önce içeriye giren adam şimdi nerdeydi.

Olamaz. Ben dışarda kendi kendime tepinirken adam arkamdan geçip gitmişti anlaşılan. Hızla çıktım odadan. Doğruca mutfağın yolunu tuttum.

" Selcan! "

Ağlayarak soğan doğrayan kız bana döndü.

" Buyur gelin hanım."

" Hay sizede gelininizede..."

" Efendim.
Anlamadım."

Dedi burnunu çekerek.

" Meran hanım nerede hemen konuşmam lazım onunla. "

Zalim olmazsa zalimin anasıyla konuşurum bende.

" Meran hanım çıktı. Yarın nikah olacak diyince ağam, alacaklar var dedi. Akşamdan önce gelmez."

" Allah'ım yaah! Gidip kendimi damdan aşağı atacam o olacak! "

" Ne? "

" Yok birşey! "

" Peki o zalim ağa ne zaman gelir."

" Şahin ağam mı?"

" Başka ağa mı var bu konakta? "

Dedim bütün sinirimle.

" Yarın akşamdan önce gelmez.
Midyat'a gittiya. "

" Ne? Yarın akşam mı. Bu ne ya! Herkes bu günü mü buldu? "

" Ne için.
Bi şey varsa ben yardım edeyim."

" Elindeki bıçağı sok kalbime kurtar beni. "

Gözleri kocaman, kaşları havada bakıp,

" Tövbe de gelin hanım! Heç yaparmıyım öyle bişey! "

Sinirli bir bakış atıp mutfaktan çıktım.
Hızlı adımlarla avluya geçtim.

Düşün Umay düşün!

İleri geri defalarca yürüdüm. Düşündüm, düşündüm, düşündüm. Sıcak güneş altında beynim yanana kadar düşündüm. Uçurumun kıyısında gibi hissediyordum kendimi. O anda aklıma gelen şeyle gözlerimi kapıya çevirdim.

Dışarda birileri varmıydı acaba. Şahin ağanın o boktan emrinin üzerinden kaç gün geçti. Şuan hiç kimse yoksa kaçıp gidebilirdim.

Hızla kapıya yöneldim. Kanatlı kapının tek tarafını açıp öne doğru eğilerek başımı dışarıya uzattığımda kocaman bir göbek karşıladı beni.

" Gelin hanım. "

Duyduğum sesle panikle yerimde doğruldum. Ne yalan söyleyeyim kimse olmaz diye umuyordum.

" Bir isteğiniz mi var? "

Bir karşımda bana bakan gri takım elbisesiyle ve kısa boyuyla tombul bir güvercini hatırlatan adama bir de diğer yanında simsiyah kıyafetleri ile kargaya benzeyen surata baktım.
Sakin kalmayaca çalışarak,

" Yok birşey. Sıkıldım da biraz hava alayım dedim. Çekilinde geçeyim."

Diyerek bir adım atmıştım ki. Karga kılıklı anında önüme geçti.

" Kusura bakma yenge. Şahin ağamın emri var. Çıkmayacak dedi."

Yenge kelimesine mi yoksa çıkmayacak emrine mi küfür etsem bilemedim. Duyduğum cümleleri umursamadan kendimden emin bir şekilde konuştum yeniden.

" Bana bak karga.
Ağan bana karışamaz.
Sende çekil önümden. "

Diyerek bir adım sağına geçtim.
Ama karga da aynı şekilde adımlayarak tekrar önüme geçti.

" Yenge dön lütfen...
Bizi zorlama. Ağamın emri var. "

" Beni gerçekten vuracak mısınız?! "

" Gerekirse yaparım. O yüzden dön! "

O anda arkamdaki tombul güvercinin sesini duyarken bacağımda hissettiğim şeye çevirdim gözlerimi.

" Yenge canını yakmak istemiyorum bizi zorlama ne olur."

Gözlerimi bacağımdan kaldırıp karşımdaki üzgün gözlere çevirdim.

" Yenge içeri gir! "

" Allah belanızı versin! "

" Nasıl istesen ama içeri gir yenge lütfen! "

Söylene söylene geri girdim avluya. Arkadaki kapı sıkıca kapatıldığında başımı gökyüzüne çevirip avazım çıktığı kadar bağırdım.

" Allah belanızı versin! Allah hepimizin belasını versiiiin! "

*****

Bütün günü odamda deli gibi dönüp durarak geçirdim. Oda dar gelince akşam üzeri terasta dolandım durdum. Bir süre sonra Narin ve Civan eve geldiler. Yorgun ve tok olduklarını söyleyip odalarına çekildiler. Çekilmeseler ne olacaktı ki. Bana ne faydaları olurdu. Ağa abilerinin dediğinden çıkmazlardı. Daha doğrusu çıkamazlardı. Bunu gayet iyi anlamıştım.

Sonunda avlu kapısı açıldı ve arkasında iki adamı, ellerinde çantalar ile Meran hanım girdi.

Adamlara paketleri ve çantaları yukarıya çıkarın diyerek kendide taş merdivenleri çıkarken acele ederek yanına geldim.

" Meran hanım sizinle konuşmam lazım. "

Şüpheli gözlerle baktı önce.

" Ne hakkında? "

" Nikâh."

" Sen kafanı yorma kızım herşeyi biz halledeceğiz. Geç olsun güç olmasın.
Annenlerde konuştum. Onlarda gelecekler merak etme."

" Meran hanım ben oğlunla evlenmek falan istemiyorum."

Dan diye söylediğim cümle ile bana çevirdi gözlerini. Açıklama bekliyordu.

" Bakın...
Biliyorum size tuhaf gelecek ama daha öncede herkese söylediğim gibi ben Dicle değilim. Sadece aptalca bir benzerlik. Şahin ağaya da Dicle'nin ailesinede anlattım ama kimseyi inandıramadım.

" Benim adım Dicle değil! Adım U.."

Demiştim ki kolumdaki eliyle sustum.
Gülümsedi. Aha! Dedim. Nihayet biri beni anladı ve inandı.

" Sen hiç üzülme kızım. Zamanla geçecek. Düzeleceksin. İyi olacaksın. Biz hep yanında olacağız. "

Bütün umutlarım duman oldu dağıldı gitti gökyüzüne. Ağlamak üzere dolan gözlerimle kadına bakarken,

Selcan! Diye bağırdı.

" Yemeği hazır edin."

Arkasını dönüp ağır adımlarla yürürken,

" Gidip üzerimi değişip geleyim yemek yiyelim gelin kızım."

Dediğinde olduğum yere dizlerimin üzerine bıraktım kendimi. Dolan gözlerim artık dolu değil, yanaklarımdan aşağı boşalıyordu.

*****

Gece boyunca uyku tutmadı. Odamın içinde, yetmedi terasta, yetmedi avluda dolandım durdum. Sürekli düşünüp bir yol aradım. Sonunda elimde kalan tek altın fikir zalim ağayı karşıma alıp konuşmak oldu. Başka hiç bir yol yoktu. Annesi de inanmamıştı bana. Onun inanma ihtimali neydi bilmiyorum ama bana inanmayıp o masaya beni zorla oturtmalarına izin vermeyecektim. Yeniden odama döndüm. Yatağımda dönüp dururken sonunda sabaha karşı sızıp kalmışım.

Saatler sonra uyanmış dakikalardır tavana diktiğim gözlerim yanmaya başlayınca kapatmıştım göz kapaklarımı. Son anlarımda aklıma iyi bir şey gelirmi acaba diye beynimin dibindeki fikir kırıntıları sıyırıyordum. Gözlerimi komodinin üzerindeki saate çevirdim öğlen bir olmuştu.

Yavaşça yerimden doğrulduğumda gördüğüm şeyle koca bir siktir çektim.

Tam karşımdaki duvarda bembeyaz bir gelinlik bana bakıyordu. Hızla kalkıp soluğu gelinliğin önünde aldım. Demek ki ben uyurken getirtip takmışlardı buraya.

O kadar güzel bir gelinliktiki. O kadar güzel görünüyorduki. Sanki bir perinin üzerinden çıkarılıp buraya getirilmiş gibiydi. Elimi İpek kumaş üzerinde gezdirdim. Gözlerim dolarken içimde bir acı hissettim.

Ben... Umay!

Bir gün birini sevip, aşık olup evlenebilirmiydim acaba? Histerik bir gülümseme bıraktım halime. Geçmişi pislik içinde bir hırsızla kim evlenirdi ki. Hadi biri çıktı aşık olduk evleneceğiz. Böyle bir güzelliğin yanından bile geçemezdim.
Kim bilir kaç paraydı bu güzellik.

Ellerimle gözlerimi sildim.

Kendine gel Umay! Artık kendine gel!
Bu akşamdan önce birşeyler yapıp kendini bu durumdan kurtar.

Derin bir nefes alıp verdim. Odadan oturma bölümüne oradan dışarıya çıkacakken tanıdık o sesleri duydum.

Bir Selcan diğeri Şeyda idi konuşanlar.

" Daha kalkmadı mı?
Şimdiden alışmış ağa karılığına."

Dedi Şeyda gülerek.
Dün geleceğini söyleyen Şeyda yine gelmişti.

" Meran teyze nerde."

" Ufak bir için dışarı gitti gelir birazdan. "

" Git bana bir kahve yap getir! "

" Peki." Dedi kız.

Rahatlığa bak. Babasının evi sanki.

Diyerek kapıya uzanmıştım ki bir anda hızla açılan kapı resmen alnımda parladı.

" Senin eline sıçayım."

Dedim yerde iki seksen yatarken.
Ben yerden o tepemden birbirimize bakıyorduk. Daha dikişler yeni kaynarken kafama bir delik de bu salak acıyordu az kalsın.

" Kapı çalma âdeti yokmu arkadaş sizin köyde? "

" Dicle! Sen ne yaptığını sanıyorsun? "

Elim alnımda yerden kalktım.

" Yemin ederim nefret ettim bu isimden. Birde yüzlü çıkmıyorlar mı?

Ne yapacağım odadan çıkıyorum! "

Bir adımda dibimde bitip yakamı tuttu.

" Bir de alay ediyor benimle.
Dicle! Ben dün sana ne dedim?! "

Bakışlarının arasında resmen bir elektriklenme oldu. Kaşlarını çatmış sinirle bakıyordu.

Yakamdaki elini tutup indirdim.

" Çek elini yakamdan.
Kızım siz belamısınız nesiniz ya. "

Geri çekilirken yine o işaret parmağını burnuma doğru uzatarak bağırmaya başladı.

" Sen daha bela görmemişsin Dicle! "

Yüzünü gözünü eğerek alaylı şekilde devam etti.

" Sen gel benden yardım iste!
Kaçmama yardım et de!
Bende herşeyi göze alıp düğün gecesi sana yardım edeyim!
Kafamı kırmana bile izin vereyim.. Sen git yakalan geri gel!

Bu da yetmez gibi birde ikinci kez nikahı bekliyorsun. "

Duyduklarımla herşey daha da netlik kazanmıştı işte.

" Sen demedin mi ben o canavarla evlenmek istemiyorum diye? Ben ortadan kaybolurum sen evlenirsin benim yerime onunla, demedin mi?

Şimdi bu oyun da ne? Akşama nikah var dedi annen. Sen istedin değil mi nikâhı? Hatta bilerek geri döndün. Kazayı da sen planladın değil mi? Hafıza numarası için. Bir kaç gün evinde kalınca da gözün kaldı Şahin ağada değil mi? "

" Ne? Yok artık. Lan ne akıl varmış sende. Anında yazdın senaryoyu.
Gözüm kalmış?
Ne gözüm kalacak beh!
Bana bak! Şeyda mısın ne karın ağrısısın! Benim derdim bana yetiyor zaten birde seninle hiç uğraşamam.

O kadar istiyorsan al senin olsun.
Bende uğraşmam. Çok mu meraklıyım sanki zalim ağanıza."

" Ay ay,ay... Numaralara bak! Bir de alay ediyor haspam! "

" Haspam?
Şeyda bak!
Canım burnuma gelmiş zaten. Her an birini boğabilirim o sen olma. O yüzden defol git başımdan. "

Olduğu yerden kıpırdamadı bile. Hâlâ kaşları çatık öldürecek gibi bakıyordu yüzüme. Bu hâli daha da sinir etti beni.

Sonunda yeter! Diyip kolundan tuttuğum gibi beraberimde dışarıya çıkarıp çeke çeke terasa kadar götürdüm.

" Defol! "

Dedim merdivenlere doğru ittirerek.

" Bu iş burada bitmedi Dicle. Sen istedin böyle olmasını. Bundan sonra olacaklardan ben sorumlu değilim. "

" Yürrüü anca gidersin!
Senden korkan senin gibi olsun ulan!"

" Dicle? "

Diyen Narin'i duyunca kendime çeki düzen verdim hemen.

" Ne oluyor.
Şeydayla mı tartışınız. Sorun ne? "

" Hiç.
Hiç birşey. "

Dedim yorulmuştum artık.

" Emin misin. Bir şey olduysa söyle lütfen."

" Eminim, önemli birşey yok."

" Tamamm...
O hâlde hadi gel öğle yemeğini mutfakta yiyeceğiz. Bugün dışarı yanıyor. Mutfak daha serin. "

" Sen git Narin. Benim canım istemiyor. "

" Imm...Anladım. Akşam nikâh olduğu için gergin olmalısın. Haklısın."

Gözlerini gözlerime çevirdi. Bu arada gözleri abisinin gözlerine benziyormuş onu farkettim.

" Dicle...
Biliyorum herşey bir anda gelişti. Ablam yüzünden bir anda abimle evlenmek durumunda kaldın. Kötü birşey, farkındayım. Ama eskiler kan akmasın diye çıkarmış bu âdeti. Keşke hiç olmasa ama elimizden birşey gelmiyor. Büyükler veriyor bu kararı.

Bir kaç günde seni daha yakından tanıdık. Sen gerçekte iyi bir kızsın. Gelinimiz olmandan memnunuz.

Geçen sefer birşeyler ters gitti. O gece ne oldu bilmiyorum. Sende hatırlamıyorsun. Ama kendi isteğinle olduğunu sanmıyorum. Eminim o gece senin aklını karıştıranlar, abim üzerinden korkutanlar oldu.
O yüzden kaçmak istedin belkide."

Nefes alıp devam etti.

" Dicle. Abim serttir. Öfkeli bir yapısı vardır ama iyi bir insandır."

Yaa ne demezsin. Dedim içimden. Ulan tıslayarak konuşurken insana kalp krizi geçirtecek sese sahip.

" Ama bu sefer her yolunda gidecek. Dedikodularda bitecek. "

" Narin...
Artık anlatmaktan yoruldum diyorum. Uğraşmayayım diyorum yine laf gelip buluyor.

Beni anlamıyorsunuz.
Bak! Ben ne abimle ne bir başkası ile evlenmeyi düşünmüyorum. Abine de, annene de, hatta Dicle'nin anne babasına da söyledim.
Ama inandıramadım.

Yahu ben Dicle değiliiiim... O gece yani düğün gecesi Dicle topuklayıp kaçmış. Aynı gece geldim ben Mardin'e. Abin ve adamları beni o sandı. Şimdi de tutturdunuz berdeldi nikahtı. Valla kafayı yiyecem sonunda. Sizi inandırmak için kendimi mi vurayım illa. "

Saf saf bana bakıyordu. Anlaşılan bu da inanmadı. Şuan içinden vah garibim kafayı iyi kırmış demiyorsa ben de birşey bilmiyorum.
Valla çıldıracam sonunda.

" Valla pes ettim.
Tamam.
Gidip yemek yiyelim. "

Loading...
0%