Yeni Üyelik
10.
Bölüm

K.B 10 Sesler

@azamet_29_2

" Kodugumun şansı. Akıllısı beni bulmazki." Dedim sinirle ayağa kalkarak.

Sonrada kızın yanına giderek omuzundan tutarak sarstım.

"Ela.
Ela!
Kendine gel.
Hey manyak. " Dediğimde gözlerini açtı. "

Bir süre alık alık bana baktı.
" Gümüş Yılan. "

" Al işte."

Dediğim anda Ela kocaman gözlerle küçük bir çığlık atarak hızla geriye doğru gidince kendini yatağın diğer tarafında yerde buldu.

Hemen diğer tarafa geçerek,

" Seni aptal." Dedim kollarından turatak.
Yerden kaldırarak yatağa bıraktım.

" Belâmısın lan.!"

Eli başının arkasında ovalayarak bana baktı bir yandan geriye giderken.

"Kıpırdama.! " Dedim sinirle.
Yoksa bu sefer de diğer taraftan düşecekti.

Deniz:

" İyimisin.?"

"E-evet..
Birden uyanınca Yılan...
Kâbus."

" Anladık yine kabus görmüşsün.
Uyandığına göre kulağını aç dinle."

Dedim.
Çenesini iki parmağımın arasına alarak yüzüne yaklaştım.

"Sakın! " Dedim.

"Sakın.
Bugün olanları bir daha tekrarlama.
Tekrarlarsan yemin ederim, seni ellerimle atarım aşağı."

Başını salladı Ela.

"T-tamam."

Şaşkın, gözlerine baktım.
Tamam mı dedi o.

" Dediğim gibi bir süre o evde kalacaksın.
Okuluna gitmek istersen evden adamlarla gidip geleceksin.

Ne dersem yapacak, emrimin dışına çıkmayacaksın.
Anladın mı? "

" Tamam...
Anladım."

Aldığım cevapla Deniz'e baktım.
Neden her dediğime tamam yada anladım diyordu bu kız.
Deniz yaklaşarak,

" Ela iyisin değilmi?" Dedi tekrar.

Oda inanamadı heralde Ela'nın anında onaylamasına.

Başını salladı Ela, evet anlamında ama gözleri bendeydi.
Elimi çenesinden çekerek geriledim.

"Hadi kalk.
Gidiyoruz."
Tamam derken yatağın ucuna kadar gelip bekledi.
Hâlâ benden korkuyordu.
Ben iyice uzaklaşınca ayağa kalktı.
Başımla yürü işareti yaptığımda aceleci bir kaç adımla önüme geçerek kapıya yönelip çıktı odadan.

Deniz:
"Bekle." Diyerek kolumdan tuttu.

" Ateş, kızı yalın ayak mı yürüteceksin."

" Evet.
Sürekli kucağımda mı taşıyacağım.
Araba kapının önünde zaten. "

" Zalimsim Ateş Yıldırım."

Dedi ilaç poşetini hırsla uzatarak.

" Bunu bilipte yaşayan nadir insanlardan birisin Deniz. Halinin kıymetini bil."

Dedim odadan çıkarken.

Ela'ya yürü işareti yaparak yanımdaki Ela ile asansörün önünde durduk. Kapısı açılan asansörle içeri girip sıfır tuşuna basarken göz ucuyla Ela'ya baktım. Kabinin en köşesinde başı öne eğik parmaklarıyla oynuyordu. Ayaklarına kaydı sonra gözlerim.
Asansör durup kapısı açılınca çıktık.
Bir adım sonra elimdeki poşeti kucağına verip onuda kucağıma aldım.

" Nı- Napı...
B-ben yürürüm."

" Sus Ela!
Başımı ağrıtıyorsun."

Dedim susması için.

" Bu son.
Bir daha kendini bu hale getirirsen ne olursa olsun yürüyerek gelirsin."

Dedim sinirle gözlerine bakarken.
Sessiz başını salladı yine. Bugün bu kızda değişik birşeyler var ama ne?
Binadan çıkıp arabaya geldiğimizde Faruk'un açtığı kapıdan arka koltuğa bıraktım Ela' yı.

Ben binene kadar çoktan diğer kapıya yapışacak kadar ileriye gitmişti.
Benden hem korkuyor hemde sivri dilini tutamıyordu.

Onu ve bu halini görmezden geldim.
Eve gidene kadar sesi çıkmadı.
Bende bu arada gözlerimi kapatıp zihnimi dinlendirdim.

" Geldik abi."

Diyen Faruk'un sesiyle gözlerimi açtığımda Ela hızla kapıyı açarak yalın ayak eve yürüyordu.
Bende inip peşinden ilerledim. Arada bana baktıktan sonra açılan kapıdan girer girmez koşarak üst kata çıkıp gözden kayboldu.

*****

Araba durur durmaz kendimi dışarı atıp yalın ayak koşarak eve girdim.
Şuan kimseyi görmek, kimseye görünmek istemiyordum. O yüzdende hemen odama çıkmak istiyordum..

Merdivenleri bitirip odamın önüne gelince kapımı açıp içeri girdim. Gözlerim kapalı elim kalbimin üzerinde nefesler alırken,

" Ooo.
Bakın kim gelmiş. "

Duyduğum sesle irkilerek bir adım geriledim.
Emel yatağımda yatmış ayaklarını birbiri üzerine ellerini de başının altına koymuş bana bakıyordu.

" Fırsat bu fırsat, gelmezsin sanıyordum."

"Ne işiniz var burda.?
Ne yüzle burdasınız.
Çıkın odamdan!"

Ayağa kalkarak,

" Tek bildiğin aptal oyunlarla insanları oyalamak. "

" Ne ?
Ne oyunu?
Beni merdivenden aşağı siz ittiniz.
Sizin yüzünden bu haldeyim.
Şimdi hemen çıkın odamdan!"

Emel gözüme bakarak.

" Ne?
Ne itmesi ?
Bu sabah ortalığı karıştırana kadar seni görmedim bile ben.
Hayal görmüşsün sen. Yada iyice delirdin. Aklın gitti.

Hem uyur gezer.
Hem deli. Hem de ucube."

Dedi.
Sonrada omuzuma çarparak yanımdan geçti.
Kapıdan çıkmadan önce dönüp,

" Dediğim gibi tadını çıkar. Çok kalmayacaksın burda."

Emel' in arkasından kapıyı kapatırken pislik dedim.

Pislik. Benimle ne derdi varsa.

Emel'in gidişinin ardından kendimi banyoya attım.
Üşümüş, ayaklarım ise donmuştu.
Sıcak bir duş iyi gelecekti.
Isınması için suyu açıp aynanın önüne geçtim. Gördüğüm halimle kendime acıdım. Sol gözümü görünce dahada acıdı içim.
Beyaz yerleri ile tamamen kırmızıydı. Emel bu yüzden alay ederek ucube demişti işte.
Dolan gözlerimi silerek elime döndüm. Yaranın durumu ne bilmiyordum. Duşa girerken sargıyı çıkarmalımıydım. Hayır hayır. Çıktıktan sonra bakayım en iyisi.
Kabine girip elime dikkat ederek
Sıcak suyun altına bıraktım kendimi.
Öylece bekledim. Sıcak su kemiklerime kadar işleyip beni ısıtırken dolan gözlerimle ağlamaya başladım. Kendimi tutamıyordum.

" Ağla ama bu son olsun."

Kulaklarımda ve beynimde duyduğum sesle korkarak açtım gözlerimi. Kim var orda. Kim konuştu.
Etrafıma baktım.
Hayır kimse yok Ela. Su sesiyle öyle sandın.
Dedim kendime. Ama yinede oyalanmadan çıktım.

Odama girerken elimdeki sargıya kaydı gözüm.
Ne kadar dikkat etsemde sargı yinede ıslanmıştı. Önemli değil yenilerim diyerek kıyafet almak için dolaba yaklaşırken sabah olanlar geldi aklıma. Korkuyla dolaptan uzaklaştım.
O aynayı görmek bakmak istemedim. Yine aynı şeyi, o kırmızı gözlü Ela'yı görmek istemedim.

Gerçekten deliyorum belkide.
Aynada kırmızı gözleri olan Ela görmek. Gaipten sesler duymak...

Hayır hayır. Sadece pisikolojim bozuk. O yüzden böyle şeyler görüyorum.

Bunu anlamanın tek yolu vardı.Kendimle tartışmayı bırakıp
derin bir nefes alıp yavaşça dolaba yaklaştım.
Yine yavaşça aynanın önüne gelip kendime baktım.
Normal bir ayna, normal bir ben gördüm.
Delirmiyorsun Ela.
Sadece zor günler geçirdin.
Artık kendine gel. Diyerek dolabı açtım.
Kıyafetler yeniydi. Ya benim için alınmıştı yada birinin, belkide Emel'in kıyafetleriydi.
Ama bunu düşünüp itiraz edecek yada beğenmeyecek durumda değildim. Çekmemeden paketli iç çamaşırlardan bir çift ve bir kaç askı karıştırdıktan sonra bana uyan siyah kalın bir tayt üzerine mor uzun salaş bir kazak giyindim.
Saçlarımı tarayıp güzelce kuruttum. Fazla olmasada uzun olan saçlarımı balık sırtı şeklinde örüp ucuna ince bir lastik taktım.

Dolabın altından aldığım ev ayakkabılarımıda giyip yatağa oturdum. Islak ve kan sızan elime baktım sonra.
O cam fena kesmişti sanırım.
Şuan zonkladığını hissedebiliyordum çünkü.

Yataktan kalkıp tekrar banyoya girdim. Banyodaki bütün dolaplara bakarak ilk yardım kutusuna benzer birşey varmı diye baktım. Ama yoktu.
Elime çevirdim gözümü.
Islaklıkla birlikte kan artmıştı.
Kattaki diğer odaların banyolarına bakmaya karar vererek çıktım. Çıkarkende elimi kazağın kolunun içine kadar çekip sargıyı gizledim.
Odama en yakın odaya girdim önce.
Oldukca büyük bir odaydı. Düzenli ve temiz. Siyah ve gri tonlarda döşenmişti.

Bu oda Ateş' in olmalıydı. Bu kadar siyah ton sadece onu hatırlatıyordu.
Hemen geri çıktım odadan.
Biri görürse benim için iyi olmazdı.
Bilerek kurcaladığımı sanabilirlerdi.

Sonraki odaya denedim şansımı ama bir öncekinden kötüydü şansım.
Bir anda Emel ile göz göze gelmiştim çünkü. Şansıma tüküreyim.
Direk Emel'in odasına dalmışım.

" Pa. Pardon ben senin odan olduğunu..."

Derken Emel'in korkuyla elinde düşen şey dikkatimi çekti.
Küçük bir poşet ve içinde haplar vardı.

"Cüş be. Ne biçim giriyorsun.
Kapı çalmayı öğretmedilermi sana ucube."

Dedi yerdeki poşeti hızla alıp arkasına saklayarak.

" Odamdan çıkan kadın söylüyor bunu." Dedim umursamaz görünmeye çalışarak.

" Bana bak senin dilini keserim."

Diyince dahada ileri giderek.

"Ne saklıyorsun arkanda."
Dediğimde gözbebeklerinin içindeki paniği gördüm ama o sanki önemsiz gibi davranmaya çalışarak,

" Sanane defol odamdan." Dedi kovarak.

" Bana ucube diyen kişi, hapçı ve alkolik demek. "

Dedim gider ayak.
Bir yandanda, yürek mi yedin Ela dedim kendime ve odadan çıkarken dönüp baktım tıpkı onun bana baktığı gibi.
Emel'e kafa tutsamda kalbim benimle aynı fikirde değildi. Şuan göğsümü zorluyordu zira.

Koridordan geçip aşağı inen merdivenlere yönelirken bir kadın gördüm. Mecburen bu evdeki çalışanlardan birinden yardım alacaktım. Kadına dikkatli bakınca hemen tanıdım. Bu o gün, bana yemek getiren kadındı. Hızla yanına gelip,

" Pardon.
Bu evde ecza dolabı yada ilkyardım çantası gibi birşey varmı?"

" Evet aşağıdaki banyoda var. Lazımsa getireyim. "

" Sağolun ben alırım siz yerini söyleyin yeter."

" Merdivenlerin altından sağa dönün ikinci kapı."

" Tamam teşekkürler." Diyerek merdivenleri hızlı adımlarla inerken arkamdan beni izleyen Emel' i gördüm.
Gözlerindeki bakış nefret doluydu.
Bu da beni haklı çıkarıyordu. Hapçı ve alkolik biriydi.
Beni merdivenlerden iterkende kafası iyiydi bence.
Alayla yüzüne bakıp merdivemleri inerek banyoyu buldum.
Dolaptan ilk yardım kutusunu alarak tekrar odama çıkacakken salon kapısı açıldı. Dışarıdan gelen yaşlı adamı görünce ne yapacağımı bilemedim.

Ateş ne kadar ürkütüyorsa bu adam da en az o kadar ürkütüyordu insanı.
Gözüne görünmeden gitmek için merdivenlere yöneldim. Bir kaç basamak çıkmıştımki.

" Sen." Dedi.
Duymazdan gelsem kızarmıydı.

" Ela!"
Dediğinde kurtuluşum kalmadığını anlayıp önümdeki başımı kaldırıp adama baktım.

" Buraya gel."

Dedi başıyla işaret ederek.
" B-ben mi."

"Aptalsın Ela.
Senden başka Ela'mı var bu lüks hapiste."

" Ha!
O. O neydi.
Ki..Kim konuştu yine. "

Etrafıma bakındım hızla.
Benden başka kimse yoktu.
Ama o ses.
Ses duyduğuma emindim.

" Kızım. Sana söylüyorum."

" Kızım mı?
Kim? Ben mi? "

Yaşlı adam bir adım daha yaklaştı.

"Gel buraya."

Dediğinde kaşları çatılmaya başlayınca çaresiz, çıktığım 3 basamağı geri inip adama doğru yürüdüm.

" Gel otur.
Elindeki ne için.
Bir yerinimi yaraladın?"

Dediğinde kazağın kolunun içine gizlediğim elimi gördü.

" Eline ne oldu. "

Demek bu yaşlı adamın haberi yoktu olanlardan.
O zaman olmasa daha iyi.

" Önemsiz küçük bir kesik. "

Adam birden kolumu sıkıca tutunca korkuyla baktım yüzüne.
Sonra da diğer eliyle kazağın kolunu yukarı çekince kanlı sargı ortaya çıktı.

Bir kaç saniye bakıp,

" Zehra." Diye bağırdı aniden.
Adam yaşlıda olsa sesi gür elleri hâlâ güçlüydü. Zira koluma parmak izleri çıkıyordu şuan.
Tıpkı Ateş'e benziyordu hareketleri.
Yada Ateş bu adama benziyordu.

" Buyrun Yaman Bey."

Adı Yaman'mış.

"Elinin pansumanını sen yap."

" Peki efendim."

"Gerek yok ben yaparım."

" Sen karışma, o yapar."

Dediğinde kadının gözlerindeki sen karışma lütfen bakışını gördüm.
Ateş ve Yaman Bey.
Bu evin korkulan iki insanıydı, net anlamıştım.

" Peki." Dedim koltuğa oturup elimi kadına uzatarak.
" Zahmet olacak kusura bakma." Dedim sonrada.

Kadın sadece iki yana salladı başını.
Gözüm Yaman beye kaydı.
Cebinden bir paket çıkarıp bir dal sigarayı dudağına koyarak altın kaplama çakmağını çıkarıp yaktı.
Derin bir nefes çekerek elimi izlemeye başladı benimle beraber.

Kadın elimdeki sargıyı açınca derin ve kanayan kesiği gördüm. Kadın temizleyerek yeniden sararken Yaman bey gözleri elimde,

" Nasıl oldu bu?" Dedi.

Ne desem diye düşünürken,

" Nasıl ol-du? " Diyerek yeniledi sorusunu.
Mecbur cevap verecektim.

" Dün gece şu içmek için mutfağa inmiştim. Bir bardak su da yanıma alıp çıkarken merdivenlerden düştüm. Bardakta elimdeydi, kırılınca olmuş."

"Başın." Dedi.
Çenesiyle göstererek.

"Oda düşerken oldu."

"Ya gözün neden kanlı."

" Sanırım oda düşünce oldu."

Söylerken bile utanmıştım. Tam sakar birinin profilini çizmiştim çünkü.

" Peki nasıl düştün ?"

Derken gözleri arkamdaki merdivenlerdeydi.
Resmen sorguya çekiliyordum.

" Şey...
Karanlıktı. Boşa bastım sanırım. Birden düşerken buldum kendimi."

Derin bir nefes daha çekti sigarasından yaşlı adam. Sonrada üfleyerek,

" Yani biri itmedi öyle mi? "

Dediğinde gözü hâlâ arkamdaydı.

Başımı geriye çevirip baktım merakla. Emel yukarda ve bizi dinliyordu.
Adam resmen Emel'i kastediyordu.

" Hayır benim hatamdı."

Bu evde benim yüzünden daha kötü şeyler olsun istemiyordum.

"Tamam efendim bitti."
Diyen Zehra hanımın sesiyle önüme döndüm.

" Tamam sen işine dön." Dedi Yaman Bey.

Kadın malzemeleride toparlayıp hızlıca işinin başına dönerken bende kalkmak isteyince,

"Otur! " Dedi.

Buz gibi sesiyle olduğum yere geri oturdum.
Ateş'in dili yakarken bu adamın dili soğuk buzdan keskin bir bıçak gibi kesiyordu insanı. Emel tırsıp gitmiş olacak ki Yaman beyin gözleri gözlerimi buldu.

" Hâlâ kabus görüyormusun?"

Kabustan fazlasını görüyorum. Diyemedim. Sessizce başımı salladım.

"Evet. "

" Ne görüyorsun." Dediğinde şaşırdım.
Neden merak ediyorduki.

" Yılan...
Kocaman bir yılan.
Ve vahşi bir kurt. Ve..." Demiştim ki.

Kapıdan giren Ateş'i gördüm.
Odama gitmek için anında ayağa kalkarken dejavu yaşattı bana.

"Otur!"
10 dakikada bu kelimeden nefret etmiştim. Ateş koltukların yanına gelerek tam karşıma geçti.

" Ezberlerinin arasına yaz.
Yaman Yıldırım izin vermeden kalkamazsın."

" Nerdesin evlat?"

" Kusura bakma dede."

Dedesimiymiş. O yüzden her hareketleri benziyor..

" Hastanelerden çıkıpta işimin başına gidemeyince işler birikti."

Dedi bana göz ucuyla bakarak.

" Klübe uğramam gerekti. Ordanda şirkete geçtim.

Sen neden burdasın.
En son yalın taban yukarı kaçıyordun." Dedi bana bakarak.

" İlk yardım kutusu için indim."

" Yine nereni yaraladın."

"Hiç. Hiç bir yerimi yaralamadım. Elim ıslanınca değiştirmek istedim. Ama Zehra hanım yaptı."

Dedim Yaman dedeye bakarak.
" İzninizle odama çıkabilir miyim?"

Yaman Bey:

"Çık.!
Ve!
Ezberleyeceğin şeylerin arasına yaz."

Dediğinde yüzüne baktım.
Yaman Bey bacak bacak üstüne atarak,

" Bu evde bana yalan söylenmez.
Söylediklerinin hepsi doğru değildi.
Ben geceleri olanlarıda gündüzleri olanlarıda duyarım, bilirim.

Şimdi çıkabilirsin."

Yüzüm asık merdivenlere kadar gelmiştim ki.

" Yemekte masada ol." Dedi Ateş.

Arkam dönük başımı salladım sessizce.
Sonrada merdivenlerden hızla çıkarak odamın yolunu tuttum.
Ama kapıdan girer girmez bir el beni tutarak kapının yanındaki duvara çarpınca neye uğradığımı şaşırdım.

Karşımdaki Emel sol kolunu boğazıma dayadığı gibi beni duvarla kolunun arasına alarak,

" Bana bak küçük sürdük."
Dedi.
Sonra diğer elindeki küçük sustalı çakıyı açıp yüzüme dayadı.
Korkuyla atan kalbim birden durmuştu sanki. Nefesim kesilip öylece Emel'e baktım.

"Hiç kimseye gördüğün ilaçlardan bahsetmeyeceksin. Anladın mı.?
Yoksaa... Uykunda o gırtlağın kesiliverir."

Bu kadarını da beklemiyordum.
Bu deli beni her an öldürecek gibi bakıyordu. Korkuyla başımı salladım.
Zaten yapmazdım ama şuandan sonra hiç yapmayacaktım.

" Bu sana ilk ve son uyarım.
Bu evde hiç bir şey görmeyecek ve duymayacaksın."

" T-tamam. Kimseye birşey söylemem."

" Sıkıysa söyle, bak neler geliyor başına."

Dedikten sonra geri çekilip elindekini kapatıp cebine koyarak odadan çıkıp uzaklaştı.

O gidince boşalan elim ayağımla kendimi yere bıraktım.
Kadın resmen beni tehdit etmişti.
Burası nasıl bir ev böyle. Herkes aklını kaçırmış

*****

Gelen yemek saatiyle herkes mutfakta masadaydı.
Dede hariç.
Geç gelirim diyerek çıkıp gitmişti.

Bir kaç lokma yedikten sonra elimdeki kaşığı kenara bırakıp boğazımı temizledim.

Ateş önündeki tabağı kurcalayarak,
" Söyle." Dedi.

" Yarın okuluma dönmek istiyorum."

" İyi hissediyorsan dön.
Şartları söylemiştim. Biliyorsun."

" Ve! "

" Ve ne?" Dedi başını kaldırarak.

" Babamı görmek için ceza evine gitmek istiyorum. "

Ateş sağ elini masaya bırakıp sol elinin parmaklarıyla burun kemerini sıktı.

" Ben nece konuşuyorum?
10 gündür çevirip çevirip aynı şeyleri sölettiriyorsun bana.

" Baban!
Ben seni bulmadan 3 gün önce!
Kalp krizinden öldü!
Anladın mı.?"

Başımı öne eğerek sıktığım parmaklarıma çevirdim gözlerimi.

" Kendim görmeden, duymadan inanmamı bekleme benden.
Götüreceğini söylemiştin."

" Tamam lan!" Dedi elini masaya vurarak.

"Bunada tamam!
Sabah şirkete giderken götürürüm.
Bu kezde inanmıyorum dersen babanın mezarını sana kazdırmayanı sikeyim."

Terbiyesiz ne olacak dedim içimden.
Dışımdansa,
" Kalkabilirmiyim." Dedim sadece.

Eliyle kalk işareti yapınca hemen kalkıp odama çıktım.
Heyecanlıydım.
Yarın yeniden okuluma dönebilecektim.
Nihayet kaç gündür hapis hayatı gibi olan bu evden çıkacaktım.
Başka insanları, arkadaşlarımı görmek iyi gelecekti.

Bu ev bana lunaparktaki korku evlerini hatırlatıyordu.

" Bu ne ki birazdan olacakları hazır ol Ela."

Hızla kendi etrafında bir tur döndüm yine.
Yine o sesti.
Allah'ım aklımı kaçıracam gerçekten.

Ve ardından aşağıdan gelen çığlık sesi.
Emel?
Emel' in sesi geliyordu.
Daha 10 dakika önce hiç bir şey yokken neden birden bağırmaya başlamıştı.

Koşarak odadan çıkarak merdivenlere geldim. Ateş ve Emel salondaydı.
Ateş Emel'in yakasından yutmuş burnunun ucuna kadar çekmiş öfke dolu sesiyle bağırıyordu.

Emel'in dudağı patlamıştı.
Ateş yapmıştı.

" O zamandamı kullandın lan!
O zamanda mı.?"

Ateş elini Emel'in boğazına yapıştırdı.
Sıkarak sorusunu yeniledi.

" O zamanda mı kullanıyordun!
Cevap ver lan bana cevap veeerrr!!!
3 ay öncede kullandın mı o siktigimin haplarını."

Dedi.
Elini Emel'in boğazından çekerek yüzüne attığı tokatla Emel yere düşünce daha fazla dayanamadım.

Koşarak indim merdivenleri.
O sırada Emel Ateş'in attığı tekmeyle iki büklüm olunca dişlerinin arasından konuştu zorlukla.

" Evet lanet olasıca. Kullandım. Bağımlıydım ve kullandım.
Bebeğim benim yüzünden öldü.
O yüzden ölmek istedim. Kendi cezamı kendim vermek istedim.
Sen kurtarmasaydın bu azapla yaşamak zorunda kalmayacaktım. "

Duyduklarımla şok oldum.
İkisinin bir bebeği olacakken Emel'in bağımlı olmadı yüzünden ölmüştü.
Bu kadın hamile iken bile hap kullanıyormuş. Ateş'in öfkesi bu yüzdenmiş demek.

" Demek öyle." Dedi Ateş hızlı adımlarla konsoldan silahını alırken.

" O zaman daha fazla azap çekme."
Diyerek silahı yerde iki büklüm yatan Emel'e çevirdi.

Daha fazlasına izin veremezdim. Koşarak Ateş'in önüne geçtim. İki kolumu açarak durdum önünde.

" Yapma.!
Yapma lütfen.!
Affet! Zaten yeterince acı çekmiş."

" Çekil kenara. Karışma sen!"
Diye öyle bir kükrediki yerimde sıçradım.

" Hayır. Lütfen yapma!"

Ates hırsla gelip beni kenara itince kendimi koltukta buldum.
Silahın tepesini kaldırırken
dişlerinin arasından hırladı.

" AF!
YOK! "
Silahı yeniden Emel'e doğru çevirdi.

" Ela.
Kurtarmasanda olur bence.
Ama kurtarmak istiyorsan son saniyelerin."

Kafamdaki sese uyarak hızla kalkıp,

"Yapma! " Diyerek Ateş'in elindeki silahın üzerine atladım.
Ama Ateş'in öfkesi duracağa benzemiyordu.

Ateş:
" Sana karışma dedim çekil!"

Derken elindeki silahı aşağı indirebilmiştim. Boğuşmaya başladık. O, silahı Emel'e çevirmeye bense uzaklaştırmaya çalışıyordum. O anda duyduğum silah sesiyle olduğum yerde kaldım.

Loading...
0%