@azamet_29_2
|
Geriye yaslanıp bacak bacak üstüne atarak kollarını göğsünde birleştirdi. " Bir şeyler hatırlayabildin mi bari?! " Bana söylüyordu. " Şeyda seninle konuşmaya geldiğini söyledi. Hafızan için." Bir de bana yalancı derler. Buradaki kızlar yalanda lisans bitmiş doktora yapıyor resmen. Şahin'in gözleri hâlâ üzerimde cevap bekliyordu. " Birşeyler anlattı ama hiç biri tanıdık gelmedi. Yani bir işe yaramadı. " Sende onlardan aşağı kalmazsın Umay. Diyen iç sesimi boğasım vardı. Bu sırada Selcan kahveyi getirdi ve masaya bıraktı. Ardından, " Meran hanım. Alınacaklar listesi için mutfağa gelebilir mi dedi Gülden abla." " Tamam kızım geliyorum. " Bize döndü. " Siz oturun ben hemen gelirim." " Acele etme anne! " Diyen Şahin'in bana bakan gözlerinde ve zihninde karanlık fikirler dolaşıyordu sanki. O nasıl bir bakıştı öyle. Soğuk, keskin, ölümcül... Meran hanım. Bizi yalnız bırak mesajını alıp sessizce uzaklaşırken yerinde doğruldu. Dirseklerini masaya dayayıp parmaklarını birbirine geçirerek dudaklarına dayadı. " Nikâha, kadar, hatırladın, hatırladın." Kafamın içinde bir kıvılcım patladı. Nikâh mı? Ne nikahı? Ben nikah konusunu tamamen unutmuş, uzun süre dile gelmez diye düşünmüştüm oysa. Arkama geçti. Ellerini bir anda omuzlarımda hissettiğimde bütün bedenimden bir ateş dalgası geçti sanki. " Hatırlayamazsan..." Dedi ve durdu. Ardından kulağımın dibinde hissettim nefesini. Tüylerim diken diken olurken tıslayarak konuştu yine. " Yarın gece hatırlatırım ben sana." Duyduğum şeyle korkuyla fırladım yerimden. Nikah mı? İnsan kızın hafızası gidik, hatırlamasını bekleyelim falan der. Ne bu acele beh! Dedim içimden. Dışımdan ise, " N-ne? Yüzünde pis bir gülümseme belirdi bu kez. " Ne sanıyordun Dicle hanım. Yarın akşam nikah memuru eve gelecek. Ve sayende yarım kalan nikahımızı kıyacak." " Sus! " Dedim bağırarak. Lâkin en ağır ve içimde korku uyandıran adımlarıyla bana doğru yürürken devam etti. " İtiraf et Dicle! " Tam önümde durdu. Beni bir anda belimden yakalarken bir eli çenemi kavradı. Ellerimle çenemdeki elin bileğinden yakaladım. Refleks olarak yapmıştım. Bedenimi sertçe bedenine dayadı. Baskısını arttırırken bana temas eden yerler yüzünden etime kızgın köz basılmış gibi hissediyordum. " Yalancı olduğunu, kaç gündür benimle oynadığını itiraf et!" Diye hırlarken yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Sigara ve kahve kokusu tenimi yalayıp geçerken ölümü hatırlatan gözlerini gözlerime dikti. " O zaman yarın gece sana nazik davranmaya çalışırım belki. Amaaa bu şekilde yalanlarına devam edersen, yarın gece seni öyle bir hâle getiririm ki değil ayağa kalkmak, kıpırdayamazsın bile. " " Bırak beni. Bırak! " Kendimi geriye çekerek kollarından kurtulmaya çalışsam da olmadı. Beni kendine daha çok bastırırken çenemdeki mengene el yüzünden hissettiğim acı dahada artırıyordu. " Ha... Bir gece dayanırım kurtulurum sanma sakın. Ölene kadar her gece benimlesin! " O an zihninin geçmişe gittiğini anlatan bir bakış yakaladım gözlerinde. " O gece! " Dedi resmen beni silkeleyerek. " Nikahı beklerken! O da benim gibi kaderin kurbanı. Kardeşimde suçluyken cezayı sadece bu kıza kesmek haksızlık. Dedim kendime. Senin için üzüldüm. Karşıma geçip deseydin ki babam berdel istemiş ama ben seni istemem Şahin ağa. Şerefsizim kabul etmezdim bu berdeli. Kimsenin seni zorlanmasına da izin vermezdim. Ama sen ne yaptın? Önce kabul ettin, gelinliğinle geldin yanıma oturdun. Sonra da şerefimi ayaklar altına alıp kaçtın. Bunu hiç unutmayacağım Dicle. Şahin ağa adıma nasıl çamur sürdüğünü hiç unutmayacağım. Bu yaptığının hesabını her zerrenden azar azar soracağım. Hayatın boyunca bu konaktan çıkamayacaksın. Benimle evlendiğin için her gece ağlayarak sabaha kadar hem acı çekecek hem zevk alacaksın. Duyduğum şeylerle iyice şok olmuştum. Dicle kaçtığı için kıyılamayan nikâh yarın kıyılacaktı ama gelin olarak geri zekalı ben olacaktım masada. Şimdi sıçtın Umay. Aniden bırakıp geri çekildi. Dicle'ye olan kinini Dicle sanarak benden çıkarma niyetindeydi bu adam. " Sapık manyak! " Diye bağırdım elim çenemde yüzüne karşı. Öldürücü bakışlar eşliğinde başını yana doğru devirirken boynunu kıtlattı. Bir adım öne geldiğinde korkuyla geriledim. " Bir ömür bana mahkum edildin Dicle." Yanımdan geçerken korkuyla çekildim kenara. İçeriye girerken aşağıdaki Meran hanıma seslendi. " Anne! Yarın akşam..." Dedikten sonra bana döndü yeniden pis pis gülümseyerek. " Memur gelecek. Nikâh kıyılacak. Hazırlık yapın." Diye bitirdi cümlesini. " Hayırlı olsun oğul!" " Göreceğiz hayır mı şer mi olacak. " Dedi yine tıslayarak ve içeriye girdi. ***** Olduğum yerde taş kesilmiş kalakalmıştım. Aklım durmuştu sanki. Bu adam evlenerek fantaziler eşliğinde alacaktı intikamını. Ama yanlış kişiden. Ellerim saçlarıma gitti. Senin yapacağın planı tekrar tekrar sikeyim Umay. Postu deldirmeyelim derken kendini nikah masasında bulacaksın. Hayır hayır! Olmaz! Allah'ın belası Dicle. Bana benzemek zorundamıydın. Benim geldiğim gece kaçmak zorundamıydın. Şimdi hangi cehennemde geziyorsun Allah bilir ama yerine ben yanacağım. La*et olsun! Hepinize! Hemen arkamı dönüp eve yöneldim. Doğruca Şahin ağanın odasına yürüdüm. Kapının önünde durup derin bir nefes alıp verdikten sonrada bodoslama daldım içeriye. " Şahin ağa! " Oda boş kimse yoktu. " Şahin ağa!" dedim yine iç odaya yürüyerek. Yoktu. Neredeydi? Daha az önce içeriye giren adam şimdi nerdeydi. Olamaz. Ben dışarda kendi kendime tepinirken adam arkamdan geçip gitmişti anlaşılan. Hızla çıktım odadan. Doğruca mutfağın yolunu tuttum. " Selcan! " Ağlayarak soğan doğrayan kız bana döndü. " Buyur gelin hanım." " Hay sizede gelininizede..." " Efendim. Dedi burnunu çekerek. " Meran hanım nerede hemen konuşmam lazım onunla. " Zalim olmazsa zalimin anasıyla konuşurum bende. " Meran hanım çıktı. Yarın nikah olacak diyince ağam, alacaklar var dedi. Akşamdan önce gelmez." " Allah'ım yaah! Gidip kendimi damdan aşağı atacam o olacak! " " Ne? " " Yok birşey! " " Peki o zalim ağa ne zaman gelir." " Şahin ağam mı?" " Başka ağa mı var bu konakta? " Dedim bütün sinirimle. " Yarın akşamdan önce gelmez. " Ne? Yarın akşam mı. Bu ne ya! Herkes bu günü mü buldu? " " Ne için. " Elindeki bıçağı sok kalbime kurtar beni. " Gözleri kocaman, kaşları havada bakıp, " Tövbe de gelin hanım! Heç yaparmıyım öyle bişey! " Sinirli bir bakış atıp mutfaktan çıktım. Düşün Umay düşün! İleri geri defalarca yürüdüm. Düşündüm, düşündüm, düşündüm. Sıcak güneş altında beynim yanana kadar düşündüm. Uçurumun kıyısında gibi hissediyordum kendimi. O anda aklıma gelen şeyle gözlerimi kapıya çevirdim. Dışarda birileri varmıydı acaba. Şahin ağanın o boktan emrinin üzerinden kaç gün geçti. Şuan hiç kimse yoksa kaçıp gidebilirdim. Hızla kapıya yöneldim. Kanatlı kapının tek tarafını açıp öne doğru eğilerek başımı dışarıya uzattığımda kocaman bir göbek karşıladı beni. " Gelin hanım. " Duyduğum sesle panikle yerimde doğruldum. Ne yalan söyleyeyim kimse olmaz diye umuyordum. " Bir isteğiniz mi var? " Bir karşımda bana bakan gri takım elbisesiyle ve kısa boyuyla tombul bir güvercini hatırlatan adama bir de diğer yanında simsiyah kıyafetleri ile kargaya benzeyen surata baktım. " Yok birşey. Sıkıldım da biraz hava alayım dedim. Çekilinde geçeyim." Diyerek bir adım atmıştım ki. Karga kılıklı anında önüme geçti. " Kusura bakma yenge. Şahin ağamın emri var. Çıkmayacak dedi." Yenge kelimesine mi yoksa çıkmayacak emrine mi küfür etsem bilemedim. Duyduğum cümleleri umursamadan kendimden emin bir şekilde konuştum yeniden. " Bana bak karga. Diyerek bir adım sağına geçtim. " Yenge dön lütfen... " Beni gerçekten vuracak mısınız?! " " Gerekirse yaparım. O yüzden dön! " O anda arkamdaki tombul güvercinin sesini duyarken bacağımda hissettiğim şeye çevirdim gözlerimi. " Yenge canını yakmak istemiyorum bizi zorlama ne olur." Gözlerimi bacağımdan kaldırıp karşımdaki üzgün gözlere çevirdim. " Yenge içeri gir! " " Allah belanızı versin! " " Nasıl istesen ama içeri gir yenge lütfen! " Söylene söylene geri girdim avluya. Arkadaki kapı sıkıca kapatıldığında başımı gökyüzüne çevirip avazım çıktığı kadar bağırdım. " Allah belanızı versin! Allah hepimizin belasını versiiiin! " ***** Bütün günü odamda deli gibi dönüp durarak geçirdim. Oda dar gelince akşam üzeri terasta dolandım durdum. Bir süre sonra Narin ve Civan eve geldiler. Yorgun ve tok olduklarını söyleyip odalarına çekildiler. Çekilmeseler ne olacaktı ki. Bana ne faydaları olurdu. Ağa abilerinin dediğinden çıkmazlardı. Daha doğrusu çıkamazlardı. Bunu gayet iyi anlamıştım. Sonunda avlu kapısı açıldı ve arkasında iki adamı, ellerinde çantalar ile Meran hanım girdi. Adamlara paketleri ve çantaları yukarıya çıkarın diyerek kendide taş merdivenleri çıkarken acele ederek yanına geldim. " Meran hanım sizinle konuşmam lazım. " Şüpheli gözlerle baktı önce. " Ne hakkında? " " Nikâh." " Sen kafanı yorma kızım herşeyi biz halledeceğiz. Geç olsun güç olmasın. " Meran hanım ben oğlunla evlenmek falan istemiyorum." Dan diye söylediğim cümle ile bana çevirdi gözlerini. Açıklama bekliyordu. " Bakın... " Benim adım Dicle değil! Adım U.." Demiştim ki kolumdaki eliyle sustum. " Sen hiç üzülme kızım. Zamanla geçecek. Düzeleceksin. İyi olacaksın. Biz hep yanında olacağız. " Bütün umutlarım duman oldu dağıldı gitti gökyüzüne. Ağlamak üzere dolan gözlerimle kadına bakarken, Selcan! Diye bağırdı. " Yemeği hazır edin." Arkasını dönüp ağır adımlarla yürürken, " Gidip üzerimi değişip geleyim yemek yiyelim gelin kızım." Dediğinde olduğum yere dizlerimin üzerine bıraktım kendimi. Dolan gözlerim artık dolu değil, yanaklarımdan aşağı boşalıyordu. ***** Gece boyunca uyku tutmadı. Odamın içinde, yetmedi terasta, yetmedi avluda dolandım durdum. Sürekli düşünüp bir yol aradım. Sonunda elimde kalan tek altın fikir zalim ağayı karşıma alıp konuşmak oldu. Başka hiç bir yol yoktu. Annesi de inanmamıştı bana. Onun inanma ihtimali neydi bilmiyorum ama bana inanmayıp o masaya beni zorla oturtmalarına izin vermeyecektim. Yeniden odama döndüm. Yatağımda dönüp dururken sonunda sabaha karşı sızıp kalmışım. Saatler sonra uyanmış dakikalardır tavana diktiğim gözlerim yanmaya başlayınca kapatmıştım göz kapaklarımı. Son anlarımda aklıma iyi bir şey gelirmi acaba diye beynimin dibindeki fikir kırıntıları sıyırıyordum. Gözlerimi komodinin üzerindeki saate çevirdim öğlen bir olmuştu. Yavaşça yerimden doğrulduğumda gördüğüm şeyle koca bir siktir çektim. Tam karşımdaki duvarda bembeyaz bir gelinlik bana bakıyordu. Hızla kalkıp soluğu gelinliğin önünde aldım. Demek ki ben uyurken getirtip takmışlardı buraya. O kadar güzel bir gelinliktiki. O kadar güzel görünüyorduki. Sanki bir perinin üzerinden çıkarılıp buraya getirilmiş gibiydi. Elimi İpek kumaş üzerinde gezdirdim. Gözlerim dolarken içimde bir acı hissettim. Ben... Umay! Bir gün birini sevip, aşık olup evlenebilirmiydim acaba? Histerik bir gülümseme bıraktım halime. Geçmişi pislik içinde bir hırsızla kim evlenirdi ki. Hadi biri çıktı aşık olduk evleneceğiz. Böyle bir güzelliğin yanından bile geçemezdim. Ellerimle gözlerimi sildim. Kendine gel Umay! Artık kendine gel! Derin bir nefes alıp verdim. Odadan oturma bölümüne oradan dışarıya çıkacakken tanıdık o sesleri duydum. Bir Selcan diğeri Şeyda idi konuşanlar. " Daha kalkmadı mı? Dedi Şeyda gülerek. " Meran teyze nerde." " Ufak bir için dışarı gitti gelir birazdan. " " Git bana bir kahve yap getir! " " Peki." Dedi kız. Rahatlığa bak. Babasının evi sanki. Diyerek kapıya uzanmıştım ki bir anda hızla açılan kapı resmen alnımda parladı. " Senin eline sıçayım." Dedim yerde iki seksen yatarken. " Kapı çalma âdeti yokmu arkadaş sizin köyde? " " Dicle! Sen ne yaptığını sanıyorsun? " Elim alnımda yerden kalktım. " Yemin ederim nefret ettim bu isimden. Birde yüzlü çıkmıyorlar mı? Ne yapacağım odadan çıkıyorum! " Bir adımda dibimde bitip yakamı tuttu. " Bir de alay ediyor benimle. Bakışlarının arasında resmen bir elektriklenme oldu. Kaşlarını çatmış sinirle bakıyordu. Yakamdaki elini tutup indirdim. " Çek elini yakamdan. Geri çekilirken yine o işaret parmağını burnuma doğru uzatarak bağırmaya başladı. " Sen daha bela görmemişsin Dicle! " Yüzünü gözünü eğerek alaylı şekilde devam etti. " Sen gel benden yardım iste! Bu da yetmez gibi birde ikinci kez nikahı bekliyorsun. " Duyduklarımla herşey daha da netlik kazanmıştı işte. " Sen demedin mi ben o canavarla evlenmek istemiyorum diye? Ben ortadan kaybolurum sen evlenirsin benim yerime onunla, demedin mi? Şimdi bu oyun da ne? Akşama nikah var dedi annen. Sen istedin değil mi nikâhı? Hatta bilerek geri döndün. Kazayı da sen planladın değil mi? Hafıza numarası için. Bir kaç gün evinde kalınca da gözün kaldı Şahin ağada değil mi? " " Ne? Yok artık. Lan ne akıl varmış sende. Anında yazdın senaryoyu. O kadar istiyorsan al senin olsun. " Ay ay,ay... Numaralara bak! Bir de alay ediyor haspam! " " Haspam? Olduğu yerden kıpırdamadı bile. Hâlâ kaşları çatık öldürecek gibi bakıyordu yüzüme. Bu hâli daha da sinir etti beni. Sonunda yeter! Diyip kolundan tuttuğum gibi beraberimde dışarıya çıkarıp çeke çeke terasa kadar götürdüm. " Defol! " Dedim merdivenlere doğru ittirerek. " Bu iş burada bitmedi Dicle. Sen istedin böyle olmasını. Bundan sonra olacaklardan ben sorumlu değilim. " " Yürrüü anca gidersin! " Dicle? " Diyen Narin'i duyunca kendime çeki düzen verdim hemen. " Ne oluyor. " Hiç. Dedim yorulmuştum artık. " Emin misin. Bir şey olduysa söyle lütfen." " Eminim, önemli birşey yok." " Tamamm... " Sen git Narin. Benim canım istemiyor. " " Imm...Anladım. Akşam nikâh olduğu için gergin olmalısın. Haklısın." Gözlerini gözlerime çevirdi. Bu arada gözleri abisinin gözlerine benziyormuş onu farkettim. " Dicle... Bir kaç günde seni daha yakından tanıdık. Sen gerçekte iyi bir kızsın. Gelinimiz olmandan memnunuz. Geçen sefer birşeyler ters gitti. O gece ne oldu bilmiyorum. Sende hatırlamıyorsun. Ama kendi isteğinle olduğunu sanmıyorum. Eminim o gece senin aklını karıştıranlar, abim üzerinden korkutanlar oldu. Nefes alıp devam etti. " Dicle. Abim serttir. Öfkeli bir yapısı vardır ama iyi bir insandır." Yaa ne demezsin. Dedim içimden. Ulan tıslayarak konuşurken insana kalp krizi geçirtecek sese sahip. " Ama bu sefer her yolunda gidecek. Dedikodularda bitecek. " " Narin... Beni anlamıyorsunuz. Yahu ben Dicle değiliiiim... O gece yani düğün gecesi Dicle topuklayıp kaçmış. Aynı gece geldim ben Mardin'e. Abin ve adamları beni o sandı. Şimdi de tutturdunuz berdeldi nikahtı. Valla kafayı yiyecem sonunda. Sizi inandırmak için kendimi mi vurayım illa. " Saf saf bana bakıyordu. Anlaşılan bu da inanmadı. Şuan içinden vah garibim kafayı iyi kırmış demiyorsa ben de birşey bilmiyorum. " Valla pes ettim. |
0% |