@azamet_29_2
|
Terminalden çıkmak için bir kaç adım kalmış, açık kapıdan giren sıcak esintiyi hissederken yanyana dizili otobüslerin arkasından arka arkaya üç siyah araç girdi alana. Gecenin bu saatinde bir değil üç araç ve arka arkaya! İçinden çıkan adamlarla, Anasını avradını! Hatta sülalesini! Diyerek korkuyla geriledim. Araçlardan inenlerden biri bağırdı. " Az önce burada görülmüş. Onu bulamazsanız hepiniz ölürsünüz! " Kahretsin buldular beni. Adamların bir kısmı etrafa dağılıp bir kısmı içeriye girerken, ben gerisin geri döndüm. Şimdi sıçtın Umay, kaç! İç sesimi dinleyip arkama bile bakmadan tabana kuvvet koşmaya başladım. Yanyana olan firma yazhanelerinin önüne geldiğimde en yakınımdaki kapıdan içeriye attım kendimi. Kapının yanına dizlerimin üzerine bıraktım kendimi. Elim kalbimin üzerinde körük gibi inip kalkan göğsümle nefesler alırken, etrafıma bir göz attım. İçerdeki tek kişi koltuğunda uyuyordu. Allah'ım... Kapının önünde bağıran adamın sesiyle yerimde sıçradım. " Her yeri arayın. Bulun şu kızı! " Kız demişti. " Alo abi.. Tamam. Bulursak sen gelmeden bir şey yapmayacağız. Sen nerdesin abi. Yakınsın anladım." Telefonu kapatıp bağırdı. " Şehmuz! Otobüslere de bakın." Uzaktan gelen ses tamam. Derken kapı önündeki adamda peşinden gitti. Hemen kaçmalıyım! Diyerek yerimden kalktığım gibi kapıdan çıkıp etrafı kolacan ederek çıkışa yöneldim. Allah'ım yardım et! Bir yandan koşuyor bir yandan resmen Allah'la pazarlık yapıyordum. Allah'ım tövbe haşa pazarlık falan yapıyorum sanma ne olur. Ama valla isteyerek yapmadım. Hepsi Hıdır ve Simsi'nin suçu. Sen şahitsin kaçmak için çok uğraştım. Her seferinde yakalandım dayak yedim. Diyerek kapıdan dışarı fırladım. Çok yorgundum. Uykusuzdum. Ayakta zor duyuyordum ama duramazdım. Boş alan ve loş ışıkların arasındaki yakalanmamak için kalan son gücümle koşuyordum. Nihayet otobüslerin arasından geçip yola çıktım. Allah'ım sanırım kurtuldum. Diye düşünürken kader bir kez daha taktı çelmesini. Karanlıkta hızla üzerime doğru gelen o koca Jeepi gördüğümde artık çok geçti. Duyduğum fren sesi ve hissettiğim acıyla birlikte kendimi yerde buldum. Bir kaç saniyelik bir bilinç kaybından sonra kendime geldiğimde bedenimin sağ tarafında ve başımın sol tarafında müthiş bir acı vardı. Hissettiğim ıslaklık başımın kanadığınını söylerken canım yanıyordu. Hemde çok. " Allah kahretsin! Çetin! ışık tut! " Baş ucumda kim olduğunu bilmediğim kişinin duyduğum sert ve öfkeli sesi bir yandan. Başımı geriye esnetip gözlerimi zar zor araladığımda ilk gördüğüm üzerime tutulan bir ışık ve ışıkla karanlık arasında öfkeli bir yüz oldu. " Mahir arabayı geriye al hemen! " " Abi olmaz! Lastiğin altında kalmak? Gözlerimi yüzüme doğru gelen sıcaklığa çevirdim. Gördüğüm şey.. Motor! Kahretsin! Şansımı siksikler! Bana çarpan büyük aracın altındaydım. Araç beni altına almış ve bu adam beni çıkarmaya çalışıyordu. Çarpan kişide bizzat kendiydi sanırım. Ölmemek için İstanbul'dan kaç. Sonra gel Mardin'de lüks bir Jeepin altında kal. Allah'ım sen benim belamı verme. Ben kendim buluyorum zaten. Bari öleydim de kurtulaydım. Kader dedikleri şey, koşa koşa ölmeye gelmekti belkide. Ben bulanık düşünceler arasında gidip gelirken o sert sesi duydum yine. " Dediğimi yap lan! Çabuk! Adamdaki gür ses ölüyü bile hortlatırdı. Az sonra duyduğum, " Tamam." Ve kapı sesi ile birlikte yerden oldukça yüksek olan araç yavaşça hareket ederek üzerimden kıl payı çekildiğinde etrafımda bir kaç erkek, hemen yanı başımda ise o sert yüzün ve sesin sahibi adam vardı. Yorgun ve acıyan bedenimi kıpırdatamazken sadece uyumak isteyen gözlerimi kaldırıp izledim hareketlerini. Bedenimi kontrol ederken, " Şansına küs ölmedin! " Dedi çantamı üzerimden çıkarıp yanındaki adama uzatırken. İntihar ettiğimi falan mı sanmıştı. Konuşacak gücüm olsa şansımı sikeyim ben. Şansım olsa doğmazdım. derdim. Başımı yavaşça çevirip acıyan yere baktı. " Aptal! Ölüm kalım savaşı verirken birde laf yedik iyi mi? Yok ya valla ben ölsem daha iyiydi. Bu dünyayı sevmiyorum arkadaş. Gömün beni gitsin. Yanımdaki adam beni yavaşça yerden kaldırıp kucağına alırken hılayarak konuştu. " An itibariyle ölüpte elimden kurtulmayı başaramadın Dicle. Bundan sonra yaptığının hesabını ödetmeden ölmene izin vermem. Yemin ederim sana ölümü mumla aratacağım. Sana da! Abine de! Babana da!" Dicle? Bana mı diyordu? Kafamda uçuşan sorular neler olup bittiğini anlamazken, kucağında benimle araca bindi. Dolaşan dilimle, Ben Dicle değilim. Demeye çalıştım. Ama anlaşılmayan bir kaç mırıltıdan başka birşey çıkmadı dudaklarımdan. " Mahir bas gaza hastane gidiyoruz!" Tavan ışığını açtığında daha net gördüğüm kara kaşlar ve kara gözlerin sahibi, yaka cebindeki mendili çekip alıp başımdaki yaraya bastırdı. Gözlerime çevirdi gözlerini. Üzerime doğru eğildi sonra. Tıslayarak konuştu bu kez. " Benim adım Şahin ağa. Kayan gözlerime engel olamazken yine onu duydum. " Uyu Dicle. Uyandığında keşke hiç uyanmasaydım diyeceksin! " Son kez tekrar ettim. " Ben Dicle değilim.." |
0% |